Kitap İslam Tarihi , 2.EL
Yazar M. Asım Köksal
Yayınevi Şamil Yayınları
Kağıt Cilt 1.Hamur beyaz kağıt - 18 Cilt, ( 12 Kitap )
Ebat 16.5x24.5 cm
Yayın Yılı 1987
RESİMDEKİNİN AYNISIDIR, ORTA KONDİSYONLUDUR, EKSİĞİ YOK
Peygamberimizin hayatını veren en geniş eserdir. 1997 yılında Kültür Bakanlığı´nca yılın ilim adamı seçilen M. Asım Köksal hocanın kaleme aldığı bu eser Pakistan´da SİYER DALINDA DÜNYA BİRİNCİLİĞİ ödülünü almıştır.
Peygamberimizin hayatını, ashabın hayatını nefes nefese takip eden başka bir eser yoktur. İslami yaşayışı, İslam devletinin çatısını anlamak, öğrenmek ve örnek almak için bu eser mutlaka okunmalıdır.
Önsöz
Bizi ve her şeyi yaratan, bitmez tükenmez nimetleri içinde yaşatan Yüce Allah'a hamd'ü sena eder; sevgili Peygamberimiz, dünya ve âhirette en büyük Rehber ve Önderimiz Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm Efendimizi, bütün ev halkını, soyundan gelenleri, kendisi ile sohbet ve İslâm dâvasına hizmet edenleri sevgi ve saygı ile selâmlarım.
Bugün; okuyucularımıza Mekke Devrini sunduğum bu cildler; İtalyan Müsteşriki Leone Kaetani'nin yazdığı, daha doğrusu, bir çok Müsteşrik, Profesör ve Rahiplerin yardımıyle ona yazdırıldığı İslamTarihi ni, incelemek ve yanlışlarını ortaya koymakla uğraştığım sıralarda; Peygamberimiz Aleyhisselamın hayatına ve İslâmiyet'e âid bilgileri, başta, Kurân-ı Kerim'le hadîs ve Sünnet Mecmuaları olmak üzre, Ana Kaynaklarımızdan derleyip yaymak ve yabancı tercemanları aradan çıkarmak için duymuş olduğum şiddetli lüzum ve arzudan doğmuştur.
Diyanet İşleri Başkanlığından geçen 31 yıllık vazifemden ayrılıp gecemi, gündüzümü bu ağır işe vermedikçe, başaramayacağıma kanâat getirdiğimden 19 Eylül 1964 tarihinde emekli olup işe başladım.
On yedinci asrın ortalarına kadar Avrupa Hıristiyanlık dünyasının, Dinimiz ve Peygamberimiz hakkındaki bilgisizliği ve düşmanlığı korkunçtur.
Rönesanstan sonra, bu düşmanlık, az çok gevşemiş ve eski şiddetini kaybetmiş gibi görünürse de, hâdiseler, dinî ve siyâsî taassubun elele vererek bu eski düşmanlığı, şu veya bu şekilde, fakat, sistemli ve maskeli bir surette devam ettirdiğini göstermiştir.
Onsekizinci asrın sonlarına doğru Avrupa; siyâsî nüfuzunu, İslâm ülkelerine yaymağa başlayınca, İslâmiyet inceleme hareketi de hızlanmış; Müsteşrikler çoğalmış; bu Müsteşrıklar, bağlı oldukları hükümetlerin teşviki ve direktifile; Şark dillerini öğretecek okullar, Şark kitaplarını toplayan kütüphaneler açmışlar; Asya Dernekleri Kurmuşlar; Şark eserlerini basmak ve terceme etmekle uğraşmışlardır. (1)
Avrupa'nın, İslam ülkeleri ile ilişkisinin artması, Müslümanlık ve Peygamberimiz hakkında yazı yazan ve İslâmî eserlerle uğraşanların da, sayısını arttırmıştır.
Şark ilimlerini öğrenmeğe girişen gayr-ı müslimler içinde, İslam ilim ve irfanını tedkik ve tetebbua koyulup dinî, siyâsî gayelerinden kısmen veya tamamen uzaklaşmış olanlar bulunduğu gibi; açık ve kesin Vesikalara rağmen, hâdiseleri, aslî şekillerinden uzaklaştıran, onları, olduklarından başka türlü gösteren, gerçekleri tahrif etmekten çekinmeyenler de, çoktur.
(1) İngiliz Profesörlerinden Margoliouth'un verdiği bilgiye göre: Avrupa'da, Peygamberimizin hayatına dair yazılan eserler:
Thomas Gagnier'in 1723 de Ebülfida'nın eserini bastırması ile başlar. Bu sırada Henri Comte de Boulainvillers, Peygamberimizin hayatına dair yazdığı eserini bastırmış, bu kitap 1723 de Amsterdamda ikinci kere basıldığı zaman Gagnier tarafından tenkid edilmiştir.
1843 de G. Wiel, Almanca olarak (Muhammed,der Prophet) isimli kitabını yazmış ve Avrupa Bilginleri, bunu, tarafsız bulmuşlardır.
Amerikalı Washington Erving'in 1849 da Londra'da yayınlanan, Peygamberimiz hakkındaki (The Life Of) isimli eseri de, G. Wiel'in kitabına dayanır.
G.L. Merric'in, Şiî kaynaklara dayanarak yazdığı (The Life and Religion Of Muhammed) isimli eseri, 1850 de yayınlanmıştır.
A. Sperenger, (Das leben und die lebre des Muhammed) isimli eserini 1851 de yayınlamış, bunda hiç tanımadığı konularda bir sürü ileri geri tahminlerde bulunmuştur.
W. Muir de, bundan yararlanarak, Peygamberimizin hayatı hakkındaki (The Lif Of Muhammed) isimli eserini 1858 de yayınlamış ve bunda Hıristiyanlık taassubunu açığa vurmuştur. Felenekli Dr. Dozy'nin yazdığı (History Of İslam) isimli eser, 1861 de Felemenkte bastırılmıştır. Yazarın garazkârlığı, kitabında elle tutulacak derecede göze çarpar. Bu kitap, Dr, Abdullah Cevdet tarafından Türkçeye de, çevrilmiş ve yayınlanmıştır. Barthelemy Saint Hilaire'in yazdığı (Mohammed le Coran) simli eseri 1865 de Paris'te yayınlanmıştır.
Bosvvorth Smith'in (Mohammed and Mohammedanism) isimli eseri 1873 de yayınlanmıştır. S.W.Koelle'in yazıp 1885 de yayınladığı (Mohammed and Mohammedanism) isimle eserde de, Hıristiyanlık taassubu göze çarpar. H. Grimme'nin Mohammed) isimli eseri 1892 de, E. Lamairesse ile Djarric'in yazdıkları (Vie de Mohammed La Tradition) isimli kitap ta 1897 de Paris'te yayınlanmıştır.
Bunların, İslam Tarihi üzerinde yaptıkları kasıdlı yanlışlık ve yolsuzluklar, insanı, çileden çıkaracak derecededir.
