Kitap Ed Dürrül Mensur fit Tefsir bil Mesur
Yazar Celaleddin Es Suyuti
Tercüme Zekeriya Yıldız
Yayınevi Ocak yayıncılık
Kağıt - Cilt 1.Hamur – Ciltli, 16 cilt
Sayfa - Ebat 10.464 sayfa - 17x24 cm.
Yayın Yılı 2012
Stok Kod Ocak Dur Mensur
Ocak Yayınevi tarafından yayınlanan, Celaleddin Es Suyuti nin yazdığı, Ed Dürrül Mensur fit Tefsir bil Mesur adlı Kuranı Kerim Tefsiri kitabını incelemektesiniz.
ed-Dürrü'l-Mensur tefsiri hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Ed Dürrül Mensur Tefsiri
Eserleriyle zamanımıza dek tüm İslâm âlemine ışık tutarak hizmet vermiş olan İmâm Celâleddîn es-Suyûtî’nin rivayet tefsiri alanındaki bu kitabı;
* Kur’ân-ı Kerîm’in farklı kıraatleri hakkında çok detaylı bilgiler;
* İbn Abbâs, Mücâhid, Saîd b. Cübeyr, Katâde gibi ilk müfessirler yanında hadis koleksiyonlarının tümünde geçen Kur’ân âyetlerinin doğrudan ve dolaylı yorum ve açıklamalarına dair oldukça detaylı rivayetler;
* Âyetlerin sebeb-i nüzulleri hakkında ulaşılabilecek tüm rivayetler;
* Zamanımıza dek elyazmaları ulaşmamış yazarımızın bu dev tefsiri oluşturmakta kaynak olarak kullandığı başta İbn Merdûye, İbnü’l-Münzir, Abd b. Humeyd ve Firyâbî gibi devasa tefsirlerin yanısıra yine bir kısmı kayıp kitaplar kategorisinde olan onlarca eserden alıntılar mevcuttur.
Bu nadir özellikleriyle elinizdeki bu muhteşem tefsirin, rivayet tefsirlerinin zirvesi denilebilecek bir niteliğe sahip olduğunu söylemek gerekir.
GİRİŞ
Bu kitabın yayınevimiz tarafından seçilmesinin sebebi "tam" anlamıyla bir rivayet tefsiri olmasıdır. Aslında bu eseri hadis kitaplarının bir türü olarak gördüğümüz için yayın listemiz arasında yer verdik. İçinde oldukça nadir hadis kaynaklarından binlerce alıntı mevcuttur. Bu temel kaynakların zamanımızda bulunmayışı Dürr ’ün değerini kat kat artırmıştır.
Bu tefsire yapılan yegane eleştiri içinde İsrâiliyât denilen Yahudi ve Hıristiyan kutsal metinlerine dayananan kimileri efsaneler boyutuna kadar ulaşabilen sıradışı rivayetlerdir. Bunların anlatıcıları, Ka'bu'l-Ahbâr ve Vehb b. Münebbih gibi belirli kişiler olup Suriye bölgesinde mevcut sözel ya da yazılı metinlerden alıntılar vermişlerdir. Bizce İsrâiliyât, zamanımızdaki kanonik İncil ve Tevrat nüshasından farklı olarak o dönemde Ehl-i kitabın elinde bulunan bazı metinler olsa gerektir. Elinizdeki bu kitapta yer almalarının en önemli sebebi, Suyuti 'nin tüm eserlerinde takip ettiği yönteminden kaynaklanmaktadır. Suyuti genellikle konuyla ilgili her şeyi toplar ve sonra isterse eleştiriye tabi tutar. Bu tür İsrâiliyât'ın bulunduğu yerler genelde İslami kaynaklarda pek fazla detayları anlatılmayan geçmiş peygamberlerin ve ümmetlerin yaşadıklarına dair kıssalardır. Hz. Peygamberin (sallallahu aleyhi vesellem) tavsiyesi üzere bu tür rivayetleri ne kabul etmek, ne de reddetmek en isabetli yol olsa gerektir.
Yusuf Özbek
İndirdiği kitabıyla gönüllere huzur veren, hidâyetinin nuruyla kullarını karanlıklardan aydınlıklara çıkaran, tilavetiyle basiretleri nurlandıran, hükümleriyle şaşkınlara yolu ve emirlerini hakkıyla ifa edip nefislerini ıslah edenlere kurtuluşu takdir eden Yüce Allah'a hamdolsun.
