Kitap İbn Abbas Tefsiri, 15 Hadis Kaynağından Derlenen Tefsîr-i İbn Abbâs
Yazar Muhammed Firuzâbâdî
Tercüme Cevher Caduk
Yayınevi İlk Harf Yayınevi
Kağıt Cilt Şamua Kâğıt, Ciltli, 5 Cilt Takım
Sayfa Ebat 3.872 sayfa, 15x22 Cm.
Yayın Yılı 2016
İlk Harf yayınları 5 Cilt İbn Abbas Tefsiri kitabını incelemektesiniz.
15 Hadis Kaynağından Derlenen Tefsîri İbn Abbas tefsiri hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Aziz İslam dininin temel kaynağı Kur’an-ı Kerim’in ilk kuşak tarafından nasıl algılandığı ve anlaşıldığı sürekli bir merak konusu olmuştur. Sahabe kuşağı içinde Kur’an-ı Kerim’e ilişkin rivayetleri en fazla olan on kişiden birisi Abdullah b. Abbas’tır. Henüz erken dönemlerden itibaren “Hibrü’l-Ümme/Ümmetin Bilgini” ve “Tercümânü’l-Kur’an/Kur’an’ın Tercümanı” gibi övgülere mazhar olan İbn Abbâs’a, hadis mecmualarında ve rivaî tefsirlerde birçok ayetin tefsiri nispet edilmiştir.
Kâmus sahibi Firuzâbâdî tarafından, Tenvîrü’l-Mikbâs min Tefsîr-i İbn Abbâs adlı Kur’an’ın bütününü içeren elinizdeki bu tefsir de İbn Abbâs’a nispet edilmiştir. Bu tefsiri Firuzâbâdî derlemiştir. Firuzâbâdî tefsirin girişinde İbn Abbâs’a ulaşan isnad zincirini sunmuştur. İsnad zinciri hakkında farklı birçok söz söylenmişse de biz hadis mecmualarında İbn Abbas’a isnad edilen çok sayıdaki rivayeti de okuyucu için dipnotta gösterdik ki, okuyucu karşılaştırma olanağı bulsun ve sahabe kuşağının seçkin simalarından birisinin, Kur’an telakkîsini mülahaza edebilsin.
Firuzâbâdî'nin Tercüme-i Hâli (d.729/1329-817/1415)
Muhammed ibn Ya'kûb ibn Muhammed ibn İbrahim ibn Ömer ibn Ebîbekir ibn Ahmed ibn Mahmmud ibn İdris ibn Fadlullah el-Firuzâbâdî eş-Şirâzî eş-Şâfiî (Mecdüddin Ebû Tâhir) lügat ve edeb imamlarındandır.
Şiraz yakınlarındaki Kazerun kasabasında dünyaya gelmiştir. Memleketinde yetişip büyümüş, edeb ve lügat/dil ilimlerini babasından ve Şiraz'ın diğer bilginlerinden elde etmiştir.
Irak'a göç etmiş, kendisinden de Safdî, İbn Akîl, Cemal el-isnevi ve İbn Hişam ilim almışlardır. Firuzâbâdî daha sonraki dönemlerde Kahire'ye gelmiş ve bölgenin bilginlerinden ilim tahsil etmiştir. Şark diyarlarında ve Şam bölgesinde gezip durmuş, Rum şehirlerine ve Hind bölgesine de gitmiştir. Birçok faziletli ve bilgin kişilerle tanışıp konuşma olanağını bulmuştur. H. 796 yılında Zebid şehrine gelmiş, Zebid'in Kralı Eşref İsmail kendisine ikramda ve aşın saygıda bulunmuş, Firuzâbâdî de eserini kendisine okumuştur. Eşref İsmail, Firuzâbâdî'yi Zebid'de yerleştirmiş, oranın kadılığına tayin etmiş, Eşref İsmail'in korumasında yaşamını sürdürmüş, ilim yaymış, kendisinden çokça yararlanılmış, buna ek olarak bütün Yemen'in kadılığı da kendisine verilmiştir. Zebid bölgesinde 20 yıl kadar kalmıştır. Bu süre Eşref İsmail'in ömrünün geriye kalan kısmı ile oğlu Nasır'ın dönemine denk gelmektedir.
