Kitap İhyau Ulumid Din 4 Cilt Set
Yazar İmam Gazali
Yayınevi Ravza Yayınları
Tercüme İbrahim Hakkı Uluçınar
Kağıt Cilt 2.Hamur, Kalın Ciltli, 4 Cilt Takım
Sayfa Ebat 3958 sayfa, 17x24 cm
Yayın Yılı 2022
İmam Gazali İhyau Ulumid Din 4 Cilt kitap Setini incelemektesiniz.
4 Cilt İhyau Ulumid Din Tercümesi kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
İmam Gazâlî (r.a.) Allah Teâlâ'ya yönelişe sevk etmek, maneviyatı yükseltmek, nefisleri terbiye etmek, akılları nurlandırmak, niyetleri ıslah etmek, kalbi hastalıkları tedavi etmek, sabır, vera, tevbe ve tevekkül gibi imanî ve ahlakî hasletleri İhyâ etmek için büyük ıslah faaliyetlerine girişti. Onun bu çalışmaları ümmetin ıslahındaki payını aldı ve Abdülkadir Geylanî gibi büyük mutasavvıf ve ıslahatçılar dahi onun terbiye ve ıslah yöntemini alıp uyguladılar. Kurduğu büyük halk medresesi de avam Müslümanların şuurlandırılmasında ve daha sonraları Nureddin ile Selahaddin'in komuta ettiği cihad faaliyetlerine destek vermede büyük rol oynadı.
İmam Gazali'nin de ileri gelen müderrislerinden biri olduğu Nizamiyye medreseleri ıslah faaliyetlerinde büyük rol oynadı. Islah faaliyetleri halka halka yayılarak genişledi. Sonunda haçlılar bölgeden sökülüp atıldı ve iki asır boyu çetin mücadelelere sahne olan mukaddes topraklar geri alındı. Ehli Sünnet âlimleri ümmeti bilinçlendirmek, safları sıklaştırmak, sapkınlıkları önlemek, hakikatleri serdetmek ve Yüce Allah'ın dini yücelsin diye yanlarında değerli değersiz her ne varsa tamamını infak etmek suretiyle bu çetin mücadele yerlerini aldılar.
İhyau Ulûmid Dîn Kitabı
Süfyân İbni Abdullah radıyallahu anh Resulullah (s.a.v.)'e gidip diyor ki: "Yâ Resulallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim." Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Allah Teâlâ'ya inandım de, sonra da dosdoğru ol!"[1]
Bu durum Müslümanlar tarafından dini ve gündelik işlerinde, insanlarla ilişkilerde kafi ve tatmin edici bir program olarak kabul edilen kitapları yazan alimlerimiz için cesaret verici bir etken olmuştur. Bu ihtiyacı en iyi şekilde kavrayarak ilmi bir şekilde cevap veren meşhur ve ölümsüz eser İhyau Ulumid Din 'in yazarı İmam Gazalidir. [2]
İmam Gazâlî hazretleri bu eseri İslâm ümmeti için bir ıslah projesi niteliğinde kaleme almıştır. Asrımızın büyük alimi Ebu'l-Hasen en-Nedvi eserin bu yönüne şöyle işaret ediyor:
"Anlaşılmaktadır ki müellif kitabın Müslümanlara yol gösterici olması ve diğer yazılan kitaplara ihtiyaç bırakmayarak islami bir kütüphane yerini tutması için akaid, fıkıh, nefis terbiyesi, ahlakı güzelleştirme, ihsan mertebesini elde etme, hayırlı işlere özendirip-kötü işlerden sakındırma gibi konuları, kalpleri yumuşatan ince hikmetlerle dolu nasihatleri, imana ve salih amel işlemeye teşvik edici, kalbin hastalıklarına karşı kişiyi uyarıp bu hastalıkları izah ederek tedavisini açıklayan birçok hususları kitabına almıştır. "11
11- Ebu'l-Hasen en-Nedvi, Kur an ve Sünnette İtikad, İbadet ve Güzel Ahlak, 8
Nitekim eserin önsözünde, âhiret yolunun öncüleri olması gereken âlimlerin şeytanın aldatmasına kapılmış şekilciler olduğundan yakınır; bunların ilim kavramını yozlaştırdıklarını, ilmi siyasetçilerin taleplerine uygun olarak verilen fetvâlardan veya içeriksiz kelâmî tartışmalardan ya da vâizlerin sıradan insanları etkileyen tumturaklı konuşmalarından ibaret sayarak halkı yanılttıklarını söyler.