O ki kitabını hak ile batılı açık bir şekilde ayıran furkân kıldı. Hükümlerine tutunup onu önder edinen kurtuluşa erer, hem dünya hem âhiretini ıslah eder. Göz ardı edip umursamayan ve bu hidayet karşısında kendi heva ve heveslerinin peşinde giden de hüsrana uğrayıp çabaları boşa gider. Kur'ân-ı Kerîm, Yüce Allah'ın kusursuz hücceti ve ebedi mucizesidir. Tertemiz ve binbir şifası bulunan bu tatlı kaynaktan içmeye doyulmaz, mucizeleri tükenmez ve tekrar tekrar okumakla bıkkınlık vermez.
Salâtu selam da insanların en hayırlısı, peygamberlerin sonuncusu, Kur'ân'ın hüküm ve manalarının bizlere açıklayan peygamberimiz Muhammed b. Abdullah'a, onun bu açıklamalarını muhafaza edip sonradan gelenlere nakleden, böylece bu kitaplarda yazılmasına ve ilim erbabı tarafından günümüze kadar yetişmesine vesile olan ailesine ve ashabına olsun. Allahım! Hepsinden razı ol ve bizden yana onlara hayırlar ihsan et. Nimetleri bol Cennetlerinde de bizleri onlarla birlikte kıl.
Suyuti nin (ö.h. 911) ed Dürrül Mensur fit Tefsir bil Mesur eseri, gerek telif, gerekse tasnifi bakımından olağanüstü ve eşsiz bir eserdir. Alanında eşi benzeri bir eser yazılmış değildir. Suyuti kendisinden daha önce gelen îbn Cerîr et-Taberî, Abd b. Humeyd, Vekî' b. el-Cerrâh, İbn Ebî Hatim, İbnu'l-Münzir, İbn Merdûye ve Se'âlibî gibi imamların, tefsirle ilgili Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem), sahabi ve tabiînden derledikleri rivayet ve sözleri bu eserine koymuştur. Bunun yanında hadis imamlarının tefsir, esbabı nüzul gibi alanlarda Sünen ve Cami' gibi eserlerde tahrîc ettikleri rivayetleri de kullanmıştır.
Bu şekilde alanında benzersiz bir tefsir ortaya koymuştur ki böylesi bir eser de ancak Suyuti gibi derinlemesine bir ilme, geniş bir ufka, engin bir sabra ve akıcı bir kaleme sahip olan kişilerin elinden çıkabilir. Telif ile tasnifteki hızında benzersizdi ve konularını kaynaklandırmada çok dikkatliydi. Ne var ki sehven de olsa gözünden kaçırdıkları da olmuştur. Örneğin, "...İçinizden bir kısmı da Ömrünün en fena zamanına ulaştırılır ki, bilirken bilmez olurlar..."1 ( Nahl Sur. 70) âyetinin tefsirinde, Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın Peygamberimizden (sallallahu aleyhi vesellem )naklen aktardığı: "Allahım! Cimrilikten.. sana sığınırım" hadisini, Buhârî, Tirmizî, Nesâî, Ahmed, Ebû Ya'lâ ve başkalarında bulunmasına rağmen sadece İbn Merdûye'ye dayandırarak zikretmiştir.
Suyuti , Dürr tefsirinden önce tefsir alanında iki eser kaleme almıştı. İlki, Mecmau'l-Bahreyn ve Matlau'l-Bedreyn isimli eserdir. el-İtkân kitabını da bu esere bir giriş babında kaleme almıştır ki el-İtkân'ın sonsözünde şöyle der: " Tefsire yönelik gelen rivayetleri, söylenen sözleri, yapılan yorumlama ve çıkarımları, göndermeleri, metnin gramer ve diliyle alakalı görüşleri, bu yönde anlatılan kıssa ve anekdotları, metni açıklamaya yarayacak değişik düşünceleri kapsamlı bir tefsirin içinde kullandım ki okuyucu ayeti anlamada başka bir şeye ihtiyaç duymasın. Adını da Mecmau'l-Bahreyn ve Matlau'l-Bedreyn olarak koydum. Bu kitabı da ona bir mukaddime, bir giriş mahiyetinde kaleme aldım."1 Suyuti, uslüp ve metod olarak İbn Cerîr et-Taberî'nin Tefsir'ine benzer hatta ondan daha kapsamlı bir eser ortaya koymak istemiş, ancak anladığımız kadarıyla bu düşüncesini tamamlayamamıştır.
