Stoktan Kargo
Kitap Sami ve Arkadaşları Hadis Hikayeleri
Yazar Behlül Bera
Yayınevi Nakkaş Yapım Prodüksiyon
Etiket Fiyatı 30 TL
Kağıt - Cilt 2.Hamur renkli resimli, Kalın Ciltli
Sayfa - Ebat 353 Sayfa, 17.5x22 cm.
Yayın Yılı 2016
ISBN 97860534700410
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Hadis Hikayeler, Hikayelerle Hadis Öğreniyorum Sami ve Arkadaşları
Behlül Bera
Sevgili Peygamberimiz, bizim için en güzel örnektir. O, bize iyilik ve doğrulukla dolu güzel bir hayatı yaşamamız için yol gösterir.
Hadis Hikâyeleri, Peygamber Efendimiz’in 40’ın üzerindeki hadisini, hikâyelerle çocuklarımıza öğretmeyi amaçlıyor. Tamamı renkli resimli kitap, Sami ile arkadaşlarının maceralarla dolu birbirinden güzel 24 hikâyesinden oluşuyor.
Her hikâyede kahramanlarımız, sevgi, saygı, arkadaşlık, güven, sorumluluk ve yardımlaşma gibi erdemli davranışlarla karşılaştıkları her sorununun üstesinden kolaylıkla gelmeyi başarıyorlar.
İyi okumalar...
(Arka Kapak)
İçindeki Hadis Hikayeleri
Hikayelerle Hadisleri Öğreniyorum
Küs müyüz?
Minik Kedi
Sözüm Söz
Paylaşmak Güzeldir
Para Üstü
Doğru Karar
Biricik Peygamberim
Sami’nin Ormanı
Süper Çocuk
Büyük Ressam
Kırık Not
Yener'in Orucu
Bayram Sürprizi
Temiz İnsan
Zaferin Hastalığı
Sıra Kimde?
Yunus Dede
Bi'dolu Hayat
Annemin Hediyesi
Neşe'nin Neşesi
Canım Babam
Yeni Kundura
Sami'nin Endişesi
Şekerci Hoca
Hadis Hikayeleri Kitabı ndan bir bölüm
Hikaye 1
KÜS MÜYÜZ ?
Havaların sıcak olduğu zamanlardı. Kavurucu sıcaklar, Sami'nin ve arkadaşlarının da sık sık dışarı çıkmalarına ve oyun oynamalarına müsaade etmiyordu. Havanın o gün biraz serin olmasını fırsat bilen Zafer, Sami'nin evine gelmiş ve ona birlikte yürüyüş
yapma teklifinde bulunmuştu. Uzun süredir evde vakit geçiren Sami de bu teklifi kabul etmiş ve birlikte yürüyüşe çıkmışlardı. Zafer'le birlikte hem geziyorlar hem de sohbet ediyorlardı.
Serin havayı fırsat bilen Yener de bisikletiyle gezmeye çıkmıştı. Üç arkadaş caddede karşılaştı. Yener onlara selam verdi:
- Selamün aleyküm! İyi gezmeler arkadaşlar.
- Aleyküm selam, Yener. Gel, birlikte gezelim.
- Teşekkür ederim. Benim bir yere yetişmem gerekiyor diyerek Yener yanlarından uzaklaştı. Zafer, Yener'in selamını almamıştı. Üstelik suratını asmış ve sanki Yener'i görmek istemiyormuş gibi başka bir yöne bakmaya başlamıştı. Zafer'in bu tuhaf tavrı, Sami'nin dikkatinden kaçmamıştı.
- Ne oldu Zafer, neyin var senin?
- Ben Yener'e küstüm. Onunla konuşmuyorum.
- Hayrola, ne oldu, niçin konuşmuyorsun?
- Dün oynadığımız oyunda, Yener beni yendi. Yendikten sonra da benimle alay etti. Bu beni çok kızdırdı. Yenilmeyi hazmedebilirim, ama benimle alay etmesini hazmedemedim. Ona çok kızgınım!