İmam Gazâlî kitabının önsözünde şunları yazıyor:
"Ömrüme yemin ederim ki, senin inkârdaki inatçılığının tek sebebi, bütün gaflette-kileri kaplayan, hatta bütün halka yayılan hastalıktan başka bir şey değildir. (Bu hastalık da şudur:) İşin sonunu düşünmekte kusur etmek, tehlikenin büyüklüğünü anlayamamak, her an dünyanın uzaklaşmakta ve âhiretin yaklaşmakta olduğunu, ecelin (ölümün) yakın, yolculuğun uzun, azığın az, tehlikenin büyük, yolun kapalı olduğunu, yalnızca Allah Teâlanın rızasını için kazanılan ilim ve amel dışındakilerin -her şeyi hakkıyla gören- Allah Teâlâ tarafından reddedileceğini, çok fazla tehlikelerle dolu âhiret yolculuğuna rehbersiz ve arkadaşsız çıkmanın çok yorucu ve zor olacağını bilmemendir.
Engelleri ve tehlikeleri bilinemeyen bu uzun ve korkunç âhiret yolculuğuna delil ve kılavuz edinmeden yalnız başına çıkmanın sonu hüsrandır ve dönüşü olmayan pişmanlıktır.
Hak yolun delillileri / kılavuzları ise, peygamberlerin vârisleri olan âlimlerdir. Fakat zaman öylelerini (peygamber varisi olma şerefini taşıyan âlimleri) bırakmadı. Ancak onların görüntüleri (taklitleri) kaldı. Onların çoğu da şeytana esir olmuş ve tuğyana (azgınlığa) dalmışlardır. Onlardan her birisi dünyanın dört bir tarafından geçici dünya menfaatini toplamaya koyulmuştur. Bundan dolayıdır ki onlar, marufu (şeriatın iyi dediğini) kötü, münkeri (şeriatın kötü dediğini) de iyi görürler. Hatta öyle (ileri gitmişlerdir) ki nerede ise, dinin alametleri gölgede kalmış, hidayet ışığı yeryüzünün dört bir tarafından sanki silinir olmuştur.
(Bu âlimler) halka, ilmin ancak hükmedilen fetvâlardan ibaret olduğunu ve bunu da ancak kadıların bilebileceğini hayal ettirdiler. Ki kadılar (bu ilimle) hasımlar (birbirine düşman olanlar) kargaşalık çıkardıklarında onları ayırmak için o fetvâlardan yardım alırlar. Yahut tartışma isteyen kimsenin galip gelmek ve üstünlük sağlamak için bürün-dükleri bir zırhtan yahut avam tabakasını etkilemek için vâizlerin ettiği seçili (yaldızlı) sözlerden ibaretmiş gibi gösterdiler. Çünkü onlar, bu üç şeyden başka haramı avlayacak (insanların ellerinden mallarını alacak) ve soygun için şebeke kuracak bir çare göremediler.
Âhiret yolunun ilmine gelince bu; üzerinde Selef-i Salihin'in yürüdüğü ve Allah Teâlanın kitabında fıkıh, hikmet, ilim, ilim, ziya (ışık), nur, hidayet ve rüşd diye isimlendirdiği üimdir. Bu (ilim) ise halkın arasından kaldırılmış, nesyen mensiyye olmuştur (unutulup gitmiştir).
Ne zaman ki bu durum, dinde açılan bir yara, bir gedik ve korkunç bir parçalanma oldu; işte o zaman, dînî ilimleri İhyâ etmek (diriltmek) mütekaddimin imamlarının (ilk dönem âlimlerinin) menheclerini (yol ve metodlarını) keşfetmek, peygamberlerin ve selef-i salihin'in katında fayda veren ama insanların çoğunun unuttuğu ilimlerin neler olduğunu açıklamak için bu kitabı yazmakla meşgul olmayı mühim bir iş gördüm."[3]
İmam Gazâlî'nin İslâm ahlâkını anlatan dünyadaki en meşhur ve kıymetli eserlerden biri olan İhyâ kitabındaki hadîslerin sıhhati üzerine, Sübkî, Zehebî, Irakî, İbn Hacer, İbn Kutluboğa, Zebîdî gibi âlimler tetkikat yapmışlar, şerhler yazmışlar ve hadis-i şeriflerin asıllarını bulmaya çalışmışlardır. Bütün bu çalışmalara ek olarak son yıllarda tekrar tahric yapılmış bir çok ihya baskısı Arap aleminde çıktı. Bu baskı da otahriçlerden de istifade edilmiştir.
