Aşka Adanmış Bir Ömür Hazreti Hatice Nurdan Damla  

Fiyat:
250,00 TL
İndirimli Fiyat (%36) :
160,00 TL
Kazancınız 90,00 TL
Geçici olarak temin edilememektedir. Temin edildiginde

Bu ürünün yerine tercih edebileceğiniz ürünler

STOKTA VAR
250,00 TL
165,00 TL
STOKTA VAR
250,00 TL
165,00 TL

Kitap           Aşka Adanmış Bir Ömür Hazreti Hatice
Yazar          Nurdan Damla  
Yayınevi      Hayat Yayınları
Kağıt Cilt     2.Hamur, Karton kapak cilt
Sayfa Ebat  272 Sayfa - 13.5x21 cm




Nurdan Damla Aşka Adanmış Bir Ömür Hazreti Hatice kitabı nı incelemektesiniz.   
Hayat Yayınları Aşka Adanmış Bir Ömür Hazreti Hatice kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.

Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2



“ Yeryüzünde aşk ve sevgi namına yaşanan tüm yakarışlar, tüm feryatlar, tüm yönelişler Hatice’nin aşk okyanusu yanında deryada damla kalırdı. ”

“İslam dünyasında, sebebini çözemediğim bir nedenden ötürü hep Ayşe konuşuluyor. Oysa peygamberin ilk eşi Orta Doğu kültürünün baskın hegemonyasında dik duruşuyla baş kaldırmış ve önemli işler başarmış bir kadındı. Ve sizin peygamberinizin çok değer verdiği bir eşti. Sayın Damla’nın kitabı bu yönüyle ciddi bir çalışma. Tebrikler.”

Dr. Lotte Begglid Mortensen - Sosyolog
Roskilde Universitesi - Danimarka

Hani lezzetli bir yemek yediğimizde tadı damağımızda kalır ve ondan sonra her yemekte aynı tadı ararız ya... “Aşka Adanmış Bir Ömür Hz. Hatice” gerek Peygamber Efendimiz’in hayatı gerekse Hz. Hatice hakkında okuduğum en lezzetli kitaptı. Emeği geçenlere en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Recep Efe

Kitap Hayattır Yayın Yönetmeni

Muhteşem bir anlatım, harika bir üslup. Kitap hiç bitmesin istedim. Elime aldım bırakamadım. Yayınevini de yazarı da kutluyorum.
Sevilay Ergüleç

Tanıtım Bülteninden


Resulullah'ın Gülü Hz. Hatice

"Cennet ehlinin en faziletli hanımları Hatice, Vatıma, Meryem ve Asiyedir."[1]

"Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Güzel koku, kadın ve gözbebeğim kılınan namaz."2

"Hatice'den sonra evlenmeyi kim düşünebilir ki."3
"Kendi zamanındaki kadınların hayırlısı îmran kızı Meryem'di. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice'dir."4

  Aişe bir gün ona:
- Ya Resulallah, dedi. Hatice'ye niçin bu kadar sevdalısın. Neden onu çok anıyorsun?

- Hatice gibisi var mıydı ? Onun gönlünde kimsede olmayan bir özellik vardı. O insanın gönlündeki hüznü bir vakum gibi çeker alırdı. Hz. Muhammed (s.a.v.)5 "

Benim alemde yalnız bir dostum vardı. O da Hatice idi.-6

"Sil gözyaşlarını yavrum. Annen, şu an kamıştan bir köşkün içinde ya­şıyor. İnci, yakut ve mercanlarla bezeli, kamıştan yapılmış bir saray."7

"Allah'a yemin olsun ki Allah bana Ondan daha hayırlısını vermedi. İnsanlar küfrederken O bana inandı. İnsanlar beni yalanlarken O beni tasdik etti. İnsanlar beni mahrum ederken O beni malıyla destekledi. Ve Allah Onun sevgisiyle beni rızıklandırdı."8

"Göklerin en hayırlı kadını İmran'ın kızı Meryem, yeryüzünün en hayırlı kadını ise Huveylid kızı Hatice'dir."9

Cebrail, Sevgiliye seslendi:
"Ya Resulallah!" dedi. "İşte, şu uzakta görünen Hatice'dir. Sana geliyor. Yanında bir kap, içinde de yiyecek var."

Güzeller güzeli o yöne sevgiyle baktı. Cebrail devam etti:

"Hatice yanına geldiği zaman Rabbinden ve benden ona selam söyle! Cennette inciden oyulmuş yekpare bir sarayla müjdele! Onun içinde ne gürültü patırtı vardır, ne de çalışmak ve çabalamak.-10

6-îbni Hanbel, Müsned, VI, 118.
10-Buhari, Tevhid 35; Müslim, Fezailu's-Sahabe 71, (2432).


