Cep Türkçe Okunuşuyla Tesbihat ve Cevşen Karton MAVİ NESİL

Fiyat:
150,00 TL
İndirimli Fiyat (%36,7) :
95,00 TL
Kazancınız 55,00 TL
Havale / EFT:
92,15 TL
Aynı Gün Kargo

Kitap           
Türkçe Okunuşuyla Tesbihat ve Cevşen Transkripsiyonlu, Bedir Sahabileri, Veda Hutbesi
Derleyen       Bediüzaman Said Nursi
Hazırlayan    Kenan Demirtaş
Yayınevi        Nesil Yayınları
Kağıt  Cilt      Sarı şamua - Arapçasız, SADECE TÜTKÇE OKUNUŞLU 
Sayfa  Ebat   144 sayfa -  8x11 cm - Cep Boy, Karton ince Cilt
Yayın Yılı       2014 ,  cevşen tesbihat tek kitapta birarada latince okunuşlu
Ürün kodu     00514


  

Nesil Yayınları Transkripsiyonlu , Türkçe Okunuşu Cevşenül Kebir veTesbihaı kitabı incelemektesiniz.
Tek Kitap İkisi Birarada Tesbihat ve Cevşenül Kebir Türkçe okunuşu kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
 
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır.  Alak 1-2

Türkçe Okunuşuyla Tesbihat Ve Cevşen Transkripsiyonlu, Bedir Sahabileri, Veda Hutbesi, Dua


Yayına Hazırlayan: Kenan Demirtaş

Peygamber efendimizin duası Cevşen...
Tesbihat namazı tamamlayan muhteşem dualar topluluğu

Hazırlayan: Kenan Demirtaş Tesbihat namazı tamamlayan muhteşem dualar topluluğu. Cevşen, Yüce Peygamberimizin (a.s.m.) en büyük duası. Kur'an harflerini bilmeyen nice insan, ne yazıkki, bu iki feyiz ve rahmet denizinden mahrum kalıyor. İşte bu iki duayı, günlük hayatta kullandığımız harflerle sizlere sunduk. Doğru okunması için de, Türkçede olmayan harfleri için bazı işaretler kullandık. Artık herkes tesbihat ve cevşen'den mahrum kalmayacak ve rahatlıla okuyabilecek.

       TAKDİM    
 
Dua, zikir ve salâvatın Müslümanın hayatında çok mühim bir yeri vardır. Dua, kulluğun özü, ibâdetin beyni, mü'minin silâhıdır; mü'minin her zaman başvuracağı bir güç kayna­ğıdır. Duanın bu öneminden dolayı­dır ki Cenâb-ı Hak, kullarını duaya davet eder ve yapılacak duaları ce­vapsız bırakmayacağını bildirir.
 
Bu İlahi davetlerden üçü şu mealdedir:
 
"Bana duâ edin, size cevap vere­yim." Mü'min, 40:60
 
"O, îman eden ve güzel işler ya­panların dualarına cevap verir." Şura: 42:26
 
"De ki: 'Duanız olmazsa Rabbim katında ne ehemmiyetiniz var?'  Furkan: 25:77
 
Allah'ı çok zikretmek hususunda da birçok âyet ve hadis vardır. Cuma Sûresinin 10. âyetinde meâlen, "Al­lah'ı çokça zikredin ki, kurtuluşa eresiniz" diye buyuran Rabbimiz, bir başka âyette ise, meâlen şöyle buyu­rur:
 
"Beni zikredin ki, Ben de sizi rah­metimle anayım."  Bakara, 2:152

Peygamber Efen­dimizin (a.s.m.) en büyük duası olan Cevşen ül Kebir,

Bu büyük duanın Peygamberimize verilişini an­latan şu hâdise, aynı zamanda ehem­miyetini de ortaya koymaktadır:
 
Peygamber Efendimiz, zırhını giy­miş, Uhud Dağına gidiyordu. Hava çok sıcaktı. Bir ara başını kaldırıp gökyüzüne baktı ve Allah'a duâ etti. Birden, açılmış gök kapılarından Cebrail'i (a.s.) gördü. Hz. Cebrail nurlara bürünmüştü. Resûlullah'a, "Cenâb-ı Haktan sana selâm, tahiyye ve ikram getirdim" dedi.
Peygam­ber Efendimiz selâmını aldıktan son­ra, Cebrail (a.s.) getirdiği duayı tak­dim etti ve şöyle dedi:
 
"Üzerinden zırhını çıkar ve bu duayı oku. Bu duayı üzerinde taşır ve okursan zırhtan daha büyük tesiri vardır."
 
