Çocuğum Namazla Büyüyor Rumeysa Küçük Koyuncu

Fiyat:
250,00 TL
İndirimli Fiyat (%52,8) :
118,00 TL
Kazancınız 132,00 TL
Havale / EFT:
114,46 TL
Aynı Gün Kargo


Kitap           Çocuğum Namazla Büyüyor      
Yazar          Rumeysa Küçük Koyuncu                     
Yayınevi      Beka Yayınları
Kağıt Cilt     2.Hamur, Karton kapak cilt 
Sayfa Ebat  385 sayfa - 13.5x21 cm Roman boy




Beka Yayınları Çocuğum Namazla Büyüyor kitabını incelemektesiniz.   
Rumeysa Küçük Koyuncu Çocuğum Namazla Büyüyor kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.

Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2



ÇOCUĞUM NAMAZLA BÜYÜYOR

Çocuk terbiyesi konusu gündeme geldiğinde, her kafadan farklı sesler çıktığını görürsünüz. Kimi düşünürler, çocuğu sadece belli kurallara uydurmak için programlar üretirken, kimileri de kuralsız eğitim programları önerir. "Eğitime Nereden başlamalı?" sorusu da her zaman farklı cevaplar bulur.

Bu sorunun cevaplanması için öncelikle çocuğa "Neyi öğretme­miz" gerektiği üzerinde düşünmemiz gerekir. Neyi öğretmemiz gerektiğine karar verdikten sonra "Nasıl öğreteceğimiz" konusun­da da yeterli bir fikre sahip olmamız gerekir. Bu eser, en nadide kavuşturucu eylem olan namazı, çocuk dünyasına güzelce yerleş­tirme amacıyla kaleme alınmıştır.

Eğer yeni ufuklar açar ve belki daha canlı filizlerin doğması için bir yağmur başlatabilirse, işte o zaman amacı yerine gelmiş olur. Böylece hiçbir zaman nokta koyulmaksızın büyümeye, yeni filiz­leri sulamaya devam edebilir. İnanıyorum ki eğer gayretlerimiz, samimi niyetlerimizle bütünleşirse, büyük namaz bahçelerine ve nadide tohumlara varis oluruz.

     ÖNSÖZ

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a (celle celaluhu); salât ve selam, O'nun Rasulüne ve güzide arkadaşlarınadır. Ne­fislerimizin ve kötü amellerimizin şerrinden Allah'a (celle celaluhu); sığınırız. Allah'tan (celle celaluhu);, doğru bakış, doğru söz ve doğru iş üzerine istikamet isteriz.

Elinizdeki eser, benim yayınlanmış ikinci kitabımdır. İkinci kitabım olmasına rağmen böyle bir çalışmanın be­nim gündemime giriş ve yayınlanış süreci, ilk kitaptan bi­raz farklı oldu.

İlk çocuğum yedi yaşını doldurduğunda kendimi de­rin bir arayış içinde buldum. Acaba çocuğuma namazı na­sıl öğretebilirim diye düşünmeye başladım. Düşünmekteki amacım; çocuğumun zihnine, ibadeti doğru kodlarla yer­leştirmek ve doğru yöntemleri bulup onları uygulamaktı.

Bu araştırmaları yaparken birkaç Müslüman aileye, çocuklarıyla çıktıkları namaz yolculuklarında başlarından geçen sorunları, olumlu ve olumsuz uygulamaları anlat­malarını istedim. Her aileye aynı soruları yönelttim ama hepsinden farklı farklı cevaplar aldım. Sorularımı yöneltti­ğim bir kısım aileler, çocuklarına namaz öğretme konusun­da başarısız olduklarını itiraf ettiler.

Bu durum beni daha çok araştırmaya sevk etti. Bir ta­raftan bu başarısızlıkların nedenini araştırıyor, bir taraftan da kendi çocuğumla, doğru gördüğüm uygulamaları titiz­likle uygulamaya devam ediyordum. Araştırdıkça, üzerin­de düşündükçe, karşıma çarpıcı bazı sonuçlar çıktı.
  Çocuğum Namazla Büyüyor Rumeysa Küçük Koyuncu

Elde ettiğim sonuçları incelerken, aynı sonuçların aynı aile tutumları tarafından ortaya çıktığını fark ettim. Aynı sonuca ulaşmış aileler arasında ortak özellikler vardı. İba­det eğitimleri zor bir sürece giren aileleri ve o ailelerin ço­cuklarını incelerken, aynı hataların aynı kötü sonuçları doğurduğunu gözlemledim. Bu ailelerin genellikle hepsi başlangıç hataları yapıyordu.

