Kitap Son Şahitler Serisi 6 kitap
Yazar Necmettin Şahiner
Yayınevi Nesil Yayınları
Kağıt Cilt 2.Hamur kağıt - 6 Cilt, karton kapak cilt
Sayfa - Ebat 2.662 Sayfa - 16.5x23.5 cm
Yayın Yılı 2010
Nesil Yayınları, Necmettin Şahiner tarafından yazılan Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi yi Anlatıyor serisi adlı kitap setini incelemektesiniz.
6 cilt Son Şahitler kitap serisi hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi aşağıda geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla
oku . O, insanı " alak " dan yarattı.
Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Son Şahitler 1
Necmeddin Şahiner
TAKDİM
Son Şahitler ’in ilk kitabı 1977’de yayınlandı. İkinci cildi 1981’de, üçüncü cildi 1986’da, dördüncü cildi 1988’de, beşinci cildi 1992’de, altıncı cildi 2007’de çıktı. Bu zamana kadar böylece 30 yıllık bir periyot takip etmiş oldu.
Son Şahitler yerli ve yabancı araştırmacılar için ciddi bir ilmi kaynak oldu ve halen bu önemli fonksiyonunu devam ettiriyor. Öyle ki
, Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı ve bir asrı kucaklayan
Nurculuk ve Nur hizmeti hususunda araştırma yapan, bu konularla bilgi sahibi olmak isteyen herkez,
Son Şahitler serisini okumak mecburiyetinde kalacaktır,
Çünkü bu seride yer alan şahıslar,
Bediüzzaman’ı bizzat ziyaret etmiş, dersinde bulunmuş, yıllarca hizmetini deruhte etmiş,
Bediüzzaman’la birlikte mahkemeye verilmiş, zindana atılmış, hapishaneye yatmış, seyehat etmiş; Risale-i Nurları elle yazarak çoğaltmış, teksir makinesiyle çoğaltmış, Nur külliyatının günümüze kadar gelmesi için çalışmış insanlardır. Bunların yanında
Bediüzzaman’ı, jandarma olarak sürgüne götüren, polis olarak takip eden, müdür ve gardiyan olarak cezaevinde görev yapan kişilerin müşahedeleri ve anlattıkları da yer almaktadır.
Bu
serinin diğer önemli bir yönü de, konu ile ilgili olarak içinde yer alan önemli vesika ve belgelerin mevcudiyetidir.
Bediüzzaman’ın hayatı çok hareketli, çok bereketli ve dopdolu… Tahsilinin ilk başlangıcı olan çocukluk çağından son Urfa seyahatine, oradan ebediyete uzanan hayatının seyri hakkında bazen yılları, bazen ayları, bazen de haftaları ve günleri atlatmak zorunda kalıyoruz. Yeterli bilgi ve belge ele geçmeyince, bazı noktalar bilinmezliğini koruyor. İşte bu seride yer alan çok sayıda resim, fotoğraf, resmi ve gayr-ı resmi belgeler bu noktalara ışık tutuyor, aydınlatıyor.
Son Şahitler serisi, bu nurlu yolun sevdalısı olan
Necmeddin Şahiner’in çeyrek yüzyılı aşan alışmasının bir belgesidir.
Son Şahitler bitti mi?
Bediüzzaman hakkında bilgi sahibi olan herkes sözünün söyledi mi?
Bediüzzaman’ı tanıyan, onu ziyaret eden herkesin müşahade ve hatıraları bütünüyle tespit edildi mi? Bu soruların cevabı mutla “Hayır” olacaktır. Hayat devam ettikçe Bediüzzaman’ı görenler, tanıyanlar hayatta oldukları müddetçe bu araştırma bitmiş sayılmayacak, devam edecektir.
Bu araştırma devam ettiği ve yeni bilgi ve belgeler tespit edildiği,
Son Şahitler’in ilk
ciltleri mevcut olmadığı, mevcutlar da o günkü şartlar gereğince tam ve arzu edilen manada bir tasnif ve tertibe tabi tutulmadığı için seriyi yeni baştan ele aldık ve bazı yenilikler yaptık:
- Elimizde mevcut ciltlere ilave olarak Necmeddin Şahiner tarafından geniş hacimli dosyalar intikal etti. Bu bilgi ve belgeler ışığında Bediüzzaman’ın hayat seyrini ve şahitlerin onu ilk tanıyışlarını göz önüne olarak tekrar düzenledik. Böylece yayınlanan ciltlerde bulunanların önceki yerleri tamamen değişmiş oldu.
- Aradan yirmi yoldan fazla bir zaman geçtiği için bazı bilgilerin yenilenmesi, eksik bilgilerin tamamlanması ve ilavesi gerekiyordu. Mesela, vefat ettiklerini tespit ettiklerimizin vefatlarını, daha önce hatıraları bırkaç satır olarak kaydedilmiş olanların bazılarının hatıralarını genişletilmesi gibi…
- İstifadenin kolaylaşması ve araştırmacılara yardımcı olunması maksadıyla her cildin sonuna geniş bir şahıs, yer ve konu indeksi hazırlandı.
Bu çalışmasıyla
Risale-i Nur müellifi Bediüzzaman Said Nursi’ni tanınmasına ve anlaşılmasına vesile olabilmişsek kendimizi bahtiyar hissedeceğiz. Tevfik Allah’tandır.
Nesil Yayınları
ÖNSÖZ
Biz millet olarak, az söyleyen, az konuşan, fakat çok iş yapan, fiilen konuşan insanlarız.
Her ne kadar nisyan perdelerine sarsa da, milletimizin yüzyıllar boyu Allah ve vatan için döktüğü terler, cömertçe akıttığı kanları; hiçbir zaman seyri silemeyecektir.
Dedelerimiz hizmet ve himmetlerini yapmışlar, fakat bu asil cehtlerini tescil ve temhir arzusunu göstermişlerdir. Bu sevdaya kapılmamışlardır.
Bu düşünce, mukaddes ve ulvi nasibidir milletimizin.
Biz “Allah Rızası” diye yüce bir müfkureye gönül vermişiz. Bu inanç, bu ideal, takvim yapraklarıyla birlikte devam edip gelmiştir.
Bu kudsi nasip,
Son Sahitler’de de hükmünü icra etti.
Son şahitler, bu konudaki araştırmamızın, çalışmamızın ne ilkidir, ne de sonu olacaktır.
Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili çalışmalarımız 40 yılı doldurdu. Bundan sonraki ömrümüz de Allah’ın izniyle bu konunun derinliklerinde geçecektir.
Memleketimizin bu temel manevi hareketi ve onun temsilcisi en ince detaylarına kadar bilindikçe, yetişen nesillere Nur’dan bir rehber takdim edilmiş olacaktır.
Bediüzzaman’ın rehber şahsiyetinin, faaliyet ve hareketlerini kronolojik olarak adım adım, gün gün tetkik etme imkanlarına sahip bulunmaktayız.
Bu araştırmalar, bu tetkikler bizi ibretlerle dolu bir neticeye götürmektedir. Bu neticeler
Bediüzzaman namındaki büyük insanın, gerçekten hayatın her safhasında bir yol gösterici olduğunu ortaya koymaktadır. Bir ömür boyun tezatsız olmak, olabilmek, işte uzun sözün kısası…
Geçmişten günümüze her önüne gelen,
Said Nursi ile ilgili rastgele yazılar yazmıştır. Asılsız ve mesnetsiz tefrikalarla millet bütünlüğü tefrikaya atılmaya çalışılmıştır. Nice kendine yazar denen kimseler, Bediüzzaman güneşini balçıkla sıvamaya kalkışmışlardır.
Son şahitler Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlatıyor isimli bu araştırmamızın bibliyografyası, bütün vatan sathında bulunan canlı belgelerdir, yaşayan tarihlerdir.
İncelememizde sadece şahitlerin ifadeleri ile iktifa etmedik. Bu hususta Nur Risaleleri’nden de olayların teyid ve tasdiklerini bulduk. Hadiselerin aksettiği basın ve yayını taradık. Bazen şehirlerde, bazen köylerde, tozlanmış kütüphane raflarında hep onu aradık, hep onu sorup soruşturduk.
