Kitap Osmanlı imparatorluğu tarihi
Yazar Johann Wılhelm Zınkeısen
Tercüme Heyet
Yayınevi Yeditepe Yayınları
Kağıt - Cilt 1. Hamur - 7 Lüks Cilt takım
Sayfa - Ebat 5.004 sayfa - 17x25 cm
Yayın Yılı 2011
Editör : Erhan Afyoncu
Almanca ve İngilizce Çeviri : Nilüfer Epçeli
Latince ve İtalyanca Çeviri : Erendiz Özbayoğlu
Fransızca Çeviri : Mustafa Daş
Yunanca Çeviri : Levent Kayapınar
İspanyolca Çeviri : Özlem Kumrular
Yeditepe Yayınları, Johann Wılhelm Zınkeısen tarafından yazılan Osmanlı İmparatorluğu Tarihi adlı kitabı incelemektesiniz.
7 Cilt Osmanlı İmparatorluğu Tarihi kitabı hakkında yorumları okuyup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satışı hakkında bilgiyi aşağıda geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Zinkeisen'in Osmanlı Tarihi Yayınlanırken
Yeditepe Yayınevi'yle 2005 Mayıs'ında Osmanlı tarihi ile ilgili önemli bir işe imza atarak Nicolae Jorga'nın 5 ciltlik Osmanlı Tarihini Türkçe'ye kazandırmıştık. Jorga'nın eserini yayınlarken girişte bu eseri bitirmemizin verdiği cesaretle Johann Wilhelm Zinkeisen'in devasa Osmanlı Tarihî'nin de tercümesine başladığımızı ve birkaç yıl içerisinde neşredeceğimizi bütün meslektaşlarıma müjdelemiştim. Ancak büyük ve çalışkan bir ekibin insanüstü gayretle çahşmasınna rağmen, birkaç yılda yayınlarız diye yola çıktığımız Zinkeisen'in Osmanlı Tarihinin yayına hazırlanması 6 yıl sürdü.
Türk Tarih Kurumu, Kültür Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı, Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren birçok eseri Türkçe'ye kazandırdı. Ancak devlet kurumları son yıllarda bu alanda maalesef fazla yayın yapmadılar. Özel yayınevleri, devlet kurumlanın yerini alarak son yıllarda Osmanlı tarihiyle ilgili birçok kitabı yayınladılar. Fakat Osmanlı imparatorluğu'nun özellikle Avrupa ilişkileri açısından en önemli Osmanlı tarihi olmasına rağmen Johann Wilhelm Zinkeisen'in Geschichte des Osmanischen Reiches isimli 7 ciltlik eseri ne devlet kurumları ne de özel yayınevleri tarafından bir türlü çevrilmemişti.
Yirmi küsur yıl önce Başbakanlık Osmanlı Arşivinde karşılaştığım Prof. Dr. ilber Ortaylı hocam Hammer'in önemli bir tarihçi olduğunu, ancak Zinkeisen'in eserinin daha önemli olduğunu anlattığında bu eserin Türkçe'ye kazandırılması gerektiği aklıma girmişti. Sonraları Prof. Dr. Halil İnalcık hocamın eserlerinden Zinkeisen'i daha fazla tanımaya başladım.Johann Wilhelm Zinkeisen eserini hazırlarken Türk tarihçilerinin haberdar olmadığı ve ulaşmalarının çok zor olduğu kaynaklar kullanmıştı. Zinkeisen'in Osmanlı tarihiyle ilgili son derece önemli bu eseri hem gotik Almanca olduğu, hem de Almanca'nın dışında Yunanca, İtalyanca, Latince, İngilizce, İspanyolca ve Fransızca geniş alıntılan ihtiva ettiği için Türkiye'de çok az kullanılmış ve çok az bilinen bir eserdi. Bu yüzden mutlaka çevrilmesi gerekliydi.
1988'de yüksek lisans yapmaya başladığımda Prof. Dr. Mücteba İlgürel hocam bir Almanca profesörünün Zinkeisen'in eserini yayınlamak için Türk Tarih Kurumu'na müracaat ettiğini, ancak örnek çeviri getirmesi istendikten sonra mütercim adayından bir daha ses çıkmadığım anlara. Sonraki yıllarda Zinkeisen'in çevirisi için bir teşebbüs de rahmetli Prof. Dr. Nejat Göyünç hocamdan geldi. Nejat Göyünç hocamızın önerisiyle Kültür Bakanlığı eserin yayınlanması için harekete geçti. Ancak mütercimlerden gelen tercüme beğenilmeyince bu teşebbüs de boşa çıktı. İlerleyen yıllarda Türk Tarih Kurumu başta olmak üzere resmi ve özel birçok yayınevine bu eserin çevrilmesi için her türlü desteği vereceğimizi söylememe ve teşvik etmeme rağmen hiç kimse tercümeyi düşünmedi bile.
Zinkeisen'in Avrupa arşivlerini didik didik ederek 20 yıldan fazla bir sürede kaleme aldığı Osmanlı tarihinin Türkçe'ye kazandırılmaması Türk tarihçiliğinin bir ayıbı olarak kalmaya devam ediyordu. Jorga'nın eserini 2005'te Türkçe'ye kazandırınca bu işin altından kalkabileceğimizi anladık. Ancak Jorga'nın eserinin birkaç yıl süren yayın aşamasının getirdiği bir yorgunluk da üzerimizdeydi. Genç ve heyecanlı meslektaşlarım Ahmet Önal ve Uğur Demir bu işin üstesinden gelebileceğimizi ve kendilerinin her türlü yükün altına girecekerini ifade ettiler. Onların heyecanı bana da yorgunluğumu unutturdu. Yeditepe Yayınevi sahibi Mustafa Karagüllüoğlu, değerli mütercimimiz Nilüfer Epçeli ve tercümenin kontrolünü yapacak Prof. Dr. Kemal Beydilli de tamam deyince Zinkeisen'in tercümesine 2005 yılında başladık. Çalışkanlığına herkesin şapka çıkardığı mütercimimiz Nilüfer Epçeli yaklaşık üç yılda eserin ana metniyle İngilizce dipnotların tercümesini bitirdi. Böylesine devasa bir eseri bırakın tercüme etmeyi, bilgisayarda yazmak bile oldukça meşakkat isterken, bu çevirinin altından layıkıyla kalkan Nilüfer Epçeli'ye bütün Türk tarihçileri adına tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Adı, Türk tarihçiliğinde altın harflerle yazılacaktır.