İhya kalp amellerine dair hususlarda Kûtü'l Kulûb gibidir. Sabır, şükür, sevgi, tevekkül, tevhit ve sair hususlar her ikisinde de aynı şekilde işlenmiştir. 'Helâk Edici Şeyler' başlığı altında ele alınan kibir, ucup, riya, haset ve sair hususların birçoğu Haris el-Muhasibî'nin "er-Raiye" adlı eserinden nakledilmiştir.
İmam Zehebî şöyle diyor: "İlimde ve fazilette onun gibiler nerede? Ancak biz onun masum biri olduğunu iddia etmiyoruz."[4]
Ezher şeyhi Şeyh Muhammed Hıdır Hüseyin şöyle diyor: "Âlimler İhya'da tenkit edilecek şeyler bulsa da o, masum olmayan bir beşer kitabı dır. İhyanın faydalı incileri derilemeyecek kadar çoktur. İlim talebeleri ve fazilet âşıklarının başka kitaplarda bulamadıklarını onda bulabilmesi fazilet ve üstünlük ona yeter.[5]
Allame Ebu'l Hasan en Nedvî, İhya kitabının ahlak âlimleri nezdindeki itibarının büyük olduğunu söylemiştir. Zirâ o, ahlakî özelliklerden, çeşitlerinden ve sebeplerinden derinlemesine bahsetmiştir. Kalp hastalıklarından, sebeplerinden ve tedavi şekillerinden ilime, hikmete ve tecrübeye dayanarak bahsetmiştir. Kişide makam mevkî sevgisinin oluşma sebebini anlattığı konuyu okuyan biri Gazâlî'nin ilmini, zekâsını ve beşerî tabiatı çok iyi bildiğini kabul eder, ilmi tahlil gücünü ve yüksel aklî kapasitesini anlar.[6]
İmam Gazâlî ahlaka dair derin analizler yaptığı ve İhyâ gibi büyük bir kitabı telif ettiği için ahlak âlimleri arasında ön safta yer alır. Ahlak ilmine, psikolojiye ve bu ilimlerin tarihine dair araştırma yapanlar onun eserlerine bigâne kalamazlar.
Üstad en-Nedvi' ye göre İhyâ kitabı teşvik ve korkutma kitabıdır. Zirâ kitabın teşvik ve korkutma içeren bölümleri en etkili olan bölümlerdir. İmam Gazali, orada dünyanın aldatıcılığından ve âhiretin kalıcılığından bahsetmektedir. Orada İmana, salih amele ve nefis tezkiyesine olan ihtiyaçtan bahsetmektedir. Orada gönülleri cezbeden, gözleri ağlatan, kalpleri yumuşatan ilgi çekici güzelliklerden bahsetmektedir. Onun oradaki hikmetli vaazları kalplere etki etmekte, insanların hayatında büyük inkılâplar gerçekleştirmektedir.[7]
Hüccetü'l-İslâm ihya kitabı bir bütün halinde ıslah ve irşad kitabı olarak adlandırılabilir. Burada musannif bir mürşit ve bir mürebbi gibi hareket etmiş ve kitabı İslâmi bir kütüphane kurar gibi telif etmiştir. Bu sebeple kitap, akaid, fıkıh, nefis terbiyesi, ahlakın güzelleştirilmesi ve ihsan makamlarına ulaşılması gibi konuları ihtiva etmektedir.117
Ne var ki bu kitaba kendini verenlerin ya da bu kitabı çokça okuyanların aşırı şekilde zühde kapıldıkları, mübah meselelerde nefse muhalefet etmede aşırılıklar sergiledikleri, hayatı kötü gözle gördükleri ve riyazet ve mücâhedede de aşırıya kaçtıkları ve aklî dengelerini bozdukları gözlemlenmiştir.
