Kitap İmam Taberi Muhtasar Meal Tefsir
Yazar Ebu Yahya Muhammed b. Samâdih et Tucibi
Tercüme M. Beşir Eryarsoy
Yayınevi Polen Karınca Yayınları
Kağıt Cilt Sarı şamua - Kalın Ciltli
Sayfa Ebat 744 sayfa - 17x24 cm , Büyük Boy
Polen Yayın İmam Taberi Muhtasar Meal Tefsir adlı kitabı incelemektesiniz.
İmam Taberi Muhtasar Meal Tefsir kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
ESERE VE TERCÜMESİNE DAİR
Yüce Allah'a hamd ve senalar... Yüce Rasûlüne, âline, ashabına, yolunun izleyicilerine salât ve selamlar...
Eseri okumaya başlamadan önce muhterem okuyucularımıza birkaç hususu hatırlatmanın faydalı olacağı kanaatindeyim:
1. Eser, "müfessirlerin üstadı” olarak bilinen İmam İbn Cerîr et-Taberî’nin meşhur Tefsiri "Câmiu’l-Beyân” ya da "Taberî Tefsiri” diye ün salmış oldukça kıymetli ve geniş tefsirinin mümkün olan en ileri derecede kısaltılmış bir "muhtasarı”dır.
2. Eseri ihtisar eden, Endülüs âlimlerinden İmam Ebu Yahya Muhammed b. Samâdih et-Tucîbî olup 419 h. yılında vefat etmiştir. Endülüs topraklarında Elmiriye, Becâye ve Samâdihiyye emiri olup 484 h. yılında vefat etmiş bulunan el-Mu’tasım Muhammed b. Ma’n b. Samâdıh el-Endelusî’nin dedesidir. İhtisarı yapan hakkında –maalesef- fazla bilgiye sahip değiliz.
3. Eser, muhtasar olduğu için farklı rivayetlere ve görüş ayrılıklarına –istisnâ denecek kadar pek azı dışında- değinmemiştir. Bazen farklı görüşlerin ve rivayetlerin bulunduğunu hatırlatmakla yetinir.
4. Bazı zayıf ve asılsız rivayetlere kısa da olsa yer vermesi –geniş ve senet zikreden tefsirlere kıyasla böyle bir ihtisar için- pek müsamaha ile karşılanamaz.
5. Müfessir daha doğrusu muhtasır/ihtisarı yapan, kısaltan, -yer yer farklı görüşlere kısmen işaret etse bile- açıklamaları çoğunlukla Taberî’nin yaptığı lügavî açıklamalarla sınırlı tutmaya gayret göstermiş ve gerek duymadıkça bu sınırların dışına çıkmamaya dikkat etmiştir.
6. Çok yerde lügavî açıklamalar, sözlükteki asıl anlamlarına dair açıklamalarla birebir olmayıp mana esas alınarak yapılmıştır.
7. Uzun surelerde bazen "şu numaralı âyetten şu âyete kadar” diye ara başlık mahiyetinde ibareler kullanmış olmakla birlikte, bunları ayrıca tercüme etmeye gerek görmedik.
8. Tefsirî ibare, Kur’ân’daki asıl ibare ile eşanlamlı olup mealde esasen varsa, ayrıca tercüme edilmemiştir.
9. Bazı hâllerde lâfzen tercüme, meal ile tefsir ibaresi arasındaki uyumu aksatacak ya da akıcılığı olumsuz etkileyecekse, lâfzî tercümeye ancak bu aksaklığa meydan vermeyecek boyutta sadakat gösterdik. Ancak anlam kayıplarına meydan vermemeye de dikkat ettik.
10. Lügavî açıklamalar hemen hemen her yerde tamamen tercüme edilmeye çalışıldığı hâlde kısmen tercüme edilemeyenler de oldu. (Mealde ya da daha önce tercüme edilen tefsir ibarelerinde anlam itibariyle bulunduğundan tekrardan kaçınmak için.)
11. Tefsirî açıklamalarda –bazen- cümlelerde şahıs/zamir değişikliği görülmektedir. Bu gibi yerlerde –çoğunlukla- Türkçe’yi esas almakla birlikte, gözden kaçırmış olduğumuz yerler de bulunabilir.
12. Bazı ifadelerden emin olmak maksadıyla gerek görüldükçe Taberî’ye müracaat etmeyi ihmal etmedik.
13. Muhtasar’da yer yer zikredilmiş hadislerin kaynaklarını da göstermeye çalıştık. Bunu yaparken el-Mektebetu’ş-Şamile’nin Mekke Sürümü’nden yararlandık.
14. Sure başlarında surenin Mekkî ya da Medenî olduğuna ve âyet sayısına dair bilgiler ile hadislerin kaynakları dışında kalan zorunlu olarak kaydedilen bazı notlar da tarafımızdan eklenmiştir.