Almanca metinle, İngilizce dipnotların tercümesi bitmişti ama karşımızda yeni ve altından kalkması kolay olmayan bir mesele vardı. Gerek metinde gerekse dipnotlarda Yunanca, Fransızca, Latince, İtalyanca ve İspanyolca kısımlar vardı. Bu kısımlar ise eserin önemli bir bölümünü oluşturuyordu. Değerli hocamız Prof. Dr. Erendiz Özbayoğlu oldukça fazla olan Latince ve İtalyanca kısımları, kıymetli meslektaşlarım Doç. Dr. Mustafa Daş yine fazla bir yer tutan Fransızca kısımları, Doç. Dr. Levent Kayapmar Yunanca kısımları, Doç. Dr. Özlem Kumrular da İspanyolca kısımları çevirerek tercümenin tamamlanmasını sağladılar. Hepsine bu önemli tercümeye yardımcı oldukları için ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Tercüme bittikten sonra değerli hocam Prof. Dr. Kemal Beydilli çevirinin tamamım okuyup, aslıyla karşılaştırdı. Aylarca uğraşarak, yanlış veya eksik çevrilmiş yerleri tek tek düzeltti. Çok iyi bir tercümenin ortaya çıkmasını sağladığı için kendisine ne kadar teşekkür etsek, azdır.
Eserin tercümesi ve kontrolleri bittikten sonra iki değerli meslektaşım Ahmet Önal ve Uğur Demir'in yardımlarıyla tercüme metin tekrar tekrar okunarak gerekli düzeltmeler yapıldı. Zinkeisen'in eserinde birçok isim ve terim Almanca'da kullanılan şekillere çevrildiği için oldukça uğraşmak gerekti. Yer isimleriyle, şahıs isimlerini ve terimleri elimizden geldiği ölçüde Türkçe'deki kullanımlarına uygun hâle getirdik. Doktora tezlerinin yüküne rağmen insanüstü bir gayretle çalışan Ahmet Önal ve Uğur Demir'in emekleri olmasaydı bu tercümenin yayınlanması bir hayal olarak kalabilirdi. Hiçbir teşekkür emeklerinin yerini tutamaz.
2010 yılına gelindiğinde dizin yapılmaya başlandı. İrfan Güngörür, Fatih Gürcan, Veysel Göğer, Uğur Demir ve Ahmet Önal'ın gayretleriyle yaklaşık bir yıl süren bir uğraştan sonra dizin bitirildi. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Dizini hazırlarken metinlerde kontrol sırasında atladığımız birçok isim ve terimi de düzeltme fırsatı bulduk.
Eserin mizanpajını yapan İrfan Güngörür defalarca, sabırla tashihlerimizi girip, bizimle birlikte yıllarca Zinkeisen çilesi çekti. Kendisine teşekkür etmek zevkli bir borçtur. Eserin kapaklarını yapan Sercan Arslan ve Ersan Güngör ile metinlerin tashihinde yardımlarını gördüğüm Aykut Çan'a da teşekkür ediyorum.
Yeditepe Yayınevi sahibi değerli dostum Mustafa Karagüllüoğlu'na sabırla, ama birçok yayıncının hiçbir zaman göstermeyeceği bir sabırla, altı yıl boyunca sesini çıkarmadan eserin bitmesini bekleyip, gerektiğinde her türlü desteği vererek Osmanlı tarihçiliği için böylesine önemli bir eserin yayınını sağladığı için bütün tarihçiler adına teşekkür ediyorum. Yaptığı hizmetler Türk tarihçileri tarafından hiçbir zaman unutulmayacaktır.
Değerli hocalarım Prof. Dr. Halil İnalcık ve Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya Zinkeisen'in eseri için birer takdim yazıp yazamayacaklarını sorduğumda, yoğun tempolarına rağmen beni kırmayıp, Türk tarihçiliğine büyük bir hizmet yaptığımızı söyleyerek eserin önemini belirten birer takdim kaleme aldılar. Hocalarıma minnettarım.
Bu tercümenin yayınlanmasında emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ederken, Zinkeisen'in eserinin yayına hazırlanması sırasında yıllar boyunca kendilerini ihmal ettiğim eşim Fatma Afyoncu ile yıllar boyunca metinleri elimden düşmediği ve bu yüzden evimizde de hep gündemde olduğu için "Zinkeisen ne baba" diye soran oğullarım Bekir Buğra Afyoncu ve Ahmet Berke Afyoncu'ya da bana rahat bir çalışma ortamı hazırladıkları için teşekkür ediyorum.
Eserin çevirisi sırasında Zinkeisen'in yazdıklarım hiçbir atlamaya ve sansüre tabi tutmadan, birebir Türkçe'ye kazandırmaya gayret ettik. Zinkeisen'in, yazdıklarında rastladığımız önemli yanlışları ise dipnotlarda belirtik. Ayrıca metin içerisinde bir ilave yapmamız gerekiyorsa [ ] içerisinde gösterdik.
Osmanlı tarihçiliğinin en önemli eserlerinden biri olan, ancak gerek hacmi, gerek gotik Almanca'yla yayınlanmış olması, gerekse de birçok dil kullanılmasından dolayı çevirisi oldukça zor olan ve bu yüzden şimdiye kadar sadece çevrilmesi gerekli denilmekten ileriye geçilmeyen Zinkeisen'in Osmanlı İmparatorluğu Tarihi gibi oldukça önemli bir eserin özel bir yayınevi tarafından yayınlanması, Türk tarih yaymcılıgının çok önemli bir yere geldiğini gösteren önemli bir basandır.
