Kitap Suffa Meclisleri Sünnet Bilinci Dersleri
Yazar Muhammed Emin Yıldırım
Yayınevi Siyer Yayınları
Kağıt Cilt 2.Hamur Kağıt , Karton Kapak Cilt
Sayfa Ebat 512 sayfa – 16.5x23.5 cm.
Yayın Yılı 2022
Muhammed Emin Yıldırım, Suffa Meclisleri Sünnet Bilinci Dersleri kitabı nı incelemektesiniz.
Siyer Yayınevi Suffa Meclisleri Sünnet Bilinci Dersleri kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı.Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
SÖZ BAŞI
Allah'a hamd, Resûlü'ne salât ve selâm, sahâbe efendilerimize selâm, ilk günden bugüne, bugünden son güne kadar iman yolunda gayret eden tüm İslâm büyüklerine selâm olsun.
Sünnet Bilinci Dersleri kitabımızın siz okuyucularımızla buluşmasının heyecanı içerisindeyiz. Bu kitabın ne maksat ile yazıldığını sizlere aktarabilmek için Enfâl süresindeki iki âyete bir bakmamız gerekecek...
Enfal sûresinin 32. âyetinde müşrikler hem Hz. Peygamber'in (sas) peygamberliğine hem de getirdiği vahye inanmadıkları için içlerinde derin derin şüpheler biriktirmişlerdi. Nihayetinde onlardan bazıları şöyle bir talepte bulunmuşlardı; "Hani onlar, 'Ey Allah'ım, eğer şu (Kur'ân) Senin katından inmiş hak (kitap) ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir.' demişlerdi." (Enfâl 8/32).
Hatırlanacağı üzere Mekke müşrikleri dinsiz bir toplum değil şirk içerisinde olan bir toplumdu. Onlar Allah'a inandıkları için özellikle içlerindeki dindar insanlar böyle bir talepte bulunmuş, iç dünyalarında olan çatışmanın da bir yansımasıyla demişlerdi ki: "Allah'ım! Muhammed'e gelen bu vahiy hakikat ise ve biz de buna inanmıyorsak -ki inanmıyoruz- nasıl Âd ve Semûd kavmini helak ettinse bizi de helak eyle! Başımıza Ebrehe'nin ordusuna yağdırdığın gibi taş yağdır, elem verici bir azap gönder, artık ne olacaksa olsun."
Onların bu talepleri üzerine Rabbimiz şöyle cevap vermişti:
"Hâlbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar, mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir." (Enfâl 8/33).
Dikkat edilirse âyet iki sebepten dolayı onlara toplu bir şekilde azabın gelmeyeceğini belirtti:
- Sen onların içerisinde olduğun müddetçe Allah onlara azap edici değildir.
- Onlar istiğfar edip dönerlerse Allah onlara azap edici değildir.
Bir Âyetin Mesajları
Enfâl sûresi 33. âyet öyle muhteşem bir âyettir ki üzerinde durulduğunda çok önemli mesajlar çıkarılabilinir. Bu mesajlardan bazıları şunlardır:
- Bu âyet, Hz. Peygamberin (sas) Allah katındaki değer ve kıymetini gösterir.
- Hz. Peygamberin (sas) bir toplum içerisindeki varlığının önemi öğretir.
- Hz. Peygambere (sas) ittibâ etmenin kazançlarının neler olacağını ortaya koyar.
- Azap ve helakin yasalarına dair çok önemli ipuçları verir.
- Azabı önleyecek olan en önemli meselenin/vesilenin tevbe oluşu hakikatinin altı çizilir.
Ve daha neler, neler... Bu mesajların hepsinin üzerinde yoğun bir şekilde durmak gerekir ama biz iki mesaj üzerinde biraz duracağız. Bu iki mesaj şudur:
- Eğer bir peygamber bir topluluğun içerisinde yaşıyorsa, o topluluğa toptan yok olacakları bir helak asla gelmez.
