Kitap Kuranı Kerim ve Açıklamalı Meali
Meal Komisyon
Yayınevi Diyanet Vakfı Yayınları
Kağıt Cilt Sarı şamua, Bez Cilt
Sayfa Ebat 636 Sayfa, 14x21 cm, Hafız boy, Roman Boy
Yayın Yılı 2017
Yayın No 673
Hazırlayan Meal Heyeti : Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Ali Özek, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Doç. Dr. Ali Turgut
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları tarafından hazırlanan Kuranı Kerim ve Açıklamalı Meali kitabını incelemektesiniz.
Diyanet Vakfı HAFIZ BOY Kuranı Kerim Meali kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
kuranı kerim ve açıklamalı meali diyanet vakfı yayınları
ÖNSÖZ
Başlangıçta Dünya İslâm Birliği'nin talebi üzerine hazırlanan ve ilk baskısı 1982 yılında gerçekleştirilmiş olan bu
meal, işbölümü esasına göre yapılan bir çalışma ürünü olarak ortaya çıkmıştı. Bu çalışma çerçevesinde heyet üyelerinden
Ali Özek 1-48, 581-604;
Hayreddin Karaman 76-126;
Mustafa Çağrıcı 49-62. 281-358;
İbrahim Kâfi Dönmez 63-75, 358-420, 561-580;
Sadreddin Gümüş 127-280;
Ali Turgut 421-560. sayfaları
tercüme etmiş ve açıklayıcı notlar koymuşlardı.
Daha sonra, gerek heyetin bilgisi dışında yapılan ilâvelerin çıkarılması ve baskı hatalarının düzeltilmesi, gerekse
mealin ve açıklamaların
heyet halinde gözden geçirilmesi için üçerli gruplar halinde ve tam heyet olarak birkaç müşterek çalışma yapılmıştır.
Bu
meal, açıklamalardan anlaşılacağı üzere bir kişinin değil, bir
heyetin eseridir. Bir âyeti, asıl manası ve hükmü değişmeksizin birkaç türlü ifade etmenin mümkün olduğu yerlerde heyet üyelerinin üslûplarına dokunulmamış, böylece erişilmez güzelliklere, meal çerçevesinde ifade edilemez mânâ ve sırlara sahip
ilâhî kitabın zenginliği, küçük bir ölçekle de olsa
meale yansıtılmıştır.
Kur'ân-ı Kerim, derinliği ve genişliği sonsuz bir deniz gibidir. Bugüne kadar yapılmış bulunan
tefsir, tercüme ve açıklamalar insanlara, o sonsuz denizden birer parça sunmuştur. Heyet olarak bu saadet denizinde bir müddet sizin için keşfe çıkmış olmaktan ve size bazı güzelliklerini sunmuş olmaktan mutluyuz.
Son
heyet çalışması sırasında ani bir rahatsızlık sonucu vefatından derin hüzün duyduğumuz
Doç. Dr. Ali Turgut'u hayırla yâdediyor, kendisine Cenab-ı Allah'tan rahmet ve mağfiret diliyoruz.
Cenab-ı Mevlâ'dan niyazımız, cümlemizi dünyada imandan ve
Kur'ân'dan mahrum bırakmaması, hitabını anlama ve bütünüyle hayatımıza yansıtma cehdimizde inayetini lütfeylemesidir. (
diyanet vakfı kuran meali, Türkiye diyanet vakfı kuranı kerim meal, kuranı kerim ve açıklamalı meal, hafız boy diyanet vakfı meal, kuranı kerim meali, kuran kedrim meali diyanet, ucuz kuran meali , kuran meali diyanet yayınları )
HEYET
KUR'AN ve MEAL
Kuran bir hidayet ve i'câz kitabıdır. O, insanlığı doğru yola iletmek üzere gönderilmiş eşsiz bir mucizedir.