- Ona kızmakta haklısın, ama yine de küsmek, hiç iyi bir şey değil.
- Biliyorum, ama içimden de onunla konuşmak gelmiyor.
- İçinden gelmese de kendini zorlayacaksın. Yine de küs kalmak istersen, bu senin tercihin! Ama benim sana tavsiyem; sonradan pişman olacağın şeyler yapma.
Unutma ki, Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur; "Müslüman bir kimsenin, müslüman bir kardeşiyle üç gün dargın durması, karşılaştıkları vakit yüzünü öteki tarafa çevirmesi ve dargınlığı sürdürmesi helal değildir. Bu iki kişiden en hayırlı olanı, selamı önce başlatandır."
Sami ile Zafer konuşa dursunlar, o sırada Yener ana caddeye varmak üzereydi.
Zafer'in selamını almamasına çok üzülmüştü. Onun, kendisine bu kadar kızabileceğini tahmin etmemişti. Kendi kendine, "Keşke onu bu kadar kızdırmasaydım. Çok büyük bir hata yaptım. Ya beni hiç affetmezse! Ah benim akılsız kafam, ah! Bakalım kendimi Zafer'e nasıl affettireceğim" diye düşünüyordu. Yener, dalgın olduğu için trafik lambasında yanan kırmızı ışığı farketmemişti. O sırada caddede bekleyen kamyon, yeşil ışık yanınca hareket etmişti. Kamyoncu, birdenbire bisikletiyle çıkan Yener'i karşısında görünce, ne yapacağını şaşırdı. Can havliyle frene basarken, bir yandan da bağırıyordu:
— Aman Allah'ım. Bu çocuk da nereden çıktı şimdi?
- Yener de fren sesiyle dalgınlığından sıyrılmış, üzerine gelmekte olan kamyonu görünce paniklemişti:
- "Allah'ım! Yardım et bana..." "Küt!" diye bir ses duyuldu. Kamyon durmaya çalışırken, Yener'e çarpmıştı. Çarpmanın etkisiyle Yener bir tarafa, bisiklet bir tarafa savrulmuştu. Yener, havada uçarken şehadet getiriyordu “ Eşhedü enlailahe illallah..."
Kamyoncu, hemen aracından inip Yener'e doğru koşmaya başladı. O sırada caddedeki insanlar da ilk şoku atlatmış yardım için Yener'e doğru koşmaya başlamışlardı.
"Koşun, kamyon çocuğa çarptı!" "Vah yavrucuk! İnşallah bir şey olmamıştır." Sami ile Zafer mahalleye varmak üzereydiler. O sırada, koşarak gelen Hasan'ı gördüler. Hasan, kazayı görmüş, kamyonun çarptığı kişinin Yener olduğunu anlayınca koşarak mahalleye gelmişti. Sami ile Zafer'e rastlayınca:
- Koşun, koşun! Yener'e kamyon çarptı. Zafer, âdeta şok olmuştu:
- Ne diyorsun sen? Nerede çarptı, Yener'e bir şey olmadı değil mi? Konuşsana!
- Caddede çarptı. Bir şey olup olmadığını bilmiyorum. Yener'in ailesine haber vermeye gidiyorum.
Zafer, birden caddeye doğru koşmaya başladı.
İlk şaşkınlığı atlatan Sami de Zafer'in peşinden fırladı. Zafer, nefes nefese kalmıştı.
Koşarken bir yandan da: "Allah'ım! Ne olur, ona bir şey olmasın..." diye de dua ediyordu. Caddeye vardıklarında, nefes nefese kalmışlardı. Yener de yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı.
- Ne oldu bana? Burası cennet mi yoksa? Dünyaya çok benziyormuş. Kendisine şaşkın şaşkın bakan kamyoncuya:
- Sen de melek olmalısın. Benim günahım çok. En yakın arkadaşlarımdan biri ile dalga geçtim. Onun kalbini kırdım.
Yener'in konuşmalarından pek de bir şey anlamayan kamyoncu, biraz da kızgın bir sesle:
- Hayır evladım! Çok şükür hâlâ dünyadasın. Neyse ki son anda fren yaptım. Canına mı susadın sen, bu ne dalgınlık?
