Kitap Kutül Kulub, Kalplerin Azığı
Yazar Ebu Talib El-Mekki
Yayınevi İz Yayıncılık
Kağıt Cilt Sarı Şamua kağıt - 4 Cilt takım, Kalın Ciltli
Sayfa Ebat 1.802 Sayfa - 16x24 cm
İz Yayıncılık Kûtül Kulub, Kalplerin Azığı adlı kitabı incelemektesiniz.
4 Cilt Ebu Talib El-Mekki El Kutül Kulub, Kalplerin Azığı kitabı hakkında yorumlarıoku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları bilgiyi aşağıda geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
EBU TALIB EL MEKKİ
Kutül Kulub, Kalplerin Azığı
fi mu'ameleti'l-mahbûb ve vasfi tarîki'l-mürîd ilâ makdmi't-tevfıîd
Maneviyat geleneğimizin büyük üstâdlarından Ebû Tâlib el-Mekkî, islâm şeriatını marifet ışığında açıklamış
ünlü bir mutasavvıf... Ömrünü şeriat ile tasavvufu bütünlemeye adamış, bu ikisini birbiriyle çelişen yollar biçiminde algılayan çevreleri orta yola çekmeye çalışmış bir zâhid... Kûtü'l-Kulûb onun baş eseri... Fıkıh-tasavvuf bütünlüğünün derin bir vukufla işlendiği büyük bir islâm klasiği... Bu eser, "Şeriat eksenli tasavvuf anlayışındaki öncü niteliğiyle Gazzâlî ve Abdülkâdir Geylânî gibi ünlü şahsiyetleri de beslemiş büyük bir sentez! Allah'ın gösterdiği yola giren, bu yolda olmanın kıvancını duyan herkes için vazgeçilmez bir yol azığı...
Sunuş
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Tasavvuf, İslâm'ın dününde olduğu gibi bugününde de etkinliğini sürdüren bir akımdır. Bu yola gönül verenleri, kimi zaman tekke ve zaviyelerde tefekkür ve riyazet ile nefs mücahedesi yaparken, kimi zaman da serhat boylarında ve yad ellerde cihad ve tebliğ farizalarını ifa ederken görmemiz mümkündür. Orta Asya bozkırlarında yaşayan Şamanist Türkleri İslâm ile tanıştıran onlarken, Orta Afrika'nın balta girmemiş ormanlarına Tevhid nurunu taşıyanlar da yine onlardır. Bu yolun yolcuları hakkında söz söylerken çokları için özveride bulunulması neredeyse imkansız olan sıcak bir yuva, gönül hoşluğu saçan bir eş, boy boy çocuklar ve üstüste yığılı malları bir kenara iterek kendini Allah yoluna adamış insanları unutmamak gerekir.
Tasavvuf, herşeyden önce bir gönül mesleğidir. Bu mesleğe girenler, tarikatlarının, şeyhlerinin ve dergahlarının farklılığına rağmen, hedefte bir olduklarının şuuruna sahip olmalıdırlar. Fıkıh mezhepleri, nasıl ameli konularda daha doğru olana ulaşma çabası içinde olmuşlarsa, tarikatlar da kalbi konularda daha yükseklere ulaşma çabası içinde olmuşlardır. Bu hakikat, gözden uzak tutulmamalı ve müridler farklı tariklerine rağmen aynı yolun yolcuları olduklarını unutmamalıdırlar. Bu noktada Yunus Emre'nin şu beytini hatırdan hiç çıkarmamak gerekir:
Bir kez gönül kırdın ise, bu kıldığın namaz değil, Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil.
