4 Kitap Set Orta Boy Sırtı Deri
Envar Neşriyat
1- Sözler 792 sayfa 2024 Baskı
2- Şualar 764 sayfa 2023 Baskı
3- Mektubat 524 sayfa 2023 Baskı
4- Lemalar 450 Sayfa 2023 Baskı
Orta Boy, 13.5x20 cm
Sırtı Deri , Toplam 2530 Sayfa
Şualar dan Alıntılar
“Hâkimiyetin şe’ni ve muktezası, istiklaliyet ve infiraddır ve gayrın müdahalesini reddir. Hattâ aczleri için muavenete fıtraten muhtaç olan insanlar dahi o hâkimiyetin bir gölgesi cihetiyle gayrın müdahalesini red ve istiklaliyetini muhafaza etmek için bir memlekette iki padişah, bir vilayette iki vali, bir nahiyede iki müdür, hattâ bir mahallede iki muhtar bulunmuyor. Eğer bulunsa herc ü merc olur, ihtilal başlar, intizam bozulur.
Madem hâkimiyetin bir gölgesi, âciz ve muavenete muhtaç olan insanlarda bu derece müdahale-i gayrı ve iştiraki reddedip kabul etmezse; elbette aczden münezzeh bir K?dir-i Mutlak’ta, rububiyet suretindeki hâkimiyet, hiçbir cihetle iştiraki ve müdahale-i gayrı kabul etmez.
Belki gayet şiddetle reddeder ve şirki tevehhüm ve itikad edenleri gayet hiddetle dergâhından tard eder. İşte Kur’an?ı Hakîm’in ehl-i şirk aleyhinde gayet şiddet ve hiddetle beyanatı bu mezkûr hakikatten ileri geliyor.” İkinci Şua
***
“…rızk ı helâl, iktidar ve ihtiyar kuvvetiyle kazanılmaz, buldurulmaz. Belki çalışmasını ve sa’yini kabul eden bir merhamet tarafından verilir ve ihtiyacına acıyan bir şefkat canibinden ihsan edilir.
Fakat rızık ikidir:
Biri: Yaşamak için hakiki ve fıtrî rızıktır ki taahhüd?ü Rabbanî altındadır. Hattâ o kadar muntazamdır ki bedende yağ vesaire suretinde iddihar olunan fıtrî rızık, hiç olmazsa yirmi günden ziyade bir şey yemeden yaşatır, hayatını idame eder. Demek, yirmi otuz günden evvel ve bedende müddehar olan fıtrî rızkı bitmeden zâhiren açlıktan vefat edenler, rızıksızlıktan değil belki sû-i itiyaddan ve terk-i âdetten neş’et eden bir hastalıktan vefat ederler.
İkinci kısım rızık: İtiyad, israf ve sû-i istimalat ile tiryaki olup zaruret hükmüne geçen mecazî ve sun’î rızıktır. Bu kısım ise taahhüd?ü Rabbanî altında değil belki ihsana tabidir. Kâh verir kâh vermez.
Bu ikinci rızıkta, bahtiyar odur ki medar?ı saadet ve lezzet olan iktisat ve kanaatle sa’y-i helâli, bir nevi ibadet ve rızık için bir fiilî dua bilerek müteşekkirane ve minnettarane o ihsanı kabul edip hayatını saadetkârane geçirir.
Ve bedbaht odur ki medar?ı şakavet ve hasaret ve elem olan israf ve hırs ile sa’y-i helâli bırakarak, her kapıya başvurup tembelkârane ve zalimane ve müştekiyane hayatını geçirir, belki öldürür.
Nasıl ki mide bir rızık ister, öyle de kalp ve ruh ve akıl ve göz ve kulak ve ağız gibi insanın latîfeleri ve duyguları dahi Rezzak?ı Rahîm’den rızıklarını isterler ve müteşekkirane alırlar. Her birisine ayrı ayrı ve onlara lâyık ve onları memnun ve mütelezziz eden rızıkları, hazine-i rahmetten ihsan edilir. Belki Rezzak?ı Rahîm, onlara daha geniş rızık vermek için göz ve kulak, kalp ve hayal ve akıl gibi o latîfelerin her birisini, hazine-i rahmetinin birer anahtarı hükmünde yaratmış.
Mesela göz, kâinat yüzündeki hüsün ve cemal gibi kıymettar cevher hazinelerinin bir anahtarı olduğu misillü ötekiler dahi her biri birer âlemin anahtarı olur, iman ile istifade eder.” Yedinci Şua
***
“Ecel ve mevt gibi umûr?u gaybiye çok hikmet ve maslahat cihetiyle gizli kaldığı misillü, dünyanın sekeratı ve mevti ve nev-i beşerin ve cins-i hayvanın eceli ve vefatı olan kıyamet dahi çok maslahatlar için gizlenilmiş. Evet, eğer ecel vakti muayyen olsaydı yarı ömür gaflet-i mutlaka içinde ve yarıdan sonra, darağacına asılmak için her gün bir ayak daha onun tarafına atılmakla dehşet-i mutlaka içinde, havf ve recanın muvazene-i maslahatkârane ve hakîmanesi bozulduğu gibi; aynen öyle de dünyanın eceli ve sekeratı olan kıyamet vakti muayyen olsaydı, kurûn?u ûlâ ve vustâ fikr-i âhiretten pek az müteessir olacaktı. Ve kurûn?u uhra, dehşet-i mutlaka içinde bulunup ne hayat?ı dünyeviyenin lezzeti ve kıymeti kalır ve ne de havf ve reca içinde ihtiyar ile itaatkârane olan ubudiyetin ehemmiyeti ve hikmeti bulunurdu.
