Kitap İslam Hukuku Tarihi
Yazar Muhammed El Hudarî
Tercüme Haydar Hatipoğlu
Yayınevi Kahraman yayınları
Kağıt Cilt 2.Hamur , Kalın Ciltli
Sayfa Ebat 376 sayfa, 16x24 cm
Yayın Yılı 2018
Kahraman Yayın İslam Hukuku Tarihi kitabını incelemektesiniz.
Muhammed El Hudari İslam Hukuku Tarihi hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
İnsanlığın tarihi Peygamberle başlar, ilk Peygambere Adem Aleyhisselâm, O'na gelen ilk kanunlara da SUHUF denir. Bu kanunların yapıcısı Allah'tır. Tatbikatçısı ise Peygamber ve O'nun ümmeti...
Yeryüzünü güzel bir saray şeklinde yapan elbette ki, burada oturacakların içtimaî şartlarını da temin etmiştir. Bilhassa irade sahibi olan insanların, İNSANCA yaşayabilmeleri için onlara temel kaideler göndermiş, bu temel kaideler, ANAYASA hükmünü taşımıştır. Anayasaya dayanarak Peygamberler ve Onların ümmeti içindeki âlimler ceza kanunu, medenî kanun gibi kollarda hukuk nizamını geliştirmişlerdir.
Elinizdeki kitap, beşerî kanunların zayıfladığı zamanlarda bile kuvvetli ve üstün olduğunu gösteren İSLÂM HUKUKUNUN tarihidir, İslâm Hukukunun dayandığı temelleri ve bu temellerdeki sütunları bu eserde bulmanız mümkün olacak; hukukçular, tarihçiler ve bütün Müslümanlar bundan yeteri kadar faydalanacaktır.
Böyle bir eseri hazırlamak ilme hizmettir, ilme hizmet ise büyük bir şereftir. Biz de ilme hizmet edenlere hizmet etmek saadetine erdiğimiz için bahtiyarız. Eserin muharririne ve siz kıymetli okuyucularımıza şimdiden teşekkür eder, başarılı olup, faydalı ilimler öğrenmeyi cümlemize nasip etmesi için Allah'a yalvarırız.
KAHRAMAN YAYINLARI
Allah Taâla'ya hamd-u senâ eder efendimiz Hz. Muhammed'e ve Al-u Ashabına Salât ve Selâm sunarım.
Mısır'ın Millî Eğitim Bakanlığı Müfettişi ve Ezher Üniversitesi İslâm Tarihi profesörü rahmetli şeyh Muhammed el-Hudarî tarafından yazılan ve 1967 yılında Mısır'da 8 inci baskısı yapılan «Tarih-üt-Teşri-il Islâmî» adlı kitabı okudum. Büyük bir emeğin mahsulü olduğu her yönü ile belli olan bu eserin konusu olan şer-i şerif tarihinin meraklılar için bakir sayılabileceği kanaatına vardım. Çünkü bu konuda Türkçe telif veya terceme olarak yazılmış bir kitap görmedim ve duymadım. Yalnız 30-40 sayfalık bir tercemeye rastladım. Bu itibarla eseri terceme etmeyi faydalı buldum. Ayetlerin numaralarını yazmadığı için bunları ve kaynaklarım bildirmediği bazı hadîslerin kaynaklarını göstermeyi uygun buldum. Kaynak sayılan Muvatta', el-Umm ve Sahihayn gibi kitaplardan aldığı hadîslerin yerini belirtmeye lüzum görmedim.
Eseri terceme ederken metne sadık kalmaya itina gösterdim. Ayetlerin me-âllerini merhum Hasan Basri Çan tay 'ın tefsirinden almayı münasip gördüm. Çünkü bilindiği gibi çok zatlar tarafından tefsir kitapları yazılmış ise de hiç birisinin eksiksiz olduğu söylenemez. Eserde bulunan 300 küsur âyetin meâüerini kendim hazırlamış olsaydım, mevcut meâllerden daha iyi bir meâl yazdığımı söyleyemezdim.
Sayın okuyucularımın, tercemede bir kusur gördükleri zaman beni bağışlamalarını ve ilmî veya dinî bir hata buldukları takdirde derhâl bana bildirmelerini umarım.
Tercemeyi, Hazro Müftüsü iken Temmuz 1955 de vefat eden merhum pederim M. Nuri Bilici'nin ve diğer üstadlarımın ruhlarına ithaf ederken; hizmetimin ihlâslı ve başarılı olmasını Cenab-ı Allah'dan niyaz ederim.
Tercüme eden
Uşak Müftüsü Haydar HATİPOĞLU
MUKADDİME
YAZARIN ÖNSÖZÜ
Hamd, sayısız nimetler bahşeden Allah'a mahsustur. Salât ve selâm efendimiz Hz. Muhammed'e ve Al-u Ashâbına olsun.
