Kitap Kuran İlimleri Ansiklopedisi, El itkan fi ulumil kuran
Yazar İmam celaleddin es-suyuti
Yayınevi Madve Yayınları
Tercüme Doç. Dr. Sakıp Yıldız, Dr. Hüseyin Avni Çelik
Kağıt Cilt Sarı şamua, Ciltli, 2 cilt takım
Sayfa Ebat 1.162 sayfa, 17x23,5 cm
Yayın Yılı 2014
2 Cilt Suyuti Kuran İlimleri Ansiklopedisi El İtkan Fi Ulumil Kuran kitabı nı incelemektesiniz.
Madve yayınları kuran ilimleri ansiklopedisi el itkan fi ulumil kuran kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
TAKDİM
Allah Teala'ya hamd ve şükrümüz sonsuzdur. Salât ve selam, Resülüllah'a, Ali’ne, Ashabı'na ve kıyamete kadar onlara tabi olanlara olsun. Beş yüz yıl kadar önce büyük
alim Suyuti tarafından
Arapça olarak kaleme alınan
el-itkan fi ulumil Kur'an yüzyıllar boyu islâm'a hizmet vermiş;
Türkçe'ye ise, ancak bu gün çevrilebilmiştir. Eserin orijinali
iki kitaptır.
Arapça nüshaları,
iki kitap birleştirilip
tek cilt halinde basılmıştır. Biz
, Türkçesini, orijinaline uygun olarak
iki cilt yaptık. Eser, Kur'an-ı Kerim'le ilgili bütün bilgileri ansiklopedik tarzda okuyucuya sunduğu için
Türkçesine Kur'an filmleri Ansiklopedisi demeyi uygun bulduk. Bu
kitap esas itibariyle ilmi bir
tefsir usülü olmakla birlikte, her Müslümanın Kur'an ve
Kur'an tefsiri hakkında faydalanabileceği kaynak bir eserdir. Kütüphanesinde Kur'an tefsiri bulunduran Müslüman'a hatırlatmak isteriz ki, tefsirlerde bir arada bularnıyacağı yüzlerce önemli konuyu
Kur'an ilimleri Ansiklopedisi nde bulacaktır. Bu konuda okuyucuyu aydınlatabilmek amacıyla,
kitapta cevaplarını en mükemmel şekilde bulabileceği yüzlerce mukadder sorudan bazı örnekler verelim:
Kur'an'ın indiriliş şekli nasıldı? Vahiy nedir, nasıldır? Kur'an niçin uzun yıllar parça parça indirilmiştir? Hangi ayetler hangi olaylarla bağlantılı olarak inmiştir, olayların mahiyetleri nelerdir? Ayetlerin iniş sebeplerinden çıkarılacak hikmetler ve alınacak ibretler nelerdir? Hangi ayetler Mekke'de, hangileri Medine'de inmiştir? Hangi ayetler seferde, hangileri gündüz, hangileri gece inmiştir; bu muhtelif iniş şekilleriyle sebeplerinin hikmetleri nelerdir? ilk inen ayetler hangileridir? Bunların ilk ayet olmalarındaki sırlar nelerdir? Kur'an niçin sürelere ayrılmıştır? Süreler kaç kısımdır? Kur'an ayetlerinin gerçek sayısı kaçtır? Kur'an nasıl okunur? Kaç türlü kıraat vardır? Kur'an'ı ilk ezberleyenler ve rivayet edenler kimlerdir? Kimler Kur'an öğretmekle meşhur olmuştur? Kur'an'ın kıraatında alı ve nazil senetler nelerdir? Kıraatlardan Mütevatir, Meşhur, Âhad,
Şaz, Mevzu ve Mudrec nedir? Yedi harf nedir, yedi kıraat imamı kimlerdir? Kıraat ihtilafları fıkhi ihtilaflara nasıl sebep olabiliyor? Kur'an'ı geçim vasıtası yapmanın hükmü nedir? Müteşabih ve Muhkem ayetlerin manası nedir? Bu ayetlerle ilgili meseleler nelerdir? Ayetlerde nâsih-mensuh ne demektir? Kur'an'da hakikat ve mecaz nedir? icaz ve itnab Kur'an'ın nerelerinde vaki olmuştur? Kur'an'da kimlerin isim, lakap veya künyeleri geçmektedir? Müphem ayetler hangileridir? Haklarında ayet nazil olan kişiler kimlerdir? Bu ayetler hangi sebeplerden ötürü nazil olmuştur? Kur'an'ın tümünü ilgilendiren kaç hadis vardır? Müfessirde aranan şartlar ve uyması gereken esaslar nelerdir? Kaç türlü tefsir vardır? v.b...