"Kuran", kelime olarak "okumak" anlamında bir mastardır. Ancak, dünyada en çok okunan ve okunacak kitap olduğu için ism-i mef’ul anlamında kullanılmıştır. Mushaf'ın tamamına Kur'an denildiği gibi, bir kısmına hatta bir âyetine de Kuran denir. Kur'ân-ı Kerim'in başka adları da vardır; fakat en yaygın olanı Kur'an'dır. Diğer adlarından bazıları şunlardır: Kitâb, Furkan, Zikr, Tenzil.
Meşhur olan sıfatları arasında da şunlar sayılabilir: Mübîn, kerîm, nûr, hüdâ, rahmet, şifâ, mev'ıza, büşrâ, beşîr, nezîr, azîz.
Çeşitli özelliklerini gözönünde bulundurarak Kur'an'ı şöyle tanımlamak mümkündür:
"Kuran, Hz. Muhammed'e 23 yıllık peygamberlik süresi içinde, Arap dilinde ve vahiy yoluyla indirilen, Fatiha süresiyle başlayıp Nâs süresiyle biten, mushaflarda yazılı olup mütevâtir olarak nakledilegelen, tilâvetiyle ibadet edilen mucize kelâmdır."
Kur'an'ın 23 yıl boyunca değişik sebeplere ve şartlara göre farklı zamanlarda inzal buyurulması, onun, irşat ve ıslah etmek istediği insanın psikolojisine uygun bir tedavi ve terbiye yöntemi izlemesi ile yakından ilişkilidir. Zira akıl sahibi bir varlık olan insan, öğrenme, kavrama ve intibak etme yeteneğini haizdir. İnsanın, herhangi bir şeye alışıp intibak etmesi gibi, öğrenip alışkanlık haline getirdiği bir davranışı terketmesi de zaman ve çaba gerektirir. İşte bu sebebe bağlı olarak
Kuran zaman aralıklarıyla inmiştir.
Hz. Peygamber
Kuranı vahiy olarak almış, kendi tarafından hiçbir şey ilâve etmeden ve hiçbir eksiltme yapmadan onu aldığı şekliyle ümmetine tebliğ etmiştir.
Kuran, lafızlarıyla ibadet edilen bir
kitaptır. Namaz gibi temel ibadetlerde okunmasının yanısıra
Kur'an'ı ayrıca okumak, dinlemek, yazılarına bakmak, başkasına
okutmak ve öğretmek de ibadettir.
Namaz kılmak farz olduğu gibi, Kur'ân'dan, namazlarda okunacak miktarı öğrenip ezberlemek de farzdır. Bu farizayı yerine getirmek
Kur'an tercümesini ezberlemekle mümkün değildir; bir başka anlatımla,
Kur'an tercümesi ile namaz kılınmaz. Her Müslüman, biraz gayret sarfederek
Kuranı aslından
okumayı öğrenmelidir. Şu var ki,
Kur'an'ın tercüme ve tefsirlerini okumak da sevaptır.
Kur'an, lafzı ve manasıyla mucizedir.
Kur'an'ın mucize oluşu, onun benzerinin insanlar tarafından meydana getirilmesinin mümkün olmadığı gerçeğini ifade eder. Gerçekten,
Kur'ân-ı Kerim, inişi,
okunuşu, yazılması, muhafazası, tertip ve tanzimi, meseleleri ele alış tarzı, ahiret âleminden bilgi vermesi, verdiği haberlerin doğruluğu gibi pek çok hususta, insanlar tarafından telif ve tertip edilen eserlerden tamamen farklıdır.
Üslûp bakımından da
Kuran, hiçbir esere benzemez. Zira insanların meydana getirdiği eserler ya şiirdir veya nesirdir.
Kur'an ise, ne şiirdir ne de nesirdir. Ayrıca
Kur'an'da, hiçbir eserde görülmeyen zengin ve eşsiz bir musikî vardır. Bu musikîyi yansıtmak için
Kuran ın tamamı tecvîd ve tertîl ile
okunur.
