Kuranı Kerim Türkçe Meali Sadece Türkçesi KILIÇ

Fiyat:
180,00 TL
İndirimli Fiyat (%51,7) :
87,00 TL
Kazancınız 93,00 TL
Geçici olarak temin edilememektedir. Temin edildiginde

Bu ürünün yerine tercih edebileceğiniz ürünler


Kitap             Kuranı Kerim Türkçe Meali, Arapça Metinsiz 
Meal              Elmalı Hamdi Yazır
Yayınevi        Kılıç Kitabevi      
Kağıt - Cilt     2.Hamur, Karton kapak cilt, Ciltsiz
Sayfa - Ebat  448 Sayfa - 16.5x24 cm, Orta Boy

   

 
Elmalılı Hamdi Yazır Kuranı Kerim Türkçe Açıklamalı Meali kitabını incelemektesiniz.
Kılıç kitabevi arapça metinsiz türkçe kuran meali kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.

 
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
 
 
      KUR'ÂN HAKKINDA
 
İlk insanın yaratılışından sonra, çeşitli aralıklarla gönderilen sayısız peygamberlerin insanlara tebliğ ettikleri dîn bir olunca, bu peygamberlerden bazılarına indirilen irili ufaklı kitapların da, birbirini teyid eden ve zaman ilerledikçe bazısı bazısına nisbetle daha mufassal ve daha mükemmel olarak gelen tek bir dinin kitapları olduğu anlaşılır. Nitekim Mâide sûresinin birbirini takip eden 44-48. âyetlerinde bu hususa da işaret edilerek şöyle buyurulmuştur: "İçinde nûr ve hidayet bulunan Tevrat'ı elbette biz indirdik.... Biz Tevrat 'ta onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (olmak üzere kısası) farz kıldık... Onların izleri üzere (gitmesi için, arkadan), önceden gönderilmiş olan Tevrat'ı tasdîk edici olarak Meryem oğlu îsâ'yı gönderdik; ona da, hem kendinden önceki Tevrat'ı tasdîk etmesi, hem de Allah'tan korkanlara hidayet ve öğüd olması için, içinde hidayet ve nûr bulunan İncil'i verdik... (Ey Muhammedi) Sana da, kendinden evvelki kitabı tasdîk edici ve ona şâhid olmak üzere, hak ile Kur'ân'ı indirdik..."
 
Bu âyet meallerinden anlaşılan ve hiçbir şüpheye mahal bulunmayan gerçek manâ şudur ki, Allah, bir takım şerîat hükümlerini ihtiva eden Tevrat'ı, tek bir dînin, yani İslâm'ın kitabı olarak Musa'ya indirmiş, sonra Tevrat hükümlerini teyid ve tasdîk etmek üzere îsâ'ya İncil'i vermiş, son olarak da, yine aynı dinin kitabı olmak ve kendinden önceki kitapları tasdîk etmek üzere Peygamberimiz Muhammed (s.a.s.)'e Kur'ân'ı indirmiştir. Buna göre, her üç kitabın da, ayrı ayrı peygamberlere gönderilmiş olsa bile, zaman içinde giderek tekamül eden ve Kur'ân ile son şeklini alan İslâm'ın kitapları olduğu anlaşılır. Ne var ki, bu kitapların ilk ikisi, Tevrat ve İncil, yahudî ve hıristiyan olduklarını iddia ederek kendilerini İslâm'dan ayıran kavimlerce tahrif edilip asılları ortadan kaldırılmış, böylece asıl müslümanlara, bu iki kitaba sadece isim olarak inanmak kalmıştır. Kur'ân ise, Hazreti Peygambere vahyedildiği şekilde ve hiçbir değişikliğe uğramadan, bir hidayet rehberi olarak günümüze kadar muhafaza edilmiştir; kıyamete kadar da öyle kalacaktır; çünkü onun muhafazasını Allah tekeffül etmiştir.

Kur'ân-ı Kerîm Allah Kelâmından oluşan bir kitaptır ve onun Allah kelâmı olduğunda en ufak bir şüphe yoktur. Her kim kalbinde böyle bir şüpheye yer verirse, îmanını ve İslâm'ını yitirmiş olur; çünkü Allah'ın kitaplarına ve dolayısıyla Kur'ân'a inanmak, İslâm'da îman esaslarındandır. Ona inanmayan kimse, îmanını yitirmiş olduğundan kâfir ismine müstehak olur ve Allah'ın rahmetinden uzak kalır. Hacc sûresinin 55. âyetinde kâfirlerin bu halinden söz edilerek şöyle buyurulmuştur: "Kâfirler, ölüm kendilerine gelinceye, yahut müstesna bir günün azabı gelip çatıncaya kadar Kur'ân'dan şüphe içindedirler."
 