Bu yanlışlık ve yolsuzluklar; ya haberlerin, kaynaklarımızdan terceme ve nakilleri sırasında yapılmakta, ya da, kasden yanlış anlamaktan ileri gelmektedir.
Yanlış nakle, yanlış anlayışa dayanan ve birbirini tutmayan indi ve yersiz yorum ve görüşlerin ve hattâ iftiraların haddi hesabı yoktur.
Bunların, korkunç ve iğrenç örneklerini hemen ve topluca görmek isteyenler, Kaetani'nin, müteaddid yardımcılarile yazdığı ve Hüseyin Cahid tarafından Türkçeye çevrilip 1924 yılında (İslam Tarihi) adı ile yayınlanan 10 cildlik kitap üzerine beş yıl eğilip 1960 yılında yayınladığımız ve ahîren Diyanet İşleri Başkanlığınca da, ikinci baskısı yapılmakta olan (Reddiye) mizi mutalea buyursunlar.
(Reddiye)mizi elde edemeyen okuyucularımıza, inşaallah, Mekke Devri nin sonunda yazacağımızı umduğumuz cildde ilim adına, nasıl yalanlar uydurulduğunu, Dinimize, Peygamberimize, Kitabımıza, Eshab-ı Kirama... nasıl iftiralar yapıldığını göstereceğiz.
Medine Devri cildlerinde ise, her bahsin sonunda, onların birer birer ele alınıp muhakeme ve redd edilmiş olduklarını göreceklerdir.
Acz ve noksanımıza bakmadan, Peygamberimiz Aleyhisselâmın hayatını ve İslâmiyeti; Ana Kaynaklarımıza dayanarak, Kur'an-ı Kerim'le Hadîs ve Sünnet Mecmualarından yararlanarak yazmak gibi ağır, ağırlığı nisbetinde de, şerefli bir işi yüklenmemizin sebebini yukarıda açıklamıştık.
Yüce Allah da, bizden yardımını esirgemedi.
Peygamberimizin Hayatı ve İslam Dinini Yayışı hakkında şimdiye kadar yazılan eserlerde, yapılan yayınlarda maalesef kaynaklarımıza pek o kadar bağlı kalınmadığını, fazlaca ihtisar ve tasarruf yoluna gidilerek vakalardakı canlılık ve güzelliğin ve hattâ te'sirin söndürüldüğünü gördük.
Biz, bu yola gitmemeğe çalıştık.
Eserimizde, yalnız Kaynakları, haberleri konuşturmak istedik.
Kaynaklarda kısa geçilmiş veya mübhem bırakılmış noktaları, uzun araştırmalar yaparak elde edeceğimiz bilgilerle aydınlatmayı tercih ettik. Şahsî görüş ve düşünüşlerimizle araya girmekten; vak'aların arı, duru havasını bulandırmaktan son derece kaçındık.
F. Bohl'ün (Mohammed Liv) isimli eseri 1905 de, D.S. Margoliouth'in (Mohammed and the Rise of İslam) isimli eseri de 190b de Newyork ta yayınlanmıştır. İtalyan Müsteşnklarından Kaetani'nin, bazı Müsteşrik, Râhib ve Profesörlerin yardımıyle yazıp 1905-1913 yıllarında cild cild yayınladığı (Annali del İslam) isimli eser de, Hüseyin Cahıd tarafından Türkçeye çevirilerek 1924-1926 yıllarında on cild halinde (İslam Tarihi) adiyle ve Maarif Vekâleti (Telif ve Terceme Encümenince kabul edilmiştir) şerhiyle yayınlanmıştır.
Evvel ve âhir tenkidlerimizde, bu tercemeyi göz önünde tuttuk.
Batılıların, lehde ve aleyhde daha başka yayınları da vardır.
(Rahmetli Şibli Nûmâni-i Hindinin Sîretünnebî Mukaddimesine bakınız!)
Şâyed, arada sırada kendiliğimizden bir kaç satır veya kelime yazdığımız olmuşsa, bu da ancak, konuya veya vak'aya ışık tutma maksadı ile olmuştur.
Okuyanlara itimad gelsin, araştırma yapmak isteyenlere de, kolaylık olsun diye her sahifenin altında o bahsin kısmen veya tamamen bulunduğu kaynakları ekseriya kıdem sırasını gözeterek cild ve sahife numaraları ile gösterdik.
Eskilerin de, yenilerin de, yadırgamayacakları bir dille yazmağa ve gerektikçe, verdiğimiz bilgilerle, kendilerini araştırmalar yapmaktan kurtarmağa çalıştığımız bu kitabımızdan, her sınıf okuyucumuzun yararlanacağına, memnun kalacağına inanıyoruz.
Hayatımızın en mes'ud ve mutlu devri, olanca güçlük ve ağırlığına rağmen, hiç şüphesiz, bu kitabı hazırlamakla geçirdiğimiz devir olmuştur.
Çünki; başından sonuna kadar bütün bir devri, olanca çileleri ve mutlulukları ile sevgili Peygamberimizin ve Sahabîlerinin yanında yaşamış gibi idik!
Bu kitabımızı okuyanların da, aynı görüşe varacaklarını sanıyoruz.
Peygamberimizin hayatını okumak ve öğrenmekte, kadın, erkek, genç, ihtiyar her Müslüman ve hattâ herkes için, tertemiz, pürüzsüz, ibretli, mutlu bir hayatı örnek edinip kendilerini, kötü örneklerin tesirlerinden kurtarmak, Peygamberimize olan sevgi ve bağlılığı pekiştirmek, gerçekleştirmek ve bunun sonucu olarak da, dünyada ve âhirette mutlu bir hayata kavuşmak vardır.
Bu, Ahzab Sûresinin 21 .ci âyet ile yapılan İlâhî tavsiyenin de, gereğidir.
Bunun içindir ki: Müslümanlar, Dinlerine âid hükümleri ve bilgileri nasıl hıfz ve kayd etmeyi ihmal etmemişlerse, Peygamberimizin hayatına, gazalarına aid haberleri de öylece, ihmal etmemişlerdir.
Eshab-ı Kiramdan Sa'd b. Ebî Vakkas (Vefatı: 55)ın, oğullarına, Peygamberimizin hayat ve gazalarını öğreterek "Oğullarım! Bunlar, Atalarınızın şerefidir. Onları, hatırda tutunuz. Unutmayınız!" diye tavsiyede bulunduğu rivayet edilir. (2)
Ankara, 10 Ocak 1987
M. ASIM KÖKSAL
(2) Halebi-İnsanüluyun c.l, s.2-3
SİYER ve MEGAZİ MÜELLİFLERİ ve SİYER ve MEGAZİ KİTAPLARI
Hicrî 1. ci yüzyılın ortalarından itibaren Müslümanlar tarafından Peygamberimizin hayatına ve gazalarına, özel deyimiyle Siyer ve Megazisine dair eserler kaleme alınmağa başlamış ve devam edip gitmiştir.
