Kitap Birgivi Vasiyetnamesi Kadızade Şerhi
Yazar İmam Birgivi
Yayınevi Bedir yayınları
Tercüme Ahmet Kadızade
Sadeleştiren A.Faruk Meyan
Kağıt - Cilt 2.Hamur - Karton kapak cilt
Sayfa - Ebat 312 Sayfa - 13.5x19.5 cm
Bedir Yayınları Birgivi Vasiyetnamesi Kadızade Şerhi kitabını incelemektesiniz.
Birgivi Vasiyetnamesi Kadızade Şerhi kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı.Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Bu eserin müellifi Muhammed Birgivi Hazretleri, Anadolu'muzda yetişmiş ve "imam" ünvanıyla şereflenmiş büyük bir din alimi.
"Vasiyetname" adıyla kaleme aldığı kitap asırlar boyunca, saraydaki padişahtan, kırdaki çobana kadar milyonlarca müslümana temel din ve ahlak bilgilerini vermiş klasik bir eserdir.
ÖNSÖZ
Eûzü ve Besmele okuyarak başlıyorum:
Devamlı var olan, ondan başkası onunla varlıkta duran, varlığının başlangıcı ve sonu olmayan, zâtında sıfatlarında ve işlerinde ortağı ve eşi bulunmayan, yaratılmışlardan hiçbirine benzemeyen; diri, bilici, işitici, görücü, dileyici, gücü yetici, söyleyici ve yaratıcı olmak sıfatlarına sahip olan AllâhüTeâla'ya, "OL" emri ile yarattıklarının sayısı kadar, sevdiği ve beğendiği şekilde hamd ve senalar olsun!
Bütün dualar, iyilikler onun peygamberi ve en sevgili kulu, insanların her bakımından en üstünü, en güzeli olan Muhammed Mustafa (s.a.v.)'e ve Ehl-i Beytine ve ashabının hepsine (rıdvânullâhiteâlâ aleyhim ecmâin) ve bunları sevenlere ve izlerinde gidenlere olsun!
Cenâb-ı Hakk, bütün insanlara, sayılamayacak kadar çok nimet, iyilik vermiştir. Bunların en büyüğü, en kıymetlisi olarak da, Resuller ve Nebiler (a.s.) göndererek ebedi saadet yolunu göstermiştir ve "Nimetlerimin kıymetini bilir, emrettiğim gibi kullanırsanız, onları arttırırım. Kıymetlerini bilmezseniz, bunları beğenmezseniz, elinizden alır, şiddetli azab ederim" buyurmuştur.
Asırlar boyunca İslâm dininin hâmisi olan Osmanlı Türklerinin yetiştirdiği en büyük âlimlerden İmâm Birgivî'nin ( Muhammed b. Ali Birgivî ) eserlerinden biri olan Vasiyyetnâme'sini, yine Osmanlı âlimlerinin büyüklerinden Kadızâde İslâmbolî (Ahmed b. Muhammed Emîn Efendi) şerhetmiştir. Ehl-i Sünnet itikadını ve lüzumlu amel, ahlâk, edep ve insanlık bilgilerini içine alan bu kitap pek lâtif, çok kıymetlidir. Ebedî saadete kavuşma anahtarıdır dense yeridir.
Muhammed b. Ali Birgivî, hicri 928 yılında Balıkesir'de doğmuştur. Babası Ali Efendi müderris idi. İlk ilimleri orada öğrendikten sonra, İstanbul'a gelerek asrının âlimlerinin tedris halkasına devam etmiştir. Sonra bazı medreselerde ders okutmuş olmakla beraber Tarîk-ı Bayramî meşâyihinden Şeyh Abdurrahman Karamanî'ye intisab etmiş, zühd ve takva yolunu seçmiştir. Padişahın hocası Mevlâna Atâullah Efendi tarafından Aydın vilâyetine bağlı Birgi kasabasında yapılan medresenin müderrisliğine tayin olunarak, oraya gitmiş ve orada kalmıştır. Bunun için Birgivî denmiştir.