Her an ve her fırsatta ümmetini düşünen Peygamber Efendimiz, "Bu duanın tesiri sadece bana mı mahsus, yoksa ümmetime de şâmil mi?" diye sordu.
 
Cebrail (a.s.) şu müjdeyi ver­di:
 
"Yâ Resûlallah! Bu duâ, Cenâb-ı Allah' ın sana ve ümmetine bir hediye­sidir, Bunun sevabını Allah'tan başka kimse takdir edemez." ( Ahmet Ziyaeddin Efendi, Mecmuatü'l-Ahzab )
 
"Kıyamet Gününde benim şefaati­me en çok lâyık olanlar, bana en çok salâvat getirenlerdir." Tirmizi, Salat: 352
 
"Asıl cimri o kimsedir ki, yanında be­nim adım anıldığı halde, bana salâvat getirmez."  Tirmizi, Daavât: 101
 
"Kim ba­na bir defa salâvat getirse, Allah ona on misli rahmetini ihsan eder."   Ebu Davud, Vitr: 26

Nesil Yayınları

 
TAKDİM

Tesbihat, farz namazlardan sonra okunan dua, zikir ve teşbihlerden ibaret bir dua mecmuasıdır. Bu dua ve teşbihlerin kaynağı hadis-i şeriflerdir. Peygamber Efendimiz namazlardan sonra bu teş­bihleri okuduğu gibi, onu takip eden sahabe, İs­lâm âlimleri ve veliler de okuyagelmişlerdir.

Bediüzzaman Said Nursî, elinizdeki bu tesbihatı başta hadisler olmak üzere maneviyat büyükle­rinin kitaplarından tertip ve tanzim etmiştir. Kendi­si her namazdan sonra aksatmadan bu tesbihatı okuduğu gibi, dersinde bulunan, kitaplarını oku­yup istifade eden talebelerine de okumaları için tavsiyede bulunmuştur. Bu tesbihata o kadar önem vermiştir ki, doğrudan Peygamberimizle irtibatlandırmış, "tarîkat-ı Muhammediye" ve "vela-yet-i Ahmediyenin bir evradı" olarak tarif etmiştir.

Tesbihat namazın bir çeşit hatimesi ve en güzel şekilde bitirilmesi yanında, aynı zamanda çok se-vaplı bir ibadettir. Çünkü bu esnada birçok mühim ve ulvî zikir kelimeleri tekrar edilmektedir. Pey­gamber Efendimiz pek çok hadislerinde bu ibade­tin fazilet ve sevabını zikrederek bizleri teşvik et­mektedir.

Birgün başta Ebû Zer (r.a.) olmak üzere Muha­cirlerin fakirleri Peygamberimize gelerek şöyle de­diler:
"Yâ Resulallah! Varlık sahipleri yüksek derece­leri ve daimi nimetleri alıp gittiler. Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar. Ancak onlar sadaka veriyor, biz veremiyoruz, onlar köle âzat ediyor, biz edemiyoruz."

Peygamberimiz (a.s.m.) onlara şu müjdeyi ver­di:
"Ben size bir şey öğreteyim mi, onunla sizi ge­çenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden daha faziletli olamaz; 
meğer ki sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar.

"Her namazdan sonra 33 kere Sübhânallah, 33 kere Elhamdülillâh, 33 kere Allahüekber derseniz, tamamı 99 eder; yüzün tamamında da 'Lâilâhe illallâhü vahdehû lâşerîke leh, lehü'l-mülkü velehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr' der­seniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa bağışlanır." (Müslim, Mesâcid:146)

"Sübhânallah, Elhamdülillâh, Allahüekber" keli­melerinin, hem namazın içinde, hem de namaz­dan sonra yapılan tesbihatta büyük bir yeri vardır. Bu kelimelerin taşımış olduğu mânâları Bediüzza-man şöyle dile getirir:

"Namazın mânâsı, Cenab-ı Hakkı teşbih ve tâ-zim ve şükürdür. Yani celâline karşı kavlen ve fii­len Sübhânallah deyip takdis etmek, hem kemâli­ne karşı lafzan ve amelen Allahüekber deyip tâ-zim etmek, hem cemaline karşı kalben ve lisânen ve bedenen Elhamdülillâh deyip şükretmektir. De­mek, teşbih ve tekbir ve hamd namazın çekirdek­leri hükmündedir. Ondandır ki, namazın harekât ve ezkârında bu üç şey her tarafında bulunuyor­lar. Hem ondandır ki, namazdan sonra namazın mânâsını te'kit ve takviye için şu kelimât-ı müba-reke (mübarek kelimeler) otuz üç defa tekrar edilir. (Sözler, s. 37.)
Her hayırlı işte olduğu gibi, tesbihat gibi feyizli ve nurlu zikri yaptırmamak için şeytan her türlü fır­satı kollar, insanı bu nimetten mahrum etme yolla­rını arar durur. Şeytanın bu hâlini Efendimiz (a.s.m.) şöyle beyan eder:

"Herhangi biriniz namazda iken şeytan gelir ve namazdan dönünceye kadar 'falan işi hatırla, fa­lan işi hatırla' der, bu yüzden teşbih çekmeyi belki yapamaz." (Tirmizî, Daavât:25.)