Müslümanların yeniden varolma mücadelesi verdiği bir devirde, bu şuura sahip olanlara düşen; ayrılık noktalarını değil birlik noktalarını çoğaltmaya çalışmak ve Allah Teala'nın sağlam ipine topyekün sarılmaktır. Şeriat ile tarikatı ayrı yollar gibi göstererek müslümanları tarikat ehli, şeriat ehli diye farklı kutuplara itenlere verilecek cevap, devrin tefrik değil te'lif devri olduğunu hatırlatmaktır. 'Kol kırılır, yen içinde kalır misali, fikrin gelişmesi, cemaatin fikren diri kalması için yapılan müzakere ve sohbetlerde, kafirlere karşı celal sahibi, farklı düşünen müslümanlara karşı merhamet dolu olunmalıdır.
Marifet yoluna girenler, Şeriat ilminin ehemmiyetini elbette daha iyi takdir eder ve bu ilimleri kazanmak için de çaba sarfederler. Bunun aksini düşünmek, marifet ehli hakkında sui zan beslemektir. Bundan Yüce Allah'a sığınırız. Yolların çokluğu, gidilen yerin kıymetini gösterir. Kimi kısa, kimi uzun olabilen bu yolların hepsi de Rahman'a çıkmaktadır. Öyleyse yolların çokluğuna kızmak yerine sevinmek gerekir. Varılacak yer, Rahman'ın huzuru olduğuna göre, O'na giden yollarda seyredenlerin itişip kakışmak yerine birbirlerine sevgi ve saygı duymaları gerekir.
İşte bu ruh ve hislerle elinizdeki değerli eseri dilimize kazandırmayı uygun gördük. Bu şaheser, İmam Gazzali'nin dev eseri İh-yâu Ulûmi'd-dîn'i hazırlarken başvurduğu temel kaynaklardan biri olmuştur. Şeyh Ebu Talib el-Mekkî (ra) şeriat ile tarikat arasındaki köprüyü maharetli bir mimar gibi inşa ederken, kendinden uzun asırlar sonra gelecek İmam Gazzali'nin (ra) işini de hayli kolaylaştırmıştır.
Kaynak eserlerin hemen tamamında olduğu gibi bu eserin aslında da metinde geçen ayet ve hadislerin yerleri belirtilmediği için, bunları elden geldiği kadar tahric etmeye çalıştık.
İmla konusunda uzatma işaretini (A) asgari ölçüde kullandık. Böylece klasik metin tercümelerindeki okumayı zorlaştıran işaret yoğunluğunu bir ölçüde gidermeye çalıştık. Bu konudaki tercih ve sorumluluğun mütercim olarak şahsımıza ait olduğunu belirtmek isteriz.
Kûtü'l-Kulûb'un tercümesinde Hicri 1306 yılında Kahire'de el-Matba'atüi-Meymeniyye tarafından kurşun harflerle basılan ve Lübnan'da Darüi-Fikir tarafından ofset basımı yapılan nüshayı esas aldık.
Kalplerin Azığı'nın aç kalplere azık ve kalp gözünden bakanlara ışık olmasını ümit ederiz. Başarı yalnız Allah'tandır.
Yayına hazırlayan
Muharrem Tan
EBÛ TÂLİB el-MEKKÎ
Sünnî tasavvufun önde gelen isimlerinden meşhur sufi ve muhaddis Şeyh Ebu Talib el-Mekkî (ra) İran asıllı Cebel halkındandır. Fakat Mekke'de yetiştiği için el-Mekkî nisbesiyle anılmıştır. Tam adı, Muhammed b. Ebi'l-Hasan Ali b. Atiyye el-Harisî'dir. Doğum tarihi tam olarak bilinmemektedir.
YAŞADIĞI DÖNEM
Gençlik yıllarında hayatının büyük bölümünü nefs mücahedesi ve riyazetle geçiren Şeyh Ebu Talib'in hadis aldığı hocalar arasında Ali b. Ahmed el-Masisi ve Ebu Bekir el-Müfid'i görmekteyiz. Meşhur müfessir İbni Mücahidin dostu olan İbni Salimin de talebesi olmuştur.