Ömrünü vaaz, tedris ve kitap yazmakla geçirip, diyanet, zühd ve takva hakkında ilmini açıkça söylerdi. Bu hususta taviz vermezdi. Birçok kitaplar yazdı. En meşhurları Tarikat-ı Muhammediyye, Ma'delü's-Salât, Nûrü'l-İhyâ adlı eserleri ile nahivde İzhar ve Avâmil kitapları olup, başka birçok kitapları da vardır.
Tarikat-i Muhammediyye'nin Hadîka-i Nedviyye şerhi iki cilt olup çok güzeldir. Abdülganî Nablûsî (rahmetullahi aleyh) yazmıştır. İmâm Birgivî 981 yılında elli üç yaşında iken taundan vefat etmiştir. Türbesi Birgi kasabası dışında bir tepe üzerindedir.
Kadızâde (Ahmed b. Muhammed Emin Efendi) 1133'de doğup, 1197'de vefat etti. Birgivî Vasiyyetnâmesi'nin şerhinden başka Âmentü Şerhi olan Ferâidü'l-Fevâid kitabını yazdı. İkisi de çok kıymetli birer hazinedir. İlminin çokluğunu, kitaplarını okuyanlar açıkça görürler.
İslâm dini, ilim dinidir. İlim olan yerde İslâm da vardır. İlim olmayan yerde din de yoktur.
Dinimizin bilgilerini, İslâm âlimlerinin, Allâhü Teâlâ'nın seçkin kullarının kitaplarından okumak, öğrenmek lâzımdır. Her gazete ve din perdesi altında yazılmış kitaptan din öğrenilmez. Din kitabı okumak için önce, yazarının kim olduğunu ve dinimizdeki âlimler arasındaki yerini bilmek gerekiyor. Hele bu zamanda, piyasada binlerce kitap bulunurken bu bir zaruret oluyor. Dinî hiçbir mesuliyet duymadan, doğru-yanlış sayısız din kitabı çıkarılıyor. Din kitabı yazmak için, korkmak, titremek ve büyük mesuliyet altına girdiğini düşünmek lâzımdır. Bunun için de, ilmi çok, edebi çok, mesuliyet duygusu ve Allah korkusu çok Allah adamlarının, gerçek âlimlerin kitaplarını okumaktan başka çare yoktur. Doğru sözler arasına, birkaç yanlış ma'nâ ilâve edip, böylece maksatlarına kavuşan din ve îmân hırsızları, âlim taslakları ve pervasız reformcuların kitaplarını değil, bu din-i mübini bize ulaştıran ve bunu korumak için, kanlarını, canlarını, rahatlarını seve seve feda eden yüksek atalarımızın, aziz ceddimizin yazdıkları ilmihâl kitaplarını okumalıdır.
Bu kıymetli kitabın sadeleştirilmesini, bu günâhı çok, ilmi ve aklı az kuluna nasib ettiği için Allâhü Teâla'ya sayısız hamd ve senalar olsun.
Risalenin musannifi Muhammed b. Ali Birgivî'nin sözleri parantez içerisinde, şerheden Kadızâde'nin sözleri ise düz harflerle yazılmıştır. Az da olsa, gerektiği zaman, Osmanlıcadan sadeleştiren bu fakir tarafından açıklama olarak, köşeli parantez [ ] içinde birkaç kelime yazılmıştır.
Sık sık geçen musannif sözü ile risalenin müellifi Muhammed b. Ali Birgivî kastedilmektedir.
Kitabın ifâdesine hemen hiç dokunulmamış, ancak sadeleştirme yapılmıştır. Bu bakımdan halkımızın anlayacağı ve çok istifade edecekleri bir ilmihâl kitabı olacaktır.