Her namazdan sonra tesbihat yapmak güzel bir alışkanlık haline getirildiği takdirde, hem şeytanî telkinden uzak kalınmış olur, hem de Cenab-ı Hakk'a ulaşan bir yola girilmiş olur. Cenab-ı Hakk'a ulaşacak yolların çok olduğunu belirten Bediüzzaman, bütün tarikatların Kur'ân'dan alın­dığını ifade eder ve şöyle der: "Fakat tarikatların bazısı bazısından daha kısa, daha selâmetli, da­ha umumiyetli oluyor. O tarîkler içinde kasır feh-mimle Kur'ân'dan istifade ettiğim acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür tarîkidir." Bu tarîkin evrad ve 
ezkârını da beş madde halinde dile getirir. Bunlar, farzları işlemek, büyük günahları terk etmek, sün­nete uymak, namazı tâdil-i erkânı ile kılmak ve namazın arkasındaki tesbihatı yapmak... (Sözler, s. 211)

Tesbihatın bölümleri

Elinizdeki bu tesbihatta üç türlü zikir vardır:

(1)       Peygamberimize getirilen salavatlar,
(2)       Şer, günah ve fitnelerden Allah'a sığınma duaları.
(3)       Ism-i Azam duaları.
(4)       Aşır olarak bildiğimiz her namazdan sonra
okunan Kur'ân-ı Kerim.


Salavatlar: Namazların son teşehhüdünde oku­nan salli-bârik duaları hariç bütün salavatlar islâm âlimlerince tertip edilmiştir. Bu tesbihatta ise en faziletli ve sevaplı salavatlar yer almaktadır.
Allah'a sığınma duaları: Sabah ve akşam na­mazlarından sonra okunan "ecirnâlı duaların kay­nağı hadis-i şeriftir. Bu duaya esas teşkil eden şu hadis-i şerif duanın
hem şeklini, hem de sevabını bildirmektedir.
Resulullah (a.s.m.) Hâris et-Temîmi'ye şöyle buyurmuştur:
"Akşam namazını kıldığın zaman yedi defa 'Al-lâhümme ecirnî mine'n-nâr' de. Şayet bu duayı okur, o gece ölürsen, Cenab-ı Hak seni Cehen­nemden uzak kılar. Aynı şekilde sabah namazını kıldıktan sonra okur, o gün ölürsen yine Cehen­nemden âzat kılınmış olarak yazılırsın." (Ebû Dâ-vud, Edeb:110)
Bu tesbihatta yer alan "ecirnâ"lı dualar Sahih-i Müslim'in namaz bölümünün 127-134 numaralı hadislerinde mevcuttur. Meselâ, kabir azabından, deccal fitnesinden, Cehennem azabından Allah'a sığınma ifadeleri hadislerde açıkça geçmektedir.

Ism-i Âzam Duaları: Bu tesbihatta yer alan sa­bah ve ikindi namazından sonra okunan ism-i Âzam duasının tercümesi ve öğle, akşam ve yatsı namazlarından sonra okunan ism-i Âzam duası esas itibariyle Kur'ân-ı Kerim ve hadislerde zikre­dilen Esmâ-i Hüsnâdır, bu açıdan da okunması­ 
nın çok büyük sevabı vardır. Âyet-i kerimede, "En güzel isimler Allah'ındır. O isimlerle O'na dua edin" (Âraf Sûresi, 180) buyurulurken, Peygambe­rimiz de bir hadislerinde Esmâ-i Hüsna'nın okun­masının faziletini şöyle bildirir: "Allah'ın 99 ismi vardır. Kim bunları, mânâlarını bilerek ve idrak ederek sayarsa Cennete girer." (Tirmizî, Daa-vat:83)
 
Namazdan sonra okunan aşırlar: Beş vakit namazdan sonra okunan bu aşırların bu vakitler­de okunması hususunda hadisler ve rivayetler vardır. Meselâ, sabah ve akşam vakitlerinde Ha­şir Sûresi'nin son âyetlerinin okunmasının fazile­ti hakkında Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyur­maktadır:

