Kitap Hadis Usulü
Yazar İsmail Lütfi Çakan
Yayınevi İFAV Yayınları - Marmara İlahiyat Vakfı Yayınları
Kağıt Cilt 2.Hamur - Karton Kapak İnce Cilt
Sayfa Ebat 200 Sayfa - 16x23.5 cm
Marmara ilahiyat vakfı yayınları ( ifav ) Hadis Usulü adlı kitabı incelemektesiniz.
Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan Hadis Usulü kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
ÖNSÖZ
İlahiyat Fakülteleri lisans programlarında haftada üç saatlik bir Hadis Usulü dersi bulunmaktadır. Bu derste, fakülte öğrencilerine hadis usûlünün pratik meselelerini -detaya inmeden- kavratacak bir uygulama gerekmektedir. Dilimizde yayınlanmış bulunan hadis usulü kitaplarının hiçbiri böyle bir program imkanına göre hazırlanmış değildir. Bu sebeple biz, birkaç yıllık tecrübelerimize dayanarak bu ihtiyacı karşılamak istedik.
Konuların sıralanmasında ve işlenmesinde ister istemez klâsik usûl kitaplarından ayrıldık. Her konunun detaylarına ait çizimleri -basit de olsa- ihmal etmemeye çalıştık. En sonunda da bilhassa hadislerin taksimi ile ilgili genel bir çizim vererek, konuların ilgili bulundukları ana noktaları göstermeye gayret ettik.
Misallendirme ve literatüre işaret etmeye önem verdik. Bu tür bir uygulamanın öğrenimi ve kavramayı kolaylaştıracağını sanıyoruz.
Bu çalışmamızın en bariz özelliği, bir hadis metni ile karşılaşan öğrencinin, onu usûlüne uygun şekilde değerlendirip doğru ve tam olarak istifâde etmesine imkan hazırlama amacıyla kaleme alınmış olmasıdır.
Ayrıca bu baskıya "Bir hadis Nasıl Okunur/Okutulur" adıyla daha önce hazırlayıp müstakillen yayımladığımız kitapçığı da "Hadis Okuma-Okutma Uygulaması" başlığıyla altıncı bölüm olarak ekledik. Böylece yukarıda sözünü ettiğimiz usûlüne uygun şekilde hadislerden yararlanma pratiğine katkıda bulunduğumuzu düşünüyoruz.
Tevfik ve başarı Allah'tandır.
İsmail L ÇAKAN
I. HADİS USÛLÜ
A. HADİS USÛLÜ TERİMİ
Hadis Usûlü adıyla inceleyeceğimiz konu, aslında Hadis Usûlü Bilimi dir.
Dilimizdeki kullanımı ile Hadis Usûlü, aslî ifadesiyle Usûlu'l-hadîs teriminin temel kelimesi hadis'tir. Hadis'in sözlük anlamı "yenfdir. "Eski" demek olan "kadîm" in zıddıdır.
Hadis kelimesi Kur'an-ı Kerim'de "söz" ve "haber" anlamlarında kullanılmıştır.1 Meselâ Haydi onun gibi bir söz getirsinler"2 âyetinde "söz" Musa'nın haberi sana ulaştı mı"?3 âyetinde de "haber" anlamındadır.
Hadis'in terim anlamı ise, söz, fiil, takrîr(onay), ahlâkî ve fizîkî vasıf olarak Hz. Peygamber1 e izafe edilen her şey(in yazılı metinleri) dir. Çok özel ve dar anlamda "peygamber sözü"ne de "hadis" denir. Hadisin çoğulu "ehâdîs"tir.
Usul, asl'ın çoğuludur. Asıllar, kökler, kaynaklar mânâsına gelmektedir. Terim olarak yol, yöntem, nizam, kaide, düzen ve metod anlamlarında kullanılmaktadır. Bu mânâda bir ilmin asıl konusundan önce öğrenilmesi gerekli esaslar, prensipler ve başlangıç bilgileri ve teknikleri demek olmaktadır.
1Bu kullanımlar için bk. en-Nisâ (4), 78,87,140; el-En'am (6), 68; el-A'raf (7), 185; Yu
suf (12), 101; er'Ra'd (13), 10; Tâhâ (20), 9; el-Câsiye (45), 6; ez-Zâriyat (51), 24; et-
Tûr (52), 34; en-Necm (53), 59-60; et-Tahrim (66), 3; el-Mürselât (77), 50; en-Nâziât
(79), 15; el-Ğaşiye (88),1
2et-Tûr (52), 34
3Tâha (20), 9; ez-Zâriyat (51), 24; en-Nâziât (79), 15
Hadis Usulcüleri denilince, hadis ilminin prensipler bölümü (usûliyyât) ile meşgul olan âlimler (usûliyyûn) anlaşılır.
