Allah'ın İki Veli Kulu İbn Ataullah el İskenderi

Fiyat:
150,00 TL
İndirimli Fiyat (%36,7) :
95,00 TL
Kazancınız 55,00 TL
Geçici olarak temin edilememektedir. Temin edildiginde

Bu ürünün yerine tercih edebileceğiniz ürünler


Kitap             Allah'ın İki Veli Kulu
Yazar             İbn Ataullah el İskenderi
Tercüme       Abdullah Mağfur
Yayınevi        Üsküdar Yayınevi
Kağıt Cilt       2. Hamur, Karton Kapak
Sayfa Ebat    488 sayfa - 13.5x21 cm Roman Boy



Üsküdar Yayınevi  Allah'ın İki Veli Kulu incelemektesiniz.   
İbn Ataullah el-İskenderi’nin Allah'ın İki Veli Kulu hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.


Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2


 Müellifin Sunuşu


Bismillâhirrâhmânnirrahîm...
Allah (c.c), Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)'e, âline ve ashâbına salât ve selâm etsin.
Evliyâsına muhabbet ve sevgisinin kapısını açan Allah'a hamdolsun...
O Allah ki, evliyâsının nefislerini, onları Allah'tan kopa­rarak uzaklaştıracak tüm meşgale ve bağlardan temizlemiş ve böylece onlar onun hizmetkârı olmuşlardır. Onların akıllarını nûruyla parlatmış ve böylelikle kudretinin olağanüstü sanat eserlerini müşâhede etmişlerdir. Allah, onların kalplerini Ken­disinden başka her şeye karşı korumuş, kalplerinden her türlü iz ve eseri silip atmıştır. Böylece onlar, O'nu hakkıyla tanıma bahtiyarlığına ermişlerdir.
Onların ruhlarına kemâlinin kudsîyetini ve celâlinin sıfat­larını açmıştır. Onlar, O'nun kulluk ve ibâdetinin esirleridirler.
Onları kendilerinden alıp, kendilerinde fenâ hâline ulaş­tırmıştır. Böylelikle onlar, Allah'ın mârifet denizine dalmışlar­dır.
Has kulları için, cem orduları vâsıtasıyla tefrika ordularını dağıtıp onları bozguna uğratmıştır. Ferdiyetinin bir işareti ol­mak üzere nârlar göndermiş, sırlar korusunu korumuştur.
İlim yıldızlarını idrâk semâlarında yayarak, Rubûbiyetinin yüceliğine yolculuk edenlere onlarla yol göstermiştir. Ferdiyet çölünde Tevhid ayını parlatmış, kâinat, O'nun ezeliyetinin varlığında dürülmüştür. Ezelde O'nunla beraber olan, ebed-de de onunla beraber olacaktır. O Evvel'dir, Ahirdir, Zâhir ve Bâtındır; fakat bu, mahlûkatına nispetle değildir. Varlık âlemi, O'nun kudsîyetini ölçmede kullanılabilecek bir ölçü değildir.
O'na hamd ederim; zîrâ Celâl ve Azâmet sıfatlarından do­layı O'na hamd etmek farz ve gereklidir.
Yine O'na şükrederim, zîrâ O, bahşettiği sayısız nimetle­riyle şükredilmeye lâyıktır.
O'ndan ümitvarım. Her şeyi rahmetiyle kuşatmış ve kulla­rını gaybette ve şehâdette nimetleriyle bürümüş iken, O'ndan nasıl ümitvar olmayayım!
Ehadiyyetinin haklarını gereğince yerine getiremediğim­den dolayı O'na kusurumu da îtiraf ediyorum.
Biliyorum ki, O'nun zâtı ve sıfatları asla bütünüyle bilinip kuşaklamaz.
Kulun, O'nun verdiğinden başka hiçbir şeyi yoktur. O'na ancak O'nun Kendisine nispet ettiği güzellikler nispet edilebilir. Zorluk ve sıkıntılarda ancak O'na dayanmakla gâlip ve muzaf­fer olunabilir.
O, Azîz, Kâdir, Hakîm ve Kâhir'dir. Kullarının yapıp ettik­leri her bir işi görüp izleyendir. Vicdanlarda olanlarda hiçbir şekilde asla O'na gizli kalamaz.
O mülkünde hikmetini açıkça ortaya koymuş ve melekûtunda da kudretini belirgin biçimde göstermiştir. Her şeye kendisini tanıtmıştır; hiçbir şey O'nun Rubûbiyetini inkâr ve reddedemez.

"Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de ona mah­sustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir!"[1]
Şâhitlik ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. O ortağı olmayan tektir. Ulûhiyetinde olan her şey, O'nun Ehâdiyetine şâhitlik eder.
Yine şâhitlik ederim ki, Hz. Muhammed (s.a.v.) O'nun kulu ve mahlûkatı arasından seçtiği Peygamberidir. O Pey­gamber, gaybette ve şehâdette seçkin özelliklerine ve kemâline şâhit olunandır. Mevlâsına karşı tam bir kulluk vefâsı göste­rerek O'na kulluk ve ibâdet etmiştir. Allah, ona, ailesine ve ashâbına, O'nun ebedîyeti devam ettikçe devam eden tam bir salâtla salât ve çokça selâm etsin. Bu girişten sonra diyorum ki:
Bu kitapta, efendimiz ve mevlamız: İmam, âriflerin kut­bu, doğru yolda olan mü'minlerin sancağı, sûfîlerin hücceti, sâliklerin mürşidi, helâk olanların kurtarıcısı,[2] isim, harf ve daireler ilmine sahip, kâmil basîret nûruyla sırlara konuşan, yakîn sahiplerinin sığındığı mağara, Allah'a ulaşanların güzi­desi, batıp kaybolduktan sonra mârifetler güneşinin yeniden doğduğu yer, kaybolup gitmesinden sonra letâif sırlarını or­taya çıkaran, Allah'a ulaşan ve ulaştıran: Şihabüddîn Ebû'l-Abbas bin Ömer el-Ensârî el-Mursî'nin[3] fazîletlerinden bazı sözleri kaydetmeyi murad ettim. Allah onu cennetine yerleş­tirsin ve ünsiyetinin vâridâtıyla nimetlendirsin.
Yine kitapta onun kendisinden ilim aldığı şeyhini ve şeyhi­nin nakledilen cihadını, kerâmetlerini, ilimlerini, sırlarını, onun Allah ile olan münâsebet ve muamelesini, Allah'ın Kitabından bazı âyetlerin tefsiri hakkındaki açıklamalarını, Peygamber Efendimizin bazı hadislerinin mânâsına dâir yaptığı şerhlerini ve tarikat ehlinden nakledilip de mânâsı anlaşılmakta zorluk çekilen ve meramı tam olarak anlaşılamayan hakîkate dâir sözlere ilişkin açıklamalarına yer verdim. Yine onun şeyhi olan Şeyh Ebû'l-Hasan eş-Şâzelî'den naklettiği sözleri, yazdığı bazı dizeleri, huzûrunda söylenenleri, onun hakkında söylenip de Allah'a giden yolu ve bu yolun sâliklerini de konu alan sözlerine de kitapta yer verdim. Isbâtı mümkün olan az veya çok bütün haberlerini naklettim.[4]
Şeyh, imam, kutup, Ebû'l-Hasan eş-Şâzelî, her ne kadar bir kitap kaleme almamış ise de, öğrencileri onun sözlerinin bir kısmını kaydetmişlerdir. Bana anlatıldığına göre; Ebû'l-Hasan eş-Şâzelî'ye şöyle denilmiştir:
"Efendim niçin Allah'a giden yolu ve âlimlerin ilimlerini içeren kitaplar yazmıyorsunuz?"
Şeyh Şâzelî şu cevabı vermiştir:
"Benim kitaplarım, öğrencilerimdir!"
Şeyhimiz Ebû'l-Abbas da hocası gibi, bu ilme dâir bir ki­tap yazmamıştır. Bunun sebebi ise şudur: Bu tâifenin ilmi, sı­radan beşer aklının tahammül edemeyeceği ilimlerdir.
Şeyhimiz Ebû'l-Abbas'ın şöyle dediğini işittim:
"Halkın kitaplarında bulunan her şey, tahkik denizinin sa­hillerinde bulunan gözyaşı damlacıklarına benzer!"