Okuyucunun, bu ve benzeri bütün mukadder soruların cevaplarını
Kuran İlimleri Ansiklopedisi nde misalleriyle birlikte bulacağına tekrar işaret etmek isteriz.
Mütercimler
el-İtkan fi Ulumil Kuran'ın tercümesini yaparken büyük bir titizlik gösterdiler.
Kitabın Arapça-Türkçe dizgileri «Letterphot» foto-dizgi makinamızda dizilen ilk
kitap oldu. Müessesemiz eseri okuyucuya en mükemmel şekilde sunabilmek için mevcut imkanlarının hiçbirini esirgemedi. Buna rağmen, bizlerin de naçiz birer kul olduğumuz unutulmamalıdır. Bilmeyerek yapılmış hatalar varsa, Hak Taala'dan bağışlanmasını niyaz ederiz. Diger taraftan okuyucularımız tesbit ettikleri hataları bize bildirmek lütfunda bulunurlarsa, hem bizim minnettarlığımızı kazanmış, hem de eserin ikinci baskısının hatasız çıkmasına vesile olmuş olacaklardır.
Başta sayın
mütercimler olmak üzere eserin hazırlanmasında emeği geçen tüm elemanlarımıza teşekkürü borç biliriz. Allah Taala'nın, bu eseri İslama faydalı kılacagına bütün samimiyetimizle inanıyoruz. Gayret bizden, muvaffaki yet AIlah'tandır.
Madve Yayınları
ÖNSÖZ
Tercümesini sunduğumuz el itkan fi Ulumi'l Kur'an adlı eser hakkında bilgi vermeden önce müellifin hayatını umumi hatlarıyla sunmayı, ilim tarihi içindeki yerini gösterebilmek gayesiyle faydalı buluyoruz.
Müellifimiz, (849 H./I445 M.) yılında Kuzey Mısır'da bulunan Asyüt (Suyut) kasabasında dünyaya gelmiştir. O sıralarda Mısır ve havalisi Memlukların idaresi altında idi. Sultanlar da dahil, saray ve ordunun ileri gelenleri ve bir kısım ulema, umumiyetle Türk soyuna mensup kimselerdi. Bazı muteber kaynaklar ve muasır müelliflerin ifadesine göre (1)
Suyuti, anne tarafından Türk asıllı olup, ilim ehli bir aileye mensuptu. Babası Kemaluddin Ebu Bekr, Şafii fakihlerindendi. Küçük yaşta (muhtemelen beş yaşlarında) babasını kaybederek yetim kalan
Suyuti, akrabalarının yardım ve himayesinde büyüyerek tahsiline devam etti. Zamanın eğitim sistemine uyarak, henüz yedi yaşında iken, hafızlığını tamamladı, sahip olduğu üstün zekâ ve kabiliyeti ile, lüzumlu bütün bilgileri öğrendi. Hayatı hakkında geniş bilgiyi Husnu'l-Muhadara adlı eserinde bulmak mümkündür. (2)
Suyutinin gençlik yıllarında Mısır ve çevresi, ilmi faaliyetler bakımından oldukça hareketli bir yapıya sahipti. Genç
Suyuti, bu ilmi çevreden yeterince istifade etmesini bilmiş, yetkili ilim erbabınca verilen derslere devam ederek dini ilimlerde, lüzumlu bütün bilgilere sahip olmuştur. Bugyetu'l-Vu'ât adlı eserinden öğrendiğimize göre, (3) kendisinden en çok istifade ettiği hocaları arasında: Şihabuddin eş-Şarimsahi (?), Alemuddin el-Bulkini (868/1463), Şerafuddin el-Munavi (871/ 1466), Takıyuddin eş-Şumunni (872/1468), Muhyiddin Kâfiyeci (879/1474), Seyfuddin el-Hanefi (?), Siracuddin el-Bulkini (805/1403), Muhammed b. ibrahim eş-Şirvâni (?), Izzuddin el-Kinani (876/1471), Şemsuddin Muhammed es-Sahâvi (902/1496), Celaluddin el-Mahalli (864/1459) gibi âlimleri zikredebiliriz.