Şöhreti çeşitli bölgelere yayıldı, öyle ki dil, hadis ve tefsir sahasında kendi asrının başvurulan kişisi oldu. Bu süre zarfında defalarca Mekke'ye geldi. Ona Tebriz mâliki, Şah Mansur ibn Şucca', Mısır mâliki Eşref, Bayezid ibn Osman, Bağdat'ın sahibi İbn Üveys, Timurlenk vd. çok aşırı hürmet ve tazim göstermişlerdir.
Hicretin 817 yılında 20 Şevval tarihinde Zebid'de vefat etmiştir. Birçok tasnifi bulunmaktadır:
- el-Kâmusu'l-Muhît
- el-Kâbusu'l-Vasît el-Câmi' Uma zehebe min kelami'l-Arabî Şemâtit.
- Basair-ü Zevi't-Temyizfî Letâif-i Kitâbi'l-Aziz.
- Fethü'I-Bâri bi's-Seyli'l-fesîhi'l-carifî Şerh-i Sahihi'l-Buhâri.
- el-ts'ad bi'l-Es'ad ila Dereceti'l-İctihad.
- el-Bulgat-üfî Tercümet-i Eimmeti'n-Nuhati ve'l-Luga'.
• Nüzhetü'l-Ezhan fi Tarih-i tsbahan. •ed-Dürrü'l-Gevâlifl'l-Ehâdîsi'I-Avâlî.
- el-Celiysü'l-Eniys fi Esmâi'l-Handeris,
- Sifrü's-Saadet
- el-Mirkâtü'l-Veflyyefî Tabakâti'l-Hanefiyye,
- Tahbîrü'l-Müşinfî mâyukâlü bi's-Sîn ve'ş-Şîn.
- el-Müsellesü'l-Müttefakü'l-Me'na.
- el-tşârât-ü İla mâ fî Kütübi'l-Fıkhi minei-Esmâ' ve'l-Emâkini ve'l-Lugat.
Firuzâbâdî çok güçlü bir belleğe sahipti. Her gün yatmadan önce yüz satır ezberlerdi.
İnsan türünü bu dünyada varlık sahasına getiren, onları başıboş bırakmayıp kendilerine Sırat-ı Müstakim'e iletecek hidayet edici yolu açıklayan, iyiliği emredip kötülükten engelleyen müjdeleyici ve uyancı resûller gönderen, insanların resûllerin ardından Allah Teâlâ'ya karşı kanıtlan kalmasın diye resûllerle birlikte yolu aydınlatıcı kitaplar indiren Allah'a hamd olsun.
Salât ve selâm varlıkların efendisi, Allah'ın kendisini yükümlü kıldığı emaneti tebliğ eden, ümmetine nasihat eden Allah Teâlâ'nın kelimesi en yüce oluncaya kadar O'nun yolunda bilfiil tam olarak cihad eden Hz. Yüce Peygamber'e, âline ve bütün sahabelerine olsun.
İmam Buhârinin tahririyle Hz. Resûlullah (sallallâhu 'aleyhi ve sellemin "Sizin en hayırlınız Kur'an 'ı öğrenen ve öğretendir" şeklinde bildirdiği gibi ilimlerin en yüce ve en şereflisi Kur'an ilimleridir.[1]
Tefsir ilmi de Kur'an ilimlerindendir. Tefsir sözcüğü, sözlükte beyan etme ve keşfetme anlamlarına gelmektedir. Fiilin sülâsi mücerredi birinci ve ikinci bâbdan olmak üzere (fesere- yefsuru- fes-ran) ile (fesere- yefsiru-fesran) şeklinde gelir. Sözcük "tefîl" bâbında bir şeyi açık seçik kılmak ve açıklamak anlamlarına gelir. Fesr sözcüğü, örtülü olan bir şeyi açmak anlamını ifade eder.[2]
Tefsir sözcüğü İslam âlimlerinin terminolojisinde Kurian-ı Kerim'in anlamlarını açıklamaya çalışmak, onun anlamlarından kastedileni beyan etmeye çalışmak, Kur'an kıraatinin beyanının kapsadığı çeşitli yönler ve olayları, iniş nedenlerini bilmek, Kur'an lafızlarının muhkem müteşabih, nasih mensuh, hâs ve âmm, mutlak ve mukayyed, mücmel ve müfesser gibi bunun dışında Kur'an'ın anlamlarından kastedileni açıklamaya çalışmaktır.[3]
Kur'an Arap dilinin gereklerine göre nazil olmuştur. Sahabe Kur'an'ın açık anlamını kavramaktaydı. Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem
de Allah Teâlâ'nın kelamından murad edilen noktalardan sahabeye örtülü kalan yerleri kendilerine açıklamaktaydı. Çünkü Allah Teâlâ, mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler). İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an 'ı indirdik'* buyruğuyla Hz. Peygamber'e bunu emretmişti.
