Zamanın Kıymeti , Pratik Baskı

Fiyat:
80,00 TL
İndirimli Fiyat (%25) :
60,00 TL
Kazancınız 20,00 TL
Geçici olarak temin edilememektedir. Temin edildiginde

Bu ürünün yerine tercih edebileceğiniz ürünler


Kitap          Zamanın Kıymeti , Pratik Baskı
Yazar          Abdulfettah Ebu Gudde
Tercüme    Enbiya Yıldırım
Yayınevi     Takdim Yayınları
Kağıt Cilt    2.Hamur, Karton Kapak İnce Cilt
Sayfa Ebat 160 Sayfa, 13,5x21 cm.




Abdulfettah Ebu Gudde Pratik Baskı Zamanın Kıymeti kitabını incelemektesiniz.   
Takdim Yayınevi İnce Zamanın Kıymeti kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.

Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2



Sahip olduğumuz en büyük nimetlerden biri olmasına rağmen, en kolay harcadığımız nimet hiç şüphesiz ki zamandır. 

Bu kitap, kum saati misali her gün eksilmeye yüz tutan hayatımızı en iyi şekilde verimli kılmanın yolunu aydınlatan bir meşale gibidir. Bunu yaparken de hayatlarını en güzel şekilde değerlendirmiş ve bizlere yüklü bir miras bırakmış İslam âlimlerinin hayatlarından ve sözlerinden bir demet sunmaktadır. Mazimizdeki güzellikleri ortaya koyan bu eser, vakitlerini dolu dolu geçirme hususunda herkesi teşvik etmektedir. Eserin sahibinin yetmişten fazla çalışmasının bulunması ve çağımızın en önde gelen hadisçilerinden biri olması kitabın kıymetini daha da artırmaktadır.


BİR SEVDALININ HUZUN DOLU DUYGULARI


Kardeşim Muhammed Zâhid elinizdeki kitabı okuyunca duygula­rı coşup taştı. Rahmetli babamızı hatırlayarak aşağıdaki güzel ya­zıyı kaleme aldı:

Peygamberlerin vârisi, âlimlerin imamı babacığım! Allah sana rahmet etsin! Sen ilmi en değerli kazanç, talep edilecek en hayırlı şey olarak gördün ve ona yönelip kendini verdin. Peşinden koşup talep edeni çok olsa da ilim senin için bitmesinden korkulmayan bir define, tükenmesinden endişe edilmeyen bir hazineydi.

Allah sana rahmet etsin babacığım! Sen âlimler âlimi, muttakiler muttakisi, salihler salihi, hatipler hatibi bir insandın. Allah'ı andığında gözlerin yaşla dolardı. Az uyuduğundan göğ­sün döşekten uzak kalırdı. Sen dünyayı ebediyet yurduna ge­çişin köprüsü olarak gördün ve insanları İslam hidayetine da­vet ederek beşeriyetinin en hayırlısının sünnetine tabi oldun. Böylece Allah'tan gelen iman nuru ve hitabet gücün seni güzelleştiriyor, zeki bir insanın hikmetiyle, maharetli bir üstadın sükûnetiyle sunduğun mücevher kıymetindeki konuşmalara meclisler ve minberler iştiyak duyuyordu.

Maşallah babacığım! Kokulu bitkileri solan ve vakti geçip git­ti, yok oldu denilen İslam'a koku yaymayı tekrar kazandırdın. Vakitleri koruman, dakikaları ve anlan değerlendirmen açısın­dan senin hayatın bir ibret ve öğüt idi.

Benim gözlerim seni sadece ya Kur'an ayetlerini okurken ya Rahmân'ın zikriyle mutmainken ya da Adnanoğullarının efendi­sinin sünnetine hizmet ederken gördü. Ben seni hep kitap oku­maya eğilmiş veya bir mektuba cevap yazarken hatırlıyorum. Böylece eşsiz bilgileri elde eder, faydalı malumatı toplayıp birikti
rirdin. Gevşeklik ve bitkinlik sana musallat olmazdı. Allah'a and olsun ki sen, "zamanın kıymetinin mükemmel bir habercisisin.

Senin hayatın bir "çalışma projesiydi", içinde ne yorgunluk ne de bıkkınlık vardı. Amacın dinin sembollerini yükseltmek, il­min çadırlarını kurmaktı. Altmıştan fazla kitap neşrettin, mah­fazanın içinde de yüzlercesi duruyor. Ömrün daha uzun olacak olsaydı, rahatı ve dinlenmeyi bir tarafa atıp mahfazanın içinden incileri ve cevherleri en güzel görünümüyle çıkarıp sunardın. Sen ilk keşifçiydin, zorluklarda kendisine güvenilen kişiydin.

Kaç kez sıkıntılar üzerine üşüştü, bulutlar semanı kararttı, hastalıklar seni ezdi, illet vücuduna nüfuz etti, gözlerin karar­dı, ama buna rağmen "hâle razı olmuş ahlak ve selim kalp" se­ni terk etmedi, işi Semî' ve Alîm'e havale ettin. Kalbin hikmetli zikrin ayetlerini oku mayı hiç bırakmadı. Bu durum ne şehirde ne de yolculukta, gündüz ve geceler boyunca kitapları mütalaa etmene mani olmadı. Bu kitapta her ne haber okumuşsam, mü­kemmel yaşantında ve dalgalarla dopdolu denizinde bunun bir yönünü mutlaka görmüşümdür. Sen faziletleri şahsında bir ara­ya getirdin ve selef-i sâlihînin yaşantılarını tekrar ettin.

