Ayet ve Hadislerle Şafii İbadetler İlmihali SONER DUMAN

Fiyat:
520,00 TL
Geçici olarak temin edilememektedir. Temin edildiginde

Bu ürünün yerine tercih edebileceğiniz ürünler

STOKTA VAR
2.500,00 TL
1.750,00 TL
STOKTA VAR
90,00 TL
55,00 TL

Kitap           Ayet ve Hadislerle Şafii İbadetler İlmihali
Yazar          Soner Duman                    
Yayınevi      Mirac Yayınları    
Kağıt Cilt     Sarı Şamua, Ciltli
Sayfa Ebat   814 Sayfa,  17x24 cm


 
Miraç Yayınları Ayet ve Hadislerle Şafii İbadetler İlmihali Kitabı nı incelemektesiniz.
Şafii İbadetler İlmihali Kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.

Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2


    İlmihalimize Dair

Bismillahirrahmânirrahîm

"Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlarız. Her türlü övgü âlemlerin Rab-bi olan Allah'adır. Salât ve selâm, efendimiz Hz. Muhammed Mustafa'ya (s.a.v.), onun âl ve ashabına ve kıyamete dek onların yolundan gidenlere olsun! Nefisleri­mizin ve kötü amellerimizin şerrinden Allah'a sığınırız. Allah'ın doğru yola ilettiğini saptırabilecek hiç kimse yoktur. O'nun doğru yola iletmediğini ise doğru yola sevk edebilecek hiç kimse yoktur."

İnsanoğlunu yeryüzüne imtihan etmek üzere gönderen Yüce Rabbimiz, onu, yeryüzüne ayak bastığı ilk andan itibaren yalnız bırakmamıştır. Dünyevî ihtiyaçlarını temin için sayısız nimetler yarattığı gibi ona bu dünyada bulunma sebebini açıklayan elçiler ve rehberler göndermiştir. İlk insanı aynı zamanda ilk peygamber olarak görevlendirmekle yeryüzünde hayatın bir peygamber ve dinle başlamasını irade etmiştir.

O günden bu güne yeryüzüne nice elçiler ve nice kitaplar gönderen Cenab-ı Hak, hikmeti gereği Kur'an'ı son ilahî kitap, Hz. Muhammed Mustafa'yı (sallâllahu aleyhi ve selem) da son peygamber kılmıştır. Bundan böyle bir elçi, kitap ve dinin gelmesi söz konusu değildir.

Kur'an ve Hz. Muhammed (s.a.v.) aracılığıyla insanlığa Hakk ve hakikate dair muhtaç olduğu bilgilerin tümü verilmiştir. Bundan böyle insandan beklenen şey, ilahî vahyin gösterdiği çizgide, onun hedeflerinden sapmaksızın yeryüzün­deki halifelik görevini icrâ etmesidir.
İslâm dininin getirdiği hükümler, insan fıtratının asırlar ve nesillerin değiş­mesiyle asla değişmeyecek özlemini ve beklentilerini karşılayacak şekildedir. Bu hükümler üç ana bölümde incelenmektedir:

  1. İtikâdî Hükümler:

Allah'ın varlığı ve birliği, melekler, kitaplar, peygamberler, âhiret günü, ka­za ve kader inancı gibi konulara ilişkin bu hükümler insanlara gerçekliğin bil­gisini sunmaktadır. "Biz bu dünyada niçin varız?", "nereden geldik ve nereye gidiyoruz?" şeklinde insanoğlunun sürekli yüzleştiği ancak kendi başına bırakıl­ması halinde cevabını asla bulamayacağı sorular, itikadî hükümler aracılığıyla cevabını bulmaktadır. Tarihsel süreç içinde akaid, usulüddîn, kelâm vb. isimlerle
anılan ilim dalları, İslâm'ın itikâdî hükümlerini incelemişler ve bu alanda muaz zam bir ilmî birikim meydana gelmiştir.

  1. Ahlakî Hükümler:
İnsanın kendisi ve çevresi ile ilişkilerinde dikkat etmesi gereken ahlak ölçü­leri bulunmaktadır. İnsanı yaratılıştaki yüce konumundan aşağı seviyelere çeken düşük huylar ve kötülükler, insanı yücelten üstün huy ve nitelikler ahlakî hüküm­lerin konusunu oluşturmaktadır. İslâm tarihinde, zaman içinde ahlak ve tasavvuf adı verilen ilimler ahlakî hükümleri konu edinmişlerdir.

