Kitap Bostan ve Gülistan , Ciltli
Yazar Şirazlı Şeyh Sadi Şirazi
Hazırlayan Osman Koca
Yayınevi Beyan Yayınları
Kağıt Cilt 2.Hamur, Kalın Ciltli
Sayfa Ebat 400 sayfa, 17,5x24 cm.
Beyan Yayınları Bostan ve Gülistan kitabını incelemektesiniz.
Sadi Şirazi Bostan ve Gülistan kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
İlk Söz
Bostan ve Gülistan sadece Doğu edebiyatının değil tüm dünya edebiyatlarının ölmez yapıdan arasında gösterilen iki şaheserdir. Şiraz'lı Sadî'nin kaleme aldığı her iki eserde de evrensel temalara yer verilmiş olup insanoğlunu mutluluğa ve huzura kavuşturacak reçeteler sunulmuştur.
Gülistan manzum ve mensur, Bostan ise tamamen manzumdur. Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için Gülistan'da yer alan nesir parçaların düzyazıyla, nazım bölümleri ise yatık yazıyla gösterdik.
Her iki kitapta da yer alan ana bölümleri ve bu bölümleri oluşturan ara bölmeleri orijinal nüshalarındaki yerlerine göre sıraladık.
Eserleri, günümüz okurlarının ilgi ve bilgileri doğrultusunda güzelim Türkçemizin imkânlarını da kullanarak edebi bir dille düzenlemeye gayret ettik. Bunu yaparken de tedavülden kalkan kimi sözcüklerin yerine yemlerini seçtik ve yalnız İran düşüncesini aksettiren betim ve benzetmelerin anlaşılabilmesi için gerekli gördüğümüz kısa dipnotlar verdik. Bu tekniği aynı zamanda önemli tarihi hadise, olay, yer ve kişiler için de kullandık.
Gerek taşıdığı dille kullanılan üslup ve gerekse aktarılan anlatıyla mistik temalar açısından büyük bir dikkat isteyen metinlerdi bunlar. Her iki eserde de dini, sosyal, siyasi, kültürel ve edebi formlar iç içe geçmiş haldeydi. Bu yüzden sabırla, azami çabayla çalışmamız gerektiğini bitiyorduk. Bu bilince özellikle dikkat ettik.
Her şeye rağmen kusur ve hatalarımız olabilir. Zira kusursuz ve hatasız olan yalnız Allah'tır. Bu noktalarda engin hoşgörünüze sığınarak sizleri dünya klasikleri arasına giren Bostan ve Gülistan ile baş başa bırakıyoruz.
Osman KOCA
İstanbul, 2008
Bostan
.
Altmış yaşındayken yazdığı (hicrî 655, milâdî 1257) bu eser tamamıyla manzum yani şiir düzeniyle kaleme alınmıştır. Eser 'Adil ve insaf, ihsan ve cömertlik, aşk ve sarhoşluk, huzu ve huşu, teslim ve rıza, kanaat, terbiye, afiyet, tevbe, münâcaat ve hatime' olmak üzere on bölümden oluşmaktadır.
Şair, eseri yazış sebebinin, dünyayı dolaştığı halde Şiraz inşam kadar saf ve temiz bir halk görmediğini ve onlara, yolculuğunun dönüş hediyesi olarak bu eseri kaleme aldığım bizzat Bostan'ın giriş bölümünde kendisi söylemektedir.
Gülistan
Şairin Bostan'ından bir yıl sonra kaleme aldığı bu eser, edebî alanda çağının zirvesi olarak kabul edilir. Eser, himmetini ve yardımlarını çokça gördüğü Şehzâde Sa'd bin Ebû Bekr'e hediye edilmiştir. Nazım ve nesrin iç içe geçtiği bu eser, seci (nesirde uyak ve redif bulundurma sanatı) ile sehl-i mümteni (yazılışı sade ve basit görünse de söylenmesi zor olan söz söyleme sanatı)'nin eşsiz örneklerinden biri olarak gösterilmektedir.
Gülistan da, tıpkı Bostan gibi bireysel ve toplumsal sorunları uzun uzadıya irdeler. Ancak şöhreti Bostan'ı gölgesinde bırakacak kadar etkili bir dil ve üsluba sahiptir. Eser 'Sultanların davranışı, dervişlerin ahlakı, kanaatin faziletleri, susmanın yararları, aşk ve gençlik, düşkünlük ve yaşlılık, terbiyenin önemi ve sohbet' başlıkları altında toplam sekiz bölümden oluşmaktadır.
Şair, bir gece gördüğü tuhaf bir rüyanın tesiriyle öte dünyaya hayırlı bir amel götürme isteğine dayanarak bu eseri kaleme aldığını söylemektedir.
Eserin Yazılış Gerekçesi
Dünyanın her yerini gezdim, dolaştım; sayısız insanla günler geçirdim; her yerde kendimce faydalar buldum; elimden geldiğince her harmandan bir başak topladım. Buna rağmen Şirazlılar kadar teiniz, cömert ve alçakgönüllü insan tanımadım. Rabbim, bu topraklara ikramlarıyla ihsanlarım yağmur gibi yağdırsın.
Bu güzel insanların muhabbeti gönlümü Şam'dan, Rum'dan çekip aldı. Bir an önce Şiraz'a döneyim istedim. Gör ki onca güzel bahçe varken dostlarının yanma elim boş gitmeye utandım. Mısır'dan dönenler, oranın ünlü şekerini beraberlerinde getirirler. Peki ya ben? Boş, bomboş ellerim. Derin düşüncelere daldım. Elimde şeker yoktu ancak şekerden tadı sözler niçin olmasındı? Kendime bu şekilde teselli verdikten sonra ağızda erimeyen ve fakat akılları eriten şeker sözlerimi kağıda dökeyim dedim. İlkin ne yazacağımı düşünmeye başladım. Eser demek, bina demekti ve ben öyle bir bina dikmeliydim ki görenler gıptayla içeri girsin, orada şaşakalsın.
Sonuçta bir devlet köşkü yapmaya karar verdim ve bu köşk için on adet kapı seçtim.
Şöyle ki:
Birinci kapı: Adalet, tedbir, görüş, halkı gözetmek ve Allah korkusu kapısıdır. İkinci kapı: Cömertlik kapısıdır. Bu kapıdan giren zenginler Yüce Allah'a şükretmelidir.
Üçüncü kapı: Aşk kapısıdır. Geçici değil ama kalıcı olan ilahi sarhoşluk.
Dördüncü kapı: Alçakgönüllülük kapısıdır.
Beşinci kapı: Rıza kapısıdır.
Altıncı kapı: Kanaati seçenleri zikreden kapıdır.
Yedinci kapı: Terbiye âlemine ait kapıdır.
Sekizinci kapı: Sağlık ve afiyete şükredenlerin kapısıdır.
Dokuzuncu kapı: Tevbe ve hak yolu bulma kapısıdır.
Onuncu kapı: Münacaat üe hatime kapısıdır.