%46

Müslüman Kadının Şahsiyeti Muhammed Ali Haşimi RİSALE

  • 0 / 5
0 / 5
235,00 TL
440,00 TL
Havale / EFT: 227,95 TL
2.Hamur, Karton cilt, 460 sayfa, 14,5x21,5 cm
Aynı Gün Kargo

Ürününüz 1-2 gün içerisinde kargoya verilir.

Güvenli Alışveriş

Ürününüzü 14 gün içerisinde kolayca iade edebilirsiniz.


  Kitap             Kuran ve Sünnete Göre Müslüman Kadının Şahsiyeti
  Yazar            Muhammed Ali Haşimi
  Tercüme        Dr. H. İbrahim Kutlay, Hamdi Arslan, Nurettin Yıldız
  Yayınevi        Risale Yayınevi
  Kağıt - Cilt     2.Hamur  - karton kapak cilt
  Sayfa - Ebat  460 sayfa -  14,5x21,5 cm.

 
 
M. Ali Haşimi nin yazdığı, Risale Yayınevi tarafından yayınlanan Müslüman Kadının Şahsiyeti adlı kitabı incelemektesiniz.
Kuran ve Sünnete göre Müslüman Kadının Şahsiyeti kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
 
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2

 

  ESERİN TÜRKÇE TERCÜMESİ İÇİN YAZARI TARAFINDAN YAZILAN ÖNSÖZ
 
İki yıl önce Türkiye'deki müslüman erkeklere sunduğum Kur'ân ve Sünnet'e Göre Müslüman Şahsiyeti adlı kitabımdan sonra, şimdi de Türkiye'deki müslüman kadına Kur'an ve Sünnet'e Göre Müslüman Kadının Şahsiyeti isimli bu kitabı sunmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.
 
Müslüman Şahsiyeti kitabımın Türkiye'deki müslüman halkın çeşitli kesimlerinde büyük bir kabul gördüğü gibi, -bu ülkedeki müslüman kadınların Allah'ın kendisini şereflendirdiği İslâmî şahsiyetini ve Tevhid dini İslâm'ın hidayetine nail olamayan milletlerin hanımlarına karşı üstünlük bahşettiği asil İslâmî kişiliğini anlama gayreti sebebiyle Kur'ân ve Sünnet'e Göre Müslüman Kadının Şahsiyeti kitabımın da müslüman kadınlar arasında büyük bir kabul göreceğini umuyorum.
 
Karşılaştığı güçlükler ve kültür yozlaşması, Türkiye'deki şuurlu müslüman kadınların daima öz benliğinde duyduğu, diniyle iftihar eden bir kadın olarak gönlünde hissettiği İslâmî asaletini değiştirememiştir.
 
Bu itibarla yabancı kültürlerin tesirleri ve onun hayatına yansıyan görüntüleri sadece ince bir zar olup asil şahsiyetinin karşısında yok olacak ve dininin o saf ve tertemiz kaynaklarıyla beslenmeye devam edecektir.
 
İşte Müslüman Kadının Şahsiyeti kitabının açıkladığı ve güzel bir şekilde beyan ettiği husus budur.
 
Müslüman Kadının Şahsiyeti kitabı, müslüman kadının hayatın çeşitli alanlarındaki rolünü ortaya koymaktadır.
 
Bu kitap, çocuklarının eğitimi ve onlara asil İslâmî terbiyeyi verme konusunda sorumluluğunu bilen, çocuklarına karşı "şefkatli bir anne" olarak kadının rolünü açıklamaktadır..
 
Eşinin yanıbaşında yer alan, ona destek ve faziletli amelleri işleme hususunda yardımcı olan, kocasının hayatını sevinç, mutluluk, ünsiyet ve huzurla dolduran "saliha bir eş" olarak müslüman kadının rolünü açıklamaktadır.
 
Anne ve babasının değerini bilen, onları memnun ve mesut etmek için gayret eden, anne ve babasına "itaatkâr bir kız" olarak rolünü açıklamaktadır.
Ayrıca toplumda dinî şuuru yayan, arkadaşlarını fazilete, hayırlı işlere, hayatı kalkındırma ve geliştirmeye teşvik eden, toplumu kalkınma, refah ve ilerlemeye sevkeden faziletli, üstün sosyal kabiliyeti olan bir "hanımefendi" olarak rolünü açıkça ortaya koymaktadır.
 
Gerçekten bugün Türk halkının sosyal hayatını inceleyen kimse; müslüman kadının, müslüman erkeğin yanında yer aldığı, nurlu ve şuurlu bir İslâmî uyanış görecektir.

