Fetih ve Kıyamet 1453 Timaş

Fiyat:
130,00 TL
İndirimli Fiyat (%32,3) :
88,00 TL
Kazancınız 42,00 TL
Havale / EFT:
85,36 TL
Aynı Gün Kargo


Kitap               Fetih ve Kıyamet 1453
Yazar              Feridun M. Emecan
Yayınevi          Timaş Yayınları
Kağıt - Cilt       2. Hamur Kağıt - Cilt
Sayfa - Ebat    400 Sayfa - 13.5x21 cm


 
 
Timaş Yayınları, Feridun M. Emecan tarafından yazılan Fetih ve Kıyamet 1453 adlı kitabı incelemektesiniz.
Fetih ve Kıyamet 1453 kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
 
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır.  Alak 1-2


 
         FETİH VE KIYAMET 1453  -    fetih ve kıyamet : 1453
 
 
 Ya ben Şehri alırım ya da Şehir beni"

 FATİH SULTAN MEHMED


1453 yılına dönmeye, İstanbul'un Fethi'ne tanıklık etmeye hazır mısınız?
 
 Tarih alanında pek çok önemli çalışmaya imza atan Prof. Dr. Feridun M. Emecen’den İstanbul’un fethi üzerine muhteşem bir araştırma…
 Hem Doğu hem de Batı dünyası için büyük önem arz eden bir şehir İstanbul…
 
Bir yanda köklü bir imparatorluk Bizans, diğer yanda da Doğu’nun yükselen gücü Osmanlılar ve küçük yaşta babası tarafından tahta çıkarılan ve katı bir siyasi mücadelenin içine itilen Fatih Sultan Mehmed...

Bu beklenmeyen başarı, İstanbul’un fethi, bir bakıma Batı dünyasının siyasi ve askerî ilerlemesine Müslüman dünyasının bir cevabı niteliğindeydi. Bununla da bitmeyecekti; İslam dünyasının en güçlü temsilcisi olan Osmanlı Türklerine Orta Avrupa’ya kadar uzanacak yeni hedeflerinin kapıları da açılacaktı.

Peki adı tarihte yer etmiş bu başarılı padişah Fatih Sultan Mehmed kimdi?

Şahsi dünyası, kişisel görüşleri, 21 yaşında “Fatih” olmasını sağlayan etkenler nelerdi?

İstanbul’u almak için kurduğu hayaller neydi, kuşatmaya hazırlık aşamalarında neler yaşanmış ve fetih nasıl gerçekleşmişti?

Gemiler gerçekten de Haliç’ten bir gecede yürütülmüş müydü?

Kuşatma boyunca yaşananları Doğu ve Batı dünyası nasıl yorumlamıştı?

İstanbul’un fethinin kıyametle kurulan tarihsel bağlantısının ardında yatan sebepler nelerdi?

Kıyamet beklentisi niçin İstanbul’un fethiyle özdeşleştirilmişti?

Bu ve bu şanlı fetih üzerine merak edilen daha pek çok soru, ilk defa yayınlanan belgeler, özel savaş resimleri, haritalar ve akıcı bir üslupla Prof. Dr. Feridun M. Emecen tarafından araştırılıp yazıldı; Fetih ve Kıyamet / 1453…



