Kitap İslamın Temel Kavramları, Cep Boy
Yazar Hüseyin K. Ece
Yayınevi Beyan Yayınları
Kağıt Cilt IVORY Kağıt - Ciltli
Sayfa Ebat 879 sayfa, 12x17 cm , Sempatik Cep Boy
Yayın 3. Baskı
Beyan Yayınevi Hüseyin K. Ece İslamın Temel Kavramları adlı kitabı incelemektesiniz.
İslamın Temel Kavramları kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
İslamın Temel Kavramları
GİRİŞ
İnsanı yoktan yaratan, bilmediğini ve Beyan'ı öğreten,
Derilerin rengini ve dilleri farklı farklı var eden,
Yerde ve göklerde' olan her şeyi insanlar için bir nimet olarak meydana getiren,
Hidayeti bulalım diye bize kutlu elçileriyle din gönderen,
Âlemlerin Rabbi Allah'a sonsuza kadar, kelimeler, sözler ve yaratılmışların nefesi sayısınca hamd olsun, ki bütün hamdler yalnızca O'na mahsustur.
Salat ve selâm insanlığın efendisi ve önderi, Allah'ın son elçisi, güzel insan Hz. Muhammed Mustafa'ya olsun. O'nun Ehl-i Beytine, sevgili sahabelerine ve onların yolundan giden bütün mü'minlere de selâm olsun.
Kavramlar, düşüncemizin ve dünya görüşümüzün kalıba dökülmüş ifadeleridir. Onlarla konuşur, onlarla anlaşırız. İnsanlarla tanışmanın ve bilişmenin araçlarıdır onlar. Dilin ifadeye dökülüşü, kelimelerin ilimde, edebiyatta ve inanç dünyasında yeniden canlanışıdır kavramlar.
Kavramları anlamak ve yerli yerinde kullanmak insandaki iç dengenin korunmasını sağlar. Onlar üzerinde ortak anlayışa ulaşmak, kişiler ve toplumlar arsındaki banşı çoğaltır, zenginleştirir.
Kavram kargaşası zihinsel ve toplumsal gevşemelere ve çalkantılara yol açar.
Kavram üzerindeki anlaşmazlıklar kuşaklar ve sınıflar arasındaki mesafeyi artırır. Bu sıkıntıyı toplum olarak uzun zamandan beri yaşıyoruz. Bunun nasıl bir tahribe yol açtığını fikir çilesi çekenler bilir.
Bu
kavram kargaşası Din'i tanımada, onu anlamada ve ifade etmede olursa sıkıntının boyutları daha da büyük olur. Allah'ın Dini'ni yanlış anlamak, eksik tanımak; onu eksik yaşamaya sebep olur. Bunun da zararları sayılamayacak kadar çoktur.
Üstelik günümüzde İslama sevgi beslemeyen pek çok kişi, kurum ve kuruluş ellerinden geldiği kadar onu yanlış tanıtmaya, öğretmeye çalışıyorlar. Onu ya kendi kavramları ile anlatmaya, ya da İslama ait terim ve
kavramların içini boşaltıp kendi arzularına göre doldurarak sunmaya çalışıyorlar. Böyle bir durumda müslümanlar maalesef dinlerini o dini sevmeyenlerden, o dine hasımlık duyanlardan öğrenmek zorunda kalıyorlar.
İslam kendini bütün insanlığa kendi diliyle takdim ediyor. Önemli olan o dile yakın olmak, o dili samimi bir şekilde anlamaya çalışmaktır. İnsanlar islamı ancak onun kaynaklarından ve o kaynaklara ihlaslı bir şekilde bağlananların açıklamalarıyla öğrenebilirler.
Bu çalışma islamı, onu kendi kaynaklarından ve kendi dilinden anlama çabası, İslami kavramları daha iyi bir şekilde öğrenebilme gayretidir. Çaba bizden, tevfik ve kabul etme Allah’tandır.
