Kitap Sahih-i İbn Hibban Zevaidi
Yazar Nureddin El Heysemi
Yayınevi Ocak Yayıncılık
Tercüme Hanefi Akın
Kağıt - Cilt Şamua kağıt, Ciltli, 2 Cilt takım
Sayfa - Ebat 1.560 sayfa - 17x24 cm
Hadis Sayısı 2.647 adet hadis-i şerif arapça metin ve türkçe metni
Ocak Yayıncılık Sahih-i İbn Hibban Zevaidi kitabını incelemektesiniz.
2 Cilt Nureddin El Heysemi Sahih-i İbn Hibban Zevaidi kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Muhaddislerin altın çağı olan 3. hicri asırda Buharı ile başlayan ve hadislerin sadece sahih olanlarını bir araya getirme çalışmalarının dördüncü halkasında yer alan İbn Hibbân’ın Sahîh’i 7500 sahih hadis içermektedir. 8. ve 9. asırlarda yaşayan Heysemî ve talebesi Şeyhülislam İbn Hacer gibi bir grup muhaddis, Kutub-u Sitte dışında mevcut bazı hacimli kaynaklardaki hadislerin tekrarlarını eleyerek bunlardan daha kolay yararlanma imkânı sağlayan farklı tertip ve sunumda çalışmalar yürütmüşler ve neticede dikkat çekici zevâid türü bir takım koleksiyonlar kaleme almışlardır.
Heysemî’nin daha önce bu sahada oluşturduğu büyük eseri Mecma’uz-Zevâid, yayınevimiz tarafından 20 cilt halinde neşredilmişti. Müellifin bu hacimli eserinin kapsamı dışında kalan ve «sahih kaynaklar» içinde önemli bir konuma sahip İbn Hibbân’ın Sahîh’inde var olup Buhârî ile Müslim’in Sahîh’lerinde yer almayan «zevaid» hadisler, çok kullanışlı ve detaylı konu başlıkları halinde okuyucuların kullanımına sunulmuştur.
Nûreddin el-Heysemî, Mevâridü'z-zam'ân ilâ zevâ'idi İbn Hibbân adlı eserinde el-Müsnedu's sahih'teki 7500 hadisi Sahîhayn'ın hadisleriyle mukayese ederek bunlardan 4853'ünün Sahîhayn ile ya da ikisinden birinin hadisleriyle ortak olduğunu tesbit etmiştir. Mevâridu'z-zam'ân daki 2647 zevâid türü hadisi derleyip elinizdeki Sahihi İbn Hibban kitabı oluşturulmuştur.
Elinizdeki kitap, Buhârî ile Müslim’in Sahîh’leri dışında sahih hadis kaynağı arayan araştırmacı ve okuyucuların başvuracağı bir koleksiyondur.
YAYINCININ ÖNSÖZÜ
Hamd, Allah'a mahsustur. O'na yönelip, O'ndan yardım dileriz. Kötü huy ve davranışlarımızdan O'na sığınıp bağışlanma dileriz.
Allah'ın hidayet nasip ettiği kimse doğru yoldan sapmaz; saptırdığına da kimse hidayet veremez. Ya Rabbi! Ayaklarımızı dininde sabit kadem eyledikten sonra kaydırma! Âmin...
Yüce Allah, yarattığı kulları arasından Yüce Peygamberimiz Muhammed'i (salâtü selâm o'nun ve Ehl-i Beyt'inin üzerine olsun) seçip O'nu insanlığa müjdeleyici ve uyancı, başka bir deyişle yol gösterici olarak göndermiştir. O'nun koymuş olduğu düsturlara uymaya gerçek ve yegâne kurtuluş olarak nitelendirmiştir. Hak ile bâtıl arasına çektiği Sünnet-i Nebeviyye duvarı ile bu ikisinin karışmasına mani olmuştur. O'nun getirdiği ışığın aydınlığında insanoğlu, inanç karanlıklarında aradıkları evrensel gerçeği görebilme imkânına kavuşmuşlardır. Çünkü O (sallallahu aleyhi vesellem), son peygamberdir, Hz. Musa ve İsa gibi önceki peygamberlerin geleceğini müjdeledikleri evrensel kurtuluşun tek rehberi olan Kurtarıcı Mesih'tir.
