Kitap Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı
Yazar Arif Pamuk
Tercüme Abdurrahman ed-Dımeşki
Yayınevi Pamuk Yayınları
Kağıt Cilt Şamua Ivory kağıt - Lüks Kalın Cilt
Sayfa Ebat 592 Sayfa - 17x24
Yayın Yılı 2013
Kod Fıkıh 002
Pamuk Yayınları, Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı adlı kitabı incelemektesiniz.
Abdurrahman ed-Dımeşki Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı kitabı hakkında yorumları okuyup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Dört Mezhebe Göre İslâm Fıkhı
ÖNEMLİ BİR AÇIKLAMA
Efendimiz Aleyhisselam buyuruyorlar:
"Şunu iyi bilin ki bana kitap/Kur'an ve Kur'an'la birlikte Kur'an gibisi de verilmiştir. İyi biliniz ki fazla zaman geçmeden karnı tok bir adam koltuğuna oturarak:
'Siz Kur'an'a bağlanmaya bakın. (Ondan başkasına inanmayın) Onda helal diye gördüğünüz şey helal, haram diye gördüğünüz şey de haramdır' diyecektir.
Efendimiz'e zahiren tilavet edilen vahiy/Kur'an verildiği gibi, tilavet edilmeyen vahiy/hadisler de verilmiştir. Allah (c.c.) O'nun hakkında: "O kendinden konuşmaz. O'nun konuşması ancak bildirilen bir vahiy iledir." "Allah ve Peygamberi bir iş, bir mesele hakkında hüküm verdiğinde, artık hiçbir mümin erkeğin ve kadının, o işi kendi isteklerine, arzularına göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve O'nun Resulü'ne karşı gelirse apaçık bir sapıklık içindedir." [33136]
"Resulullah size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladı ise ondan sakının." [5917]
"...Allah'ın ve Resulü'nün haram kıldığını haram saymayan..." [9/29] Allah Teâlâ'nın haram kıldığı gibi Resulü de bir şey hakkında helaldir veya haramdır deme yetkisine sahiptir. Çünkü bu yetkiyi Allah (c.c.) O'na vermiştir; allâmeleri-miz(!) vermese de.
"... Allah'ı seviyorsanız bana uyun..." [3131] "Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. Eğer Allah'a ve Resulü'ne itaattan yüz çevirirlerse, şüphesiz ki Allah kâfirleri sevmez." [3132]
"Onlara Allah'ın indirdiği Kur'an'a ve Peygamber'e gelin denilince ikiyüzlü münafıkların büsbütün senden uzaklaştıklarını görürsün." [4161]
"Allah'a ve Peygamber'e itaat edin." [31132]
"Peygamber'e itaat eden Allah'a itaat etmiştir." [4180]
"Kim Allah'a ve Peygamberi'ne baş kaldırırsa, onun için içinde ebedi olarak kalacağı cehennem vardır." [72/23]
"Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları ümmî Resu-l'e/Muhammed (a.s.)'a tabi olurlar. O Muhammed ki (a.s.), onlara iyiliği emreder, kötülüğü yasaklar. Onlara güzel şeyleri helâl kılar, kötü şeyleri haram kılar..." [7//57]
"Biz hangi peygamberi gönderdikse, sırf Allah'ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri vakit, sana gelip Allah'tan günahlarının bağışlanmasını dileseler ve Allah Resulü de onların bağışlanmalarını dileseydi, elbette Allah'ı affedici ve merhametli bulurlardı." [4/64]
"Hayır, Rabbine andolsun ki iş bildikleri gibi değil! Onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar." [4165] Değerli okuyucu!
Âyet meallerini dikkat ederek okursan Efendimiz (a.s.)'in de helâl ve haram kılma yetkisine sahip olduğunu göreceksin.AllahTeâlâ:"... Sapıklıktan kurtulmanız için peygamberlere tâbi olup, uyun." [71157] buyuruyor.
Bir hadislerinde Efendimiz:
"Burada bulunanlarınız benden işittiklerini burada bulanmayanlara tebliğ etsinler. Çünkü burada bulunanınız, sözümü kendisinden daha iyi anlayan bir kimseye tebliğ etmiş olur. Benim sözümü duyup belledikten sonra duyduğunu başkasına götürenin Allah yüzünü ağartsın." buyurmuşlardır.
Peygamber'i ve O'nun hadislerini devre dışı bırakmak dalaletin, sapıklığın, dinsizliğin ta kendisidir. Allah Teâlâ, Peygamberi'ni devre dışı bırakmamıştır. Kur'an'ı okuyanlar bunun böyle olduğunu mutlaka göreceklerdir. Kur'an'dan başka kaynakları devre dışı bırakanlar, yüce dinimiz hakkında ipe sapa gelmez cevherleri daha kolayca yu-murtlayacaklardır.
Haricî fırkaları ile Rafizî fırkaları Kur'an-ı Kerim'in zahirine yapıştılar ve Kur'an'ın beyanını ihtiva eden Peygamber'in hadislerini terk ettiler. Bu bakımdan yollarını şaşırdılar ve sapıttılar.
"Onun buyruğuna aykırı hareket edenler, başlarına bir belanın gelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar." buyuruyor, yüce Rabbimiz. [24163]
Yüce dinimizin dört ana kaynağı vardır:
. Kur'an-ı Kerim,
- Peygamberimiz (s.a.v.)'in sünneti I hadis-i şerifleri,
- İcmâ-i Ümmet,
- Fıkıh âlimlerinin kıyasları.
