Hatice Kübra Tongar Anne Egitim Seti

Fiyat:
530,00 TL
İndirimli Fiyat (%38,7) :
325,00 TL
Kazancınız 205,00 TL
Geçici olarak temin edilememektedir. Temin edildiginde

Bu ürünün yerine tercih edebileceğiniz ürünler

STOKTA VAR
190,00 TL
130,00 TL
STOKTA VAR
210,00 TL
110,00 TL
STOKTA VAR
200,00 TL
105,00 TL

Kitap           Hatice Kübra Tongar Anne Eğitim Seti
Yazar          Hatice Kübra Tongar
Yayınevi      Hayy Kitap 
Kağıt Cilt     2.Hamur - Karton Kapak Cilt, 4 Kitap Takım
Sayfa Ebat  744 sayfa  -  15,50x23cm

Yayın Yılı     2020, 2021


Korkutarak Değil Sevdirerek Din Eğitimi  
Bağırmayan Çocuklar  
İyileşen Çocukluğum İyileşen Anneliğim
Bağırmayan Anneler 


Bağırmayan Çocuklar

Merhaba anneciğim,
Benim, yavrum.

Kim olduğunu zaten biliyorum’ deme. Çünkü bence henüz yakından tanışmadık seninle. Beni tanımak için yeterince çaba sarf etmedin bence.
Eğer tanışmış olsaydık ağladığımda, inatlaştığımda, korktuğumda, tepki gösterip öfke duyduğumda sana bir şeyler anlatmaya çalıştığımı fark ederdin. Hareketlerime değil, onların altındaki asıl sebebe odaklanırdın. ‘Beni üzmek için yapıyor’, ‘Sırf benimle inatlaşmak için uğraşıyor’ diye düşünmezdin o zaman… Her davranışımın altında masum bir ihtiyaç olduğunu hissederdin.
İşte artık seninle tanışalım diye, bu kitabı bırakıyorum ellerine…
Beni tanıdıkça daha da çok seveceğini, gelişimime destek vereceğini, elimden tutup hayat yolumda birlikte yürüyeceğini biliyorum.
Ve yaptığın ya da eksik kaldığın her bir yönünle birlikte, seni çok ama çok seviyorum.




İyileşen Çocukluğum İyileşen Anneliğim



Kitap Özeti

“Çocuğuma bağırmak istemiyorum ama kendimi bir türlü tutamıyorum.”
“O kadar basit şeylere öfkeleniyorum ki, sonra günlerce vicdan azabı çekiyorum.”
“Genç kızken ‘anneme benzemek istemiyorum’ diye ağlardım. Şimdi bakıyorum, aynı annem olmuşum!”
“Çocuğum ağladığında çok öfkeleniyorum.”
“İçimde nedenini bilemediğim bir öfke var.”
“Ne yaparsam yapayım anne olarak kendimi hep yetersiz hissediyorum.”
Hayatımıza zehir gibi sızan bu cümlelerin nedenini keşfetmeye hazır mısınız?
O halde toparlanın, çocukluğumuza gidiyoruz!
 
Neden öfkeliyiz, neden yetersiz hissediyoruz, çocuğumuzun ufacık yaramazlıklarına neden kocaman tepkiler gösteriyoruz, içimizde bir türlü dolmayan bu boşluk hissinin kaynağı ne?

Bağırmayan Anneler kitabının yazarı Uzman Aile Danışmanı Hatice Kübra Tongar hepimizi iç çocuğumuzu bugüne doğurmaya davet ediyor.


Bağırmayan Anneler

Benim küçüklüğümde çocukları dövmek, hakaret etmek, bağırmak ‘normal’ kabul edilen bir ebeveynlik davranışıydı. Aileler çocuklarına bu davranışlarda bulunduklarında, şimdinin annelerinin yaşadığı pişmanlık, vicdan azabı ya da hatayı telafi etmek gibi duygular yaşamazlardı. Çünkü o dönem ‘kızını dövmeyen dizini döver’, ‘dayak cennetten çıkmadır’ dönemiydi. Öyle öğrenmişlerdi. Çocuk hata yaptığında ceza verilmeliydi, hatta ceza ne kadar büyük olursa o kadar iyiydi. Mesela çocuğu dövmek demek, ‘bak bu davranışın çok yanlış, o kadar ki seni dövüyorum, canını yakıyorum ki bir daha yapmayasın’ demekti.