- Sehâvl: ed-Dav'u'l-Laıni, IV, 65.
- 2- a. g. e. 1, 188-195.
- 3- a. g. e. naşi rin önsözü, 10-12.
Tahsil hayatını devrin ileri gelen hocaları yanında tamamlayan
Suyuti, 17 yaşında iken (866/1462) Arapça okutmak üzere aldığı icazetle, ilk olarak ders ver-meye başlamıştır. Vaktini en iyi şekilde değerlendirmesini bilen müellif, bir yandan dersleriyle meşgul olurken, bir yandan da yazı hayatına başlamış, «Şerhu'l-Isti aze ve'l-Besmele» adlı ilk eserini kaleme almıştır.
ilmi şahsiyetini geliştirmede büyük payı olan tertipli çalışma azmi, son derece disiplinli yetişmesini sağlamış, vaktini boşa harcamadan, islami ilimlerin hemen her dalında geniş bilgi sahibi olmuş, bu bilgisini yazıya dökerek yüzlerce eser meydana getirmiştir.
Suyuti; sahip olduğu üstün zekâ, araştırma kabiliyeti ve öğrenme azmi sayesinde çok sayıda eser tetkikinde bulunmuş, her okuduğu eserden lüzumlu notlar almak suretiyle geniş bilgiler elde etmiş, bitmek bilmeyen azim ve gayreti sonucu, başta Arap dili ve edebiyatı olmak üzere; tefsir, hadis, fıkıh ve tarih dalında, temel kaynak niteliğini taşıyan, birbirinden değerli eserler yazmıştır.
Müellifimizin ilmi sahada gösterdiği üstün başarısı, Mısır'ın önde gelen medreselerinden (üniversitelerinden) olan Şeyhüniyye ve Baybarsiyye'de tedriste bulunmasını sağlamış, verdiği dersler, yetiştirdiği talebelerle ilmi kabiliyetini bu medreselerde göstererek, ulema arasında mümtaz bir mevkiye kavuşmuştur. Kaynakların verdiği bilgiye göre bu faaliyeti 40 yaşına kadar sürmüş, devlet erkanıyla devam eden münasebetlerini, araya giren bazı soğukluklar sebebiyle kesmiş, iki büyük medresede okuttuğu hadis ve fıkıh derslerini bırakmış, Nil nehri üzerinde bulunan Ravza'daki evine çekilmiş, bundan sonraki hayatını, ibadetle ve eser telifıne ayırmıştır.
Hayatının en olgun devresini sükunet içinde yaşayan müellifımiz, vefatına kadar devam eden yirmi senelik ömrünü, ismini ebediyete intikal ettirecek önemli eserlerin telifiyle geçirdi. İnsanlardan uzak,
kitaplarla başbaşa yaşadığı inziva hayatı, manevi yönde kendisine pek çok gelişmeler kazandırdı. Allah kelamını, Resülüllah'ın hadislerini mükemmelen bilmesi, islâm'ın altın çağı olan Sahabe devri ile müteakip devrin bütün ilmine ve ehline vakıf olması, gerçek imanın meyvesi olan takvayı yaşamasını sağladı. ilmi şahsiyetinden aldığı güçle, imanını kemale erdirme şerefine ulaştı.
İlim ve iman,
Suyutinin en kuvvetli güç kaynağı oldu. Güvenilir bazı kaynakların ifadesine göre, sayıları 600'e ulaşan eserleri, bu gücün verdiği tükenmez bir hızla yazıldı. Kerametleri, keşifleri, tayy-i zaman ve mekana nail olması, ulaştığı manevi hayatın birer meyvesiydi
Suyütinin yaşadığı bu manevi hayat olmasaydı yüzlerce cildi tutan bu kadar eserin yazılması kanaatımızca mümkün olmaz, bir insanın normal şartlarda bu başarıya ulaşması düşünülemezdi. İlimle ameli birleştirerek yaşadığı feyizli hayatı, 60 yaşlarına geldiği sırada, düçar olduğu hastalık sebebiyle çökmeğe başladı. Kısa süren hastalık devresinden sonra, (911/1505) senesi 19 Cemaziyelevvel Cuma sabahı vefat ederek, (1) Kahire yakınlarındaki Babu'l-Karafe mezarlığına defnedildi. Vefat haberi Şam'a ulaştığında, Ümeyye Camiinde gaib namazı kılındı. (2) Cenab-ı Hak, rahmetini üzerinden esirgemesin, kıyamete kadar nur içinde yatsın. Amin.
