Kitap Riyazüs Salihin Tercüme Metin (2 cilt)
Yazar İmam Nevevi
Yayınevi Erkam Yayınları
Tercüme M.Yaşar Kandemir - İ.Lütfi Çakan - Doç. Dr.Raşit Küçük
Kağıt Cilt 2.Hamur , Karton İnce Cilt, 2 Cilt Takım
Sayfa Ebat 1.447 sayfa - 17x24 cm
Hadis Sayısı 1.900 adet hadisi şerif arapça metin ve türkçe açıklaması
2 Cilt Riyazüs Salihin kitabını incelemektesiniz.
Erkam yayınları Riyazüs Salihin Tercümesi kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Riyazüs Salihine gösterilen sıcak alâka, yeni bir çalışmanın varlığını elzem kıldı.
Yayınevimizce sekiz cilt halinde
neşredilen Riyazü's Salihin, sadece
ayet ve hadis metinlerini ihtiva edecek şekilde
iki ciltte toplandı. Prensip olarak
hadis-i şeriflerin şerhsiz okunmasını tavsiye etmiyoruz. Ancak İslâm'ı öğrenip yaşamak istediği halde çok
ciltli kitapları temin ve takip etme imkanı olmayanların taleplerini görmezden gelemezdik. Böyle
muhtasar bir çalışmanın da faydadan hâli olmayacağı kanaatindeyiz. Hayatı, ayet-i kerimeler ve
hadis-i şeriflerle bereketlendirene ne mutlu.
ÖNSÖZ
Allah'a hamd, Resûl-i Ekrem'ine, onun âl ve ashabına salât ü selâm olsun.
İmâm Nevevî'nin
Riyâzü's-sâlihîni necip milletimizin din kültüründe öncelikli yeri olan
hadis kitablarının başında gelir. Zira Cumhuriyet dönemi Türkiye'sinde, Sahîh-i Buhari Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerh i'nden sonra, merhum Hasan Hüsnü Erdem ve Kıvâmüddin Burslan tarafından dilimize
tercüme edilerek Diyanet İşleri Başkanlığı'nca yayımlanan
ikinci hadis kitabı Riyâzüs sâlihin olmuştur. Uzun yıllar bu
tercüme vasıtasıyla kendisinden istifâde edilen eser, gördüğü ilgi sebebiyle son senelerde birkaç
tercümeye kavuşmuş bulunmaktadır.
Zengin içeriği ve mükemmel düzeni ile dikkat çeken bu değerli eser, çeşitli düzeydeki din eğitim ve öğretim kurumlarında okunmasının yanında özellikle vaaz ve irşat faaliyetlerinin de vaz geçilmez el kitabı niteliğiyle geniş bir kullanım alanına sahiptir. Giderek derinlik kazanan sünnet kültürümüz, uzunca bir zamandan beri -diğer
hadis kaynaklarının yanında-
Riyâzüs sâlihînin de yeni ve doyurucu bir şerhe kavuşturulması ihtiyacını hissettirmekteydi. Özellikle din hizmeti verenlerin, cemaatlerini aydınlatmada kendisinden güvenle faydalanacakları bir şerhe olan ihtiyaçları daha da büyüktü.
Söz konusu ihtiyacı karşılamak üzere sekiz ciltlik bir tercüme ve şerh çalışmasını gerçekleştirmiştik. Şimdi ise, -kural olarak şerhsiz
hadis oku manın doğru olmadığını düşünmemize rağmen - İslâm'ı öğrenmek ve yaşamak isteyen ve çok
ciltli takım kitap alıp okuma imkânına sahip bulunmayan öğrencilerin ve İslâmî konularda bilgilenme arzusu duyan halkımızın bu istek ve arzularına cevap verebilmek için
metin ve tercümeden oluşan
iki ciltlik bu eseri hazırladık.
Hadis tercümeleri tarafımızdan yeniden gözden geçirilip güncelleştirildi. Girişteki bilgiler özetlendi. Gerek görülen yerlere kısa dipnotlarla açıklık getirilmeye çalışıldı. Hadislerin kaynakları yeniden kontrol edildi.
Arapça hadis metinleri fihristi eklendi ve bu fihristte mükerrer hadislerin numaraları gösterildi.
