%37

Beydavi Tefsiri 3 Cilt Takım Prof. Dr. Şadi Eren

  • 3.3 / 5
3.3 / 5
875,00 TL
1.400,00 TL
2.Hamur Kalın Sıvama Cilt  2300 Sayfa 16x24 cm

Ürününüz 1-2 gün içerisinde kargoya verilir.

Güvenli Alışveriş

Ürününüzü 14 gün içerisinde kolayca iade edebilirsiniz.


Kitap           Beydavi Tefsiri 

Yazar           Kadı Beydavi
Tercüme     Prof. Dr. Şadi Eren
Yayınevi      Kityay Yayınları
Kağıt Cilt     2.Hamur  Kalın Sıvama Cilt, 3 Cilt Set
Sayfa Ebat   2300 Sayfa - 16x24 cm
Yayın Yılı      2023



Tanıtım Metni:

Beydâvî Tefsiri Arapça olduğu cihetle, bu kitapta yer alan meâl, tamamen ta-rafımızdan hazırlanmış olup, otuz yıldan bu yana Kur’an ilimleriyle meşguliyetin bir neticesidir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Hamdi Yazır’ın meâli gibi başlıca meallerden de istifade edilmekle beraber, tamamen müstakil bir meâldir.

-Bilindiği gibi, tek kelimeden meydana gelen (Rahman, 64) ayeti olduğu gibi, bir sayfalık müdayene ayeti de vardır.

(Bakara, 282). Biz bu çalışmamızda, ayet meallerini cümlelere bölmeyi tercih ettik. Mesela (Bakara, 255). ayet olan aye-te’l- kürsî on ayrı cümleden meydana gelmiştir. Zihnin bu on cümleyi hatırda tutması elbette kolay değildir.

Ama cümleler halinde muhatap olunduğunda daha kalıcı olmaktadır. Son yıllarda ülkemizde “kelime meâl” sistemi bazı meâllerle yaygınlaşmıştır. Bu sistem, Kur’an kelimelerinin anlamını öğrenmede faydalı olmakla beraber, manayı bir bütün olarak kavramada problemlere yol açmaktadır. Çünkü zihin mevcut kapasitesini tam kullanamamakta, çatallanmakta, öyle ki bu durum konuşmasına bile yansıyabilmektedir. Bu açıdan, cümle olarak ayete muhatap olup, cümle içinde kelimeleri görmek ve anlamak çok daha faydalı olacaktır. Nitekim eğitimde de “tümden gelim” metodu daha ön plana çıkmaktadır.

-Ayet meâlleri koyu olarak yazılmış, ihtiyaç olan yerde ise, manayı anlamayı kolaylaştırıcı ifadeler parantez içinde yer almıştır. Pek çok meâlde buna riayet edilmemesi, meâl ile tefsirin iç içe girmesine, hangisinin ayetten hangisinin tef-sirden olduğunun karıştırılmasına sebep olmaktadır.

-Melekût, kab-ı kavseyn, sidretü’l-münteha, salih amel, takva gibi genelde kavram olabilecek ifadeler aynen alınmıştır. Zira böyle kelimelerin tam bir Türk-çe karşılığı yoktur. Bunları birer kelime ile ifade etmeye çalışmak, büyük ölçüde mana kaybına yol açmaktadır. Bunların açıklamasının tefsirde yer alması, okuyucuyu manada derinleşmeye sevk etmektedir.

-Kur’anın meâli denizin maviliğine, tefsiri ise o denizin derinliğine benzer. Meâlde mana derinliğini yakalayabilmek çok da kolay değildir. Bu açıdan, meâl-tefsir türü çalışmaların daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Zaten bu eser de bu türden bir çalışma olmuştur.