Nasıl Türkiye'deki erkekler İslâm'ın lider ülkesinde yeniden İslâm'ın şerefini canlandırma hususundaki görevini biliyorsa, bu ülkenin kadınları da İslâm'ın lider ülkesi Türkiye'de müslüman toplumun o yüce faziletli sosyal hayatı tekrar elde etme noktasındaki görevini gayet iyi öğrenecek, sonra da bu görevi en güzel şekilde yerine getirmeye yönelecektir.
 
Ben bu kitabımı Türkiye'deki müslüman kadınlara sunarken; genelde bütün kadınların, özellikle de bu kadınlardan kültürlü olanların İslâm medeniyetinin beşiği bu asil müslüman beldede başlatacakları kadınlar
 
 
arasındaki islami nitelikli kalkınma hamlesinde büyük rol oynayacağı konusunda ümitli olduğumu ifade ediyorum.
 
Muvaffakiyet Allah'tandır.
 
Prof. Dr. Muhammed Ali Haşimi
 
 
                       GİRİŞ
 
Allah'a, yüce zatına, büyük makamına yaraşır şekilde çok çok hamd ü senalar; peygamberlerin ve rasûllerin en şereflisi olan, insanlığa hayat, âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz Muhammed'e salât ve selâm olsun.
 
Uzun bir vakitten beri " Müslüman Kadın "a dair bir kitap yazmak hatırıma gelen emellerin en tatlılarından biri idi. Bu temenniyi gerçekleştirmek için sebepler elverişli olmuyordu. Zira hayatın çeşitli engelleri karşıma çıkıyor, birçok meşguliyetler beni oyalıyordu. Yine de aklı başında, dininin düsturlarıyla aydınlanan, onun hikmetli yolunu kavramış, emirlerine boyun eğmiş, sınırlarında durup kalan Müslüman Kadının şahsiyetini parlak şekilde ortaya koyacak bir kitabın yazımını her zaman gönlüm arzuluyordu.
 
Ben bu engeller ve meşguliyetler ortamında dalmış iken seneler geçiyor ama bu konuya bağlılığım daha da artıyor ve kitabın yazımına daha çok önem veriyordum. Bu, gönlümde böyle bir kitabın taşıdığı önemden ve bu kitapta varmayı hesap ettiğim neticelerden dolayı idi. Zira bunlar müslüman kadının hayatını aydınlatacak, Allah Tealâ'nın olmasını dilediği şekildeki şahsiyetini beyan edecek ve Allah'ın onu yükselttiği yüce yeri kendisine tanıtacaktı.
 
İşte böylece bu kitabın yazımına yıllarca azmedip başlayamadım. Nihayet Allah Tealâ bana ikram etti ve bu sene kitabı ortaya çıkarmama yardım etti.
 
Müslüman kadının şahsiyetini ortaya koymak hususuna bu denli önem verişimin sebebi, zamanımızdaki kadının hayatında gözüme çarpan birtakım çelişkiler ve mübalağalar ile bir yanda aşırılık, öte yanda kusur ve ihmal (ifrat-tefrit) göstermeleridir. Mesela, bakarsın müslüman kadın takvalı, saliha, dinin vecibelerini yerine getirir ama ağız ve beden temizliği kurallarında gevşek davranır, ağzından veya bedeninden yayılan kötü kokuya aldırış etmez. Yahut tersi olur, sağlığına ve beden temizliğine önem gösterir, ancak ibadetlerinde ve dininin vecibelerini yerine getirmede ihmalkârdır.

Yahut görürsün ki kadın kendini ibadete verir, vecibelerini yerine getirmektedir, lâkin zihninde İslâm'ın kâinat, hayat ve insana ilişkin genel bakışı hakkında doğru bir tasavvur taşımaz.
 
Yahut kadın dindardır ama meclislerde ve toplantılarda, dilini gıybet ve koğuculuktan uzak tutamaz.
Veya bakarsın dindar ve şuurludur, ancak komşuları ve dostları ile olan ilişkilerinde eksiklikler içindedir.
Ya da yabancılara karşı iyi davranır, ama anne-babasının hakları, onlara itaat ve ikramda bulunma hususunda kusurludur.
Ya da anne-babasına iyi davranır da kocasının haklarını iyi gözetmez, ona iyi hanımlık yapma hususunda ihmalkâr davranır, kadın topluluklarında en güzel süslerini takınır da kocasının önünde şekline ve görünümüne özen göstermez.