Bunlardan biri veya birkaçı inkâr edilerek devre dışı bırakılırsa milyonlarca din meydana çıkar. Buna da ancak din tahripçileri razı olurlar. Hiçbir tahsili olmayan kimsenin eline Kur'an mealini vererek:"Dinini bundan öğren." demekten daha büyük cehalet olamaz.
Hazreti Peygamber Aleyhisselam bir hadis-i şeriflerinde:
"Kendi reyi ile Kur'an'ı yorumlayan küfre girer." buyurmuşlardır. [Prof. Dr. Fahreddin Atar]
Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de:
"O kimseler ki, Allah'ı ve peygamberlerini inkâr ederek Allah ile Pey-gamberi'nin arasını ayırmak isterler ve 'biz bir kısmına inanır, bir kısmını inkâr ederiz.' derler. Böylece imanla küfür arasında bir yol tutmak isterler. İşte gerçek kâfirler bunlardır. Biz bu kafirler için aşağılayıcı bir azap hazıriamışızdır." buyurmaktadır. [Nisâ suresi, âyet 150-151]
Günümüzdeki bazı sözde ilim adamları bu âyetin örneğidirler. Onlar Allah ile Peygamberi'ni birbirinden ayırır; işlerine gelene inanır, işlerine gelmeyene inanmazlar.
Arif PAMUK
ÖNSÖZ
Hukuk fikri ve hukuk alanında yapılan düzenlemeler insanlık tarihi kadar eskidir. Bu alanda en eski olduğu bilinen Roma hukuku oldukça dağınık bir durumdadır.
Genelde fıkıh adı altında Islâmiyette geniş bir alanı kapsayan hukuk çalışmaları yani Islâmî hukuk hem malzeme zenginliği, hem düzenlemedeki intizamı hem de düzenli olduğu kadar eskilere dayanması bakımından ilgi çekici boyutta ve mükemmelliktedir.
Hanefî mezhebi alimlerinden İmam Muhammed'in "Siyerdi Kebir" isimli eserinin üçüncü hicrî asırda kaleme alındığı bilinmektedir. Devletler arası barış ve savaş hukukunu düzenleyen bu şahane eser günümüzden on bir asır önce meydana getirilmişken o tarihlerde günümüzdeki pek çok hukuk ekollerinin sözü edilmesi şöyle dursun, dünyanın dört bir yanındaki derebeylik kurallarının hüküm sürdüğü bilinmektedir.
İslam hukukunun gelişme ve zenginleşme dönemlerinde kaleme alınan bu eser en meşhur dört İslam hukuku ekolünün; Hanefî, Malikî, Şafiî ve Hanbelî mezheplerinin mükemmel bir özetidir.
İbadet konularından başlayarak yaşanan hayatın bütün yönlerinde bu mezheplerdeki hükümleri topluca bir arada görmek bu eserle mümkün olacaktır.
Bununla beraber şu husus göz önünde bulundurulmalıdır. "Bir mezhep, başka mezhepten öğrenilmez." sözü gereğince bu kitapta çeşitli mezheplere ait hükümler o mezhepte tartışılmış ve bu kitapta ifade edildiğinden farklı olarak kendi mezhebinde yer almış olabilir.
Bu yüzden okuyucularımız bu kitapta bildikleri bir mezhep hükmüne aykırı bir mesele görürlerse, o meseleyi ilgili mezhebin ana kaynaklarından araştırsınlar veya mezhepte uzman derecede olan bir zata sorarak gerekli açıklamaları öğrensinler.
Gerçi yer yer Hanefî mezhebi ile ilgili açıklamalar dipnotlarda ifade edilmiştir. Fakat bu yeterli değildir.
Bir kere daha ifade edelim ki, şöhret bulan islam hukuku ekollerinin engin ve zengin kaynaklarına nispetle bu kitapçık, mezheplerin hepsini bir arada ifade etmesi bakımından da devede kulak denecek kadar küçük hacimde kalmaktadır.
Nitekim Hanefî'de Serahsî'nin otuz ciltlik Mebsut'u, Mali-kî'de altı ciltlik İmam Malik'in Müdevvene'si, Şafiî'de sekiz ciltlik İmam Şafiî'nin El-Umm'ü, Hanbelî'de on iki ciltlik İbn-i Kudame'nin El-Muğni'si bu malzeme zenginliğinin birer baş göstergesidir.
Tercümede hem müellifin ifadelerine sadık kalmaya, hem de okuyucunun anlayacağı tarzda bir üslup kullanmaya gayret ettik.
Şurası bir gerçektir ki, tercüme yoluyla ortaya çıkan her eserdeki akıcılık ve zevk orijinaldekinin yerini asla tutmaz.
Yer yer parantez içinde kullanılan kelime ve cümlecikler anlatılan fikirlerin daha iyi kavranmasını sağlamak için kitabın orijinalde karşılığı olmadığı için parantez içinde yer almıştır.
Yaklaşık altı asır önce kaleme alınan bu eserin günümüz kültürü içinde kendine ait yeri alarak İslam hukuku çalışmalarına katılmada mütevazı bir pay sahibi olmasında bir rolümüz olmuş ise bundan dolayı ancak Cenab-ı Hakk'a hamd ederim.
İnsan yapısı olan her şeyde eksiklik kaçınılmazdır. Noksanımızın samimi bir şekilde gösterilmesi halinde, şimdiden teşekkürü bir borç bilirim.
Dipnotlarda özellikle tariflerle ilgili açıklamalarda istifade edilen kaynaklar gösterilmiştir.
Okuyucularımı eserle baş başa bırakırken müellifin de dediği gibi bu çalışmanın yararlı olmasını Cenab-ı Hakk'tan niyaz ederim.
Mustafa Özcan
3 Nisan 1992