İşin ironik kısmı, geçmişe dönüp baktığımızda annelerin ya da babaların bizleri dövdüğü, bağırıp çağırdığı, aşağılanmış hissettirdiği anları gözlerimiz dolarak hatırlıyor olmamıza rağmen, neden yaptıklarını –yani vermek istedikleri dersi- hatırlamıyor olmamız. Eminim sizler de belli şeyler hissediyorsunuzdur: Ebeveynin vermek istediği ders unutuldu gitti. Geriye sadece yenilen dayakların ve işitilen azarların soğuk anıları kaldı.

İşte bu kitap tam da bunun için yazıldı. Evlatlarımız yıllar sonra geriye dönüp baktıklarında yanaklarına atılmış bir tokadın soğukluğundan çok, yüreklerine dokunan bir annenin sıcaklığını hissetsinler diye…
O zaman gelin hep birlikte; 


Niyet Ettik Niyet Eyledik Bağırmayan Anneliğe…


Korkutarak Değil Sevdirerek Din Eğitimi


"Zorlaştırmayım kolaylaştırın. Sevdirin, nefret ettirmeyin.. " Hadis-i Şerif

Eğer biz namaz vakitlerini değil de dizi saatlerini dört gözle bekliyorsak...
Eğer Peygamberin çocuklara kaşlarını bile çatmadığını biliyor ama bir yandan çocuğumuzu dövüp sövüyorsak...

Eğer oruç tuttuğumuzda hırçın, kızgın, tahammülsüz oluyor ve çocuğumuza 'zaten oruçluyum...' diye başlayan cümleler kuruyorsak...

Eğer çocuğun oyununu bölmemek için secdelerini uzatan Nebiye rağmen namazda önümüzden geçti diye çocuğumuzu azarlıyorsak...

Eğer Hz. Ömer'in adaletini anlatırken iki kardeş arasında adil olmayı başaramıyorsak...

Eğer Hz. Osman'ın hayasından bahsediyor ama ahlaka aykırı görüntüleri televizyonla evimize davet ediyorsak...

Eğer Hz. Ali'nin ilminden övgüyle bahsedip, en son ne zaman kitap okuduğumuzu bile hatırlamıyorsak...

Eğer hatim üstüne hatim yapmamıza rağmen Kur'an'ı anlamak ve yaşamak için hiç gayret sarf etmiyorsak...

Eğer çocukları camiden kovuyor, gerekçe olarak da çocukluk şakımalarını gösteriyorsak bir yerlerde bir hata yapıyoruz demektir.

Hatice Kübra Tongar, çocuklarımıza nasıl bir anlayışla, ne zaman, hangi yöntemlerle, zorlamadan, sevdirerek ve oyunlar oynayarak nasıl din eğitimi vereceğimizi adım adım anlatıyor.


Başlarken...


Bizler çocukluğumuzda Allah'ı; yakan, taş eden, cehenneme atan, kı­zan, çarpan bir Allah sanırdık. Çünkü öyle duyardık büyüklerden. An­neye karşı gelinmez, Allah taş eder' derlerdi. 'Bu davranışlarına devam edersen cehenneme gider, yanarsın' denirdi. Bir şeyi merak etsek ve sorsak; mesela çocuk masumluğuyla 'Babam Allah'ı yenebilir mi anne' desek, aldığımız cevap 'Sus bakayım, tövbe de, Allah çarpar yoksa' formatında olurdu. Pek çoğumuz cehennemi olan Allah'tan korkar, uzak dururduk; çocuk gönlümüzü açmazdık. Hatta Peygamberin (sav) çocuklara olan sevgisi defaten anlatılırken, Allah'lı cümlelere hep "cehennem" yakıştırıldığı için 'Ben Peygamberi Allah'tan daha çok seviyorum. Çünkü onun cehennemi yok, çocukları yakmıyor' diyenlerimiz bile olurdu.

