Kitap Şeytanın Hileleri, Büyük Boy
Yazar İbnul Cevzi
Tercüme Mehmet Ali Kara
Yayınevi Polen Karınca Yayınları
Kağıt Cilt 2.Hamur, Karton kapak cilt
Sayfa Ebat 512 sayfa - 13x19 cm Roman Boy
İbnul Cevzi, Şeytanın Hileleri Telbis'ul İblis adlı kitabı incelemektesiniz.
Polen Karınca Yayınevi Şeytanın Hileleri kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Şeytanın Hileleri
Telbis'ul İblis
Bu kitabı şeytanın fitne ve oyunlarından sakındırmak, sıkıntı ve meşakkatlerinden korumak, gizli şeylerini açığa çıkarmak için kaleme aldım. Gayesinde sadık olan herkese Allah cömertliğiyle yardımda bulunsun.
Kitabımı onüç bölüme ayırdım. Bunlarla amel etmeye azmeden kimseden şeytan feryadu figan ederek uzaklaşır. Dileğimde bana doğruyu ilham eden ve beni başarılı kılan Allah'tır.
"Allah, o şeytana lanet etti ve o da, "Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım" dedi. "Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür. Şeytan onlara (birçok) vaadde bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaadde bulunuyor." Nisa Sûresi, 118-120
GİRİŞ
Bismillahirrahmanirrahim
Adaletin ölçüsünü akıl sahiplerinin eline veren, Peygamberleri cennetle müjdeleyici, azapla korkutucu olarak gönderen, doğru ve yanlışı ayırt etmek için kitaplar indiren, yasalarını mükemmel kılıp hiçbir eksik ve kusuru olmayan Allah'a (c.c.) hamd olsun.
Sebepleri onun yarattığını bilenlerin hamd ettiği gibi O'na (c.c.) hamd eder, hiçbir şüphe olmadan halis niyetle onun birliğine, Muhammed'in -sallallâhu aleyhi ve sellem- de gönderdiği Peygamberi olduğuna şehadet ederim.
O, küfür perdesini kaldırıp imanı ortaya çıkarmış, hidayet nuruyla karanlıkları gidermiştir. İnsanlara indirdiği kitapları açıklayıp, müphem olan yerleri beyan etti. Onları apaçık bir yol üzere bıraktı. Onda hiçbir serap ve engel yoktur. Allah'ın selamı Resulü'nün, Ehli Beyti'nin, Ashabının ve kıyamete kadar onun yolundan gidenlerin üzerine olsun.
Akıl, insanoğluna verilen en büyük nimetlerdendir. Zira o, Rabbini tanımada bir alet, Peygamberini tasdik etmede bir araçtır. Ancak akıl insanın tüm isteklerine cevap veremediğinden dolayı Allah (c.c) Peygamberler gönderip kitaplar indirmiştir.
İslam'ın örneği güneş, aklınki ise gözdür (İslam güneş, akıl ise göz gibidir). Şayet göz sağlam olur ve açılır ise güneşi görebilir.
Harikulade mucizeler vasıtasıyla akıl, Peygamberlerin doğruluğunu kabul eder. Bu nedenle ona teslim olur ve bilmediği şeylerde ona dayanır (itimat eder).
Allah-u Teâlâ insanlık âlemini akıl ile nimetlendirdiğinden, bu âlem babaları olan Adem'in (a.s.) Peygamberliği ile başlamıştır. Adem (a.s.) onlara Allah'ın vahyini bildiriyor, onlar da bu vahye tabi oluyorlardı. Bu nedenle doğru yol üzere idiler. Kabil, hevasına uyup kardeşi Habil'i öldürünceye kadar durum böyle devam etti. Bu çirkin olaydan sonra hevalar insanları birbirinden ayırıp sapıklık sahralarında onları darmadağın etti.
Öyle ki insanlar artık puta tapar oldular, inanç ve fiillerinde çeşitli ihtilaflara düştüler, içine düştükleri bu ihtilaflar aklıselime ve Peygamberlerin getirdiklerine tamamen tersti. Daima hevalarına uyup, liderlerinden ayrılmadılar. Şeytan kendi zannını onlara doğru olarak gösterdiğinden mü'minler hariç, çoğunluk ona tabi oldu.