Son Şahitler bu sorguların sonunda meydana geldi.
Bir tarih profesörü, “Hatıralar, sübjektif elemanları ihtiva etmekle beraber, tarih yazmakta, belge ve vesika olarak itibar görür” demektedir.
Son Şahitler de, şahsi hatıralar olmakla birlikte, anlatılanlarla ilgili resim, kupür, belge ve nihayet Nur Risaleleri’nden de yer yer konumun tasdik ve teyidine gidilmiştir.
Son Şahitler hayatın çok çeşitli sahasında yaşayan, çok değişik meslek sahibi kişilerdir. Çalışmamızda yer alan şahitlerin birçoğu ahret alemine göç etti. Geride kalanlar Nur ikliminde hayatlarını geçiriyorlar.
Daha fazla meşgul etmeyeyim, sevgili okuyucular,
Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi’yi anlatırken, birlikte kulak verelim, beraberce dinleyelim.
Bu vesile ile
Son Şahitler’i yeni bir tertip ve tanzimle yayına hazırlayan ve istifadeye sunan
Nesil Yayınları’na ve emeği geçen herkese teşekkürlerimi bildiriyorum.
Allah her şeyi hakkıyla bilendir .
Necmeddin Şahiner
VAN-SAVAŞ-ESARET ŞAHİTLERİ
Mevlana Halid-iBağdadi
Gavs-ı Hizan Seyyid Sıbğatullah
Abdurrahman-ı Taği ve oğlu
Nurşinli Ziyaeddin Efendi (Hazret)
Bitlisli Şeyh Emin Efendi (Şirvan)
Miran Aşiret Ağası Mustafa Paşa
Şeyh Nizameddin Arvasi
Şeyh Celal Efendi
Tahir Paşa
Cevdet Bey
Ali Haydar Bey
Nuh Polatoğlu
Molla Ahmed-i Cano
Molla Münevver
Seyyid Mehmed Şefik Arvasi
İbrahim Kazazoğlu
Kilisli Şeyh Muhammed Vakfı Efendi
Abdülbaki Arvesi
Ali Çavuş (Hacı Ali Aras)
Tinisli Fedal
Abdullah Sağcı
Mehmet Salih Yeşil
Ahlatlı İsmail Hakkı Arslan
Halil Çınar
Osman Birgül
Mustafa Yalçı
Halil Paşa
Binbaşı Ali Haydar
Dr. M. Asaf Dişçi
Abdurrahim Zapsu
Molla Yasin Saatçioğlu
Sinan Omur
Molla Habib
Müküslü Hamza Efendi
Abdullah Ekinci
Molla Hamid Ekinci
Molla Resul
İsmail Perihanoğlu
H.Münir Bakan
Sürmeneli Onbaşı Ali Baran
Mustafa Ağralı
Kinyas Kartal
Haydar Süphandağlı
Ahmed Alparslan
Cemal Talay
Av. Hulusi Bitlisi Aktürk
Sıddık Alp Hızıroğlu
Rabia Ünlükul
Molla Said
İSTANBUL ŞAHİTLERİ 1
Ali Himmet Berki
Ali Rıza Sağman
Manastırlı İsmail Hakkı
Mehmed Hamdi Efendi (Çelik)
Dr. Hamid Uras
Eşref Edip Fergan
Şeyh Bahit
Kabasakal Çerkez Mehmet Paşa
N. Hasan Sarıkaya
İsmail Hakkı Uzunçarşılı
Abdülaziz Çaviş
Mustafa Bolay
Hafız Ali Reşad
Hattat Hamid Aytaç
Enver Paşa
Ömer Lütfi Gedikoğlu
Osman Nuri Tol
Mehmed Sofuoğlu Prof. Hilmi Ziya Ülken
Tevfik Demiroğlu
İsmail Hakkı İzmirli
Mustafa Barçın
Ali Balaban ve Cemile Balaban
Mehmed Said Şamil
BURDUR ŞAHİTLERİ
Abdurrahman Cerrahoğlu
Hacı Fatma Seyhan
Rahmi Sultan
Nasuhizade Şeyh Mehmed Balkır
Binbaşı Asım Bey
Besim Müftügil
BARLA ŞAHİTLERİ
Cemal Can
Hakkı Tığlı
Tevfik Tığlı
Hüseyin Hüsnü Tığlı
Dr. Yusuf Kemal Durakoğlu
İhsan Üstündağ
Muhacir Hafız Ahmed
Sıdık Süleyman Kervancı
Bekir Dikmen
Tevfik Göksu (Şamlı Hafız)
Muallim Ahmed Galip Keskin
Abdullah Çavuş (Yavaşer
Ahmed Keskin
Çaprazzade Abdullah
Şem’i Güneş
Mübarek Süleyman
İlemalı Sabri (Sabri Gönenç)
Osman Yıldırımkaya (Katip Osman)
Hafız Halid
Mustafa Çavuş
Mustafa Ertürk (Sarıbıçak Mustafa)
Abdullah Çavuş (Kula)
Hüseyin Arslan (Kuzca Hatibi)
Büyük Ruhlu Küçük Ali
Hacı Hafız Mehmed Avşar
Hacı İbrahim Hulusi Yahyagil
Milaslı Halil İbrahim
Yüzbaşı Refet Barutçu
Bedreddin Uşaklıgil
İslamköylü Hafız Ali Efendi
Hüsrev Altınbaşak
Abbas Mehmed Kara
Kamil Demirtaş
Bahri Çağlar
H. Enver Tevfik Öztürk
Demirci Salih Efendi
İbrahim Huban
M. Tahiri Mutlu
Son Şahitler 2
Necmeddin Şahiner
TAKDİM
Sadece gerçeği arama gayretinin mahsulü olan bu eser, muhtaç olduğu emeğin haklı semeresidir. Çünkü, incelendiğinde anlaşılacağı gibi, masa başında hazırlanmamıştır. Eserin konusu ile alakalı her tip ve mizaçta insan, bulunduğu yer ve mekan neresi olursa olsun. Zorlu ve yorucu gayretlerle aranıp bulunmuş, yapılan görüşmeler sayesinde yaşanan hadiselerin hakikati şahitlerin dilinden tesbit edilmiştir.
Değerli araştırmacı
Necmeddin Şahiner, bu araştırmacının göze alması gereken meşakkatlere, gerçeği bulma uğruna severek katlanarak bu eseri vücuda getirmiştir.
İslam inanç ve tefekkürünü neşir ve müdafaa uğrunda, bir asra yaklaşan hayatı boyunca hiçbir engel tanımayan bir alimin bize meçhul kalmış hususiyetleri, onu gören ve tanıyanların şahitlikleriyle bu eser dizisi içinde gün yüzüne çıkarılıyor.
Çağdaş İslam düşüncesinin en güçlü temsilcisi
Bediüzzaman’ı gören ve tanıyanların bize aktardığı hatıralar, Kur’an’ın çağdaş tefsiri Risale-i Nur’larla biraya getirildiğinde bir iman ve irfan ekolü gerçeğini bir bütün halinde daha yakından ve kolaylıkla tanımak imkanı doğmaktadır.
Bu eserde nakledilen hatıralar belli bir dönemin veya birkaç kişinin mevzili ve şahsi görüşünden ibaret değildir. Meşrutiyet öncesin den Cumhuriyet devrinin 1960’lı yıllarına uzanan zaman şeridi üzerindeki hatıralar zinciri, Risale-i Nur müellifi
Bediüzzaman’ın istikrarlı ve aydınlık hayat çizgisini maddi-manevi bütün yönleriyle önümüze getiriyor. Böylece, karanlık niyetlerin mahsulü olan mesnedini bulamamış iftiralar, canlı şahitlerin hakikata tercümanlığı sayesinde bertaraf edilmektedir.
Hakkında ileri-geri çok söz söyleyen
Bediüzzaman Said Nursi’nin gerçek şahsiyet ve fikirlerini tanıyabilmek için, öncelikle onun fikir şahsiyetini gerçek haliyle ortaya koyucu mahiyetteki objektif çalışmalara ihtiyaç bulunduğu inancındayız.