Dürr 'den önce tefsir alanında kaleme aldığı ikinci eser ise Tercümânu'l-Kur'ân'dır. Âyetleri Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) ve ashabın sözleri ile açıkladığı bir eserdir ki buna eserin girişinde geniş bir şekilde değinir. Bu eser hakkında da el-İtkân kitabının sonsözünde şöyle demiştir: "Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi vesellem) tefsirle ilgili kimisi merfû, kimisi mevkuf, onbin küsur kadar olan sözlerini içeren dört ciltlik bir eser kaleme aldım ve adını Tercümânu'l-Kur'ân koydum."2
Ancak okuyucuların hadis ve rivayetlerin senetlerine rağbet etmemeleri ve sadece rivayetin metniyle ilgilenmeleri sebebiyle Suyuti , bu iki eserde bulunan hadis ile rivayetlerin senet kısımlarım çıkarmak suretiyle yeniden düzenlemiş ve Dürrü'l Mensur eserini ortaya çıkarmıştır.
Suyuti daha önce sünnet/hadis-i şerifler alanında telif etmiş olduğu Câmiu'l-Kebîr eserinde göz önünde bulundurduğu metot ile şartların aksine
1 el-İtkân fi Ulûmi'l-Kur'ân (1/190).
2 el-İtkân fi Ulûmi'l-Kur'ân (2/183).
Durr tefsirini kaleme alırken aktardığı rivayetlerin sıhhatine yönelik herhangi bir şart ve kayda bağlı kalmamış, elinden geldiği kadar ve ulaşabildiği bütün rivayetleri aktarma hedefini gözetmiştir. Bundan dolayıdır ki eserde sahîh, hasen, zayıf hatta münker ve uydurma olan rivayetler de görmek mümkündür. Suyuti özellikle yaratılışın başlangıcı, peygamber kıssaları, önceki topluluk ve kişilerin haberlerine yönelik İsrâiliyâttan olan uydurma rivayetleri aktarırken, aktardığı rivayete yönelik herhangi bir tenkit veya eleştiride bulunmamış, sıhhat derecesi ne olursa olsun sadece rivayetleri bir araya getirip toplamayı amaçlamıştır. Bu konuda da rivayetlerle okuyucuyu baş başa bırakmıştır. Eserde rivayet ve ayetlerle ilgili şahsi hiçbir görüş bildirmemiş, ayetlerin açıklamasını tamamen elde bulunan rivayetlere bırakmıştır. Bu şekilde tefsirle ilgili hadis, rivayet ve sözlerden oluşan devasa bir tefsir külliyatı ortaya çıkmıştır.
Suyûtinin Dürr tefsirinde rivayetlere yönelik bu tavrının, kaynak olarak aldığı ve zamanına kadar ulaşan en değerli eserler arasında sayılan dörtyüz eserin kendi usul ve şartlarına ters düştüğü de görülür. Durr eserinin kaynakları arasında hicri ikinci asırda Mâlik b. Enes, Süfyân b. Uyeyne ve Abdulmelik b. Abdilazîz b. Cüreyc gibi alimlerin tefsirlerinin yanında, hicri dokuzuncu asrın başlarında İbn Hacer el-Askalânî gibi hocalarının hocaları sınıfından olan alimlerin eserleri de görülebilir.
Suyûtî'nin Dürr eserinde kullandığı kaynaklara baktığımızda tefsir, ulumu'l-Kur'ân, esbab-ı nüzul, nâsih mensûh, kıraatler, mushaflar, fedâilu'l-Kur'ân, hadis divanları, sahihler, câmi'ler, müsnedler, mu'cemler, cüz'ler, meğâzi, siyer, tarih, seçkin kişilerin hayat hikayeleri, öğütler, zühd, edeb, zikir ve dualar, gündüz ve gece amelleri, fitneler, büyük savaşlar, gramer, dil ve şiir gibi İslam kültürünün değişik alanlarında kaleme alman eserlerden oluşan dev bir kütüphaneyi andırdığını da görürüz.