Hem eğer muayyen olsa bir kısım hakaik-i imaniye bedahet derecesine girer, herkes ister istemez tasdik eder. İhtiyar ve irade ile bağlı olan sırr?ı teklif ve hikmet-i iman bozulur. İşte bunun gibi çok maslahatlar için umûr?u gaybiye gizli kaldığından herkes her dakikada hem ecelini hem bekasını düşündüğü için hem dünyaya hem âhiretine çalışabildiği gibi her asırda dahi hem kıyamet kopacağını hem dünyanın devamını düşünebildiği için hem dünyanın fâniliğinde hayat?ı bâkiyeye hem hiç ölmeyecek gibi imaret-i dünyaya çalışabilir.
Hem de musibetlerin vakti muayyen olsaydı musibet başına gelen adam, musibetin intizarında o gelen musibetin belki on mislinden ziyade manevî bir musibet –o intizardan– çekmemesi için hikmet ve rahmet-i İlahiye tarafından gizli, perdeli bırakılmış.” Beşinci Şua
Mektubat
Bediüzzaman Said Nursi
Risale-i Nur Külliyatının kıymettar parçalarından biridir. İman, İslamiyet, ibadet ve uhuvvet gibi konulara dair 33 mektuptan oluşur. İtikadi meselelerde akla gelen birçok soruya cevap vermektedir. Peygamber Efendimiz’in (asm) üç yüz kadar mucizesini beyan eden Mu’cizat-ı Ahmediye risalesi de Mektubat’ta geçmektedir.
Mektubat’ta cevabı bulunan bazı sorular ve konu başlıkları:
Hz. Hızır hayatta mıdır? (Birinci Mektup)
Ölüm nasıl mahluk ve nimet olabilir? (Birinci Mektup)
Meydan-ı haşir nerededir? (Onuncu Mektup)
Hz. Âdem’in (as) cennetten ihracının hikmeti nedir? (On İkinci Mektup)
Şeytanların yaratılmasının hikmeti nedir, şerrin yaratılması şer midir? (On İkinci Mektup)
Hz. Ali’nin (ra) zamanındaki muharebelerin mahiyeti nedir? O harpte ölen ve öldürenlere ne nam verilir? (On Beşinci Mektup)
Küçük yaşta evladı vefat edenlere müjde! (On Yedinci Mektup)
Hırs sebeb-i hasarettir (Yirmi İkinci Mektup)
Mü’minin mü’mine en iyi duası nasıl olmalıdır? (Yirmi Üçüncü Mektup)
Her zaman tecdid-i imana ihtiyaç vardır (Yirmi Altıncı Mektup)
Zaman-ı fetrette, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın ecdadı, bir din ile mütedeyyin mi idiler?
Yirmi Sekizinci Mektup
SÖZLER
Besmelenin sırrı ve mevcudatın lisan-ı hal ile nasıl Bismillah dediği.
Cenab-ı Hakk’ı ve birliğini; zâtıyla, sıfatlarıyla ve kâinattaki tasarruflarıyla tanımak.
Başta namaz olmak üzere, Allah’a kulluğun mahiyeti ve lüzumu.
İbn-i Sina gibi bir dahinin bile “Haşre inanırız, fakat akıl bu yolda gidemez” dediği, öldükten sonra dirilme hakikatının en âmi bir insanın dahi anlayacağı tarzda izah ve isbatı.
Kur’an’ın Allah kelamı olduğunun isbatı. Dinsiz felsefenin itiraz ettikleri bazı Kur’an âyetlerinin ilmî ve mukni izahları.
Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliğinin, kesin, parlak ve sağlam delillerle ispat ve izahı.
Kader nedir? Bu sualin hiçbir esere nasip olmayan bir mükemmellikte açıklanması.
Meleklerin, cinlerin ve diğer ruhanilerin Kur’ânî, aklî, mantıkî delillerle izah ve ispatları.
Cemiyetin ve ferdin ıslahı için gerekli manevi tedbirler.
Daha bunlar gibi birçok mesele ve suallerin en güzel cevaplarını SÖZLER’den okuyacak, tahkikî imânı elde ederek, imânın bahşettiği hakiki lezzet ve saadeti hissedeceksiniz.
LEMALAR
Bediüzzaman Said Nursi
Allah’ın varlığı, birliği ve isimlerinin bu âlemdeki tecellileri, atomdan galaksilere kadar herşey, O’nun eseri ve icadı olduğu.
Maddeperest olup akılları gözlerine inenleri susturan ve bir kısmını inşâallah imana getiren “Tabiat Risalesi”
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) yaşadığı hayat, gerçek saadetin ve insanca yaşamanın tek yolu olduğu.
Alevilik ve Şialık nedir? Temelde Ehl-i Sünnet ile aralarındaki mes’ele nedir? Hem çareleri nelerdir?
İktisadın ne kadar lüzumlu olduğu, israfın ne kadar zararlı olduğu.
Hastalara gerçek teselli veren devalar.
İhtiyarlığın hakiki mahiyeti ve imanlı ihtiyarlıktaki manevi sürur ve zevkler.
Tesettürün sebep ve hikmetleri.
İhlâs’ın nasıl kazanılacağı ve muhafazası.
Hangi lezzetler hakikidir, hangileri aldatıcı?
Lem’alar, hayatınıza huzur veren yeni manalar kazandıracaktır.