Kitap Muhtasar Hayatüs Sahabe
Yazar M. Yusuf Kandehlevi
Tercüme Mustafa Kasadar, Osman Kara, Rahmi Eyidenbilir
Yayınevi Ravza Yayınevi
Kağıt Cilt Sarı Şamua kağıt, Ciltli
Sayfa Ebat 558 Sayfa, 17x24 cm.
Ravza Yayınları Muhtasar Hayatüs Sahabe kitabını incelemektesiniz.
M. Yusuf Kandehlevi Muhtasar Hayatüs Sahabe kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıylaoku . O, insanı " alak " dan yarattı.Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
NİÇİN MUHTASAR HAYATÜS SAHÂBE
İslâm'ı en güzel şekilde anlamak ve yaşamak; bu dini en iyi bir biçimde yaşamış olan Hz. Muhammed (s.a.v.)'i ve O nun ashabım tanımakla olur. Allah Rasûlünü ve asabını iyice tanımak ise kendi hayatlarım, kendi dillerinden öğrenmekle mümkündür.
Büyük hadis alimi M. Yusuf KANDEHLEVİ nin bu maksatla yazmış olduğu "Hayatü's Sahabe" adlı eseri, tamamen Hadis-i Şeriflerden derlenerek hazırlanmıştır.
Müellifin eseri hazırlarken seçtiği yol, aynı hadisin birkaç yoldan rivayetlerini ve değişikliklerini ihtiva eden bir metod olduğu için eser tekrar edilen rivayetlerle çok kabarık olmuştur. Aynı konuyu tekrar tekrar ayrı sayfalardan okumak da okuyucuyu sıkan bir olumsuzluk olmuş, bu tekrarlar kitabın hacmini de artırdığı için bu kıymetli bilgilerin herkese -özellikle de gençlere- ulaşmasını zorlaştırmıştır.
Bu durumu gözönüne alan Suriyeli alim Dr. Halid Abdurrahman el-İk asıl verilmesi gereken konuları ihmal etmeden tekrarları çıkararak kitabı tek cilt haline getirmiş, bu şekliyle kitap daha kullanışlı bir hal almıştır.
Bu kıymetli eseri Türkçe'ye kazandırarak hayırlı bir hizmeti yerine getiren Ravza Yayınlarını tebrik eder, başarılarının devamım dilerim.
Yard. Doç. Dr. Mustafa AĞIRMAN
İlahiyat Fakültesi
İslâm Tarihi Öğretim Üyesi
ERZURUM
TAKDİM
Alemlerin Rabbı Allah'a hamd, Rasûlullah'a, a'line, arkadaşları ve kıyamete kadar ihlasla ona tabi olanlara salât ve selâm olsun.
Şüphesiz, Rasûlullah ve ashabının hayatı, davranışları ve onların tarihleri, iman kuvvetinin ve din sevgisinin en kuvvetli kaynaklarından biridir. İslâm toplumları ve dini tebliğ eden mürşidler hep bu kaynaktan ilham almış, gönüllerdeki iman meşalesini bu kaynaktan aldıkları kıvılcımla tutuşturmuşlardır. O meşale ki, çılgın rüzgarlar ve maddî fırtınalar karşısında kolayca sönebilir ve o söndüğü zaman bu ümmet kuvvetini, tesirini ve seçkin özelliklerini kaybeder. O zaman hayat onun cesedini omuzlar.
Bu kitap, kendilerine İslâm daveti geldiğinde O'na iman edip ve kalpleriyle tasdik edenlerin, Allah'a ve Rasûlüne çağrıldıklarında, "Ey Rabbimiz, biz, "Rabbinize inanın" diye imana davet eden bir çağına işittik ve iman ettik" dedikten sonra ellerini Rasûlün eh üzerine koyan, Allah'a davet yolunda canları, malları ve aşiretlerinden vazgeçip acı ve zorlukları hoş görenlerin gerçek hayat hikayeleridir. İmanın kesin ve açık bilgisi kalblerini coşturdu. Bu duygu kendilerini ve beyinlerini istila etti. Onlarda gaybe imanın, Allah ve Rasûlullah sevgisinin, müminlere yumuşak, kafirlere şiddetli olmanın tezahürleri ortaya çaktı. Onlarda ahireti dünyaya tercih etmenin, gelecekte olanı şimdikine değişmenin belirtileri ortaya çıktı. Onlar hidayeti menfaate tercih ettiler. Bütün güçleriyle tebliğ yaptılar. Allah'ın kullarım, kula kul olmaktan tek Allah'a kulluk etmeye, dinlerin zulüm, azgınlık ve sapıklığından İslâm'ın adaletine, dünyanın darlığından İslâm'ın refahına çıkardılar. Dünya zinetlerini ve menfaatlerini hor görüp cennete kavuşma özlemini ve Allah'la buluşma arzusunu gönüllerine yerleştirdiler. İslâm'ın ve onun hayırlarının tüm dünyaya yayılması için gözlerini uzaklara yönelterek gayret gösterdiler.