Kur'an Allah kelâmı olduğundan kadîmdir (ezelîdir); onun için
Türkçe'de
Kur'an "Kelâm-ı Kadîm" diye de anılır. Bizim dillerimizle
oku duğumuz, kulaklarımızla işittiğimiz, kalemlerimizle yazdığımız, gözlerimizle gördüğümüz, ellerimizle tuttuğumuz, mushaf, kadîm olan aslın madde âleminde tezahüründen ibarettir.
Kur'an'ın kadîm olan aslı levh-i mahfuzdadır. Kur'an önce levh-i mahfuzdan Beytü'l-izze denilen bir makama topluca indirilmiştir ki, buna "inzal"; oradan parça parça Cebrail (a.s.) vasıtasıyla vahiy olarak Peygamberimize gönderilmiştir ki buna da "tenzil" denir.
Esasen Hz. Peygamberin bütün tebliğleri vahiy kaynaklı olmakla birlikte, bunların hepsi
Kur'an kapsamına girmez. Şöyle ki: Allah tarafından vahiy olarak indirilen -ve yukarıdaki tarif çerçevesine giren- lafızlara "
Kuran ", manası vahyedilip lafızları Peygamber Efendimiz tarafından Yüce Allah'a nisbet edilerek söylenen sözlere "hadis-i kudsî", bunların dışında Hz. Peygamber'in kavil, fiil ve takrirlerini (onaylarını) aktaran sözlere de "hadis-i nebevi" (kısaca "hadis") adı verilir.
Kur'an Arapça olarak bütün insanlığa gönderilmiştir. Buna göre, Kur'an'ı insanlara tebliğ etmenin iki yolu vardır: Ya bütün insanlara Arapça'yı öğretmek, yahut Kur'an'ı başka dillere
çevirmek. Bütün insanlara Arapça'yı öğretmek imkânsızdır ve buna gerek de yoktur. Nitekim Kur'an'da, muhtelif dillerin varedildiği ve bunun Allah'ın varlık ve kudretinin delillerinden olduğu belirtilmiştir. Bu durumda Kur'an'ın başka dillere çevirilmesi gereği ortaya çıkmaktadır.
Esasen, Kur'an'ın bütün insanlığa ulaştırılması iki şekilde gerçekleşebilir:
Lafizlarıyla ibadet edilen bir
kitap olması sebebiyle
Kur'an'ın Arapça metninin bütün insanlara ulaştırılması. Böylece herkes, onu
okuma, dinleme, ezberleme, ibadetlerinde
okuma, manasını anlamadığı halde onunla duygulanma imkânına sahip olur. Nitekim asırlardan beri Müslümanlar, Kur'an'ın Arapça aslını okumakta, hatta hafızlar onu baştan sona ezberlemekte ve kıraâtıyla duygulanıp duygulandırmaktadırlar.
Kur'an'ın Arapça'dan başka dillere tercüme edilmesi ve -Arapça dahil- değişik dillerde tefsirinin yazılması. Bu nokta gözönünde bulundurularak, Kur'an günümüze kadar dünya dillerinin pek çoğuna
tercüme edilmiş, bazı dillerde de
tefsiri yapılmıştır. Kur'an'ın anlamını harfi
tercüme yoluyla başka dillere aktarmak mümkün olmadığından, bu alanda yapılan çeviriler (sözlükte "varılacak sonuç" manasına gelen) "meal" terimiyle anılır.
Şurası bir gerçek ki, dünyada hergün çok sayıda insan, gerek
Kur'an'ın aslını
okumak ve dinlemek suretiyle gerekse
Kur'an tercümelerini okuyarak Müslüman olmaktadır. Bu da. Kur'an'ın lafız ve manasıyla mucize oluşunun ve bütün zamanlarda tazeliğini koruyuşunun çarpıcı delillerinden biridir.
Kur'an'ın tercüme ve tefsirleriyle eşsiz yönleri ortaya konurken, çok sayıda insan kıyamete kadar bu yolla hidayetten nasibini alacaktır.
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Kuranı Kerim ve Açıklamalı Meali kitabını incele diniz.