Hüseyin K. Ece
25.5.1999 - Zaandam - Hollanda
a-Terim ve Kavram
İnsanlar kelimelerle anlaşırlar. Kelime, duyulan ve etkilenilen şeydir. Bu etki sözle veya duyularla olur, kişilere olumlu
veya olumsuz anlamda tesir eder. Bu da anlaşılan, algılanan ve düşünülen şeydir. Aynı kelimeleri konuşanlar, ya da bir kelimeye aynı anlamı yükleyenler daha rahat anlaşırlar. Diller konuşma vasıtasıdır. Dillerdeki kelimeler ise anlatılmak istenen şeylerin, fikirlerin, düşüncelerin, kavramların araçlarıdır.
Bilindiği gibi her dilde belli ilimlere ait kavramlar (mefhumlar), kalıplaşmış ifadeler, deyimler veya meşhur olmuş sözler vardır. Bütün bunlar bilgileri, tecrübeleri, kültürleri, anlayışları, zevkleri, hatta inançları ve dünya görüşlerini anlatırlar, başkalarına aktarırlar.
Büyük toplulukların bir kelimenin özel bir anlamı üzerinde söz birliği etmeleri, ya da bir kelimenin anlamı üzerindeki anlaşmazlıkların giderilmesi, algılanan şey üzerindeki ortak görüş, kavramları veya terimleri meydana getirir.
Bu bağlamda terim ıstılah'ın, kavram da mefhum'un karşılığıdır.
'İstılah' kavramının 'sulh-salih' kelimesinden türemesi dikkat çekicidir. 'Sulh-salih' kelimeleri, her türlü iyi durumu, faydayı ve banş halini anlatırlar. Bir kelime üzerindeki söz birliği o sözü 'terim-ıstılah' haline getirir. (Bakınız: Salih)
Her ilim dalının, her inancın veya dünya görüşünün kendine ait kelimeleri, yani terim ve kavramları vardır. Onlar kendilerini bu özel kavram ve terimlerle sunarlar. Ya da bir şey ona ait kelime ve kavramlarla anlaşılır. Bir kelimeye yüklenen anlam üzerinde söz birliği yoğun ise, onun manası üzerinde ne kadar çok insan birleşebiliyorsa; o ilim dalında, o inançta veya toplumsal düzende o kadar çok anlaşma sağlanır.
Kavramlar üzerindeki çok farklı anlayışların çoğu zaman anlaşmazlıklara, karışıklıklara, hatta kavgalara bile sebep olduğu bilinmektedir.
'Istılah', bir kelimeye yüklenen anlamlardaki ve sözcüklerle ifade edilmek istenen anlayıştaki anlaşmazlığın gitmesi, söz üzerinde bir bansın olmasıdır.
İslâm dünyasında bütün ilim dallarında kullanılan özel kelimelere (terimlere) 'ıstılah' denmiştir. Yakın zamana kadar Türkçe'de de aynı kelime kullanılıyordu. Şimdilerde 'ıstılah' yerine batı dillerinden alınan 'terim' kelimesi kullanılmaktadır.
Terim ve kavram sözcükleri arasında anlam benzerliği olmakla beraber, ikisi de farklı şeyleri ifade ederler. Birbirlerinin yerine kullanıldıkları da olur.
Kavram; bir nesnenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, duyularla gözlenen veya gözlenmeyen şeyler hakkında zihnimizde oluşan soyut ve genel fikirlere denir. (Türkçe Sözlük, TDK. Heyet, Ank. 1988, 2/817. Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Heyet, İst. 1990, 2/360) Başka bir ifadeyle kavram; bir şey hakkında sahib olunan
genel düşüncedir. Felsefe bilinde kavram; nesnelerin ya da olayların
ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan
genel tasarımdır.
Kavram, zihinsel bir işlemdir. O fikir ve düşünceden farklıdır. Bir nesne hakkındaki fikir değildir. Belki o nesne hakkında zihinde meydana gelen bir algılama, bir kavrayıştır. Ya da bir fikrin, bir nesnenin zihindeki algılanış biçimidir, algılanan şeydir. Zihnin bir şey hakkındaki tasarımıdır.
Terim ise; bir bilim, bir sanat dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir anlamı olan söz demektir. (Türkçe Sözlük, 2/1458) Bir başka deyişle terim, bir türe ait ortaklaşa niteliklerin bir isim altında toplanmasıdır. Terim, bu anlamıyla ıstılah kelimesinin karşılığıdır denebilir. (Ancak terim kelimesinin, ıstılahtaki anlam ortaklığını, söz birliğini ve mana zenginliğini yeterince karşılamadığını düşünüyoruz.)