Bu eserin değeri, böyle bir gerçeğe hizmet endişesindedir. Çünkü peşin hükümden uzak objektif tesbitler, bu eser serisinin bir bütün halinde muntevasını meydana getiriyor. İspatlanmamış isnadlara, asılsız ithamlara dayanma tenezzülünden uzaktır.
Değerli araştırmacı
Necmeddin Şahiner’in, en küçük ayrıntıyı gözden kaçırmayan bir titizlikle en doğruyu bulma konusundaki tavizsiz çalışmalarını takdirle yad etmemek mümkün değildir. Araştırmacılıktaki bu vasfı sebebiyledir ki, gerek Risale-i Nur eserleri ve gerekse onun müellifi
Bediüzzaman üzerine çalışma yapan yurt içi ve yurt dışı akademik çevreler,
Şahiner’in emek mahsulü olan bilgi ve belgeleri ilmi ve muteber kaynak olarak rahatlıkla kullanabilmektedirler. Bu konuda ortaya çıkarılmış gerçeklerin büyük ekseriyetinin altında, Şahiner’in durmak, yılmak ve yorulmak bilmeyen kararlı emek ve gayretleri vardır.
Fikir ve moral değerlerinin, cemiyetinin örnek şahsiyetlerinin tanıyan insanlar olmak, övülmeye layık bir meziyettir. Islahatçı, gelişmeci ve medeniyetçi çizgide müsbet insani değerleri nesillere mal etme gayesi, dava adamlarının kararlı gayretleriyle mana ve zenginlik kazanır.
Elinizdeki
kitap, bu gayret ve himmetlerin cemiyetten alınmış müsbet neticelerini ibretli tablolar halinde önümüze getiriyor. Cemiyetin her kesiminden değişik fikir ve mizaca mensup insanların bir inanca nasıl gönül verdiklerinin ibretli hikayelerini, bir fikre hizmetin lezzetli hatıralarının aynı lezzeti tattıran bir üslupla takdim eden bu esere karşı söyleyebileceğimiz söz sadece şükrandır.
Safa Mürsel
ÖNSÖZ
Allah’ın lütfu ve inayetiyle devam eden çalışmalarımızdan
Son Şahitler’in ikinci cildini sizlere takdim etmekle şeref duymaktayım.
Bu
cilt de, bundan evvelki ciltte olduğu gibi, hatıralar resmi geçidi halinde devam etmektedir. Bu aziz yadigarları, konu ile alakalı resimler, kupürler, referanslar ve vesikalarla aydınlatmaya çalıştık.
Şahitlerimizin beyan, ifade ve hatıraları yine yurdun dört bucağından toplanmıştır.
Her bir
hayat sahibi gibi,
Son Şahitler de hatıralarla doludur. Bu
hatıraları daima yad etmek ihtiyacındadırlar. Bizim kudsi vazifemiz ise bu yada, bu nakle, bu beyanlara vasıta ve vesile olmaktır.
Maziye alt hadiselere, resmi yazılar ve vesikalar kadar, hatıralar da ışık tutar. Hatta hadiselerin hakiki sebeplerini hatıralardan çık daha iyi öğrenebiliriz.
Şahitliğin önemi üzerine iki örnek vermek istiyorum:
Adalet burcunun güneşi Hazret-i Ömer ona, “Ben seni tanımıyorum ama, benim seni tanımamam sana zarar vermez. Seni tanıyan birisini getir” der.
Bunun üzerine topluluktan biri onu tanıdığını söyler. Hazret-i Ömer de, onu ne ile tanıdığını sorar, adam: “Adaletle ve faziletle” cevabını verir.
Hazret-i Ömer tekrar sorar: “Bu adam senin geceni, gündüzünü, girdiği, çıktığı yeri bildiğin en yakın komşun mudur?”
Adam: “Hayır.”
Hazret-i Ömer : “Yol arkadaşlığı yaptın mı?”
Adam bu suale de hayır deyince, Hazret-i Ömer:
“Öyleyse sen onu tanımıyorsun” der ve şahitlik yapacak adama, “Seni tanıyan birini getir” diye emreder.
Bu örnek, İslamda şahitliğe verilen önemi belirten ibretli bir hedisedir.
Gustave Le Bon ise, Bir Tarih Felsefesinin İlmi Esasları isimli eserinde:
“Şahadete verilen ehemmiyet o kadar büyüktür ki, tarih ve adalet ona dayanmaktadır” demektir.
Bediüzzaman Said Nursi’nin mübarek ömrünün yıllarına, aylarına ve günlerine ışık tutan, aydınlatan delillerimizden bir bölümü de “
Son Şahitler ” dir.
“
Son Şahitler,” ona talebe olup, ondan ders alanlar…
“
Son Şahitler,” onun dostu ve arkadaşı olup, onunla sohbet edenler, seyehat edenler…
“
Son Şahitler,” polis olarak ifadesini alanlar, onu karakollara götürüp orada misafir edenler…
“
Son Şahitler ,” beldeden beldeye onu götürürken yanında bulunan bekçiler, jandarmalar…
İşte bu gibi kimseler onun şahitleridirler…
Bediüzzaman Said Nursi, bugünkü manada muntazam bir tahsil görmedi, fakat “Nur Mekteb-i İrfanı” gibi gönüller üzerine müesses bir Nur Mektebi kurdu.
Bediüzzaman Said Nursi, muntazam bir medrese tahsili yapmadı, fakat “Medresetü’z-Zehra” gibi bir “Nur Medresesi” kurdu.
Böyle bir Üstad hakkında hakkında elbette bir çok eserler yazılmıştır ve yazılacaktır.
Üstad Bediüzzaman henüz hayatta iken, hakkında hazırlanan Tarihçe-i Hayat’ın girişinde bu mevzu ile alakalı olarak şu ifadeler bulunmaktadır:
“Bu eser, istikbaldeki münevver Nur talebeleri için hakiki bir me’haz teşkil etmektedir. Muhterem edib ve muharrirler, bundan istifade ile inşallah daha mükemmel, daha hakikatli ve faydalı tarihçe-i hayatlar hazırlayacaklardır.”
Bediüzzaman’ın tesilatlı hayat hikayesinin nasıl yazılabileceği de yine bu mezkur eserin girişinde şu şekilde anlatılmaktadır:
“Üstadın mesleğini meşrebini ve hususi ahvalini, pek çok seciye ve hasletleri şahsında ve hizmetinde toplayan şahsiyetini tarif edemedik. Onun yaşadığı müteaddit hayat safhalarını yakından gören ve içinde bulunan talebe ve hizmetkarlarını birer birer dinlemek ve görüşmek lazımdır ki, tarihçe-i hayatı bir derece mufassal hazırlanabilsin.”
Bu
Son Şahitler serisi, uzun ve mübarek bir ömrü daha tafsilatlı bir şekilde ortaya koymak için birer çırpınıştır. Bu çırpınışların neticesinde bir aziz mürşid ve rehber, insanlığa tanıtılmış olacaktır.
Sizleri
Son Şahitler’le baş başa bırakırken, Allah’a emanet olun. Aziz okuyucular!