Hadis Usûlü Bilimi de hadis ilminin dayandığı prensipler, hadis metodolojisi demektir. Bu bilim dalına başlangıçta Mustalahu'l-hadis de denilmiştir. Usul konularını anlatmak için Ulûmu'l-hadis ifadesinin kullanıldığı da olmuştur.
B. HADİS USÛLÜ BİLİMİNİN DOĞUŞU
Kur'an-ı Kerîm'i dünya ve âhiret mutluluğunu kazanma yollarını gösteren hidâyet rehberi olarak gönderen Allah, onu duyurma ve açıklama (tebliğ ve beyân) görev ve yetkisini de elçisi Hz. Muhammed'e vermiştir. Tebliğ görevinin sonucu Kitap, beyân yetkisinin neticesi de Sünnettir.
Kitap ve sünnet arasındaki bu açıklanan-açıklayan ilişkisinin farkında olan sahabe-i kiram, ta başlangıçtan beri Hz. Peygamber'in hadislerine ve yaşayışına çok büyük bir özen göstermiş, onları aslına uygun olarak öğrenmek, uygulamak ve başkalarına ulaştırmak için büyük gayret sarfetmişlerdir. Hadis kitaplarımız, bu üstün ve hasbî gayretlerin bilimsel delilleriyle doludur.
Sünnet'i öğrenmek amacıyla günlerini, geçim temini ve ilim tahsili arasında taksim eden ilk müslümanlar, daha sonraları yeni ülkeler fethedildikçe, tabiî olarak, bu kez yeni müslümanların kitap ve sünneti öğrenme ihtiyaç ve istekleriyle karşılaştılar. Gerek halifelerce görevlendirilen vâlî ve âmiller, gerekse fetih ordularında mücâhid olarak bulunan sahabiler, aslî görevlerinin tebliğ ve talim olduğu bilinciyle hareket ettiler. Fâtih sahâbilerin bir çoğu, ayrı ayrı yörelerde yerleşerek oralarda kitap ve sünnet bilgisini yaymaya çalıştı.
Sahâbîlerin bu ilmî gayretleri hiç şüphesiz, kendilerini gören tabiîleri de aynı şekilde davranmaya şevketti. Kendi bölgelerindeki sahâbîlerden aldıkları bilgilerle yetinmeyerek sünnetin beşiği (dâru's-sünne), İslâm'ın ilk başkenti Medine'ye gidip bilgilerini arttırmak isteyen tabiîler görüldü. Dolayısıyla çok canlı ve hareketli bir ilim hayatı yaşanmaya başlandı. Böylece daha sonraları hadis âlimlerinnin hemen hepsi tarafından uygulanacak ve müstahab diye hükme bağlanacak olan ilim yolculukları (rihle) yaygınlaşmış oldu.4
Öte yandan toplum hayatının doğasında yer alan sosyal, siyâsî ve itikâdî çalkantılar, hem tebliğ görevini hem de Hz. Peygamber'e ait olmayan bir şeyi ona isnad etmeme dikkatini ve titizliğini artırdı.
4 Rıhle konusunda bilgi için bk. Hatîb, er-Rihle fî talebi'l-hadîs, thk. Nurettin Itr, Beyrut, 1975.
HADİS USULU'NUN DOĞUŞU ve KAYNAKLARI
Her ilmî faaliyetin belli esaslara göre yapılması ne kadar tabiî ise, aynı şeylerin tekrarı da belli kaidelerin bulunmasını, yoksa konulmasını ve onlara uyulmasını gerektirir. Bir başka ifâde ile, her şeyin bir yolu yöntemi olur. Bu sebeple yukarıda değindiğimiz ilmî faaliyetler de bazı kaidelerin belirlenmesini gerektirmiştir. İşte bu söz konusu kurallar, daha sonraları müstakil kitaplara konu teşkil edecek olan hadis usûlü prensipleridir.
Gerek sünnet malzemesinin doğru olarak nakli, gerekse bu metinlerin sağlam bir şekilde korunup, eğitim-öğretiminin ve değerlendirmesinin yapılması ve bu değerlendirmeye yardımcı olacak her türlü tetkik ve faaliyetin başlatılması, itiraf edelim ki ashâb-ı kirama ait bir nasip ve şeref olmuştur. Ashâb-ı kiram, hadis metinlerinin nakline öncülük ettikleri gibi rivayet olayının vazgeçilmez kaidelerini koymuş, yani riuâyetu'l-hadîs bilimini kurmuşlardır. Öte yandan hadislerin anlaşılmasına ve uygulamasına yönelik gayretleriyle de dirâyetü'l-hadîs biliminin ilk temellerini atmışlardır.