- Eğer bir topluluk işledikleri günahların pişmanlıklarını duyar; tevbe ve istiğfar ile Rableri'ne yönelirse yine o topluluğa toptan yok olacakları bir azap gelmez.
Bu iki mesajın ilki, Hz. Peygamber (sas) ile çağdaş olanlara iki hususu söylemektedir: Peygamberin hem bedenen aralarında olması hem getirdiği hakikatlerle aralarında olması... Ama Hz. Peygamber (sas) ile aynı zamanı ve zemini paylaş(a)mayan bizlere ise bir şey söyler: Hz. Peygamber'in (sas) bedeni aramızda yok ama getirdikleri ve bize miras bıraktıkları aramızdadır. İşte buradan yola çıkarak diyebiliriz ki: Azaptan kurtulmanın yolu Sünnete ittibâ ve Allah'ın (cc) mağfiretine sarılmadır.
Sünnet ve Mağfiret
İster farkına varalım ister varmayalım ister bu hakikati işitelim ister inatla duymamaya çalışalım; özelde Ümmet-i Muhammed'i (sas) genelde tüm insanlığı her türlü azaptan kurtaracak yol "Sünnet ve Mağfiret"tir.
Bundan dolayı artık iyice anlayalım ki:
- Sünnet ile ayağa kalkacağız.
- Sünnet ile insanlığı ayağa kaldıracağız.
- Sünnet ile daralan ufuklarımızı genişleteceğiz.
- Sünnet ile kaybolan umutlarımızı yeniden yeşerteceğiz.
- Sünnet ile insanlığa şahit ümmet olma sorumluluğumuzu yerine getireceğiz.
- Ve ancak Sünnet ile kavradığımız istiğfar ve tevbe bilinciyle mağfireti kazanmanın gayretini ortaya koyacağız.
Peki Nedir Sünnet?
Sünnetin ne olduğuna dair kitap içerisinde epey tanım ve bilgi okuyacağız ancak burada hepimizin hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamız gereken bir tanım var ki o da "Sünnet; Müslümanca düşünmek ve Müslümanca yaşamaktır." tanımıdır.
Şu hakikati çok ama çok iyi kavramalıyız: Müslümanca düşünmedikçe Müslümanca yaşayamayacağız. Bugün Müslümanca bir hayata bir türlü ulaşamıyor, hayatın birçok alanında ciddi sıkıntılar çekiyorsak, öncelikle yapmamız gereken Müslümanca düşünme adına adımlar atmaktır.
O halde, Müslümanca düşünmek için neler yapmalıyız? Yapılması gerekenler bellidir:
- Kalplerimizi ar indir malıyız.
- Akıllarımızı çalıştırmalıyız.
- Zihinlerimizi berraklaştırmalıyız.
Bu üçü ile düşünme gerçekleşecek, arkasından gelen iki adımla da inşallah Müslümanca yaşamaya başlayacağız.
- Bedenlerimizi hareketlendirmeliyiz.
- Hayatlarımızı planlamalıyız.
Bu ikisi ile de Allah'ın izniyle Efendimiz'in (sas) yaşadığı ve bizlere bıraktığı hayatı hayatlarımıza tatbik edeceğiz, böylece de hem dünya hem ahiret huzurunu elde etmiş olacağız...
Asr-ı Saadet ten İki Örnek
Bu söylediklerimiz iyice anlaşılsın diye Saadet Asrından iki örnek verelim. Peygamberimiz'in davet ve tebliğ mücadelesine başladığında o ilk günlerde karşısında olan isimlerden ikisi çok mühimdi. Bunlardan biri Tâif'in lideri sayılan Urve b. Mes'ûd es-Sekafî (ö. 9/630), diğeri ise Ebû Cehil'in Be-dir'de öldürülmesinin ardından Mekke'de siyasî otorite olarak öne çıkan Ebû Süfyân b. Harb'tir (ö. 31/651-52).