-Yoğun bir mesai ve ciddi bir araştırmanın neticesinde, böyle bir meâl ortaya çıktı. Eksikleri olduğunu kabul ile beraber, bazı yenilikleri ve açılımları ihtiva et-mesiyle, Kur’anın anlaşılması yolunda ileri bir adım olacağını umuyorum. Gözümüzden kaçan veya eksik görülen kısımları varsa, değerli okuyucuların e-mail adresime bildirmelerini istirham ediyorum.


Amellerin Faziletleriyle İlgili Bir Açıklama

Beydavi, hemen her surenin sonunda o sure ile ilgili bir rivayete yer ve­rir. Mesela Yasin suresi tefsirinin sonunda geçen şu rivayete bakalım:

"Her şeyin bir kalbi vardır. Kur'anın kalbi de Yasîn'dir. Allahın rızasını murat ederek hangi Müslüman onu okusa, Allah onu bağışlar ve sanki yirmi iki defa Kur'an hatmetmiş gibi sevap verir. Hangi Müslümana da ölüm meleği geldiği sekerat zamanında Yasin suresi okunsa, onun her bir harfi için on melek iner. Bu melekler o kimsenin önünde saf olurlar, ona rahmet ve mağfiret duası ederler. Onun cenazesinin yıkanmasında bulunurlar, onun cenaze namazını kılarlar, teşyi eder ve defninde hazır olurlar.

Hangi Müslüman ölüm anında Yasin Suresini okusa, Rıdvan isim­li melek ona gelip de cennetten getirdiği şerbeti yatağında içmeden, ölüm meleği onun ruhunu kabzetmez. Ruhu kabzedilirken o kimsenin kokusu hoştur. Kabrinde dururken kokusu hoştur. Kirlerden temizlen­mek için peygamberlerin havuzlarından bir havuzda yıkanmaya muh­taç değildir, çünkü orada da kokusu hoştur."

Bu ve emsali rivayetler genelde sahih hadis kaynaklarında geçmediğin­den ve ilk bakışta mübalağalı bir anlatım gösterdiğinden pek çok tefsir alimi, -tefsirde bir harika olduğunu kabul etmekle beraber- bu noktada Beydâvî'yi tenkit etmişlerdir.

Bu meselede şu gibi esaslara dikkat çekmekte yarar görüyoruz:

-Hadis alimleri, hüküm ihtiva etmeyen zayıf hadislerle amel edileceğini kabul ederler. Beydâvî'nin zikrettiği bu rivayetler, dinde yeni bir hüküm ge­tirmemekte, sadece bu surelerin okunmasına teşvikte bulunmaktadır. Do­layısıyla bunların din noktasında bir mahzuru söz konusu değildir.

Beydâvî bunları zikrederken zaman zaman "Allahu A'lem" (Doğru­sunu en iyi Allah bilir) demesi, kendisinin de bu konuda ihtiyatlı olduğu­nu gösterir.

Bu müteşabih rivayetlerde vaat edilen sevapların ve durumların mutlak ve belli vakitler için olması düşünülebilir. Dolayısıyla, bunların doğruluğu için bazı fertlerde ve bazı vakitlerde olması yeterlidir. Öyleyse bu hüküm­ler külli değillerdir, sıhhati için rivayette zikredilmeyen ve bilinmeyen bazı şartlar vardır.

-Hem o sureyi okumanın böyle bir sevabı netice vermesi zatında imkânsız olmayıp, mümkündür. Ama her şahıs için tahakkuk etmesi söz konusu olamaz, ihlâs ve kabul gibi kayıtlarla kayıtlıdır.

-Sevap, Allah'ın fazlı ve feyzidir. Kulun nazarı ise, feyzinin tecellilerine bir nihayet olmayan bir Zat'ın, nihayeti olmayan beka âleminde, ihtiyacına nihayeti olmayan kuluna vereceği şeyleri tam da ihata edemez.

-Rivayetteki sevap, ahirete bakan yönüyle aynen gerçekleşebilir. Küçük bir cam pa rçası semayı yıldızlarıyla içine alması gibi, o âlemden bir zerre, sevap âleminden koca bir âlemi içine alabilir.