1.Kâtip Çelebi; Megazi kitaplarından bahs ederken, Megazi hakkında ilk eseri yazan zatın Ibn-i İshaktan başka -Urve b. Zübeyr (22-94) olduğunu söyleyenler bulunduğunu da, kayd eder. (3)
Halife Abdulmelik (Ö.86) in, İslam Tarihine aid bazı vak'alar hakkında Urve b. Zübeyr'e başvurması; kendisinin, Siyer ve Megazi hususundaki yetkisine delâlet ettiği gibi kaleme aldığı mektuplar da (4), onun, ilk Siyer ve Megazi müellifi oluşu hakkındaki görüşü destekler.
İbn-i İshak'ın (85-151),bir çok önemli vak'alara dair olan rivayetleri de, Urve'ye dayanır.
2- Vefat tarjhi sırasına göre, Urve'den sonra Eban b. Osman b. Affan (vefatı: 105) gelir. Medine Fakihlerinden ve Urve'nin arkadaşlarından olup yedi yıl kadar Medine Valiliğinde bulunmuş olan Eban; Peygamberimizin Sîreti ile ilgili Hadîsleri Sahifeler halinde toplamıştı.
İbni- İshak'ın Üstadı İmam Zührî (50-124) Eban'dan Hadîs okumuştur.
İbn-i Sa'd; Mugîre b. Abdurrahman'ın, Megazi'yi, Eban'dan okuduğunu ve rivayet ettiğini açıklar.
3-Tabiîn bilginlerinin büyüklerinden olan Şâbî (vefatı: 109) de, Urvenin çağdaşlarındandır. Hadîs ve Megazi'de Üstad tanınmıştır. Kendisini, bir gün, Megaziye aid Hadîsleri rivayet ederken, Eshab-ı Kiramdan Abdullah, b. Ömer, dinlemiş ve "Bu andığı zatlarla o gazalarda ben de, bulmuştum.
Hal, böyle iken, bu kişi (Şâbî), benden daha etraflı ezberlemiş, onları benden daha iyi biliyor!" diyerek Şâbî'nin Megazideki vukuf ve selahiyetini takdir etmiştir. Zührî ve daha sonraki güvenilir bilginler, Şâbî'ye dayanarak bir çok rivayetlerde bulunmuşlardır.
Katip Çelebî-Keşfüzzunun c.2, s.1746-174/
Vehb b. Münebbih'ülyemânî (vefatı: 114)'de, Megaziye âid Hadisleri toplamıştır. Onun Mecmuasının bir nüshası, bugün Almanya'da heidelberg şehrinde bulunmaktadır.
Âsim b. Ömer b. Katâde (vefatı: 121), Tabiîn bilginlerinin büyüklerinden olup Siyer ve Megazi'de Üstad idi.
Halife Ömer b. Abdul'aziz'in, Onu, Şam camiinde, Megazi dersleri vermekle vazifelendirdiği Tehzîbüttehzîb'de kayd edilmiştir.
Âsim b. Ömer b. Katâde'nrin rivayetleri babasına, büyük annesine ve Enes b. Mâlik'e dayanır.
İbn-i İshak'ın da, bir çok rivayetlerini, Ona dayadığı görülür.
6- Şurahbil b. Sa'd (vefatı: 123) in, Medine'ye hicret eden Müslümanların, Bedir ve Uhud gazalarına katılanların isimlerini kayd ettiğini ünlü megazi bilginlerinden Musa b. Ukbe (vefatı: 141) bildirir.
İbn-i Sa'd de (168-230), Peygamberimizin, Küba'dan Medine'ye hareketine dair olan rivayetleri Şurahbil'e dayanarak kayd eder. (Tabakat c.l, s.237)
Süfyan b. Uyeyne (107-198), hiç kimsenin, Megazi'yi ve Bedir vak'asını Şurahbil kadar bilmediğini söyler.
Şurahbil'in, Eshab-ı Kiramdan Zeyd b. Sabit, Ebû Hüreyre ve Ebû Saî-dülhudrî ile de, görüştüğü bildirilmektedir.
7- Muhammed b. Müslim b. Şihab'üzzührî (50-124) nin Siyer hakkında başlı başına bir eser yazdığını, İslamda Siyer'e dair yazılan ilk eserin, Zührî tarafından kaleme alınan eser olduğunu; Süheyli, kitabında bildirir. (5)
Halebi de Siyer'de ilk eseri yazan zatın Zühri olduğunu; Zühri'nin dünya ve ahirette hayırlı ilmin, Siyer ve Megazi ilmi olduğunu söylediğini açıklar. (6)
Musa b. Ukbe ve İbn-i İshak gibi Siyer ve Megazi Üstadları Zührinin tilmizlerindendi.
8- Yâkub b. Utbe (vefatı: 128), Medine Fakîhlerinden olup Siyer ve Megazi'de Üstad, sözüne ve bilgisine güvenilir bir zat idi.
Süheylî-Ravdulünüf 'c.l, s.122
Halebî-lnsanüluyum c.l, s.2,3
Valiler, Onun görüş ve bilgisinden yararlanırlardı.
9- Abdullah b. Ebî Bekr b. Hazm ülensârî (65-135), Medine Kadısı idi. Sözüne ve bilgisine güvenilir sayılı kişilerden, Siyer ve Megazi Müelliflerindendi. İbn-i İshak, Ondan, bir çok rivayetlerde bulunmuştur.
10- Musa b. Ukbe (vefatı: 141), İmam Zührî'nin tilmizlerinden ve İbn-i
İshak'ın ders arkadaşlarındandı. Siyer ve Megazi'de Otorite idi.
İmam Mâlik, Hadis'de Onun tilmizi idi. "Megazi'yi kimden öğrenelim?" diyenlere, Musa b. Ukbe'nin Megazisini tavsiye eder "Bizim katımızda, Megasinin en sağlamı, Onunkidir. Çünki, O Sikadır, her hususta güvenilir kişidir!" derdi (7)
İmam Ahmed b. Hambel de "Musa b. Ukbe'nîn Megazisini size tavsiye ederim. Çünki, O, Sikadır, en güvenilir kişidir." demiştir. (8) İmam Şafiî de, Musa b. Ukbe'nin Megazisi hakkındaki görüşünü: "Bu kitap, küçük ve başkalarının kitaplarında anlatılan şeylerin çoğunu içine almadığı halde, Megazi içinde ondan daha sağlamı yoktur!" diyerek açıklamıştır.
Bunun içindir ki; Kâtip Çelebi de, İbn-i İshak'ın, Urve'nin, Vehb b. Mü-nebbih'in, Muhammed b. Âiz'ülkureşî'nin, Yahya b. Saîd'in, İbn-i Abdul-ber'rülkurtubî'nin, Abdurrahman'ulensârî'nin, Ali b. Ahmed'ülvâhidî'nin, Musa b. Ukbe'nin Megazi müelliflerinden olduklarım söyledikten sonra, Musa b. Ukbenin Megazisinin, Megazilerin en sağlamı olduğunu hatırlatmayı unutmaz. (9)
Musa b. Ukbe'nin Megazisinin önemi, şüphe yok ki, rivayetlerin en sağlam ve güvenilir olanını seçip kitabına almış olmasından ve rivayetlerin mevsukıyetine, diğer müelliflerden daha çok önem vermesinden ileri gelmekte idi.