NECMEDDİN ŞAHİNER
ISPARTA ŞAHİTLERİ 1
Mehmed Sözer (Tenekeci Mehmed Efendi)
Mehmed Gülırmak
Süleyman Rüştü Çakın
Mustafa Ezener
Şefik Sarıoğlu
Mehmed Babacan
Fazıl Doyran
Ahmed Hamdi Okur (Çil Müftü)
Abdullah Lütfi Özerdem (Saatçı Lütfi)
Aşçı Hüseyin Zevki Usta
Nuru Benli
Şükrü İçhan
Ayşe Uzunoğlu
Mehmed Gezgiç (Seyrani)
Abdülmecid Perihanoğlu
Bekir Yanıksaz
ESKİŞEHİR ŞAHİTLERİ
Kemal Taner
Postacı Kamil
Şükrü Şahinler
İsmail Doyuk
Muhittin Keskin
İziz Tayyar
Hacı Yaşar Zeydan
H. Ömer Biçer
Hasan Okur
Emir Çayırlı (Çaycı Emin Bey)
İsmail Tunçdoğan
Selahaddin Çelebi
Hilmi Selma (Erkal)
Mehmed Feyzi Pamukçu
Mehmed Münip Yalaz
Araçlı Deli Mü’min (Meydani)
İbrahim Mırmır
Dadaylı Halit Bey (Halit Akmansü)
Tahsin Aydın
Nadir Baylasl
Abdullah Yeğin
Hatice Yıldız
İbrahim Fakazlı
Mehmed Tevfik Yakamercan
Ahmed Özken (Kureyşi)
Sadik Demirelli
Ahmed Köroğlu
Ahmet Ataklı
Hasan Atıf Egemen
Emrullah Demirkaya
Hüseyin Remzi Sönmezgil
Satı Yılmaz
İsmail İlgazi
Feyzi Ertem
Salih Uğurtan
DENİZLİ ŞAHİTLERİ
Doç. Dr. Nureddin Topçu
Hesna Şener
Hüseyin Beşli
Hasan Feyzi Yüreğil
Gönenli Mehmed Efendi (Mehmed Öğütçü)
Hilmi Arıcı
Süleyman Hünkar
Ziya Sönmez
AFYON ŞAHİTLERİ
Ekir Tekinalp
Rasim Günden
Hasan Akyol
Hasan Değirmenci
Hasan Ergen
Mehmed Kayıhan
Ali Savran
Nihat Bozkurt
Ahmed Hancıoğlu
Kemal Bayraklı
Nureddin Can
Rifat Fiziler
Hilmi Pancaroğlu
Ahmed Hikmet Gönen
Hasan Zalımoğlu
İbrahim Arman
Çalışkanlar Hanedanı
Osman Çalışkan
Mehmed Çalışkan
Halil Çalışkan
Mahmud Çalışkan
Kamil Çalışkan
Hüseyin Çalışkan
M. Zeki Çalışkan
Ceylan Çalışkan
İhsan Çalışkan
Hamza Emek
Dr. Tahir Barçın
Ahmed Feyzi Kul
Son Şahitler 3
Necmeddin Şahiner
TAKRİZ
Birinci sınıf bir alim, birinci sınıf bir veli, birinci sınıf bir kahraman ve birinci sınıf bir vatanperver olan
Said Nursi bir devre damgasını vurmuş nev-i şahsına münhasır bir kimsedir. Bizzat kendisi de, hayatı da, yazıları, irşat ve ikazları da… eserlerindeki çok enterasan buluşları, teşbihleri, temsilleri ve nükteleri ile eşine ender rastlanan fazilet timsali bir simadır.
Bütün bir hayatını, bu miletin saaedet ve selameti uğrunda harcamış, ne yorulmuş ne de yılmıştır. Cesaret, şecaat ve imanın mücessem ve muazzam bir timsali olmuş, hayretlere seza bir metanet ve salabet göstermiştir. Vatanın cezaevlerini, başka diyarlarda kendisine vaad edilen her türlü nimetlere tercih etmiş, tek bir sefer olsun kaçmayı düşünmemiştir. Tamamiyle Kur’an-ı Kerim ile hadis-i şeriflerin lafzına ve ruhuna uygun bulunan eserlerindeki yazılarından dolayı türlü kanunsuz fiil ve hareketlere, zulüm ve işkencelere maruz kaldığı halde zaaf eseri göstermemiş, cesaret ve şecaatından hiçbir şey kaybetmemiştir.
Ekol sahibi bir kimsenin büyüklüğü, onun yolunda yürüyenlerin, iman, ahlak ve seciye sahibi olmaları ile ölçülür. Said Nurse’nin ise yetiştirdiği talebeler hep vatanperver olmuş ve devlete asi olan, yahut devlete kurşun sıkan tek bir fert bulunmamıştır.
Kaldı ki, tanzimattan beri sürüp gelen ve bilhasa bu miletin münevverlerine arız olan “aşağılık duygusu” nun karşısına ilminin ve imanının verdiği kuvvetle dikilmiş, “…madem ki Müslümansın ve madem ki din-i mübin-i İslam uğrunda tam bin sene cihatta bulundun; oluklar gibi kan döktün. O halde, sen büyük bir millet ve büyük bir ümmetsin” –tabii ecdad-ı güzini kastetmektedir—demiştir.
Mektubat’ın 298 ve 299’uncu sayfalarında yer alan beyanı iddialarımızn en bahir delilini teşkil eder. Orada Said Nursi aynen şöyle demektedir: “Ey ehl-i Kur’an olan bu vatanın evlatları! Altı yaz sene değil, belki Abbasiler zamanından beri tam bin senedir Kur’an-ı Hakimin bayraktarı olarak bütün cihana karşı meydan okuyup Kur’anı ilan etmişsiniz. Milliyetinizi Kur’ana ve islama kala yaptınız. Bütün dünyayı susturdunuz. Müthiş tehacümatı def ettiniz. Taki, “Ey iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse biliniz ki Allah yerinizi öyle bir kavmi getirir ki, Allah bu kavmi sever, bu kavim de Allah’ı sever. Kaldı ki bu kavim, mü’minlere karşı mütevazi, kafirlere karşı ise izzet ve vakar sahibidirler. Allah yolunda cihatta bulunurlar. Hiçbir kınayanın kınamasından çekinmezler. İşte bu Allah’ın fazlıdır. On, kimi dilerse ona verir. Allah vasidir, Alimdir’ (Maide Suresi, 54) ayetine güzel bir masadakt oldunuz.” Ayet-i kerime sende tecelli etti, demiş, ayet-i kerimenin atiye bir ihbar olduğunu ifade etmiştir.
Bu ayet-i kerimenin Türklerde tecelli eylediğini bildiren başka bir müellif veya müfessiri bilmiyoruz. Hülasa ecdad-ı güzinin kelamullaha bağlayan bu büyük insandır.
İşte, bu büyük insanı arka arkaya yazdığı kitaplarla bütün dünyaya tanıtmak için, devamlı bir gayret içinde olan
muhterem Necmeddin Şahiner’i tebrik ve tebcil ediyoruz.
Bana lütfettikleri Türk ve Dünya Aydınlarını Gözü ile Nurculuk Nedir isimli eserini dikkatle inceledim. Birçok münevverle yaptığı röportajları okudum. Her münevver, kendi zaviyesinden ve fakat kendi bilgi ve tefekkür tarzına göre
Said Nursi’yi anlatmakta idi. Birleşilen tek nokta ise onun sıradan bir kimse olmadığı idi.
Said Nursi, ilim silsilesi üzerinde yüksek bir zirvedir. Bu milletin din ve imanının tarsini için hayatını ve dünya saadetlerini feda eden bu büyük insanı elbette tanımak ve tanıtmak icap eder.
Bu sahada
Necmeddin Bey’in sayi meşkur olmuştur. Kendisini tebrik eder, bu yolda daha nice eserler vermesini Allah’tan dilerim.
Emekli Hakim
Abdülmecid Belli
ÖNSÖZ
Elinizdeki eser
Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi’yi
Anlatıyor serimizin üçüncü kitabını teşkil etmektedir.
Nur okyanusu ve
Bediüzzaman deryasının muhteşem sahillerinde dolaşmaya devam etmekteyiz.
Allah’ımın izniyle bu seyahatimizin, meşakkat ve yorulmamız, ebedi alemin kapısına kadar eğilmeden ve dönmeden devam edecektir.
Çağımızın ve gelecek zamanların ışığı ve nuru olan muhteşek rehber
Bediüzzaman’ın gizlilikler içindeki şahane hayatını nazarlara vermek, Müslüman gençliğe nurdan bir rehber takdim etmenin saadeti içindeyiz.