Jorga'dan sonra Zinkeisen'i de yayınlayarak Türk tarihçiliğine önemli bir katkı yaptığımızın farkındayız. Ancak bizde proje ve Türk tarihçiliğine hizmet aşkı bitmez. Zinkeisen'den sonra Osmanlı tarihinin en önemli kaynaklanndan olan Venedik elçilerinin raporlarım (Le Relazioni Degli Ambasciatori Veneziani Al Senato durante il Secolo decimosesto) çevirtmeye başladık. Bunlar, 2011 yılı sonlarından itibaren yayınlanmaya başlayacak. Balyos raporlarının ardından yine çalışkan mütercimimiz Nilüfer Epçeli'nin çevirmeye başladığı Kenneth Setton'ın Vatikan ve İtalyan arşivlerine dayanan dört ciltlik büyük araştırma mahsulü devasa ve son derece önemli eserini yayınlamayı planlıyoruz. "The Papacy and the Levant, 1204-1571", 2012 sonlarında veya 2013 başlarında yayınlanacak. Zinkeisen'in eserini hazırlamanın verdiği yorgunluğu üzerimizden atabilirsek daha sonraki yıllarda Hammer'in eksik çevrilmiş Osmanlı Tarihinin yeniden ve tam olarak yayınlamaya niyetliyiz.
Erhan Afyoncu
Kozyatağı
Ağustos 2011
Takdim
Büyük Osmanlı tarihinin asıl kaynaklan kuşkusuz Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, kadı sicilleri, vakıflar ve müftülük arşivleridir. Bu belge hazineleri kullanılmadan bu tarih hakkıyla yazılamaz. Ancak, Avrupa arşiv ve kütüphaneleri Osmanlı tarihi üzerinde muazzam bir malzeme yığını saklamakta ve Türk araştırıcılar ancak şimdilerde bu kaynaklara el atabilmektedirler. Avrupa arşivleri ve vekâyinâme kolleksiyonlan, Avrupalı tarihçiler tararından oldukça etraflı araştırmalara konu olmuştur. İlk araştırıcılar, XV-XVI. yüzyılda Angielello, Giovio, Sansovino gibi İtalyan tarihçilerdir. Bu bakımdan Avusturyalı tarihçi J. W. Zinkeisen, kuşkusuz başta gelir.
J. von Hammer Geschichte des Osmanischen Reiches'den (X cilt, 1827 Peşte) sonra J. W. Zinkeisen devâsâ bir Osmanlı Tarihi (VII. cilt, Geschichtle des Osmanischen Reiches in Europa, Gotha 1840-1863) yayınladı. Hammer, bir oryantalist olarak eserinde Osmanlı kaynaklarım esas tuttuğu halde Zinkeisen, Osmanh-Avrupa ilişkilerini ana-konu yapü. Avusturyalı tarihçi, Genel Osmanlı tarihi ilk dönem için, Bizans ve İtalya tarihlerini Hammer'i ve Hoca Sa'deddin'in Braturti tarafından yapılan İtalyanca çevirisini izlemiş, ancak birçok yanlışları tekrarlamıştır. Bununla beraber Hammer'e bakarak, Zinkeisen'in çok daha iyi bir tarihçi olduğuna kuşku yoktur (Hammer, Doğu kaynaklarının bir çevirmeni olmaktan ileri gidememiştir. Avusturya ile ilişkilerde Viyana devlet arşivindeki bazı belgeleri kullandığı doğrudur). Örneğin, Zinkeisen Fâtih'in harap bir şehir olarak aldığı İstanbul'un (yeni bir Türk-İslâm şehri olarak) temellerini attığını ve iskânında büyük çaba gösterdiğini belirtmiştir. Fakat Fâtih'in bir Rum Patrik'i atamasındaki ana amacım anlayamamıştır. Yunan kaynaklarını kullanarak Patriklik hakkmda naklettiği ayrıntılar (çeviri II, ıo-ıı) değerlidir.
Hammer'den farklı olarak Zinkeisen'in eserini orjinal ve değerli kılan nokta, olaylarla çağdaş Bati kaynaklarını ayrıntılı biçimde kullanmasıdır. Zinkeisen, yayınlanmış belge kolleksiyonlarını ve çağdaş kronikleri kullanır (bu arada A von Gevay, Urkunden undAktenstücke zur Geschichte der Verhaltnisse zıvisc-hen Österreich, Ungarn und derPforte imXVI undXVJIJahrh., III cilt, Viyana 1838-1842; Charriere, Negociations de La France Daus le Levant, Paris 1848-1860).
Zinkeisen'in eseri, 19. yüzyıl ortalarında yazılmış olmakla beraber, geniş bir perspektif içinde kullandığı kaynaklar dolayısıyla bugün de değerini korumaktadır. Özellikle, şimdiye kadar hiçbir Türk tarihçisinin yabancı kaynaklan bu ölçüde kullanmadığı göz önüne alınırsa, eserin Türkçe çevirisi tarih edebiyatımız için büyük kazançtır.