Suyuti bu eseriyle, bazıları artık elimizde olmayan, başka kitaplarda sadece ismi zikredilen veya ancak küçük bir bölümü günümüze kadar ulaşabilen birçok eseri de zikretmiş oluyor.
Elimizde bulunmayan bu eserler içinde îbn Cüreyc'in Tefsîri, Mâlik b.Enes'in Tefsîr'i, Vekî' b. el-Cerrâh'm Tefsîri, Süfyân b. Uyeyne'nin Tefsîri, Buhârî'nin hocası Muhammed b. Yûsuf el-Firyâbî'nin Tefsîri, Ebû Nuaym el-Fadl b. Dükeyn'in Tefsîri, Âdem b. Ebî İyâs'm Tefsîfi, Süneyd b. Davud'un Tefsîfi, Abdulğanî b. Saîd'in Tefsîri, İshâk b. Râhuyeh'in Tefsîri, Nesâî'nin hocası Duhaym'ın (Abdurrahman b. İbrahim) Tefsîri, Abdb. Humeyd'in Tefsîri, Ebu'ş-Şeyh'in (Abdullahb. Muhammedb. Cafer b. Hayyân el-İsbehânî) Tefsîri, Ebû Bekr b. Merdûyeh'in Tefsiri , Kadı İsmail el-Cehdamî'nin Ahkâmu'l-Kur'ân'ı, Ebu'ş-Şeyh b. Hayyân'm Fedâüu'l-Kur'ân'ı, İbnu's-Seken'in Sahîh'i, el-Esrem'in Sünen'i, Ebû Müslim el-Kecî'nin Sünen'i, Yûsuf el-Kâdî'nin Sünen'i, Müsedded b. Müserhed'in Müsned'i, Ahmed b. Menî'in Müsned'i, İbn Ebî Ömer el-Adenî'nin Müsned'i, Haris b. Ebî Usâme'nin Müsned'i, Hasan b. Süfyân'ın Müsned'i, Süfyân b. Uyeyne'nin Câmi'i ile Abdürrezzâk'ın Câmi'ni sayabiliriz.
Elimizde zamanımızda sadece küçük bir bölümü bulunan eserlerin içinde İbnu'l-Münzir'in Tefsiri, İbn Ebî Hâtim'in Tefsiri, Ebû Avâne'nin Sahîh'i, Saîd b. Mansûr'un Sünen'i, İbn Ebî Şeybe'nin Müsned'i, İshâk b. Râhuyeh'in Müsned'i, Ebû Bekr el-Bezzâr'm Müsned'i, eş-Şâşî'nin (Heysem b. Küleyb) Müsned'i, Taberî'nin Tehzîbu'l-Asâfı, Ebû Ahmed el-Hâkim'in el-Künffsı, Fâkihî'nin Ahbâru Mekke'si ve Merzubânî'nin Mu'cemu'ş-Şu'arâ eseri gibi eserleri sayabiliriz.
Asıl nüshaları yitip gitmiş eserlerde bulunan metin ve rivayetlere yer yermesi açısından eser büyük bir öneme haizdir. Suyuti 'nin bu eserinin içerik olarak faydasını göz ardı etsek, sadece zikrettiğimiz eserlere yer vermesi bile ne derece önemli bir yapıt olduğunu göstermeye yeterlidir.
Tefsîr ilmi konusunda araştırma yapmak ve bu yönde seleften gelen rivayetlere muttali olmak isteyen kişinin böylesi bir eseri mutlaka okuması gereklidir.
Suyuti 'nin hadis ilmindeki konumu, bu alanda hem rivayet, hem de dirayet konusundaki engin bilgisine rağmen Dürr eserine aldığı rivayetleri, zayıf ve leyyin olanlarını bir kenara bırakırsak bazılarının uydurma ve
münker olmasına rağmen bir tenkide tâbi tutmadığım görüyoruz. Bunu da daha önce belirttiğimiz gibi tenkitten ziyade rivayet olarak bu alanda tüm verileri aktarma metodunu seçmesine bağlayabiliriz ki her yazarın eserinde bir uslübu ve metodu vardır. Suyuti 'nin de bu eserindeki metodu budur. Bu metod ve üslûbun Suyuti 'nin diğer eserlerine de yansıdığınızı görürüz. İlmi hayatında eser verdiği alanlarda elinden geldiği kadar çok veriyi toplamayı hedeflemiştir. Bundan dolayıdır ki bir eserine: "Hâtibu leyi ve Cârifu Seyl (Oduncunun gece topladıkları ve sel suyunun getirdikleri)" ismini vermiştir.