Yüce Allah, indirdiği son kitabı Kur'ân-ı Kerim'i koruduğu gibi Resûlü'nün (sallallahu aleyhi vesellem) Sünnetini de, O'nun Ehl-i Beyt'i olan pak zürriyetini koruduğu gibi korumuştur. Kur'ân ve hadis, birbirlerinden ayrılmayan iki olgudur. Bu iki esas, İslâm dininin iki temel taşını oluşturmaktadır. Kendi heva ve hevesinden konuşmadığı Kur'ân-ı Kerim'de belirtilmiş olan Hz. Peygamber'in (sallallahu aleyhi vesellem) hadisleri; O'nun söz, fiil ve takrirlerinden oluşmaktadır. Diğer taraftan O'nun temel misyonu. Yüce Rab'den insanlara indirilen kutsal sözleri onlara beyan edip açıklamaktadır.
"Allah ve Resulüne itaat edesiniz ki bu sayede merhamete mazhar olasınız" (Âl-i İmran 132) âyetinde açıkça buyurulduğu gibi Kur'ân ile Elçi Resûl'ün beraberce zikredilmiş olması, bunların birbirlerinden ayrı düşünülemeyeceğini ve birinin diğerinin cüz'ü veya tamamlayıcısı olduğunu vurgulamaktadır. Tek başına Kur'ân, onun açıklayıcısı hadis olmadan insanların önüne sunulamaz.
Ahzâb sûresi 36. âyette geçen "Allah ve Resulü bir şeye hükmettiği zaman, mümin erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz" ifadesi de, bazı gafillerin, O'nun (sallallahu aleyhi vesellem) sadece Kur'ân'm taşıyıcısı olduğunu ve başka bir misyonunun olmadığını söyleyenlerin yüzüne tokat gibi inmektedir.
İslâm'ın başlangıcından beri Kur'ân'ın yanında hadislerin yazılı olarak saklanması yasak olmasına karşılık; ancak tâbiun döneminde yani Kur'ân'ın mushaflaştırılmasından sonra Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi vesellem) sözleriyle, sahabe ve tâbiunun fetva ve sözleri de yazıya geçirilmeye başlanmıştır. Râşid halife olarak nitelenen Emevi hükümdarı Ömer bin Abdülaziz'in direktifi ile bir devlet politikası olarak hadis ve âsârın geniş ölçüde yazıya geçirilmesine başlanmıştır. Bu görevi ilk başta Ebû Bekr b. Amr b. Hazm, Amre binti Abdirrahman, Kasım b. Muhammed b. e. Bekr ve Zührî gibi ilim önderleri başlatmıştır. Ondan sonraki dönem olan Etba-ı tabiin döneminde geniş kapsamlı ve tertipli hadis kitaplarının yazıldığı görülmektedir.
Bu dönemin en meşhur eseri, İmam Mâlik'in zamanımıza dek ulaşan Muvattâ'sı idi. Bundan sonraki dönemlerde yazılan hadis kitaplarının hem tertibi, hem de içeriği ve hacmi bir hayli genişleyip büyümüştür. Bu asır içinde hocası İshâk b. Râheveyh'in direktifi ile Buhari, sadece sahih yollarla gelen hadisleri bir araya getirdiği meşhur el-Câmi'us-sahîh'ini telif etti.
Onun takiben Müslim b. el-Haccâc'ın tertip ettiği, sadece sahihlere dair olan eseri, aslında yine müellifinden aktarılan sözüyle de ifade edildiği gibi sahih merviyatın tümü değildir. İsmaîlî'nin Buhari'den naklettiği "Sahihlerden kitabıma almayıp bıraktıklarım sayıca daha çoktur" sözü ile Mukaddime-i İbni's-Salâh'ta geçen Müslim'in "Sahihlerin tamamı bu kitabımdakilerden ibaret olmayıp, burada sahih olduklarına icma olunanları yazdım" şeklindeki ifadeleri, bu iki meşhur eser dışında da sahih hadislerin bulunduğuna açık bir delildir.