Yaşımız büyüdükçe durum pek değişmedi. Küçükken korkutulduğu­muz Allah, ergenlik döneminde yine cehenneme atan, bir vakit namaz kaçıranlara 80 sene kızgın sac üzerinde namaz kıldıran, hataya düşen kulları için zebanileriyle azaplar hazırlayan "eli sopalı" bir Allah tasviriyle anlatıldı pek çoğumuza. Kimse Gafur olan, Tevvab olan, Rahim olan Allah'tan bu denli altını çizerek bahsetmedi.

Cümleler belliydi:

Namazını kıl yoksa akşam babana söylerim, dayak yersin.

Namazını kıl yoksa Allah seni cehenneme atar, yanarsın.

Annelerimizin istediklerini kendi yöntemleriyle yaptırmadıkların­da kullandıkları bu iki "korku figürüne" çoğumuz mesafeli durduk; babalarımıza ve Allah'a...

Benim çocukluğum da üç aşağı beş yukarı böyle cümlelerle geçti. An-ne-babamdan duymasam komşu teyzeden, o söylemese öğretmenimden ya da camideki hoca teyzelerden benzer şeyler işiterek büyüdüm. Ço­cukluktan ergenliğe, gençlikten yetişkinliğe yürürken içimde hep "Ce­hennemi olan ve korkulması gereken Allah" tasavvuru büyüttüm.

Sonra bir şey oldu ve yıllar boyu Allah hakkında 'öyle olduğunu sandığım' pek çok inanç değişiverdi: "Ben anne oldum"

Anneler bilir, evladınızı kucağınıza aldığınızda hissettiğiniz baskın duygular sevgi, merhamet ve şefkattir. Bu duyguları öyle yoğun his­sedersiniz ki; uykusuz ve yorgun geçen günlere gecelere rağmen ev­ladınız "gık" dese yanına koşar, sarar sarmalar, başka hiçbir canlının bir diğeri için yapamayacağı fedakârlıklara gönüllü talip olursunuz. Gerçekten de yemez yedirir, giymez giydirir, uyumaz uyutursunuz.

Anneliğimin ilk aylarında, bende her anne gibi bu duygu kokteylini yudumlarken şu hadis çıktı karşıma. Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştu:

'Çalılıkta dolaşırken, bulduğum bir kuş yuvasından yavruları alıp koynuma koymuştum. Tam bu sırada yavruların annesi başımda dolan­maya başladı. Acıdım, yavruları bırakmak için ihramımı açmaya çalış­tığım sırada anne kuş hemen koynumdaki yavrularının yanına girdi ve kanatlarını onları korumak için açarak siper etti. Bu kuşun canı pahasına yavrularına olan şefkatini ve acımasını görüyor musunuz? İşte Allah'ın kuluna olan şefkati ve acıması kıyas kabul edilemeyecek kadar fazladır...'

Bu muazzam bir şeydi. Eğer bir annenin kendi canından geçercesine ev­ladına akıttığı sevgi ve şefkat, Allah'ın kuluna duyduğu muhabbetin yanın­da lafı edilemeyecek kadar az ise, Allah (cc) kullarını çok seviyor demekti.

Anneler şefkatli ise, Allah (cc) şefkatin kendisiydi.

Anneler sevgi dolu ise, Allah (cc) bizatihi sevginin merkeziydi.
Anneler evladına merhametli ise, Allah (cc) merhameti halk eden Rahman-ı Rahim'di. Sonra yüzümü Kur'an-ı Kerim'e döndüm. Sade­ce besmeleye bile baktığımda, Kuranın 114 yerinde, hiçbir mecbu­riyeti yokken kendini kuluna Rahman ve Rahim olarak tanıtan, onu bitimsizce rızıklandıran bir Allah çıktı karşıma... Çocuk nimeti, Rabbimin diğer nimetlerine olan farkındalığımı ve hayranlığımı arttırdı. Ve kulunu seven Allah'ı sevmeyi, hem de çok sevmeyi öğrendim.

Bu öğreti tüm hayatımı değiştirdi. Yaratılanı yaratandan ötürü sev­meye, imtihanlardaki hikmet nazarını görmeye, ibadetlerimden lezzet almaya başladım. Çünkü -kitapta da bahsettiğim gibi- bir insanın "Allah beni yakar" korkusuyla namaza durması ile, âdeta bir sevgiliye koşar gibi "çok sevdiğim Rabbimle buluşuyorum" hissi ile namaza durması arasında dağlar kadar fark vardı.