Peygamberler yeterli izahatlarla gelmişlerdi. Hastalıkları şifa verici ilaçlar ile tedavi ettiler, böylece insanlar ihtilaf yerine ittifak etti. Ancak şeytan insanların gözünde Peygamberlerin izahatlarına şüpheler, ilaçlarına da zehir karıştırarak dosdoğru yolunu eğri göstermeye çalıştı.
Şeytan, insanları, basit gruplara ayırıp çirkin bid'atlere düşürünceye dek hep onların akıllarıyla oynadı ve oynamaya da devam etmektedir. Bu nedenle insanlar Kâbe'de puta taptılar.
Bahire[1], Şaibe[2], Vesile[3] ve Ham[4]'ı kendilerine haram ettiler, kız çocuklarını diri diri toprağa gömdüler ve onları mirastan mahrum bıraktılar. Bunun gibi daha nice sapıklıkları şeytan onlara güzel gösterdi.
Allah-u Teâlâ Muhammed'i -sallallâhu aleyhi ve sellem- iyilikleri emredici, kötülüklerden sakındırıcı olarak gönderip insanlığı bu sapıklıklardan kurtardı. Ashabı onunla birlikte bu nurun ışığında yürüdüler. Düşmanlarının tuzaklarından kurtuldular. Ancak onların varlıklarıyla aydınlanan günler geçince zulmet karanlıkları tekrar döndü. Hevalar, yeni yeni bid'atlar ortaya çıkarıyor, geniş olan yolu daraltıyordu. Birçokları dinlerinden ayrılıp gruplara (fırkalara) bölündüler.
İblis yeniden uyandı. Yeni oyunlar (tuzaklar) kurup süsleyerek sürekli onları parçaladı. Karanlık gecelerde hırsızlık ona yakışır, ancak sabahın aydınlığı başladığı zaman oyunu bitecek ve ortaya çıkacaktır.
Bu nedenle insanları onun tuzaklarından sakındırmak hile ve oyunlarını onlara göstermek istedim, çünkü ancak tuzak bilinirse o tuzağa düşmekten emin olunabilir.
Bu anlamda Buhari ve Müslim'de sahih bir hadis vardır. Sahabelerden Huzeyfe -radıyallâhu anh- anlatıyor:
"İnsanlar Resulullah'tan hep iyilikten (hayırdan) sorarlardı, ben ise kötülükten (şerden) sorardım. Bunu korktuğum için yapardım."[5]
İbn-i Abbas -radıyallâhu anh- şöyle derdi:
"Allah'a yemin olsun ki, bugün yeryüzünde şeytan için beni helak etmekten daha sevimli bir şeyin olmadığını sanıyorum."
"Peki, nasıl?" diye sordular. Şöyle dedi:
"Şeytan doğu veya batıda bir bid'at çıkarır ve bana ulaştırılır, ben de o bid'atı sünnetle yok ederim. Böylece bid'at, çıktığı yere tekrar döner."
Bu kitabı şeytanın fitne ve oyunlarından sakındırmak, sıkıntı ve meşakkatlerinden korumak, gizli şeylerini açığa çıkarmak için kaleme aldım. Gayesinde sadık olan herkese Allah cömertliğiyle yardımda bulunsun.
Kitabımı on üç bölüme ayırdım. Bunlarla amel etmeye azmeden kimseden şeytan feryadu figan ederek uzaklaşır. Dileğimde bana doğruyu ilham eden ve beni başarılı kılan Allah'tır.
[1]Bahire: Beş nesil doğuran devenin beşinci nesli dişi olursa kulağını yanp serbest bırakırlardı. Onun etinden kadınlar yemeyip sadece erkekler yerdi.
[2]Şaibe: Bu hayvanın sütünü sağmazlar, ona yük taşıtmaz, üzerine binmez, serbest bırakırlardı.
[3]Vesile: Yedi kann çift doğuran koyundur. Yedinci kannda erkek veya dişi olursa kardeşine yetişti anlamında "vesile" derlerdi ve boğazlama-yıp serbest bırakırlardı. Kadınlar ondan faydalanmazlar, sadece erkekler faydalanırlardı. Öldüğünde ise her ikisi de faydalanabilirlerdi.
[4]Ham: Erkek hayvan on kann doğurduktan sonra, sırtını (belini) korudu derler ve onu putlarına bırakırlardı ve ona hiçbir şey taşıtmazlardı.
[5] Buhari, Müslim.