Kitap Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lugat
Yazar Ferit Devellioğlu
Hazırlıyan Aydın Sami Güneyçal
Yayınevi Aydın Kitabevi ,Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Kağıt - Cilt 1.Hamur beyaz - Lüks Ciltli
Sayfa - Ebat 1.732 sayfa - 17.5x24.5 cm
Yayın Yılı 2020 - 34. Baskı, Son baskı
İnceleyen Prof. Dr. Mustafa Çiçekler
Yeniden düzenlenmiş ve genişletilmiş baskı
Arapça Türkçe okunuşlu dizinle birlikte yeni basım
Aydın Kitabevi Yayınları tarafından yayınlanan, Ferit Devellioğlu nun yazdığı Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lugat kitabını incelemektesiniz.
Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Osmanlıca - Türkçe Ansiklopedik Lugat
Eski ve Yeni Harflerle Okunuşlu
İlk Baskının (1962) Önsözü
BAŞLARKEN
Biliyorsunuz, arkamızda 600 senelik mâzîsi olan bir Osmanlı Edebiyatı, önümüzde de bu edebiyatı öğrenmek arzusunu duyan, hattâ bâzı hâllerde mecburiyet içinde bulunan bir gençlik var. Millî Eğitim Bakanlığı'mızın müfredat programlarına göre bu gençliğin; daha liseden başlıyarak, Divân, Tanzimat, Servet-i Fünûn, Fecr-i Âtî edebiyatını, diğer taraftan İlahiyat Fakültesi'nde dinler târihi, Arap edebiyatı, hadis, tefsir, Arap şâir ve ediplerinin biyografileri ile tasavvufî eserleri gözden geçirmek, diğer fakültelere devam edenlerin de, birçok arapça, farsça kelimelerle hukukî tâbir ve ıstılahları öğrenmek zorunda bulunduklarını gözönünde tutarak 13 yıldan beri üzerinde meşgul olageldiğini " Osmanlıca - Türkçe Ansiklopedik Lügat " adlı eserimi bugün tamâmiyle bitirmiş ve baskısına başlamış bulunmaktayım. Bu Lügat, başta Naci lügati, Salâhi ve Ali Seydî'nin Kamûs-i Osmânî'leri olmak üzere Kamûs-i Türkî, Bahâ Lügati, Hüseyin Kâzım Kadri (Şeyh Muhsin-i Fânî), Mustafa Nihat Özön'ün sözlükleri ile Millî Eğitim Bakanlığı Din Eğitimi Dâiresi Müdürü Kemal Edip Kürkçüoğlu ve değerli dilcilerimizden Osman Nedim Tuna'nın husûsî notları taranmak; şâir edebî eser ve ansiklopedilerden faydalanmak suretiyle meydana gelmiş ve başından sonuna kadar da üstad K. E. Kürkçüoğlu'nun tetkik ve tashihinden geçmiştir.
Lûgat'in hazırlığı sırasında büyük bir titizlik ve hassasiyet gösterilmiştir. Nitekim sıhhatinden şüphe edilen bir arapça kelime için, Ahterî, Akrebü'l-Mevârid, Redhouse, Âsim Efendi Lügatine; bir farsça kelime için, Gencîne-i Güftâr, Burhân-ı Katı', Ferheng-i Nâsırî, Ferheng-i Şuûrî, Şemsü'l-Lûga, emsali gibi en güvenilir kaynaklara müracaat etmek külfetine katlanılarak bir vahdet temîn olunması cihetine gidilmiştir.