Allâhü Teâlâ kusurlarımızı affeylesin! İbadetlerimizi kabul eylesin! Her iki dünyada sevdikleri ile bulundursun. Kalplerimizi ehl-i sünnet itikadı ile azalarımızı şeriata uygun amel ile ziynetlendirsin. Kendi sevgisini, Habîbi (s.a.v.)'in sevgisini, Ehl-i Beytin ve her biri birer hidâyet yıldızı olan ashâb-ı kiramın (r.aleyhim), âlim ve evliya kullarının sevgisini kalplerimizde arttırsın. Hakkı hak, bâtılı bâtıl olarak tanıtsın. Âmin!
A.Fârûk Meyan
ŞERH EDENİN ÖNSÖZÜ
Muhammed (s.a.v.)'in ümmetini, dinin usûl ve şeriatın füru' bilgileri bakımından, diğer ümmetlerden üstün kılan, Ehl-i Sünnet ve Cemaat mezhebini doğru yolda bulundurup taşkınlık ve sapıklıktan muhafaza eyleyen, ihsan ve ikram sahibi olup varlığı lâzım olan Allâhü Teâla'ya hamd ve senalar olsun!
Yaratılmışların en üstünü, kâinatın kendisiyle iftihar ettiği, nübüvvet ve risâlet semasının güneşi, saadet ve yücelik âleminin nuru, peygamberlerin ve resullerin sonuncusu, öncekilerin ve sonrakilerin efendisi Muhammed Mustafa (s.a.v.)'e sayısız ve daimî salât ve selâm olsun. Metin olan İslâm dininin güneşi ve ışığı ile cihandan küfür ve cahillik karanlıklarını kaldırıp, ümmetini ihya eyledi ve nurlandırdı.
Yine selâm ve en iyi dualar O (s.a.v.)'in âli ve ashabı üzerine olsun. Muhammed (s.a.v.)'in dinini ve şeriatını onlar yaydılar ve bildirdiler.
Din âlimlerine de selâm ve iyi dualar olsun. Bu temiz şeriatı, yani İslâm dinini Müslümanlara onlar öğrettiler.
Allâhü Teâla'ya hamd ve senadan, Resulüne salât ve selâmdan, âline, ashabına ve din âlimlerine selâm ve iyi duadan sonra, bu fakir Kadızâde-i İslâmbolî Ahmed b. Muhammed Emin derim ki: Din âlimlerinden olan Şeyh Takiyyüddîn Muhammed b. Pîr Ali Birgivî'nin (rh.a.) yazdığı Vasiyyetnâme, aslında seçkin, güzel bir risale olup, İslâm dininin usûl bilgilerinden Ehl-i Sünnet itikadını beyan ettikten başka, ahlâka ait bilgilerden çoğunu ve fıkıh bilgilerinden en çok lâzım olanları bildirir. Böylece kurtuluşu ve âhireti isteyen din kardeşlerimiz için saadete kavuşma vesilesi olup, ilim ve salâh sahipleri tarafından beğenilmiş ve muteber tutulmuştur. İlmini arttırmak isteyenlerin bundan istifade edip doğru yolda yürümeye büyük bir gayret ve rağbetle çalıştıklarını görünce, bazı yerlerini, zor anlaşılan kısımlarını açıklamam ve şerh etmem için din kardeşlerim rica ettiler, gayet açık, dili sade bir şerh yazmamı söylediler. Bu fakir de, din kardeşlerime hizmet ve Allâhü Teâlâ'dan rahmet ve mağfiret istemek için bu şerhi yaptım. Bitirdikten sonra adını "Cevhere-i Behiyye-i Ahmediyye fî Şerhi'l-Va-siyyeti'l Muhammediyye" koydum.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Kitap yazanlara önce şunu bildireyim ki, kitaplarının başında Besmele söyleyip, kitaplarının makbul bir taat olması için Allâhü Teâlâ'nın ismi sebebiyle ondan yardım istemeleri lâzımdır. Kitabı bitirdikten sonra, büyük bir nimet olan kitabı bitirdikleri için Allâhü Teâla'ya hamd ve sena ederler. Peygamber (s.a.v.) Efendimize İslâm dinini bildirmekte, Allâhü Teâlâ ile kulları arasında büyük bir vasıta olup, küfür ve cahillik karanlıklarından kurtarmaya vesile olduğundan, ona da salât ve selâm ederler. Âline ve ashabı (r.aleyhim)'e Resûlullâh (s.a.v.) ile diğer Müslümanlar arasında İslâm dinini bildirmekte vasıta ve vesile oldukları için selâm edip, hayır duâ ederler.