Sahihler sancağını Buhari ile Müslim'den sonra da elinde tutmuş olarak Ebû Hatim Muhammed b. Hibbân el-Büstî'yi görüyoruz. Aradaki dönemde yer alan ve sadece dörte biri zamanımıza ulaşmış İbn Huzeyme'nin Sahîh'inden sözetmiyoruz.
İlim dünyasında "Sahîh-i İbn Hibbân" adıyla meşhur "el-Müsnedü's-sahîh ala't-tekâsım ve-envâ" eseri, Buhari ile Müslim'in Sahîh'lerinden sonra en muteber sahih kaynağı olarak telakki edilmiştir.
Başlangıcından beri yayınevi olarak önümüze koyduğumuz, Türkçe okurları için yeni olabilecek daha önce hiç yayınlanmamış hadis kaynaklarını Arapça asılları ile birlikte neşretme prensibine bağlı olarak İbn Hibbân'ın Sahîh'ini de yayınlamayı düşünmüştük. Bu konuda okuyucu ve ilim adamlarından da tavsiyeler gelmekte idi. Fakat Sahîh-i İbn Hibbân'da yer alan 7500'e yakın hadisin önemli bir kısmı Buhari ile Müslim'in Sahîh'lerinde yer almakta idi. Daha fazla yarar sağlamak ve az önce de söz ettiğimiz prensibimiz nazarı itibara alınmak suretiyle eserde zevâid olan 2500 hadisi ihtiva eden Mevârid adlı klasik çalışmayı yayınlamayı daha uygun gördük. Zaten Mevârid de Heysemî tarafından bu ihtiyaç nedeniyle tertib edilmiş bir çalışma idi. Sahîh-i İbn Hibbân'ın erişim/kullanım zorluğu ve Sahîhayn'de geçen hadislerin tekrar edilmemesi gibi faydalar gözönünde bulundurulduğunda bu haliyle yerinde bir hizmet yapıldığı kanaatindeyiz.
Bu çalışma, başında buna emek vermiş olan başta İbn Hibbân, sonra Heysemî ve yakın dostu İbn Hacer'in ruhlarına ithaf olunur...
İBN HİBBÂN'IN SAHÎH'İ
Tam adı el-Müsnedü'ssahîh ale't-tekâsîm ve'l-envâ' min gayri vücûdi kafin fîsenedihâ velâ sübûti cerhin fi nâkılîhâ'dır.
Anlamı: Senedinde kopukluk ve ravilerinde bir eleştiri bulunmayan, kısım ve nevilere göre düzenlenmiş sahih hadisler müsnedi. Kaynaklarda çok defa Sahîhu İbn Hibbân, et-Tekâsîm ve'l-envâ', Kitâbu'l-Envâ' ve't-tekâsîm, esSünen, el-Envâ' isimleriyle de anılır. İbn Hibbân, kendi döneminde hadislerin rivayet yollarının çoğalması sebebiyle bunların sahihini tesbit etmenin zorlaştığını ve hadislerden hüküm çıkarmanın ihmal edildiğini görünce sahih hadislerin kolayca ezberlenmesini sağlamak ve onlardan hüküm çıkarılmasını kolaylaştırmak amacıyla 7500 sahih hadisi derlemiş, bunları klasik tasnif metotlarının dışında bir planla beş kısım ve 400 nevi halinde toplamak suretiyle eserini tasnif etmiştir. Bu beş kısım şöyledir: Yüce Allah'ın bildirdiği emirler (110 nevi), ilahi yasaklar (110 nevi), haberler (80 nevi), mubahlar (50 nevi) ve sadece Hz. Peygamber'in izlediği fiiller (50 nevi) Müellif, her hadise klasik hadis kitaplarındaki konu başlıkları gibi o hadisin özeti mahiyetinde "zikr" kelimesiyle başlayan bir başlık koymuş, bazı hadislerin sonundaki râviler, hadiste geçen kelimeler ve fıkhî hükümlere dair bilgi vermiştir. Hadisler "nevi" adı verilen üst başlıklar altında sıralanırken önce konu hakkında genel bilgi ihtiva eden hadis yazılmış, ardından konuyla ilgili ayrıntılar içeren diğer hadisler birbirini açıklayacak şekilde sıralanmış, en ayrıntılı bilgiyi veren hadis en sona yazılmıştır. Konuları bir bütün olarak ortaya koymak için tümevarım metodunun izlendiği eserde hadisler sıralandığı, İbn Hibbân da yer yer açıklamalar yaptığı için ayrıca şerh edilmelerine ihtiyaç kalmamıştır. Musannif, hadisleri tekrar etmemeye çalışmakla beraber önemli bir fazlalığı içeren veya bir hadisin anlamını destekleyen rivayetleri tekrarlamaktan kaçınmamıştır. Konunun önemine göre bir nevide bazen yüzlerce hadis bulunurken, bazen sadece bir hadis yer almıştır.
