Kitap Hizmet Rehberi, Cep Boy
Yazar Bediüzzaman Said Nursi
Yayınevi RNK Neşriyat
Kağıt Cilt Şamua Ivory Kağıt - Karton İnce Cilt
Sayfa Ebat 288 sayfa - 8x11,5 cm - Cep boy
Yayın Yılı 2012
Bediüzzaman Said Nursi RNK Neşriyat, Hizmet Rehberi kitabı nı incelemektesiniz.
Üstad Bediüzzaman Cep Boy Hizmet Rehberi kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
MUKADDİME
Risale-i Nur şahs-ı manevîsinin mümes-sil-i muhteremi, ebedî Kur'ân hakikatlarımn dellâlı, mübelliği ve naşiri olan ve bütün şahsiyetini Risale-i Nur vasıtasıyla -biiznil-lâh- ebede kadar istifade ve istifazaya medar bir şekilde devam ettiren Üstadımız Be-diüzzaman Said Nursî Hazretleri'nin meslek ve meşrebine dair Kur'ân'dan ders aldığı çok muazzam bazı hakikatleri, hizmet-i îmâ-niyede bulunan Nur Şâkirdleri için daima tazelenen bir dersimiz ve her vakit temessük edeceğimiz değişmez düsturumuz, maddî-mânevî her türlü engeller karşısında muvaffakiyete, rızâ-yı İlâhîye îsal edici en ehemmiyetli rehberimiz manasıyla neşrediyoruz.
Çünkü, Risale-i Nur'un dairesi çok genişlemiş, çok muhtelif efkâr ve mizaç sahipleri, bu hizmet safında yer almışlardır. Elbette bütün efkâr, kanaat, meslek ve meş-rebler üstünde makam-ı sıddıkiyette yer tutmuş ve şahs-ı mânevî-i Âl-i Beyt'in mümessili olarak hizmet-i Kur'âniye'nin başına geçmiş, Ustad Bediüzzaman'ın âzamî ihlâs, âzamî sadakat ve âzamî fedakârlık manasını ihtiva eden, gösteren ve işaret eden mesleğini nazara vermek lâzım gelmektedir. Tâ ki, hizmet-i Nuriyede bulunacak Kur'ân Şâkirdleri kıyamete kadar bu düsturlar müvacehesinde hareket etsinler. Muvaffakiyetin ve rızâ-yı İlâhî'ye nâiliyetin, ancak bu suretle mümkün olacağına kat'i kanaat getirsinler.
Şimdi câmia-i İslâmiye umumiyetle Risale-i Nur'da tecelli eden hakikat-ı Kur'âni-ye'ye sarılmış bulunmaktadır. Hem nev-i be şerin dahi câzibedar siyaset hâdiselerinin tevakkufu neticesinde, rahmet-i İlâhiye ile hakâik-ı Kur'âniye'ye yapışacağı emareleri görünüyor. Hem Kur'ânTn hak ve ha-kikata, akıl ve mantığa dayanan, delil ve hüccete istinad eden ve bütün mes'elelerini akla tesbit ettiren bir Kitâb-ı Mukaddes olduğunu, zeminin her tarafında ve kâinat safahatında neşreden, ilân ve isbat eden Risale-i Nur, bugün âlem-i İslâm ve insaniyetin nazar-ı takdir ve tahsinini celbetmiş bulunuyor. Bu itibarla Risale-i Nur'un maz-har olduğu küllî muvaffakiyet ve mahiyetinin ve Hazret-i Üstad'ın mazhariyetinin esaslarını ifade etmek îcab ediyor.
Risale-i Nur hizmetinde tecelli eden rızâ-yı İlâhî ve tevfik nurlarının tevâli ve devam etmesi için herhalde Hazret-i Ustad Bediüzzaman'ın takib ettiği meslek ve meşrebi, yarım asra yaklaşan uzun bir hizmet devresinde muhtelif hâdiseler, şiddetli tazyikat ve hücumlar karşısında maddî ve mânevî engeller içerisinde takındığı tavır, niyaz ve yaşadığı hâlet-i ruhiye ve gösterdiği azim ve sadakat gibi ahvali olan "sıddıkiyet" mesleğidir ki, Nur Talebeleri için ehemmiyetle bilinmek, anlaşılmak ve yaşanmak îcab eder.