Eser, bu hâliyle;
a. Taberî’nin, Tefsiri’ni telif ederken lügate ne derece başvurduğu ve bunu ne kadar yüksek bir başarı ile gerçekleştirdiği konusunda fikir verebilecek bir hüviyettedir.
b. Ayrıca Arapça’yı bilme imkânına sahip olamamış Kur’ân talebelerine, eksiklerinin bir kısmını tamamlamak fırsatını vermek yanında,
c. Arapça’nın yüce Kitabımız’ın anlaşılmasında ne denli büyük bir önem taşıdığı hususunda da -kısmen de olsa- fikir verebilecektir.
d. Bazı hâllerde tefsiri yapılan âyetlerin ya da Sure’nin anlaşılmasına yardımcı olacak kadarıyla -İbn Abbas, Mücahid… gibi- ilk müfessirlerden yapılmış nakillere, Nüzul sebeplerine ya da o dönemlerde cereyan eden bazı olaylara da –muhtasar da olsa- atıfta bulunmaktadır. Bu suretle "rivayet ilimleri”nin Kur’ân’ın anlaşılmasındaki önemi de bir dereceye kadar anlaşılmış olmaktadır…
Tevfik Allah’tandır. Hamdimiz, yalnız O’nadır.
M. Beşir ERYARSOY
MÜELLİFİN MUKADDİMESİ
Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'adır. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, bir ve tektir. O'nun ortağı yoktur. Allah'ın yardımı olmadan hiçbir itaatte bulunmaya, onun verdiği güç olmadan hiçbir kötülükten sakınmaya imkân yoktur.
Yüce Allah, Muhammed'e ve bütün nebilerine salât eylesin.
Ebu Yahya Muhammed b. Samâdih et-Tücibi -yüce Allah'ın rahmeti ona olsun- dedi ki: Bu kitapta, Kur'an-ı Kerim'in garip lafızlarının, tefsir ve tevili ile ilgili bir araya getirdiğim bu derlemeden maksadım, yalnızca muhtasar açıklamalar ile yetinmeyi, genel olarak insanların dillerinde kullanmadıkları ve çoğunluğu tarafından bilinmeyen lafızları açıklamayı gerekli gördüm.
Diğer taraftan, bilgisizliğin kendisini ilimden ve ilim öğrenmekten alıkoyduğu, ilimden kendisine bir pay, bilgiden herhangi bir şey verilmemiş kimselerin dışında, hemen hemen herkesin bildiği yaygın bir şekilde kullanılan kelimelerin üzerinde durmadım.
Kıraatleri, ahkâmı, i'rabı, meânîyi, lügat açıklamalarını, iştikakları/köklerden türeyen kelimeleri, haberleri, rivayetlerin birçoğunu, nasih ile mensuhu, büyük bir bölümünde hiç gündeme getirmedim. Çünkü tefsirler daha önceden bu işi yapmış, ilim sahibi kimseler bunların birçoğunu ortaya koymuş ve bu kabilden bir kısmı, birçoğuna ihtiyaç bırakmayacak türden bilgileri tekrarlayıp durmuşlardır. Ben ise kitabın hacminin azalması, yolculuklarda kolaylıkla taşınabilmesi, mukim iken öğrenilmek istenenin bulunabilmesi ve böylelikle bu hususta âlimin de öğrencinin de birbirine eşit olması için oldukça kısa yazmayı tercih ettim.
Burada yaptığım bütün nakilleri Muhammed b. Cerir et-Taberi'nin "CamiuT-Be-yan An-Tevil-i ÂyiT-Kur'an" adlı eserinden aktardım. Bu eserimi ondan aldım, ondan çıkarttım. Çok sayıdaki rivayet ve ihtilaf arasından bir, iki ve üç rivayet ile yetindim. Bunlar arasından, genel olarak insanların daha çok bildikleri ve onlar arasında daha yaygın bilinenlerini tercih ettim.
Herhangi bir kelimeye dair tefsir, açıklama ve i'rab ile ilgili yeterli gördüğüm kadarını aşarak uzatmaya kalkışmadım.
Yapılacak açıklamalarda, ancak kendi benzeri ile tefsiri mümkün olan, bilindiğini anladığım ve ondaki bir mananın açığa çıkarılmasını gerekli gördüğüm yerleri ise, -lafzını bir kenarda bırakarak- bu hususta tefsir imamlarından nakledilen rivayete uygun bir şekilde tefsir edildiği manası ile tefsir ettim.
Allah'tan başarı lütfetmesini, yardımcı olmasını, hatadan korumasını dilerim. Bu, O'ndan gelir ve O'nun yardımı ile olur. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur.
4-İsra 51'de olduğu gibi.
5-Tecümeye esas aldığımız Muhtasar baskısındaki birçok baskı hatası bu yolla düzeltildi.