Zinkeisen'den yaklaşık yarım yüzyıl sonra N. Jorga (Iorga), Osmanlı Tarihi üzerinde yeniden 5 ciltlik bir genel tarih yayınladı: Geschichte des Osma-nischen Reiches, Gotha 1908-1913. Jorga'mn tarihini ötekilerden aynt eden özellik, İtalyan arşivlerinde çalışarak topladığı orjinal belgeleri eserinde kullanmasıdır (bu belgeler VI. cilt halinde Bükreş'te yayımlanmıştır: Notes et Extraits pour servir â lehistoire des Croisades). Jorga'nın beş ciltlik eseri gibi Zinkeisen'i de Türkçeye kazandıran değerli tarihçi, Erhan Afyoncu ve mesai arkadaşlarını burada kutlamak bir ödevdir. ( Osmanlı tarihi, 7 cilt osmanlı tarihi, Yeditepe Yayınları, Johann Wılhelm Zınkeısen, 7 Cilt Osmanlı İmparatorluğu Tarihi kitabı, Osmanlı imparatorluğu tarihi , yeditepe yayınları osmanlı tarihi fiyat )
Prof. Dr. Halil inalcık
Takdim
Johann Wilhelm Zinkeisen, altmış yıllık bir ömrün içine bizce Osmanlı İmparatorluğu tarihçiliğinin en önemli eserini sığdırmış bir yazardır. Doğu dillerini bilmiyor, daha ilginci Türkçeyi de. Araştırmalarında Türkçe kaynaklar, arşiv vesikaları ve vekayinâmeler yeralamaz. Hatta bu konuda sonraki tarihçilerden Romanyalı Nicolae Jorga'nın bile gerisindedir. Jorga hiç değilse birtakım vesikaları tercüme ettirmiş, tercüme edilen vekayinâmeleri harfiyen takip etmişti. Fakat Zinkeisen'i bence hepsine üstün kılan bir tarafı var. Kendi dünyasını yani Batı dünyasını bütün ikincil kaynaklardan ve de geniş ölçüde Viyana, Venedik ve diğer ülke arşivlerinden tarayarak ortaya çıkarıyor. İşte bu, 19. yüzyılın ortasında yazılan bir Osmanlı tarihine çok büyük bir değer kazandırmaktadır ve bu nedenle Zinkeisen'i şahsen bütün araştırma hayatımda kullanmışımdır. Mesela 1711 Prut Banşı hakkında ne Hammer'de ne de başka bir kaynakta yeterli belgeyi bulamazsınız. Hâlbuki Zinkeisen burada antlaşmanın bütün alt vesikalarını, mahiyetlerini "ratio-legis" dediğimiz bütün unsurların hepsini tespit etmektedir. O kadar ki Kırım Hanlığı'nın 1711 tarihli bir üniversalyasını araştırdığım zaman Zinkeisen'de daha birtakım yan belgelerin yer aldığım görmüştüm.
Görünüşte Alman bölgesinin tipik Batılı bir tarihçisidir. Önemli ikinci eserinin doğrudan doğruya modem Yunanistan tarihi ile ilgili olduğunu söylemeliyiz. Bu eser de bir an evvel Türk diline kazandırılmalıdır. Burada bence Yeditepe Yayınevi çok önemli bir hizmet yerine getiriyor.
Zinkeisen'in Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa bölgesindeki tarihi çok önem kazanır. Yazarın alanı Avrupa bölgesidir doğru. Maşrık ülkeleri ile ilgili hemen hiçbir şey söylemiyor. Çünkü oradaki vesikaları ve vekayinâmeleri bilmesi mümkün değildir. Ama Balkanlar ve Avrupa tarihinin içinde Osmanlılığı bence bugüne kadar geçilemeyecek şekilde doğru yorumlamıştır ve esaslı bilgiler vermektedir. Buradaki arşiv vesikalarının bazılarına bugün artık ulaşmamız da mümkün değildir. O bakımdan Johann Wilhelm Zinkeisen'in eseri büyük önem kazanır.
Zinkeisen, 1803'te doğmuş, çok genç yaşta doktora derecesini almış ve 1831'de üniversitede yer alamadığı için Privat-Doçent dediğimiz bir Alman akademik rütbesiyle ekmeğini kazanmak durumunda kalmıştır. Kazanmak durumunda kalmıştır diyoruz çünkü Privat-Doçente maaş verilmez. O takdirde gazetecilik yapmıştır. Eski dönemin gazetecilerini de göz önüne getiriniz. Toynbee bile gazeteciydi. Her halde bugünkülerle kıyaslanamayacak insanlar ve Zinkeisen bu arada da bu muazzam bu eseri meydana getirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihi Heerens ve Ukerts koleksiyonu yayınlan arasından çıkmıştır.
Joseph von Hammer'in dehası ve geniş bilgisi Osmanlı tarih etütlerini bu dönemde kapsamaktadır. Hatta çağdaş bilimsel Bizans araştımalarının bir anlamda öncüsü diyebileceğimiz Tirollü Fallmerayer bir Hammer hayranıdır ve Bizans tarihini kaleme alırken onun Osmanlı tarihinden etkilenmiştir. Muhtemelen Zinkeisen için çağdaşları arasında böyle bir etki yaptığım söyleyemeceğiz ama hiç şüphesiz ki daha çok uzun zaman Zinkeisen'i okumadan Osmanlı tarihini mütalaaya almak, tetkik etmek mümkün olmayacaktır. Bu nedenle Yeditepe Yayınevi'ne ve Mütercim Nilüfer Epçeli'ye teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.
Açıkça söylemek gerekir bizim tarihçi çevrelerimizde Alman edebiyatına, Almanca tarih kaynaklarına çok müracaat edilmiyor. Eskiden daha çok edilirdi. Bu nedenle Zinkeisen'deki bilgilerin bu tercüme ile yeni nesil tarihçilere ve öğrencilere aktarılacağına hiç şüphem yoktur. Ve bu çok büyük bir ufuk açacaktır. ( Osmanlı tarihi, 7 cilt osmanlı tarihi takım, kitap )
Prof. Dr. İlber Ortaylı
Johann Wilhelm Zinkeisen'in Hayatı ve Eserleri1
Erhan Afyoncu
Johann Wilhelm Zinkeisen, 12 Nisan 1803'te Altenburg'da doğdu. Jena ve Görtingen'de önce ilahiyat, sonra tarih okudu. Eğitimini tamamladıktan sonra Dresden'de Blochmann Enstitüsü'nde öğretmen olarak çalıştı. Daha sonra Münih'te yaşadı. 22 yaşındayken 11 Eylül 1825'de Jenea Akademisi'nde Commentatio Historico-Critica de Francorum Maiore Domus (Franklar'm Maiore Domus'una Dair Tarihsel-Eleştirel İnceleme) isimli doktorasını savundu. Üst düzey bir saray görevi olup (saray nazırlığı) devlet yönetiminde büyük rol oynayan "maior domusluğu" Franklar'ın krallığının ilk dönemlerinden alıp, VIII. yüzyıla kadar nasıl güçlenip krallığı ele geçirdiğini incelediği doktora tezi Jenea'da 1826'da basıldı. 1831 yılı başlarında Leipzig Üniversitesi'nde Tarih ve Devlet Bilimleri bölümünde İtalya'daki İlkçağ halklarından Samnitler'in tarihini genel olarak ele alıp, Etrüskler gibi İtalya halklarıyla karşılaştırdığı Samnitica, Dissertatio Historico-Critica (Samnitler'in Tarihi, Tarihsel-Eleştirel İnceleme) isimli teziyle doçent oldu. Burada görev yaparken 1832'de "Geschichte Griechenlands/Yunanistan Tarihi" adlı eserinin ilk cildini yayınladı. Daha 29 yaşındayken yayınladığı bu eseriyle dikkatleri üzerine çekti. 1833 Haziran'ında Saksonya Altenburg Dükü'nün elinden profesörlük unvanını aldı.