Çok dikkatle üzerinde durulması, tefekkür edilmesi gereken bedihî bir hakikat vardır ki, o da şudur: Risalelerde, mektuplarda, lâhikalarda defalarca yazıldığı gibi mübarek Üstadımıza müracaat edenler ve ziyarete gelen bütün ziyaretçiler hemen umumiyetle daima görüyorlardı ki, Üstadımız onların nazarlarını Risale-i Nur'a tevcih ediyordu. Acaba bunun sırr-ı hikmeti ne idi? Mütemadiyen ne için bu noktada tahşidat yapıyordu? Evet bu muazzam bir hakikattir ve Hazret-i Bediüzzaman'a kâfil bir muazzam hakikatin ifadesidir ki, dersimizi hakâik-ı Kur'âniye ve envâr-ı îmâniye hazinesi olan Risale-i Nur'dan aldığımız gibi, birbirimizle manevî münasebet, alâka, uhuvvet ve muhabbet düsturlarımızı da hep o Risale-i Nur'dan ders alacağız.
Evet bu zamanda, bu dehşetli ve cihan-şümûl hâdiseler hengâmında Kur'ân Şâ-kirdleri cüz'î ve küllî, ferdî ve içtimaî bütün ders ve ikazlarını Risale-i Nur'la tahsil edeceklerdir. Çünki, Kur'ân'ın bu asra bakan veçhesini ve Resûl-i Ekrem Aleyh issalâtü Vesselâm'ın bu zamandaki vezâif-i diniye tavrını, küllî bir mana ile şimdi bu suretle Risale-i Nur'la görmüş, anlamış bulunuyoruz.
Bu Hizmet Rehberi'ndeki yazılar, bahisler Risale-i Nur'un "Mektûbat, Lem'alar, Şuâlar, Müdafaalar ve Lâhika Mektuplarından alınan ve hizmet-i Nuriye'ye, kısmen meslek-i Nuriye'ye temas eden kısımlardan ancak birer cüz'üdür. Risale-i Nur baştan başa bütün hakaik ve bahisleriyle Mektûbat ve Müdafaat, hepsi de bu asırda bir cadde-i kübrâ-i Kur'âniye olan bu sırât-ı müstakim âyine-i mücellâsını beyan ve ifade ederler. Risale-i Nur müellifi muazzez Üstadımız uzun yıllar boyunca hizmet-i Nuriyenin muhtelif safhalarında talebele-riyle birlikte maruz bırakıldığı çeşitli hallerde zaman ve zemine münâsip ve o hallere muvafık ders, ikaz ve irşadlarda bulunmuştur. Risale-i Nur'daki hakaik, nasılki doğrudan doğruya feyz-i Kur'ân'dan mülhem hakâik-ı îmâniyedir, zaman ve zemine göre değişmez ebedî hakikatlardır. O kudsî hakaikın ders ve tâliminde, neşir ve ilâna-tında da hizmete taalluk eden irşad, ikaz, teşvik ve tergibi tazammun eden şu gelecek mes'eleler de herhalde değişmez dersler ve esâsâttır ki, Nur Talebeleri hayatın ve hizmetin muhtelif saha ve safhalarında onlardan istifade ederler, müşkilatlarını giderirler. Daha geniş istifade için bu Hizmet Rehberi'nin menbaı olan Külliyât-ı Nuriye ve mektubatı mütalâa etmelidirler. Bu Hizmet Rehberi ancak o küllî ve muazzam hakikatin bir küçük nümûnesidir.
Bu Rehber'deki bazı kısa bahisler ve cümlelerden derhal o bahis ve cümlelerin alındığı risalelere müracaatla, mes'eleleri geniş isbat ve izahatla elde etmek, derket-mek lâzımdır.