  1. Amelî Hükümler:

İnsanların yapıp etmelerine, eylemlerine yönelik dinin koyduğu ölçüler islâm tarihinde ilk dönemden itibaren fıkıh ilmi tarafından incelenmiştir. Fı­kıh, en genel tanımıyla şer'î - amelî hükümleri âyet, hadis, icmâ vb. gibi tafsîlî delillerinden inceleyip araştırmak suretiyle bilmektir. Fıkıh ilminin kapsamına insanın bütün eylemleri girmektedir. Bununla birlikte fıkıh ilmini üç alt başlıkta toplamak mümkündür:

1. İbadetler:

ibadet sözcüğü Arapça bir kelime olup "kulluk etmek, tapınmak, boyun eğrnek" gibi anlamlara gelmektedir. Esasen Yüce Rabbimizin emir ve yasakla­ma, talimatlarına uygun olarak yaptığımız her iş bir ibadettir. Bununla birlikte fıkıh ilminde ibadet kelimesi daha özel bir anlamda kullanılmaktadır. Burada ibadet derken din tarafından Yaratıcıya kulluğumuzu göstermek üzere belirli vakitlerde belirli şekillerde yapmamız istenen ameller kastedilmektedir. İbadetler de kendi içinde bedenî, mâlî ve hem bedenî hem de mâlî ibadetler olmak üzere üç bölümde incelenmektedir. Namaz ve oruç sırf bedenî ibadetlerden, zekât, fitre ve kurban sırf mâlî ibadetlerden, hac ve umre ise hem bedenî hem de mâlî ibadetlerdendir. İşte fıkıh ilminin en başta gelen konusu bu ibadetlerin tanımla-rk Şartları, rükünleri, yapılış şekilleri, zamanları, bu ibadetleri bozan durumları inceleyip araştırmaktır. Zira insanın yaratılış amacı rabbine kulluk etmektir.

2. Muâmelât (İnsanlar Arası İlişkiler):

Fıkhın ikinci önemli konusunu insanlar arası ilişkiler oluşturur. İnsanlar ara­sında mâlî, âilevî, siyasî pek çok ilişkiler ağı bulunmaktadır. Bütün bu ilişkilerin dinin istediği ölçü ve kurallara uygun yapılması gerekir. Zira İslâm anlayışında din yalnızca kişi ile Allah arasında vicdânî bir duygu değil, aynı zamanda insan­lar arasındaki ilişkileri de düzenleyen bir kurallar bütünüdür. Rabbimiz bizim nasıl namaz kılacağımıza dair ölçüler koyduğu gibi nasıl alış-veriş yapacağımıza, nasıl evlenip boşanacağımıza dair de ölçüler koymaktadır. Fıkıhçılar muâmelâta ilişkin konuların dört ana bölümde incelenebileceğini belirtirler:
  1. Mâlî muâmelât: Alım-satım, kira, şirket, rehin, kefalet, havale, vekâlet vb. ilişkiler ağı bu bölüme dahildir.
  2. Münâkehât - müfârakât: Ailenin kurulması ve dağılması konuları bu bö­lüme dahildir.
  3. Muhâsemât: İnsanlar arası anlaşmazlıklar, dava, davaların çözüme bağ­lanması gibi yargı hukukuna ilişkin konular bu bölüme dahildir.
  4. Terikât: İnsanın ölümünden sonra malvarlığının taksim edilmesi yani mi­ras, vasiyetler gibi konular bu bölüme dahildir.

3. Ukûbât (Cezalar)


Fıkıh ilminin alt başlıklarından birini de cezalar teşkil eder. Fıkıhta yaptırım­lar üç boyutludur:

      a) Kısas: Öldürme ve yaralama olaylarında geçerli olan ceza şeklidir.
  1. Had cezaları: İçki içme, zina etme. zina iftirasında bulunma, hırsızlık, irtidat, eşkiyalık gibi suçlara karşı dince öngörülmüş cezalardır.
  2. Tazir: Din tarafından belirlenmeyip kamunun yararı gereği belirleme yapmanın idareye bırakıldığı cezalardır.

Kapsam bakımından bu denli geniş olan fıkıh ilmi içinde zamanla her bir bölümü müstakil olarak ele alan çalışmalar da yapılmaya başlanmıştır. İlmihâl adı verilen çalışmalar da bu kapsamda fıkıh ilminin yalnızca ibadet bölümlerini ele alan çalışmalar şeklinde başlamıştır. Zaman içinde halkın talep ve ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak "aile ilmihâli", "ticaret ilmihâli" vb. özel alanlara ilişkin çalışmalar da yapılmıştır.