İbn Hibbân'ın sahîh şartları: İbn Hibbân rivayetlerini eserine aldığı râvide beş şart aramaktadır. Bunlar râvinin âdil olması, hadiste doğru sözlülükle tanınması, rivayet ettiği hadisi anlaması, hadisin anlamını bozacak şeyleri bilmesi ve rivayet ettiği hadisin müdelles olmamasıdır. Ona göre râvinin adaleti hiçbir günah işlememesi değil davranışlarının Allah'ın rızâsına uygun bulunmasıdır. Rivayet ettiği hadisi anlaması ise hadisin manasını bozmayacak düzeyde Arapça bilmesi ve hadis ilmine vâkıf olmasıdır. Râvinin rivayet ettiği, ezbere okuduğu veya özetlediği hadisi Resûl-i Ekrem'in (sallallahu aleyhi vesellem) kastettiği anlamdan başka bir anlama kaydırmayacak seviyede fıkıh bilmesi de şarttır. İbn Hibbân bir hadisin tedlîsten uzak olmasını. Resûlullah'a (sallallahu aleyhi vesellem) varıncaya kadar o hadisi bu özelliklere sahip râvilerin birbirinden duyup rivayet etmesi diye açıklamaktadır. 2000'den çok hocadan hadis yazmasına rağmen Sahîh'ine yukarıdaki niteliklere sahip 150 hocasının hadisini almıştır. Koyduğu ölçülerin sağlam olduğundan şüphesi bulunmayan müellif, güvenilir kabul ettiği bir râviye bir başka hadis otoritesinin zayıf demesini önemsememiş, kendisinin zayıf dediği birini başka bir âlimin güvenilir kabul etmesini de dikkate almamıştır. Buna örnek olarak rivayetlerini Buhârî'nin ei-Câmi'u's-safıîh'e almadığı Hammâd b. Seleme'yi zikretmiş, onun adalet yönünden Buhârî'nin eserindeki diğer râvilerle eşdeğerde olduğunu belirtmiştir, İbn Hibbân rivayetinde kopukluk bulunduğu için mürsel hadisi de zayıf sayarak Safûh'ine almamıştır. Her âdil raviden iki âdil râvinin rivayet etmesiyle Hz. Peygamber'e (sallallahu aleyhi vesellem) ulaşan bir hadis bulunmadığı için İbn Hibbân'a göre bütün hadisler âhâd haberlerdir. Bu sebeple ahâd haberleri kabul etmemek bütün sünneti bilerek terketmek demektir.
İbn Hibbân, bir hadisin metnindeki fazlalığı kabul edebilmek için râvinin âdil olmasını ve fıkıh bilmesini şart koşar. Mürciî, Rafızî vb. mezheplere mensup davetçilerin rivayetlerini güvenilir de olsalar kabul etmez. Ancak bu mezheplere mensup olanların veya onlara sempati duyanların davetçi olmamaları kaydıyla rivayetlerini kitabına almakta sakınca görmez. Hayatlarının son döneminde hafızaları zayıflayan muhaddislerin rivayetlerini alırken bunların güvenilir râvilerin rivayetleriyle örtüşmesini ve daha önce o muhaddislerden güvenilir râvilerin rivayet etmiş olmasını şart koşar. Âdil ve muttaki olsa bile semâını açıkça belirtmeyen bir müdellisin rivayetlerini munkatı' ve mürsel ile eşdeğerde kabul eder ve kitabına almaz. Ancak bir müdellis bir haberi ismini vermediği güvenilir bir şeyhinden işittiğine dair kesin bir kanaat belirtiyorsa, kendisi de o haberin semâını açıkça belirttiği başka bir tarikine sahipse bu haberi eserine alır. İbn Hibbân, bir sahâbînin bizzat işittiğini söylemeden doğrudan Hz. Peygamber'den rivayet ettiği hadislere de Sahîhinde yer verir. Çünkü sahâbîler rivayet ettikleri hadisleri başka bir sahâbîden duymuş olabilecekleri gibi Resûl-i Ekrem'in, "Burada bulunanlar bulunmayanlara aktarsın" sözüne göre onların hepsi âdildir.