Buhârî ve Müslim'in Abdullah ibn Mesud kanalıyla rivayet ettikleri şu hadis de Hz. Peygamberim yerine getirmiş olduğu bu görevinin bir örneğidir.
"İman edenler ve imanlarına da zulüm bulaştırmayanlar..."âyeti nazil olunca bu, Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve seiiemj'in ashabına ağır geldi ve "Bizden hangimiz nefsine zulmetmiyor ki" dediler? Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Durum sizin zannettiğiniz gibi değildir. Fakat Lokman'ın oğluna; oğulcağızım Allah'a ortak koşma. Çünkü şirk hiç şüphesiz çok büyük bir zulümdür."5 sözünde zikrettiği gibidir."6
Ashab âyetten, bütün masiyetleri/günahları kapsayan zulüm sözcüğünün genel mefhumunu anlamaktaydılar. Hz. Peygamber {sallallâhu aleyhi ve sellem) kendilerine âyette geçen zulüm sözcüğünden kastedilenin Allah'a ortak koşmak olduğunu açıkladı. Bu bölüm içerisinde Hz. Peygamber'in ashabına Allah'ın Kitabı'ndan açıkladığı birtakım örnekler ileride gelecektir.
16 Nahl, /44. 31
31 Lokman, /13.
Buhâri, Enbiyâ, 41. Bâb, Hd No; 3429; Müslim, İman, 56. Bâb, 124. Hadis.
Hz. Peygamber'in ashabı Allah'ın Kitabı'nın öğrenimi ve incelenip irdelenmesi noktasında Kur'an'da geçen ilahî tekliflerle amel etme konusunda doğru bir tavır geliştirmişlerdi. Nitekim İmam ibn Cerîr, Şakîk kanalıyla, Abdullah ibn Mesud'dan şöyle rivayet etmektedir: "Bizden bir adam, on âyet öğrendiğinde, onların anlamlarını öğrenip onlarla amel etmedikçe o âyetleri bırakıp başkalarına geçmezdi."[4]
Taberî'nin rivayet ettiği bu haberin senedini oluşturan ricaller sikadır. Zira bu haberin senedindeki her bir şahıs bir öncekinden haberi dinlemiştir.[5] Buna göre, haberin isnadı sahihtir.
Ayrıca sahabe bu açıklamaların yanı sıra Hz. Peygamber (sallallâhu 'aleyhi ve sellem) e yöneltilen birtakım sorulara cevap veren veya haklarında Kur'an'ın nazil olduğu bir takım konular hakkında Allah Teâlâ'nın hükmünü açıkladığı bir takım Kur'an âyetlerinin nüzulünden de yararlanmaktaydılar. Bu tutum, ele almış oldukları âyetlerdeki murad-ı ilahînin anlaşılması noktasında sahabeye yardımcı olmaktaydı. Sebeb-i nüzûlun aktarılması Allah'ın Kitabı'nın anlamlarının anlaşılması noktasında müfessirlerin kendilerinden yararlandığı önemli kaynaklardan birisine dönüşmüştür.
Sahabeden tefsirde şöhrete ulaşan müfessirler on tanedir. Bunlar: Dört Halife, İbn Mesud, İbn Abbâs, Übeyy ibn Ka'b, Zeyd ibn Sabit, Ebû Mûsâ el-Eş'arî ve Abdullah ibn Zübeyr'dir. Suyûtî bunu zikreder.