Yeryüzünün doğusuna-batısına, dağlarına, ovalarına, çöllerine ve bataklıklarına dağıldılar. İslâm'ı tebliğ uğrunda lezzetleri unuttular, rahatlarını terkettiler, vatanlarından ayrıldılar. Canlarım seve seve verdiler ve mallarını dağıttılar. Nihayet din yeryüzüne hakim oldu, kalbler Allah'a yöneldi, iman rüzgarı kuvvetli, güzel kokulu, bereketli esmeye başladı. Tevhid, iman, ibadet ve takvâ devleti ayağa kalktı ve cennet pazarı açıldı. Hidayet tüm aleme yayıldı. İnsanlar Allah'ın dinine bölük bölük girdiler.
Tarih kitapları bu kişilerin hayat hikayeleriyle doludur. İslâm tarihçileri onlara ait haberleri toplayıp kaydetmişlerdir. Maddî yenileşme her zaman var olacak ve müslümanların hayatlarında değişiklikler meydana getirecektir. Bunun için bu haberlerin İslâm davetçilerine ve ıslahatçılarına yardımları her zaman ve artarak devam edecektir. Nitekim davetçiler, müslümanları uyandırmakta, kalblerini imanla doldurmakta daima ashabtan faydalanmışlardır.
Fakat daha sonra öyle bir zaman geldi ki, bu anlatılan hayat felsefesine müslümanlar ihtiyaç duymaz oldular, onlardan yüz çevirip zahid ve mutasavvufların haberlerini yayma yolunu tercih ettiler. Kitaplar ve dergiler bunların kerametleriyle doldu. Halk da onlara karşı ilgi duydu. Vaaz meclisleri, ders halkaları, kitap sayfaları artık onlarla aydınlanmaya başladı.
Bildiğimiz gibi asrımızda İslâm daveti konusunda ashabın hayat ve haberlerini anlatmanın önemini, gerek ıslah ve gerek terbiye yönünden, sayfalar arasına sıkıştırılmış bu servetin değerini, onun kalpler üzerindeki etkisini anlayan, ona önem vererek, ilk eser yazan kişi, büyük ıslahatçı ve davetçi Şeyh Muhammed İlyas el-Kandehlevî' dir. Bu kişi, anlatılan konu üzerinde incelemede bulunarak, ders vererek çok durmuştur. Buna karşı çok büyük bir ilgisi olduğunu gördüm. Bilhassa Rasûlullah'ın hayatı ve davranışları ile ashabın haberlerine aşırı derecede önem verirdi. Talebelerine ve dostlarına devamlı bunları anlatır, önem ve ciddiyetle "her gece bunları okur ve izah ederdi. Bu konuların ihya edilmesi yayılması ve müzakere edilmesinden çok hoşlanırdı. Büyük muhaddis Şeyh Muhammed Zekeriya el-Kandehlevî bu zatın yeğeni olup "Evcezü'l-Mesaik ilâ Muvattai'l-İmam-ı Malik" adlı kitabın sahibidir. Ayrıca Urduca sahabenin haberleri konusunda "Hikâyetu s Sahabe" adlı, bir kitab da yazmıştır. Şeyh bu eserden çok memnuniyet duymuş, davet ve tebliğle uğraşanlara bu kitabın okunmasını ve ders kitabı olarak görülmesini tavsiye etmiştir. Bu sebeple bu kitap davetçilerin elindeki kitapların en önemlisi olmuş ve dini çevrelerde büyük bir kabul görmüştür.
Şeyh Muhammed Yusuf, bu konuda babası Muhammed İlyas'ın varisi olmuştur. Davet ağırlığını ve emanetin yükünü ondan almış, ashabın hayat ve davranışlarını öğrenme zevkini de babasından öğrenmiştir. Babası hayatta iken bu hikayeleri okur, kendisine bu konularda dersler verirdi. Babasının vefatından sonra da güç bir tebliğ uğraşısıyla beraber siyer, tarih ve ashabın hayattan hakkındaki yazılmış kitapları incelemeye başladı. Sahabenin hayatı hakkında ondan daha geniş görüşlü, onların hallerine daha vakıf, onlar hakkında daha bilgili, onlardan güzel delililer getiren, güzel dersler çıkaran, onlar hakkında kendisinden daha fazla söz sahibi olan bir kimseyi bilmiyoruz. Bu tarihi hikayeler, onun konuşmasının kuvvet ve tesirinin sim, kalblerde yerleşmesinin kaynağıdır. Konuştuğu zaman, büyük bir kalabalığı Allah uğrunda can vermeye götürürdü. Sıkıntı ve güçlükler onların gözünde kaybolur, Allah yolunda her sıkıntıya katlanmayı seve seve göze alırlardı.