Bu itibarla, Onun kitabı, öteki Megazi kitaplarından daha derli toplu düşmüştür.
Fakat, ne yazık ki, Musa b. Ukbeninin Megazisinin metni bu gün elimizde bulunmamakta, ona dair bilinen şeyler, Musa b. Ukbeye çağdaş olan veya daha sonra gelen müelliflerin, Onun Megazisinden yaptıkları aktarma
Nevevi-Tehzibü'l-esmâc.2, ks. 1, s. 118
Zehebî-Tezkiretülhuffaz c.l, s.139-140
Kâtib Çelebî-Keşfüzzunun c.2, s. 1747-1748
veya özetlemelerden ibaret kalmaktadır.
Musa b. Ukbe, Eshab-ı kiramdan Abdullah b.Ömer, Enes b.Mâlik, Sehl b.Sa'd ve Salim gibi bazı zevat ile de, görüşmüştür.
Kendisi, bütün bilginlerce güvenilir kişilerden sayılmaktadır.
Yayhal'Ensârî, İbn-i Cüreycl, Mâlik, Süfyan-ı Sivrî, Süfyan b. Uyeyne, İbn-i Mübarek ve İbn-i İshak gibi bilginler, Musa b. Ukbe'den rivayetlerde bulunmuşlardır. (10)
İmam Buhârî de, Sahih'ine, Musa b. Ukbe'den bir çok rivayetler almıştır.
11- Muhammed b. İshak (85-151), Siyer ve Megazi konusunda, Musa b. Ukbeden sonra, en selâhiyetli zattır. İbn-i İshak, meşhur, Siyer ve Megazisini, Halife Mansur'un emrile Şehzade Mehdi için kaleme almıştı.
Halife, Mansur, kitabı, çok uzun bulduğu için, onu, İbn-i İshak'a kısalttırmış, uzun olanını da, Saray kütüphanesine koydurmuştu. (11)
İbn-i İshak tarafından uzunca ve kısaca olmak üzere kaleme alınmış olan bu kitapların müellif nüshalarının nerede bulundukları henüz bilinmemekle beraber son zamanlarda ele geçen muhtasar beş cüzlük bir kısım, 1400-1981 yılında Konya Hayra Hizmet Vakfı İdaresince yayınlanıp ehlinin istifadesine sunulmak lutfunda bulunulmuştur. Hizmetleri meşkûr olsun.
İbn-i Hişam (vefatı: 213), kaleme aldığı (Sîretünnebî) kitabına, İbn-i İs-hak'ın Siyer ve Megazisinden (İbn-i İshak, der ki: İbn-i İshak, der ki:) diyerek pek çok aktarmalarda bulunmuş ve onu, büsbütün gayıplara karışmaktan kurtarmıştı.
12-Yemen Fakîh ve Muhaddislerinden ve İbn-i İshak'ın çağdaşlarından Mâmer b. Râşid'in de (vefatı: 153), bir Kitabülmegazi'si olduğunu, Siyer ve Hadîs bilginlerinden Abdurrezzak (121-21 l)in, ondan rivayetlerde bulunduğunu İbnünnedîm, açıklar. (12) Mâmer, b. Râşid, ünlü bilgin İmam Zühri'nin tilmizlerindendi. Kendisi, bilginler katında İkinci İmam Malik sayılır. Mâmer'in Elcâmi'i, elde bulunan ilk Hadîs mecmualarındandır.
13-Muhammed b. Salih (vefatı: 168), İmam Zühri'nin tilmizlerinden olup Siyer ve Megazi'de otorite idi.Siyer ve Megazi bilgini Vâkıdî'nin de, Üstadı idi.
Nevevî-Tehzibülesmâ c.l, s. 112
Hatibülbağdadî-Tarihulbağdad c.l, s.221
lbnünnedim-Fihrist s. 138
Muhaddislerin Fakihlerinden İbn-i Ebizzinad (vefatı: 174) "Megaziye dair sağlam ve belgeli bilgi edinmek isterseniz, onu, Muhammed b. Salih'den öğreniniz!" derdi.
14-Necîhulmedeni (vefatı: 170), Hişam b. Urvenin tilmizidir.
Kendisinin, bir Kitabülmegazisi vardır (13)
Vâkıdî ve Sevrî, ondan, sık sık aktarma yapmışlardır.
Ahmed b. Hanbel de, Onun, Megazide, otorite olduğunu kabul etmiştir.
15-Medine Kadısı Abdulmelik b. Ebî Bekr b. Amr b. Hazm (vefatı: 176),
Siyer ve Megazide otorite olup halk, Onun, Siyer ve Megazi derslerine koşardı. Kendisinin, bir Kitabülmegazi'si vardır. (14)
16-Ali b. Mücahidülkindî (Vefatı: 180) de, Megazi müelliflerindendir. Ahmed b. Hanbel de, Ondan aktarmalarda bulunmuştur.
17- Ziyad b. Abdullah b. Tufeyl'ülbekkâî (vefatı: 183), İbn-i İshak'ın tilmizi, İbn-i Hişam'ın da, Üstadı idi. Kendisi, Siyer ve Megazide otorite idi.
18- Seleme b. Fadlulebraşî (vefatı: 191), İbn-i İshak'ın tilmizi idi. Rey Kadılığında bulunmuş bir Siyer ve Megazi kitabı yazmıştır. İbn-i Maîn, onun bu eserini, Mükemmel eserlerden sayar, Taberî de, ondan rivayetlerde bulunur.
19- Yahya b. Saîd b. Eban'ülezdî (vefatı: 191-194), Hişam, b.Urve ile İbn-i Cüreyc'in tilmizi idi. İbn-i Sa'd, bunun hakkında "Rivayetleri az ise de kendisi, güvenilir kişidir." der. Kâtip Çelebî, onu, Megazi müelliflerinden sayar.
20- Velid b. Müslim'ülkureşî (vefatı: 195) Muhaddîslerden olup Siyerde, Tarih ve Megazi'de ondan üstünü yoktu. İbnünnedim, Velid'i, Siyer ve Megazi bilginlerinden sayar ve kendisinin, bir Kitabülmegazi'si bulunduğunu bildirir. (15)
21-Yûnus b. Bükeyr (vefatı: 199), Hişam b. Urve ile İbn-i İshak'ın tilmizi idi. Zehebî, Tezkiretülhuffaz'da, onun, Megazi sahibi olduğunu bildirir. Zürkanî'nin, MevahibüUedünniye Şerhında bildirdiğine göre: Yûnus, İbn-i İshak'ın Kitabüssiyer velmegazisine bir zeyl yazmıştır.
22-Muhammed b. Ömer'ülvâkîdî (130-207)nin, bir çok eserleri olup iki-
İbnünnedim-Fihrist s. 136
İbnünnedim-Fihrist s.315-316.
İbnünnedim-Fihrist s. 159, 318
si Siyer ve Megazi'ye dairdir. Zehebî'nin bildirdiğine göre:
Bağdad Kadısı olan M. b.Ömer'üPVâkıdî, Siyer ve Megazi Müelliflerinin başında gelmekte idi, bilgi hafızı, bilgi denizi idi.