islam uleması içinde nadir görülen, çok sayıda eser sahibi müellifler arasın-da yer alan
Suyutinin, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, 600 e yakın eseri bulunmaktadır. Sayıları üzerinde, henüz ciddi bir araştırma yapılmış değildir. Bu rakam, muasır ulemadan olan ibnu iyas'ın verdiği rakamdır. (3) Hamid Vehbi, Meşahir-i islam'ında, (4) 548 eserin listesini vermektedir. Bu iki müellifin verdiği rakamlar, günümüze kadar henüz çürütülememiştir. ibnu imad'ın verdiği bilgiye göre, her gün üç defter dolusu yazı yazan
Suyuti için, (5) bu rakamlarda mübalağa aramak güçtür. Bu bakımdan verdiği eser sayısıyla; Suyütiyi, Islam aleminde ilk sırayı alan nadir ve velüd müellifler arasında saymak gerekir.
Suyüti eserlerini;
Kur'an ilimleri, Hadis, Fıkıh, Muhtelif Meseleler, Dil ve Edebiyat ile Usul, Beyan ve Tasavvuf olmak üzere, altı kısma ayırmıştır. Buna ayrıca, Tarih ve Adab gibi iki kısım daha ilave edilmiştir. (6) Günümüz ilim çevrelerinde çokça istifade edilen eserlerini, ayrı ayrı tahlil ve tetkik etmekten ziyade
, tercümemize konu olan
el itkan üzerinde durmak istiyoruz.
Kur'an ilimleri, özellikle tefsir ilmiyle yakından ilgilenen, Kur'an'ı, ilahi kelam olma dışında, ihtiva ettiği çeşitli yönleriyle öğrenmek isteyen herkesin zevkle okuyacağı,
el itkan fi Ulumil Kur'an Suyüti nin bu sahada kaleme aldığı değerli bir eseridir. Eser, yazıldığı asırdan itibaren günümüze kadar, islam aleminin her köşesinde okutulagelmiş, bu sahada bilgi edinmek isteyenlerin vazgeçilmez bir kaynağı olmuştur. Eser bu özelliğini, bundan böyle de devam ettireceği inancındayız. Bu inanç bizi, eserin dilimize kazandırılmasına sevketti.
- Ibnu'l-Imad: Şezerâtu'z-Zeheb, VIII, 555; Islâm Ansiklopedisi, X, 260.
- 2- Gazzl: el-Kevâkibu's-Saira, 1, 231.
- 3- Bedâi'u'z-Zuhur, IV, 83.
- 4- a.g.e., 1436-1454.
- 5- Şezerâtu'z-Zeheb, VIlI , 53.
- 6- Geniş bilgi için bkz. Islâm Ansiklopedisi, X, 260 ve devamı.
Matbu nüshaları arasından ikisini, tercümemize esas aldık. Asıl kaynağımız, Mustafa el-Babi el-Halebi tarafından 1951 de Mısır'da neşredilen üçüncü baskısı oldu. Bu baskının yanında, Muhammed Ebu'l-Fadl Ibrahim'in tahkikiyle 1967 yı-lında Mısır'da, Matbaatu'l-Meşhedi Huseyni'nin neşrettiği iki ciltlik kitaptan da faydalandık.
Tercümede asıl gayemiz, eseri dilimize aktarmaktır. Bu bakımdan eserde yer alan
, Kur'an ilimlerinden yerleşmiş teknik terim ve başlıklar aynen korunmuş-tur. Ayrıca âyetteki bazı kelimelere şahid olarak getirilen Arapça beyitler de şahid olma özelliğini koruması ve konunun daha iyi anlaşılması için, dilimize aktarılmaya çalışılmıştır.
Suyuti nin hemen her bahiste, işlediği konuya delil olarak getirdiği âyetler, Arapça metniyle olduğu gibi alınmıştır. Ayetler,
itkan'da çoğu zaman Arapça metne uygun, anlatılmak istenen maksada işaret edecek kadar birkaç kelimeyle alındığı için mealleri de o kadarıyla verilmiş; bazen de âyetler tamamlanmış, böylece okuyucuya kolaylık sağlama amacı güdülmüştür.