Zinkeisen'in hayatı (Ernst Friedlânder, "Zinkeisen, Johann "Wilhelm", Allgemeine Deutsche Biographie, Band 45, Duncker & Humblot, München 1900, s. 33i-334)'ten geniş olarak özetlenmiştir. Zinkeisen'in hayatı hakkında yazılanlar genelde bu yazıya dayanmaktadır (Bk H. J. Kornrupmf,, "Zinkeisen, Johann Wilhelm", Biographisches Lexikon zur Geschichte Südosteuropa, Band IV, München I98ı,s. 490-492).
Üniversitede hocalık yaptığı zamanlarda Avrupa'nın siyasi ve kültürel tarihine ait çok değişik derslerin hocalığını yapmıştı. Leipzig Üniversitesi'nde 1831-1832 yıllan arasında şu dersleri vermişti2:
Güz 1831 16. yüzyıl başlarından itibaren 1815 tarihli ikinci Paris Barış Antlaşması'na kadar Avrupa'nın ve sömürgelerinin tarihi, Heeren, Handbuch der Geschichte des Europaischen Staatensystems (en yeni baskı) adlı eserine dayanarak.
Güz 1831 Yeni tarihe dair kaynakça incelemesi üzerine ön girişle ve 843 tarihli Verdün Antlaşması'na kadar devam eden anlatımı ile birlikte Eginhard, Leben Kari des Grossen nach dem Ausgang von Pertz adlı eseri üzerine.
Bahar 1832 Ortaçağ'ın başlarından zamanımıza kadar yakın zamanın Avrupa tarihi.
Bahar 1832 Yunanlılar'ın eski tarihinin ayrıntılı olarak ele alınmasından sonra M.Ö. 146 yılında Akhaia Birliği'nin çökmesinden Başkan J. Capod'Istria'nm ölümüne kadar yeni Yunan tarihi.
Güz 1832 Vestfalya Barış Antlaşması'na ve Stuartlar'ın 1660 yılında tekrar başa getirilmesine kadar Almanya, Fransa ve İngiltere'de Reformasyon ve 16.-17. yüzyıllarda bundan kaynaklanan savaşların tarihi.
Bahar 1832 Kültür ve edebiyat ağırlıklı Ortaçağ tarihi.
Güz 1832 Ortaçağ'da dram şürinin tarihine girişle birlikte Shakespeare ve zamanı ve ardından Shakespeare'nin Kral Lear eserinin açıklanması.
Zinkeisen yazacağı eserler için bir müddet Paris'te yaşayıp, araştırmalar yaptı. Zinkeisen, Paris'te geçirdiği süre içerisinde ikinci cildini yayınlamadığı, "Yunanistan Tarihi"nin üçüncü ve dördüncü ciltlerini yayınladı. Yine "Geschichte des Osmanischen Reiches in Europa / Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa Tarihi" adlı en önemli eserinin birinci cildini de kaleme alıp, neşretti.
Zinkeisen, yayınladığı Yunanistan Tarihi vesilesiyle 1834'te Atina Üniversitesinden bir teklif almış, ancak Yunanistan'daki şartlan kendisi için cazip görmediğinden teklifi reddetmişti. Versailles, Lafayette, Jakobenler Cemiyeti ve Fransa'daki durumlar hakkındaki birçok makalesi de 1836-1840 yıllan arasında Augsburg Allgemeine Zeitung ve Raumer'in Tarih Cep Kitabı'nda, Minerva'da ve başka yerlerde yayınladı.
1839'da evlendi ve bir çocuğu oldu. 1840 Eylül'ünde Paris'teyken Prusya Dış İlişkiler Bakanlığı tarafından Leopold Ranke'nin arabuluculuğuyla baştan sona kadar yeniden yapılandırılması düşünülen Prusya Resmi Gazetesi'nin yazı işlerinde görev alması için davet edildi. Yine Ranke'nin arabuluculuğuyla ardı ardına Göttingen, Heidelberg ve Kiel üniversitelerinden Tarih ve Devlet Bilimleri bölümünde profesörlük teklifleri geldi. Bu sırada Cotta Yayınevi de Zinkeisen'i çok uygun koşullar altında Augsburg Allgemeine Zeitung Gazetesi'nin müdürlüğüne getirmeye çalışıyordu.
Ranke ve diğer yüksek mevkideki insanların telkinleri üzerine Zinkeisen çok önemli fedakârlıklarda bulunarak, resmi gazetede görev alması yönündeki daveti kabul etti. Ailesiyle birlikte Berlin'e taşındı. Zinkeisen teklifi kabul ettiğinde öncelikli amacı, yazı işlerim tamamen devralmadan bilhassa yöneteceği ve kontrol edeceği dış siyaset bölümüyle yazı işlerine katılmaktı. Ancak 1840 Aralık ayı başlarında basın işlerinden sorumlu bakanların huzuruna çıktığında, 1 Ocak 1841'den itibaren Resmi Gazete'nin tüm yönetimi sorumlu yazı işleri müdürü olarak Zinkeisen'e verildi. Bütün önemine rağmen bu görev Zinkeisen'i maddi olarak sıkıntıya sokan geçici bir makamdı. Zinkeisen'in tayinine rağmen resmi gazetenin sıkıntıları bitmedi.
Yaklaşık bir buçuk yıl süren toplantı ve tartışmaların sonunda, 1 Temmuz 1843'ten tarihinden itibaren Resmi Gazete'nin yerine Prusya Kralı'nın onayıyla "gazetenin bağımsızlığını dışa karşı da belgelendirmek amacıyla" bir Kraliyet Enstitüsü ilan edilen Allgemeine PreuGische Zeitung adlı gazete yayınlanmaya başladı.