Bu eser, İslâm teşriine ait kısa bir tarih kitabı olup ilim tâliplerine takdim ediyorum. Bununla, nezih şer-i şerif uğrunda yapılması gerekli hizmetlerden birisini yapmış olmak ümidindeyim. Sayın okuyucularımın eksiklerimi gördükleri zaman beni bağışlamalarını rica ederim. Çünkü ben, bu konuda daha önce eser vermiş olan zatların derecesini ihraz etmiş değilim.
Mısır'da ilim ve irfan haşmetinin tekrar canlanması fecrinin doğmak üzere olduğu bu günlerde eserin çıkmış olması dolayısiyle yüce Allah'a şükrederim.
Kitabı muhterem müctehidlerimizin ve ilmiyle amel eden değerli âlimlerimizin mübarek ruhlarına ithaf eder, Cenâb-ı Allah'dan hayırlı başarılar dilerim.
Muhammed el-Hudarî
İslâm Fıkhının Kaynakları:
Kur'ân-ı Kerim.
Kur'ân-ı Kerim'in açıklaması durumunda olan ve «Sünnet* denilen Peygamberimizin sözleri ve fiilleri.
Fıkıhçıların görüşleri. Bu görüşler Kitap ve Sünnete dayanmaktadır. Bununla beraber fıkıhçıların yaşadıkları asırlarda bulunan değişik tesirlerden etkilenen fikirlerin ve her fıkıhçının şahsî, ilmî ve tabiî karakterlerinin sonucudur. (Ancak bu sonuçlara Kitap ve Sünnetin ışığında varıldığı bir reâlitedir.)
Fıkıhçıların görüşlerinde yukarıda belirtüen fikirler ve ilmî karakterlerin etkisi görüldüğünden dolayı fıkıh ve fıkıhçıların tarih yazarları bu konuda tereddüt geçirmektedirler. Kimisi fıkhı değişik asırlara dayandırır, kimisi de fıkıhçıların değişik ilmî karakterlerini gözönünde bulundurarak fıkhı, müçtehidlerin şahıslarına dayandırmaktadır. Biz birinci görüşe katılıyoruz. Çünki bu değişik asırlar etki bakımından daha kuvvetli ve umumîdir. Fıkıhçıların ilmî karakterleri ise ileride açıklanacağı üzere gerçek bir ihtilâfa yol açmamıştır, özellikle muasır fıkıhçılar arasında ilmî karaktere dayalı önemsenecek ihtilâf görülmemektedir.
Peygamberimizin risâletle görevlendirildiği günden bu güne kadar İslâm fıkhının tarihî gelişimini okuyucularıma arzetmek isteğiyle bu konuyu ele aldığımda fıkhın 6 döneme ayrıldığını gördüm. Her devirde yaşayan fıkıhçıların bize ulaşan görüş ve fetvalarında muasır Müslümanların sosyal durumlarının izleri görülmektedir.
BU DEVİRLER :
Resûlüllah'ın hayatındaki teşri. (Bütün fıkıhçılar buna dayandıklarını açıkça belirtmişlerdir.)
Hulefa-i Raşidîn devrinin nihayeti ile son bulan BÜYÜK SAHABELER devrindeki teşrî.
Hz. Muhammed (A.S.) zamanında küçük yaşta olup halifeler devrinden sonra ilim sahasında görülen ashab-ı kiram ile onlara muasır tabiîler devrindeki teşri. (Bu devir yaklaşık olarak hicrî birinci asrın nihayeti ile son bulur.)
Fıkhın bir ilim dalı haline geldiği devirdeki teşri. Bu devirde dînî yetki ve otoritenin güvenle kendilerine verildiği büyük fıkıh âlimleri yetişmiştir. Aynı devirde bu âlimlerin yetiştirdiği fıkıh bilginleri, üstadlarının ve feyiz almış oldukları seleflerinin fıkhî görüşlerini açıklamakla beraber kendi görüşlerinin ilmî bağımsızlığına da en küçük bir gölge düşürmemişlerdir. (Bu devir hicrî üçüncü asrın sonuna kadar devam eder.)
Büyük eserlerin yazıldığı, fıkhî meselelerin çoğaldığı ve imamlardan alınan meselelerin tetkiki için ilgililer arasında ilmî tartışmaların meydana geldiği teşri. (Bu devir Abbasî devletinin Moğollar tarafından yıkılış tarihine kadar devam eder.)
Taklid teşri. (Bu devir beşinci devrin sonundan başlayarak günümüze kadar devam eder.)
Teşriin altı devre ayrılması keyfiyeti benim uygun gördüğüm bir tasnif olup daha önce başkası tarafından yapılmış bir sıralama değildir.
Eserin tamamlanması için gerekli muvaffakiyeti Cenab-ı Allah'tan dilerim.