Birçok örnek inceledim. Onlarca hayat hikâyesi dinle­dim. Ve meseleyi basitleştirmeye, küçük parçalara bölme­ye, sonra da doğru gördüklerimi uygulamaya, yanlışları da terk etmeye çalıştım.

Tam bu aşamada kitap fikri ortaya çıktı ve tecrübeleri­mi kaleme almaya başladım. Kitap, belli bir olgunluğa eri­şince, kitabı anlatmam için bazı seminer teklifleri aldım ve kitabın ana konularını farklı guruptaki ailelere anlatmaya başladım.

Sonrasında seminerlere katılan pek çok anne, kitap­taki bütün önerileri uygulamaya başladı. Pek çok çocuk namaza başladı. Bu sayede, hem göz aydınlığı olacak ka­zanımlar elde ettim hem de kitapta yer verdiğim önerile­rimi farklı ailelerde tecrübe etme imkânı buldum. Böylece kitabın ayakları, daha sağlam olarak yere basmaya, daha detaylanmaya, daha derinden temellenmeye başladı.
Bütün bunların sonunda kitap, daha farklı bir hüviyete büründü. Artık tekillikten çıkmış, onlarca annenin de tec­rübe dünyasına girmişti. Kitaba başlamam ile noktalamam arasında yaklaşık beş yıl geçti. Böylece henüz yayımlan­madan pek çok annenin gündemine girdi.
Bu çalışma hem kendi ailemin hem de birlikte faaliyet yaptığımız pek çok ailenin, çocuk terbiyesine bakış açısını olgunlaştırdı. Bunu yaparken de yazılı bir eser olarak aynı zamanda kendi kendini olgunlaştırmaya devam ediyordu.

Bu tecrübelerin İslami ilme kazandırılmasının ne kadar gerekli olduğunu bildiğim için sonunda kitabı basım aşa­masına getirdim ve şu anda da sizin elinizde.

Diğer bütün kitaplar gibi bu kitap da yazarının fazla emek ve mesaisiyle ortaya çıktı. Allah (celle celaluhu) bana, bu ilmin tarafıma düşen kısmını ortaya koyma imkânını verdi. O'na, hamd ve şükrüm sonsuzdur.

Allah'tan (celle celaluhu), bu kitabımı olgunlaştırması­nı istediğim gibi, aynı şekilde başarıya ulaştırmasını da te­menni ederim.

16/03/2018 Konya
Rumeysa Küçük Koyuncu


Kitaptan bazı bölümler

DOKUZUNCU YAŞA ÖZEL TAVSİYELER

Çocukların, namazı bütün vakitleriyle kılması için onuncu yaşın gösterilmesi, aileleri yanıltmamalıdır. On yaşında bir çocuğun içinde bulunduğu yaş, namazı öğ­renmedeki son yaştır. Bundan dolayı dokuz yaşına bastı­ğında, onuncu yaş beklenmeden, bütün namazları kıldır­mak için çocuğa yeni bir çizgi tayin edilmelidir. Tıpkı Allah Rasulü'nün, Abdullah İbni Ömer'e:

"Ey Abdullah! Orada ne dinar ne dirhem var. Orada yalnızca iyilik ve kötülükler vardır. İyiliğe karşı iyilik, kö­tülüğe karşı ceza vardır. Sakın çocuklara ait olan sorum­luluklardan uzak durma! Böyle yaparsan kıyamet günü Allah da senden uzak durur. Şahitlerin karşısında seni re­zil eder"63 buyurduğu gibi çocukların, çocukluğa dair so­rumluluklarından kaçtıkları takdirde, Allah'ın da onlardan uzak duracağı hatırlatılmalıdır.
Çocuk, dokuz yaşındayken bütün vakit namazları kıl­maya başlarsa, on yaşına hazırlıklı olur. Böylece namazı tam ve eksiksiz kılma hükmüne muhalefet edilmemiş olur.