         Önsöz

İstanbul’un fethi hadisesini yeniden ele almak üzere hazırlanan bu kitap; daha önce yayımlamış olduğum İstanbul’un Fethi Olayı ve Meseleleri (İstanbul 2003) başlıklı çalışmamın temelinde, onun çok daha da genişletilmiş, tamamen değiştirilerek yeniden düzene sokulmuş şekline dayanmaktadır. Söz konusu kitap uzun süre önce tükendiği için bunun ikinci baskısına ihtiyaç duyulmuş, fakat bu arada yeni çıkan neşriyat, özellikle A. Pertusi’nin İstanbul’un fethiyle ilgili kaynakları topladığı üç ciltlik önemli eserinin Türkçeye tercüme edilmesi, mevcut kitabın yeniden gözden geçirilmesi zaruretini doğurmuştu. Bu arada İstanbul’un bir başka yüzü olarak fethi kıyametle ilişkilendiren apokaliptik unsurlara dayalı yaptığım incelemelerin sonuçlarını, mutlaka bu yeni baskıya da eklemeyi düşünmekteydim. Üstelik bu durum içinde bulunduğumuz 2012 yılı için bazı çevrelerde beklenen kıyamet yorumlarıyla da ilginç bir paralellik arz edecekti. Bütün bunlar, çok talep olmasına rağmen, bu mütevazı kitabımın ikinci baskısını geciktirmeme yol açtı. Kitabı yeniden gözden geçirirken zaruri olarak köklü bazı düzenlemeler yaptım ve fark edileceği üzere hadisenin çerçevesini daha değişik bir zemine oturtmaya çalıştım. Burada esas olarak fetih olayını etraflı şekilde ele almakla beraber, bunun nasıl algılandığını, İstanbul kavramının Doğu dünyasında ne anlam ifade ettiğini, niçin apokaliptik söylemlere hedef olduğunu anlatmaya, böylece genellikle hamasi bir çerçevede ele alınan olayın çoğunlukla gözden kaçırılan “meş‘um, uğursuz” yönlerini de ortaya koymaya çalıştım. Haliyle bütün bunlar bu kitabı diğerinden tamamen farklılaştırdığı gibi başlığının da ona göre değiştirilmesini gerekli kıldı.

Çalışmayı üç ana bölüme ayırdım. Giriş kısmının ardından ilk bölümde fethin hedefi olan bu kadim şehre yani İstanbul’a odaklandım. Şehrin Doğu ve Batı dünyasında ne ifade ettiğini; nasıl bir kudsiyet kazandığını, buna eş olarak “lânetli başkentler” serisi içine niçin dâhil edildiğini ve nihayet kıyamet ile neden ilişkilendirildiğini izaha çalıştım. Böylece Osmanlı hükümdarı II. Mehmed’in bu şehri almakla aynı zamanda kötülüklerin ve dünyanın sonunun kapılarını araladığı yolundaki fikriyatın daha sonraki dönemlere kadar akseden yankılarının sanıldığından daha kuvvetli vurgulara sahip olduğuna dikkat çekmek istedim. Burada ayrıca II. Mehmed’in şehri kuşatmaya kalktığında bütün bu uğursuzluk, kötülük kaynağı olma söylentilerini nasıl büyük bir olgunluk ve realist bir tutumla bertaraf ettiğini ortaya koymadan bu büyük hadisenin layıkıyla anlaşılamayacağı tezini ileri sürdüm.

Bu analitik incelemede kaynakların yazılış dönemleri, tarihçilerin muhitleri, efsanelere karışmış ama yaygın olan inanışların, siyasî gayelerle nasıl muhalifler tarafından kullanılmakta olduğu, söz konusu bilgilerin biraz sâfiyâne tarzda dönemin tarihçilerinin kalemiyle metinlere nasıl aktarılmış bulunduğu gibi hususlar üzerinde de durdum.

İkinci bölümü doğrudan II. Mehmed ve onun İstanbul’u ele geçirme amacının siyasî yönlerine ayırdım. Küçük yaşta babası tarafından tahta çıkarılan ve katı bir siyasî mücadelenin içine itilen II. Mehmed’in şahsi dünyasını, tahttan indirilip Manisa’ya yollandığı dönemlerden beri İstanbul’u zapt etme gibi büyük bir rüyayı gerçekleştirme yolunda yaptığı faaliyetleri, ikinci ve kesin şekilde tahta çıkışının ardından meydana gelen siyasî olayları, hülasa fethin arka planını ele aldım. Özellikle siyasî hizipleşmelere ve baba-oğul çekişmesine dönecek olan hadiseler tahtında nasıl bir siyasî strateji izlendiğini de göstermeye çalıştım. Burada İstanbul hedefine yönelen henüz delikanlılık çağındaki bir hükümdarın psikolojisi, karşı karşıya kaldığı meselelere yaklaşımı ve nasıl çözüme ulaştığı gibi konulara da temas ettim.