Gazetenin görevi yine Prusya'ya savunmak ve anavatanın enstitülerine ilgiyi canlandırmaktı. Zinkeisen yine yazı işleri müdürlüğüne getirildi, ama yine devlet memuru kabul edilmeyip, şahsi durumunun ileride düzeltileceği söylenerek teselli edildi. Bu arada Allgemeine PreuElsche Zeitung'un Dr. Hermes'in yönetimindeki bölümün kontrolü de Zinkeisen'e verildi. Böylece iç ve Alman meseleleri ile ilgili makaleler Zinkeisen'in onayından geçiyordu. Bir süreliğine bir yandan da küratör vekilinin işlerini de yürüttü.
1848'de dönemin Devlet Bakanlığı tarafından doğrudan saraydan gönderilen, 15-19 Mart olayları hakkında bir makaleden dolayı 20 Mart günü hava daha aydınlanmadan sabahın erken saatlerinde evine (Schıılgartenstrafle 4/Königgrâtzer Strafie, Potsdamer Tor) silahlı bir kalabalık saldırdı. Saldırganlar, tehdit ederek Zinkeisen'e zorla makaleyi yazanın admı söylemesini istediler. Zinkeisen bunu kabul etmeyince, burnuna bir tabanca dayandı. Kendisine dikte edilen ve ertesi gün "gönüllü" açıklaması olarak tüm gazetelerde yayınlanacak açıklamayı hemen yazmadığı takdirde, öldürmekle tehdit edildi. Evinin camlarına ateş edildi. Korkan eşine ise açılan ateşin sevinç ateşi olduğu söylendi.
Zinkeisen'e zorla şu açıklama yaptırılmıştı: "Huzuruma gelen Berlinli vatandaşlardan müteşekkil bir heyet nezdinde 81 sayılı gazetede Berlin altında yayınlanan, 15-19 Mart olayları ile ilgili makalenin Bakanlık tarafından Allgemeine Preufjische Zeitung'da yayınlanmak üzere gönderildiğini gönüllü olarak ilan ederim. Olayları tamamen çarpıttığından, bu makaleyi savunmam mümkün değildir".
Bu olaylardan sonra, 21 Mart sabahı Zinkeisen derhal saraya çıkarak, gerek makamı gerekse ailesi için koruma sağlayamadıkları takdirde, istifasını kabul etmelerini istedi. Ancak istekleri gerçekleşmedi. İhtilâl fırtınası dinmemişti. Aynı sabah Zinkeisen'i ele geçirmek üzere silahlı daha büyük bir kalabalık bu defa yazı işleri müdürlüğünün bulunduğu yere hücum etti. Zinkeisen bu olaydan ancak tesadüf eseri kurtuldu. İstifasının kabulünü isteyerek, akşam olmadan yedi kişilik ailesi ile birlikte Berlin'den ayrıldı.
Zinkeisen gittikten sonra Allgemeine Preufjische Zeitung hızla çöktü. Zinkeisen kısa bir süre sonra Berlin'e dönerek istifasının kabulünü talep ettiğinde, istenen değişikliği bir an önce yapması ve yeni kurulacak enstitünün başına geçmesi istendi.
Prusya Resmi Gazetesi'nin resmi kısmı hükümetin merkezi idareler aracılığıyla çıkartılan fermanları, ilanları, kanunları, vs. ihtiva edecek ve Devlet Bakanlığı'nın kabul edilmiş organı olacaktı. Resmi olmayan kısmı ise günlük olayları güvenilir kaynaklara göre verecekti. Zinkeisen'e bundan böyle devlet memuru statüsünün kabul edileceği ve düzenleneceğine dair güvence de verilmişti. Bu durum üzerine Zinkeisen'in 1848 Mayıs'ı sonlarında "Staatsanzeiger" adlı Resmi Gazete'nin müdürlüğünü kabul etti. Resmi Gazete'nin müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı tarafından Dışişleri Bakanlığı'na devredildi. Ancak olaylar yüzünden enstitü yapılandırılamadı. 1849 Nisan'ında Resmi Gazete'nin yönetimi Devlet Bakanlığı'na devredildi ve Edebiyat Bürosu'nun yönetimi ile birleştirildi.
Zinkeisen, eski ve yeni Resmi Gazete'nin başmüdürlüğünün dışında da hükümete faydalı olmaya da çalışmıştı. Berlin'e gelir gelmez kralın emri ve onayıyla Madrid ve Dışişleri Bakanlığı arasında bir bağlantının kurulmasını sağlamış ve bu konuda sekiz yıl boyunca arabuluculuk yapmıştı. Kraliçe II. İsabel'in tartışmalı hükümdarlığının Prusya tarafından tanınması mümkün olmadığı ve bu yüzden de İspanya ile herhangi bir diplomatik ilişki kurulamadığından, bu bağlantı hükümete önemli faydalar sağlamıştı. Madrid'den bakanlığa gelen ve büyük siyasi önem taşıyan mesajların hepsi şifre anahtarı yalnızca Zinkeisen'de olduğu için elinden geçmişti.
1851'de aniden Resmi Gazete'nin siyasi gazete olarak kapatılmasına karar verilene kadar Zinkeisen, Resmi Gazete'nin yazı işleri başmüdürlüğünü üç yıl daha sürdürdü. Gazete kapatıldıktan sonra Zinkeisen, düşük bir maaşla emekli edildi. Zinkeisen, bakanların görüşüne göre yazı işleri müdürlüğü sırasında "gayretli, dürüst, iyi niyetli ve tüm bilgilere sahip biri olarak kendini kanıtlayan adam" olarak tanımlanmıştı.
Zinkeisen emekli olduktan sonra Berlin'de bilimsel ve edebi çalışmalarına devam etti. Üzerindeki yüklerin azalmasıyla birlikte ardı ardına eserlerini yayınladı. 1863'e kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa Tarihi isimli eserinin yedinci cildini yayınladı. 1852 ve 1853 yıllarında " Jakobinerklub/Jakoben Cemiyeti" adlı eserini, 1854 yılında ise "Drei Denkschriften über die Orientalische Frage/Şark Meselesi Hakkında Üç Muhtıra" adlı eserini yayınladı.