Dört Halife içinde kendisinden en çok rivayet edilen Ali ibn Ebî Tâlib ( kerremallâhu vechehu)'dir. Diğer üçünden aktarılan rivayetler ise çok azdır. Bunun nedeni önceden vefat etmiş olmalarıdır.[6]
İbn Abbâs'ın tefsiri hakkındaki bu risalenin önsözünde onun hayatından, ilmî kariyerinden, rical âlimlerinin onun hakkındaki değerlendirmelerinden, tefsirinin tâbiûn ulemâsı arasında revaç bulmasından bir nebze bahsetmek ve açıklamalarda bulunmak uygun düşmektedir.
Sahabenin İbn Abbâs'ı Övgüyle Anışı
Sahabenin İbn Abbâs hakkındaki sitayişleri çoktur. Biz bu bölümde sadece sahabenin büyüklerinin sitayişleriyle yetineceğiz. Zira sahabenin büyüklerinin onun hakkındaki övgülerinde onun sahip olduğu faziletinin ve öncü oluşunun açıklaması vardır. Ömer ibn Hattab onu kendi seçkin dostları arasına yerleştirmiş, Bedir Savaşı'na katılan yaşlı sahabilerin arasına katmış ve müşkül sorunlarda kendisine müracaat etmiştir. İbn Abbâs'ı onların arasına katmasından dolayı kınanınca da şöyle karşılık vermiştir: İşte size yaşlıların genci. Zira onun soran dili ve anlayan kalbi vardır.
Abdullah ibn Mesud da onun hakkında şöyle demiştir: "İbn Abbâs, ne kadar güzel bir Kur'an tercümanı idi. Eğer İbn Abbâs, bizim yaşımıza erseydi bizden hiç kimse onunla muaşerette bulunamazdı."21
Übeyy ibn Ka'b ise -İbn Abbâs yanında ayaktayken- şöyle der: "Bu şahıs bu ümmetin âlimidir. Ben bir akıl ve kavrayış görüyorum. Hz. Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), onun dinde fakîh olması için kendisine dua etmiştir."22
Ali ibn Ebî Tâlib (ken-emallâhu vechehu) ise İbn Abbâs hakkında "Sanki aklının ve zekâsının inceliğinin perdesine, gayba bakıyor" der.23
İbn Abbâs Tefsirinin Kaynakları
İlk olarak; Hz. Resûlullah (sallallâhu 'aleyhi ve seiiem)'den aldığı bilgiler. Zira o, hicret ettiği andan Hz. Resûlullah (sallallâhu'aleyhi ve sellem) vefat edinceye kadar Peygamber (sallallâhu 'aleyhi ve sellem) ile sürekli birlikte olmuştur.
İkinci olarak; sahabenin âlimlerinden aldığı haberler. Bu bilgiler de çoktur. İlim talep etmek onun büyük bir meşguliyetiydi. Sahabenin âlimlerinin büyüklerinin ilmini elde etti ve öğrendi.
Siyer-ü Alami'n-Nübela, c. 3, s. 222; el-Bidayetü ve'n-Nihâye, c. 8, s. 300. İsâbe, c. 2, s. 323. A.g.e, c. 3, s. 324.
Üçüncü olarak; Arap diline özellikle de cahiliyye dönemi şiirlerine müracaat ettikleri bilgiler. İbn Abbâs bu tür istişhadlarda çokça bulunurdu. Nafi' ibn Ezrak'ın İbn Abbâs'tan sorduğu meseleler bu türdendir. İbn Abbâs bu sorulara cevap verir ve şiirden destekleyici şâhid getirirdi. Hafız Heysemî'nin zikrettiği ve Suyûtî'nin de el-İtkan adlı eserinde söz ettiği, Taberânî'nin de tahric ettiği gibi birçok mesele bulunmaktadır.[7] İbn Abbâs'a bu konuda, Arap şiirine, cahiliyye dönemine ilişkin geniş bilgisi, çok çabuk ezberleyişi ve hafızasının kuvvetliliği yardım etmiştir.
Dördüncü olarak; Allah Teâlâ'nın kendisine bağışladığı derin kavrayış ve süratli idrak. O, başkasının kavrayamadığı anlamlan idrak eder, kelamın maksatlarını kavrardı. İşte bu Hz. Resûlullah (sallallâhu'aleyhi ve sellem)'in "Allah'ım! Onu dinde fakîh kıl; te'vili öğret" buyruğuyla kastettiği şeydir. Hz. Peygamber (sallallâhu 'aleyhi ve sellem)'in bu duası, İbn Abbâs'ın geride bıraktığı kendisine özgü görüşlerinde ve insanların karşılaştıkları problemleri çözerek verdiği birçok fetvasında ve tefsirindeki görüşlerinde gerçekleşti.