Kendisinin mahfuzatı: Tarih, Siyer, Megazi, Havadis, Eyyâmünnâs, Fıkıh vesair ilimlere tealluk ediyordu. "Kitapları mahfuzatından daha çok olmayan kimse yoktur.
Benim mahfuzatım ise, kitaplarımdan daha çoktur!" dediği, kitaplarının yüz yirmi katır yükü tuttuğu nakl edilir.
Muhaddislerden bir kısmı Vâkidî'yi, Zaif, Metruk ve hattâ yalancı sayarlarken, bir kısmı, kendisinin Sikalığına şehadette bulunmuşlardır.
Mus'abuzzübeyrî "Vallahi, Vâkıdî'nin bir benzerini daha görmedik! O-Sikadır. Me'mundur." dediği gibi, Muhammed b. İshak'ussağanî de "Vallahi, O, benim katımda Sika olmasaydı, Ondan Hadîs nakl etmezdim." demiş. Yezid b. Harun ve Ebû Ubeyd de, onun Sikalığına şehadette bulunmuşlar, hattâ "Vâkıdî, Hadîsde Emîrülmü'minîndir!" diyecek kadar ileri gidenler de olmuştur (16)
Vâkıdî'nin leh ve aheyhindeki bu şehadetlerin, İbn-i Seyyidünnas'ın Kitabında da, aynen zikr edilmiş olduğu görülür.
Hattâ Ahmed b. Hanbel'in, Vâkıdî'yi, aynı hâdise hakkındaki bir metnin senedlerini toptan zikr ederek tek metin gibi vermesinden dolayı en ağır bir şekilde suçlamasını, İbrâhim-i Harbî'nin, haksız bulduğunu, eğer, bu bir ayıpsa, bunu, Zührî'nin de, İbn-i İshak'ın da, yaptığını söylediğini nakl ettiği gibi, İmam Ahmed b. Hanbel'in, bütün bunlara rağmen, her Cuma, Vâkı-dinin, Hadîs kitaplarından iki cüz getirtip mutalea ettikten sonra iade etmekten geri durmadığı da bildirilir.
Büyük bir Siyer ve Megazi bilgini olan Vâkıdî'nin, hâdiselerin tafsîlatı-na vâkıf olma merakını, daha doğrusu aşkını taşıdığını da, kendisi hakkında verilen bilgiden öğreniyoruz.
Deniliyor ki: Vâkıdî, Eshabın ve Şehidlerin oğullarından veya onların âza'dlılarından kime rastlasa, muhakkak, onlardan, babalarının nerede savaştıklarını ve nerede şehid düştüklerini sorar, yerini öğrendiği zaman, gider, onları keşf ve muayene ederdi.
Nitekim, bu maksadla Müreysi'e kadar gidip orayı gözden geçirmişti.
Harun'ülherevî de "Vâkıdî'yi, Mekke'de gördüm: yanında bir su ibriki bulunuyordu.
(16) Zehebî-Mîzanülitidal c.3, s.662-666 Kendisine (Nereye gitmek istiyorsun?) diye sordum.
(Huneyn'e gidip vak'a mahallini görmek istiyorum!) dedi." der. (17)
Siyer ve Megaziye kendisini bu derece vermiş, adamış olan bir zatın başkalarının kolay kolay vakıf olamayacakları bir takım tarihî inceliklere ve tafsilata vâkıf olacağı tabiî sayılmalı değil midir? Vâkıdî üzerinde biraz fazlaca durmamızı, yersiz ve gereksiz sayanlar, belki, bulunabilirdir.
Maalesef bit müddetten beri İslam dünyasında, değil asırların, çağların bile kolay kolay yetiştiremeyeceği bazı İslâmî Kıymetlerimizi, peşin hükümlerle harcamakta, ve meselâ: herhangi tarihî bir haberde Vâkıdî ismini görür görmez, hiç araştırmadan onu hemen Uydurma saymaktayız!
Bunun, ne kadar yanlış ve yersiz bir tutum olduğunu bir misalle arz edeyim:
Peygamberimizin, siyah sarıklı olduğu halde, Mekke'ye girdiği hakkında Vâkıdî'nin Megazisinde nakl ettiği habere (18), Makdisî, hemen (Mevzudur!) damgasını vurmuş, İzmirli İsmail Hakkı bey merhum da, (Siyer-i Celil-i Nebeviye Mukaddimesinde (19), bunu, böylece kabul etmiş, ondan sonra, onun kitabından basma kalıp alarak kim bilir niceleri, onun yuvarlanmış olduğu gaflet çukuruna yuvarlanmışlardır.
Halbuki, bu haberi: Vâlkıdî'den sonra İbn-i Sa'd (20), Ahmed b. Han-bel (21) Belâzürî (22), Müslim (23), Ebû Davud (24), Tirmizî (25), Nesaî (26), İbn-i Mace (27) Sahih bir haber olarak kitaplarına kayd etmişlerdir.
Her büyük ilim adamında bir kusur bulunması normaldir.
İmam Ebû Hanîfe'nin Hadîs'de Zaif sayılması (28), kendisinin İmam-ı âzamlığına halel getirmiş midir?
Altun cevherlerimizin başka madenlerle karışık bir halde bulunuşu, onları işletmekten bizi alıkoymadığı gibi, İslamî kıymetlerimizi de şu veya bu kusurları vardır diye onları topyekün inkâr veya ihmale bizi sevk etmemek, her halde daha doğru olurdur sanırız.
İbn-i Seyyidünnas-Uyunüleser c.I, s.17-21
Vakıdî-Megazi c.2, s.824
İzmirli İsmail Hakkı-Siyeri Celilei Nebeviye Mukaddimesi s. 124.
İbn-i Sa'd-Tabakat c.I, s.455
Ahmed b. Hanbel-Müsned c.2, s.387
Belâzürî-Ensabüleşraf c.I, s.507
Müslim-Sahih c.2, s.990
Ebû Davud-Sünen c.4, s.54
Tirmizî-Sünen c.4, s.225
Slesâî-Sünen c.5, s.201, c.8, s.211
İbn-i Mace-Süneri c.2, s. 1186
İbn-i Sa'd-Tabakat c.6, s.369
Abdurrezzak b. Hemman (126-211), ünlü Muhaddislerden Mâmer b. Râşid'in tilmizi olup Siyer ve Megaziye dair bir eseri ile büyük Hadîs Mecmuası olan (El Musannef)i vardır.
Ebû Muhammed Abdulmelik b. Hişam (vefatı: 213-218), sağlam ve güvenilir bir Tarihçi olup İbn-i Ishak'ın Kitabüssiyer velmegazisini başından sonuna kadar takib ile İbn-i Ishak'dan aldıklarını (İbn-i Ishak der ki:) (İbn-i İshak der ki:) diyerek ve kendisi tarafından arada sırada ona eklenmiş olanları da, göstermek suretile bir Sîretünnebî meydana getirmiştir ki bugün, Sîret-i İbn-i Hişam diye anılan ve İbn-i İshak'in muhtasar Kitabüssiyer velmegazisini büsbütün gayblara karışmaktan kurtarmış bulunan kitap, işte bu kitaptır.