Bu eser, Osmanlıca'da kullanılan arapça ve farsça asıllı kelimeleri ihtiva etmektedir; türkçe kelimelerle osmanlıcaya batı dillerinden geçmiş kelimelere yer verilmemiştir. Buna mukabil: hâk, berg, hacer... gibi dilimizde kullanılmış ve alenî; âlemşümul; beşuş; mütenekkiren... gibi kullanılmakta olan bütün Osmanlıca (arapça - farsça) kelimeler alınmış, bu suretle 60 bin kelimelik bir lügat hazırlanmış bulunmaktadır. Yeri gelmiş iken şunu da arz etmek isterim ki ben şahsen Muallim Naci, Şemsettin Sami, Ali Seydî, Salâhî merhum gibi eski lûgatçilerimizin uzun, yorucu ve yıpratıcı mesaîsini burada minnet ve şükranla karşılar, kendilerini hürmet ve rahmetle yâd ederim. Bu zevat memleket hesabına zamanının kaplarına göre, çok faydalı, hayırlı ve semereli işler görmüş, büyük bir sebat ve feragatle bütün ömürlerini irfan âlemine vakfetmiş kimselerdir; meydana getirdikleri eserler kuvvetli bir irâde ve azmin mahsûlü olmakla beraber şunu da ifâde etmeliyim ki, bu çok değerli zevat, kelimelerin ilmî hüviyetini tâyîn etmek hususunda değişik kaynaklardan faydalanmak yolunu her nedense ihmâl etmişlerdir. Meselâ : Salâhî'de, Kamûs-i Türkî'de, Nâcî'de veya Ali Seydî'de aradığınız bir kelimeyi çok zaman diğerlerinde de aynı şekilde îzâh edilmiş olarak görürsünüz; birinde bulamamışsanız ötekinde bulacağınız şüphelidir. Lehçe-i Osmânî'de geçen bir yanlışlık Kamûs-i Türkî'de, Ali Seydî'de, Salâhî'de de aynı şekilde tekrar edebilir. Meselâ, "eken, biçen, çiftçi" mânâsına gelen fâlih kelimesi, Kamûs-i Türkî'de, Ali Seydî'nin Kamûs-i Osmânî'sinde ve Redhouse lügatlerinde yoktur. Nâcî Lügatinde: "esbak, ekbâd, fere" kelimeleri alınmamıştır. Salâhî'nin Kamûs-i Osmânî'sinde: cüruf ve fetret kelimeleri yoktur. Şemsettin Sami merhumun Kamûs-i Türkî'sinde : mürteci, tedâî, müteammim, ekbâd, tesbît, cevval, inkılâp, istismar, mütekarrir, âbide... kelimelerini bulmak mümkün değildir. Bahâ lügatinde : fasih, emvâç... kelimelerine yer verilmemiştir. Salâhî'nin Kamûs-i Osmânî'sinde : "parmak üzümü" (kara) demek olan esâbi'-ül-ızârî terkibi yanlıştır, esâbi'-ül-azârî veya esâbi'-ül-azârâ olması lâzımdır. Ali Seydî'nin Kamûs-i Osmânî'sinde : "keskin, kesici" mânâsına gelen bürrân kelimesi arapça; Kamûs-i Türkî'de aynı kelime berrân şeklinde farsça olarak geçmektedir. Kelime Naci'de olduğu gibi bürrân şeklinde farsçadır. Mustafa Nihad'ın 1955'te, genişletilmiş 2'nci basım olarak yayınladığı Osmanlıca - Türkçe Sözlük'ünde hurûf-i kameriyye'den olan c harfi her tarafta hurûf-i şemsiye olarak gösterilmiştir. Meselâ: cem'-üc—cem, mukaddimet-üc-ceyş, dâr-üc-cihâd, serî-üc-cereyân, tâbiyet-üc-ceys... gibi. Buna mukabil hurûf-i şemsiyye'den olan kerîh-ün-nefes terkibi kerîh-ül-nefes şeklinde yer almıştır. Yine aynı eserde "oturanlar, yerliler" mânâsına gelen ve katın'ın cem'i olan kuttan kelimesi kutan şeklinde; "ululuk, büyüklük, gösterişlilik" mânâsına gelen übbehet kelimesi übehhet şeklinde okunmuş; hunfesâ kelimesi hunefsâ ve zünbûr kelimesi zenbûr; usfûr kelimesi asfûr şeklinde yanlış okunmuştur. Bu kabil örneklerden daha yüzlercesini, binlercesini sıralamak mümkündür. Basılmakta olan bu sözlüğe gelince : Eser aynı zamanda ansiklopedik mâhiyet arzetmekte, kelime ve tâbirler geniş mânâlarıyle izah olunmaktadır. Meselâ birer müzik terimi olarak kullanılan, hicaz, nihâvend, rast, uşşak, ferahfeza, tâhir pûselik ve şâire gibi kelime, tâbir ve terkipler, eski Osmanlıca lügatlerimizde sâdece: "makamât-ı mûsikiyye'dendir" cümlesi ile karşılanmıştır; bu lügatte ise bütün müzik terimleriyle, tıbbî, hukukî, edebî, târihî v.b. lügat ve tâbirlerin ilmî izahları yapılmış, bunlara lüzumlu misaller verilmiştir. Divan Edebiyâtı'nın meşhur şâir ve edipleriyle İslâmiyetin ünlü şahsiyetlerinden bâzılarının kısa hal tercümeleri de burada yer almıştır.