Şeyhimiz Ebû'l-Abbas'ın öğrencilerinden herhangi birinin onun sözlerini, menâkıbmı, ilimlerinin esrârını ve hârikulâde hâllerini derleyip toplamaya cesaret ettiğini bilmiyorum. Allah'a istihâre ettikten ve O'ndan bu konuda bana yardımcı olmasını diledikten sonra ben bu kitabı yazmaya cesaret et­tim. Allah yardımcıların en iyisidir. Allah'tan beni apaçık sırat-ı müstakîme ulaştırmasını niyâz ederim.
Kitabımı bir önsöz, on bölüm ve bir sonuç biçiminde dü­zenledim:
Önsöze gelince; Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) âdemoğullarının hattâ bütün insanlığın ve hattâ bütün varlığın en faziletlisi olduğuna dâir delilleri içermektedir.
Yeri geldikçe, Allah'ın Kitabından ve Peygamberinin Sün­netinden deliller naklettim. Evliyânın meded ve yardımının, Hakîkat-i Muhammediyye olduğunu açıkladım. Yine evliyâ­nın ancak; nübüvvet nûrlarının tevliyahürleri olduklarına dâir bilgi verdim.
Yine peygamberlik nûrları devam ettiği sürece velâyet nûrlarının da devam edeceğini izah ettim.
Peygamberlik, risâlet ve velâyet kelimeleri arasındaki far­kın ne olduğuna açıklık getirdim.[5]
Yine Peygamber Efendimizin şu hadisinde geçen ve onun mirasına vâris olduğu söylenen âlimlerin kim olduğunu da açıkladım. Peygamber Efendimizin söz konusu hadisi şöyledir:
6       Buhârî, İlim, 10; Ebû Davud, İlim, 1; İbn-i Mâce, Mukaddime, 17; Darimi, Mukaddime, 32 Ahmed Bin Hanbel, 5/196. hadisin devamı şu şekildedir:
"...Peygamberler ne dinar ne de dirhem miras bırakmazlar. Onlar ancak ilim miras bırakırlar...".
Yine kitapta Allah'ın övdüğü ilmin hangi ilim ve Allah'a yakın olmaya lâyık âlimlerin de kimler olduğunu izah ettim.
Zulmet vakitlerinde ortaya çıkan evliyânın, Allah (c.c) ta­rafından nûrlarının ve yakînlerinin arttırılmaya daha lâyık ol­dukları; bunun sebebinin de bu vakitlerde ortaya çıkan zulmet ve gaflet ordularını bu nûrlarla bozguna uğratmaları olduğu konusunda bilgiler verdim.
Allah'ın Kitabından ve Peygamberinin sahih sünnetinden delillerle, veliliğin kısımlarını, velînin ne büyük bir kıymete sahip olduğunu, rütbe ve menzilinin ne kadar yüce olduğu­nu da açıkladım. Bu izahı da evliyâya ve kerâmetlerine dâir anlatılanları kolaylıkla kabul edebilmene yardımcı olsun diye yaptım.
Kitabın bölümlerine gelince:
Birinci bölüm: Bu bölümde şeyhimin, kendisinden bu ilmi aldığı şeyhi tanıtılmakta ve âlimlerin onun, zamanın kutbu ve vaktin ıyân ehlinin sancağını taşıyan kişisi olduğu hakkındaki şâhitlikleri bulunmaktadır.
ikinci bölüm: Bu bölüm, şeyhin kendi hakkındaki şâhitli-ğine ayrılmıştır. Burada onun makâm vârisi olduğu, Allah'ın kendisine bahşettiği nîmetler ve yine evliyânın onun kâmil bir şekilde Allah'a vâsıl olduğu yönündeki açıklamaları içermek­tedir.
Üçüncü bölüm: Bu bölümde, onun tecrübe ve cihadı, öğ­rencileriyle yaşadıkları ve mükâşefeleri anlatılmaktadır.
Dördüncü bölüm: Bu bölüm, onun ilmini, zühdünü, ve-ra'sını, üstün gayretini, tahammülünü, sabrını ve tarikatının doğruluğunu anlatmaktadır.
Beşinci bölüm: Bu bölüm, Kur'ân-ı Kerim'den tefsirini yaptığı bazı âyetlere dâirdir.