Bir büyük, “Mazisinden haberdar olmayan bir millet, hal ve istikbal için bir hareket hattı tayin edemez. Hal ve istikbalin aydınlığının mühim alimlerinden biri, maziyi vak’alarıyla, şahıslarıyla ve eserleriyle araştırmaktır” derkmen, bir Batılı ilim adamı ise, “Benim altı tane dürüst hizmetçim vardır. Bütün bildiklerimi onlar bana öğretmişlerdir. Bunların isimleri; ne, niçin, ne zaman, nasıl, nerede ve kimdir?” demektedir.
Biz de bu hakikatların ışığı altında çalışırken, gerçekten Bediüzzaman’ın isler arasında adeta kaybolmaya yüz tutan şeref levhaları halindeki hatıralarını tesbit edep öğrenmekteyiz.
Meselemiz her ne kadar zor oluyorsa da, bütün bu zorluklar çoğaldıkça azmimiz, şevkimiz ve gayretimiz de artmaktadır. Çünkü meselemizin bir kütüphanesi yoktur, bir müracaat kitabı yoktur. Kaynak, kitabiyat ve bibliyografya bütün bir vatan sathında, hatta dış ülkelerdendir.
Tarih kaynaklarında çalışmalamızla alakalı olarak şu tesbiti görmekteyiz: “Tarihi, resmi yazılar kadar, hatıralar da aydınlatırlar. Hatta hadiselerin hususiyetlerini ve hakiki sebeplerini hatıralardan çok daha iyi öğrenebiliriz.”
Bu hususlara işaret eden Bursalı Mehmed Tahir Efendi, Şehbal’den “Kadir bilen milletler arasında kadri bilenecek şahıslar çoğalır” sözünü naklederken, Hersekli Arif Hikmet Beyden ise, “Her asrın adamları ve o adamların kendilerine mahsus bir davranışı, irfan neşesi vardır. Gelecek nesillere düşen, geçmişlerini hürmet ve rahmetle yad etmektedir. Yoksa üstünlük nümayişleri ile geçmişleri tezyife kalkışmak reva değildir” derken, divan edebiyatı şairi Muallim Naci’den ise şu sözler nakledilmektedir:
“Ümmetim içinde yetişen bilgi ve hüner sahipleri, hayatı ve ölümünde hürmete mazhar oldukları daima görülmelidir ki: herkes şevke gesin de, onlar gibi olmaya çalışsın.”
Eğer bu meselelerin ışığı altında, mezkur hakikatlara mazhar olabilirsem, benim için ebedi bir şükran ve iftihar kaynağı olur. Çünkü Bediüzzaman, milyonlarca insana imani bir hayat, İslami bir yaşayış ve Kur’an yolunda yürüyebilme saadetini vermiş ve bahşetmiştir. Böyle bir hayat kaynağını hayatlandırmak, hakiki vefakarlığın ve kadirşinaslığın esasıdır.
Hülasa olarak ifade edersek, yapılan hizmet ve himmetlerin Allah rızası için yapılmış olması, ebediyete iman, tevazu ve fazilet gibi duygular bu neticeye sebep olmuştur.
Risale-i Nur’larla ilk defa karşı karşıya geldiğim 1961 yazında, bir ağabeye, Bediüzzaman’ın hayatını anlatan eserlerin olup olmadığını sormuştum. Cevap olarak, hemen o anda elindeki bir kitabı bana uzatmıştı.
Kitap, merhum Eşref Edip Fergan’ın Risale-i Nur Müellifi
Said Nur, hayatı, eserleri, mesleği isimli eseriydi.
Yüz elli sayfa civarındaki
kitabı çok küçük görerek, razı olup kabul etmemiş, daha büyüklerini olup olmadığı sormuştum. Kaderin beni mevzu üzerine derinlemesine tetkiklere sevk etmesinde, bidayetteki temayüllerimin tesiri olduğu inancındayım.
Milyonların gönlümde yer eden
Bediüzzaman’ın hayatı ancak
ciltlerin taşıyabileceği genişliktedir. Ancak zaman ve zemin bu ciltlerin tahakkukuna mani olmuştur. Gelecekte bu boşluğun layıkıyla doldurulacağı muhakkaktır.
Eşref edih mezkür
kitabının takdiminde şu ifadelere yer vermektedir:
“Bu eser onun
hayatının, eserlerinin, fikirlerinin, mücadelerinin, şehamet ve kahramanlıklarının bir fihristi olabilir.”
Eşref Edip’in
kitabına, bu mevzuda yeni harflerle yazılmış ilk eser diyebiliriz. Seneler evvel yapılan bu gayret ve hizmet elbette takdire layıktır.
Bu araştırmalar ve çalışmalar her şeysen önce, imanımızı kurtaran bize ebedi saadetin yolunu açan Bediüzzaman gibi bir müceddide karşı bir şükran borcudur, bir teşekkür ve vefakarlıktır. O kadri yüce sultanı kadrini bilmektir. Eğer bizler kadir, hatır, gönül sayar ve seversek, milletimizde de elbette kadir bilen ve sayanlar çoğalacaktır.
Son Şahitler, Bediüzzaman Said Nursi mevzuunda çalışacak ve eserler yazacak olanlara birer dökümandır. Bundan sonra bu nurlu sahada daha çok eserler yazılacaktır.
Aziz hatıralarla sizleri baş başa bırakırken, feyyaz deryadan feyizyab olmanızı niyaz ederim. ( son şahitler kitap , son şahitler, son şahitler bediüzzamanı anlatıyor kitabı, necmeddin şahiner son şahitler seti, 6 cilt son şahitler, son şahitler kitap seti , nesil yayınları son şahitler 6 cilt , necmeddin şahiner kitapları )
Necmeddin Şahiner
EMİRDAĞ ŞAHİTLERİ
Zübeyir Gündüzalp
Bayram Yüksel
Helil Gönüllalah
Seydi koçak
Mustafa akdedeoğlu
Sabri halıcı
Ahmed Urfalı
Mustafa Bilal
Hacı Ali Kılıçalp
Mustafa acet
Abdullah gayretlioğlu
Abdurrahman akgül
Mustafa Karapınar
Osman aydın
Hafız nuri güven
İsmail hakkı ünlü
H. Şükrü beşeoğlu
Necati Müftüoğlu
Abdurrahman cantekinler
Mehmet metin
Zakir çanğar
Mustafa ramazanoğlu
Ahmed ramazan
İrfan Gökova
Muhiddin yürüten
Vaddeddin gayberi
Osman Köroğlu
Celal başer
Abdülvahid tabakçı
Mehmet kavalar
Salih Özcan
Kamil acar
Rüştü mırmır
Ali Demirel
Mustafa sevilen
Mustafa ekmekçi
Gıyaseddin emre
Mustafa kırıkçı
Şerife kantar
Fanzender koçaklı
Dr. Rasim Hancıoğlu
Abdullah canakay
Hekimoğlu İsmail
Abdurrahim kaya
Mustafa özsoy
Musa yukarı
Ali çakmak
Erdoğan utanğaç
Ahmed özyazar
Suad ünlükul
Selahaddin dokumacı
Hasan nevruz
İbrahim ensari
Ali rıza sağlamer
Rafet kavukçu
Mürsel Akdeniz
İsmail fakazlı
Hacı zahir köyele
İsmet Orhan
Fikret Özdemir
Cevat çağrı
Şahide ve abdurrahman yüksel
Aldullah kılıçkaya
Muammer şenel
Sadık kalender
Pertev zapsu
İbrahim mengüvenli
Şahabeddin ünlü
H. Hüseyin korkmaz
İbrahim Albağ
Son Şahitler 4
Necmeddin Şahiner
TAKDİM
Yeryüzüne (arz) Allah’ın dilemesiyle halife kılınan “hedef insan”a ulaşabilmiş kimseler her asırda bulunuyor. Bunlar topluluklar için, imani ve içtimai örnekler teşkil ediyorlar. Bu müstesna zatlardan tam istifade edebilmenin yolu, belki de en kestirme yolu, hayatlarının, yaşayışlarının ve ne yapmak istediklerini iyici bilinmesine gerekli tesbitlerin yapılabilmesine bağlıdır. Bu da etraflıca araştırmalarla, tetkikatla elde edilebilir. Bunu için ne derece ciddi çalışmalar yapılırsa yine de azdır.