63 Müsned 2/24

İBADET EĞİTİMİNDE ANNE-BABALARIN YANILGIYA DÜŞTÜĞÜ NOKTALAR

1- "HENÜZ MESUL DEĞİL" YANILGISI

Öncesinde temelleri atılan namaz bilinci, on yaşındaki çocuğun hayatında tam bir sorumluluk olarak belirmelidir. Çünkü ergenlik çağına girdiğinde, "Namaz kılsam mı, kıl-masam mı?" diye bir kargaşa yaşamamalıdır.

Bu sebeple çocuğun hayatında namaz, aşama aşa­ma oturtulmalıdır. İslami eğitimde, "ergenlik çağına gelin­ce namaza başlamak" diye bir uygulama yoktur. Çünkü o çağlar, deli dolu ve zor çağlardır. Ebeveynler, erken yaşlar­da namazı yerleştirmeyi ihmal ederlerse bu dönemde ço­cuğa, kendi seslerini işittirme çabası ve telaşıyla beraber, bir de namaza alıştırmayı eklemiş olurlar. Böylece içinden çıkılmaz bir duruma doğru sürüklenebilirler. Ergenlik dö­nemi, namaz telaşı yaşanacak bir dönem değildir.
Onuncu yaş, sınırdır ve kim bilir belki, çocuk yaşı iler­ledikçe direktif almaya ve yönlendirilmeye kendini kapata­caktır. Bu ihtimal her zaman göz önünde tutulmalıdır.

Namaz bilinci, bize seçmeli olarak sunulmamıştır. Al­lah Rasulü, ibadet eğitimi konusunda bize yol göstermiş, yol göstermekten de öte kendisi, hiçbir zaman dayak yön­temine başvurmadığı halde, olayın ehemmiyetini ısrarla ifade etmek için "dayak"tan bile bahsedecek kadar keskin cümleler kurmuştur.
Demek oluyor ki namaz eğitimi ve bilinci, önce ebe­veynde başlıyor. Aileler, çocuklarının yaşlarını dikkatle ta­kip etmelidirler.

Yapılan pek çok araştırma, aşırı hareketli çocukların bile onuncu yaşına geldiğinde hareketlerinin belirgin öl­çüde yavaşladığını ortaya koymuştur. Çünkü onuncu yaş, çocuğun, kendi kendini idare edebileceği, dürtü kontro­lünde istenen başarıyı sergileyebileceği bir yaştır.
Bütün bu sonuçlar, çocuğun namaz sorumluluğunu on yaşında tam olarak üzerine almasının hayati önemine işa­ret eder. Çocuğun, ileriki yaşamında hangi sorumlulukları yüklenmesi gerekiyorsa, ergenlik öncesi dönem olarak ka­bul edilen onuncu yaşında onları mutlaka deneyimlemesi gerekir.

Nasıl olsa henüz erken diyerek, telaş ve çabalamayı ileri tarihlere atanlar, hem Allah Rasulü'nün uygulamasına muhalefet etmiş hem de çocuğun ileri tarihte mutlaka kar­şılaşacağı namaz ödevini deneyimletme fırsatını kaçırmış olurlar.
Bir evladın namaz dâhil, yaptığı bütün ibadetler hem kendisinin hem de anne-babanın hanesine artı değer ola­rak yazıldığına göre, anne-babanın bundan daha önemli bir kaygısı olabilir mi?

Kolay bir dönemde halletmek varken daha zor bir dö­neme sarkıtmanın faydasından çok zararı olduğuna göre bu işte gevşeklik göstermek kimsenin lehine değildir. Her şeyden önemlisi Allah bizi bundan mes'ul tuttuğu için, ev­latlarımızın bizden bu eğitimi almaya hakları vardır.
Çünkü onlar, henüz oyun çağlarında, hayatı küçük te­laş ve avuntular içinde birçok şeyden habersiz yaşarken bizim onlara, hayatları içindeki tüm güzelliklerle birlik­te namazı da fark ettirmemiz gerekir. Secde, insanın en önemli alışkanlığıdır. Namaz adabı; sofra adabından, topluma uyum adabından daha öndedir. Çünkü secde; ye­mek yemenin, uyumanın, sağlık ve neşenin asıl sebebidir.