-Atomdaki enerjinin açığa çıkması, insanın ve hatta topyekun insanlı­ğın idrak sınırlarını aşmakla beraber, hakikatin ta kendisi olduğu gibi, bu rivayetlerde nazara verilen sevapların ve neticelerin en azından bazı fertler hakkında gerçekleşmesi imkan dışı değildir. Bazen olur, kişinin kudsi bir halde söylediği tayyip bir kelime, rahmetin bir hazinesini açabilir. Kadir su­resi üçüncü ayette "Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır" denilmesi, bu noktada bize rehberlik edebilir. Yani, böyle bir gece, bir ömre bedel olduğu gibi, şartlarına uyarak okunan bir sure, dünyevî idrakimizi zorlayan nice rahmet hazinelerini açabilir.

Bununla beraber, gerçek ilim, gaybları bilen Allah nezdindedir.

Sadi Eren


     Müellifin Önsöz


"Sana da Zikri indirdik ki, insanlara indirileni açıklayasın." Nahl Sûresi, 44

Her türlü hamd o Allaha mahsustur ki,

-Hak ile batılı ayıran Kur'anı âlemlere uyarıcı olarak indirdi.

-En halis Arapların en seçkin alimlerine onun en kısa bir sûresinin ben­zerini getirmeleri hususunda meydan okudu, ama kimse buna güç yetiremedi.

-Hem asıl Araplardan, hem de zamanla Araplaşmış olanlardan ona muaraza edenleri susturdu. Öyle ki, onun karşısına çıkan edipler, kendilerinin büyülenmiş olduğunu zannettiler.

-Sonra insanlara indirilmiş olan ayetleri, içlerinden akıl sahibi olanlar düşünsünler ve ders alsınlar diye onların maslahatlarına göre beyan etti. Böylece hem ümmü'l- kitap, yani Kur'anın temel esasları olan muhkem ayetlerdeki manayı ve hem de rumuz'l- hitap, yani hitaptaki ince işaret­ler olan müteşabih ayetlerdeki kapalılık perdesini onlara açtı, bunların tef­sir ve te'vilini yaptı. Hakikatlerdeki kapalılıkları ve dakik manalardaki ince­likleri ortaya koydu. Ta ki Kur'anın muhataplarına mülk ve melekûtun gizli sırları ve Cenab-ı Hak ile ilgili bilinmeyen manalar tecelli etsin ve onlar da bu sırlar ve manalar hakkında iyice tefekkür etsinler.

-Ayrıca, onlardan maddi- manevi kirleri gidersin ve onları tertemiz yap­sın diye, ayetlerin ibarelerinden ve işaretlerinden hükümlerin kurallarını ve muhtelif durumlarını ortaya koydu. Artık bunun sonucu olarak, her kim sağlam kalbe sahipse ve uyanık bir şekilde ona kulak verirse, o kimse dün­ya ve ahirette methe layıktır ve mutludur. Kim de başını çevirmez ve nu­runu söndürürse, o da kınanmaya layıktır ve kızgın ateşe atılır.

Ey Vacibu'l - vücud, ey cömertliği veren, ey her maksattan öte olan!

Hz. Peygambere öyle rahmet et ki, onun manevi zenginliğine münasip ve makamına denk olsun. Ona yardım eden ve onun açıklamalarını takrir edenleri de rahmetine mazhar kıl. Bizleri de onların bereketlerinden feyizlendir ve onların şerefli yollarından gidenlerden eyle. Hem onlara, hem de bize selametler ver.

Emma ba'd.

İlimlerin en ziyade büyüğü, şeref ve parlaklıkta en yücesi, hiç şüphesiz Tefsir İlmidir. Tefsir ilmi, dinî ilimlerin reisi ve başıdır. Allah yolunun ku­rallarının temeli ve esasıdır.

Bu sahada görüş beyan etmek ve konuşmaya yeltenmek isteyen kimse,
-Dinî ilimlerin tamamında, hem usûlde hem füru'da seçkin bir konum­da olmalı.