Ön Kelam

Hz. Hatice örtülü bir hazine. Onu, geçmişin isi ve tozları arasından sıyırıp yakın mercek altına almak muhteşem bir duygu. Sayısız istifha­mımı onu tanıyarak gidermeye çalışırken} tanıdığımız Hz. Hatice şab­lonundan ne kadar uzakta olduğumuzu fark ettim. Kendi adıma hicap­lar yaşadım. Anladım ki bizler ahir zaman Bektaşileri olarak işimize geleni alıp gelmeyeni bırakmışız.

Oysa her saadet bir bedel ister. Ebedî saadet ise adanmışlık ister. Hz. Hatice hakkında yapmış olduğum yıllar süren bir araştırma ve çalışma sonucunda Allah ve Resulüne bütünüyle adanmış bir ömrün ayak izle­rini gördüm. Anladım ki} o, keşfedilmemiş bir bütün. Gözlerimiz kapa­lı, sadece el yordamıyla yakaladığımız yerden onu anlamaya çalışmışız. Küllü, cüze sığdırmışız. O bütünü keşfetmek için sayısız sebebimiz var­ken tevessül etmemişiz.

İnsana sunulmuş erdemleri kişiliğine oya gibi işlemiş rol model bir şah­siyeti bir ilkler öyküsünün keş)'edicisi olarak görmek heyecan vericiydi.

Melek Cebrail'in emanetini alan Son Resul Arştan gelen sözü ilk ona sunarken gösterdiği tavır muhteşemdir. Gökle yer arasında kuru­lan sıratın kadın yolcusu alemin efendisini yatıştırma görevinde insa­nüstü bir başarı gösteriyor. Onu sahipleniyor, koruyor, kucaklıyor. Ona öylesine inanıyor ve onu öylesine benimsiyor ki bu işe hayatını adıyor. İlkler silsilesinin tek öncüsü Hz. Hatice bize çok şey anlatıyor. İlkbahar, ilk çiçek, ilk yağmur, ilk tebessüm. İlk Müslüman, ilk destekçi, ilk eş, ilk patron, ilk teşvikçi, ilk keşfedici, ilk öncü, ilk şehit...

Derinlemesine bir bakışla analiz etmemiz gereken Hz. Hatice in­sanlığa hayatı öğretiyor. Resulün gönül gamını gideren kadının anla­tacağı çok şey var. Onu tanıma yolculuğu bize bir cennetin kapılarını açıyor. Sağlam kişiliği, muhteşem iradesi, bilgisi, görgüsü, becerisi, basireti, ticarî zekâsı ve sosyal saygınlığıyla rol model bir kadın. Öyle sanıyorum ki Onu bu kadar unutulmaz kılan gerçek; Resulün diğer eşlerinin her bir özelliğini şahsında toplamış olmasıdır.

Şefkatin ve sevginin zengin renkleriyle Resül'ün gönül gamını gide­ren güzelliğin merkezine ulaşmak isterseniz davetlisiniz. Haydi Bismil­lah!

Muhteşem Şehir
Mekke...

Su damlası kadar aydınlık bir sabah.

Ay'ın ilk hilali göğe asılmış gümüş bir kolyeyi andırıyor.

Vakit ilerledikçe güneşin gür ışıkları, her yeri aydınlatıyor. Ancak sahranın yamacına asılı duran şehir hâlâ uykuda. Çöl iklimi yakıcı. Cemre vakti; ama tatlı bir yaz sabahı sanki. Evrenin çağlar üstü sen­fonisi başlıyor. Mekke semalarında beliren iki beyaz güvercin düz damların üstünden nazlı çırpınışlarla uçuyor. Ardından Arap bül­büllerinin sesi duyuluyor. Derinden birkaç horoz iniltisi... İnce cı­vıltılarla cilveleşen yusufçuklar... Baharın tatlı esintisi vadiyi dolanı­yor. Ses, koku, ahenk içinde hayata yeni ritimler katılıyor.

Bir kadın silueti pembe şafağa yansıyor. Gecenin güne döndüğü o saatte erkenden ayakta. Soylu yüz hatları dingin. Mekke'nin Me­likesi, Kureyş'in Azizesi, Huveylid'in göz bebeği Hatice, sabahın fe­rah esintisini soluyor. Hoş, esintili, güzel her şey. Doğan her yeni gün; yeniden doğmak gibi hayatın taze dirilişini ona sunuyor. Var olmak ve yeniden çoğalmak duygusu ne güzeldi. Kuş cıvıltıları için­de bu canlanışı dinledi.
Konağın ahşap kapıları gıcırtıyla açılıp kapandı. Ev halkı da onun gibi güne erkenden başlamıştı. Çocuklar, cariyeler, hizmetçi­ler, işçiler ayaktaydı:

"SabahülHayr!"