Hizmet Rehberi' nde esas umde ve hakaik, İhlâs risaleleri ile Uhuvvet risaleleridir. İhlâs risalesinin on beş günde bir defa okunmasının emredilmesiyle, sırr-ı ihlâs ve uhuvvetin Nur Talebeleri mabeyninde bizzat istimâlinin azameti ve ehemmiyeti anlaşılmaktadır. Bu Hizmet Rehberi, Külliyât-ı Nurdan ve mektuplardan, İhlâs ve Uhuvvet Ri-saleleri'ndeki düsturları ve esasları teyid ve takviye eden bahislerden müteşekkildir.
Cenâb-ı Erhamürrâhimîn'den bütün Esmai Hüsnasını şefaatçi yapıp niyaz ederiz ki, bizleri sırr-ı ihlâsa muvaffak eylesin. Amîn...
Hazret-i Üstadın hizmetinde bulunan Nur Talebeleri
Ey kardeşlerim!
Sizler biliyorsunuz ki, bizim mesleğimizde benlik, enâniyet, şân ve şeref perdesi altında makam sahibi olmaktan, öldürücü zehir gibi ondan kaçıyoruz. Onu ihsas eden hâletten şiddetle ictinab ediyoruz. Elbette burada, altı yedi sene gözünüzle ve yirmi seneden beri tahkikatınızla anlamışsınız ki, ben, şahsıma karşı hürmet ve makam vermek istemiyorum. Sizleri o noktada şiddetle tekdir etmişim. Bana haddimden fazla mevki vermeyiniz diye, size darılıyorum...
(Tarihçe-i Hayat: 294)
* * *
Said, tam toprak gibi mahviyet ve terk-i enâniyet ve tevazu-u mutlakta bulunmak şarttır, tâ ki Risaleti'rı-Nur'u bulandırmasın, tesirini kırmasın...
(Kastamonu Lahikası: 17)
Sonra, en zaif bir damar-ı insanî olan şân ü şeref ve rütbe noktasında bana çok elîm bir tarzda o zaif damarımı tutmak için, emredilmiş ihânetler, tahkirler, damara dokunduracak işkenceler yaptılar, hiç bir şeye muvaffak olamadılar. Ve kat'iy-yen anladılar ki, onların perestiş ettiği dünyanın şân ü şerefini bir riyakârlık ve zararlı bir hodfuruşluk biliyoruz. Onların fevkalâde ehemmiyet verdikleri hubb-u câh ve şân ü şeref-i dünyeviyeye beş para ehemmiyet vermiyoruz, belki onları bu cihette divane biliyoruz...
(Tarihçe-i Hayat: 502)
Bundan otuz sene evvel, Cenâb-ı Hakk'ın inayetiyle dünyanın muvakkat şân ü şerefinin ve enâniyetli hodfuruşluk ve şöhret-perestliğin ne kadar zararlı ve ne kadar faidesiz ve manasız olduğunu -hadsiz şükrolsun ki- Kur'ân'ın feyziyle anlamış bir adam, o zamandan beri bütün kuvvetiyle nefs-i emmâresiyle mücadele edip, mahviyetle, benliği bırakmak ve tasannu ve riyakârlık yapmamak için, elden geldiği kadar çalıştığına ona hizmet veya arkadaşlık edenler kat'î bildikleri ve şehadet ettikleri halde ve yirmi seneden beri herkes kendi hakkında hoşlandığı ziyade hüsn-ü zan ve teveccüh-ü nâs ve şahsını medih ve senadan ve kendini mânevî makam sahibi olduğunu bilmekten herkese muhalif olarak bütün kuvvetiyle kaçması ve hem has kardeşlerinin onun hakkındaki hüsn-ü zanlarını reddedip o halis kardeşlerinin hatırlarını kırması ve yazdığı cevabî mektuplarında onların, onun hakkında nr Jihlerini ve ziyade hüsn-ü zanlarını kırması ve kendini faziletten mahrum gösterip, bütün fazileti Kur'ân'ın tefsiri olan Risale-Nur'a ve dolayısıyla Nur şâkirdlerinin şahs-ı mânevisine verip kendini âdi bir hizmetkâr bilmesi kat'î isbat ediyor ki, şahsını beğendirmeğe çalışmadığı ve istemediği ve reddettiği halde...
(Tarihçe-i Hayat: 513)