Kavram, bir şeyin zihindeki tasavvuruna, terim ise dışardaki somut karşılığına, soyutun somutlaşmasına denir. Objenin zihin deki karşılığına işaret ediyorsa
kavram, yazıda, dışardaki şeye işaret ediyorsa terimdir. Terim, bilim, sanat, meslek dalı gibi alanlardaki herhangi bir konuyla ilgili belirli ve özel bir fikri ifade eden kelimedir.
Kavramlar, bir şeyin zihindeki soyut tasarımı oldukları için mutlak bir tanım vermezler. İngilizce'de concept, kavramla; conception (oluş bildiren bir kelime olarak) terimle ilgili olarak kullanılmaktadır.
Terimler somut ve özel, kesin ve net anlamlar taşırken,
kavramlar soyut ve genel mahiyetli manaların yüklendiği kelimelerdir. Mesela, matematikte iki kere ikinin dört etmesi 'doğru'dur ve kesin bir muhtevaya sahiptir. Bu 'doğru' başkalarına göre farklı anlam taşımaz, kimse de bu 'doğru'yu tartışmaz. Ancak 'doğru' kelimesi felsefede ve ideolojilerde kullanılırsa, kesin anlam içermez, anlamı genelleşir ve kişilere göre değişik manaya gelebilir. Birine göre 'doğru' olan, bir başkasına göre 'doğru' olmayabilir. (E Zülaloğlu, Haksöz, sayı: 92, s: 48)
Terim, bir meslek dalında, sanat veya ilimlerin herhangi bir şubesinde kullanılan, belli bir konuyla ilgili özel anlama sahip, çerçevesi kesin çizgilerle belirlenmiş, o konunun uzmanlar tarafından ittifakla kabul edilen, ancak anlamı herkes tarafından bilinmeyen özel kelimedir. Terimin anlamı nettir, üzerinde pek tartışma yoktur.
Kavramlar, nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve onları ortak bir ad altında toplayan tasarım olsa da; bu tasarım geneldir ve soyuttur. Terim gibi kesinlik arzetmez, insanlara ve inançlara göre değişik anlaşılmaları mümkündür. Kavramlarda asıl olan, onların genel tasarım olmasıdır. Sözgelimi Pozitivizm dediğimiz zaman aklımıza felsefî bir akıma ait genel bir tasarım gelir. Bu kavram, bu akıma ait özellikleri bir ad altında toplar. Ancak yine de bu gibi kavramlar mutlak olarak bir şeyi, aynı içeriği ifade etmezler. Onlardan herkesin aynı şeyi anlaması beklenmez. En azından bir akıma mensup bazı düşünürlerin o kavramı (veya kavramla anlatılan bir akımı, bir fikri) farklı anlayıp yorumlamaları mümkündür. Onun için kavramların her zaman, herkese göre mutlak bir şekilde aynı olması beklenemez.
b- İslâmî Kavramların Önemi
Biz bu çalışmamızda kavram kelimesini kullanmayı tercih ettik. Kavram sözcüğü hem daha yaygın bir kullanım alanına sahiptir, hem de anlatmak istediklerimizi daha güzel ifade etmektedir.
Kaldı ki İslâmın konuları, herhangi bir ilim dalının konuları gibi değildir. Her ne kadar tefsir, hadis, kelâm gibi ilim dallarına ait özel terimler olsa da; Kur'an'ı anlama çabalan, hatta diğer islâmî ilim çalışmaları, sıradan bir ilim çalışması değil, İslâmî daha iyi idrak edip hayatı onun çizgisinde yaşama amacına yöneliktir. Böyle olunca da Kur'an'daki bir kavramı matematikteki 'çarpma-bölme' terimleri ile bir tutamayız. Kur'an bir kelimeyi kendi amacı doğrultusunda, kendine ait bir anlayışı ve mesajı insanlara bildirmek üzere kullanır. Ancak bu kullanım matematikteki terimler gibi mutlak anlamda olmadığı gibi, her manaya gelecek şekilde dağınık da değildir.
Kur'an, Arapça olarak inzal edilmiştir.
Dolaysıyla Kur'an, maksadını Arapça'dan aldığı kelimelerle ortaya koymakta, mesajını bu dildeki kelimeleri kavramlaştırarak açıklamaktadır.