"Hayırlı sabahlar!" nağmesi dilden dile yayıldı. Esasında her sa­bah hayırlıydı. Bu dilek, bir hatırlatmaydı sadece. Onu bekleyen onca işin arasında bunu düşündü Hatice. Günün tempolu akışına hazırlan­dı. Kahvaltı faslından sonra işçileri arasında görev dağılımı yaptı. Yeni güne bir dolu iş programıyla hazırlanırken saç ve cilt bakım uzmanı Ümmü Züfer erkenden çıkagelmişti. Huzur dolu bir dinginlik içinde karşıladı onu. Ümmü Züfer, maharetli elleriyle; her tür şifalı bitkiden elde ettiği aromayı kararken hanımındaki hoş hah fark etmişti:

"Bu sabah çok neşelisiniz. Baharın tatlı nefesi teninize değmiş ol­malı. Nazar değmesin Hanımım!"

"Nasıl neşeli olmayalım Ey Ümmü Züfer?" dedi Hatice. "Bu ik­limde bahar günleri kıymetlidir. Böylesine ılık günleri biz senede ancak birkaç gün yaşarız. Kuşlar bile bunu kutluyor. Belki de bu se­beptendir bizim de cıvıltımız!"
"Konağınızdan neşeli cıvıltılar hiç eksilmesin Hanımım." dedi kadın. "Yüreğinize gam, keder uğramasın. Bu mevsim hoş ve bere­ketlidir." Kurutulmuş zeytin çiçekleri, portakal yağı ve bal kokusuy­la devam etti:

"Hayırlı işlerin çoğu bu vakitlerde başlar. Umarım bu bahar size de uğur getirir!"
Masajcı kadirim kendine has nüktelerinden biriydi bu! Ümmü Züfer'in dudaklarının kıvrımında saklı duran muzip tebessümden bu sözlerden kastın iyi bir evlilik olduğu anlaşılıyordu. Bu temenna yaşlı kadım neşelendirirken, Hatice ilgisiz kalmıştı.
Ümmü Züfer Ona hayrandı. Hanımefendiliği, eşsiz nezaketi ve güzelliğiyle Hatice değil yalnız onun, tüm Mekke kadınlarının göz­desiydi. Bu hayranlığını bir kez daha dile getirdi:

"Yüzünüz o kadar ışıltılı ve güzel ki doğrusu bu ışığın üstünü göl­gelemek istemem. İç neşeniz dışınıza da yansımış."

Hatice susmuştu. Sahi! İçindeki bu neşenin kaynağı ne idi? O da bilmiyordu. Bildiği tek şey hoş bir bahar sabahında kendini bekle­yen bir dolu koşturmaydı. Ani bir sıralamayla işleri planladı. Ümmü Züfer lavanta kokulu karışımı bitirdiğinde Hanımının da rutin bakı­mı bitmişti. Şimdi güne daha zinde başlayabilirdi. İşçi kadın konak­tan ayrıhrken Hatice temiz kıyafetlerini giyinip, işinin başına geçti. Yığınla iş onu bekliyordu.
Uzun zamandır, güvenilir bir yardımcı arıyordu. Hala bulama­mıştı. İşleri büyütmüştü. Yüklü kervanları tek başına yönetmek zordu.

Malını gönül rahatıyla teslim edeceği güvenilir bir eleman pe­şindeydi. Sadık hizmetçisi Meysere, işleri tek başına yürütemiyor-du. Bu sıkıntılı durum kadın olmanın en hassas yönlerinden biriy­di. Bu yüzden katılamadığı kervan ticaretini evinden yürütüyordu. Bu da işin en zor tarafıydı. Yaptığı iş zor ve zahmetliydi. Ama o ça­lışmayı seviyordu. Mahzendeki malları gözden geçirdi. Şam seferi­ne çıkaracak kervanın denklerini ayarladı. Meysere'ye görevler ver­di. Yapması gereken hesapları inceledi. Yeni denkler hazırladı. Öte yandan sağa sola haber salmıştı. O düşünceler içinde işlere dalıp git­mişken vakit bir hayli ilerlemişti. Öğlene yakın Yemenli cariye yanı­na geldi:

"Hanımım." dedi. "Bir ziyaretçiniz var!" "Kimdir o?"