Hatırlanacağı üzere hicretin 6. yılında Hudeybiye Antlaşması oldu. O antlaşmanın öncesinde elçiler gidip geldi. Mekke tarafının gönderdiği elçilerden biri de Urve b. Mes'ûd idi. Urve b. Mes'ûd, Hudeybiye'den döndüğünde Mekkeliler ona neler gördüğünü ve nelere şahit olduğunu sordular. Urve b. Mes'ûd gördüğü ve konuştuğu her şeyi onlara anlattı. Orada şöyle bir şey söyledi: "Ey Kureyş topluluğu! Ben Kisra'nın, Kayser'in ve Necâşî'nin saraylarına gittim... Nice hükümdarlar gördüm. Ama Muhammed'e ashâbının hürmet ettiği gibi, milleti tarafından hürmet edilen hiçbir hükümdar görmedim. Ben Muham-med'in etrafında asla onu teslim etmeyecek bir topluluk gördüm... Bu konuda (yani onunla savaş konusunda) düşünseniz iyi olur..." (Vâkıdî, Meğâzî, 2/598; Abdürrezzâk, Musannef 5/336).
Bu sözler üzerinde gerçekten ciddi ciddi durmamız gerekecek...
Ebû Süfyân'a gelince, yine hatırlanacağı üzere Hudeybiye'nin arkasından bazı olaylar olur ve antlaşma bozulma noktasına gelir. Bu durumdan rahatsız olan Mekkeli müşrikler antlaşmayı yenilemek ve bazı maddelerde değişiklik yapmak için Ebû Süfyân'ı Medine'ye gönderirler. Ebû Süfyân Medine'ye gelir ama ne Hz. Peygamber'den ne de sahâbeden olumlu bir cevap alabilir. O, bir yandan diplomatik temaslarını sürdürürken bir yandan da yeni kurulan İslâm toplumunu gözlemleme fırsatı bulur. Konuşmaları dinler, tavırları izler; Müslümanlar arasında kurulan ilişkilerin niteliğini analiz eder. Nihayet Mekke'ye tekrar döndüğünde kendisini bekleyen meraklı kalabalığa bir konuşma yapar. İşte o konuşmada Ebû Süfyân, Allah Resûlü'nün (sas) etrafında halkalanan Medine İslâm toplumunu şöyle tanımlar: "Size, hepsinin kalpleri tek bir kalbe bağlı olan bir topluluktan geliyorum." (Abdürrezzâk, Musannef, 5/375-376).
İşte bütün mesele budur; kalplerin tek bir kalbe bağlı olduğu bir topluluk olmak ve inandığı değerleri ölümüne bir sevda ile kabullenmek...
Sahâbe Gibi Sünneti Kavramak
Eğer sahâbenin anladığı gibi bir sünnet anlayışımız olsaydı ne olurdu biliyor musunuz?
- îmanı her şeyin öncesinde ve üstünde görürdük.
- Kurtulma derdimiz olduğu için kurtarmak için çırpınırdık.
- Hiçbir alanda kimseye özellikle düşmana bağımlı bir halde yaşamazdık.
- Yaptığımız her işi en kaliteli ve en düzgün bir şekilde yapardık.
- Şahıslara bağlılığı değil değerlere bağlılığı esas alırdık.
Sünnete ittibâ budur ve böyle bir ittibâ bizi her türlü azaptan koruyacak en önemli vesiledir. Ancak bu ittibânın tam anlamı ile gerçekleşebilmesi için sünnetin iyice anlaşılması ve kavranması gerekir. İşte "Sünnet Bilinci Dersleri" böyle bir ıztırabın neticesinde ortaya çıkmıştır.
Suffa Meclisleri Projesi
"Suffa Meclisleri Sohbet Halkaları" projesi, Siyer Vakfının en fazla önem verdiği çalışmalardan birisidir. Hicrî 1434/Miladî 2012'de başlayıp tam 10 sene fasılasız devam eden bir projedir. Rabbimize ne kadar hamd etsek azdır. Bu kadar zorlu bir süreç içerisinde bu çalışma kesintisiz devam etmiş ve bugünlere kadar gelebilmiştir.