Müslümanlardan önce hiçbir millet, bilgi nakil ve rivayetinde ravilerin güvenilirlik durumlarını tesbit için herhangi bir araştırma yapmayı ve bunu belli kurallara bağlamayı düşünmemiştir. Olaylar ve rivayetler sadece nakledilmiştir. Nadiren bir-iki isimlik sened zikredilmiş, çoğu kere ona da gerek duyulmamıştır. Bu sebeple hadis metinlerini nakledenlerin şahsî durumlarının inceden inceye, ifâdenin tam anlamıyla kılı kırk yararcasına araştırılması ve mutlaka sened zikrini esas alan Hadis Usûlü Bilimi, Müslümanların geliştirip uyguladıkları bir bilim dalı olmuştur.
"Sened ve metnin durumlarını anlamaya imkan veren birtakım kaideler ilmi" demek olan Hadis Usûlünün konusu, red ve kabul açısından sened ve metindir.
Şimdi bu bilim dalının muteber kaynaklarını tanıyabiliriz.
II. HADİS USÛLÜ BİLİMİNİN KAYNAKLARI
Hadis Usûlü Biliminin başlangıçtan günümüze kadarki muteber kaynakları, mütekaddimûna ve müteahhirûna ait olmak üzere iki grupta incelenebilir. Biz bu kaynakları kısa kısa tanıtacak ve ortak özelliklerine işaretle yetineceğiz.5
5 Hadis Usûlü Edebiyatı hakkında geniş bilgi için bk. Çakan, Hadis Edebiyatı, s. 215-233 (İstanbul 2008, 6. Baskı)
-
MÜTEKADDİMÛNA AİT ESERLER
-
el-Muhaddisu'l-fâsıl beyne'r-râvî ue'1-vâ'î: Müellifi er-Râmehürmuzî diye meşhur olan Ebû Muhammed el-Hasen b. Abdirrahman b. Hallâd (v.360/971)dır. Usûl kitaplarının bugün bilinebilen ve bize kadar ulaşan ilk kitabı olan el-Muhaddisu'1-fâsü, M. Accâc el-Hatîb tarafından tahkik edilerek Beyrut'ta 1391/1971'de yayımlanmıştır.
-
Ma'rifetu ulûmi'l-hadîs: Ebû Abdillah el-Hâkim en-Neysâbûrî (v.405/1014) tarafından, değişik bir tertip ile usul konularını 52 nevi içinde işleyen bir kitap olarak telif edilmiştir. Matbu'dur.
-
el-Kifâye fî ilmi'r-rivâye: Hadis ilimleri sahasında birçok kaynak eser vermiş olan el-Hatîb el-Bağdâdî (v.463/1071)'ye ait bu eser, ilk iki kitaptan daha kapsamlıdır. Matbu'dur.
Mütekaddimûna ait bu üç usûl eserinin ayrı ayrı birçok özellikleri bulunmakta ise de biz burada onların müşterek özelliklerini birkaç maddede özetleyeceğiz:
a. Konular "bab" veya "nev'i"lere ayrılarak değerlendirilmiştir.
b. Konular senedli bilgilerle işlenmiştir.
c. Usul konularının tamamına yer verilmemiştir.
B. MÜTEAHHİRÛNA AİT ESERLER
Konuların senedli bilgilerle işlenmesi geleneğinin terkedildiği dönem eserlerinin müeflliflerine Müteahhirûn denilmektedir. Hadis Usûlünde mütekaddimûn-müteahhirûn sınırı Hatîb Bağdadî ile çizilir. Hatîb dahil, önceki usulcüler mütekaddimûn, ondan sonrakiler müteahhirûn'dur.
1.el-İlma' ilâ ma'rifeti usûli'r-rivâye ve takyidi's-semâ: Ebül-Fadl İyaz b. Musa el-Yahsubî (v. 544/1149), meşhur
Adıyla Kadı İyaz tarafından kaleme alınmış olan el-J/ma', Mağrib'de yazılmış ilk hadis usulüdür. Seyyid Ahmed Sakr'ın tahkiki ile Kahire'de (1389/1970) basılmıştır.
