Kitap Riyazüs Salihin 3 Cilt Set
Yazar İmam Nevevi
Tercüme Eser Sazak, Muhammed Danışman
Yayınevi Semerkand Yayınevi
Kağıt Cilt Şamua Ivory kağıt - 3 cilt Takım, Lüks Ciltli
Sayfa Ebat 1.667 sayfa - 17x24
Hadis 1.895 Hadisi Şerif Arapça Metin ve Türkçe Açıklama
Semerkand Yayınları, 3 Cilt Riyazüs Salihin adlı kitabı incelemektesiniz.
İmam Nevevi 3 Cilt Riyazüs Salihin kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satışı hakkında bilgiyi aşağıda geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Önsöz
Bizleri yoktan var eden, varlığından haberdar eden, İslâm nimeti ile şereflendiren, bize kitap ve peygamberi gönderen Allah'a hamdolsun.
Bizlere doğru yolu gösteren, her hususta örnek olan Hz. Muhammed Mustafa'ya salât ve selâm olsun...
Risalet evinde yetişen, nebevî terbiye ile terbiye olan, ümmete emanet bırakılan Ehl-i bey t'e selâm olsun.
Nübüvvet mektebinde yetişen, her biri birer yıldız mesabesinde olan, her hususta Allah Resûlü'nü [sallallahu aleyhi vesellem] örnek alan ashâb-ı kirâma selâm olsun.
Elinizdeki bu kıymetli eser, büyük âlim ve ârif İmam Nevevi ye [ kuddise sırruhû ] aittir. Kendisinin İslâm ahlâkı ve âdabını öğretmek maksadıyla yaklaşık 1900 hadisi on sekiz ana başlık ve üç yüz yetmiş iki bölüm v halinde topladığı Riyâzüs Salihin adlı bu değerli eseri, her zaman ve her zeminde büyük ilgi görmüştür. Zengin içeriği ve mükemmel tertibiyle herkesin ve her kesimin dikkatini çekmiştir. İslâm âleminde daima güncelliğini korumuştur. Milletimizin din kültüründe öncelikli yeri olan hadis kaynaklarının başında gelmiştir. Dinî eğitim ve öğretim kurumlarının birçoğunda ders kitabı olmuştur. Özellikle vaizlerin, sohbetçilerin ve irşad faaliyetlerinde bulunan âlimlerin el kitabı haline gelmiştir. İşte söz konusu ihtiyaçları karşılamak için bu muhteşem eseri büyük titizlikle tercüme ettik. Her seviyedeki insanımızın istifadesini kolaylaştırmayı esas aldık. Eser, birçok ehil kimse tarafından baştan sona okunup kontrol edildi. Böylece muhtemel hataları en asgariye düşürme imkânı oldu. Çalışmasını yaptığımız eserde Şuayb el-Arnaût'un neşri esas alındı. Bunun yanı sıra el yazması ve diğer matbu nüshalara da müracaat edildi. Konu başlıkları elden geldiğince kısa ve özlü yazıldı. Konu başlarındaki âyetlerin tercümesi verildi ve Kur'an'daki sûre ve âyet numaraları belirtildi. Hadislerin tahrîci yapıldı. Özellikle İmam Nevevi nin gösterdiği kaynaklar verildi. Hadislerin manaları birebir aktarıldı, ancak müteşâbih hadisler tevil edilerek verildi. Anlaşılması zor veya yanlış anlaşılabilecek hadisler dipnotlarda izah edildi. Açıklamalar esnasında başta Kütüb-i Sitte şerhleri olmak üzere birçok kaynağa başvuruldu. Bu hususta da günümüz ihtiyaçları dikkate alındı ve hadislerin ihtiva ettiği manalar alınmaya çalışıldı. Bu yönüyle kadim ve köklü bu kıymetli kitap uzun ve titiz bir hazırlık döneminden sonra siz değerli okurlarımızın istifadesine sunuldu.
Siz değerli müslüman kardeşlerimize hizmet etmek maksadıyla yalın ve anlaşılır bir tercüme olarak hazırladığımız bu çalışmanın, yüce Mevlâmız'ın rızasma ve Resûl-i Ekrem'in [sallallahu aleyhi vesellem] şefaatine vesile olmasını dileriz.