— Kusura bakma amca! Seni de çok üzdüm.
Zaten bu aralar, herkesi üzüyorum.
- Üzme bu kadar kendini evladım! Hayatta her şeyin telafisi olabilir.
Zafer'le Sami, olay yerine gelmişlerdi. Yener, onların yardımıyla yerinden kalktı. Yener, Zafer'e bakarak:
- Affettin beni değil mi? Yoksa bana hâlâ küs müsün?
- Yener! Canım arkadaşım! Bir yerin ağrıyor mu?
Bırak şimdi bunları. Biz küs filan değiliz. Yener'in annesi de nefes nefese gelmişti. Kamyoncu ile birlikte onu hastaneye götürmüşlerdi. Yapılan tetkikler sonucunda, incinen bacağı dışında, Yener'in sağlık durumuyla ilgili herhangi bir olumsuzluğa rastlanmamıştı. Yener, bacağının acısını birkaç gün çekti ve iyileşti. Ama onun için önemli olan, arkadaşının kırık kalbi idi. Zafer'in onunla barışması Yener'i çok mutlu etmişti.
Hikaye 2
Minik Kedi
İkindi vaktiydi. Öğlenin sıcağı, yerini ikindinin ılık rüzgarına bırakmıştı. Sami ve arkadaşları, bunu fırsat bilmiş, top oynamaya başlamışlardı.
Top Sami'deydi. Yener'i şık bir çalım hareketiyle geçtikten sonra kaledeki Zafer'le karşı karşıya geldi. Zafer, kalede oldukça dikkatliydi.
Çünkü Sami, şut pozisyonundaydı ve her an şut çekebilirdi. "Ve Sami'den çok güzel bir şut, Zafer'den de aynı güzellikte bir kurtarış..."
Sami'nin şutu çok sertti. Zafer'in yumruklarına çarpan top, sahanın yanındaki arsaya kadar gitmişti. Zafer, topu almaya gittiğinde bir ses duydu. Sesin geldiği yöne doğru bakınca, bir de ne görsün? Minik bir kedi, kendisine bakarak ağlarcasına miyavlıyordu. Zafer:
- Arkadaşlar koşun! Hemen buraya gelin, diye bağırdı. Sami ve arkadaşları koşarak gelmiş, minik kedinin etrafında toplanmışlardı.
Sami:
- Bu kadar miyavladığına göre acıkmış olmalı.
Zafer:
Gidip süt alayım. Minisin karnını doyuralım. Zafer, koşarak bakkala gitti. Biraz sonra elinde süt ve tabakla birlikte geldi. Sütü, minik kedinin önüne koydular.
- Maşallah hepsini bitirecek galiba. Yener'in her zamanki gibi iştahı yerindeydi:
- Ağzını o kadar çok şapırdattı ki, benim de canım süt çekti. Zafer, bana da süt alır mısın? İstersen ben de onun gibi miyavlayabilirim.
Minik kedi, sütü bir çırpıda içmişti. Acıklı miyavlamalar, yerini neşeli hareketlere bırakmıştı. Sami, kedinin bu neşeli halini görünce Zafer'e dönerek:
- Zafer! Çok hayırlı bir iş yaptın. Aklıma Peygamber Efendimiz'in anlattığı bir olay geldi: "Bir köpek, susuzluktan bitkin düşmüş. Onun bu halini gören bir teyze, ayakkabısı ile kuyudan su çıkarmış ve ona içirmiş. Peygamber Efendimiz, günahları çok olmasına rağmen bu teyzenin günahlarının bağışlandığını müjdelemiş."
Yener:
- Demek ki Allah, yarattıklarını çok seviyor. Bir köpeğe böyle davrananı bağışladığına göre...
Sami:
- Tabii ki, Allah yarattıklarını çok seviyor ve onlara değer veriyor. Peygamber Efendimiz (sav) bir gün, devesine, taşımakta zorlanacağı kadar yük yükleyen birini görmüş ve onu hemen uyarmış. Bu kişi de Peygamber Efendimiz'in tavsiyesine uyarak bir daha devesine aşırı yük yüklememiş.