Dil, en önemli iletişim ve anlaşma aracı olduğuna göre, anlaşılsın diye gönderilen, insanla Allah (cc) arasındaki en önemli haberleşme olan Kur'an'ın da, insanlann kendi aralarında anlaşabildikleri bir dili kullanması doğaldır, hatta gereklidir de.
Allah (cc), kullannı hidayete davet etmek için dillerin içerisinden Arapça'yı seçmiştir. Bu tercih; herhangi bir dilin kutsal olmasından değil, Arapça'nın yapısı itibariyle Kur'an'ın maksadını en iyi ifade eden, zengin anlamlara sahip, söz sanatı açısından üstün özellikleri olmasındandır. (Allahû a'lem.) Bu anlamda Arapça, Din'in dili haline geldi diyebiliriz.
Kur'an Arapça olduğu gibi, bütün İslâmî ilimler de Arap diline dayanırlar. Onlar da Arapça kelimeleri kullanmışlar, onları terim (ıstılah) ve kavram haline getirmişlerdir.
Kur'an, Arapça kelimeleri kullanmakla beraber, onlara yeni anlamlar katmış, onları anlam yönünden genişletmiş, pek çoğunu da terim veya kavram haline getirmiştir. Bir başka deyişle; Kur'an'ın kullandığı kelimeler, onun amacına ve mesajına uygun manalar kazanmışlardır.
Kur'an'ın metodu, Arapça bir kelimenin sözlük anlamının içini tamamen boşaltıp, onun içini yepyeni anlamlarla doldurmak şeklinde değildir. O, günlük konuşmalarda kullanılan sözcükleri hem kendi anlam dairelerinde kullandı, hem de onlara islâmî bakış açısından yeni mana zenginliği kattı.
Kur'an'da pek çok kelimenin hem sözlük anlamıyla, hem de onun maksatlarını ifade edici tarzda kavram olarak kullanıldığını görmekteyiz. Kur'an'ın kelimeleri kök anlamlarından kopuk değildir. Ancak bunun yanında onlar, Kur'an'ın hedeflediği manaları açıklayıcı, onun mesajını ifade edici tarzda kullanılmaktadır.
Diğer İslâmî ilim dallarında da durum bundan farksızdır. Tefsir, hadis, fıkıh gibi ilimler de Arapça kelimeleri maksatlarına uygun olarak mana yönünden zenginleştirmişler, o ilmin anlatmak istediği amacı ifade eder biçimde kullanmışlardır. Böylece özel mana için kullanılan pek çok kelime zamanla 'terim-ıstılah veya kavram' haline gelmişlerdir. O ilimlere ait terimleri veya kavranılan öğrenenler, o kelimelerle kastedilenleri anlamaya ve kavramaya çalışırlar. Her bir
kavram veya terim, insan zihninde özel veya genel bir tasarım ve fikir meydana getirir.
Biz bu çalışma ile
İslâmî kavramların daha sağlıklı bir şekilde anlaşılmasını, zihinlerde onlara ait daha tutarlı fikirlerin ve kanaatlerin oluşmasına katkı sağlamayı,
İslâmın daha iyi idrak edilmesine yardımcı olmayı, bununla beraber
İslâmı farklı, biraz da yanlış anlama yanlışlığını azaltmayı arzu ettik.
Başta
Kur'an kavramları olmak üzere İslâmî ilim dallarından seçtiğimiz, bizce daha önemli, her zaman karşılaşabileceğimiz, İslâmî dünya görüşünü yansıtan; ancak bazı kesimler tarafından eksik veya yanlış anlaşılan kavramları seçtik, onları tanıtmaya ve anlaşılır bir şekilde açıklamaya çalıştık. Seçtiğimiz
kelimeler içerisinde
İslâmî ilimlere ait bazı terimler de bulunmaktadır. Ancak biz hepsini
'kavramlar başlığı altında açıklamaya çalıştık.
Şüphesiz
İslâmî kavramların hepsi bu
kitapta yer alanlardan ibaret değildir. Hepsini ele alıp açıklamak diye de bir iddiamız yoktur. Biz, başta
Kur'an kavramları olmak üzere, İslâmî kültürü tanıtacak kelimeleri ön plana çıkarmaya, gündeme getirmeye ve bununla İslâmî düşünüşe bir açılım kazandırmaya, bir katkı sağlamaya çalıştık.
