Kitap Müslümanca Yaşama Sanatı
Yazar Mehmed Emre
Yayınevi Çelik Yayınevi
Kağıt - Cilt 2.Hamur , Sert Ciltli
Sayfa - Ebat 784 sayfa, 17x24,5 cm
Çelik Yayınları tarafından hazırlanan Müslümanca Yaşama Sanatı kitabını incelemektesiniz.
Mehmet Emre Müslümanca Yaşama Sanatı kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Müslümanca Yaşama Sanatı - Mehmed Emre
Muhterem okuyucu!
Elinde bulunan bu mütevazı
kitap; yanlış yollara sapan kimselerin hakikati görmelerine, inançlarını veya amelî vazifelerini düzeltmelerine, muğlak meselelerde doğru çözüm yapmalarına yardımcı olma düşüncesiyle kaleme alınan yazıların bir araya toplanmış olmasıyla meydana gelmiştir. Güvenilir kaynaklardan alınıp buket hâline getirildikten sonra din kardeşlerimize takdim edilmiş bulunmaktadır.
Gayemiz, hak rızâsı için halka hakikatleri açıklamaktır. Hak ve hakikatler, ittibâ olunmaya daha lâyıktır. Tevfik ve inayet ancak Allah Teâlâ hazretlerindendir. Sözlerimizi İsmail Safâ Bey'in şu beyitleri ile noktalamak isteriz:
Kur'an ola hâl-ü harekâtında delilin, Ahkâmına gafil beşer, ahkâmına râm ol; Fermam hakikattir o düstûr-ı celüin, Fermanına râm ot da zaferyâb-ı meram ol.
İsmail Safa
ÖNSÖZ
Kur'ân-ı Kerîm'deki emir ve yasaklarla vaz ettiği şaşmaz ve şaşırtmaz ölçüler ile biz kullarının hidâyeti bulmasını kolaylaştıran Allah Teâlâ'ya hamdü senalar olsun. Şayet bu ölçüler olmasaydı ne şekilde hareket edeceğimizi şaşırır, hakikati bilemez ve "hakyol"u bulamazdık.
Açtığı nurlu çığır ile biz ümmetlerini hidâyete ulaştıran kavlî ve fiilî sünnetleri ile "dinî ölçüler"i ümmetlerine tefhim eden kâinatın yegâne efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.)'e salât-ü selâm; bu yolda yorulmadan yürüyen evlâd-ü ezvâcına, ashab-ü ashârına ihtiramlar olsun. Bu cadde rehberlerinin hâl ve hareketlerinden haberdar olmasaydık, kalplerimiz kararır efkârımızı zulmetler istilâ ederdi.
Geçmişte ve zamanımızda dalalet bataklığına saplanan şahıslardan birçoğu vahiy ölçülerini ihmal ettiği, aklına dayanarak ahkâm ürettiği ve bu tarz lâkaydiliklere alıştığı için fikrî perişanlıklardan kurtulamamışlardır. Takip ettikleri metot ile Allah yolunun arasındaki fark, Allah ile kul arasındaki fark kadar büyük ve kıyas kabul etmez bir ayrılık arzetmektedir.
Bu yanlış usûl ile itikadî meseleleri incelemeye kalkışan kimselerin zararları daha büyük olmakta, hem kendileri sapıtmakta hem de başkalarının dalalete düşmesine sebep olmaktadırlar. Mazideki fikrî çalkantılar; kuru akılcıların, mutezile taifesinin, indiyye ve inâdiyye güruhunun durumları, aynen veya değişik bir biçimde, günümüzde de müşahede olunmaktadır.
İslâmî ilimlerde ihtisas sahibi olmayan kimseler, bu sahadaki muğlak meselelerin içinden çıkamadığı zamana, "akla aykırıdır" damgasını vurup bir kenara itmektedirler. Felsefî usûllerle dinî hükümleri çözmeye kalkışan bu kimseler, "benim mantığıma göre" noktasından hareket etmekte yalan-yanlış hükümler imâl etmektedirler.
Akla uygun gibi görünüp de şeriata aykırı düşen bu iddia ve davranışlar, ilim yolunun yegâne vasıtasının akıl olduğunu zanneden sığ düşünceli kimselerin havailiklerinden kaynaklanmaktadır.
Dinî sahadaki muğlak meseleler, aklın eliyle değil, Allah Resûlü'nün dili ile çözülür ise hakikatler meydana çıkmış olur. Akıl, dinî mevzularda hüküm vaz etmeye mezun değil, Allah tarafından konulan ahkâmı anlamaya memurdur. Bu kıstası terk edip ahkâm üretmeye kalkmak, yanlış usûllerle doğruyu aramak olur. Aklın kendi başına yapabileceği işler olduğu gibi, müstakil hareket edemeyeceği meseleler de vardır. Akıl, teşriî salâhiyetle mücehhez değil, icrai faaliyetlerle mükelleftir.
Âyet-i kerîme ve hadis-i şeriflerle hükme bağlanmış meseleler üzerinde müctehidlerin ictihad yapmasına bile müsaade yoktur. "Kuru akılcıların kuruntularına yol tamamen tıkalıdır. "İlim şehrinin kapısı" olarak tavsif ve taltif olunan Hz. Ali (r.a.)'nin "Şayet din(î hükümler) rey ve kanaatle (verilecek) olsaydı mestin altını mesih, üstünden evlâ olurdu. Ben, Resûlüllah (s.a.v.)'i mestin üstüne mesh ederken gördüm."
[1] sözü, bu yanlış davranışların aslî sebebini gün ışığına çıkarmaktadır. Dinî ölçüleri bırakarak, dilediği gibi hareket eden kimselerin işleri ya aşırılıkla malûl veya noksanlıkla mecruhtur. "Benim nasıl namaz kılar olduğumu gördünüzse öyle namaz kılın."
[2] hadis-i şerifi, keyfimize göre hareket etmeye set çeken bir uyarı olmaktadır.
Dinler tarihi ibretle tetkik edilecek olursa fikrî dalaletlerin ve itikadi sapkınlıkların başlaması, semavî dinlerin emirlerine muhalefetle olmuş vahyin şaşmaş ve şaşırtmaz ölçülerinin terk edilmesi ile doruk noktasına yükselmiştir. Semavî dinler, birbirini teyid ederek, halkı hak yoluna çağırdığı hâlde, felsefî meslekler birbirini tekzip ederek itikadî çöküntülere sebep olmuştur.
İnsanlığın kurtuluşu hangi esaslara bağlı ise, esirgeyenlerin en merhametlisi bulunan Rabbimiz, açık ve seçik olarak açıklamıştır. Âlemlere ve âdemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de gerekli uyarıları yapmış ve selâmet yollarını bir bir göstermiştir.
(
müslümanca yaşama sanatı kitap, mehmed emre müslümanca yaşama sanatı kitabı, Mehmed Emre kitapları, sağlam yayınları, mehmet emre )
[1] - Ebu Davud. c. 1, s. 42.
2- Buhari, C 1. s. 155.
Çelik Yayınları Ali Eren Müslümanca Yaşama Sanatı kitabı nı incele diniz.