İbn Abbâs'ın Tefsirinin Önemi
Öncelikle Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellemin kendisi hakkındaki duasının kıymetinin bilinmesi İbn Abbâs'ın tefsirinin kıymetini bize açıklamaktadır. İkinci olarak, sahabilerin büyüklerinin ve kendisinden sonra gelen büyük âlimlerden elde ettiği övgü. Üçüncü olarak da sahabenin ve kendisinden sonra gelenlerin Kur'an'ın gizli anlamlan ve tefsir problemleri hakkında kendisine müracaat edişleri.
Tefsirin Çevirisinde İzlediğimiz Metod
Tenvîrü'l-Mikbâs adlı tefsir İbn Abbâs'a nispet edilmektedir. Bu tefsirin İbn Abbâs'a nispetini sıkıntılı gören birçok âlim vardır. Önceki sayfalarda Suyûtî'nin eserle ilgili değerlendirmesini aktarmıştık. Ancak bu çalışmamızda da görüleceği gibi tefsirini sunduğumuz âyetlerle ana metin üzerinde karşılaştırma yapan okuyucu şunu rahatlıkla görebilecektir: Kütüb-i Sitte'de veya diğer hadis mecmualarında İbn Abbâs'tan aktarılan rivayetlerle Tenvîrü'l-Mikbâddaki rivayetler hatırı saydır bir oranda sözsel olarak uyuşmaktadır. Bazı bölümlerde de içerik olarak uyuştuğunu okuyucu bizzat görecektir. Fakat seçtiğimiz âyetlerin bir bölümünde okuyucu İbn Abbâs'tan birkaç farklı naklin de bulunduğunu görecektir. Bütün bunlar, Tenvîrü'l-Mikbâs gibi ilk dönem kuşağına nispet edilen bir tefsirin değersiz ve şüpheli gösterilmesini kanaatimizce engellemektedir.
Bizler olabildiğince, tefsirin çevirisinde orijinaline bağlı kalmaya özen gösterdik. Tefsir için Hamdi Döndüren hocanın mealini temel kabul ettik. Sayı itibariyle nadir sayılabilecek bazı âyetlerin son kelimelerinin tefsiri yapılmadığından dolayı bu sözcükleri ilgili bölüme eklemek suretiyle okuyucuya kolaylık sağladık. Ayrıca bazı âyetlerin çeviri ve tefsirinde zorunlu olarak tasarruflarda bulunduk. Bir diğer husus da tefsir metni âyette bazen sadece tek bir sözcüğü veya iki sözcüğü açıklama şeklinde olduğundan, okuyucuya kolaylık olsun diye âyetin çevirisine uygun bir şekilde bir cümlenin içinde göstermeye gayret ettik. Başka bir ifadeyle tek bir sözcüğü değil, sözcüğün âyetin hangi bölümünü tefsir ettiğini âyetin çeviri-sindeki kelimelerle birlikte sunmaya da çalıştık.
Çeviride el-Mektebetü'l-Asriyye'nin 2006 basımlı nüshasını temel aldık. Bunun yanı sıra Doktor Abdulaziz b. Abdullah el-Humeydî'nin Tefsîru İbn Abbâs ve Merviyyâtuhû fi't-Tefsîr min Kutubi's-Sünne adlı iki ciltlik eserinden de büyük oranda istifade ettik.
Temel kaynaklardan yararlanarak, İbn Abbâs'a nispet edilen bu tefsirin sağlaması sayılabilecek düzeyde ikinci bir çalışma yapıp bunu dipnotta göstermemiz çalışmamıza değer katan bir noktadır. Böylece okuyucu Tenvîrü'l-Mikbâs adlı tefsirin kıymet-i harbiyesini de görecektir. Müfessirlerin tahric ettiği İbn Abbâs'ın tefsirine ulaşım kolaydır. Zira Kur’an-ı Kerim'in âyet dizilişine göre araştırmacılar mesur tefsirlere bakarak âyetlerle ilgili İbn Abbâs'ın görüşüne ulaşabilirler. Ancak bizler Kütüb-i Sitte'de yayılmış bulunan, muhad-dislerin tahric ettiği hadisleri de ilgili âyetin dipnotuna ekledik. Bu yöntem genellikle araştırmacı açısından meşakkatli bir çalışmayla elde edilebilir.