Nitekim musannif merhum [İmâm-ı Birgivî], kitabının makbul bir taat olup eksik kalmaması, Kur'an-ı Azimüşşan'ın hakîmâne üslûbuna ve selef-i sâlihinin teliflerine uygun olması ve böyle kıymetli bir eser telifine muvaffak olabildiğinden dolayı hamd ve sena etmiş olması için kitabının başında Besmele ve Hamdeleyi zikretti. Sonra da Resûlullâh (s.a.v.)'in bazı haklarını eda etmek ve kıyamet gününde şefaatine nail olabilmek için salât ve selâmı zikretti.
Musannif Yani, "Ben bu kitabı makbul bir taat olması için Allâhü Teâlâ'nın bütün isimlerinden yardım dileyerek yazmaya başlıyorum" dedi.
Allâhü Teâlâ tam bir rahmet sahibidir. Rahmet, lügatte kalp inceliği ma'nâsındadır. Bu ma'nâ Allâhü Teâlâ hakkında kullanılmaz; caiz değildir. Selef-i sâlihîn "Aslı malûmdur, vasfını Allâhü Teâlâ bilir" deyip tefsir etmediler. Bunun gibi gerçek ma'nâsı anlaşılmayan müteşâbihâyet ve hadîslerin hepsinin, murad olunan ma'nâsını Allâhü Teâlâ bilir deyip tefsir ve te'vil etmediler. Daha sonra, Müşebbihe ve Mücessime gibi sapık fırkalar ortaya çıkınca, halef uleması* (Müslümanları bu sapıklıktan korumak için her bir müteşabihi uygun bir ma'nâ ile tefsir ve te'vil eylediler. "Rahmefe de "inam ve ihsan" deyip, Rahman "İnam ve ihsan edici demektir" dediler. Bu dünya için kullanılmak istenirse, müminlere ve kâfirlere nimet verici, demek olur.
Âhirette yalnız müminlere nimet verici, demektir. Yahut Rahman iki dünya için düşünülürse, iki cihanın büyük nimetlerini verici demek olur. Rahîm bunun tamamlayıcısı gibi olup, iki cihanın küçük nimetlerini verici demek olur. Bu hususta ma'nâ çoktur.
Bütün hamdler Allâhü Teâlâ'ya mahsustur demektir. Hamd, dil ile tazim kastıyla methetmeye, övmeye derler. Güzel görülen bir şey için olup, nimet karşılığı olmak şart değildir.
O Allah Teala kibiz müminleri İslam dinine hidayet ve irşad eyledi. Hidayet iki kısımdır: Biri umumi hidâyettir. İnsanlara akıl, temyiz, peygamber ve kitap vermek ve göndermek yoluyladır. Bütün âkıl-bâliğ olanlara bu hidâyet olunmuştur. Diğeri hususî hidâyet olup, Cenab-ı Hakk'ın faydalı ilme, sâlih ameller işlemeye yöneltmesi ile olur. Hidâyetin mutlak [kayıtsız şartsız] ma'nâsı, Ehl-i Sünnet'e göre, matlûbun [arananın] yoluna lûtf ile delâlet etmektir. İdlâl bunun zıddıdır. Bu ma'nâda hidâyet Allâhü Teâla'ya isnad olunur, el-Hâdî [Hidâyet edici] gibi. Peygambere de isnad olunur. Âyet-i Kerimede, "Ey Resulüm, elbette sen doğru yola hidâyet edersin" buyruluyor. Kur'an-ı Kerim'e isnâd olunur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de "Elbette bu Kur'an-ı Kerim en doğru olan yola hidâyet edicidir" buyruluyor.
