Kitap İslamın Kızına
Yazar İhsan Şenocak
Yayınevi Hüküm Kitap
Kağıt Cilt 2.Hamur, Karton kapak cilt
Sayfa Ebat 208 sayfa, 13x21 cm
İhsan Şenocak İslam'ın Kızına kitabı nı incelemektesiniz.
Hüküm Yayınları İslamın Kızına kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
İHSAN ŞENOCAK
İslâm'ın Kızına
Kadın gibi erkeğin onurunu da ancak sen koruyabilirsin. Çünkü iffet ve haya en kamil şeklini sende buldu. Tahammül de sende, sabır da. Sen o naîf bedeninde insanlığın yükünü omuzladın. Yalnız kaldın, yoruldun, usandın ama çaresizliğe, "Bundan daha ötesine tahammül edemem." diyerek teslim olmadın. Yıkılan, açılan, savrulan kadınlara inat, "iffet yolu ölene kadar gider" diyerek "istikâmet" dersi verdin.
Ne var ki islâm'dan uzaklaşma, dünyaya göre yaşama marazı seni de vurdu. Konuşmaktan lisanı usanan, yazmaktan kalemi aşınan ümmet büyüklerinin çağrısını yinelemek istiyorum: "Sen, Rabbi'ne yürüyüşüne 81 gün kala, Arafat'ta ümmetiyle vedalaşan 0 Peygamber-i Ekber'in emanetisin! Sen, kadın değil annesin!"
Uzaklaştığın yolu takip ederek, terk ettiğin Medeniyet'e dön. Hayata uydurulan islâm'dan, islâm'a göre tanzim edilen hayata gel. Su kabarıyor, fesad yayılıyor. Örtü sadece adıyla kaldı, çıplaklık altın çağını yaşıyor. Fitne yedi başlı ejderha gibi etrafını sarmış; ya yok olacak ya da islâm'la her çeşit belaya "Paydos!" diyeceksin.
TAKDİM
Erkek, yalnız başına düşünüldüğünde "fert"tir. Diğeri olmadan kendini yıkayamayan el gibidir. Kadınla zevc/çift olur, tamama erer. Çift olarak yaratılan1 insan, varlık aleminin oluşturduğu o büyük bütüne (tam olarak) zevcesine ulaşınca katılır.
İnsanoğlunun yeryüzü hikayesi de, Hz. Adem'le Hz. Havva'nın birbirine kavuşmasıyla yani yeniden çift olmalarıyla başlamadı mı?
Erkek, kadını Allah'ın yarattığı şekil ve suretin yanısıra varoluş gayesiyle de tanımaya çalışır.
1-Zuhruf, 43/11.
Kadını tanıma ameliyesi o derece hassastır ki, durduğunuz yerin bir adım gerisi de, bir adım ilerisi de felakettir. Çünkü bir şey haddini aşınca zıddına inkılâb eder. Erkekteki "raculiyet vasfı" kadını sadece suretiyle tanır. Bu yüzden, suret eskiyince kadına karşı duyulan muhabbet de zâil olur. Zihin ise onu var oluş gayesiyle tanıyıp anlamak ister. Zihne muhatab olan kadın;
"Bir işaret bir misal;
Ayrılık remzi visal...
Allah'a yol bir timsal'dir.
Sadece şekil ve suret itibariyle tanınan kadın ise;
"Dipsiz hasrete tuzak;
En yakınken en uzak...
Tadı zehrinde erzak"tır.
Erkek için kadın bir ufuktur. Şekil ve sureti malum olan bir ufuk... Bu zaviyeden bakıldığında kadın, bulunduğunda ya da o, erkeği bulduğunda aslında ortada bulunan bir şey yoktur. Sadece Allah'ı bulmaya memur olan insan bununla, bulmanın nasıl bir ameliye olduğunu öğrenir. O halde kadın, erkek; erkek de kadın için bulunan değil, neyin nasıl bulunacağını gösteren bir kılavuzdur. O kılavuza uyan kişi, kadının suretinin büyüleyici ufkundan, varoluşunun sahici ufkuna ulaşır. Kadını olması gerektiği şekilde tanıyan mümin, marifetullaha nail olur. İşte tam bu noktada seyr-i ilallah başlar. İnsan, seyir esnasında yeryüzü değerlerinden âzâd olur. Buna "halis hürriyet" diyoruz. Hür olanlar "Bekâ" makamında Hakka kul olma
bahtiyarlığına erer. Sonra Bekadan maddi âleme dönüş başlar ve insan, seyr-i fi'l-eşya makamında eşyaya hükmetme istidadına kavuşur.
Evet, gerçek anlamda kulluk yürüyüşü, seyr-i ilal-lah ile başlar. Bu yüzdendir ki bazı velilerin ilahî aşkı anlatan muhalled eserlerinin arka planında, bir kadın muhabbeti olduğu rivayet edilir. Veli, kadının yolda sadece bir menzil olduğunu görür ve onun suretini ufuk zannetmenin bir algı yanılması olduğunu ya da idrak zafiyetinden kaynaklandığını anlar. Bunun içindir ki Büyük Doğu mimarı şöyle der;
Bir ufuk ki, ne Mecnun varabildi ne Ferhat;
Bir ufuk ki, ilahî sırrı bekleyen Serhat...
O halde aşık için ufuk, ne Şirin ne de Leyla'dır. Ufuk, bütün bir kainatı kuşatan ilahî sırdır. Bu yüzden ölümüne haftalar kala Üstad Necip Fazıl şu itirafta bulunur;
Kadından kendisinde olmayanı isteriz. Hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz Erkek, kulluğun hakikatine erince yakînen anlar ki; bulduğunu zannettiği kadın, izafi bir buluştur. Bunun için, ölürken geride bıraktığı yılları som hasret olarak niteler.
***
Erkeği marifetullaha taşıyan kadının adı Âişe, Esma, Zeynep, Fâtıma olsa ya da her biri farklı zamanlarda, farklı şehirlerde, farklı ülkelerde yaşasa da Allah Azze ve Celle'ye ulaşma noktasında hepsi aynı yakınlıkta; fert olan erkeğe eş olmada ise hep aynı konumdadır.
***
Kadına dair pek çok mevzuyu "halimiz ve çaremiz" zaviyesinden ele alan bu kitap, îslam harfleriyle yazılışları aynı olan "küz/göz" ile "kür/kör" arasındaki farkı temyiz eden "nokta" kadar bir vazife îfa eder ve o nokta ile "küz/göz"ü "kür/kör" olmaktan kurtarırsa telif ediliş gayesine ulaşmış olur.
İhsan ŞENOCAK Şubat - 2016