Ülkemizde ilmihâllerin tarihi Osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. Tarih boyunca yazılmış pek çok ilmihâl halkın din ile doğrudan muhatap olmaları­nı sağlayan kaynaklar olmuştur. Bu bakımdan ilmihâller son derece önemlidir. Ülkemizde Şâfiî mezhebi, Hanefî mezhebinden sonra en yaygın mezhep olup başta Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz olmak üzere ülkemizin büyükşehirleri de dahil pek çok bölgesinde Şâfiî mezhebine mensup vatandaşlarımız bulun­maktadır. Bunların ilmihâl konusundaki ihtiyaçları yakın zamanlara kadar maa­lesef karşılanmış değildi. Bu ihtiyacı gören zamanımızın ilim ehli, Şâfiî ilmihâli adı altında güzel ve değerli çalışmalar yaptılar. Bu çalışmalar arasında özellikle Halil Günenç Hocamız'ın Büyük Şâfiî İlmihâli nin ayrı bir yeri vardır. Gerçekten de Şâfiî mezhebine mensup olsun ya da olmasın dinî ilimlerde bilgi sahibi ol­mak isteyen ve Şâfiî mezhebini de merak eden pek çok kişinin ihtiyacını gören bu ilmihâl yazıldığı andan itibaren büyük hizmetler görmüş, halen de görmeye devam etmektedir. Yakın zamanlarda Diyanet İşleri Başkanlığınca çıkarılan ve Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mehmet Zengin tarafından yazılan ilmihâl de hem dili hem de üslûbu ile büyük bir boşluğu doldurmuştur. Bu iki telif ilmihâl 
ve burada adını zikretmediğimiz başka birkaç ilmihâl yanında tercüme ve şerh tarzında olan Nizameddin Ersöz un "Gâyetu l-ihtisar ve tercümesi: Delilleriyle Büyük Şâfiî İlmihâli" adlı eser, Ali Arslan tarafından tercüme edilen "Büyük Şâfiî Fıkhı: el-Fıkhul -menhecî alâ Mezhebi'l-İmam eş-Şâfiî" adlı eser, bizim ta­rafımızdan tercüme edilen "Muğni'l-Muhtâc: Delilleriyle Büyük Şâfiî Fıkhı" adlı eserler bu alana ilişkin önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Biz de ilmihâlimizi hazırlarken söz konusu eserleri dikkatli bir şekilde inceledik.

İlmihâlimizin Özellikleri

Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Madem Türkçe yazılmış yukarıdaki ilmihâl ve kitaplar bir hizmeti görmektedir, o halde niçin yeni bir ilmihâl yazma gereği duydunuz?
Aslında bu soruya verilecek cevap çok basittir. Tarih boyunca niçin binler­ce tefsir, fıkıh, hadis, kelam, siyer vb. kitaplar yazıldıysa onun için. Dilimizde Kuran mealine dair kırktan fazla çalışma bulunmaktadır. Sonradan gelenler ni­çin önceki kitapların bulunmasıyla yetinmeyip yeni kitaplar yazmışlardır? Niçin Hanefîlere ait Türkçe yazılmış onlarca ilmihâl kitabı vardır? Niçin Şâfii mezhe­bine ait birkaç ilmihâl bulunmaktadır?
Demek ki yeni bir ilmihâlin yazılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Acaba ön­cekiler eksik midir? Hayır, onlarda bir eksiklik olmayabilir. Ancak dilimizde "her yiğidin bir yoğurt yeme şekli vardır" şeklindeki atasözünün de belirttiği üzere her yazarın konuyu ele alış şekli, bakış açısı, üslubu farklı olabilir. Ve her yazarın hitap ettiği ayrı bir kesim bulunabilir.

Muğnfl muhtac çalışmalarımız esnasında eserin tercümesi dolayısıyla bizi tebrik ve teşvik eden halkımız bir yandan da eserde her meselede birden fazla görüşe, delile, tartışmalara, yan bilgilere yer verildiğini, bu durumun kafalarını karıştırdığını belirtmiş, bizden sade bir dille ve en doğru görüşü içeren özet ma­hiyette bir eser yazmamızı talep etmişlerdi. MuğniTmuhtac'ı yayınlayan Miraç yayınları da halkımızın bu yönde talepleri olduğunu sıklıkla bize ifade etti. Biz de bu talepleri dikkate alarak bir ilmihâl hazırlamaya karar verdik. Başlangıçta Muğnfl-muhtac özeti şeklinde düşündüğümüz bu proje aşağıda belirteceğimiz nedenlerden dolayı bir özet olmanın ötesine geçerek müstakil bir eser hüviye­tine bürünmüş oldu.