Hicri 13. Asrın başında duran, sureten medeni olan insanları medeniyet-i hakikiye olan İslamiyet ile dirilmeye, hayatlanmaya davet eden,
“İhya-yı din, ihya-yı millettir”
“Hayat-ı din, nur-u hayattır” diye ufku tabiatçılık ve inkar-ı uluhiyet felsefeleriyle kararan insanlığa Kur’ani “Şualar” ve “Lem’alar”la nur serpmekle hakiki kemalatın İslamiyet ve imanda olduğunu ispat eden namdar ismiyle Bediüzzaman’ı tanımak ise çok daha ehemmiyetlidir.
Değerli araştırmacı ve kardeşim Necmeddin Şahiner’in bu sahada yirmi yılı aşan bir mesai sarfetmiş olmasına hiç de şaşmamak lazımdır. Yorumsuz olarak ancak hadiseleri, hatıraları ve vesikaları nakledebilmek, dürüstçe bunu yapmak, hisleri, kanatları karıştırmamak, başlıbaşına bir hizmet sayılabilir. Zannederim ki, muasırları olan ilim ehli ve hakikatı arayanlar,
Bediüzzaman Said Nursi gibi bir zat-ı alicenabı tanımamış, tanıyamamış olduklarına çok tesadüf edeceklerdir. Gerçekte, o; eserlerinde, yani Risale-i Nur şaheserlerinde, onun aynasında pırıl pırıl parlamaktadır. Bu nisbette insanın rütbe-i aklının, eserine aksetmesi çok harikadır.
Bu mücessem iman mümeslisine nasıl lakayd kalınabilir? Çok Taaccüb ediyorum. Mütebahhir ulemadan maraş’ın medar-ı iftiharı Müftü Hafız Ali Efendi Hazretleri bizleri Risale-i Nuru okumak sebebiyle tebrik ederdi, müjdelyer verirdi: “Cenab-ı Said Radiyallahu Teala Anh Efendimiz kümmelindendir. Her ne derseniz ona layıktır. O zata yakışır” buyururlardı. Hatta büyüklüğünün kıskanıldığını, haset edildiğini, isminden ürküldüğünü söylerlerdi.
Evet, böyle asrını dolduran, hatta aşan zatların hayatlarını ve eserlerinin tetkikine çok fedakar
Necmeddinler lazımdır.
Herhalde en uygun şekilde bu hizmet için enstitüler ve üniversitelerde kürsüler ihdas edilmelidir. Manevi irfanımız için müstakbel nesillere bu hizmeti yapmakla borçluyuz. Şimdilerde bu vazifeyi en candan yapanlardan birisidir
Şahiner ve onun bu çalışması temel teşkil edebilir.
Doğrusu, seneler önce çocuk denecek yaşlarda onun böyle bir istidadının fark ederek bu yolda teşvik ettiğime isabet olmuş ki. Çok semerelerini gördük. İstifade ediyoruz. O günlerde lise son sınıf öğrencisi olan bu günü yorulmaz araştırmacı, biyograf
Necmeddin Şahiner’e söylediğim şu mealdeki sözleri hiç unutmadım:
“Kardeşim
Necmeddin ! Senin, eşhas-ı zamanı, devrin şahıslarını tanımak hususunda tecessüs derecesinde ciddi merakın var… Büyük
Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin hayatının incele, öyle ki onun ikamet ettiği yerleri gör, görüşenlerle görüş, isim, zaman ve mekan belirterek bunları yorulmadan on yıl toplayarak, sonra tasnif eder, bir eser haline getirirsin. Belki bu derleme, bu araştırmalar kaynak olur. Size de bunlar için müracaat edilir, hayır vesilesi olur” demiştim.
Doğrusu kendisinden bekleneni mükemmele ulaşmak derecesinde yaptığını görüyoruz.
Büyük bir sadakat ölçüsüyle yapılan bu güzel ve faydalı çalışmaya karşı takdir hislerimi her zaman izhar etmişimdir.
Şahiner gibi, derlenmiş bilgilerini yazılarla kayıt altına alan, zaman silgisini silip yok etmesine fırsat vermeyen kimseleri imrenerek takip ediyorum, onların ortaya çıkardıkları eserlerinin dikkatle
okuyorum. Kendi ihmal ve kusurumun vicdanı baskılarını bir derece okuyarak telafi ediyorum. Kendileri için güzel meşguliyetler arayan gençlerimiz ağabeylerinin örnek alsınlar, tavsiyelere ehemmiyet versinler, çalışmalarına erken başlasınlar. Büyüklen için (onların daha iyi tanınması yolunda) yapılan çalışmalar küçük değildir, manevi ecrini de Allah (c.c.)’dan umuyoruz.
Ahmed İhsan Genç
( İstanbul - Göztepe )
ÖNSÖZ
Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlatıyor ismindeki çalışmalarım Nur sevdasını bir sesidir.
Nur bahsi bitmez ve tükenmez, fakat takatim değil. Bana düşen, bu kudsi işe gönül vermekti. Gönül değil, bu mukaddes işe gençliğimi, hayatımı ve maddi geleceklerimi de verdim. sadece gönül değil, bu iyi zerrat-ı vücudumla yapıyorum. Bu nurlu yürüyüşte bütün kuvvetim, emelimin temizliğinden ibarettir.
Tam yirmi üç sene evvelki, on saatlik
Nurs yolunda yürüyüşten sonra Kutis köyündeki beş on dakikalık molamızda vücudumla birlikte ayaklarımın sanki nüzul inmiş gibi titreyişini İsmail Yazıcı ve Nazım Gökçek Ağabeylerim çok iyi
hatırlarlar. O yıllarda
Nur Üstad Bediüzzaman’a ait ne duyuyorsam, elimdeki küçücük deftere notlar alırdım.
Uzun zamanlardır bu not alışlardan, bu yazışlardan toplayıp bulabildiklerimden, süzülerek ancak sizlere onda birisini çıkararak takdim ediyordum.
Sonra bu yazılanlar biçbir zaman bir kişinin kafasının işi de olmadı, nice nice nur kardeşler hep tashih ettiler, hep elediler, hep münasip olmayanları koymadılar. Bu işte yardımı olanları, hep dualarım ve minnet duygularımla yad ediyorum. Ben gayretlerimde bir ekip on çıkaran çiftçiler gibi seviniyorum.
Nur Üstad Bediüzzaman Said Nursi’yle alakalı üç özel dergi bir düzineyi bulan kitap çalışmalarımla birlikte yeni yeni kitapların hazırlıkları içindeyim. Saadet dolu günler ve aydınlık geceler yaşamaktayım. Yazılarım ne sistemli bir ilim tetkiki, ne de subjektif bir sanattır.
Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlatıyor sadece ve sadece Kur’an’ın Nurlarına sevdalanmış kalbin nurları etrafına sıçratarak, nur yolunda son nefesini verebilmesidir.
Hiçbir davam yok. Biraz emeğim, nura sevdalanmış gönlüm ve nur için yaşayıp, nur için ölebilme gayretim var, o kadar.
İnsan mazisi içindir. Bunu için hep mazideki yüce şeref levhalarının vesikalarını toplayabilmeye çalışıyorum. Ben tam olanı değil, toplayabildiklerimi dökmeden vermeye çalışıyorum.
Onları, yüzleri ve binleri çoktan aşan ve taşan şahit insanlar… Edirne, şam, Berlin, Hakkari, Milas, Erzincan ve Elmalı sadece şu anda hatırıma gelebilen beldeler.
Bu nur hizmetinde ürpertici zorluğu bilmez miydim? Ama Nur Üstadın Avukatı Bekir Berk Ağabeyimin “Kardeşim, biz istihdam olunuyoruz” şeklindeki nurlu sözü, zerrat-ı vücuduma, nurdan zevk ve lezzetler vermektedir. Yoksa hiçbir zaman “Ben de yazdım, ben de yazabilirim” gibi bir bed düşünce ve fikir hiçbir an hayalime bile gelmedi. Tam aksine, Bediüzzaman Hazretlerinin hayatı-eserleri konusunda bilgilerim ilerleyip artınca, ne kadar bu mevzuda ilme ve bilgilere muhtaç olduğuma daha da iyi anlıyorum.