İbnri Hişam'in bu kitabı, zaman zaman şerh, ihtisar ve nazm edilmek suretile tekrar tekrar ele alınmıştır.
İbn-i Hişam'a kadar devam eden Siyer ve Megazi yazma işinin, onda duraklamadığı, daha da gelişmiş olarak devam ettiği görülür.
İbn-i Hişam'ı takip eden çağ, kılı kırk yarma çağı idi.
Bu çağda, Kur'an-ı Kerim'e ve Sünnet'e ilişkin meseleleri araştırmak için Ravileri ve Ravilerin ilmî, ahlâkî durumlarım incelemek zorunda kalındığı ve hattâ rivayetleri metinlerle ve rivayet edenlerle birlikte bilmek, Ravilerin hallerini ve rivayetlere ilişkin Hadîsleri ihata edip kavramak Fıkıhda ictihad şartlan arasında sayıldığı için (29) her ilim ve fennin Ravileri bir takım tabakalara ve sınıflara ayrılmış ve bunlar hakkında kitaplar yazılmış bulunuyordu.
25-Vâkıdî'nin Kâtibi diye anılan ve Üstadı hakkında gösterilen itimadsızlıkların aksine olarak son derece güvenilir ilim adamlarından tanınan Muhammed b.Sa'd (168-230), meşhur Tabakatülkebîr'ini, böyle bir devirde kaleme almıştır. Tehzîbüttehzib'de açıklandığına göre: Hatîb-i Bağdadî; İbn-i Sa'd ve Ta-bakat'ı hakkında şöyle der: "İbn-i Sa'd, bilgi, anlayış ve fazîlet sahibi güvenilir kişilerdendir. Eshab ve-.Tâbiîn'in tabakaları hakkında kendi zamanına kadar büyük bir eser meydana getirmiş ve bu eserinde tamamile muvaffak olmuştur." İbn-i Sa'd'in Tabakatından ilk iki cildi, Peygamberimizin Sîretine ve Me-gazisine tahsis edilmiştir. Öteki cildler, Eshab, Tabiîn ve Tâbiîn'in tabileri hakkındadır. Fakat, Peygamberimizin hayatile Eshabının hayatı birbirlerile ilgili bulunduğu için, başka cildlerde de, Peygamberimize aid bir çok malumat vardır.
(29) Şehristanî-Elmilel'ü vennihal c.l, s. 154)
İbn-i Sa'd'ın Tabakat'ı, ilk defa Almanya'da Almanlar tarafından bastırılmıştır. Daha sonra İslam dünyasında basılmağa başlanmıştır.
26-Ali b. Muhammed'ülmedainî (126-225), Necîh'ül'Medenî'nin ve Selemetülfadl'ın tilmizi idi. Tarih ve Ensabül'arab'da geniş bilgiye sahipti.
Ebülferec'ül'Isbahânî'nin, meşhur Eganî'si, ekseriya onun yazılarına dayanır. Tarih ve Ensab hakkında bir çok eserler yazmıştır. Kendisinin Kitabülmegazisi ve Tarihulhulefası meşhurdur. Bu kitaplar, Belâzürî ile Taberî'nin Kaynaklarıdır. İbnünnedim de, onun, bu kitaplarında çeşitli fasıllar, bölümler bulunduğunu bildirir.
(30) Ahmed b. Haris (vefatı: 258) in bir Kitabülmegazisi bulunduğunu İbnünnedim açıklar.
(31) Ömer b. Şebbetülbasrî (vefatı: 262), Hadîs, lügat ve Edebiyatta Üs-tad olup Sîre yazarları arasında yüksek bir yer alır.
İbn-i Mace, Hadîs'de, Belâzürî ve Ebû Nuaym Tarihde onun tilmizi idi.
29-Abdullah b. Müslim b. Kuteybetüddineverî (213-276) da, bir Kitabülmegazi yazmıştır. İbn-i Kuteybe'nin Elmaarif)i, (Âdabülkâtib)i, (Te'vîlü Müşkilülkuran)ı, (Te'vîlü muhtelifülhadis)'i meşhurdur. Hatîb-i Bağdadî, İbn-i Kuteybe'yi, güvenilir kişilerden sayar.
30-Muhammed b. İsâ Ettirmizî (201-279) ünlü Muhaddislerdendir. Kendisinin Hadîs mecmuası, Altı Hadîs Kitabı arasında yer alır.
Peygamberimizin Sîreti, âdet ahlak ve şemaili hakkındaki Hadîslerle meydana getirdiği esere, bir çok bilginler tarafından şerhlar yazılmıştır.
31-Ahmed b. Yahya Elbelâzürî (vefatı: 279) nin, (Ensabüleşraf) adıyla yazdığı çok kıymetli kitabın birinci cildi Peygamberimizin hayatına ve gazalarına tahsis edilmiştir.
32- İbrahim b. İshak b. İbrahim (vefatı: 285) de, bir Kitabülmegazi yazmıştır.
Bu kitap, Müsned-i Sahabe ismile yazdığı kitabın sonundadır.
İbnünnedim; İbrahim b. İshak'ın, vera ve takva sahibi bir zat olduğunu, Hadîs'de Huffaz arasında bulunduğunu bildirir. (32)
İbnünnedim - Fihrist s. 153
İbnünnedim-Fihrist s. 153
İbnünnedim-Fihrist s. 328
Ahmed b. Ebî Yakub b. Cafer (vefatı: 292), Târihulyâkubi)sinin ikinci cildi)nin başına Peygamberimizin siyer ve megazisini muhtasar olarak dere etmiştir. Ebû Bekr b. Ebî Haysemetülbağdadî (207-297), Ahmet b. Hanbel ile İbn-i Maîn'in tilmizi olup Tarih ve Siyerde otorite idi.
Tarihulkebîr'ine, Peygamberimizin Sîretini koymuştur.
35-Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr üttaberî (224-310), büyük Müctehid, Müfessir ve Müverrihlerdendir.
Peygamberimizin Siyer ve Megazisini (Tarihul'ümem velmülûk) ismile yazdığı umûmî tarihinin ilk iki cildine dere etmiştir. Taberî; vak'aları, Muhaddislerin usûlü üzere, kaynaklarile birlikte kayd ettiği için, Ravileri tenkid ilmine vakıf olanlar, Taberi tarihindeki rivayetlerin doğru olanını, doğru olmayanından ayırd edebilirler. Bu bakımdan, Taberî Tarihinin kıymeti büyüktür. İbn-i Esîr'in, Ebülfida'nın, İbn-i Haldun'un eserleri, hep Taberî'ye dayanır.
Zehebî, Mîzanülitidalinde, Taberî'nin, İslâm İmamlarının büyüklerinden ve güvenilirlerinden olduğunu açıklar. (33).