Bütün bu vesileler, insanın Allah'a secde etmesi için yaratılmışken, çocuklarımıza başka şeyleri öğretmeden önce secdeyi öğretmiyorsak büyük bir kusur içindeyiz. Bu, bütün imkânları şuursuzca tüketmekten başka bir şey değildir.

2- "NASIL OLSA BÜYÜNCE KILACAK" YANILGISI

Secdenin en büyük insanlık görevi olduğunu ve na­mazın, Mü'mini kâfirlerden ayıran tek şart olduğunu bi­len bazı ebeveynlerin bu konuda rahat davrandıkları gö­rülmektedir. Bu ebeveynler, çocuğun, aklı başına gelip ergenlik çağına girince, namazını kendiliğinden nasıl olsa kılacağını, kılmazsa bu durumdan çocukların kendilerinin mesul olacaklarını düşünerek ebeveynlik görevlerini ihmal etmektedirler.
Öncelikle böyle bir yaklaşım sünnete terstir. Geçerli bir mazeretle bile olsa, sünnete uygun davranmamak büyük bir hatadır. Yukarıda bahsettiğimiz düşüncede ise geçerli bir mazeret yoktur. Hatta bu düşünce, insanı sünneti hafife almaya bile götürür. Böyle düşünen anne-babalar, tama­men mantık yürüterek elde ettikleri bu yorumu, sünnetin önüne geçirdiklerinin farkındalar mı acaba?
Müslümanlar, hikmetini anlayamadıkları sünnet uygu­lamalarına bile sıkı sıkıya sarılmakla yükümlü iken, hikme­ti ayan beyan açık olan bu uygulama konusunda mazeret bulamazlar. "Nasıl olsa kılar." anlayışındaki ilk yanlış, sün­nete muhalefet etmektir.

Çocuğum Namazla Büyüyor

Bu düşüncenin bir diğer yanılgısı; günün birinde Allah'ın secdeden sorumlu tutacağı bir kişiyi, çocuklukta yönlendirmeyerek secde eğitiminde yalnız bırakmak ve dolayısıyla namazına önem göstermeyen nesillere kaynak­lık etmektir.

Eğer insan, bu zor eğitimde yalnız bırakılırsa, sonunda namazı hiç kılmama veya ihmal etme ihtimali ile baş başa bırakılmış olur. Çocukken böyle bir eğitimi almayan yetiş­kin, namazı kolaylıkla geçirmek ya da hiç kılmamak konu­sunda serbest bırakıldığını sanır. Kendini böyle inandırdığı, bilinçaltını bununla doldurduğu için, yemeklerden sonra elini yıkamaya özen gösterdiği kadar namazına özen gös­termez. Hatta belki hiç kılmaz. Evladınız secde etmiyorsa ve siz de görevinizi ihmal etmişseniz dünyayı boşuna meş­gul ediyorsunuz, arkanızda halef bırakacağınız bir insanı boşuna dünyaya getirmişiniz demektir. Çünkü zürriyet sa­hibi olmakta amaçlanan secdedir. Onun tesis edilmesinin ihmali büyük bir kıyımdan başkası değildir.

Yukarıda söylediğimiz "Nasıl olsa büyüyünce kılacak" düşüncesinin en kötü sonucu, çocuğun büyüdüğü halde hiç namaz kılamamasıdır. İnsan asla böyle bir ihtimalle baş başa bırakılmamalıdır.
Bu düşüncenin bir diğer yanılgısını keşfetmek için şu soruyu sorabiliriz: "O büyüyünce kılacak. Peki, sen ne ya­pacaksın? Senin anne-babalık görevin ne olacak?" Unut­mayalım ki insan, anne-babasız da büyür. Adı yetim, ök­süz olur belki ama sonuçta Allah dilerse büyür. Çocukken namaz eğitimi almamış bir evladın, yetimlikten azade ol­duğunu söyleyebilir miyiz?