Uzun yıllardan beri devam edegelen yorucu ve yıpratıcı çalışmalarla meydana gelen bu eser, her gün biraz daha yükselmekte olan kültür ve eğitim âbidemize en küçük bir yapı taşı olabilirse ne mutlu bana.
FERİT DEVELLİOĞLU
LÜGATİN GENİŞLETİLMİŞ YENİ BASKISI (1993) ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ
Bu eserin genişletilmesine, ekleme ve gerekli düzeltmelerin yapılarak dizgiye ve baskıya hazır duruma getirilmesine 1981 yılında başlandı. Rahmetli Ferit Develioğlu, -zaman içinde koruyacağıma ve geliştireceğime güven duygusu içinde- eserini bana devrederken, "ilaveli 2'nci baskı"dan sonra geçen on bir yılda yeniden derlediği binlerce fişi de vermişti. Bu fişlerde yazılı olan kelime ve terkiplerin, tâdil ve ikmâli gereken madde başı kelimelerin kitaba girecek şekilde tertiplenerek yerlerine yerleştirilmesi işini de, -bizzat yapmamı telkin ederek- bana yüklemişti. Her fişte değişik kelimeler, terkipler, deyimler, düzeltmeler, anlam eklemeleri vardı. Bunları 2'nci baskıda Sayın Cem Dilçin'in yardımlarıyla kitabın sonuna eklenen 118 sayfalık "ilâve"deki maddelerle birlikte teker teker ayırıp sıraya koydum; sonra, basılı kitap sayfalarını yer yer keserek araya gerekli değişiklikleri işlemeye ve ek kelimeleri yerleştirmeye başladım. Sayfalar hazırlandıkça da rahmetli ile birlikte kelimelerin alfabetik sıralamaya uygunluğunu kontrol ediyorduk. Bu çalışmalar üç yıl kadar sürmüş, ancak henüz iş bitmemişti: Otuz kadar kelimenin Arap harfleriyle yazılışının ve tereddütlü yerlerin eski lügat ve benzeri kaynaklardan araştırılması, kitabın baştan sona yeniden okunarak, yer yer rastlanan ve değişik anlamlara veya yanlış anlamalara yol açabilen -gözden kaçmış- dizgi yanlışlarının giderilmesi gerekliydi. Araya Develioğlu'nun bir yıldan fazla süren hastalığı ve ölüm acısının girmesiyle yavaşlayan bu işlere, 1990 yılbaşından sonra dizgi ile birlikte yürütmek üzere yeniden başladım. Bugün, beni uzun süre geceli gündüzlü uğraştıran, dikkat ve titizlik isteyen, zor fakat o kadar da zevkli olan bu işi sona erdirmiş bulunuyorum.
Lügat'te 8350'den fazla değişiklik ve yenilik özelliğini taşıyan işlem yapılmıştır. Bütün bu işlemlerde Ferit Devellioğlu'nun uyguladığı (Lügat Osmanlıca ve öğretici olduğu için İmlâ Kılavuzu kurallarına bağlı kalınmamıştır." Bkz. Açıklamalar : 5) imlâ özelliklerini korumaya çalıştığımı belirtmek istiyorum. Yapılan ekleme ve değişiklikleri yaklaşık sayıda şöyle sıralayabilirim : 2840 yeni madde başı kelime, 3180 terkip ve deyim, 880 ikinci, üçüncü vb. anlam eklenmesi; 490 açıklamalı maddenin daha kolay anlaşılır duruma getirilmesi; ilk baskıda yanlış anlamlandırılan 20 kadar kelimenin, ayrıca eski ve yeni yazıda rastlanan 163 önemli imlâ yanlışının düzeltilmesi; 800'den fazla madde başı kelimenin de hangi Arapça kökten geldiğinin işlenmesi... Ayrıca, edebiyat terimlerinin açıklamalarında verilen manzum örneklerin bir kısmı düzeltilmiş, bir kısmı da daha uygun düşenleriyle değiştirilmiştir.