Arapça cümle yapısı ile
Türkçe cümle yapısı arasında mevcut farklılığı gidermek üzere, Türk dilinin cümle yapısına daha çok önem verilmiş, kapalı ifadelerle karşılaşıldığında, metne bağlı kalmadan mefhum mânaya yönelerek, terceme-nin akıcılığı göz önünde tutulmuştur. Müellifın işlediği bahisler arasında yer alan, «faide», «kaide», «tenbih», «fer» veya «fasıl» gibi kelimeler kaldırılmış, bunların yerine, verilen bilgiye başlık olacak ifadeler ilave edilmiş, aynı bahiste yer alan değişik mevzular birer başlıkla ayrılmış, aranan konuların kolaylıkla bulunması sağlanmıştır.
Müellifin istifade ettiği kaynaklardan aldığı nakil ve rivayetlerin tahkik ve tenkidine gidilmemiş,
itkan metni aynen kabul edilerek, başlıbaşına bir çalışma ve inceleme konusu olan bu husus, hedeflerimiz dışında tutulmuştur.
Eserin mukaddimesinde belirttiği gibi müellifımiz, sayıları yüz elliyi bulan, farklı kaynaktan istifade etmiştir. Bunların bir kısmı çokca bilinen eserler arasında yer alsa bile, bir kısmı ender bulunan yazma halindeki eserlerdir.
itkan, her birinde mevcut şahıs ve eser adlarına genişce yer vermiştir. Bu yönüyle de ayrı bir değer taşımaktadır.
Tercümede kullanılan dilin, kökleşmiş terim ve kelimelere sahip
Kur'an ilimlerinde yazılmış klasik bir eserin ilmi yapısına uygun bir dil olmasına dikkat edilmiştir. Eserde kullanılan,
Kuran ilimlerine ait, bir nevi teknik tabir haline gelmiş kelimelerin şekil değiştirerek bozulması düşünülmemiştir. Muhtevası itibariyle eser, özel bir ilim dalını ilgilendiren, daha ziyade tefsir, hadis, fıkıh, kıraat, sarf-nahiv, dil ve edebiyat gibi farklı konularda ön bilgilere sahip olan, bunlar hakkında bilgi edinmek üzere, yakın ilgi duyan kimselere hitap eden bir eserdir. Günümüzdeki modern ilimlerde sıkça görüldüğü gibi, Kur'an ilimlerine dair eserlerin de kendine has dili ve kelimeleri vardır. Bunların tahrif edilmeden korunmasında, gelecek nesillere aynen aktarılmasında büyük faydalar bulunmaktadır. Milli ve dini kültürlerde dil, geçmişi geleceğe bağlayan, bir milletin tarihinde çok önemli yeri olan, asırlık bir köprü gibidir. Bunun şuurunda olan milletler, geçmişin kültürün-den kopmamak, gelecek nesilleri bu şuurda yetiştirmek üzere, dillerini değişen modalar olmaktan kurtarmışlar, en ciddi kuruluşlarla kuvvetlendirmeyi, milli bünyelerinin kaçınılmaz temelleri olarak kabul etmişlerdir.
Tercemede bu önemli nokta daima göz önünde tutularak, eserin ele aldığı konuların ciddiyetine uygun kelimeler kullanılmıştır. Ne
itkan'ın
ilmi özelliği dışına çıkılmış, ne de, çok eski terkip ve kelimelere yer verilerek, Türkçe'nin kendine has akıcılığı ve güzelliği bozulmak istenmiştir.
ilmi eserlere yakışan bir dile bağlı kalınarak, orta yol seçilmiştir.
Bilindiği gibi
itkan dokuzuncu hicri asrın sonlarında yazılan, muhteva bakımından oldukça zengin bilgilere sahip bir eserdir. Tertib ve tanzimi, zamanın alışılagelmiş usulune göre yazılmış, uslübu yönüyle de bu usule bağlı kalmıştır. Müellif Kur'an ilimlerini, uzunluk veya kısalığına dikkat etmeden, seksen ana başlık altında toplamış, bazı başlıklarda teferruata giderek, bölümler arasındaki denge unsurunu düşünmemiştir. Bu özellikleri yanında
itkan, büyük ölçüde nakillere dayanan, konuyla ilgili bilgileri bir arada toplayan, lüzumlu ve yeterli bilgiler vererek münakaşa ve tenkidini yapan, sahasında kendini kabul ettiren bir eserdir.