Yetiştiği Mekke'den ayrıldıktan sonra Basra'ya giden Şeyh Ebu Talib, orada Salimiye mektebine katılmıştır. Salimiye mektebi, Sehl et-Tüsteri tarafından kurulmuş ve naslara dayalı bir kelam mektebidir. Adını, Sehl'in büyük öğrencisi Ebu Abdullah Muhammed b. Salim ve onun oğlu Ebu Hasan Ahmed b. Salim'den almıştır.[1]
Basra'da kurulan ve sufi temayüllere sahip olan bu mektebin başlıca fikirleri şunlardır:
- Allah Teala, her an yaratıcı olmaktan geri durmaz; yaratılmamış olan işi böylece onu her tarafta, bilhassa KuFan okuyan her okuyucunun dilinde aynı değerde olarak hazır kılar.
Allah Teala'nın yaratılmamış bir iradesi (=meşî'et) ve yaratılmış olan kararları (=irade) vardır. Bununla Allah Teala kendilerinin günahkar olmalarını istemeden, yaratılmışların hataları mey
dana gelir. Şeytan, en nihayet Allah'a itaat etmiştir. Allah Teala, Kıyamet gününde bir insan suretinde temessül etmiş bir halde, bütün yaratılmışlar tarafından bila vasıta idrak edilebilir bir şekilde görünecektir (=tecelli).
- Şeriatın tatbiki, iradi bir uyma cehdi ile tahakkuk eder (=ik-tisab). Sabır, sevinmeden daha iyidir. Peygamberler, evliyadan üstündürler. Hikmet, imanın aynıdır.
- Sufiyane ittihad, mümin için ezelden beri tayin edilen nisbet-te, kendi şahsiyetinin ilahi 'ben'in şuurunu kazanmasıdır (=sirru'r-rububiyet).
Sayıları onaltıyı bulan bu ilkelerden on tanesi, Geylanî'nin Gunye adlı eserinde aynen tekrarlanmıştır.[2]
Şeyh Ebu Talib'in de mensubu olduğu Salimiye mektebinin ne derece isabetli görüşler ihtiva ettiğinin bir göstergesi de, Ebu Bekir el-Vasiti'den başlayarak sünni mutasavvıfların çoğunluğunun bunlara intisap etmesidir. İmam Gazzali de hayatının ikinci devresinde bu temayüle sahip olanlardandır. Şu halde müellifimiz, Ehli Sünnet'in tasavvufı sahada sahih bir şekilde anlaşılması ve tatbik edilmesi noktasında hayati bir rol üstlenmiş bulunmaktadır. Kendisi riyazet ve nefs mücahedesinde o derece ileri gitmiştir ki rivayete göre bir ara yemeği terkedip sırf ot yemekle iktifa ettiği için cildinin yeşermeye başladığına şahit olunmuştur. Yayına hazırladığımız değerli eseri de, onun bu ihlaslı muamelesinin ve derin tefekkürü ile sünnet bilgisinin canlı bir timsalidir. Mekkî hicrî 386 (miladî 1006) yılında Bağdat'ta vefat etmiş ve Mâlikiye mezarlığına defnedilmiştir.
ESERLERİ
Şeyh Ebu Talib el-Mekkî'nin en iyi bilinen eseri Kûtü'l-kulûb yani Kalplerin Azığı adlı kitabıdır. Bu kitabı dışında varolduğu rivayet edilen kitapları şunlardır:
- el-Beyân eş-Şaft. Bu eser tam olarak elimize ulaşmamış olup Muhammed b. İbrahim el-Rundî tarafından izahları yapılan kısımları bize ulaşmıştır.
- İlk meşhur sufilerden bahseden bir kitabının daha bulunduğu rivayet edilmiş, fakat kısmen de olsa bize ulaşmamıştır.