Sahîh'in Hadis Literatüründeki Yeri. İbnü's-Salâh ve diğer hadis âlimlerinin kanaatine göre sadece sahih hadisleri toplamayı hedef alan kitaplar arasında Buhâri ve Müslim'in el-Câmı'us-sahih'lerinden sonra birinci sırada İbn Huzeyme'nin Sahîh'ı, ikinci sırada İbn Hibbân'ın Sahîh'i, üçüncü sırada Hâkim en-Nîsâbûrînin el-Müstedrek ale's-Safıîhayriı yer alır. Ancak İbn Hacer el-Askalânî gibi bazı âlimler, tıpkı İbn Huzeyme gibi İbn Hibbân'ın da hasen hadisi sahih hadisin bir türü kabul ettiğini ileri sürerek bu genellemenin tartışılabilir olduğuna dikkat çekmişlerdir. Bununla beraber İbn Kesîr ve Sûyûtî gibi âlimler İbn Hibbân'ın eserinin Müstedrek'ten üstün olduğu görüşündedir. Diğer taraftan İbn Hibbân'ın kitabına hasen hadisleri de almasını onun bir tesâhülü ve rivayet için öngördüğü şartların bir ihlâli gibi görenler çıkmışsa da İbn Hacer el-Askalânî, İbn Hibbân'ın şartlannda belirttiği üzere hasen hadisi sahih hadisin bir türü kabul ettiğini, bunu tesâhül saymanın onun ıstılahını bilmemekten ileri geldiğini söylemiştir. Nûreddin el-Heysemî, Mevâridü'z-zam'ân ilâ zevâ'idi İbn Hibbân adlı eserinde el-Müsnedu's sahih'teki 7500 hadisi Sahîhayn'ın hadisleriyle mukayese ederek bunlardan 4853'ünün Sahîhayn ile ya da ikisinden birinin hadisleriyle ortak olduğunu tesbit etmiştir. Mevâridu'z-zam'ân daki 2647 zevâid türü hadisin sıhhati konusunda bir çalışma yapan Nâsırüddin el-Elbânî de bu hadislerden 2304'ünün sahih, geri kalan 343'ünün zayıf olduğunu belirtmiştir. Ancak Elbânî'nin bu değerlendirmesi incelenirken İbn Hibbân'ın bazı başka hadis imamlarının cerhettiği bir grup râviyi âdil ve güvenilir kabul ettiği ve bu hususu eserinin girişinde belirttiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Yazma Nüshaları. el-Müsnedu's-Sahih orijinal şekliyle bugüne kadar neşredilmemiş, yazmaları da günümüze tam olarak gelmemiştir. Eldeki eksik nüshalarından anlaşıldığına göre eser biri dört, diğeri beş ciltten oluşan iki takım halindeydi. Eserin "emirler" bölümünden yetmiş iki yaprak hacmindeki bir parçası Dâru'l-kutubi'l-Mısriyye'de (227 numaralı mecmua içinde) muhafaza edilmektedir. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndeki (III. Ahmed. Medine, no. 289) 313 varaktan ibaret yazma, emirler bölümünün tamamını (110 nevi) ve eserin mukaddimesiyle neviler fihristini kapsamaktadır. Aynı kütüphanede yakın bir tarihte keşfedilen ve iki ayrı cildin iki parçası bir araya getirilerek oluşturulan nüsha güvelenmiş yapraklan dikkatsizce tamir edilmiş olmasına rağmen önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Yine bu kütüphanede bulunan (III. Ahmed, no. 347) ve eserin bir başka rivayetinin ikinci cildi olduğu anlaşılan 222 varak tutarındaki nüsha ise emirler bölümünün doksan altıncı nevi ile başlar, haberler bölümünün sekizinci nevinin sonuna kadar devam eder. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi III. Ahmed bölümünde 346 numarada kayıtlı 222 varaktan meydana gelen üçüncü nüsha da bir önceki nüshayı yazan kişinin kaleminden çıkmıştır. Bu yazmanın sonunda eserin dört cildinden ikincisinin sona erdiğini belirten müstensih notu ise bu iki ciltte 400 neviden meydana gelen eserin 200 nevinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Eserin bir parçası da Millet kütüphanesi'ndedir (Feyzullah Efendi, no. 524). Bir başka takımın III. cildini oluşturan 256 varaklık nüsha, haberler bölümünün sekizinci nevinden bu bölümün sonuna kadar devametmektedir. Haydarâbâd Âsafiye Kütüphanesi'nde de (no. 12224/14) eserin eksik kısımlarını tamamlar nitelikte 122 varaktan ibaret bir nüsha vardır (dördüncü bölümün otuz dördüncü nevi ile beşinci bölümün on ikinci nevi arası). Eserin on varaklık bir kısmı Zahiriye Kütüphanesi'nde kayıtlıdır (mecmua, no. 111, varak 94-103). Önemli bir boşluğu dolduran bu kısım, Sahîh'in üçüncü bölümünün yetmiş ve yetmiş birinci nevilerini ihtiva etmektedir. Şuayb el-Arnavut'un verdiği bilgiye göre Nâsıriye Kütüphanesi'nde eserin IV. cildine ait 151 varaklık bir parçası daha bulunmaktadır (dördüncü bölümün son yirmi beş nevi ile beşinci bölümün dokuz nevi). (İbn Balaban, neşredenin girişi, 1/61-62).
Sahîh Üzerinde Yapılan Çalışmalar.
1-el-İhsân fî takribi Sahîh İbn Hibbân. İbn Balabân'ın, Sahîh'i fıkıh konularına göre yeniden düzenlediği bir çalışması olup Sahîh İbn Hibbân adıyla yayınlanmıştır. İbn Balaban, sünen türü hadis kitaplarının planını dikkate alarak Sahîh'teki hadisleri bir mukaddime ile yirmi üç kitap halinde düzenlemiş, kitap ve fasıl başlıkları dışında eserin aslına bir ilâvede bulunmamıştır.
Çalışmasının baş tarafına eserin orijinalinde yer alan beş kısım ve 400 nevin başlıklarını koyduğu gibi her hadisin sonuna o hadisin orijinal nüshada ait olduğu kısım ve nevi numaralarını da kaydetmiştir. el-İhsân’ın bazı ciltleri üzerinde Mekke'de Câmiatu Ûmmfl-kurâ'da Hamza Zîb Mustafa (1407), Salim Ahmed Selâme (1407), Abdullah b. Seyf b. Kâid el-Ezdî (1408), Abdülganî b. Humeyd Hamûd el-Kübeysî (1408) doktora çalışması yapmış, tamamı ise Abdülmuhsin el-Yemânî tarafından üç cilt (Medine, tarihsiz), Şuayb el-Arnavut tarafından tahkik edilerek son iki cildi fihrist olmak üzere on sekiz cilt (Beyrut 1404-1408/1983-1987, 1418/1997; 1. cildi Hüseyin Esed ile birlikte) halinde yayınlanmıştır. el-İhsâriı biri fihrist olmak üzere on cilt halinde Kemal Yûsuf el-Hût da neşretmiştir (Beyrut 1987). Ahmed Muhammed Şâkir, Sahîhu İbn Hibbân bi-tertibi'l-Emîr Alâ'iddîn el~Fârisî adıyla bir çalışma yapmaya başlamışsa da ancak ilk cildini yayınlayabilmiştir (Kahire 1372, 1406) Abdurrahman Muhammed Osman da 1. cildini neşretmiştir (1970).