Ancak bu kitabında az da olsa bazı rivayetlerin senedlerinin sahih veya zayıflığı konusunda görüş belirttiği de olmuştur. Rivayeti zikrederken kısa bir şekilde, "Filan kişi sahih bir senedle..." veya "Sakıncası olmayan bir senedle..." veya "Ceyyid bir senedle..." veya "Kavî bir senedle..." veya "Ravileri sika olan bir senedle..." veya "Mukârib bir senedle...", yine "Filan kişi zayıf bir senedle..." veya "Vahi bir senedle..." veya "Leyyin bir senedle..." veya "Meçhul ravisi (veya ravileri) olan bir senedle..." veya "Çok zayıf bir senedle..." dediği de yer yer görülür.
Suyuti 'nin diğer bir özelliği de çokça araştırma yapması ve değişik hocalara öğrencilik yapmış olmasıdır. Mu'cem'inde 50 tane hocasının olduğunu ifade eder. Fıkıh, ulûmu'l-hadis, ulûmu'l-Kur'ân, nahv, meânî, beyân ve bedî' olmak üzere yedi alanda öne çıkmış ve kendini göstermiştir.
Suyuti kendini müctehid olarak saymış ve bunun için yeterli donanıma sahip olduğunu iddia etmiştir. Bunu da et-Tehaddüs bi Ni'metülâh ve Hüsnü'l-Muhâdara kitaplarında açıkça dile getirmiştir. Bu iddiası dolayısıyla da er-Redd ala Men Ahlede ila'l-Ard ve Takrîru'l-İsnâd fi Teysîri'l-îctihâd isimli iki kitabını kaleme almıştır. Hatta islam tarihindeki müceddidlerin isimlerini içeren bir şiir yazmış ve dokuzuncu asrın müceddidi olarak kendini görmüştür. Zamanının bazı alimleri bu iddiasından dolayı onunla çekişmiş, Suyuti ile aralarında tartışmalar ve özel oturumlar gerçekleşmiştir.
Suyuti 40 yaşına geldiğinde hocalık ve benzeri eğitim işlerini bırakıp evine kapanmış ve kendini telif çalışmalarına vermiştir. Bu şekilde de geriye çeşitli alanlarda özgün, dolu, zengin, güvenilir ve sonra gelenler tarafından kabul gören çok sayıda eser bırakmıştır.
Memlüklüler döneminde Mısır, 10. asrın başlarına kadar bir ilim merkeziydi. Medreseler, mescitler ve kütüphaneler çevresinde değişik alanlarla kendini gösteren ilmi bir kalkınma dolayısıyla dikkatleri çekmiş ve dünyanın değişik bölgelerinden ilim tahsil etmek üzere buraya akınlar olmuştur. Değişik bölgelerden ilim tahsili için buraya gelenler sayesinde Suyuti nin birçok eseri henüz kendisi hayatta iken îslam dünyasının diğer bölgelerine yayılmış ve büyük bir rağbet görmüştür. Suyuti de bunu şöyle dile getirir: "Hicri 875 yılında eserlerim dünyanın dört bir tarafına yayılmaya başladı. Hicri 879 yılında da öğrencilerimden bazıları Hicaz bölgesine gittiler..."1
Bu yolla da Suyûtî 'nin eserleri erken dönemlerde Hint Yarımadası'na girdi. Bölgeden Mısır'a ilim tahsil etmek üzere gidenlerin burada hadis ilimlerinin yayılmasında büyük katkıları olmuştur. Kenzu'l-Ummân'in2 müellifi Şeyh Alî b. Hüsâmiddin el-Müttakî el-Hindî (ö.h. 975), Suyûtî'nin öğrencisi olan ve Tezkiretu'l-Mevdû'ât eserini yazan Şeyh Muhammed b. Tâhir el-Fettenî (ö.h. 986) gibi bir çok alimin bu yönde önemli çalışmaları olmuştur.