Senin günün sabah namazıyla ve öncesindeki teheccüdle baş­lardı. Sonra biraz Kur'an okur, tesbihat yapardın. Ardından da aile efradının gözleri uykudayken düşüncenin berraklığını fır­sat bilir ve mütalaa ile tetkike yönelirdin. Sekize veya doku­za kadar bu şekilde çalışır sonra kahvaltın hazırlanırdı. Sevgi­li Mustafa'ya (Allah'ın salâtu selâmı ona, ailesine ve tabi olanla­ra olsun) ittiba ederek sofradan sadece bedeni ayakta tutacak ve beyni besleyecek kadarını alırdın. Yemeğin ardından en hayır­lı hacet kapısı Allah'a münacatta bulunurdun, seni başarılı kıl­sın ve yaptığını kabul buyursun diye. Ardından üzerinde çalı­şılması gereken notlarına döner, eksikleri kontrol eder, çiçek­leri ortaya çıkarır, yeni tespit ettiğin faydalı bilgileri ve kıymet­li kolyeleri eklerdin. Öğle olunca elindeki çalışmayı namaz için bırakır, hem kalbin hem dilinle ona yönelir, nefsin Rahmân ve Rahîm Allah'a niyaza durur, Hakîm ve Alîm olandan yardım ta­lep ederdin.

Sonra bitap düşen bedenini, yorulan beynini bir saat sürey­le dinlendirirdin. Ardından tekrar kitaplara, defterlere, kâğıt ku­pürlere veya yazışmalara cevap vermeye dönerdin. Evet, sen bu şekilde biriydin, kitaplara dost olmuştun, sevgili selefle birlikte yaşıyordun. Yerine getirilmesi zorunlu olanlar hariç ziyaretlerle vakti zayi etmekten kaçınırdın, hatta oğullarının ve kızlarının ev­lerini ziyaretten bile. Bununla birlikte ziyarete geldiğinde de sof­ra hazırlanmış olur, bir an önce dönmek için yemekte acele eder­din. Unutulan kahramanlıkları her yana yaymak ve gören körleri aydınlatmak için uçup giden zamanla sanki yarış hâlindeydin.

Beklenmedik bir durumdan dolayı okumaktan ve kitaplar­dan uzak kalırsan dudakların sürekli Vâhid ve Kahhâr Allah'a münacatla zikir ve istiğfar ile kıpraşırdı. Cebinde her zaman ka­lem ve kâğıt bulunur, zihninde çakan şeyi anında ona kayde­derdin. Bu ya İslam'ın Edepleri1 kitabında işaret edilmesi gere­ken bir düşünce veya anlaşılması zihinlere zor gelen bir husu­sun çözümü veyahut bir kitabın ilk sayfasına yazılacak bir şiir veyahut da bir ilim talibinden gelen ve araştırıp cevap vermeyi gerektiren bir mesele olurdu.

Babacığım, Allah sana rahmet etsin! Değerli insanlar se­nin kıymetini bildiler. Avareler ile süfliler ise sana cefa ettiler. Ama sen değersiz kişilerden yüz çevirdin, onları 'selâm' diye­rek susturdun.2 Allah sana doğru ve hayırlı yolda yürümeyi il­ham etti. Sevgini kulların gönüllerine koydu, onlar da -gerek yakındakiler gerekse uzaktakiler- sevgi ve muhabbetlerini sa­na sundular.

Allah sana rahmet etsin babacığım! Sen İslam'ın yardımı­na koşandın, zamanın süsüydün, meclislerin mehtabıydın, Allah'ın ihsan buyurduğu yetenek ve birikim açısından derya idin. Gidişinle İslam diyarının surunda bir gedik açıldı. Her fe­lakette yetiş diye bağırdığımız kişi artık yok. Senden sonra geri­ye ancak lokma yemek için çağrılacaklar kaldı. Seni kaybetmek Kays'ı3 kaybetmekten daha büyük ve ağırdır: Kays'ın ölümü herhangi birinin ölmesi gibi değildir, Bilakis onun vefatı bir toplumun çökmesi demektir.

Muhammed Zâhid Abdulfettâh Ebû Gudde

1 Ebû Gudde hocanın Min Edebi'l-İslâm kitabını kastediyor.
2 "Sen onlara aldırma ve 'selâm' de." 43/Zuhruf, 89.
5 Kays ibn Âsim. Şair, hitabeti güçlü bir sahabi. Oğlunu öldüren yeğenini affetme­si nedeniyle bu merhameti ve bağışlayıcılığı darb-ı mesel olmuştur. (47/667)


 
Diğer Özellikler
Stok Kodu9786058062139
MarkaTakdim Yayınları
Stok DurumuBu ürün geçici olarak temin edilememektedir.
9786058062139
En yeni ürünler
Güvenli teslimat
Kampanyalı ürünler
Piyasadaki en iyi fiyat

PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.