Çalışmamız akademik bir araştırma olmasa bile, konu ile ilgili kaynaklara bol bol başvurduk, her bir maddeyi Kur'an-ı Kerim, Hadisler ve ilgili
kitaplardan araştırarak açıklamaya gayret ettik. Bununla yalnızca ilmî bir araştırma yapmayı değil; İslama ait kavramların Kur'anî bir bakışla anlaşılmasına yardımcı olmayı, sağlamca inanmayı ve müslümanca yaşamayı gündeme getirmeyi gaye edindik.
Bu çalışmamız, kelimelerin anlam derecelerini inceleyen bir semantik tahlil çalışması da değildir. Ancak, İslâmî kavramların hemen hepsinin kök anlamlanyla ilgisi bulunmaktadır. Bu gerçekten hareketle, yeri gelince
kavramların sözlük anlamlarına işaret ettik. Çünkü Kur'an ve Hadisler aynı kelimeleri sözlük anlamlarıyla da kullanmaktadırlar.
Arapça kelimelerin çoğunda anlam zenginliği vardır. Bir ifadeyi karşılamak için çok sayıda sözcük kullanıldığı gibi, bir kelime içerisinde bazen birden fazla anlam bulunmaktadır. Kur'an; (bir anlamda İslâmî kültür) bu anlam zenginliğini daha da yoğunlaştırmış, onlara Tevhid dininin mesajını titizlikle taşıma görevi vermiştir.
İslama muhatap olanlar, ya da ona inananlar; Kur'an'ın ve onun çevresinde oluşan ilimleri, İslâmî inancı, dünya görüşünü, anlayışı, ne denilmek istendiğini, ilahî daveti, Hak ve batılı işte bu mana yönünden özel hale getirilmiş kavramlardan öğrenebilirler.
Kuşkusuz
kavramlar üzerinde, terimlerde olduğu gibi söz ve anlama birliği sağlamak zordur. Bir kavramın ifade ettiği anlamları bazıları farklı algılayabilirler. Ancak bu, herkesin,
islâmî kavramları, dilediği gibi anlayabileceği, onlara kendi kafasına göre bir mana verebileceği anlamına gelmez.
İslâmî kavramlar, Kur'an'ın genel bakış açısından, onun özünde olan mantaliteden kopuk değillerdir. Bunun anlamı; kavram olarak kullanılan kelime bir kaç manaya gelebilir. Kelimenin ifade ettiği anlamlardan hangisinin kastedildiği mutlak olarak bilinemez. O
kavramı anlamak isteyen, konuya uygun anlamlardan birini tercih edebilir.
Kavramların ifade ettikleri manalar mutlak olmadığı için de izah ettiğimiz kelimelere 'terim-Istılah' değil,
'kavram' diyoruz.
İslâmî kavramlar kendi bağlamlarında değerlendirilir. Onların kök anlamlarıyla ilgileri vardır ve islâmın genel bakış açısı çerçevesinde anlaşılırlar. Bu çerçeve de Tevhid'in genel çizgisidir. Bu açıdan denilebilir ki,
İslâmî kavramlar üzerinde -terimler gibi olmasa da- anlayış birliğinin sağlanması gerekir. Kavramları farklı anlama gerçeği kaçınılmaz bir şeydir ama bu noktada pek yararlı değildir.
Kavramları Kur'an'ın genel bağlamından kopuk anlamak, ya da başka ideolojilere uydurarak anlamak 'kavram kargaşası'na yol açar. Bu da kafaları karıştırır. Karışık kafalar da her şeyi gerçeğinden uzaklaştırdıkları gibi, insanların anlaşmaları için gerekli fikirsel altyapıyı bozmuş olurlar.
Yapılması gereken şey;
İslâmî kavramların zihnimizde nasıl bir tasarıma yol açtığını tesbit etmek, onları kendi ifade ettikleri İslâmî gerçeklerle anlamaktır.