2-Tertîbu Sahihi İbn Hibbân. Moğoltay b. Kılıç bu çalışmasıyla eseri fıkıh kitapları tertibine koymuştur. İbn Hacer el-Askalânî eserin müellif hattıyla olan nüshasını gördüğünü ve tamamlanmamış olduğunu söylemektedir (Lisânu'l-Mîzân, 5/74), Aynı konuda, İbn Züreyk diye anılan Muhammed b. Abdirrahman el-Hanbelî'nin de bir çalışması vardır (Zıriklî, 7/66)
3-Zevâ'idu İbn Hibbân ale's-Sahîhayn. İbn Hacer el-Askalânî, Moğoltay b. Kılıç'ın bir ciltten ibaret bu eserinin tamamlanmamış müellif nüshasını gördüğünü söylemektedir (Lisânu'l-Mîzân, 6/74).
4-Ricâlu Sahihi İbn Hibbân. Zeynüddin el-Irâkîye aittir.
5-Efrâfu Sahihi İbn Hibbân. Yine Zeynüddin el-Irâkîye ait olan eser, el-Müsnedu's- Sahîh'in üçüncü kısmının altmışıncı nevine kadar olan hadislerin ilk cümlelerinin fihristidir.
6-Tahrîcu erbaine hadîs buldâniyye min Sahîhi'bni Hibbân. Kısaca el-Erba'ûne'l-buldâniyye diye de bilinen bu çalışmasında Zeynüddin el-Irâkî, el-Müsnedu's-Sahîh'te kırk ayrı şehre mensup olan kırk İbn Hibbân'ın muhaddis şeyhleri tarafından rivayet edilen kırk hadisi bir araya getirmiştir.
7-Mevâridu'z-zam'ân ilâ zevâ'idi İbn Hibbân. (Elinizdeki kitaptır) Nûreddin el-Heysemî, el-Müsnedu's-Sahîh''in Buhârî ve Müslim'in Sahîh'leri üzerine olan zevâidini bir araya getirmiştir. Eserde 2647 hadis senedleriyle birlikte konularına göre tertip edilmiştir (neşirleri: Muhammed Abdürrezzâk Hamza, Kahire, tarihsiz; Beyrut, tarihsiz; Medine, tarihsiz; Beyrut 1999, neşir: Şuayb el-Arnavut -Muhammed Rıdvan Araksûsî, iki cilt, Beyrut 1414/1993; neşir: Hüseyin Selîm Esed ed-Dârânî - Abduh Ali el-Kûşek, 9 cilt, Dımaşk (Şam) 1411-1414/1990-1993, son cildi fihristtir).
Yûsuf Abdurrahman el-Mar'aşlî, bu eser için Muhammed Abdürrezzâk Hamza neşrine göre Fihrisu ehâdîsi Mevâridi'z-zam'ân ilâ zevâ'idi İbn Hibbân adıyla bir fihrist hazırlamıştır (Beyrut 1407/1987, Dımaşk 1993).
Nâsirüddin el-Elbânî kitaptaki sahih rivayetleri iki cilt halinde Sahîhu Mevâridi'z-zam'ân, zayıf rivayetleri de bir cilt halinde Da'îfu Mevâridi'z-zam'ân adıyla yayınlamıştır (Riyad 1422/2002). Mustafa Işık, eser üzerinde bir doktora çalışması yapmıştır: İbn Huzeyme, Sahîh'i ve İbn Hibbân'ın Sahîh'iyle Mukayesesi, Erzurum Ün. Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 163-217. ( Sahih-i İbn Hibban Zevaidi, 2 Cilt takım, Nureddin El Heysemi, Ocak Yayıncılık, Tercüme Hanefi Akın, Yayın Yılı 2015, 2 cilt sahih hadis kitabı, ibni hibban zevaidi )
TDV İslam Ansiklopedisi,
Mehmet Ali Sönmez
Ocak Yayıncılık 2 Cilt Nureddin El Heysemi Sahih-i İbn Hibban Zevaidi kitabı nı incele diniz.
Diğer Özellikler |
Stok Kodu | 9789759016975 |
Marka | Ocak Yayıncılık |
Stok Durumu | Var |
9789759016975