İşlediği konulara dair âyetler ve Kütüb-i Sitte'den seçilmiş hadisler ihtiva eden Riyâzü's-sâlihînin her türlü bilimsel mesaîye lâyık bir
hadis kitabı olduğu açıktır. Biz gerçekleştirdiğimiz bu
tercüme çalışmasının da -
sekiz ciltlik şerhi gibi- sünnet kültürümüze katkıda bulunacağı ümidini taşımaktayız.
Eserin okuyucuya ulaşmasında emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
Mütercimler Mayıs 2008
RİYÂZÜS SALİHİN
- Yazılış Gayesi
Tam adı Riyâzü's-sâlihîn min hadîsi seyyidi'l-mürselîn olan eser
, İmam Nevevî'nin çalışmaları arasında önemli bir yer tutar. Nevevî bu kitabını 40 yaşlarında yazdı. Bundan üç sene önce de, bir başka önemli eseri el-Ezkâr' ı telif etmişti.
Kendi alanlarında büyük önemi olan bu
kitapların peş peşe yazılmasının bazı mühim sebepleri olmalıdır. İslâm ümmeti,
Nevevî'nin yaşadığı VII. (XIII.) yüzyılda birtakım karışıklıkların ve fitnelerin içine düşmüştü. İslâm düşmanları, ümmet coğrafyasını dört bir yandan kuşatmış, içte ve dışta olumsuz bir ortam hüküm sürmeye başlamıştı. Bir taraftan Müslümanlara vahşice saldıran Haçlı orduları, öte yandan Tatar akınları İslâm dünyasını kasıp kavurmaktaydı.
İmam Nevevî, âlimlerin mesuliyetinin büyüklüğünü biliyordu. İçinde yaşadığı topluma ve İslâm ümmetine karşı sorumluluğunu yerine getirme şuuruyla hareket ediyordu. Ona göre, yolun en doğru olanını bulmak ve hakikate ulaşmak için
, Allah Teâlâ'nın Kitab'ını ve Resûli Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetini iyice bilmek ve bu iki kaynağa sımsıkı sanlmak gerekmekteydi.
Nevevi, dinin hakikatini ve güzelliklerini ortaya koymayı, İslâm'ın hayat, cihad, şefkat, merhamet ve müsamaha dini oluşunu bir kere daha gözler önüne sermeyi, tasavvuf ve zühdü Kur'an ve Sünnet ışığında gerçek yerine oturtmayı kendisi için vazife bildi.
İmam Nevevî, Riyâzü's-sâlihîn i, dindarlık iddia eden bazılarının yaptığı gibi, insanları yanlış yorumlanan bir tasavvuf ve zühd anlayışına, cihadı terk etmeye, dünyadan yüz çevirmeye davet etmek için yazmadı. Bunun tam aksine Allah Teâlâ'nın hoşnut olduğu bir hayatı bütün unsurlarıyla bilip yaşamaya, düşmanlar ve sapıklarla cihada, hakkı ve adaleti toplumda hakim kılmaya, kişiyi Allah'a yakınlık derecelerinin en yükseğine çıkarmaya, iyilikleri emir ve kötülüklerden nehiy konusundaki naslara ve bu nasların gerektirdiği hayat tarzına sımsıkı bağlanmaya davet etmek için kaleme aldı. Telif edildiği günden bu yana
Riyâzüs sâlihîn, İslâm dünyasının her yerinde, âlimlerin, ilim taliplerinin, vaiz ve hatiplerin ve nihayet hadis okumak isteyen hemen her Müslüman'ın âdeta
el kitabı oldu. Böylece bu güzel eser, müellifinin arzuladığı hedefe ulaştı.
B. Nevevi'nin Riyâzü's-sâlihîn'i Yazarken Gözettiği Prensipler
İmam Nevevî'nin bu kitabı yazarken gözettiği bazı prensipler şunlardır:
- İnsanlara dünya ve âhiret saadetini kazanma yollarını gösterecek, zahirî ve bâtinî edepleri elde etmelerini sağlayacak, iyiyi ve güzeli teşvik, kötüden ve çirkinden uzaklaşmayı temin edecek sahih hadislerden oluşan muhtasar bir kitap olacaktır.
- Sahih hadis kaynakları olarak şöhret kazanmış kitaplardan seçilen, mâna ve mahiyetleri açık, delâletleri kesin hadisleri ihtiva edecektir.
* Konuların baş tarafında ilgili âyetlere yer verilecektir.
- Açıklanmasına ihtiyaç duyulan bazı kelime ve terimler kısaca açıklanacaktır.