Ebülhasan Ali b. Hüseyin b. Aliyy'ül'Mes'ûdî (vefatı: 346) da, Mu-rûcuzzeheb isimli kıymetli kitabının ikinci-cildine Peygamberimizin siyer ve megazini kısaca dere etmekle beraber Ahbaruzzaman ve Kitabulevsatında ise, Peygamberimizin doğumundan vefatına kadar bütün hayatını yazdığını açıklamıştır. (34)
Hafız Abdulganiyyülmakdisî (vefatı: 404), bir Siyer kitabı yazmıştır.
Ebû Yûsuf b. Abdulberr'ülkurtubî (368-463) nin de, bir Kitabülme-gazisi vardır.
Kurtubî, Hadîs de de, Hafız idi.
Eshabın terceme-i halleri hakkındaki (El'istiab) isimli kitabının başında da, Peygamberimizin siyer ve megazisinden kısaca bahs etmiştir.
Hafız Ebü Muhammed Ali b. Ahmed b. Saîd b. Hazm (314-456), kendisinden önce yazılmış olan Siyer ve Megazi kitaplarını özetleyen (Cevâ-miüssîre) sini yazmıştır.
Kazî Ebülfadl Iyaz b. Musa (476-544), Hadîs ve Hadîs ilimlerinde, Nahiv, lügat, kelâmülarap ve ensabda zamanının İmamı idi. (35)
Zehebî-Mîzanülitidal c.3, s.498-499
Mes'udî-Murûcuzzeheb c.2, s.298
İbn-i Hallikân-Vefeyatülayan c.3, s.483
Peygamberimizin Sîreti hakkındaki (Kitabüşşifa) sı çok kıymetlidir.
41-Abdurrahman Süheylî (508-581) Sîre, Tarih, Hadîs, Fıkıh, Nahiv ve Lügat ta İmam ve Üstaddı. İbn-i Hişam'ın Sîretünnebî'sine kıymetli bir şerh yazmıştır. Cemaleddin Ebülferece İbnülcevzî (508-597), İmam Hafız Allâme bir zat olup sayısız mevzularda yazdığı sayısız eserler arasındaki iki ciltlik (Elve-fa bifezailil Mustafâ)smda (36) Peygamberimizin sîretini, mucize ve faziletlerini anlatmıştır. İbnülesîr Ebülhasan İzzeddin (555-630), Hadîs, Tarih ve Ensabda İmam olup 13 cildlik (Elkâmil Fittarih)inin 2. cildine Peygamberimizin Siyer ve Megazisini dere ettiği gibi, (Üsüdülgabe) sinin birinci cildinin başında da, Peygamberimizin siyer,megazi ve mucizelerini özetlemiştir.
İbn-i Ebî tayyi Yahya b. Halebî (Vefatı: 630), üç cildlik bir Siyer kitabı yazmıştır. Zahîrüddin Ali b. Muhammed (vefatı: 694) in bir Siyer kitabı vardır.
Ebülabbas Muhibbüttaberi (615-695), Hulasatüssiyer ismile bir Siyer kitabı yazmıştır. Kendisi, Fakîh ve Muhaddislerdendir.
Hâfızulkebîr Abdulmü'min b. Halef'üddımyâtî (vefatı: 705) nin bir Siyer kitabı vardır.
Alâüddin Ali b. Muhammed'ülhalâtî (vefatı: 708) bir Siyer kitabı yazmıştır.
Seyfüddin'üddımyâtî (613-732) nin de, bir (Sîretüddımyâtî)si vardır.
Fethuddin Ebülfeth İbn-i Seyyidünnâs'ülbasrî (661-734) de, (Uyû-nüleser) ismile iki cildlik kıymetli kitabını, Peygamberimizin Siyer ve Megazisine tahsis etmiştir.
Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Osman, b. Kaymaz Şem-süddîn'üzzehebî (673-748), Tarîhulislam isimli eserinde, Peygamberimizin Sîretini yazmış (El'iber) isimli kitabının başında da, Megazisini sıralamıştır. Büyük Muhaddis ve Müverrihlerdendi.
Şemsüddin Ebû Abdullah İbn-i Kayyımülcevziyye (691-751), Zâdül-maad isimli kitabına Peygamberimizin Sîretini dere etmiştir.
İzzeddin Ebu Ömer Abdulaziz b. Muhammed b. İbrahim'ülhamavî (vefatı: 766), muhtasar bir Siyer kitabı yazmıştır.
54-İmam İmadüddîn Ebülfida İsmail b. Ömer b. Kesîr (701-774), Elbi-daye vennihaye isimli 14 cildlik umumî Tarihinin ikinci cildine, Peygamberi-
(36) Zehebî-Tezkiretülhuffaz c.4, s. 1342
mizin Siyer ve Megazisini dere ettiği gibi Elmuhtasar'ında da, bunu özetlemiştir. Allâme Abdurrahman b. Muhammed b. Haldun (732-808), (kitabü-liber...) isimli meşhur Tarihinin ikinci cildine Peygamberimizin Siyer ve Megazisini muhtasar olarak dere etmiştir. İmam Ebuttayyib'üttakiyyülfâsî (775-832), (EPıkdüssimîn)...) isimli Mekke Tarihinin birinci cildinin 218-279 uncu sahifelerinde Peygamberimizin Siyer ve Megazisini özetlemiştir.
Ebülabbas Ahmed b. Aliyy'ülmakrîzî (vefatı: 845), El'İmta' isimli eserini, Peygamberimizin Siyer ve Megazisine tahsis etmiştir.
Hafız Muğultay Kasım b. Kutlubuğa (vefatı: 879), bir Siyer kitabı yazmıştır.
Nûrüddin Ali b. Ahmed'üssemhûdî (vefatı: 911), (Vefâülvefa...) isimli kitabının birinci cildine Peygamberimizin Siyer ve Megazisini dere etmiştir.
Ahmed b. Muhammed b.Ebî Bekr'ülkastalânî (vefatı: 923), Meva-hibülledünniye isimli eserinde Peygamberimizin SiyCr ve Megazisini muhtasar, Mucize ve faziletlerini mufassal olarak anlatmıştır.
Muhammed b. Yûsüf'üssâli hî (vefatı: 942), (Sîretüşşamiye) sini, Peygamberimizin siyer ve megazisine tahsis etmiştir.
İmam, Şeyh Hüseyin b. Muhammed b. Hasan'üddiyâr-ı Bekrî (vefatı: 966), (Tarîlulhamîs...) inin birinci cildine Peygamberimizin Siyer ve Megazisini dere etmiştir.
Ali b. Bürhan'üddîn'ülhalebî (975-1044) nin (İnsanül'uyun...)u da, Peygamberimizin Siyer ve Megazisine dair yazılan mufassal ve kıymetli eserlerdendir.
İmam Allâme Muhammed b. Abdulbakıyy'üzzürkanî (Vefatı: 1122), Kastalânî'nin, Mevâhibülledünniye'sine yazdığı sekiz cildlik Şerhında Peygamberimizin Siyer ve Megazisi ve Faziletleri hakkında kıymetli bilgiler vermiştir.