O insan, Allah hidayet ederse ileride belki bir namaz kahramanı olabilir ama bunda anne-babanın hiç rolü ol­madıysa elde edecekleri mükâfat da o nispette olacaktır.
Acı gerçekleri söylemekten kaçınmayalım ki, gün yü­zünde yalnızca doğrular kalsın.

NAMAZ EĞİTİMİNDE YARDIMCI FORMÜLLER

ON YAŞINA ÖZEL TAVSİYELER

1) SAĞLIKLI İLETİŞİM, NAMAZ EĞİTİMİNİN ÖN ŞARTIDIR
Anne-babaların bildiği, çocukların ise öğrenmek zo­runda olduğu pek çok kural vardır. Anne-babalar bunları, çocuklarına özenle öğretirler. Fakat eğer aile içi muhabbet gölgelenmişse, ebeveynin hiçbir önermesi çocukta yankı oluşturmaz.

Çocuğa olan sınırsız sevgi ve merhamet, Allah'ın yer­yüzüne paylaştırdığı doksan dokuz parçadan biri olan rah­metin tecellisidir. Ebeveyn ve evlat ilişkisinin, kesiştiği ana noktanın temelinde daima rahmet vardır. İşte bu rahmet sebebiyle Allah, çocukların anne-babaya isyanını çok çir­kin görmüştür. İnsan, ilk olarak Allah'a ve Rasulü'ne, son­ra ise anne-babaya itaat etmek zorundadır.
İtaat zorunluluğunu çocukların fıtratına kolaylaştıran şey de işte bu rahmettir. Anne-babalar, çocuklarına karşı çok merhametli oldukları için, çocukların onlara itaati farz­dır. Rahmetin olmadığı yerde itaat çok zordur.

Allah'ın ilk ismi, Rahman ismidir. Bu rahmete rağmen, onun emir ve yasaklarıyla çatışmayı çok yakışıksız bir du­rum olarak kabul ederiz. Bundan dolayıdır ki Allah'a ita­at ederken; güvensizlik duymaz ve Allah'ı sorgulamayız. Allah'ın zaten hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Bu sebeple, ona karşı bir güven problemi yaşamayız.

Eğer çocuklarımızdan itaat bekleyeceksek bunu, an­cak merhametli davranışlarımızla elde edebiliriz. Çünkü itaat ancak rahmete olur. Evladını kendine itaat ettirsin, neslinin hem maddi hem de manevi mimarı olsun diye, rahmetin bir parçası anne-baba yüreğine yerleştirilmiştir.

Anne-babanın çocuğuna, her yaş dönemine uygun bir şekilde merhamet göstermesi gerekir. Annenin çocuğuna merhameti, anne karnındaki dönemden itibaren başlar.

Merhamet sadece çocuğu sevip kucaklamak değildir. Bebeklik dönemindeyken çocuğu, her türlü korku ve kay­gıdan korumak, onu yalnız bırakmamak, onun güven ve emniyetini sağlamak, çocuğunun bedensel dengesine özen gösterildiği gibi ruhsal dengesine de özen göstermektir.
Merhamet; çocuğun bebeklik dönemini sükûnet ve huzurla geçirmesi, hiçbir korku ve güvensizlikle tanışma­dan büyümesidir.
Bebeklikten çocukluğa adım attığı döneminde ise mer­hamet; annenin, çocuğun ihtiyaçlarını karşılarken olabil­diğince sevecen ve güler yüzlü olmasıdır. Rasulullah'ın sallalahu aleyhi ve sellem torunlarına karşı gösterdiği ilgi ve ih­timamın tam olarak modellenmesi, hiçbir eksiklik bırakıl-mamasıdır.

Merhamet; çocukla vakit geçirmek, onu dikkatle dinle­mek, ona karşı daima sevecen bir üslup kullanmaktır.
Orta çocukluk döneminde de, gerektiğinde onu tak­dir etmek, rencide edici davranışlardan kaçınmak, ona söz hakkı vermek ve varlığını onaylamaktır.



Diğer Özellikler
Stok Kodu9786052153208
MarkaBeka Yayınları
Stok DurumuVar
9786052153208
En yeni ürünler
Güvenli teslimat
Kampanyalı ürünler
Piyasadaki en iyi fiyat

PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.