* Her hadisten sonra, o hadisin hangi kitaptan alındığı belirtilecektir.
- Hayır ve iyilikleri özendirici, kötülük ve çirkinlikleri engelleyici nitelikte hadisler olmasına özen gösterilecektir.
* Hadislerin senedinde sadece sahâbî ravinin adı verilecektir.
- Gerektiğinde bazı hadislerden sonra, o hadisin sıhhat açısından durumuna, bazan da ravilerinin haline işaret edilecektir.
* Muhtevanın dînî ve içtimaî nitelikte olmasına özen gösterilecektir.
C. Tertibi
Riyâzü's-sâlihîn, 18 ana bölüm (
kitap) ile bunların alt birimleri diyebileceğimiz 372 kısımdan meydana gelir. Bazıları
kitap sayısını 20'ye çıkarılırken, bazıları da
kitap adına yer vermez; sadece kısımların adı zikredilir.
Kitaplardan bazısı birkaç hadisten ibaretken, bazıları yüzlerce
hadisi kapsar.
D.Hadislerinin Güvenilirliği
İmam Nevevî,
Riyâzü's-sâlihîn e aldığı hadislerin çoğunu
Kütüb-i Süte diye bilinen ve Sünnî mezheplerce en sahih hadisleri ihtiva ettikleri kabul edilen, Buhârî ve Müslim'in
Sahîh 'leri ile Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce'nin
Sünen 'lerinden seçti. Bunların dışında kalan az sayıdaki hadisleri de, İmam Mâlik'in
Muvatta'ı, Ebû Bekir el-Humeydî'nin
el-Cem' beyne's-Sahîhayn'i, Ahmed İbni Hanbel'in
Müsned'i, Hâkim'in
Müstedrek'i ve Dârîmî ile Dârekutnî'nin
Sünen 'lerinden aldı.
Abdülfettâh Ebû Gudde, tetkik sonucu değil de okurken
Riyâzü 's-sâ-lihîn'de zayıflığı kesin olan üç hadise rastladığını söyler. Nâsırüddîn el-Elbânî, neşre hazırladığı
Riyâzü's-sâlihîn'e yazdığı mukaddimede, müellif Nevevî'nin sahih rivayetlerden bir kitap te'lif ettiğine dair ifadesinin, hadislerin çok büyük eskeriyetine işaret ettiğini, fakat bütün hadisleri kapsamadığını söyler. O, bu kitapta 55 hadisi zayıf sayar.
Riyâzü 's-sâlihîn"in elde mevcut güzel neşirlerinden birini hazırlayan Şuayb el-Arnaût da, kendisinin şahsî tedkiki ve değerlendirmesine dayanarak, Nevevî'nin kitabına sadece sahih ve hasen hadisleri alma konusunda hassas davranmasına rağmen, 46 hadisi sened yönünden zayıf gördüğünü ifade etmektedir. Ayrıca 51 zayıf hadisin başka tariklerle takviye edildiğini veya şâhidlerinin bulunduğunu söyler. Daha sonra da,
"Riyâzü 's sâlihîn 'de 46 zayıf hadisin bulunması, bu büyük kitabın değerini düşürmeyeceği gibi, bu kadar çok sayıda sahih hadisi içine alan eserin şanına da halel getirmez" der. Netice itibariyle zayıfın da hadis olduğunu, birçok çeşidinin bulunduğunu, bazısıyla amel edildiğini,
zayıf ile
mevzu (uydurma) rivayeti birbirine karıştırmamak gerektiğini hatırlamalıyız.
Esasen eserdeki hadislerin büyük çoğunluğunu
"müttefekun aleyh" rivayetler oluşturur. Mükerrer hadislerin sayısı, bizim tespitimize göre 265'tir. Bazıları birkaç defa olmak üzere tekrar edilir. Bir ahlâk ve âdâb kitabı niteliği taşıyan
Riyâzü's-sâlihîn' in, bu kadar üstün vasıflı hadisleri bir araya getirmesi, ona benzeri eserler içinde ilk sıralarda bir yer kazandırmıştır.