-Arapçanın hem sarf ve nahvinde (gramerinde) hem de edebî sanatla­rında üstün bir seviyede bulunmalıdır.

Uzun zamandan beri Tefsir alanında bir kitap yazmayı içimden geçiri­yordum. Bunda şu özellikler olmalıydı:

-Büyük sahabelerden, tabiinin alimlerinden ve selef-i salihinden bu ko­nuda gelen manaların özünü ihtiva etsin.

-Hem kendimin çıkardığı, hem de benden önce gelen seçkin müteaahhir zatların ve temayüz etmiş muhakkiklerin çıkardığı yüksek nükteleri, parlak incelikleri içinde bulundursun.

-Sekiz meşhur kıraat imamına dayanan meşhur kıraatlere ve muteber kurrallardan rivayet edilen şaz kıraatlere yer versin.

Ancak kapasitemin yetersizliği, beni buna teşebbüsten alıkoyuyor, bu makamda görülmekten men ediyordu. Ancak bir istihare sonucu, murat ettiğim bu çalışmaya başlamam ve maksadımı gerçekleştirmem gerektiği kalbime geldi Onu tamamladıktan sonra "Envâru't-Tenzîl ve Esrârü't-Te'vîl" adını vermeyi niyet ettim.

İşte şimdi Allahın tevfikiyle onu yazmaya başlıyorum. "Her hayra mu­vaffak kılan ve her isteneni veren O'dur" diyorum.

Kadı Beydâvî


Bu tefsiri incelediğimizde, başlıca şu özellikler dikka­timizi çeker:

- Beydâvî, gayet veciz ibareler ile anlatmış, laf kalabalığı yapmamıştır.

-Ayette bulunan edebî incelikleri tam bir vukufiyetle ele almış, bu şekil­de Kur'anın mu'cizeliğine delil getirmiştir.

-Ayetlerin açıklamasında sebeb-i nüzule (ayetlerin iniş sebebine) sıkça yer vermiştir.

-Ayetlerin yorumunda farklı görüşlere dikkat çekmiş, kendi kanaatlerini açıkça ifade etmiştir.

-Gerek farklı fıkhı mezhepler, gerekse farklı itikadî mezheplerin ayet­le ilgili görüşlerine açıktan veya üstü kapalı olarak kısaca temas etmiş, ehl-i sünnetin müdafaasını yapmıştır.

-Zaman zaman, ayette geçen bazı kelimelerin manasını, "Arabların di­vanı" denilen şiirden şahit getirerek açıklamıştır.

-Ayetin okunmasında kıraat farklılıklarına işaret etmiştir.

-"Bu ayet hakkında şöyle de denildi" diyerek diğer ufuk açıcı manalara temasta bulunmuştur.

-Zaman zaman tasavvufi mana inceliklerine dikkat çekmiştir.


Yaptığımız tercümenin başlıca özellikleri şunlardır:

-Motamot tercüme yerine, ifade edilen mananın Türkçe'deki karşılığı­nı vermeyi esas aldık.

-Anlaşılması zor olan veya açıklanmasında fayda gördüğümüz yerlerde dipnotlar şeklinde açıklamalar yaptık.

-Beydâvi'nin cümlelerinde maddeler halinde ele alınabilecek durumlar olduğunda, cümleyi alt alta maddeler şeklinde yazmayı tercih ettik.

-Beydâvî'nin kendisi de bir kaynak olması cihetiyle, tefsirde geçen ha­dislerin kaynağını yazmadık.

-Kolay ve anlaşılır bir dil kullanmaya çalıştık. Ama takdir edileceği üze­re, tıpla ilgili bir kitapta tıbbî terimlerin, hukukla ilgili bir kitapta hukukî te­rimlerin olması gibi, biz de bu tercümede tefsir ilminin terimlerini kullan­dık. Mesela, ayetlerin iniş sebebini ifade eden sebeb-i nüzul kavramını ay­nen kullanmayı tercih ettik.