Yahut kocasıyla olan ilişkilerine özen gösterir, ancak anne-babasına iyilikte bulunması hususunda ona yardımcı olmaz, iyilik, takva ve salih amel işleme konularında destek vermez, teşvik etmez.
Veya bakarsın kocasının hakkını yerine getirir; ne var ki çocuklarının terbiyesinden; eğitimleri, şahsiyetlerinin oluşturulması, ruh, akıl ve
 
yaşlarının takibinden, onları kuşatan yakın çevresinin, yaşadıkları cazip ve zorlayıcı havanın çocukları üzerindeki tesirinden habersiz ve uzaktır.
 
Yahut da bütün bunların hepsini yerine getirmekle beraber görürsün ki sıla-i rahmi, akrabalık bağlarını canlı tutmakta ihmalkârdır.
Veya akrabalık bağlarını korur gözetir, ama sosyal bağlan korumada kusurludur, sadece özel işlerine kendini vermiştir, müslüman erkeklerle kadınların birbirlerine karşı durumlarına hiçbir şekilde önem vermez.
Veya bakarsın özel ve genel işlerine ilgi göstermektedir; ancak devamlı okuma ve araştırma, ilim, irfan ve kültürünü artırma yollarıyla akimi besleme ve canlı tutma noktasında ihmalcidir.
 
Yahut da okuma, araştırma, bilgi ve kültürünü artırmaya tamamen kendini vermiştir, ama evininin, kocasının ve çocuklarının işlerini ihmal etmiş durumdadır.
 
Asıl şaşırtıcı olan, bu çelişkilerin veya bir kısmının şuurlu, kültürlü müslüman hanımlar neslinden sayılan kimselerde bulunmasıdır. İslâm kültürünün kaynaklarından içmiş olmalarına rağmen onların durumları böyledir. İşte bu bazen gaflet veya ilgisizlikten, ya da İslâm'ın insan, hayat ve kainata dair genel bakışının üzerine kurmuş olduğu denge prensibini kavrayamamaktandır. O dengeye göre, İslâm bu hayatta her şeye hakkını verir ve hiçbir tarafın hakkı diğer taraf lehine heder ve heba edilmez.
 
Allah'ın Kitab'ında ve Rasûlünün sünnetinde varid olan sahih bilgileri araştıran kimse - ki bunlar müslüman kadının Rabbiyle ilgisi konusunda ruhî yapısının oluşması, akraba ve daha uzak insanlarla ilişkileri, genel olarak sosyal davranışlarında takınması gereken örnek ahlâkı beyan etmektedir -bu bilgilerin bolluğundan, kadının hayatına dair büyük küçük her türlü meseleyi tamamen ihtiva etmiş oluşundan dolayı hayretlere düşer. Bu bilgiler sahibine dünyada basan ve üstünlük, ahirette de sevap ve büyük kurtuluş sağlayacak olgun, dengeli, sağlam bir hayata götüren yolun işaretlerini ve levhalarını göstermektedir.
 
Müslüman çağdaş kadının, Allah Tealâ'nın onun için murad ettiği yüce, aydınlık seviyeden geri kalmışlığını görmek beni şaşkınlığa düşürüverdi. Halbuki kendisiyle o yüksek seviyeye ulaşmak arasında hiçbir engel bulunmuyor. Sadece Kur'an-ı Kerim ve Sünnet-i Mutahhara'nın çizdiği, duygu ve düşünceleriyle, sahip olduğu ahlâk ve davranışlarıyla seviyeli, asil, farklı bir kadın meydana getirdiği ve bunu da onda sımsıkı bağlanması gereken bir din kıldığı, asaletti şahsiyetini öğrenmeye başlaması gerekiyor.
 
Nesillerin eğitimi, kahramanların vücuda getirilmesi, faziletlerin gönüllere yerleştirilmesi, değerlerin sağlamlaştırılması, hayatın sevgi, muhabbet, rahmet ve güzellikle bezenmesi, evlerin güven, rahat, huzur, rıza ve istikrar ile dolu olmasında kadının büyük bir etkisi bulunduğu için, onun bu yüksek seviyeye ulaşması, genel olarak insanlık hayatı için de son derece önemli bir durumdur.
 
İşte Allah'ın yolundan uzaklaşmış toplumların içine düştüğü cahiliye hayatının yorgun argın düşürüp perişan ettiği çağımız kadınının dünyasında bütün bunların yayılmasını üstlenecek olan kadın, materyalist felsefenin etkisinden korunmuş müslüman kadındır.
 
Bu ise ancak onun kendisini tanıması, kimliğini meydana getiren unsurlara ve berrak fikir kaynaklarına yönelmesi, şahsiyetini de Allah ve Rasûlünün istediği asil kalıba dökmesiyle gerçekleşecektir.
 