Kavramların yanlış anlaşılması, İslâmî konularda önemli sıkıntılara yol açmaktadır. Özellikle Islama bir hayat anlayışı, bir varlık nedeni olarak gönül verenlerin kendi dinlerini, yine o Dinin kaynaklarından olduğu gibi ya da maksada uygun şekilde anlayıp hayatlarına uygulamaları vazgeçilmez bir görevdir. İslâm ümmetinin geçirdiği acı tecrübelerden sonra, kendi ayaklarının üzerinde doğrulması ancak islâmî doğru anlayıp onun insanlara müjdelediği izzete sahip olması ile mümkündür.
c- Kavramları Açıklama Metodu
Kavramları açıklarken söze onların kök anlamlarını vermekle başladık. Kelimenin sözlükte çeşitli kullanımlarına işaret ettik. Kelime eğer Kur'an'da geçiyorsa, hangi manalarda kullanıldığını da âyetlerden örnekler vererek gösterdik. Sonra da o kelimenin bir
kavram olarak hangi anlamlarda kullanıldığını açıklamaya çalıştık.
Kur'an kavramlarını öncelikli olarak Kur'an'la, sonra Hadislerle ve alimlerin görüşlerinden yararlanarak izah etmeye çaba gösterdik.
Kavramları geçmiş kültürümüze ait bir zenginlik olarak değil; bugün de hayatımıza yön vermesi gereken ilkeler, hükümler ve esaslar olarak açıkladık. Onları anlam itibariyle bugüne taşımaya çalıştık. Onları bugünün sorunlarının çözümü, geleceğimizi kuracak olan ilkeler ve Tevhidin öğeleri olarak düşündük, bugünkü anlayışlarla irtibatlandırmaya gayret ettik.
Çalışmanın özellikle genç kuşaktan okuyuculara daha yararlı olması için akademik bir dil yerine günlük dili kullanmayı tercih ettik. Ancak bazı konuları anlatabilmek için özel kelimelere, özel tabirlere ihtiyaç vardır. O ilim dalma ait hususi kelimeleri kullanmak zorunluluğu her zaman olabilir. Her konuyu bazen çok basit bir şekilde anlatma imkanı olmayabilir. Bunun için konuyu okuyucunun seviyesine indirmek yerine,
kitap okuyucularının seviyesinin yükseltilmesi daha doğrudur.
Aynı kökten türeyen kavramları -bir kaç tanesi hariç- ayrı başlıklar altında açıkladık. Bu kavramları okurken işe o kavramın kök anlamı sayılabilecek masdarından başlamak daha iyi olur diye düşünüyoruz. Söz gelimi,
'kâfir' kavramını daha iyi anlayabilmek için önce
'küfr' kavramına, 'zalim' kavramını daha iyi anlayabilmak için önce
'zulm' kavramına bakmak daha isabetli olur.
Daha kullanılışlı olması açısından kavramları alfabetik olarak sıraladık.
Aynı kökten gelen kavramların açıklamalarında, konu gereği ister istemez -az da olsa- tekrarların yer alması kaçınılmazdır. Ancak her
kavram ayrı bir başlıktır ve okuyucu onu ayrı ve farklı bir boyutuyla okuduğunun farkında olmalıdır. Kavramın daha iyi anlaşılması için ona ait bilgiler lazım olacak kadar tekrar edilmiştir. Yeri gelince de ilgili kavrama göndermede bulunulmuştur.
Çalışmamızın akışında dipnot kullanmadık. Yararlandığımız kaynakların listesini kitabın sonunda toplu olarak vermeyi uygun gördük.
Kavramlarla ilgili âyetlerin sûre ismi ve âyet numaraları verilmiştir. Hadisleri aldığımız kaynakları işaret ettiğimiz gibi, başkalarına ait sözlerin ve alıntıların kaynağını da gösterdik.
Kur'an kavramları konusunda pek değerli çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan bazıları çok sayıda
Kur'an kavramı, bazıları bir kaç kavram, bir kısmı ise tek bir
kavram hakkındadır. Bir kısmı belli bir ilim dalma ait, bazıları da belli bir okuyucu kitlesine hitap edici özelliktedir. Bunların hepsi kendi alanlarında değerli çalışmalardır. Bu çalışmaları yapanları takdirle karşılıyoruz.