İmâm Eş'ârî hazretlerine göre hidâyet, kullarda ihtidayı ve rüşdü yaratmak ma'nâsındadır. Bu ma'nâda gerçek hidâyet edici ancak Allâhü Teâlâ'dır, Resul [Peygamber] ve kitap, sebep olur.
Şeriatte İslâm, îmân ma'nâsındadır. Ama İslâm dini, Muhammed Mustafa (s.a.v.)'in Allâhü Teâlâ'dan bildirdiği hükümlerin adı. Tarifi şöyledir:
Yani din Hak Teâlâ tarafından vaz' olunmuştur. Bundan âdetler ve kanunlar çıktı.
Yani akıl sahiplerini sevk edicidir. Bundan Hak Teâlâ'nın diğer fiilleri çıktı. Nebatları, yaz ve kışı yaratmak vb. gibi...
Yani akıl sahiplerini irade-i cüz'iyeleri sebebiyle sevk edicidir
Yani maksud-u bizzat olan [asıl istenilen] hayra sevk edicidir, demektir.
Büyük imamımız, İmâmÂzam (r.a.)'a göre din, yalnız itikâdla alâkalı hükümlerdir. Buna usûl veya ahkâm-ı asliye denir. Değişme kabul etmez. Bütün peygamberler (a.s.) dinde aynı şeyi söylemişlerdir. Amele ait olan hükümlere ahkâm-ı şer' [Şer'î hükümler], fürû veya ahkâm-ı fer'iyye denir.
Peygamberlerin (aleyhimüsselâm) şeriatları ayrı ayrı olmuştur. Eş'arî'ye göre ise din ve şeriat aynı ma'nâya gelir.
Allahu Teala bizi Muhammed (s.a.v.)'in ümmetinden kıldı. Allâhü Teâlâ'nın büyük rahmeti, meleklerin çeşitli tazimlerle istiğfarı ve müminlerin hayırlı duaları ve senaları, lâyık olmayan bütün şeylerden selâmet bulmak Muhammed (s.a.v.) üzerinedir.
Bir kavme bir peygamber geldiği zaman o kavim onun ümmeti olur; cemaati olur. îmân edenlere ümmet-i icabet denir, îmân etmeyenlere ümmet-i davet denir. Muhammed Mustafa (s.a.v.) âhir zaman peygamberi olup, bütün insanlara ve cinlere gönderilmiştir. Bütün insanlar ve cinler onun ümmetidir, îmân edenler, ümmet-i icabettir. îmân getirmeyenler, ümmet-i davettir. Ümmet-i icabet itikatta yetmiş üç fırka olmuştur. Bir fırkası kurtuluş fırkası olup, buna "Ehl-i Sünnet" ve "Fırka-i Nâciyye" denir. Bundan başkasına dalâlet sahipleri [yani sapık fırkalar] denir.
Allâhü Teâlâ'nın rahmeti, meleklerin çeşitli tazim ile istiğfarları, müminlerin hayır duaları ve büyük selâmet bütün peygamberler ve resuller üzerine olsun'. Nebî ve mürsel'in [resul] ne demek oldukları ileride yeri gelince anlatılacaktır. Salât ü selâm, enbiyâ ve resullerden bilhassa bütün yaratılmışların efdali üzerinedir ki, o, Muhammed (s.a.v.)'dir.