Bütün bunları açıkça ortaya koymak için Allah'ın Kitab'ından ve Rasûlünün sünnetinden, kadının şahsiyetine dair sahih delilleri toplamaya, bölümlerine ve konularına göre onları tasnif etmeye başladım ve nihayet şöyle bir plan ortaya çıktı:
 
 
Müslüman kadının Rabbine karşı görevleri.
 
Müslüman kadının kendisine karşı görevleri.
 
Müslüman kadının anne-babasına karşı görevleri.
 
Müslüman kadının kocasına karşı görevleri.
 
Müslüman kadının çocuklarına karşı görevleri.
 
Müslüman kadının akraba ve yakınlarına karşı görevleri.
 
Müslüman kadının komşularına karşı görevleri.
 
Müslüman kadmm arkadaşlarına karşı görevleri.
 
Müslüman kadının topluma karşı görevleri.
 
 
Bu deliller üzerinde düşünürken büyük bir hakikat de bana tecelli etti; çoğu kere dikkat etmeden uğrayıp geçtiğimiz bir hakikat. O da şudur: Şüphesiz Allah Tealâ'nın müslüman kadına olan rahmeti çok, hem de pek çoktur. Zira Allah, İslâm sebebiyle onu hor ve hakir görülmekten, diri diri toprağa gömülmekten, erkeğe mutlak olarak bağımlılıktan çekip çıkarmış, zengin bile olsa yiyecek lokma kazanma uğrundaki mücadele çilesinin ve geçim derdinin meşakkatinden muaf tutulup korunduğu, muhterem ve kıymetli sayıldığı bir dişilik şerefine yükseltmiş, eğer malı varsa ona malî bağımsızlık tanımış, erkeğin birtakım haklan ve görevleri olduğu gibi kadının da birtakım haklarının ve görevlerinin bulunduğu bir konumda, onu insan haysiyeti ve genel şer'i yükümlülüklerde erkeğe eşit kılmıştır, kadın ve erkek Allah Tealâ huzurunda, sevap ve ceza konusunda eşittirler.

İslâm'ın kadın üzerindeki lütufları, onu sadece geri kalmışlık, hor ve görülerek yok edilme çukurundan çıkarıp ilerilik, izzet, şeref, güven ve başkasına muhtaç olmama noktasına ulaştırmakla sınırlı kalmamıştır. Bilâkis kadın şahsiyetinin; yeryüzünde halife kılınmaya layık yüksek seviyede bir insan olabilecek şekilde ferdî, ailevî ve sosyal her yönüyle kâmil ve kapsamlı bir kıvamda oluşmasına da büyük bir özen göstermiştir.
 
Peki İslâm onun şahsiyetini nasıl oluşturmuştur?
Kadın bütün tarihi boyunca ancak bu din içinde varabildiği o yüksek mertebeye nasıl ulaşmıştır?
 
İşte okuyucu bunun cevabını ileriki sayfalarda bulacaktır. Allah Tealâ'dan bu amelimi kabul buyurmasını, kendi rızasına halis kılmasını, onunla fayda vermesini, onu hayatımda bir nur, ölümümden sonra bir azık ve hesap gününde bana şefaatçi eylemesini, ölçülü olmayı ve doğru yolu ilham edip sapık fikirden, yanlış yoldan, kalemimin sürçmesinden, isabetsiz sözden, zayıf delilden ve lüzumsuz laftan uzak kılmasını dilerim.
 
Prof. Dr. Muhammed Ali Haşimi
Riyad, 20.7.1414/2.1.1994
 
                  SONUÇ ve ÖZET
 
Kitap boyunca gördüğümüz gibi müslüman kadının şahsiyeti İslâm'ın hayatın çeşitli alanlarındaki yönlendirmelerine uygun, akli, ruhi, psikolojik, ahlâkî ve yaşam tarzındaki ince ve derin manalı kural­lara münasip tarzda tecessüm etmiş ve artık gözümüzün önünde belir­miştir. Manası apaçık ayetler ve sahih hadisler, onun şahsiyeti ile ilgili hassas dengeyi bir yönü diğer yöne tercih etmeksizin; kadının anne ba­basıyla, akrabalarıyla, kocasıyla, çocuklarıyla, komşularıyla dostlarıy­la ve yaşadığı toplumun diğer fertleriyle olan ilişkilerini gözümüzün önünde canlandırarak dile getirmiş ve ortaya koymuştur. Kur’an ve Sünnete göre Müslüman kadının şahsiyeti
 
Geçen bölümlerde müslüman kadının sanıldığı gibi sadece evde otu­ran, çocuk yetiştiren ve ev işlerini düzenleyen birisi olmadığını, bun­larla birlikte nesilleri eğiten, kahraman yetiştiren, İslâm davetine ön­derlik eden, hayatın çeşitli cephelerinde toplumun yapılanması, uyanı­şı ve kalkınmasında temel bir unsur olduğunu; kainatın imarında, ya­şamın sürmesinde, insanlığın mutluluğunda ve hayatın monotonlu­ğunun renklendirilmesinde erkeğin yanı başında bulunduğunu gördük.
 