Zinkeisen, Osmanlı Tarihi'nin son cildini yayımlayamadan 5 Ocak 1863'de Berlin'de öldü.
ÖNSÖZ
Bu esere, "Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa Tarihi adını vermiş olmakla beraber, aslında burada genel olarak yalnızca konunun zorlu malzemeleri üzerinde yapılan çalışmalara dayanan tespitlere yer vereceğiz. Bu eserde öncelikle Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa devletleriyle ilişkilerini ve Osmanlı'nın diplomatik konumunu, ikinci olarak da özellikle bu ilişkilerin etkisi altında olmak üzere iç yaşamını daha kesin bir biçimde belirlemek ve göstermek istedik. Böyle bir eser lüzumsuz bir çalışma olmakla suçlanamayacaktır ve kanaatimizce, bu konuda özel bir savunmaya da gerek duymamaktadır. Özellikle değindiğimiz tespitler doğrultusunda Osmanlı tarihi sahasında ciddi bir araştırma için hâlâ çok verimli bir alan mevcuttur. Burada söylenebilecek birçok şey, bugüne kadar söylenmemiştir, ya da bunlar bir kez daha incelendikten ve daha yalandan aydınlatıldıktan sonra, çok daha farklı bir biçim kazanmakta, çok daha büyük bir ilgi uyandırmakta, ayrıntılar daha açık bir hâle gelmekte, bütün ise şimdiki zamanı geçmişe bağlayan pratik bir gelişmeyi gerekli kılmaktadır.
Bu yüzden Osmanlı İmparatorluğu'nun İstanbul'un 1453 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından fethine kadarki en eski tarihini kapsayan bu ilk ciltte, Avrupa Hristiyan dünyasının Osmanlılarla ilişkilerini belirleyen durumlara özel bir dikkatle eğildim ve daha derine inen bir anlatıma yer verdim. Bu sebepten ötürü Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihini yeniçağlardan bugüne kadar devam ettirmeye çalışacağım. Bunu yaparken Avrupa'daki Osmanlı tarihiyle Avrupa'nın dışında kalan yerlerdeki Osmanlı tarihi arasında bir ayırım yapamayacağımız kesindir. Görünüşte böyle birşey maddi açıdan mümkün olsa bile, bir ciddi tarih çalışmasında pratik bütünlüğü ilke olarak kabul eden tutarlı bir tarih mantığı zaten buna izin vermez. Devletin, Anadolu'daki ve Avrupa'daki durumlarının birbirine bağlantılı olduğu ve sürekli olarak birbirini etkilediği daha eski tarihinde, böyle bir ayırım zaten mümkün değildir.
Bu esere laf olsun diye değil, sunduğu bütün zorlukların farkında olarak başladım. Bu zorluklan sadece araştırmanın hep amaca ulaşmak için bir araç olan maddi yönünde değil, daha ziyade tabiri caizse araştırmanın manevi unsurunda aramaktayım. Bana göre bu zorluklar, özellikle tuhaf ve Avrupa Hristiyan dünyasından çok farklı bir çevrede dünya tarihi için çok büyük bir önemi olacak şekilde gelişen bir halkın ruhuna, iç yaşamına tamamen girme imkânsızlığında yatıyor. Bizler, o çevreye yabancı fikirlere, bu fikirlerden kaynaklanan bir bakış açısıyla ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa devletlerindeki düşmanca konumunun bir sonucu olarak yüzyılların mirası hâline gelen önyargılarla başlamak zorundayız. Aynı şekilde bir halkın bu iç yaşamı, varlığının manevi unsurunu, harici tarihinin temel şartını oluşturur; ve keza harici akıbetlerin ve devletle halkın iç yaşamının sunulmasındaki uyumunda mükemmeliyete erişen daha yüksek bir tarihi pragmatizm* ulusal bireyselliğinin doğru tespit edilmesine bağlıdır. Osmanlı İmparatorluğu tarihi, bu açıdan başka hiçbir Avrupa devletiyle kıyaslanmayacak derecede aşılması gereken zorluklar sunmaktadır. Beklentilere cevap verip veremeyeceğimi, başlangıçta değil, bu eser tamamlandıktan sonra verilecek âdil bir karar belirleyecektir.
Uzun çabaların, geniş kapsamlı ön çalışmaların sonucu olan bu eser, yabancı araştırmalara değil, kendi araştırmalarıma dayanmaktadır. Eseri hazırlarken, elimde olduğu kadanyla türetilmiş kaynaklara değil, orijinal kaynaklara bağlı kalmaya çalıştım. Çalışmam bunu kanıtlayacaktır. Bugüne kadar kullanılması gerektiği gibi kullanılmamış zengin basılı malzemenin yanısıra, bu başkentte her ciddi bilimsel çabaya gösterilen cömertlik sayesinde, buradaki kütüphanelerde ve arşivlerde çoğunlukla henüz kullanılmamış sonsuz el yazmaları hazinesini de kullanabildim. Ne var ki bu el yazması kaynaklar ancak bundan sonraki ciltlerle ilgili olduğunda ve ancak o zaman önem kazanacaklarından, daha detaylı bilgileri sonraki cilde ertelemeyi uygun gördüm.
* Zinkeisen bu kelimeyi, hadiseleri, oluşumlarını gerçeğe uygun şekilde ele alıp kesintisiz anlatma olarak algılamakta ve bu anlamda kullanmaktadır. Pragmatik kelimesi tercümede aynen bırakılmıştır. Bu açıklama için bk. Klaus Kreiser, "Clio's Poor Re-lation: Betrachtungen zur Osmanischen Historiographie von Hammer- Purgstall bis Stanford Shaw", Das Osmanische Reich und Europa 1683 bis 1789: Konflikt, Entspan-nung und Austausch, Wien 1983, s.31 (çev.).