"Kim sabah vakti üç kere 'eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytânirra-cîm' der ve Haşir Sûre­si'nin sonundan üç âyeti okursa, Allah Teâlâ o kimse için akşama kadar dua ve istiğfar etmek üzere yetmiş bin melek vazifelendirir, o gün ölür­se şehit olarak vefat eder. Kim bu âyetleri akşam vakti okursa aynı mükâfat ve dereceye ulaşır." (et-Tâc, 4:22)

Yatsı namazından sonra okunan Bakara Sûre-si'nin son iki âyetinin fazileti hakkında da Pey­gamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyururlar:
"Yüce Allah, Bakara Sûresi'ne iki âyetle nihayet vermiştir. Onları okuyana mükâfatını Ârş-ı Âlâ'da-ki hazinesinden verecektir. Onları öğrenin, hanım­larınıza ve çocuklarınıza öğretiniz."

Tesbihatta teşbih kullanmak

Namaz tesbihatı çoklukla teşbihle yapılmakta­dır. Böylece zikir kelimelerinin sayısı hususunda yanılma ihtimali, eksik veya fazla olma durumu or­tadan kalkmış olmaktadır. Ancak bugün kullandı­ğımız teşbih Asr-ı Saadet'te yoktu. Peygamber Efendimiz sağ elinin parmaklarının boğumları ile tesbihat yaparlardı. Efendimiz (s.a.v.), ufak taşlar ve hurma çekirdekleri ile teşbih çekenleri de bu davranıştan men etmemiştir. Buradan şunu anlı­yoruz: Parmak boğumları ile tesbihat yapmak fiilî sünnet, teşbihle tesbihat yapmak ise takriri sün­nettir.

Duada ellerin çevrilmesi

Dua ederken elleri kaldırıp avuç içlerini açmak sünnet olduğu gibi, bazı zamanlarda avuç içlerini aşağı çevirmek de sünettir. Hallad bin Sâibi'l-En-sâri (r.a.) Peygamberimizin dua ederken ellerini nasıl tuttuğunu şöyle anlatmaktadır:
"Resulullah (a.s.m.) Allah'tan bir şey istediği za­man avuçlarının içini gökyüzüne kaldırır, bir şey­den Allah'a sığındığı zaman da avuçlarının dışını, ellerinin tersini gökyüzüne çevirirdi." (Müsned, 4:56.)

Bunun için Allah'tan sağlık, afiyet, huzur, sü­kûn, bereket ve bolluk dilerken ellerin iç kısmını; kötülük, kıtlık, kuraklık, belâ, musibet, geçim dar­lığı, ihtilaf ve düşmanlıklardan sakınmak için Al­lah'a sığınırken de ellerin dış kısmı çevrilir. Tesbi­hatta "ecimâ" derken, fitne ve belâlardan Allah'a sığınıyoruz, bunun için ellerimizi ters çeviriyoruz.

Bu tesbihata baktığımızda her namazdan son­ra 10'dan fazla salavat getirildiğini, 33'er defa teşbih kelimelerinin söylendiğini, sabah ve ak­şam namazlarında 20'den fazla birçok şer ve fit neden Allah'a iltica edildiğini; sabah ve ikindi tesbihatlarında da ism-i âzam duası içinde Es­mâ-i Hüsnâ'nın zikredildiğini ve her tesbihatın sonunda da toplam 6 sayfa Kur'ân-ı Kerim okun­duğunu görüyoruz.
Evet, tesbihatın zevkine varan, hazzını alan bir mü'min, Peygamberimizin reisliğinde milyonlarca Müslümanın büyük bir zikir halkasında toplandığı­nı, hep birlikte bu mübarek kelimelerin söylendiği­ni bir yerde mânen duyarak, ruh dünyasını yüce âlemlere açmış olacaktır.

Arapça metnin okunuşu: Kur'ân hattını okuya­mayanlara kolaylık olması ve tesbihatın sevabından mahrum kalmamaları için Arapça metnin kar­şı sayfasına Türkçe okunuşunu transkripsiyon harfleriyle verdik.

Bir Peygamber âdeti olan tesbihattan âzami dere­cede istifadenizi dilerken, Cenab-ı Hakk'ın bütün iba­detlerimizde muvaffak kılmasını niyâz ediyoruz.


 
Diğer Özellikler
Stok Kodu9799756503101
MarkaNesil Yayınları
Stok DurumuVar
9799756503101
En yeni ürünler
Güvenli teslimat
Kampanyalı ürünler
Piyasadaki en iyi fiyat

PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.