Hiçbir şüpheye mahal kalmaksızın apaçık anlaşılmıştır ki dininin emirleriyle gözü gönlü aydınlanmış müslüman kadın yüksek ahlâklı, şuurlu, uyanık, üretici, yapıcı, temiz ve seviyesi yüksek bir şahsiyettir.
 
Sahip olduğu dinî şuuru ve basireti ile Rabbine, kendi nefsine, anne babasına, kocasına ve çocuklarına, akrabalarına ve yakınlarına, komşu-

larına, kardeşlerine ve dostlarına, kısacası toplumun bütününe karşı, te­mas ettiği her bir insan ve ilişkili olduğu her bir olayda görevlerini bilir.
 
Müslüman kadın Allah'a ve ahiret gününe iman etmiştir. Dünya fit­nelerine ve şeytanın hilelerine karşı dikkatlidir. Rabbine itaatkardır, em­rine boyun eğer, yasakladığı şeyden uzak durur, kendisi hakkındaki ka­za ve kaderine razıdır. Bir anlık gaflet veya hata neticesi günah işlerse o yüce Rabbine sığınır, O'ndan affını diler. Aile efradından dolayı da Rabbine karşı sorumlu olduğunu bilir. Yaptığı her işte Allah'ın rızasını gözetir. Allah'a kulluğun ve nihaî zaferin Hak dine ait olduğunun anla­mını bilir. Gücü yettiğince iyiliği emreder, kötülüklerden sakındırır.
 
Kendisine karşı olan görevlerini bilir. İnsanın akıl, ruh ve bedenden teşekkül ettiğini; bedeninin, aklının ve ruhunun her birisinin kendisine has yapıları ve ihtiyaçları olduğunu bilir. Bundan dolayı, bunlar arasın­daki dengeyi korumaya önem verir, birisine önem verip diğerini ihmal etmez; aksine dengeli bir şahsiyet oluşturmak için her birisi ile gerek­tiği gibi ilgilenir. Bütün bunları yaparken de Allah'ın Kitabı'nın, Pey­gamberinin sünnetinin ve Peygamber Efendimiz'i en güzel şekilde iz­leyen selef-i salihinin hayatlarının nuruyla yol alır.
 
Giyim kuşamında israfa, aşırılığa ve kibre düşmeksizin itina gösterir. Bedeniyle ilgilenmesi ve özeni ise Allah'ın saygın kıldığı, meleklerine secde ettirttiği göklerde ve yerlerdekileri emrine verdiği insana layık bir şekilde olmalıdır. Görünümü, akıl ve-düşüncesi, tavır ve hareketleri, tepkileri ölçülü, sempatik ve cana yakındır.
 
Onun bedeni ve aklı (öğrenme faaliyetleri) ile ilgilenmesi psikolojik durumunu düşünmekten alıkoymaz. Aksine ruhî-manevi eğitime beden ve aklî eğitim kadar Önem gösterir; ruhunu ibadet, zikir ve Kur'an oku­ma ile besler. İşin sırrı, hassas ve sağlam bir dengeyi kişinin şahsiyeti­nin bütün yönlerinde sağlamış olmasındadır.  ( müslüman kadının şahsiyeti kitap, Müslüman kadının şahsiyeti kitabı,  risale yayınevi, muhammed ali haşimi, risale yayınları, ali haşimi kitabı, kadının el kitabı, özellikleri, kadının hayatı, kuran ve sünnete göre )
 
Muhammed Ali Haşimi
 


M. Ali Haşimi nin yazdığı, Risale Yayınevi nin yayınladığı, Müslüman Kadının Şahsiyeti adlı kitabı incele diniz 
Diğer Özellikler
Stok Kodu9789756223065
MarkaRisale Yayınları
Stok DurumuVar
9789756223065
En yeni ürünler
Güvenli teslimat
Kampanyalı ürünler
Piyasadaki en iyi fiyat