Kur'ân'a îman, Kur'ân'da yer alan Allah'ın emir ve yasaklarına, helâl ve haramlarına uymayı gerektirir. Nitekim Hazreti Peygamberin ahlâkını soran bir kimseye, Hazreti Âişe, "sen hiç Kur'ân okumaz mısın? Peygamberin ahlâkı Kur'ân idi" demiştir.

Allah'ın haram kıldığını haram bilmek, helâl kıldığını da helâl bilmek, yine îmanın gereklerindendir. Eğer bir kimse, ister kasıdlı, ister kasıdsız olsun, Allah'ın haram kıldığı bir şeye helâldir derse, yahut helâl kıldığı bir şeyi haram ederse, Allah'a iftira etmiş olur. Bu konuyla ilgili olarak, Nahl sûresinin 116. âyetinde şöyle buyurulmuştur: "Dillerinizin yalan vasfetmesi dolayısıyle, şu helâldir, bu haramdır, demeyin; aksi halde, Allah 'a iftira etmiş olursunuz. Allah 'a iftira edenler ise, asla felah bulmazlar."

Allah Ta'âlâ tarafından Hazreti Peygamber'e vahiy yoluyla gönderilmiş ve gönderildiği anda yazıya geçirilmiş olan Kur'ân-ı Kerîm, her birinin özel ismi bulunan ve sûre denilen 114 bölümden meydana gelmiştir. Her sûrenin birbirinden farklı sayılarda âyetleri vardır. Kur'ân-ı Kerîm'in mukaddimesi mahiyetinde olan Fatiha Sûresi nazarı dikkate alınmazsa, 286 âyetten müteşekil olan Bakara Sûresi, Kur'ân'ın başında, 5 ilâ 10 âyetli en kısa sûreleri ise, sonunda yer almıştır. Bu bakımdan Kur'ân'da uzun sûrelerden kısa sûrelere doğru geçişi gösteren bir tertibin bulunduğu dikkati çeker.

İtikad, ibadet ve ahlâkla ilgili konularda, mukaddes kitapların getirdikleri hükümler arasındaki bu benzerlik, hepsinin de tek bir kaynaktan neş'et ettiklerini ve hepsinin de tek bir gayede birleştiklerini gösterir. Gerek Tevrat ve gerekse İncil ve Kur'ân, hepsi de Allah Ta'âlâ tarafından indirilmiş olmaları dolayısiyle menşeleri, hepsi de Allah'ın tek olan dinine davet etmeleri dolayısıyle de gayeleri bir olan kitaplardır ve hiçbir din mensubunun bu gerçeği inkâr etmemesi gerekir.

Ne var ki, gerek yahudiler ve gerekse hıristiyanlar, Allah'ın bir olan dinini parçalamışlar, kendi hevâ ve heveslerine uygun bir takım sapıklıklara din diyerek Yahudilik ve Hıristiyanlık adı altında inanmışlar, sonra da biribirlerini kötülemeye çalışmışlardır. Bakara Sûresinin 113. âyetinde de açıklandığı gibi, yahudiler, hıristiyanları itham ederek, hak yol üzerinde olmadıklarını ileri sürmüşler, hıristiyanlar da yahudiler hakkında aynı iddiada bulunmuşlardır. Oysa ellerinde bulunan kitaplar, biribirlerini tasdik ederek ve kendilerinden sonra gelecek olan kitap sahibi peygamberleri haber vererek kendilerini tek bir yola davet ediyorlardı ve eğer bunlar kendi kitaplarına îman etmiş olsalardı, yolları ayrılmaz, son gelen peygambere ve ona indirilen Kur'ân'a da îman ederlerdi.

İşte, İslâmiyet geldiği zaman kitap ehlinden olan ve Allah'a, Allah'ın birliğine, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe inanmaları gereken yahudi ve hıristiyanların gerçek durumları bu idi. Bu halleriyle onların, diğer sapık din mensuplarından hiçbir farkları yoktu.

Takdim ettiğimiz bu çalışmanın, bütün okuyucularımız için faydalı ve hayırlı olmasını Cenâb-ı Hak'tan niyaz ederiz. ( Kuranı Kerim Türkçe Meali, Arapça Metinsiz, Meal Elmalı Hamdi Yazır, Kılıç yayınları, Türkçe açıklaması, kılıç kitabevi, kuranın türkçesi, sadece türkçe kuran, türkçe açıklamalı, büyük boy meal, orta boy sadece meal )
 
KILIÇ YAYINEVİ

 

 
Kılıç kitabevi arapça metinsiz türkçe elmalılı hamdi yazır kuranı kerim meali kitabı nı incele diniz.
Diğer Özellikler
Stok Kodu9786058671409
MarkaKılıç Kitabevi
Stok DurumuBu ürün geçici olarak temin edilememektedir.
9786058671409
En yeni ürünler
Güvenli teslimat
Kampanyalı ürünler
Piyasadaki en iyi fiyat

PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.