-Tercüme esnasında görülen başlıkların tamamına yakını metinde olma­yıp, anlamayı kolaylaştırması açısından tarafımızdan konulmuştur.

-Bu çalışmada yaptığımız en önemli bir yenilik, Kur'anın tamamının "her güne bir ders" şeklinde 430 ders olarak sunulmasıdır. Kur'anın son üç cüzü, genelde kısa surelerden meydana geldiğinden, o bölümde yer alan surelerin her biri birer ders olarak ele alınmış, ama diğer kısımlarda yer alanlar derslere taksim edilmiştir.

Mesela, onbir sayfadan meydana gelen Kehf suresinde başlıca beş kıssa vardır:

-Ashab-ı Kehf kıssası.
-Biri mağrur, diğeri dindar iki arkadaşın kıssası.
-Hz. Adem kıssası.
-Hz. Musa ile Hz. Hızır'ın kıssası.
-Zülkarneyn kıssası.

Biz bu çalışmada bunu beş ders şeklinde takdim ettik.

Gerçi Kur'anın her yerinde bölümler Kehf suresinde olduğu kadar net ayrılmaya müsait değildir. Böyle olmakla beraber, yapılabilecek taksimin en iyisini yapmaya çalıştık. Mesela, onüç buçuk sayfa olan Yusuf suresi baş­tan sona bir kıssa olup, Hz. Yusuf un hayat hikâyesinden önemli pasajlar ve mesajlar ihtiva eder. Biz bu kıssayı, altı bölüm halinde ele aldık. Bu bö­lümler incelendiğinde, her birinin Hz. Yusuf un hayat hikâyesinden birer sahne olduğu görülecektir.

Bu tarz bir sunum, bildiğimiz kadarıyla ilk defa yapılmaktadır. Beydavi 'nin orijinalinde böyle bir ayırım olmamakla beraber, özellikle günümüz insanına böyle bir sistemin çok faydalı olacağını düşünüyoruz. Dersler, genelde beş on sayfa civarındadır. Nadiren daha az veya daha fazla olabilmektedir. Kendine her gün bir dersi hedef seçen okuyucu, böylece 430 günde Kur'anın tamamı üzerinde kafa yorarak bitirmiş olacaktır. Böyle yapmayı tercih edenlere tavsiyemiz, yanlarında başka tefsirler de bulundur­maları, diğer müfessirlerin aynı bölümü nasıl tefsir ettiklerini vaktin elver­diği nisbette görmeleridir.

Ama isteyen kimse, böyle bir sistemi nazara almadan çok daha hızlı bir şekilde kısa zamanda tefsiri oku yabilir.

-Eser, tek başına okunabileceği gibi, Kur'an dersi yapmak isteyenler için ideal bir ders kitabı da olabilir, ailece veya arkadaş grubu ile müzakere yo­luyla takip edilebilir. Beraber okunması, anlaşılmasını daha da kolaylaştıra­caktır.

-Şiirle şahit getirilen ve kıraat farklılıklarını anlatan kısımları genelde ter­cüme etmedik. Zaten üst düzey Arapça bilenler bu eseri aslından okuyup anlamaktadırlar. Arapça bilmeyenler için ise, -ehline malum olduğu üze­re- bunları tercümede ifade edebilmek hayli müşkildir. Beyzavi tefsiri

Böylece bu tefsir klasiğinin yaklaşık %90'ı Türkçeye kazandırılmış oldu. Şahsım itibarıyla Beydâvî'nin açıklamalarından gerçekten çok istifade et­tim. Tercümeden okuyanların da çok istifade edeceklerini umuyorum.


 
Diğer Özellikler
Stok Kodu9786258384246
MarkaYayın Dünyamız Yayınları
Stok DurumuVar
9786258384246
En yeni ürünler
Güvenli teslimat
Kampanyalı ürünler
Piyasadaki en iyi fiyat