Eskiye nazaran bedenlerin daha zayıf olduğu günümüzde bunun zararı daha da çoğalmıştır. Bu sebeple bazı hikmet ehli mürebbiler başlangıç halindeki kişilerin bu kitabı mütâlâa etmesini yasaklamışlardır. Özellikle de ani ve hızlı etkilenen kişileri bu kitaptan uzak tutmuşlardır. Bunun sebebi de İmam Gazâlî'nin bu kitabı kendisine korku ve heybetin hâkim olduğu bir dönemde yazmış olmasıydı. O, o dönemde korku ve heybetin tesiri altındaydı. Dolayısıyla sözleri de o tesirin yansımalarını taşıyordu.
İmam Gazâlî, bu kitapta zühd, nefsin dizginlenmesi ve isyanının bastırılması hususunda çok sayıda sözler nakletmektedir. Ama bu sözler mübalağadan hâlî değildi. Aslında hak olan bu hususta da Siret-i Nebeviyyeye uymak ve sahih hadislere bağlanmaktır. Talebelerini itidalli, ölçülü ve sağlam bir şekilde yetiştiren yegâne mektep o aslında. Herkesin sözü alınır da reddedilir de, Resûlullah (s.a.v.) hariç.118
İhya-u Ulumi'd Din hâlâ dînî bir servet olmaya devam etmekte ve hâlâ ıslah ve irşad alanında kaynak kitap olmaya devam etmektedir.119 İhyâ kitabı üzerine söylenecek son söz şudur; O, bir beşer eseridir. Birkaç yönden eleştiriye tabi tutulması bir kusur değildir. Buna şunu da ilave edelim; İhyâ kitabı geniş bir ilmi ansiklopedidir, küçük bir kitap değildir. Dolayısıyla eleştiriye tabi tutulan hususlar bu hacimli eserin içinde çok az yer kaplamaktadır.
İhyâ-u Ulumi'd Din tüm islam aleminde büyük hüsnü kabul görmüştür. İşin bu yönünü Ebul Hasen en-Nedvi, "Kuran ve Sünnette İtikad, İbadet ve Güzel Ahlak" adıyla Türçeye kazandırılan kitabında şöyle açıklyor: "İhyâ-u Ulumi'd-Din , Kütüb-ü Sitte ve birkaç dini eser haricinde hiçbir kitabın görmediği alakayı, güveni ve kabulü görmüş ve her tarafa yayılmıltır. Dünyanın dört biryanındaki Müslümanlar bu eseri, asırlar ve nesiller boyunca hayatları için bir aşk ve düstur olarak kabul etmişlerdir. Bu tesir Gazali'den sonra da devam etmiştir. Hatta aşırı tenkitçiliği ile meşhur olan Ebu'l-Ferec İbni Cevi daki "Minhacu's-Salikin" isimli sesrini İhyâ-u Ulumi'd-Din'in tesiri altında ve hatta onun özeti denilebilecek şekilde yazmıştır... Böylece İhya kitabından mülhem ve Gazali okulu diye adlandırabileceğimiz müstakil bir eğitim metodu meydana gelmiştir." 120
İhyâ-u Ulumid Din' in Türkçe tercümeleri de çok büyük ilgi görmüştür. Bu şaheseri Türkiye'de ilk kez Mehmet Şevket Eygi121 tercüme ettirmiş ve sahibi olduğu Bedir Yayınevi aracılığı ile yayımlamıştır. Ondan sonra birçok tercüme çeşitli yayınevlerince yayımlanmış, aynı çeviriler yoğun ilgi nedeni ile birkaç yayıncıdan neşredilmiştir.
İhyau Ulumi'd Din dört ana bölümden ve 40 kitaptan oluşmaktadır. Bu 40 kitaptan bir çokları müstakil kitaplar halinde de yayımlanmış ve diğer tüm kitapları gibi büyük ilgi görmüştür. Bu ilgi ve alaka halen daha hiçbir yazara nasip olmayacak şekilde devam etmektedir. Bu da onun eserlerini ne derin bir ihlas ve samimiyetle yazdığının isbatıdır.
10 Rebiülahir 1431 / 26 Mart 2010
Mustafa Kasadar Fatih / İstanbul
[1] Müslim, İmân 62. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 61; İbni Mâce, Fiten 12.
[2] Ebu'l-Hasen en-Nedvi, Kur an ve Sünnette İtikad, İbadet ve Güzel Ahlak, 8
[3 ] İhyau Ulumiddin, c, 1, Mukaddime.
[4] A,g,e. 19,346
[5]El İmamu'l Gazali, Şami 160
[6] RicalulFikr 3,241-244
[7] İhya 4, 356-358