Ne yaptığımı pek iyi bilmiyorum. Ama adına ihlas denilen Nur kulesine çıkmak için, son nefes, son imkan ve son sermayeye kadar harcamanın sevdası içinde yaşamaya çalışıyorum.
Bu gayretler esnasında, sayısını bilemediğim tevafuklar ve bu esnada Nur Üstad Bediüzzaman’ın “Tevafuk makbuliyet alametidir” vecizesi nurdan bir levha halinde karşımda parlar durur. Hele hele omuzlarım üstündeki mübarek elleri ve heybetli sözleri:
“Bana bak, bana bak, gözlerini benden ayırma!” ikazı.
Yine bu kadarcık bir takdimle, aradan çekilerek, sizleri
Son Şahitler’in aziz ve hatıralarıyla baş başa bırakıyorum.
İhlas ve İlahi rıza ne güzel son duraktır.
Necmeddin ŞAHİNER
Gaziantep-1994
EMİRDAĞ ŞAHİTLERİ
Mustafa Sungur
Akif Arıözsoy
Mehmet Taktak
Mehmet Özpolat
Hafız Namık Şenel
ISPARTA ŞAHİTLERİ - 2
Said Özdemir
İsmet Gülcügil
Hayreddin Topçu
Mustafa Çetin
Recep Onaz
Mehmed Büker
Pıtnat Güngör
Hacı Reşid Övet
Ahmed Gümüş
Doç. Dr. İsmail Karaçam
Muzaffer Erdem
Abdülkadir Badıllı
Mehmed Emir Er
Abdülkadir Ekinci
Mahmut Allahverdi
Selahaddin Akyıl
Ali Tayyar
Ali İhsan Özyurt
Fahreddin Sayı
Niyazi Tekin
H. Kamil Okur
Suad Alkan
Ali Haydar Morgül
Abdülbari Polat
Ömer Adil Mehalifçi
Muzaffer Küçükyıldız
Hafız Ali Okur
Hamdi Sağlamer
Subhi Türel
Prof. Dr. Hayrettin Karaman
Mehmed Şükrü Yeşilnacar
Rahmi Erdem
H. Muhammed Tüylüoğlu
Hasan Sağlam
Av. Gültekin Sarıgül
Yusuf Dehri
Adile Suluk
Mehmed Soymen
Dr. Tahsin Tola
Hakkı Yılmaz
Mustafa Gül
Abdurrahman Yargın
Süleyman Kaya
Yaşar Gökçek
Yusuf Kervancı
Hüsmen Hüseyin Duran
Veli Işık Kalyoncu
İSTANBUL ŞAHİTLERİ - 2
İsmail Diken
Nihat Yazar
Muhsin Alev
Hüseyin Rahmi Yananlı
Kemal Baştuğ
H. Hafız Selahaddin Güney
Halil Sıtkı Öztorun
Mehmet Şevket Eygi
Mustafa Güleç
Hüseyin Cahit Payazağa
İsmail Dayı
Avni Toktor
Ali Kırankollular
Cesim Küfrevi
Tonuslu Haşmet Hoca
H. Ali Akalay
Mehmed Fırıncı
Muslihiddin Sönmez
Mehmed Emin Birinci
İsmail Yıldız
Galip Gigin
Hakki Yavuztürk
Prof. Dr. Ali Özek
Mustafa Runyun
Dr. Alaaddin Yılmaztürk
Osman Yüksel Serdengeçti
Naci Erdönmez
Hafız Enver Ceylan
Mustafa Cahit Türkmenoğlu
A.Hikmet Tezcan
ANKARA ŞAHİTLERİ
Cemaleddin Günel
Atıf Ural
Prof. Dr. İbrahim Canan
Hüseyin Aksu
Said Köker
Abdülkadir Akçiçek
H. Mehmed Hasırcı (Erbaşı)
Son Şahitler 5
Necmeddin Şahiner
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ’YLE İLGİLİ NOTLAR VE DEĞERLENDİRMELER
Daima birlik-beraberlik isteyen Bediüzzaman
Nursi-kürdi
Doğudan doğan nur
Üstad geldi! Seyda geldi!
Nuriye Nursi hanımın köyü: bilkan
Seherde uyananların beldesi: Huzan
Cihan harbinde albay
Cephelerde yazılan tefsir: İşaratü’l-İ’caz
Şahid Habib’in aziz hatırası
Medresetü’z-Zehra
Bediüzzaman: gurbet
Altıncı mektup: gurbet mektubu
Katran
Çam
Sanki Yedim camii
ÖNSÖZ
Sebeb-i hidayetim…
Vesile-i necatım…
Üstad-ı alemdarım…
“Yine bir şey yaptım, diyemem hatırana!”
Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur şaheserleri ve Nur talebeleri henüz gerekli araştırmalar yapılarak yeteri kadar değerlendirilebilmiş bir mesele değildir. Bu mesele uçsuz bucaksız bir deryadır.
Gelecek zamanlarda bu meseleyle alakalı muhakkak birçok çalışma yapılacaktır.
Bugün dünyanın muhtelif belde, kit’a ve iklimlerinde Bediüzzaman ve eserleriyle alakalı çok sayıda çalışmalar yapılmaktadır.
Bediüzzaman ve Nur Risaleleri, asrımızın ve çağımızın muazzam bir hadisesidir. Bu hadise İslamiyet’in nurudur, Kur’an’ın nurudur. Nur şaheserleri Anadolu’nun ve Müslüman Türkiye’nin mübarek mahsulüdür ve meyvesidir.
Nurlar, bu şehitler Anadolusunun bağrından fışkırmıştır. Muhakkak bu ülkenin mektepleri ve üniversiteleri, bu Kur’an hakikatlerine, onun aziz müellifinin hayatına, hatıralarına ve kudsi davasına eğileceklerdir. Bu sonsuz bahr-i ummanda mutlaka tezler, doktoralar yapılacaktır. Bu büyük gelişmenin belirtileri; doğacak ve cihanı aydınlatacak şems-i tabanın nurlu ışıkları ufukta gözükmektedir.
Bizler de “
Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlatıyor ” çalışmalarımızla, bu mukaddes ve ulvi gayenin mensuplarına malzeme taşımakla meşgulüz.
Bu hissimizi şu mısralar ne güzel ifade etmektedir:
Biz bir yıkık değirmeni kır yıl bekleriz,
Vefakarlık denilen ulvi seciyeden nasip almak için…
On dokuzuncu asrın sonlarında yaşayan Sadrazam Çorlulu Ali Paşa’nın torunlarından ve İkinci Sultan Abdulhamid Han’ın devlet edemlarından Mahmud Celaleddin Paşa, Tarihçiler için şu gerçeği ifade etmektedir:
“Müverrih müstakim olmak gerekir akl-ü naklinde, o suret zapt-ı tarih etmenin esasıdır.”
Müstakim olmak, yani istikamet sahibi olarak doğru yol üzerinde bulunmak bizim emelimizdir. Namazlarımızdaki ve niyazlarımızdaki ebedi dileğimiz, sırat-ı müstakimdir, yani doğru yoldur. Yine ulvi ve doğru hakikati, Süleyman Nazif’in babası Diyarbakırlı Said Paşa şöyle dile getirmektedir:
Sen usandırma eli, el de usandırmaz seni,
Müstakim ol, Hz. Allah utandırmaz seni….
Nur Üstad Bediüzzaman Said Nursi üzerindeki çalışma, gayret ve sevdamız, sönmeden devam etmektedir. Yeni çalışmalarımız dua ve alaka beklemektedir.
Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlatıyor serisini beşinci halkasıyla sizleri baş başa bırakmanın saadeti içinde Allah’a emanet olunuz sevgili dostlar.