Bizim ilmihâlimizin özelliklerini dört şekilde belirtebiliriz:

  1. Delillere Yer Verilmesi:

İlmihâl kitapları genel olarak delillere yer vermeyip meselenin hükmünü belirtmekle yetinirler. Biz ise eserimizde hemen hemen her konuda âyet ve hadislere yer vermek suretiyle meselenin delillerini göstermeye çalıştık. Böy­lece ilmihâli okuyan geniş halk kesimleri bu konuların delillerini bizzat görme, âlimlerimizin ortaya koyduğu ictihadlara gönül rızası ile bağlanmayı temin ede bilecekler, ilimle uğraşanlar da halka yönelik talim ve irşad vazifesini görürken bu delilleri serdetme imkânına kavuşabileceklerdir. Günümüzde okur-yazarlığın artması, dinî konularda merakın oluşması, insanları sordukları sorulara cevap verirken tatmin etmeyi gerekli kılmaktadır. Artık insanlara "şu haramdır", "bu caizdir" demek yeterli olmamakta, "niçin?" sorusu da cevabını beklemektedir. Biz de ibadetler alanında akla gelebilecek bu soruları göz önünde bulundurup her bir meseleyi olabildiğince âyet ve hadislerden delilleri ile ele aldık. Âyetlerin Arapça aslına yer verdiğimiz gibi Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bir meselede delil olarak kullanılan sözlü hadislerinin de Arapça aslına yer verdik. Böylece me­selelerin delillerini bilmek, ezberlemek, görmek isteyenler için bir fırsat temin edilmiş, mevcut ilmihâllerdeki bir eksiklik giderilmiş oldu.

Hadislere yer verirken mümkün olduğunca kütüb-i sitte kaynaklı sağlam ha­disleri delil olarak kullanmaya çalıştık. Konunun delili kütüb-i sitte'de yer aldığı sürece diğer kitapları kaynak olarak kullanmadık. Ancak zorunlu hallerde diğer kaynaklara başvurduk.

  1. Dil ve Üslûb Özellikleri

Fıkıh kitaplarımızın dili. halkımızın konuştuğu dilden tamamen farklıdır. Bu durumda fıkhî bir meseleyi günümüz insanına anlatırken onlara kendi anlaya­cağı dille hitap etmek önemlidir. Nitekim Yüce Rabbimiz her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdiğini beyan ederken [İbrahim, 14/4] tebliğ, talim ve davet işiyle uğraşanlara bu gerçeği öğretmektedir. Günümüzdeki ilmihâllerin büyük bir bölümünde dil ve üslûb sorunu bulunduğu görülmektedir. Bunun da temel sebebi ilmihâllerde kaynak olarak kullanılan fıkıh eserlerinin dilinin ilmihâle etki etmesi, bir başka deyişle ilmihâlin üslubunda tercüme kokmasıdır. Kuşkusuz halkın fıkıh kitaplarında yer alan dili anlayacak seviyeye yükselmesi ve o kitaplardaki orijinal terim ve kavramlara aşina olması da önemlidir. Ancak bütün halk kesiminden bunu beklemek de doğru olmaz. Şu halde halkımıza onların anlayacağı sadelik ve basitlikte bir ilmihâlin yazılması zorunluydu. Biz de bu eserimizde mümkün olduğunca bunu sağlamaya çalıştık.

  1. Sistematik Yapı

Bir eserin tasnif sistematiği eserin anlaşılması ya da anlaşılmamasına doğ­rudan etki eder. İçinde çok değerli bilgiler bulunan nice eserler, tasnifinin sis­tematik olmaması sebebiyle beklenen faydayı sağlamamış, buna karşılık onlar ayarında olmayan nice eserler de sırf sistematik yapısının anlaşılır olması sebe­biyle halk nezdinde beğenilmiştir.

Biz, eserimizi mümkün olduğunca ana ve alt başlıklar, maddeleştirmeler, farklı punto yazı karakterleriyle hem şekil hem de sistematik olarak insanların anlayabileceği seviyede hazırlamaya gayret ettik.

Muhtasar şekilde yazılan fıkıh kitaplarımızda hükümlerin konuluş hikmetle­rine genellikle temas edilmez. Bu tür hikmetler ya geniş çaplı fıkıh kitaplarında ya da bu konuya özel yazılmış kimi eserlerde bulunmaktadır, ilmihâl kitapla­rında da çoğunlukla hükümlerin konuluş hikmetlerine temas edilmez. Biz, bu ilmihâlimizde yalnızca hükümleri ve delillerini zikretmekle yetinmeyip aynı za­manda hükümlerin konuluş hikmetleri konusuna da temas ederek okuyucunun zihninin bu konuda da aydınlatılmasına çalıştık.