Allah'ın İki Velî Kulu

Allah'ın inayetinin kendisine yardım etmediği kimsenin aley­hine de delil olması için ve son olarak da bu kitabın, bu taifeyi tasdik edenler için velayetten bir nasîb olmasını istedim. Allah kendisinden razı olsun, Cüneyd7 şöyle demiştir: "Bizim bu ilmimizi tasdik etmek velayettir. Şayet sen min­nete nail olamamışsan, hiç olmazsa başkalarında bulunan minneti tasdik etmekten geri kalma:
"Bol yağmur yağmasa bile bir çisinti düşer."8
Kimi arifler şöyle demişlerdir: "Fethi tasdik etmek ancak fetihle mümkün olur."
Bu arifin söylediklerinin doğruluğunu gösteren Kur'an delili ise şu âyettir:
"Bir kimseye Allah nûr vermemişse, artık o kimse­nin aydınlıktan nasibi yoktur."9
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü'minlere fay­da verir."10
"Şüphesiz ki, bunda aklı olan veya hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır."11
"Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür."12
Allah (c.c) bir kulu hakkında hayır dilediği zaman her ne kadar aklı kavrayamasa da o kulunu, evliyânın getirdiği şeyleri ve evliyâyı tasdik eden kimselerden yapar. Allah'ın, evliyâsına ancak kulların anlayıp kavrayabileceği güzellikleri bahşedeceğini, akılların kavrayamayacağı şeyler bahşetmeye­ceğini kim söyleyebilir! Şöyle denilmiştir:
"Evliyâyı yalanlayan insanların kötü âkıbetlerinden korku­lur."13
Ebû Turab En-Nahşebî14 şöyle demiştir: "Bu kerâmetleri tasdik etmçyen kimse, onlara küfretmiş15 (yani bunlar ona gizli kalmış) demektir. O, Allah'ın kudretinin eserlerini göre­mez. Allah bizi ve sizleri kullarına olan ihsân ve lütuflarını itiraf edenlerden eylesin. Bizleri ve sizleri sevdiği kullara bahşettiği inâyetinin eserlerini tasdik edenlerden yapsın. Allah kulları­na inâyetinin eserlerini bahşetmede onların velîsidir ve bunu yapmaya kâdirdir.
Kitapta müşkül meselelere açıklık, karmaşık meselelere çözümler getirdim. Ulvî konulara dikkat çektim. Bu tâifeye inanmayanların kör gözlerindeki sırlar perdesini izah ettim.
Allah'tan niyâzım o dur ki:
Bu çalışmamızı, kendi rızâsına hâlis bir amel yapsın ve Allah'tan koparıp uzaklaştıran şeylerden kurtaran bir sebep
eylesin. Bizi söz, davranış ve hâllerimizde sıdk sahibi yapsın. Her hâl ve durumumuzda bizleri Kendisini bilip tanıyan ârif kullarından kılsın. Allah bize Kendisini anlamayı ve sözlerine kulak vermeyi nasîb etsin. Kuşkusuz O, her şeye gücü yeten­dir, emir ve buyruklarına icâbet edilmeye de en lâyık olandır.
Kitabıma: "Letâifu'l-minen fi menâkıbi eş-Şeyh Ebi'l-Ab-bas ve Şeyhihi Ebi'l-Hasan" adını verdim.
Şimdi maksadı gerçekleştirmek üzere kitaba başlamanın ve muradı ortaya çıkarmanın zamanıdır. Allah'tan yardım dili­yor ve O'na dayanıp güveniyorum. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'i (s.a.v.) de vesile edinerek O'na yöneliyorum. O bize yeter, O ne güzel vekildir.