Yine Peygamberimiz'e "Hayvanlara yapılan iyiliğin mükâfatı var mı?" diye sorulmuş. Peygamberimiz de şöyle cevap vermiş: "Her canlıya yapılan iyiliğin mükâfatı vardır." Çocuklar, konuşma devam ederken Samiye Sultan'la Sude'nin geldiğini gördüler.
Zafer:
- Samiye Sultan, Sude! Gelin bakın burada çok tatlı minik bir kedi var. Samiye Sultan ve Sude kedi kelimesini duyar duymaz koşarak geldiler.
Samiye Sultan:
- Evet çok tatlı gerçekten, dedi ve minik kediyi sevmeye başladı. Sude de ona eşlik etti. Sude minik kediyi severken, birden aklına bir soru geldi:
- Annesi nerede bu kedinin? Sami:
- Annesi mi? Bak bunu hiç düşünmemiştik. Hep beraber minik kedinin annesini bulmak için çevreye dağıldılar.
Uzunca bir arayıştan sonra Samiye Sultan, heyecanlı bir şekilde bağırmaya başladı.
- Koşun, koşun! Minik kedinin annesi ve kardeşleri burada...
Herkes, sesin geldiği tarafa doğru koşmaya başladı. Anne kedi, bir ağacın gölgesinde yavruları ile oynuyordu. Gerçekten de görülmeye değer bir manzara
Zafer:
- Hemen gidip bir süt daha alayım. Anne ve diğer kardeşler de acıkmıştır.
Yener:
- Bir dakika arkadaşım. Bütün sevapları sen mi alacaksın? Cennette bize de ihtiyacın olacak, dedi ve koşarak bakkala gitti. Geldiğinde elinde kocaman bir süt vardı. Plastik bardaklar da almıştı:
- Haydi arkadaşlar, kediciklerle birlikte biz de süt içelim.
Yener:
— Aynen öyle.
-Biri yer, biri bakar; kıyamet ondan kopar. Şimdi kediler içince benim de canım çeker. Ben içince sizin de canınız çeker.
-En iyisi hep beraber içmek. Anne kedi, sütün kokusunu alınca hemen çocukların yanına geldi.
O gelince, yavruları da peşinden hoplaya zıplaya gelmişlerdi Anne kedi, sütü içtikten sonra çocuklara sürtünerek âdeta teşekkür etti.
Karınlarını doyuran minik yavrular da çocukların yanına gelmiş bir sağa bir sola zıplamaya başlamışlardı.
Belli ki onlarla oyun oynamak istiyorlardı. Çocuklar da bunu fırsat bilmiş, kedilerle oynamaya başlamışlardı. Yavruların hepsi de birbirinden sevimliydiler.
Bir müddet oynadıktan sonra anne kedi, çocuklara, "Hoşçakalın!" der gibi miyavladı ve yürümeye başladı. Minik yavrular da annelerinin peşine takıldılar.
Samiye Sultan, kedilerin gitmesine çok üzülmüş, ağlayacak gibi olmuştu:
- Güle, güle. Hepinizi çok özleyeceğim. Sude:
- Merak etme, yine karşılaşırız onlarla inşallah! Zafer:
- Haydi arkadaşlar! Maça kaldığımız yerden devam edelim. Biz iki sıfır öndeydik.
Sami ve arkadaşları, üzerlerine düşen görevi yapmış olmanın huzuru içinde maça kaldıkları yerden devam ettiler.
( Sami ve Arkadaşları Hadis Hikayeleri, Behlül Bera, Nakkaş Yapım Prodüksiyon, Hikayelerle hadis öğreniyorum, azim dağıtım, hadisleri öğreniyorum, nakkaş yayınları )
Behlül Bera, Nakkaş Yapım Prodüksiyon, Sami ve Arkadaşları Hadis Hikayeleri kitabı nı incele diniz.