Mukaddimesinde belirttiğine göre
Suyuti, talebeliği sırasında böyle bir eserin zaruretine inanmış, küçük yaşlardan itibaren kendini bu yönde hazırlamıştı. Karşılaştığı ılk eser, Celaluddin «Mevakıu'l-Ulum min Mevakiu'n-Nucûnn» adlı eseri olmuştur. Eseri dikkatle tetkik eden Suyüti, «et-Tahbir fi Ulümi't-Tefsir» adını verdiği
kitabıyla, bu sahada ilk çalışmasını ortaya koymuştur. Aradan kısa bir zaman geçince, Bedruddin ez-Zerkeşrnin el-Burhan fi Ulümi'l-Kur'an adlı eserini görmüş, eseri iyice tetkik etme fırsatını bulan
Suyuti, düşüncelerini şu kelimelerle açıklamıştır «Burhan'ı iyice tetkik etmekle sevincim arttı, Allah'a şükrüm çoğaldı, içimde canlanan azmim güçlendi. Böylece, tasarladığım kitabı dört elle yazmaya başladım. Bir çok lüzumlu bilgi ve konuları kitabıma yerleştirdim. Bölümlerini, Burhan'ın bölümlerinden daha uygun bir halde sıraladım, bazılarını birleştirdim, açıklığa kavuşması gerekenleri de açıkladım.»
Görüldügü gibi Suyütinin ana kaynağı Zerkeşinin Burhan'ı olmuş,
İtkan'ını adı geçen eserin temelleri üzerine oturtmuştur. Müellifin açıkça dile getirdiği bu hususu
, itkan'ın değişik konularında görmek mümkündür
.
Suyuti ele aldığı bölümlere, umumiyetle o sahada yazılan müstakil eserleri zikrederek başlar. Yaptığı tanzime göre, konu ile ilgili ana başlıklar açmadan, kaynaklardan sağladığı bilgileri belli bir sıra dahilinde verir, naklettiği bilgilerin, gere-kirse münakaşasına girer, görüşlerini, müellif ve eser adını vererek istifade ettiği kaynaklarla kuvvetlendirir. Bazı konuları işlerken teferruata girdiği halde, bazı konulan da son derece kısa işler. Bunun yanında, üzerinde durduğu bazı zayıf rivayetleri, zayıflığına işaret ederek alır.
Bu gibi rivayetler,
itkan'ın bütünü göz önüne alındığında, son derece az kalır. Çoğu sözlerini kaynaklara dayanarak verdiği halde “ka’le” denilir ki şeklindeki ifadelerle de nakillerde bulunur.
Bütün bunlara rağmen
itkan, Kur'an ilimleri ve Tefsir usulünü derli-toplu ele alan, her bahiste lüzumlu bilgiler veren, bu sahaya ilgi duyanlara büyük ölçüde yardımcı olan, bu özelliklerinden dolayı, günümüze kadar ilmi' değerini koruyan bir eserdir.
Sunduğumuz bu
tercümenin, eksiksiz ve mükemmel olduğu iddiasında değiliz. Her eserde; sevilen, beğenilen, takdir edilen yönler kadar, gözden kaçan hatalar ve eksiklikle yüzünden, tenkide açık yönler de bulunur. Yeter ki bu tenkitler, samimi ve yapıcı olsun, daha güzele, daha iyiye yönelebilmek için teşvik, edici özelliğini kaybetmesin. Yapılan her çalışma, verilen her eser, köklü bir gayeye da-yanır.
itkan'ın tercemesini sunmadaki gayemiz, her şeyden önce Allah Taala'nın rızasını kazanmak, beş asırdır ilmi değerini koruyan
itkan'ı anlamada, ilgi duyan her seviyedeki insanımıza hizmette bulunmaktır. Bu hizmeti bir ölçüde de olsa yerine getirebilmişsek, kendimizi bahtiyar sayarız. ( imam suyuti kuran ilimleri ansiklopedisi, el itkan fi ulumil kuran, itkan kuran ilimleri ansiklopedisi, suyuti el itkan, suyuti kuran ilimleri ansiklopedisi, madve yayınları, es suyuti el itkan fi ulumil kuran kitabı )
Doç Dr. Sâkıb YILDIZ, Dr. Hüseyin Avni ÇELİK
Erzurum, 14.1.1983
Suyuti 2 cilt takım el itkan fi ulumil kuran kuran ilimleri ansikolopedisi kitabı nı incele diniz.