Giriş
Siraceddin Önlüer
İslâm dininin delil olarak kabul ettiği dört esas vardır. Bunlardan ilki Allah Teâlâ tarafından bütün insanlığa gönderilmiş olan Kur'ân-ı Kerîm'dir. İkincisi de Kur'ân-ı Kerîm'in hayata geçirilmesinin canlı örneği olan sünnet-i seniyyedir. Dinin üçüncü ve dördüncü delili ise icmâ ve kıyastır. Bunların her ikisi de ya doğrudan ya da dolaylı olarak bu ilk iki temel kaynağa dayanır. Dolayısıyla bu iki ana kaynak dinin temelini oluşturur. Sünnet, yani Hz. Peygamber'in [sallallahu aleyhi vesellem] sözleri, uygulamaları, onay ve retleri İslâm'ın doğup geliştiği sahabe devrinde dinin temeli sayılmıştır. Vahyin inişine ve tebliğine şahit olan sahâbe-i kirâm, ilâhî vahyi Resûlullah'ın [sallallahu aleyhi vesellem] tebliğ ettiği ve uyguladığı şekilde alıp tatbik etmiş ve kendilerinden sonraki nesle de öylece nakletmişlerdir.
Resûl-i Ekrem'in [sallallahu aleyhi vesellem] sünnetinin dindeki önemli yerini hakkıyla kavrayan müslümanlar, bu önemli emanetin kendilerinden sonraki nesle doğru ve eksiksiz biçimde ulaştırılması için büyük gayretler ve fedakârlıklar göstermişlerdir. Sünnetin yazılı olarak ifadesi olan hadis mecmuaları, cüzleri ve eserleri ilk asırdan itibaren ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu hummalı çabalar hicrî üçüncü asırda hadis ilminin altın çağım yaşamasını sağlamış, bugün Kütüb-i Sitte olarak bilinen ve bütün İslâm âlimleri tarafından en üst sırada hadis eserleri kabul edilen; Buhârî, Müslim, Ebû Davud, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce [rahmetullahi aleyhim] gibi hadis âlimleri eserlerini hicrî üçüncü asırda telif etmişlerdir.
İşte Riyâzü's-Sâlihîn adlı eser de zikredilen bu kaynakların özeti mahiyetindedir.
Müellifin Önsözü
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla...
Hamd; bir olan, mutlak hâkimiyet ve galibiyet sahibi, çok bağışlayıcı, gafletten uyanık olan kalp ve göz sahiplerine bir hatırlatma, akıl sahiplerine ve ibret alanlara bir öğüt olması için geceyi gündüz üzerine bürüyen Allah'a mahsustur. O Allah ki kullarından seçtiği kimseleri gaflet uykusundan uyandırmış, onları bu dünya yurdunda zâhid kılmış, onları kendisini murakabe etme, devamlı tefekkür hali, öğütlerden ibret alma ve hatırlama ile meşgul kılmış; onları kendisine ibadet hususunda sebat etmeye, karar kılınacak asıl yurda (ahiret yurduna) hazırlanmaya, gazabını celbedip helâk yurduna (cehenneme) götürecek işlerden sakınmaya, haller ve zamanlar değişse de bu durumlarını muhafaza etmeye muvaffak kılmıştır.
Hamdlerin en üstünü, en güzeli, en kapsamlı olam ve en mükemmeli ile Allah'a hamdediyorum.
Şehadet ederim ki ihsanı bol, noksan sıfatlardan münezzeh, esirgeyen ve merhametli olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Yine şehadet ederim ki Hz. Muhammed O'nun kulu, resûlü, habibi ve dostudur. O ki dosdoğru yolu gösteren ve kusursuz hak dine davet edendir. Allah Teâlâ'nın salât ve selâmı, onun, diğer peygamberlerin, onlardan her birinin Ehl-i beyt'inin ve salih kulların üzerine olsun.
Allah Teâlâ, "Ben cin ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben onlardan rızık istemediğim gibi onlardan beni doyurmalarını da istemiyorum" (Zâriyât 51/56-57) buyurmuştur.
Bu âyet, insanların ve cinlerin kulluk için yaratıldıklarını açıkça ifade etmektedir. Bu nedenle onların yaratılış gayelerine önem vermeleri ve zühd yolunu tutarak dünya hazlarından yüz çevirmeleri gerekir. Çünkü dünya yok olacak bir yurttur, ebedî kalınacak bir yer değildir. Dünya ahirete ulaşmak için bir binektir, sevinç yeri değildir. Ayrılık yeridir, dâimî konaklama yurdu değildir. Bu sebeple dünya ehlinin en uyanıkları, ibadete en düşkün olanlarıdır. Dünyada en akıllı kimseler, zâhidlerdir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Dünya hayatının misali, gökten indirdiğimiz su gibidir. İnsanların ve hayvanların yiyecekleri olan yeryüzü bitkileri, o su vesilesiyle gürleşir ve birbirine girer. Nihayet yeryüzü süsünü takınıp süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde güç sahibi olduklarını sandıkları bir anda, bir gece veya gündüz vakti ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi düşünecek topluluklar için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz" (Yunus 10/24).