2. Ulûmu'1-hadîs: Mukaddimetu Ibni's-Salah diye de ün yapmış olan eser, Ebû Amr Takiyyuddin Osman b. Abdirrahman eş-Şehrizûrî (v.643/1245) tarafından, Eşrefiyye Dâru'l-hadîsindeki hocalık yıllarında ders notları olarak hazırlanmış, daha sonra bir araya getirilmiştir. Bu sebeple konuların sıralanışında aksaklıklar görülür. Yazıldığı günden beri büyük ilgi görmüş
olan Ulûmu'l-hadis, Prof. Dr. Nureddin İtr tarafından tahkikli olarak Halep'te 1386/1966 yılında yayımlanmıştır.
Ibnu's-Salah'tan sonraki usul müellifleri çalışmalarını tamamen Ulûmu'l-hadis'e dayandırmışlardır. Kimi onu ihtisar etmiş, kimi nazma çekmiş, kimileri de bir çeşit tekmile anlamında nüket isimli eserler yazmışlardır. Böyle olmakla beraber, usul edebiyatı arasında itibar görmüş olmaları ayrıca kendilerinden bahsetmeyi gerekli kılmaktadır.
a. et-Takrîb ue't-teysîr li ehâdisi'l'-beşiri'n-nezîr: Takribu'n-Neueuî diye meşhur olan eser, Yahya b. Şerefüddîn en-Nevevî
(v.676/1277) tarafından Ulûmu'l-hadis'in ihtisarı olarak meydana getirilmiştir. en-Nevevî'nin gerek özetlemede gösterdiği başarı, gerekse kendisinin hadis ilmindeki tartışılmaz yetkinliği et-Takrîb'i başlı başına bir usûl kaynağı haline getirmiştir. Eser müstakillen yayımlandığı gibi Kirmânî'nin Buhârî Şerhi başında da basılmış bulunmaktadır.
b. İhtisâru Ulumi'l-hadis: Ebu'1-Fidâ İmâduddin İsmail b. Kesîr (v.774/1372) tarafından Ulûmi'l-hadis'in tertîbi bozulmadan yapılan özetidir. İbn Kesir, dağınık konuları bir araya getirmiş, el-Beyhakî'nin (v. 458/1066) e/-Medha/'inden istifâde etmek suretiyle bazı eksik gördüğü kısım ları tamamlamıştır. Bu ihtisar da gerek müstakil olarak, gerekse Ahmed Muhammed Şakir'in el-Baisu'l-hasîs adlı şerhiyle birlikte birçok kez basılmıştır.
c.Nuhbetü'l-fiker fî mustalahi ehli'l-eser.
İbn Hacer el-Askalâni'ye (v.852/1448) ait olan Nuhbetu'l-fiker, aslında Ulûmu'l-hadîs'i esas alan bir özet çalışmasıdır. Ancak İbn Hacer, konulan kendisine göre yeniden bir tertib ve tanzime tabi tutmuştur. Bu sebeple de Ulûmu'l-hadis'in ihtisarı olduğu hemen hemen belli olmayacak bir nitelik ve içerik kazanmşıtır. İbn Hacer, Nuhbe'yl bizzat kendisi Nüzhetü'n-nazar adıyla şerhetmiştir. Bu haliyle matbu olan eser, Prof. Dr. Talat Koçyiğit tarafından Türkçeye tercüme edilmiş ve 1971'de Ankara'da basılmıştır.
Nuhbe, yazıldıktan sonra hadis usulü derslerinde takib edilen kitap olmuş, usul konuları İbn Hacer'in tertib ve tanzimine göre okunur ve okutulur hale gelmiştir. Zamanla Nuhbe'ye şerhler ve haşiyeler yazılmıştır. Ahmed Naîm Bey de Tecrid Mukaddimesinde konuların sıralanmasında Nuhbe'yi esas almıştır.
3. Tedrîbu'r-râvî fî şerhi Takrîbi'n-Neuevî: Celaleddin es-Suyutî'nin (v.911/1505), Takrîbü'n-Neveuî üzerine yazdığı bu
şerh, müstakil bir hadis usûlü eseriymiş gibi ilgi ve itibar görmüştür. Bir anlamda kendisinden önceki bütün usul eserlerine yazılmış toplu bir şerh olan Tedrîbu'r-raui, Abdülvehhab Abdüllatifin tahkiki ile ilk kez Kahire'de 1379/1959'da basılmıştır. Değişik neşirleri bulunmaktadır.