Şeyh Ebu Talib el-Mekkî'nin en mühim eseri olan Kûtü'l-kulûb, sünni tasavvufun en bariz kaynaklarından biri olduğu gibi İmam Gazzali'nin değerli eseri îhyâû Ulûmi'd-dîn'in de ana kaynaklarından biridir. İmam Gazzali, sözkonusu eserini yazarken bu kitaptan oldukça faydalanmıştır.[3]
Kûtü'l-kulûb, nazarî olmaktan çok amelî bir eserdir. Kitabın 48 faslının içinde tasavvufı konular dışında kelam, fıkıh ve hadise de önemli miktarda yer verilmiştir. Konular ele alınırken, önce Kufan ayetleri, ardından Allah Resulü'nün (sav) hadisleri, ardından Sa-habi sözleri ve tabiun ile sonrakilere ait vecizelere yer verilmiştir.
Kûtü'l-kulûb, tasavvufî mahiyette bir eser olmasına rağmen sadece bu sahadan değil, aynı zamanda şeriat ile alakalı meselelerden de etraflıca bahsetmektedir. Bu da müellifi, halen bilinen ve tasavvuf ile şeriat arasında köprü kurmaya çalışan sufilerin belki de ilki kılmaktadır. Onun açtığı bu yoldan daha sonraları İmam Gazali gibi nice kıymetli zevat yürümüşlerdir.
Kûtü'l-kulûb, sünni tasavvufun önemli kaynaklarından biri olması itibarıyla kimi zaman şerhler yazılarak açıklanmış, kimi zaman da ihtisarlar yapılarak özetlenmiştir. Şimdi bunlara işaret etmek istiyoruz:
- Muhammed b. İbrahim b. Abbâd el-Nefzî, el-Rundî (Ö. H. 791) tarafından kitabın zor anlaşılan birtakım kısımları şerhedil-miştir.
- Muhammed b. Halef b. Said el-Endelusî (Ö. H. 485) tarafından el-Vusûl ile'l-garazii-matlûb min cevahiri Kûtii-kulûb adıyla ihtisar edilmiştir.[4]
- Derviş Abdülkerim b. Ali tarafından (H. X. asır) bir kez daha ihtisar edilmiştir.[5]
- Ebu Abdullah et-Tabersî b. Abdillah el-Mühtedî bi-nûrillah tarafından tehzib edilmiştir.[6]
- Bir başka muhtasar Hüseyn b. Main (Ö. H. 870) tarafından yapılmıştır.[7]
Kûtüi-kulub'un Kahire'de basılan matbu nüshası (H. 1310) dışında el yazması olarak bulunduğu yerlerden bir kısmı da aşağıda sıralandığı gibidir:
- Reisül Küttab-489 (352 vr. tr. H. 922)
- Nafiz Paşa-436 (252 vr. tarihsiz)
- Ayasofya-2001 (343 vr. tr. H. 598)
- Yeni Cami-723 (240 vr. tr. H. 574)
- Fatih-2766 (c. I 212 vr. H. IX yy; c. II 212 var. tr. H. 877)
- Laleli-1478 (399 vr. tr. H. 1127)
- Feyzullah Ef.-1267 (c. I 292 vr. tr. H. VII yy; c. II 236 vr. tr. H. VII yy. c. III 232 vr. tr. H. 570)
- el-Ahmediyye/ Tunus No: 3560-3562
- Taşkend-3134
10.Tal'at/Kahire Tasavvuf-1544 (179 var. tr. H. 492)[8]
[1]İslam Ansiklopedisi, c. X s. 133; Prof. F. Sezgin, a.g.e. s. 488.
[2]İslam Ansiklopedisi, c. X s. 134.
[3]İslam Ansiklopedisi, c. X s. 134; Prof. F. Sezgin, a.g.e. s. 488.
[4]Bu muhtasarın el yazma nüshaları: Paris-2016 53B-141B.
[5]Bu muhtasar, müellif hattıyla mevcuttur: Köprülü II/329/4 41B-94B.
[6]Nüshaları: Fatih-2765 344 varak halinde H. 575 tarihine aittir.
[7]El yazma nüshası: Saray Hazine-235 259 vr. H. 1085 tarihli.
[8]El yazmaları referansları: Prof. F. Sezgin, a.g.e. c. II s. 488-489.