Ferit Devellioğlu'nun bana özellikle emânet ettiği bu işi, elimden geldiği kadarıyla onun istediği şekilde bitirmeye çalıştım. Bütün bu gayretlerimin sonucunu kitabı kullananların ve bu işlerden anlayanların takdirine bırakırken şunu belirtmek isterim : Bütün hatâ ve sevabıyla otuz yıldan beri "mevcudun en iyisi" vasfını korumuş olan elinizdeki bu sözlük, yenilenmiş bu haliyle, daha yıllarca en güvenilir Osmanlıca - Türkçe sözlük olma özelliğini koruyacaktır.
Yapılan değişikliklerde, ekleme ve düzeltmelerde, rahmetli Devellioğlu'nun tereddüde düşüp ileride bakmak üzere boş bıraktığı yerlerin karşılıklarını sürekli araştırdım. Elimdeki kaynakların yetersiz kaldığı durumlarda, irfan sahibi arkadaşım Sayın Halil Erdoğan Cengiz, bâzı sayfalarda"?" işareti koyduğum yerleri dikkat ve ısrarla teker teker gözden geçirmek külfetine gönülden katlandı; zengin kitaplığındaki eski kaynakları saatlerce karıştırarak takıldığım yerlerdeki zorlukların çözülmesini sağladı. DTCF. Eski Türk Edebiyatı Bölümü'nün araştırma görevlilerinden Sayın Abdülkadir Gürer de bu çalışmalarda yardımcı oldu. Her ikisine de ne kadar teşekkür etsem azdır. Yıllardan beri, Lügat'te bulamadığı için bir kenara kaydettiği 500 kadar kelimeyi yeni baskıya eklenmek üzere vermek lütfunda bulunan değerli hocamız Prof. Dr. Hasibe Mazıoğlu'na da burada gönülden teşekkür ediyorum. Bu kelimelerden işlenmiş durumda olan 100 kadarı bu baskıda yerlerine kondu; diğerleri de işlendikten sonra yeni baskılara eklenecektir. Yine, yararlı açıklamaları ile çalışmalarıma katkıda bulunan değerli arkadaşım Doç. Dr. Cem Dilçin'e de teşekkür ediyorum.
Masaüstü yayıncılık konusunda, bu işi bir kültür hizmeti kabul ederek sonuna kadar hiçbir teknik desteği esirgemeyen Bilgi işlem Hizmetleri Tic. Ltd. Şirketi Macrom'un lütufkâr sahibi Sayın Barbaros Levent Karadağ'a da içtenlikle teşekkür etmeyi borç bilirim.
1 Nisan 1985 Pazartesi gecesi aramızdan ayrılan Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat "in hazırlanıp yayınlanmasını çok arzu ettiği bu düzeltilmiş ve genişletilmiş baskısını ne yazık ki göremedi. Bir borç ve görev kabul ettiğim bu arzusunu gecikmiş de olsa yerine getirmiş olabilmenin tesellisi içinde, azîz Devellioğlu'nu burada rahmet ve saygı ile anıyorum.