E. Şerhleri
- Delilü'l-fâlihîn li turuki "Riyâzüs sâlihîn"
Riyâzü's-sâlihîn 'in bu önemli şerhi, Muhammed İbni Allan tarafından yapılmıştır. Bu, Riyaz'a yazılan ilk şerh olma özelliğine de sahiptir. 996 (1588) yılında Mekke'de doğan ve 1057'de (1647) yine bu mübarek beldede vefat eden İbni Allan,
İmam Nevevî'nin el-Ezkâr'mı da şerhetmiştir.
İbni Allan,
Riyâzü's-sâlihîn'i klasik usulle şerh etmiştir. Anlamlarında kapalılık bulunan kelime ve tabirleri açıklamış, bunların dilde çeşitli kullanım şekillerine işaret etmiştir. Gramer tahlilleri de yaparak hadis metinlerinin anlaşılmasını kolaylaştırmıştır. Hadislerden çıkarılabilecek hükümleri ortaya koyarken kendi mezhebini, Şafiîliği esas almıştır. İbni Allan, hadisleri şerhederken öncelikle Sahîh-i Buhârî sarihlerinden İbni Hacer'in Fethu barî'sinden, yine Buhârî'nin eserinin bir başka şârihi Kastallânî'nin irşadü's-sdri'si ile Sahîh-i Müslim' in en önemli şerhlerinden biri olan İmam Nevevî'nin el-Minhac'ından önemli ölçüde faydalanmıştır.
2.Şerhu Riyâzü's-sâlihîn
el-Hüseynî Abdülmecid Hâşim'in bu eseri,
Riyâzü's-sâlihîn 'in kısa bir şerhinden ibarettir. Anlaşılmasında zorluk çekilen kelimeler "el-luga" başlığı altında açıklanmakta, ikinci olarak da "el-ma'nâ" başlığı ile hadisin mahiyeti kısaca özetlenmektedir, bazı hadislerden anlaşılabilecek hükümlere de işaret edilmektedir.
Riyâzü's-sâlihîn i okuyacak talebeler düşünülerek hazırlanmış bir çalışma olduğu söylenebilir.
3.Nüzhetü'l-müttakîn şerhu Riyâzü's-sâlihîn
Bu eser, Mustafa Saîd el-Hın, Mustafa el-Buğâ, Muhyiddin Mestû, Ali eş-Şorbacı ve Muhammed Emin Lutfî'den müteşekkil beş kişilik bir komisyonca hazırlanmış olup,
Riyâzü's-sâlihîn 'in kısa şerhlerinden biridir.
İki cilt halindeki
kitap ilk defa Beyrut'ta 1397 (1977) senesinde olmak üzere bugüne kadar yirmi beş defadan fazla basılmıştır. Sarihler bu
şerhlerinin, kısa, çağdaş eğitim tekniğine uygun, öğretim müesseselerinde okutulabilecek, öğretmen ve öğrencilerin hadisleri anlamasına yardım edecek bir eser olduğunu söylerler.
4. Menhelü'l-vâridin şerhu Riyâzü's-sâlihîn
Merhum Subhî
es-Sâlih'in (ö. 1407/1986) eseridir.
Bu eser, adına bakılarak
Riyazü's salihîn üzerine yazılmış bir şerh olduğu hissi uyandırıyorsa da, incelenince görüleceği gibi, şerh olmayıp, sistemli ve emek mahsulü bir neşir niteliğindedir. Menhelül-varidîn'in ilk tab'ı, Beyrut'ta 1970 senesinde gerçekleştirilmiş ve bugüne kadar pek çok defalar tab' olunmuştur.
F. Muhtasarları
- Riyâzü's-sâlihîn 'in bilinen ilk muhtasarı Yûsuf İbni İsmâîl en-Nebhâni (6.1350/1931) tarafından yapılmış olup, Tehzîbü'n-nüfûs fî tertîbi'd-dürûs adını taşır.
- Salih Ahmed Rızâ, Kutûf min riyazi's-sünne (Dirâse tahlîliyye li ehâdîs muhtara min kitabi Riyazi's-sâlihîn) adlı eserinde, Riyazü's salihîn den seçtiği bazı hadisleri, ilmî usullere uygun tarzda inceleyip değerlendirmiştir.
- Muhammed Abdülhamîd Mirdâd'ın yaptığı ihtisarın adı, İthâfül-müslimin fî teshîli ihtisâri Riyâzü's-sâlihîn dir. Bu ihtisarda müellif bablarda geçen âyetleri açıklamış, seçtiği hadisleri de kısaca şerhetmiştir. Eser Mısır'da neşredilmiştir.