Necmeddin Şahiner
2006 Gaziantep
Hidamat-ı Mebruke
son şahitler
Abdullah battal
Abdullah çayırlı
Abdunnur sezgin
Abdülmecid ünlükul (Nursi)
Ahmed Avşar
Ahmed çıtak
Ahmed Hamdi savlı
Ali Nihat tarlan
Ali rıza hakses
Ali rıza muhlis
Alime hanım nursi
Asaf konsolitçi
Aşık ömer inan
Bekir sadak
Cemal çopur
Dursun kutlu
Hacı şekip Rusçuklu
Hasan Ragıp başer
Hoca Tahsin efendi
Hüseyin çağdır
Hüseyin kileci
Haydar Gündüzalp
İ. Hakkı Konyalı
İbrahim sadullah nutku
İsmail hakkı zeyrek
Kerem Avşar
m. ali çalım
mehmed hamid güven
mehmed kayalar
mehmed us
Milaslı Dr. İsmail Hakkı
Mustafa Selçuk dalyancı
Münir Süleyman çapanoğlu
Nail papatya
Prof. Dr. Nevzat Yalçıntay
Rasih Bayhan
Said şamil
Selahaddin kaplan
Salih keramet Nigar
Seyyid ali fındıki
Sümmed cezeri
Süleyman ayaz
Süleyman çağan
Şaban akdağ (Vahşi Şaban)
Şeyh hayatü’l-Harrani
Şeyh Muhammed Beşir
Tahsin Uzer
Tevfik demiroğlu
Tevfik Gerçeker
Tevfik ileri Veli Tola
Son Şahitler 5
Necmeddin Şahiner
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ’YLE İLGİLİ NOTLAR VE DEĞERLENDİRMELER
Daima birlik-beraberlik isteyen Bediüzzaman
Nursi-kürdi
Doğudan doğan nur
Üstad geldi! Seyda geldi!
Nuriye Nursi hanımın köyü: bilkan
Seherde uyananların beldesi: Huzan
Cihan harbinde albay
Cephelerde yazılan tefsir: İşaratü’l-İ’caz
Şahid Habib’in aziz hatırası
Medresetü’z-Zehra
Bediüzzaman: gurbet
Altıncı mektup: gurbet mektubu
Katran
Çam
Sanki Yedim camii
ÖNSÖZ
Sebeb-i hidayetim…
Vesile-i necatım…
Üstad-ı alemdarım…
“Yine bir şey yaptım, diyemem hatırana!”
Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur şaheserleri ve Nur talebeleri henüz gerekli araştırmalar yapılarak yeteri kadar değerlendirilebilmiş bir mesele değildir. Bu mesele uçsuz bucaksız bir deryadır.
Gelecek zamanlarda bu meseleyle alakalı muhakkak birçok çalışma yapılacaktır.
Bugün dünyanın muhtelif belde, kit’a ve iklimlerinde Bediüzzaman ve eserleriyle alakalı çok sayıda çalışmalar yapılmaktadır.
Bediüzzaman ve Nur Risaleleri, asrımızın ve çağımızın muazzam bir hadisesidir. Bu hadise İslamiyet’in nurudur, Kur’an’ın nurudur. Nur şaheserleri Anadolu’nun ve Müslüman Türkiye’nin mübarek mahsulüdür ve meyvesidir.
Nurlar, bu şehitler Anadolusunun bağrından fışkırmıştır. Muhakkak bu ülkenin mektepleri ve üniversiteleri, bu Kur’an hakikatlerine, onun aziz müellifinin hayatına, hatıralarına ve kudsi davasına eğileceklerdir. Bu sonsuz bahr-i ummanda mutlaka tezler, doktoralar yapılacaktır. Bu büyük gelişmenin belirtileri; doğacak ve cihanı aydınlatacak şems-i tabanın nurlu ışıkları ufukta gözükmektedir.
Bizler de “
Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlatıyor ” çalışmalarımızla, bu mukaddes ve ulvi gayenin mensuplarına malzeme taşımakla meşgulüz.
Bu hissimizi şu mısralar ne güzel ifade etmektedir:
Biz bir yıkık değirmeni kır yıl bekleriz,
Vefakarlık denilen ulvi seciyeden nasip almak için…
On dokuzuncu asrın sonlarında yaşayan Sadrazam Çorlulu Ali Paşa’nın torunlarından ve İkinci Sultan Abdulhamid Han’ın devlet adamlarından Mahmud Celaleddin Paşa, Tarihçiler için şu gerçeği ifade etmektedir:
“Müverrih müstakim olmak gerekir akl-ü naklinde, o suret zapt-ı tarih etmenin esasıdır.”
Müstakim olmak, yani istikamet sahibi olarak doğru yol üzerinde bulunmak bizim emelimizdir. Namazlarımızdaki ve niyazlarımızdaki ebedi dileğimiz, sırat-ı müstakimdir, yani doğru yoldur. Yine ulvi ve doğru hakikati, Süleyman Nazif’in babası Diyarbakırlı Said Paşa şöyle dile getirmektedir:
Sen usandırma eli, el de usandırmaz seni,
Müstakim ol, Hz. Allah utandırmaz seni….
Nur Üstad Bediüzzaman Said Nursi üzerindeki çalışma, gayret ve sevdamız, sönmeden devam etmektedir. Yeni çalışmalarımız dua ve alaka beklemektedir.
Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlatıyor serisini beşinci halkasıyla sizleri baş başa bırakmanın saadeti içinde Allah’a emanet olunuz sevgili dostlar.
Necmeddin Şahiner
2006 Gaziantep
Hidamat-ı Mebruke son şahitler
Abdullah battal
Abdullah çayırlı
Abdunnur sezgin
Abdülmecid ünlükul (Nursi)
Ahmed Avşar
Ahmed çıtak
Ahmed Hamdi savlı
Ali Nihat tarlan
Ali rıza hakses
Ali rıza muhlis
Alime hanım nursi
Asaf konsolitçi
Aşık ömer inan
Bekir sadak
Cemal çopur
Dursun kutlu
Hacı şekip Rusçuklu
Hasan Ragıp başer
Hoca Tahsin efendi
Hüseyin çağdır
Hüseyin kileci
Haydar Gündüzalp
İ. Hakkı Konyalı
İbrahim sadullah nutku
İsmail hakkı zeyrek
Kerem Avşar
m. ali çalım
mehmed hamid güven
mehmed kayalar
mehmed us
Milaslı Dr. İsmail Hakkı
Mustafa Selçuk dalyancı
Münir Süleyman çapanoğlu
Nail papatya
Prof. Dr. Nevzat Yalçıntay
Rasih Bayhan
Said şamil
Selahaddin kaplan
Salih keramet Nigar
Seyyid ali fındıki
Sümmed cezeri
Süleyman ayaz
Süleyman çağan
Şaban akdağ (Vahşi Şaban)
Şeyh hayatü’l-Harrani
Şeyh Muhammed Beşir
Tahsin Uzer
Tevfik demiroğlu
Tevfik Gerçeker
Tevfik ileri Veli Tola
Son Şahitler 6
Necmeddin Şahiner
Abdurrahman şeref güzelyazıcı
abdurrahman şeref laç
abdülmeced belli
ahmed faik arslantürkoğlu
ahmed feyzi kul
ahmed remzi hatip (atak)
asaf gördük
av. Bekir berk
celal yardımca
Cemil Meriç
cevad refat atilhan
dr. Mustafa oruç (ramazanoğlu)
hıfzı bayramoğlu
İlhami soysal
m. raif gen
mehmed akif Ersoy
molla fethullah (hasbi)
Mustafa birlik
Necati akkoyun
ord. Prof. Dr. ali fuad başgil
ord. Prof. Dr. fahreddin kerim Gökay
ömer ferid kam
prof. Dr. Muhammed sabir
prof. Dr. Süleyman yalçın
prof. dr. şerif mardin
bedreddin yüksel
Süleyman aslan
Tahsin Tandoğan
Vasfiye ileri
Veysel karani çiçek
MAKALELER
Akdamar adası
Karaca ahmed sultan
Meşihat ne zaman yandı
Müderrisler cemiyeti ve bediüzzaman
Otuz bir mart isyanı ve bediüzzaman
Nesil Yayınları Necmettin Şahiner Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi yi Anlatıyor serisi adlı
kitabı incele dininiz.