4. Kauâidu't-tahdîs min fünûni mustalahü-hadîs:- Şeyh Cemaleddin el-Kâsımî (v. 1332/1914) tarafından önceki
Eserlerden yapılan seçmelerle meydana getirilmiş olan eser, bu mâhiyetine rağmen seçmede gösterilen başarı dolayısıyla müstakil bir usûl eseri gibi itibar görmüştür. Özellikle eserin üçte birlik son kısmını teşkil eden "fıkhu'l-hadîs" bahsi, kitabın değerini bir kat daha arttırmış bulunmaktadır. Kavaidu't-tahdîs Muhammed Behçet el-Baytar'ın tahkiki ile Dımaşk'ta 1353/1925'te basılmıştır.
-
Teucîhu'n-nazar ilâ ilmi'l-eser:
Tâhir el-Cezâirî (v. 1338/1920) tarafından kaleme alınmış olan Teucîhu'n-nazar, Hakim'in Ma'rifetu ulumi'l-hadîs'min bir özetini de ihtiva etmektedir. Eser matbu'dur. Müsteşrik Goldziher (v.1921) tarafından Almancaya da tercüme edilmiştir.
Günümüzdeki usûl eserleri arasında Nureddin İtr'in Menhecu'n-nakd fi ulûmi'l-hadîs adlı kitabı zikredilmeye değer bir muhtevaya sahip bulumaktadır.
Müteahhirûna ait olarak kısa kısa tanıtmaya çalıştığımız usûl kaynaklarının ortak özellikleri olarak şu hususlara işaret edilebilir:
a. Konular modern tarzda yani senedlerinden arındırılmış olarak incele
nir. Sadece misal olarak verilen hadislerde sened görülür.
b. Konular tartışılır.
c. Gelişmelere de yer verilir. Bu sebeple en kapsamlı olan eser, en son
yazılmış olandır.
Netice itibariyle Hadis Usûlünün kaynaklarını şöyle bir çizimle şekillendirebiliriz.
III. TÜRKİYE'DE HADİS USÛLÜ ÇALIŞMALARI
Cumhuriyet döneminde 1950'li yıllara kadar Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından tercüme ve şerh ettirilen Sahih-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarihe Ahmed Naîm Bey (v. 1936) tarafından yazılan mukaddime cildinden başka hadis usulüne dair ciddî bir çalışma görülmemektedir. Ahmed Naîm Bey'in bu bir cildlik Tecrid Mukaddimesi, ihtiva ettiği konular ve verdiği detaylı bilgiler bakımından hâlâ sahasında yegâneliğini korumaktadır.
1950'lerden sonra faaliyete geçen orta ve yüksek seviyedeki dinî eğitim ve öğretim kurumları çevresinde geliştirilen ilmî araştırmalar ve İmam-Hatip Liseleri için yazılan ders kitapları hadis usûlü konusunda belli bir ilmi faaliyetin doğmasına ve bu alanda değişik düzey ve kapsamda eserlerin yayımlanmasına vesile olmuştur.
Günümüzde İlahiyat Fakültelerinde Hadis Anabilim Dalı alanında lisans, yüksek lisans ve doktora programları dolayısıyla yeni usûl eserleri neşrolunmaktadır. Önümüzdeki yılların bu konuda telif-tercüme daha birçok eseri gün ışığına çıkaracağı anlaşılmaktadır.
Bugüne kadar neşredilmiş bulunan hadis usûlü eserlerinin bir kısmını şöylece sıralayabiliriz:
-
Sahih-i Buharı Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi (mukaddime), Ahmed Naim, İstanbul 1928; Ankara 1957 (2. baskı).
-
Bazı Hadis Meseleleri Üzerine Tetkikler, Tayyib Okiç, Ankara 1959. (Bu eser, işlediği konular hakkında zengin bibliyografya vermesi açısından önem taşımaktadır).
-
Hadis Usûlü, Hayreddin Karaman, İstanbul, 1965.
-
Hadis Usûlü, Talat Koçyiğit, Ankara, 1967.
-
Hadis Ricali, Ali Özek, İstanbul, 1967.
-
Hadis İlimleri ve Istılahları, Suphi Salih, (trc. M.Yaşar Kandemir), Anakara
1971.
-
Hadis Istılahları, Talat Koçyiğit, Ankara 1981.
-
Nuhbetü'l-fiker Şerhi, İbn Hacer, (trc. T. Koçyiğit), Ankara, 1971.
-
Sahabe ve Hadis Rivayeti, Nevzat Aşık, Ankara, 1981.
-
Yeni Usul-i Hadis, Z. Ahmed et-Tehânevî (trc. İ.Canan), İzmir 1982.
-
Hadis I-II, Ali Yardım, İzmir 1984.
-
Hadis Dersleri