Bizler dipnot bölümünde, İbn Abbâs'ın tefsirini daha çok hadis mecmualarından derlemeye gayret ettik. Ayrıca bazı tefsir kaynaklarından da ekleme yoluna gittik. Bazen de müfessirlerin âyetle ilgili önemli gördüğümüz değerlendirmelerini de sunmaya çalıştık. Okuyucu tefsiri okurken İbn Abbâs'ın tarihten siyere, dilden belagata, fıkıhtan geçmiş ümmetlere kadar birçok sahada derin bilgi sahibi olduğunu müşahede edecektir.
Bu çalışmamızda yararlandığımız kaynaklar kısaca şu şekildedir: Sahih-i Buhâri, Sahih-i Müslim, Muvatta, Sünen-i Ebû Dâvûd, Sünen-i Neseî, Sünen-i Tirmizî, İbn Mâce, Müsned-i Ahmed, Müsned-i Ebû Dâvûd et-Tayâlisi, Mûsânnef-iAbdürrazık, Ebû Cârud'un Münteka'sı, Müsned-i Şafiî, Sünen-i Dârekutnî, Sünen-i Dârimî, Müsned-i Humeydî.
Şunu belirtmeden edemeyeceğiz. Bir tefsire müracaat eden kimse İbn Abbâs'tan çeşitli ve farklı görüşlerin rivayet edildiğini rahatlıkla görecektir. Bizler bu durumda genellikle rivayetlerin en sağlamını aktarmaya özen gösterdik. Bazen de birçok bilgiyi içermesinden ötürü sened bakımından alt seviyede olanı aktardık. Ancak şu var ki, bu tür durumlarda sahih olan bölümü de belirttik.
İbn Abbâs'tan aktarılan rivayetlerin tearuzu durumunda elden geldiğince cem yoluna gitmeye çalıştık. Cemin olanaksız olduğu durumlarda ise isnadlı olanı veya âyetlerin siyakına uygun olanını tercih ettik.
İbn Abbâs'ın tefsirinin cumhurun tefsirine aykırılık gösterdiği yerlerde bunu da açıklama yolunu seçtik. Cumhurun delilini de sunmaya özen gösterdik.
Allah azze ve celleden bu çalışmamızda muvafakat talep etmekteyiz.
Buhâri, Kitâb-ü Fezâili'l-Kur'an, 21. Bâb, No: 5027.
Lisânü'l-Arab, "Fesr" maddesi.
Zerkeşî, el-Burhan, c. 2, s. 148-149; Suyûtî, İtkan, c. 2, s. 174.
[4] Tefsiru't-Taberi, c. 1, s. 35.
[5] İbn Mesud'dan rivayet eden Şakîk Ebû Vâil, Şakîk ibn Seleme el-Esedî'dir. Bu zât güvenilir ve bilgin bir şahsiyettir. Cahiliyye döneminin yedi yılını idrak etmiş olması nedeniyle Muhadramûn'dan kabul edilmektedir. Âlimlerden bir grubun da kendisinden rivayeti bulunmaktadır. (Bkz. Takribü't-Tehzîb, c. 1, s. 354, 96 nolu madde. El-Kâşif, c. 2, s. 15, 2322 nolu madde.) Senedi oluşturan Muhammed ibn Ali ibn Hüseyin ibn Şakîk el-Mervezî, Ali ibn Hüseyin ibn Şakîk el-Mervezî, Hüseyin ibn Vakıd ve A'meş'in tercüme-i halleri ilerleyen sayfalarda gelecektir. Senedi oluşturanların hadisi birbirinden dinlemiş olmaları konusunda ise Tehzîbü't-Tehzîb, c. 4, s. 361, 609 nolu tercüme-i hale bakınız.
[6] İtkan, c. 2, s. 187.
[7] Mecmeü'z-Zevaid, c. 6, s. 303; İtkan, c. 1, s. 120.