AYDIN SAMİ GÜNEYÇAL
Ankara, 1 Haziran 1993
26. BASKI (2010) AÇIKLAMASI
Osmanlıca - Türkçe Ansiklopedik Lûgatın 1993 yılında çıkardığımız genişletilmiş 11'inci baskısının, yeniden dizgiye ve baskıya hazırlama çalışmaları dört beş yıl sürmüş; bazı teknik yetersizlikler ve zorunluluklar yüzünden, dizgi sonrası sayfa düzenlemesi bir hayli sorunlu ve sıkıntılı olmuştu. Sözlüğün metni, o yıllarda birden fazla dil ve belge kullanabilen Macintosh marka bigisayarda dizilmişti. Macintosh'un yanında bir de WinText adlı çok dilli bir sözcük işlem programı veriliyordu. Satıcı firma makineye Arapça fontlar da yüklemişti. Bu program bilgisayarın 6.0 sistem yazılımına uygundu. Ne var ki bu dizgi programıyla aynı sayfada çift sütun dizgi yapılamıyordu. Sözlüğün belli ölçülerde tek kolon olarak dizilen metni, yazıcıda dökümü yapıldıktan sonra pikaj (piquage - "bilgisayarda dizilen yazıları milimetrik kartona yapıştırıp düzenleme işi") yoluyla sayfa hâline getiriliyordu. Düzenlenen sayfaların matbaada hazırlanan negatif filmleri sekizer sayfa olarak montajı yapıldıktan sonra metal kalıplara çekilip basıma geçilebiliyordu. Baskısı tükendiğinde, montajlar hazır olduğu için, kitabın yeni basımı yapılıyordu. Ancak, herhangi bir sayfada düzeltme ya da ekleme yapılmak istense, bu işlem, filmin kesilmesini gerektiriyordu. O zamandan beri bir iki satırı geçmeyen az sayıda zorunlu küçük değişiklik ve düzeltmeler, filmden satır kesme ve hazırlanmış yeni birkaç satırı bantla yapıştırma yoluyla yapıldı. Elimizde, kitapta rastlandıkça kayıt altına aldığımız, düzeltilmesi, değiştirilmesi, eklenmesi gereken kelimelerle ilgili pek çok not birikmişti. Bunlar bir an önce kitaptaki yerlerine işlenmeliydi. Ayrıca, yeni değişiklik ve eklemelerin bekletilmeden her yeni baskıdan önce yapılması da gerekliydi. Bunun çözümü için iki yol vardı: Kitabın ya Microsoft Office Word yüklü bir PC'de çift sütunlu sayfalar hâlinde yeniden dizilmesi, ya da eldeki metnin Word ortamına taşınması.
M. Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Bilgi ve Belge yönetimi Bölümü öğretim görevlisi Dr. Yücel Dağlı (ne yazık ki 12.8.2009'da ansızın vefat etti, burada saygıyla anıyorum), kitabın tek sütun dizilmiş metnini yeni teknik yöntemler uygulayarak Word ortamına taşıdı. Ancak, Arap harfli metinler aktarılamadığı için Î.Ü. Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sayın Mustafa Çiçekler'den eski yazı metnin dizimi için yardım istedi. Mustafa Beyefendi -sağ olsun- dizgiyi yaptırmayı ve bir kültür hizmeti olarak kontrol külfetini yüklendi. Elimdeki ilâve ve düzeltme notlarının önemli bir kısmını kendilerine gönderdim. Prof. Mustafa Beyefendinin yardımları, düzeltilerek dizilen eski yazı metnin kontrolü ile kalmadı, ayrıca öğretim üyesi arkadaşları Prof.Dr. Mustafa Kaçalin, Prof.Dr. Mehmet Atalay, Prof.Dr. Ali Güzelyüz, Dr. Ekrem Tak ve Ok. Ahmet Eryüksel Beyefendileri de devreye sokarak, el birliğiyle kitap bugünkü durumuna getirildi. Ferit Devellioğlu'nun "Açıklamalar" 5. Maddede "Lügat Osmanlıca ve öğretici olduğu için imlâ kurallarına bağlı kalınmamıştır" diye açıkladığı yazım özelliklerine müdahale edilmedi. Arapça terkip, tanım edatları, birleşik isimlerin yazımı günümüzdeki yazım şekline çevrildi. Bi-l-farz / bi'l-farz, hasb-el-kader / hasbe'l-kader vb. Göze çarpan dizgi ve imlâ hataları giderildi. Eklenmesi, sürekli istenen Arap harfli dizin hazırlandı ve kitabın sonuna eklendi. Her şey temenni edilen yolda sonuca ulaştı.
Bütün bu çalışmalar Lügat'in değerini artırmak için verilmiş birer değerli emektir. Sayın Prof. Dr. Mustafa Çiçekler'e ve yukarıda adı geçen saygıdeğer arkadaşlarına, kitabın teknik hazırlığında emeğini esirgemeyen Hüseyin Karaer ve Ender Boztürk'e burada içtenlikle ve bütün saygımla ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, dilimizde kullanılmış ve kullanılmakta olan Arapça ve Farsçadan geçmiş, günümüzde Osmanlı Türkçesi diye adlandırılan kelimeleri doğru okumak, doğru söylemek, doğru yazmak ve doğru anlamlarıyla öğrenebilmek için 47 yıldır kullanılan en güvenilir kaynaktır.