Cümleden efdal olmak Muhammed (s.a.v.)'in sadece kendisine mahsus olan sıfatlardandır ki, inşallah yeri gelince bahsedeceğiz. Yine salât ve selâm Muhammed (s.a.v.)'in âl'i üzerinedir. Âl demek, akrabalar, yakınlar demektir. Âl-i Abbas, Âl-i Ali, Âl-i Cafer, Âl-i Akil ve Âl-i Haris b. Muttalib gibi... Bir ma'nâsı dahi Muhammed milletine tâbi olanlar demektir. Ve ashabı üzerinedir. Ashâb, Resûlullâh'ın zamanında bulunup, Peygamber (s.a.v.) Efendimizi gören yahut Peygamber (s.a.v.) Efendimizin gördüğü müminlerdir. Zamanında bulunup da O'nunla görüşmek saadetine nail olamayan müminlere "Muhadrem" denir. Bazı âlimlere göre Muhadremler de ashâbdandır. Bazı âlimlere göre ise tabiînin büyüklerinden sayılırlar. Doğrusu da budur. İbn Hacer Askalânî Usûl-i Hadîs'te bunu doğruladı.
Allâhü Teâla'ya hamd ve senadan, Resulüne salât ve selâmdan, âline, ashabına ve din âlimlerine selâm ve iyi duadan sonra, Hak Teâlâ'nın mağfiretine ve rahmetine çok muhtaç olan musannif merhumun vasiyyeti budur ki, ömrünün sonunda dinde en mühim meseleleri toplayıp kendine ve din kardeşlerine amel etmeleri için bu risaleyi yazmıştır. Ebû Hanife mezhebinde fakir, nisâbdan en az nesneye mâlik olan kimseye denir. İmâm Mâlik mezhebinde de böyledir. İmâm Şafiî ve İmâm Ahmed mezheplerinde bunun aksidir. Ebû Hanife'den bir rivayet de böyledir. Hakir ise öyle bir fakirdir ki, aynı zamanda bunun aksidir. Musannif merhum kendi nefsini kötülemek ve Hak Teâlâ'dan ziyade mağfiret ve rahmet istemek için kendini fakir ve hakir olarak vasfeyledi. Nitekim kâmillerin âdeti böyledir. Öyle fakir ve hakirdir ki, kulluk makamında âciz olduğunu ve Allâhü Teâlâ'nın verdiği sayısız nimetlere karşılık şükretmekten âciz olduğunu ikrar ediyor. Allâhü Teâla'ya şükretmekten âciz ve kusurlu olduğunu bildirmenin büyük şükür olduğunu bildirmek için musannif merhum, kendinin âciz ve kusurlu olduğunu itiraf ediyor. Böylece şükredenlerden olmak istedi. Musannifin ismi Muhammed'dir. Babasının adı Ali'dir. Kendisi ve babası için afv ve uluv sıfatlarıyla mevsûf Olan Allâhü Teâla'dan af diliyor.
Bu seçkin vasiyet kendisi için ve diğer âkil ve baliğ olmuş müminler içindir. Musannif bu risaleyi, bütün müminlere faydalı olması için, Türkçe yazdı.
Arapça olsa, yalnız âlimler anlardı. Türkçe olunca, bütün Türkçe bilenler anlar ve istifade eder. Gerçekten, Birgivî Hazretleri, bu risaleyi öyle güzel yazmıştır ki, bütün İslâm ülkelerinde meşhur olup büyükler ve küçükler okur, faydalanır, din ve ameli öğrenirler.
Allah ona rahmet eylesin.
( Birgivi Vasiyetnamesi Kadızade Şerhi, kapda öde, İmam Birgivi, Bedir yayınları, Ahmet Kadızade, A.Faruk Meyan, baskı 2015, imam birgivi vasiyetnamesi kitabı )
Bedir Yayınları Birgivi Vasiyetnamesi Kadızade Şerhi kitabı nı incele diniz.
Diğer Özellikler |
Stok Kodu | 9789758514588 |
Marka | Bedir Yayınevi |
Stok Durumu | Var |
9789758514588