Ed Dürrü'l Mensûr , selefin Kuran'ın tefsiri konusundaki rivayetlerini bir arada toplayan bir eser olması hasebiyle tefsir ilmini öğrenmek isteyenlerin de uzak duramayacağı bir eserdir. Bundan dolayıdır ki bizde bu eserin tahkikini yapma fikri oluştu. Doğrusunu da söylemek gerekirse buna, İbn Cerîr et-Taberî'nin Tefsîri ile tefsir alanında insanların elinde bulunan diğer kaynak eserlerin tahkikinden daha fazla önem verdik ve önceledik.
1 et-Tehaddus Bini'metillâh (sh. 155)
2 Bu eser Suyuti 'nin el-Câmiu'l- Kebîr eserinin konularına göre tertip edilmiş hâlidir.
ed-Dürrü'l-Mensûr ilk olarak bir asır öncesinde, hicri 1314 yılında Yemen Matbaası'nda 6 cilt olarak basıldı. Kenarında ise kamus yazarı Fîrûzâbâdî'nin, tefsir konusunda İbn Abbâs'a dayandırılan rivayetlerden derlediği Tenvîru'l-Mikbâs min Tefsiri İbn Abbâs eseri vardı. Ancak sayfa numaraları her ciltte baştan başlamayıp birinciden sonuna dek bir sıra halinde müteselsilen yazılmıştır. Daha sonraları da bu baskısı esas alınarak birçok defa basılmıştır. Delil Mahtûtât es-Suyûtî kitabında ifade edildiğine göre hicri 1377 yılında Muhammed Emin Deme tarafından Tahran'da Mektebetu'l islâmiyye'de de basılmıştır. Ardından Dârul-Fikr tarafından hicri 1403 yılında Beyrut'ta basıldı. Beyrut baskısı 8 cilttir ve dipnotları yoktur. Satır başlarında tahric kısmına yer verilmiştir ki tedavülde olan eser de bu baskısı olsa gerektir. Ancak baskı hataları, metin ve rivayetlerin birbirine girmesi, karışması dolayısıyla da kullanımı zor bir baskıdır. Metinler hakkında dipnot yoktur ki bu baskıyı esas alan diğer baskılarda da aynı durum söz konusudur. Bir önceki baskıyı tekrarlamaktan öte herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir.
Biz de Allah'ın yardımını dileyerek bu işe koyulduk. Yüce Allah da işimizi müyesser kıldı. Daha önceki baskılarda yer alan hataları, eksikleri, harekeleme yanlışlarını düzelttik. Varsa rivayetin hangi kaynaklarda geçtiğini veya benzeri rivayetlerin geçtiği yerleri, hadisin sıhhatı konusunda alimlerin görüşlerini, garîb olan lafızların açıklamasını ve değişik kıraatler hakkındaki yorumları ekledik. Bu kapsamlı çalışmamızda hedeflediğimize ulaşmayı Yüce Allah'tan temenni ediyoruz.
Bu eserin bu hale gelmesinde yardımlarım esirgemeyen Hecr Arap ve İslam Araştırmaları Merkezi'ndeki kardeşlerimize de teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Son olarak böylesi bir çalışmada rızasını umduğumuz Yüce Allah'tan bu çabamızı kabul etmesini ve bizleri muvaffak kılmasını diliyoruz. Ona tevekkül ettik. Zira Allah bize yeter ve en güzel vekil de odur. (
Suyuti Tefsir, Ed Dürrül Mensur fit Tefsir bil Mesur tefsiri, Ed Dürrül Mensur kitap oku, Ed Dürrül Mensur tefsiri, ocak yayın, ucuz tefsir, dini kitap, celaleddin es suyuti tefsir, Suyuti Tefsiri, ed-Dürrü'l-Mensûr tercümesi, suyuti tefsiri fiyatı, 16 cilt )
Dr. Abdullah b. Abdilmuhsin et-Türkî
Riyad, h. 12.11.1423
Ocak Yayınevi tarafından yayınlanan,
Celaleddin Es Suyuti nin yazdığı, Ed Dürrül Mensur fit Tefsir bil Mesur adlı
Kuranı Kerim Tefsiri ni incele diniz.