Mekke Müftisi, İmam Ahmed Zeynî Dahlan (Vefatı: 1304) da, meşhur dört Siyer ve Megazi kitabının, yâni: İbn-i Hişam'ın, İbn-i Seyyidünnâs'ın Muhammed b. Yûsüf'üssâlihî'nin ve Halebî'nin Siyer ve Megazikitaplarile Kadı Iyâz'ın Eşşifâsı ve Şerhlarından, Allâme Zürkanî'nin Mevâhibülledün-niye Şerhından yararlanarak bir Sîretünnebî kitabı yazmıştır.
Mevlânâ Şiblî Nûmânî (Vefatı (1335) merhum da yazdığı (Sîretünne-bî)sinin birinci cildinde, Peygamberimizin Siyer ve Megazisini özetlemiş; ikinci cildini, Peygamberimizin idaresine, icrââtına, şahsiyetine, ahlak ve faziletlerine tahsis etmiştir.'
Buraya kadar sıraladığımız kitaplar, Siyer ve Megazi konusunda evvel ve âhir kaleme alınmış olan kitapların hepsi değil, ancak, başlıcalarından bir kısmıdır.
İslam dünyasının her yerinde, her zaman, bu yolda bir çok Müellifler zuhur etmiş, her dilden sayısız kitaplar yazıla gelmiştir.
Günümüzde de, Peygamberimizin Siyer ve Megazisi, Ana Kaynaklarımıza dayanılarak, altı cildi Mekke ve on bir cildi Medine Devri olmak üzere, şimdiye kadar yazılanların en genişi, bu âciz müellif tarafından yazılmış bulunmaktadır.
Bugün, kütüphanelerimizi dolduran kitaplar arasındaki Hadîs Mecmualarında da, Peygamberimizin Siyer ve Megazisine, müteaddid kitaplar ve bablar tahsis edilmiş olduğu görülür.
Şahsî kütüphanemizde bulunan Hadîs Mecmualarına göre:
İmam Mâlik (94-179), Muvatta'ının 21, 49 ve 61. ci kitap ve bablarını,
Abdurrezzak (126-211), Musannef'inin 16 ve 17.ci kitaplarını Siyer ve Megazi Hadîslerine tahsis etmiştir.
İmam Ahmed b. Hanbel ( -241), altı cildlik Müsned'ine, Siyer ve Megazi Hadîslerinden bir çoklarını almıştır. (x)
Dârimî ( -255), Sünen'inin 16 ve 17.ci kitaplarını,
İmam Buhârî (194-256), Sahîh'inin 56 ve 64.cü kitaplarını,
İmam Müslim (204-261), Sahih'inin 32 ve 43'üncü kitaplarını,
İbn-i Mâce (209-273), Sünen'inin 24.cü kitabını,
Ebû Dâvud (202-275), Sünen'inin 15.ci kitabını,
Tirmizî (209-279), Sünen'inin 19 ve 21.ci kitaplarını,
Nesaî (215-303), Sünen'inin 25. ci kitabını,
Dâre Kutnî (306-385), Sünen'inin Kitabüssiyer'ini,
Hâkim ( -405), Müstedrek'inin ikinci cildinin 600-627.ci sahife-lerini ve üçüncü cildinin Hicret, Megazi ve Seriyyeler kitabını,
Beyhakî (384-458), Sünen'inin Kitabüssiyer'ini,
Begavî ( -516), Mesâbîhussünne'sinin ikinci cildinin altı babını,
İbn-i Esîr (544-606), Câmiul'usûl'ünün dokuzuncu cildinin Gazalar, Seriyyeler hakkındaki birinci kitabını,
İbn-i Hatîbüttebrîzî ( -730), Mişkâtülmesîbîh'inin 29.cu kitabını,
(x) Müsned'in, ahiren mevzulara göre tasnif edilip (Fethurrabbânî) ismile yayınlanan yirminci ci 175-302), yirmi birinci cildinin 2-285.ci ve yirmi ikinci cildinin 2-167.Cİ sahifelerine bakınız!
Heysemî ( -807), Mecmuazzevaid'inin altıncı cildinin 14.cü ve dokuzuncu cildinin 14.cü babını,
İbn-i Hacer (773-852), Metalibül'âliye'sinin 4. cildinin müteaddid fasıllarını,
Aliyyülmüttakî (888-975), Kenzül'ummal'inin yedinci cildinin 3.cü kitabını, onuncu cildinin Gazalar kitabının müteaddid bablarını, on birinci cildinin 4'üncü kitabını bu husustaki Hadîslere tahsis etmiştir.
Ayrıca; Delâil, Fezâil, Şemail ve Hasâis-i Nebeviye hakkındaki Hadîsler de, Hadîs Mecmualarının belli kitap ve bablanna dere edilmiş olduğu gibi, bu husustaki Hadislere dayanılarak müstakil kitaplar da, Telif edilmiştir.
Yine şahsî kütüphanemizde bulunan kitaplara göre:
İmam Buhârî, Sahîh'inin dördüncü cildinin (İslâmda Nübüvvet Alâmetleri) babını,
Dârimî, Sünen'inin birinci cildinin 3-ll.ci bablarını,
Tirmizî, Sünen'inin 50.ci Kitabülmenâkıbibinin 1-13 . cü bablarını,
Tirmizî, Şemâil'i Muhammediye'sini,
Hâkim, Müstedrek'inin üçüncü cildinin 616-621.ci sahifelerini,
Ebû Nuaym, Delâilünnübüvve isimli iki ciltlik kitabını,
Beyhakî- Delâilünnübüvve isimli müteaddid cildlik eserini,
Kadı Iyaz, iki cildlik Kitabüşşifa'sını,
İbn-i Esîr, Câmiul'usûlünün dokuzuncu cildinin Fezail ve Hasâis-i Ne-beviyeye aid bablarını,
Ebülfida, Elbidaye vennihayesinin, Şemail, Delâil, Fazail ve Hasâis-i Nebeviyeye aid bablarını,
Heysemî, Mecmauzzevaid'inin dokuzuncu cildinin başından Kitabül-menakıb'e kadar olan bablarını,
Süyûtî, üç cildlik Hasâisülkübrâsını,
Kastalanî, Mevâhibülledünniye'sinin muhtelif fasıllarını,
Aliyyülmüttakî, Kenzül'ummal'inin on ikinci cildinin Kitabülfazai-linin 347-373.cü sahifelerini bu husustaki Hadîslere tahsis etmiştir.
Yüce Allah, hepsinden razı olsun.
Hiç bir itirazla karşılanamayacağımızdan emîn olarak iddia edebiliriz ki: bütün târihî şahsiyetler ve hattâ bütün Peygamberler içinde, batınlarca soyu hayatı, şekil ve şemaili... en ince özelliklerine kadar bilinen ve nesilden nesile nakledilen bir târihî şahsiyet ve Peygamber varsa, O da, ancak, Peygamberimiz Hazret-i muhammed Aleyhisselâmdır vesselam! ( İslam tarihi, m. Asım Köksal, şamil yayınevi, İslam tarihi, ASIM KÖKSAL, kitabı ansiklopedisi, asım köksal, islam tarihi, İslam tarihi fiyatı, 12 cilt İslam tarihi asım köksal )