[1] A'râf, 54 ,    A11 ,
[2]Helâk olanların kurtarıcısı, gerçekte Peygamber Efendimizdır. Allah onun vasıtasıyla bizleri dalaletten kurtarmıştır. Fakat mecazen, onun yolunda olan âlimler hakkında da bu deyim kullanılagelmiştir.
[3]Kitabın diğer bölümlerinde Hocasından bahsederken okuyucunun rahat an­layabilmesi için Şeyh Mürsî veya hocam el-Mürsî diye anlatılacaktır.
[4]Ataullah Iskendirî'nin bu kitapta Hocasının Hocası Şeyh Ebûl-Hasan eş-Şâ­zelî'den bahsederken de yine okuyucunun rahat anlayabilmesi için Şeyh Şazelî ve Hocamın Hocası Şâzelî gibi kısaltmalar yapılmıştır.
Altıncı bölüm: Husûsiyet ehlinin mezhebi üzere yaptığı, bazı hadislerin şerh ve esrârına dâirdir.
Yedinci bölüm: Bu bölüm, hakîkat ehlinin sözlerinden an­laşılamayan bazı ifâdelerin yorumuna ve bunların en doğru açıklamasına dâirdir.
Sekizinci bölüm: Hakîkatler ve makamlar hakkındadır. Ayrıca bunlara dâir zor ve müşkül meseleleri içerir.
Dokuzuncu bölüm: Kendi okuduğu şiirleri yâhut huzûrun-da okunanları ya da husûsiyetini içerecek şekilde onun hak­kında söylenmiş olan şiirleri ihtiva eder.
Onuncu bölüm: Bu bölüm de onun, sohbetlerinin ardın­dan yapmış olduğu zikirlere, duâlara ve başkaları için tertip etmiş olduğu hiziplere dâirdir. Bu bölümde ayrıca hocası ve şeyhi Ebû'l-Hasan eş- Şâzelî'den ve onun hizbinden de söz edilmiştir.
Sonuç bölümüne gelince: Bu bölümde, bizim şeyhe olan mensubiyetimize ve onun Allah'a doğru yönelmeye teşvik edip uyaran vasiyetlerine yer verilmiştir. Bu vasiyetlerin bir kısmı manzum bir kısmı da nesir hâlindedir. Sonuç bölümü, kitabın son kısmıdır.
Kitabı yazarken, şeyhimden duyduğum her şeyi kita­ba almadım. Aynı şekilde kitaba aldığım her şeyin de isbâtı mümkün değildir. Ben bu kitabı yazarken bununla özellikle bu tâifenin ve genel olarak da diğer insanların faydalanmasını arzuladım.
Bu kitabı yazdım; çünkü Allah'ın kendisine bir minnet nasîb edip, kalbinde hidâyet nûru yaktığı kimselerin bu tâifenin hâllerine inanmasını; bu hâlleri yalanlayan kimselerin artık doğruluğuna inanıp îtiraf etmesini; büyüklenip inkâr eden­lerin insafa gelip kabul etmesini sağlamak; Allah'ın hidâyet etmeyi dilediği kimselere Allah'ın apaçık yolunu göstermek;
[5]Hakîkat-i Muhammediyye: Peygamberlik ve risâlettir. Evliyânın makâmı ancak Peygamberliğe îmânın ve risâletin tasdikinden ve Peygamberin yoluna tabi olmadan sonra gelir. Allah'ın velîlerine ikram ettiği her bir kerâmet an­cak Peygamber Efendimizin mucizelerinin bir devamı niteliğindedir.
Diğer Özellikler
Stok Kodu9789758366149
MarkaÜsküdar Yayınevi
Stok DurumuBu ürün geçici olarak temin edilememektedir.
9789758366149
En yeni ürünler
Güvenli teslimat
Kampanyalı ürünler
Piyasadaki en iyi fiyat

PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.