Kurallarımdan biri, kaynaklan sürekli olarak belirtmektir; konunun dayandığı en önemli yerlerin kelimesi kelimesine verilmesi, bazıları tarafından rahatsız edici bir ilave olarak kabul edilecek olsa bile, kendi imkânlarıyla meseleyi tamamen deşmenin zorluğu karşısında, okuyucuların çoğu belki bu kuralımı o denli olumlu karşılayacaklardır. Buna karşın bu eserin doğasına ve karakterine tamamen aylan olacağından, kasıtlı olarak ve özenle edebi not yığınlarından ve metni eleştirilerle doldurmaktan özellikle kaçındık. Özellikle elimde basılı ve el yazması olarak yüzlercesi bulunan ve "Türk yazılan" olarak adlandırılan yazılan belirtmeyi baştan beri gereksiz gördüm. Bu tuhaf edebiyatın asıl ihtişamlı dönemi 16. yüzyılın ikinci yansına aittir. Osmanlı İmparatorluğu tarihinden ziyade, genelde siyasi el ilanlarının tarihi için önemli ve bu açıdan ilginçtirler. Ancak bu yazılan da her yerde belirtmeyi ve Osmanlı İmparatorluğu tarihi açısından önem taşıdıkları yerde kullanmayı da ihmal etmeyeceğim.
Burada Hammer'in "Osmanlı İmparatorluğu Tarih? ve bu eserle ilişkisi hakkında çok detaylı bir açıklama yapmak bana düşmez. Ciddi bilimsel eleştiriler ve kamuoyunun görüşü, cüretkâr bir şekilde rakipleri belirmiş gibi görünse de, sözü edilen esere tarih literatüründe bu konu hakkında ikinci bir eserin elinden alamayacağı bir yer kazandırmıştır. Bölümlerinin birçoğunda sunumsal tarihten çok kaynak çalışması olan bu eser, her detaylı araştırmaya gösterilmesi gereken saygıyla ve ihtiyatla tarafımca da özellikle kaynak olarak kullanılmıştır. Özellikle bu bakış açısına istinaden ve sadece bilimin menfaati için, Hammer'in eserinde genel olarak kullandığı daha önce hiç kullanılmamış Doğu kaynaklı el yazmalanndan elde edilen en büyük kazancın, özellikle daha eski zamanlar için genel olarak kabul edildiğinden çok daha az önemli olduğu ve Osmanlı tarihiyle ilgili Batı kaynaklarında basılmış ve basılmamış olarak, belki de söz konusu eserin asıl planında daha geniş kapsamlı kullanılması öngörülmemiş zengin notların ve gerçeklerin bulanabileceği hususunda bir açıklama yapma hakkına sahip olduğumu düşünüyorum. Kısmen Galland'ın çok değerli el yazması çevirisinden kullandığımız Sadeddin, eski Osmanlı tarihinin her zaman en iyi Doğulu kaynağı olarak kalacaktır ve bu özelliğiyle Hammer'in eserinin de temelini oluşturmaktadır.
Aynı alanda yapılan bir araştırmanın, özellikle de farklı bakış açılarına dayanıyorlarsa, çok sık başka sonuçlara, farklı görüşlere neden olması konunun doğası gereğidir. Gerçeğin menfaatine yapılmışsa, bu özellikle belirtilmiştir. Buna karşın, bu gibi eserlerin ele alınmasında çok doğal olan kendine özgü incelemelerle kolayca yaratılabilecek dar kafalı polemiklerden, önümüze ne kadar çok fırsat çıktıysa, o denli salandık, zira bu tarihin onuruna aykırıdır ve bilime hiçbir kazanç getirmemektedir. Böyle birşeyin kendi kaderinde olduğunu düşünen herkes, mümkün olduğunca aklının dürüstlüğü ve ruhunun özgürlüğüyle asla kapanmayan ve asla tamamlanmayan devletler tarihinin büyük dünya yapısına bir katkıda bulunsun: Böylece verdiği çabaların ödülü olarak en azından kendisi için, zamanların ve halkların üzerinde bir yere sahip olan tarihe gerekli saygıyı gösterdiğinin bilincine de sahip olabilir.
Bu eserin görünür tasnifine gelince, bunu ikincisi bir yıl içinde yayınlanacak dört cilt hâlinde tamamlamayı düşünüyorum.
Mesafelerin çok uzak olması yüzünden baskısı üzerinde herhangi bir nüfuza sahip olamadığımdan, daha baştan gözönünde bulundurulmasını rica ettiğim arka sayfadaki basım hataları o denli özenle takip edilecektir. Başka yönlerden de mesafelerin dezavantajları vardı. Örneğin Francis'in s. s/deki notu yazılmış ve basılmıştı ki, bu tarihçinin daha sonra sürekli olarak kullandığım Bonn baskısı elime geçti. Ne yazık ki bu baskısı da, tıpkı ait olduğu Bizans kaynaklan külliyatının tamamının, kendi içinde ne kadar büyük bir hizmet teşkil etse de Kiebuhr'un düşündüğü ve başlattığı şekilde yürütülmemesi gibi, eksikleri vardır. Zira yanlış hatırlamıyorsam, Kiebuhr'un geniş kapsamlı düşünen ruhu, bu külliyatla Eski Çağ'ın sınırlarını aşarak, nihayet Ortaçağ'ın karanlıklarına da ışık tutma yetkisine sahip olduğunu düşündüğü Alman filolojisinin onuruna bir anıt dikmek istemişti. Ancak Parisli Cizvitlerin ve Dominikenlerin hataları ne kadar çok tekrar ve tekrar basılmıştır!
Gerek bu çalışmamda, gerekse diğer incemelerim esnasında yerel kütüphanelerde ve arşivlerde çalışanlardan ve buraların idarecilerinden gördüğüm fevkalade yardımlardan ötürü, kendilerine burada teşekkür etmeyi zevkli bir vazife addederim.
J. W. Zinkeisen
Paris, Temmuz 1840
Yeditepe Yayınları, Johann Wılhelm Zınkeısen tarafından yazılan 7 Cilt Osmanlı İmparatorluğu Tarihi adlı kitabı incele diniz.