26'ncı baskı (2010), Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat'a üçüncü kez uygulanan genişletme, geliştirme ve düzeltme çalışmalarının başlangıcıdır. Dizilmiş metni üzerinde işlem yapılabilecek teknik kolaylıklar sağlanmış olan bu eser, muhtevasıyla bundan böyle daha da geniş ve gelişmiş bir şekilde hizmetinizde olacaktır. ( Ferit Devellioğlu Osmanlıca Türkçe lugat , aydın kitabevi Osmanlıca lugat kitabı , Osmanlıca Türkçe lugat , Ferit develioğlu Osmanlıca lugat fiyatı , Osmanlıca lugat kitabı , osmanlıca türkçe lugat )
AYDIN SAMİ GÜNEYÇAL
Ankara, 20 Nisan 2010
AÇIKLAMALAR
Lûgat'in madde başı kelimeleri siyah, İzahları 9,5 punto, Arap harfleri 11,5 punto siyah ile dizilmiştir.
Madde başı olan kelimelerin imlâsı, Arap harfleriyle yazılan imlâ esâsına göre alınmıştır: mahbûb, imtidâd, imtizaç... gibi.
Lügat'teki Arap harfleri, yalnız madde başı olan kelimelerin karşısında yer almıştır.
Söyleniş itibariyle bir olup, mânâca ayrı olan kelimeler, 1., 2., 3., ... numaralarla ayırdedilmiştir: 1. emsal (a. misl'in c); 2. emsal (a. mesel'in c.)... gibi.
Lügat, Osmanlıca ve öğretici olduğu için îmlâ Kılavuzu kurallarına bağlı kalınmamıştır. Madde başı olan kelimelerde bütün uzun vokaller, üzerlerine " ^ " konularak işaret edildiği gibi, izahlarda da bugün uzun olarak telâffuz edilen vokaller aynı şekilde belirtilmiştir; yalnız bir karışıklığa meydan vermemek üzere "k" ve "g" seslerinden sonra gelen uzun "a" ve "u" yu göstermek için bu işaret kullanılmamış, madde başının yanına: ["ka" uzun okunur, "ga" uzun okunur] cümleleri ilâve edilmiştir.
Bir maddenin izahları arasındaki küçük farklar (;) ile ayrılmıştır: akıllı; uyanık... gibi.
Söyleniş itibariyle bir olup da, biri Arapça, diğeri Farsça olan kelimeler ayrı madde hâlinde alt alta yazılmıştır: ân (f.i.): güzellik cazibesi; ân (a.i.): pek az bir zaman... gibi.
Lügatte Arap harfleri bulunduğu için madde başı kelimelerinin transkripsiyonu gerekli görülmemiştir.
İki türlü okunabilen kelimelerin en yaygın şekli alınmakla beraber, arandığı zaman lügatte bulunamıyanları kalın veya ince şekilleriyle de aramak gerekmektedir: terakki - tarakkî; mübadele - mübadele; murabba - murabba; ünvân - unvan; behhâs - bahhâs... gibi.
Arapçada bulunmayıp da Osmanlıcanın bir tasarrufu olarak Arapçanın kurallanna göre yapılmış kelimelere yer verilmiş ve bu kelimeler Osmanlıca demek olan (o) harfi ile işaret edilmiştir: tayyare (o.i), mefkure (o.i), ensice (o.i.)... gibi.
Lügatte, müfettiş; muharrir; kâtib; vekâlet... gibi kelimeler alındığı için başmüfettiş; başkâtip; başvekâlet... gibi "baş-" ile başlayan birleşik kelimelere yer verilmemiştir.
Bî-, bîlâ-, lâ-, nâ-, gayr-, adem-i... gibi kelimeyi menfîleştiren öneklerin hem ayrı ayrı mânâları, hem de bir kelimeye eklendiği zamanki mühim ve yaygın olan şekilleri alınmıştır.