İlmihâlimizin Kaynakları

Daha önce "Muğnil-muhtâc" adlı eserin yarıdan fazlasını tercüme etmiş birisi olarak gerek bu tercüme esnasında gerekse diğer tercüme çalışmalarımız esnasında Şâfiî fıkhına ilişkin olarak temel kaynak eserleri okuma ve inceleme fırsatı elde ettik. Bunlar içinden MuğniTmuhtâc'ın ayrı bir yeri ve değeri bulun­maktadır. Bu eser yazıldığı tarihten itibaren medreselerde ve ilim çevrelerinde en muteber kaynaklar arasında yer almış, müderris, müftü ve kadıların temel başvuru eserleri arasına girmiştir. Eserin yazarı Hatîb eş-Şirbînî bu eserinde Şâfiî mezhebine dair onlarca kaynaktan bilgiler derlemiş, mezhep içinde sağlam olan ve olmayan görüşleri, görüşlerin delillerini, tartışmaları özetlemiştir.
Bizim ilmihâlimizde en çok istifade ettiğimiz kaynak Muğnil-muhtâc ol­muştur. Eseri tercüme ederken elde ettiğimiz bilgileri, ilmihâlimizin sonunda listesine yer verdiğimiz diğer kaynaklardan da istifade ederek yeniden gözden geçirdik. Bu eserde hiç bulunmayan bilgilere ve sistematik yapıya başka eserle­rin de katkısıyla yer verdik. Şâfiî mezhebi içinde gerek İmam Şâfiî'ye ait gerekse sonraki âlimlere ait farklı görüşler içinden en sağlam görüşleri tespit etmek için mezhebin muteber diğer kaynaklarına da yeri geldikçe baktık. Böylece eserimiz bir Muğnil-muhtac özeti olmanın ötesinde müstakil bir hüviyet kazanmış oldu.

Eseri hazırlarken Şâfiî ilmihâli tarzında Türkçe eserlerin neredeyse tümünü de okuyup gözden geçirdik. Böylece onların dil, üslup ve konularına da nüfuz ettik. Bu arada Şâfiî fıkhına dair yazılmış olmayan genel nitelikli diğer ilmihâlleri de gözden geçirdik.

Bütün bu çalışmalar sonucunda karşınıza bu kitap çıkmış oldu. Kuşkusuz her insan eserinde olduğu gibi bu eserde de bir takım hata ve kusurlarımız bu­lunmuş olabilir. Bu ilmihâlimizi okuyan kardeşlerimizin gördükleri hataları bize iletmeleri halinde kendilerine müteşekkir olup onları düzelteceğimizi belirtiyo­ruz. Bizim, bu eseri okuyan kardeşlerimizden beklentimiz bizleri hayır dualarına katmaları, içinde doğru gördükleri şeylerle amel etmeleridir.

Yüce Rabbimizin izin ve inayetiyle "ibadetler" konusuna tahsis ettiğimiz bu ilmihâli ilerleyen zaman dilimlerinde "aile ilmihâli" ve "ticaret ilmihâli" takip edecektir. Böylece "Şâfiî İlmihâli" projesi üç adımla tamamlanmış olacak, gerek ibadetler gerekse sosyal hayatımıza ilişkin konular Şâfiî mezhebinin temel kay nakları çerçevesinde halkımızın istifadesine sunulmuş olacaktır.

Sözlerime üzerimde hakları olan ve teşekkür etmem gereken kimseleri ana­rak son vermek istiyorum: Eserin hazırlanması ve basılması için teşvik ve katkı sunan Miraç yayınlarına ve bu arada Tahir Bey'e, yetişip bugünlere gelmemde en büyük paya sahip olan ana-babama, ilim tahsilinde bana rehberlik eden ho­cam ve kayınpederim Harun Baktı'ya, her türlü sıkıntılarıma katlanan vefakar eşime ve kızlarıma teşekkürü bir borç biliyorum. Gayret bizden tevfîk Allah'tandır. Ve âhiru da'vânâ eni'l-hamdu lillâhi Rabbi'l-âlemîn.

Yrd. Doç. Dr. Soner Duman
Adapazarı - 2012


Diğer Özellikler
Stok Kodu9786055644246
MarkaMiraç Yayınları
Stok DurumuBu ürün geçici olarak temin edilememektedir.
9786055644246
En yeni ürünler
Güvenli teslimat
Kampanyalı ürünler
Piyasadaki en iyi fiyat

PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.