Bu manada pek çok âyet vardır. Şu dizelerin sahibi ne güzel söylemiştir:
Şüphesiz Allah'ın birtakım zeki kulları vardır,
Dünyayı boşayıp fitnelerden korkmuşlardır.
Dünyaya ibret gözüyle bakıp da,
Canlılar için kalıcı bir vatan olmadığını anlayınca,
Onu engin bir derya kılmışlar,
Salih amelleri de gemiler edinmişlerdir.
Dünyanın durumu vasfettiğim gibi; bizim durumumuz ve yaratılış gayemiz de zikrettiğim gibi olunca, her mükellefin hayırlı kimselerin yolundan gitmesi, akıllı ve ibret nazarıyla bakan kimselerin yolunu tutması, işaret ettiğim hususlara hazırlıklı olması ve dikkat çektiğim şeylere önem vermesi gerekir. Her mükellefin bu hususta izleyeceği en isabetli ve en doğru yol; öncekilerin ve sonrakilerin efendisi, gelmiş ve gelecek kimselerin en üstünü Peygamberimiz'den gelen sahih hadislerle edeplenmektir. Allah Teâlâ'nın salât ve selâmı, onun ve diğer peygamberlerin üzerine olsun.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"İyilik ve takva (Allah'ın yasaklarından sakınma) üzerinde yardımlaşın" (Mâide5/2).
Resûlullah'tan [sallallahu aleyhi vesellem] sahih olarak gelen bazı hadislerde o şöyle buyurmuştur:
"Kul din kardeşine yardımcı olduğu müddetçe, yüce Allah da o kula yardıma olur.'"
"Kim bir hayra vesile olursa, o kişiye o hayrı işleyenin sevabı kadar sevap vardır."[1]
"Kim ki doğru yola çağırırsa, kendisine tâbi olanların sevabı kadar o kişiye de sevap verilir. Bu durum ona tâbi olanların ecirlerinden de hiçbir şey eksiltmez."[2]
Yine Resuli Ekrem [sallallahu aleyhi vesellem], Hz. Ali'ye [radıyallahu anh] şöyle buyurmuştur:
"Allah'a yemin ederim ki Hak Teâlâ'nın senin vesilenle bir kimseyi doğru yola ulaştırması, senin için kızıl develere sahip olmaktan daha hayırlıdır.'"
Müslim, Zikir, 11 (nr. 38).
Müslim, imare 38 ( nr 133)
Müslim, ilim 6 ( nr 16)
Buhâri, Fezâilü's-Sahâbe, 9 (nr. 3701);
Müslim, Fezâilü's-Sahâbe, 4 (nr. 34).
Bütün bu saydığım hususlardan dolayı kişiyi ahiret yolunda hazırlayacak; zâhirî ve bâtınî edepleri elde etmesine vesile olacak, teşvik edici, uyana ve zühd, nefis terbiyesi, ahlâkı güzelleştirme, kalpleri arındırıp tedavi etme, âzaları günahtan koruyup dosdoğru olmalarını sağlama ve âriflerin ulaşmak istedikleri diğer hedefler gibi Allah yolunda gidenlerin diğer edep çeşitlerini de içeren sahih hadislerden ibaret olan muhtasar bir eser hazırlamayı münasip gördüm.
Bu eserde, yalnızca meşhur hadis kitaplarına müracaat ederek manası apaçık olan sahih hadisleri zikretme; her konuya Kur'ân-ı Kerîm'den âyetlerle başlama, kelimelerden harflerinin harekelenmesine ve noktalanmasına ihtiyaç duyulan belirtme veya manası kapalı olan kelimeleri güzel uyarılarla şerhetme yolunu izleyeceğim. Bir hadisin sonunda "müttefekun aleyh" dediğimde bu, "O hadisi Buhârî ve Müslim rivayet etti" anlamına gelmektedir.
Şayet bu kitap tamamlanırsa onun, kendisine önem veren kimseyi hayra sevketmesini ve onu her türlü çirkin ve helâk edici şeyden alıkoymasını ümit ediyorum. Bu eserden faydalanan kardeşimden dileğim bana, anne babama, hocalarıma, diğer sevdiklerime ve bütün müslümanlara dua etmesidir.
Yalnızca Kerîm olan Allah'a dayanır, işimi yalnızca O'na havale eder ve yalnızca O'na güvenirim. Allah bana yeter, O ne güzel vekildir. Günahlardan ancak Azîz ve Hakîm olan Allah'ın korumasıyla sakınabilir ve ibadetlerime ancak O'nun yardımıyla güç yetirebilirim.
[1]Müslim, İmâre, 38 (nr. 133).
[2]Müslim, ilim, 6 (nr. 16).