G.Tercümeleri
Riyazü's salihîn in, Türkçe'ye birkaç ayrı
tercümesi yapılmıştır. Bunların ilki, Hasan Hüsnü Erdem (1 ve 2. ciltler Kıvamüddin Bursları ile birlikte) tarafından yapılan ve Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları arasında 3 cilt olarak neşredilen
tercümedir. Riyâzü's-sâlihîn, başka dillere de
tercüme edilmiştir. Bizim tesbit edebildiğimiz kadarıyla, İngilizce'ye iki ayrı
tercümesi yapılmıştır. Bunlardan biri Abdur Rehman Shad tarafından
iki cilt halinde yapılan
tercüme olup, (Lahore - Pakistan 1988) neşredilmiştir. Diğeri de S.M. Madni Abbasi tarafından yapılan yine
iki cilt halindeki
tercüme olup, (Riyadh bty.) o da yayınlanmıştır.
Riyâzü's-sâlihîn 'in Fransızca'ya yapılan
tercümeleri de vardır. Bunlardan biri Saîd Al-Laham tarafından yapılmış olup (Dar el-Fiker, Beyrouth - Liban, 1991) neşredilmiştir. Bir başka
tercüme de Favvzi Chaban tarafından yapılanı olup, o da (Dar al-Kutub al-ilmiyah, Beyrouth - Liban bty.)
iki cilt halinde neşredilmiştir.
MÜELLİFİN MUKADDİMESİ
Bismillahirrahmânirrahîm
Bir tek, mutlak galip, sonsuz kudret sahibi, çok bağışlayıcı olan, gönül ehli ve basiret sahiplerine bir hatırlatma, akıl ve düşünce ehline bir ibret olsun diye geceyle gündüzü birbirine katan Allah'a hamdolsun. Allah, yarattığı kullarından bir kısmını seçip, bu dünyada zühd ehlinden kıldı. Onları, emir ve yasaklarını gözetme, devamlı olarak düşünme, öğüt dinleyip sapıklıktan uzak durma, unuttuktan sonra hatırlama ve gafletten sonra uyanma meziyetleriyle donattı. Onları, Allah'a itaatta ve âhirete hazırlıkta, gazabını gerektirecek davranış ve cehenneme girmelerine sebep olacak işlerden sakınmada, zamanın ve şartların değişmesine rağmen güzel hallerini korumada başarılı kıldı.
Hamdin en yücesi, en üstünü, en şümullüsü ve en mükemmeliyle Allah'a hamdederim. Kullarına çok iyilik yapan ve Kerîm olan, onlara çok acıyan ve Rahîm olan Allah'tan başka ilâh olmadığına, Efendimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in O'nun kulu ve resulü, sevgilisi ve dostu olduğuna, dosdoğru yola ulaştırıp, en kâmil dine davet ettiğine kesinlikle inanırım. Allah'ın salât ve selâmı, onun, bütün peygamberlerin, herbirinin inanmış dostlarının ve diğer sâlih kimselerin üzerine olsun.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Ben, cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben onlardan rızık istemiyorum, beni beslemelerini de istemiyorum" (Zâriyât sûresi (51), 56-57). Bu âyet, onların ibadet için yaratıldıklarını açıkça ifade eder. O halde onların, yaratılış gayelerine özen göstermeleri, zühd yolunu tutarak dünyanın geçici zevklerinden yüz çevirmeleri gerekir. Çünkü bu dünya geçici bir yurt olup, ebedî kalınacak bir yer değildir. Dünya âhiretin bineği olup, kalıcı bir sevinç ve neş'e yeri de değildir. Ayrılık yeridir; sürekli vatan değildir. Bu sebeple, dünya halkının en uyanıkları, Allah'a en iyi kulluk yapanlardır. İnsanların en akıllı olanları da zâhidler, dünyaya bağlanıp kalmayanlardır.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "
Dünya hayatı, tıpkı gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer. Nihayet yeryüzü zînetini takınıp rengârenk süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz gelir de, onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi düşünecek kavimler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz" (Yûnus sûresi (
10), 24).