Onun devrinde tebliğ işi, Afrika, Amerika, Avrupa ve Hind okyanusu adalarına kadar yayıldı. İşte o vakit, tebliğcilerin okuyacakları, yolculuğa çıkanların yanlarında bulunduracakları, ders olarak okutacakları, kalpleri ve akıllan aydınlatacaktan din sevgisini ateşleyecekleri ve hayatlarına örnek olabilecek, Allah yolunda her şeyini cömertçe harcama sevgisini kamçılayan, yeryüzünde seyahat, hicret ve yardımlaşma hususunda onları duygulandıran, amellerin en üstünü yaptıran, ahlakın en güzelini benimseten bir kitaba ihtiyaç duyuldu. Öyle ki, bu eseri okuduklarında nefisleri adeta denizlerin önünde açılan kanallardan aktığı gibi coşacaktır. Bu kitabı okuyanlar, dağların tepesindekiler gibi, bu haberlerin temiz havasını ve güzel kokusunu duyacak, kendilerini eksik bulacak, amellerini küçümseye-cek, hayatlarını hiçe sayacak ve azimleri harekete geçecektir.
Şeyh Muhammed Yusuf un hayatı çeşitli uğraşılarla, gelip giden misafirleriyle, ziyaretçi heyetler ve talebeleriyle derslerle dolu idi. Bunlar ise insanı eser yazmaktan uzaklaştıran şeylerdir. Ama, Allah'ın ihsan ettiği başarı gücü ve yardımı, yüksek himmeti ve azmi sayesinde eser yazabildi. Tebliğ işiyle kitap yazma işini birarada yürüttü. Hatta Allah'ın verdiği güçle şerh işlerini de yürüttü. İmam Tahavi'nin "Maanil-Asar" adlı eserine bir şerh yazdı. "Emaniyü'l-Ahbâr" adında birkaç ciltlik bir kitap ve dört ciltlik "Hayatü's Sahâbe'yi yazdı. Bu eserinde, siyer, tarih ve tabakât kitaplarında dağınık bulunan haberleri bir araya topladı. Bu esere Rasûlullah'ın haberleriyle başlamıştı. Ondan sonra ashabın kıssalarına geçmiştir.
Bu kitap, ashabın hayat ve davranışlarını, kıssa ve hikayelerini içinde toplamıştır. Bütün bunların bir kitapta bulunması, çok enderdir. Çünkü onları birçok hadis, tarih ve tabakât kitaplarından derlemiştir. Bu yüzden bu kitap o asrın canlı bir örneğidir. Sahabenin hayatını, özelliklerini, ahlak ve hatıralarını gözler önüne sermiştir. Bu kitaptaki araştırma dikkatli, rivayetler çok, kıssalar doyurucu ve tesirli olmuştur. Ondaki bu tesir, savaş kıssalarını anlatan hiçbir kitapta yoktur. Kitabın o kadar güzel bir yazılış üslubu vardır ki, okuyucu kendini, iman ve tebliğ, kahramanlık ve fazilet, ihlas ve takvâ muhitinde bulur.
Şu bir gerçektir ki, bu eser, yazarın kalbinin bir parçasıdır. Kitabın tesiri, yazarın iman kuvveti, etkilenme ve duygulanması, onu madde ve manada yaşamasıyla ilgilidir. Bu gerçeği tesbit ettikten sonra bu kitabın çok tesirli ve ilgi çekici olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü yazar eseri kendi iman ve kahramanlığından, duyduğu zevk ve sevgiden ilham alarak yazmıştır. Yazar bu eserini yazdığında sahabenin sevgisini etine ve kanına karıştırmıştı. Bu sevgi onun şuurunu ve benliğini sarmıştı. Halen de devamlı olarak onların sevgisiyle yaşamakta ve onların kaynaklarından faydalanmaktadır. Allah ömrünü uzun etsin. (Bu takdim yazıldıktan sonra müellif 2 Nisan 1985 yılında vefat etmiştir.)
Yazarı böyle bir ihlas sahibi ve eserin yazılması konusunda Allah'ın yardımı bulunan bir kitabı benim övmeme gerek yoktur.
Çünkü o, bu asırda en iyi olanlardan biridir. Ayrıca davet ve tebliğ konusunda onun bir benzerini bulmak gerçekten zordur. Belki aradan uzun bir zaman geçtikten sonra onun gibi birisi gelir. O dini hareketi, özelliklede en geniş ve kuvvetlisini, nefislerde tesiri en büyük olanını tutuşturmakta idi. Bununla birlikte o, bu takdimi yazma fırsatım vererek beni şereflendirmek ve yüceltmek istedi. Ben de, onun bu yüce işinde benim de nasibimin olmasını arzu ettim. Böylece kendisiyle Allah'a yakınlık dilediğim bu sözleri yazdım. Allah bu kitabı kabul edip, kullarım onunla faydalandırsın.
Ebul-Hasen Ali el-Haseni En-Nedvi
Seharenpur
H. 2. Recep 1378