13 - -laşmak; -leşmek; -etmek; -olmak; -landırmak; ,.letmek; -latmak; -len-mek; -lanmak; -lık; -lik; -luk; -lük; -lı; -li; -lu; -lü; -sız; -siz; -cı; -ci... gibi son takılı Arapça ve Farsça kelimeler alınmamıştır.
14- Arapça veya Farsça bir kelimeye takılan -hâne; -zade kelimeleriyle yapılan birleşik kelimeler alınmış : hemşîre-zâde, birâder-zâde; devlet-hâne, mey-hâne... gibi. Türkçe kelimeye takılanlar alınmamıştır: döküm-hâne, dikim-hâne; dayı-zâde... gibi.
15- -dâr; -kâr; -keş; -gâh gibi son eklerin hem mânâları, hem de takıldığı Arapça veya Farsça kelime ile birlikteki izahları alınmıştır : haber-dâr, dil-dâr; garaz-kâr, füsun-kâr; esrarkeş, dem-keş; karar-gâh, hâb-gâh... gibi. Türkçe kelimelere takılanlar alınmamıştır: emek-dâr, bayrak-dâr... gibi.
16- Birleşik kelime unsurları, birbirlerinden küçük çizgi (-) işaretleri ile ayrılmışlardır : cihân-nümâ; hayır-hâh; vatan-perver... gibi.
17-Farsça sıfat veya izafet terkiplerinde (isim veya sıfat tamlamalarında) iki kelime birbirinden -i işareti ile ayrılmıştır. Türkçenin ses uyumu kurallarına göre bu -i harfi, -l, -u, -ü şekillerinde söylenirse de bu sesler lügatte -l ve -i harfleriyle gösterilmiştir: arz-ı (u) hâl; kamûs-ı (u) Türkî; hüsn-i (ü) tabiat... gibi. Ancak, bu sıfat veya izafet terkiplerinde (tamlamalarda) ilk kelimesinin sonu bir a, u ile biterse, terkibin arasındaki -i harfi yerini -yi ye verir: süferâ-yi ecnebiyye; uzamâ-yi devlet... gibi. Yine "-yi" hecesi ses uyumu kurallarına göre konuşma dilinde : -yu, -yü şeklinde söyleniyorsa da lügat'te "-yi" şeklinde gösterilmiştir : Bâzû-yi (yu) merdân... gibi.
18-Bağlantı edatı olan ve' ıer, iki kelimeyi birbirine bağladığı için çizgisiz olarak u, ü şeklinde alınmıştır: ulum u fünun; kadr ü kıymet... gibi. Ancak, baştaki kelime bir vokalle nihayet bulursa ortadaki bağlantı edatı olan "ü", vü şekline girer : kaza vü kader; safa vü cefâ... gibi.
19-Madde başı kelimelerinin altına alfabe sırasiyle dizilmiş ve terkip (tamlama) hâlinde alınmış olan örnekler miniskülle, izahların arasında yer alan örnekler, yine alfabe sırasına göre, majüskülle dizilmiştir.
20- (*) işareti XX. yüzyılın neologisme (yeni kelimeler)'ini gösterir.
21- zarb = darb; zucret = ducret; fâzıl = fâdıl... gibi iki türlü okunabilen kelimeler her iki şeklîylede aranmalıdır.
22- Büyük harfle başlıyan has (*özel) isimlerden sonra gelen ilk harf veya heceden önce bir "apostrof konulmuştur: Ahmed'e, Ankara'ya, Hindistan'da... gibi.
23- dünyâ, güneş, cennet... gibi kelimeler, özel ad olarak değil de, bir sıfat, zarf ve bir deyim gibi kullanıldıkları zaman küçük harfle alınmışlardır. Meselâ : dünyâda olmaz (=kat'iyen, asla olmaz); Bursa bir cennettir (-.... yeşilliği, bağ, bahçesi bol olan bir yerdir) cümlelerinde olduğu gibi.
24-Bâzı güç anlaşılabilecek terimlerin, her hangi bir karışıklığı ve iltibası önlemek üzere, Fransızca, Lâtince gibi karşılıkları da alınmıştır.
Aydın Kitabevi Yayınları tarafından yayınlanan, Ferit Devellioğlu nun yazdığı Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lugat kitabını incele diniz.