"Abdul Muttalip hanedanından Atike Hatun geldiler. Sizinle gö­rüşmek isterler."
Hatice şaşırdı. Onlarla akraba idiler. Fakat pek sık görüşmezlerdi. Böylesi aziz dost ve akrabalardan uzak kalmanın hüznünü yaşardı yer yer. Hatırı sayılır bir iş kadım olmanın en sevmediği yönüydü bu. Yalan dostlarıyla yeterince bir arada olamamak. Abdul Muttalip hanedanıyla o sebeple çok sık görüşmezlerdi. Araya giren engeller onları uzak tutsa da saygıyı ve muhabbeti zedelememişti. Merak etmişti. Günün bu vak­tinde Atike Hatunun çıkıp gelmesi de neyin nesiydi? Kısa bir şaşkınlık süresinden sonra seslendi:

"Buyursun." dedi. "Atike Hatunu üst kata gönder!"
O aileye karşı hissettiği derin saygıyla ayağa kalktı. Kureyş'in soy­lu kadını Atike, zarif endamıyla içeriye girdi ve selam verdi. Vakar ve samimiyeti bir arada yürütmek kolay olmasa da bu, Hatice'nin ken­dine has özelliğiydi. Vakur ve samimiydi:
"Sizi görmek ne güzel. Hoş safa geldiniz!"
Atike Hatun asil ve görgülü bir kadındı. Hatice'yi çok sık görmese de, her görüşünde onu biraz daha genç ve taze bulurdu:
"Hoş bulduk Ey Hatice." dedi. "Her zamanki gibi yine çok hoş ve zarifsiniz."

Atike onun misafirperverliğini bilirdi. Bu sıcak karşılanmanın verdiği hoşlukla kendini daha iyi hissetti:
"Sizinle görüşmeyeli bir hayli zaman oldu. Beni buraya getiren sebep umarım hayırlıdır ki bizi bir araya getirdi."
"Elbette!" dedi Hatice. "Sebebi ziyaretinizi bilmem ama sizi bu­rada görmek beni çok sevindirdi. Memnun ayrılmanızı şan ve şeref biliriz."

Mekân ve şartlara bağlı olan bu zayıf ilişkileri gönüllerde besle­dikleri derin saygı ve bağlılıkla güçlendirdiler. Atike soluklandı. Uç beş kelam ettiler. Ardından sebebi ziyaretini açıkladı:

"Ey Arabın Seyyidesi! Soyunun güzidesi cömert kadın! Sen ki halden anlarsın. Beni buraya getiren bir iş ziyaretidir. Kardeşim Abdullah'ın oğlu Muhammed'in evlilik çağı geldi. Lakin bu güne dek ona yuva kuracak gücü bulamadık. Bu iş kolay değildir."
Araya uzun bir suskunluk girdi. Soylu insanların iş talep etme­si kolay değildi. Atike öylesi anlardan birini yaşıyordu. Hatice derin sezişiyle durumu fark etmişti:

"Bizden arzunuz nedir Atike Hatun?" dedi. "Lütfen söyleyin. Sizden gelecek talep canımıza minnet, başımıza taç olur."

Atike cesaretlendi:
"Duyduk ki işlerinin başına güvenilir bir adam aramışsın. Sen ki ey Hatice! Kureyş'in Tahiresi ve fakihesi bir kadınsın. Malın iyisi­ni bildiğin gibi insanın kalitelisini de anlarsın. Demem o ki aradığın güvenilir kişi, Abdul Muttalip hanesindedir. Babam ocağında en gü­venilir adam odur. Kardeşim Abdullah'ın oğlu Muhammed'dir. O, El Emindir. Bu iş için onu seçersen çok hayırlar göreceksin!"

Hatice o güne dek onu böyle bir iş için düşünmemişti:

"O hiç böyle bir yola gitti mi?"
"Hayır, göndermedik. Bu iş için ona kıyamadık. Onu uzaklara yollamaktan korktuk. Ama artık buna mecburuz. Bu işe 'evet' der­seniz elde edeceği kazançla onu evlendireceğiz. Artık o da evlensin, yurt yuva edinsin istiyoruz. Onun size hayır ve bereket getireceği­ni umuyorum."
 

 
 
 
Diğer Özellikler
Stok Kodu9786051511122
MarkaHayat Yayınları
Stok DurumuBu ürün geçici olarak temin edilememektedir.
9786051511122
En yeni ürünler
Güvenli teslimat
Kampanyalı ürünler
Piyasadaki en iyi fiyat

PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.