Bizim bu araştırmamız ise bu değerli eserlere ilave olarak,
İslâmî kavramların en önemlilerini bir araya toplayıp izah etme amacına yönelik bütüncül bir çalışmadır. Bir ihtiyaca cevap vereceğine ve faydalı olacağına inanıyoruz.
Tekrar edelim ki bizim bu çalışmayla bütün
İslâmî kavramlar anlatma, ya da söz konusu ettiklerimizi en mükemmel bir şekilde izah etme diye bir iddiamız olamaz. Biz bu çalışmayla
İslâmî kavramlar hakkında genel bir bilgi sahibi olunmasını ve bununla İslâmî bir bakış açısı kazanılmasını hedefledik. Bu çalışma, İslama ait kelime ve kavramların tanınmasına ve pratikte uygulanmasına kapı açma çabasıdır.
İslâmın kendi dilini anlama ve onu ifade edebilme teşebbüsüdür.
Günümüzde insanlar
islâmın batıl dediği şeylere yoğun bir şekilde müşteri oluyorlar. Hakkın düşmanları, hak sesin duyulmaması için ona karşı akıl almaz tuzaklar kuruyorlar. Hem müslümanların bir kısmı, hem de dışardakiler Islâmı kendi kaynaklarından, kendi özgün diliyle değil, onu sevmeyenlerin dilinden ve onların ifadeleriyle öğreniyorlar. Yanlış öğrenilen şey de kişiye pratikte yanlış şeyler yaptırır. Ya da insan bilmediğinin düşmanı olur; en azından onu benimseyemez.
Bu çalışma, Allah'ın Dini'ni onun diliyle tanıma çabasını değerli okuyucularla samimi bir şekilde paylaşma arzusudur.
Bu araştırmayla, dışarda olanlara İslâm hakkında gerçekçi bir bakış açısı, içerde olanlara da
islâmî kavramlar üzerinde yeniden düşünmelerini sağlamayı ve bir şuur kazandırmayı ümit ediyoruz.
Bu eser okunduğu zaman bir kez daha görülecektir ki;
İslâmın kelimeleri ancak kendi bütünlüğü içerisinde ve kendi ifadeleri ile anlatılabilir veya anlaşılabilir,
İslâmî terimler ve kavramlar hiç bir dile olduğu gibi, asıl anlamını koruyarak, o anlam zenginliği ile bire bir aktarılamaz, çevrilemez. Bunlar Arapça dışındaki bir dilde belki tefsir ve izah edilebilir. Fakat onları ifade ettiği manayı başka dillerdeki kelimeler yeterince yansıtamazlar. Bunun için
İslâmî kavramları ve terimleri anlamaya çalışmalı ve ısrarlı bir şekilde olduğu gibi kullanmalı.
Bir başka dilde onların ifade ettiği manaları karşılayacak kelime yoktur.
Söz gelimi, 'mü'min'
kavramı yerine 'inanan' denilmektedir. Halbuki 'inanan' kelimesi 'mü'min'
kavramının geniş anlamlarından yalnızca bir tanesidir. 'Veli' kavramı 'dost ve yardımcı' olarak çevrilmeye çalışılmaktadır. Halbuki 'dost ve yardımcı' sözcükleri 'veli' kavramının yalnızca bir manasına işaret edebilmektedir.
İslâmî kavramlar başka dile, olduğu gibi değil de bire bir başka kelimelerle aktarılırsa, onların ifade ettiği anlam zenginliği kaybolacağı gibi, budar kapsamlı kelimeler bizatihi İslâmî meseleleri yeterince anlamaya da engel haline gelir. Bunun yanında herkes o meseleyi kendi anlayışı doğrultusunda anlamaya başlar. Bugün bu sıkıntıyı toplum olarak hep beraber yaşamaktayız.
Bu mütevazi çalışmamızın bu anlamda, bize ait olan
kavramlarımızı tanımamıza ve olduğu gibi kullanmamıza yardımcı olmasını diliyoruz.
Samimi eleştirilere şimdiden teşekkür eder, bu çabamızın Rabbimiz katında 'salih amel' veya 'sadaka-i cariye' olmasını niyaz ediyoruz.
Hüseyin K. Ece
25.5.1999 Zaandam-Hollanda
Beyan Yayınevi Hüseyin K. Ece tarafından yazılan
İslamın Temel Kavramları adlı
kitabı incele diniz.