“İkinci Roma”nın kuşatma hazırlıklarına, safhalarına ve askerî harekâtına ayırdığım üçüncü ve en geniş bölümde ise dönemin doğrudan çağdaş kaynaklarının tenkidî şekilde tahliliyle, hem hadiseyi hikâye etmeye hem de askerî teknolojiler ve klasik muhasara taktikleri arasında bu olayın yerinin tespitine çalıştım. Ayrıca hadisenin mümkün olduğunca ayrıntılı bir tasvirini yapmayı da amaçladım. Bunun yanında birtakım problemli ve tartışmalı konulara (gemilerin karadan yürütülme meselesi, şehre nereden girildiği, buranın savaşla mı yoksa anlaşmayla mı ele geçirildiği vb.) haliyle değinerek bazı yeni fikirler ileri sürdüm. Ayrıca ekler kısmına da fethin çağdaşı Türk kroniklerinin olayın bizatihi kendisini nasıl anlattıklarını göstermek üzere on bir örnek metin koydum.

Bütün bu bahislerde bilhassa olayın kendisini değerlendirirken, araştırma eserlerinin yönlendirici havasından mümkün olduğunca çıkmaya çalıştığımı, doğrudan dönemin kaynaklarına dayalı bir yönelimi benimsediğimi ve yer yer tahlilî bir metotla akademik bir dilin yanı sıra her kesimin rahatlıkla okuyabileceği bir anlatımı birbiriyle dengeli tarzda özellikle tercih ettiğimi ayrıca belirtmeliyim. Öte yandan metinde kullandığım bazı ifadeleri burada kısaca izah etmem de gerekecektir. Öncelikle son zamanlarda “İstanbul” adı, sadece ve sadece Türklere has bir adlandırma olarak görülüp “İstanbul’un fethi” lafzına karşı çıkılan bir temayül belirdiği dikkate çeker. Bunun yerine Konstantinopolis’in fethi tabirinin daha uygun olacağı üzerinde durulur. Bu fikir, şehrin resmi adının Konstantinopolis olması dolayısıyla başlangıçta makul gibi gözükür. Ancak unutulmamalıdır ki İstanbul kelimesi de Türkçe olmayıp Rumca “şehre doğru, şehre” anlamına gelen “is-tin-polis”ten galattır. Bu bakımdan bu gibi hususlarda lüzumsuz hassasiyet göstermenin anlamlı olmadığı kanaatindeyim. Benzeri şekilde Doğu Roma için sonradan üretilen “Bizans” adlandırmasını yaygınlık kazanması ve literatüre girmesi sebebiyle kullanmakta herhangi bir beis görmedim. Bu arada metinde dönemin kaynaklarından yaptığım alıntıları, okuyucuyu dönemin edebî anlayışına yakınlaştırmak ve hassas imaları aktarabilmek için bazen aynen bazen de daha rahat anlaşılması düşüncesiyle mealen veya bugünün diline aktararak vermeyi tercih ettim.

Nihayet bu metni okuyup fikirlerini benimle paylaşan Prof. Dr. Kemal Beydilli’ye, bazı teknik konuların aşılmasında yardımcı olan genç meslektaşlarım Özgür Kolçak ile Murat Alanoğlu’ya ve yine türlü yardımlarını gördüğüm arkadaşım Ayhan Yüksel’e teşekkür ederim. Kitabın basımının en iyi şekilde yapılmasını temin eden Timaş Yayınları Tarih Editörü Adem Koçal’a ve yetkililere müteşekkir olduğumu da ifade etmek isterim.  Fetih ve kıyamet kitap , fetih ve kıyamet 1453 kitabı , Feridun Emecen, fetih ve kıyamet 1453 kitab fiyatı, timaş yayınları )

Feridun Mustafa Emecen

Bakırköy, Eylül 2011


  
 
  
Timaş Yayınları, Feridun M. Emecan Fetih ve Kıyamet 1453 kitabı nı incele diniz.
Diğer Özellikler
Stok Kodu9786051149318
MarkaTimaş Yayınları
Stok DurumuVar
9786051149318

İlginizi Çekebilecek Diğer Ürünler

En yeni ürünler
Güvenli teslimat
Kampanyalı ürünler
Piyasadaki en iyi fiyat

PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.