Bu anlamda âyetler çoktur. Şâir ne güzel söyler:
Allah'ın son derece anlayışlı akıllı ve zekî kullan vardır
Onlar dünyayı terkettiler ve fitnelerden korktular
Dünyaya bakıp şu gerçeği iyice anladılar
Burası diriler için kalıcı bir vatan değildir
Neticede bu dünyayı bir deniz sayıp
Salih amelleri kendilerine gemiler edindiler
Dünyanın hali, bizim halimiz ve yaratılış gayemiz anlattığım gibi olunca, sorumluluk taşıyan herkesin, seçkin ve hayırlı kimselerin izinden gitmesi, olgun akıl ve keskin görüş sahiplerinin yoluna girmesi icap eder. Ayrıca belirttiğim hususlarda hazırlık yapması, uyardığım konulara özen göstermesi gerekir. Bunu elde etmek için her mükellefin girmesi gereken en doğru yol, önce ve sonra gelenlerin efendisi, önden giden ve onları takip edenlerin en seçkini olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in
sahih hadisleriyle edeplenmektir. Allah'ın salât ve selâmı onun ve diğer peygamberlerinin üzerine olsun. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın" (Mâide sûresi (5), 2). Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sahîh hadislerinde şöyle buyurdu: "Kul, din kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah da kulunun yardımcısıdır" (Müslim, Zikr 37-38; Ebû Dâvûd, Edeb 60; Tirmizî, Hudûd 3). "Bir hayra öncülük eden kimseye onu yapan gibi sevap vardır" (Müslim, İmâre 133; Ebû Dâvûd, Edeb 115; Tirmizî, İlim 14). "Bir kimse doğru yola davet ederse, ona uyanların sevabı kadar kendisi için de sevap vardır. Bu ona uyanların sevabından bir şey eksiltmez" (Müslim. İlim 16; Ebû Dâvûd, Sünnet 6; Tirmizî, İlim 15). Peygamber Efendimiz Hz. Ali'ye şöyle dedi: "Allah'a yemin ederim ki, senin aracılığınla bir tek kişinin hidâyete ermesi, dünya nimetlerinin en kıymetlisine sahip olmandan daha hayırlıdır" (Buhârî, Cihâd 102, 143; Müslim, Fezâilu s-sahâbe 34). Bütün bu emirler sebebiyle, sahibi için âhiret yolunun azığı olacak, bâtınî ve zahirî edepleri kazandırıcı, iyi davranışlara teşviki, çirkin olanlardan uzak durmayı, Allah yolunda gidenlerin edeplerinden olan zühdü, nefis terbiyesini, ahlâkı güzelleştirmeyi, kalp temizliğini ve bunun çarelerini, uzuvları günahlardan korumayı ve sapmalarını önlemeyi, bütün bunların yanında ariflerin amaçlarını gerçekleştirmelerini temin edecek, sahih hadislerden müteşekkil muhtasar bir kitap meydana getirmeyi uygun gördüm.
Bu esere,
sahih hadisleri ihtiva eden meşhur kitaplardan, sahihliği sabit olanlar dışında bir hadis almamaya özen gösterdim. Her konuya Kur'ân-ı Kerîm'den âyetlerle başlamayı, anlamları kapalı olup açıklamaya ihtiyaç hissettiren kelimeleri açıklamayı uygun buldum. Bir hadisin sonunda "müttefekun aleyh" dediğimde, bunun anlamı "Bu hadisi Buhârî ve Müslim müştereken rivayet ettiler" demektir.
Bu
kitap tamamlanınca, buna uymaya özen gösterenleri hayırlara sevkedeceğini, kötülüklerin, yıkıcı ve helak edici davranışların her çeşidine engel teşkil edeceğini umarım. Bu kitaptan istifade edecek kardeşlerimin bana, ana ve babama, hocalarıma, diğer dostlarıma ve bütün müslümanlara duacı olmalarını istiyorum. Benim güvenim Kerîm olan Allah'adır. İşimi yalnızca ona havale ederim; dayanağım da sadece O'dur. Allah bana yeter, O ne güzel vekîldir. Kötülüklerden kaçmaya kuvvet, iyilikleri yapmaya kudret, ancak Azîz ve Hakîm olan Allah'ın yardımıyladır. (
riyazüs salihin tercüme metin, 2 cilt set , imam nevevi, erkam yayınevi, m. yaşar kandemir, i. lütfi çakan, doç. dr. raşit küçük, riyazüs salihin tercümesi, 1,900 adet hadisi şerif arapça metin ve türkçe anlamı )
Erkam yayınları 2 Cilt Riyazüs Salihin Tercümesi kitabı nı incele diniz.