İşte bu kitap tam da bu nedenle yazıldı. Yaratılışında muhabbetle yoğurulmuş insan fıtratı, henüz daha bu "sevgi" nüvesini açamadan solmasın; çocuk yürekler 'korkutan' değil, 'kulunu çok seven' Allah'la tanışarak yetişkinliğe yol alsın duasıyla kaleme alındı.

Kitapta çocuk perspektifinden din, eğitim, Allah, Kur'an, namaz ve oruç kavramlarına dair pedagojik bakış açıları, yaklaşımlar ve uy­gulamalar var. Her bir cümle kendi annelik seyrimde evlatlarıma an­latmaya, yaşatmaya, hissettirmeye gayret ettiğim öğretileri satır satır sizlerin yüreğine fısıldıyor.

Bu kitabı okuyan tek bir annenin Rabbine dair bakışı ve hissedişi değişse; tek bir çocuk seccadesinin başına heyecan ve istekle geçebilse benim duam kabul olmuş olacak. Gayret bizden, takdir Allah'tan...

Umarım hepimiz hayatımızın bir noktasında şu cümleyi kurabiliriz;
Anne olunca Allah'ı (cc) sevmeyi, hem de çok sevmeyi öğrendim 
Sevgilerimle...

Hatice Kübra Tongar
Ağustos 2017, Mekke


Hatice Kübra Tongar

Orta öğretimine Kadıköy Anadolu İmam Hatip Lisesi Süper Lise Bölümü'nde başlayan Hatice Kübra Tongar, başörtüsü problemi ne­deniyle okulu bırakıp, imam hatip eğitimini açık öğretim lisesinde tamamladı. Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü nü Onur Dere­cesi ile bitirdi. Lisans süresince dalının uzmanı eğitimcilerden çocuk gelişimi ve eğitimi dersleri aldı. Bezm-i Âlem Vakıf Üniversitesi Aile Danışmanlığı Bölümü'nde eğitim gördü. Deneyimsel Oyun Terapisi, Theraplay Oyun Terapisi, Projektif Çocuk Testleri, Kısa Süreli Çö­züm Odaklı Terapi gibi pek çok terapistlik eğitimi aldı. Tongar, Arel Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans eğitimini sürdürmektedir.

Yazı yazmak, ilkokul yıllarında başlayan kompozisyonlarla birlikte hep hayatında oldu. Makaleleri çeşidi dergilerde yayınlandı. Milat Gaze­tesinde haftalık köşe yazarlığı yaptı. Çocuğa dair birçok projenin metin yazarlığını yürüttü. Türkiye'nin ilk interaktif çocuk CD projelerinden olan Muallim Çocuk'un metinlerini yazdı. Ulusal radyo ve televizyon kanallarında pek çok çocuk eğitimi programı hazırlayıp sundu.

Diğer yayınevlerinden 2009 yılında Minik Bebeğime Afiyetle isimli kitabı, 2011 yılında 10 kitaptan oluşan Masal İstediğin Gibi Bitsin seti, 2013 yılında 0-1 yaş bebek bakımını anlatan Anneciğim Beni Ta­nıyor musun? isimli kitabı, 2014 yılında 1-5 yaş çocuğunun gelişimini kaleme aldığı Anneciğim Ben Büyüyorum isimli eseri yayımlandı.

Kısa sürede milyonlarca kişiye ulaşan 'Bağırmayan Anneler' sosyal medya hesabında annelere ulaşan yazarımız, Türkiye'nin dört bir ya­nında gerçekleştirdiği Bağırmayan Anneler seminerleriyle de ailelerle buluşmaya devam ediyor. Ve her daim 'eş' ve 'annelik' rollerini layığıyla yerine getirme duasını sürdürüyor...


 
Diğer Özellikler
Stok Kodu9786052214426
MarkaHayy Kitap
Stok DurumuBu ürün geçici olarak temin edilememektedir.
9786052214426
En yeni ürünler
Güvenli teslimat
Kampanyalı ürünler
Piyasadaki en iyi fiyat

PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.