Şimdi Hicrî 1444/Miladî 2022 yılı itibarıyla ikinci on yılın yürüyüşü başlayacaktır. Allah (cc) nasip ederse bir on yıl daha bu proje devam ettirilecek, dünyanın dört bir tarafında olan kardeşlerimizle zemin ve mekân farklılıklarına aldırmadan aynı rahlenin talebeleri olmaya gayret edeceğiz.
İkinci on yılın planlamaları yapılırken kardeşlerimizle birçok alanda yeni adımlar atılması kararlaştırıldı. Yapılması gereken en önemli iş ise müfredatımızın tamamlanması, var olanların güncellenmesi ve eksik olanların ise yazılması idi. Rabbimiz'e binlerce hamdolsun ki ilk müfredatımız olan Sünnet Bilinci Derslerim tamamlamak nasip oldu. İnşallah seneye Kur'ân Bilinci Dersleri ile devam edilecek ve peyder pey on yıllık müfredatımızın hepsini tamamlamış olacağız.
Sünnet Bilinci Dersleri
Elinizdeki Sünnet Bilinci Dersleri çalışması tüm Suffa müfredatı gibi 32 dersten oluşuyor. Her ders 11 bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler ve içerikleri şunlardır:
- Kur'ân İklimi: İlgili dersle alakalı bir âyetin hem Arapçasının hem mealinin yer aldığı bölümdür.
- Nebevi Seda: Yine o dersle ilgili bir hadisin, ravî olan sahâbî efendimizin de belirtildiği ve hadisin hem Arapçasının hem de Türkçesinin yer aldığı bölümdür.
- QR Kod: Kitapta yer alan 32 dersi, 2017-2018 yılları arasında "Nebevi Miras" üst başlığında işlemiştik. Yapılmış bu derslere ulaşabileceğimiz karekodları, her bölümün ilk sayfasında mevcuttur.
- Ana Metin: Her dersin neredeyse 15-16 sayfa tuttuğu ana metin, sünnet bilinciyle alakalı önemli konuların işlendiği bölümdür. Rahat okunması ve anlaşılması için elimizden geldiğince dilini hafif tuttuğumuz bu metinler, daha önceleri sohbet olarak işlenmişti. Sohbet tadını bozmadan yazı diline çevrilmiş bu metinler inşallah hepimize sahih ve selim bir sünnet bilincinin oluşmasına katkı sağlayacaktır.
- Kavramlar: Her derste hadis ve sünnetle alakalı önemli bir kavrama yer verdiğimiz bu bölümde çok fazla ayrıntıya girmeden ilgili kavramın anlaşılması için Diyanet İslâm Ansiklopedisinden alıntılar yapılmıştır.
- Sünnet-i Seniyye/Nebevî Pratikler: Her derste hayatımıza taşıyacağımız bir sünnet aktarılmıştır. Özellikle Efendimiz'in (sas) hayatı boyunca yaptığı ve yapılmasını tavsiye ettiği nebevi pratikler bu bölümde yer almıştır.
- Sünnet-i Nesiyye/Unutulmuş Sünnetler: Özellikle unutulmuş sünnetlerin hatırlatıldığı bu bölümde yine her derste bir sünnet gündeme taşınmış ve ahir zamanda yaşayan biz Müslümanların bu konuda daha fazla duyarlı olmamız hatırlatılmıştır.
- Nebevi Mirasın Şahitleri: Bu bölümde nebevi mirasın şahitleri olan sahâbe efendilerimizden hatıralar paylaşılmıştır. Özellikle her derste farklı mesajları yansıtan bu hatıralar, sünnetin ana taşıyıcıları olan sahâbe neslini anlamamız açısından bize katkılar sağlayacaktır.
9. Nebevi Mirasın Sâdıkları: Bu bölümde en hayırlı ikinci nesil olan tabiîn neslinden başlayarak günümüze kadar birçok âlimimizden örnekler yeralmaktadır. Nebevî verasetin hakkını yerine getirme noktasında çok önemli rehberlikleri olan bu âlimlerimizin hatıraları yine bize örneklik adına önemli mesajlar vermektedir.
- Nebevî Varisler: Her derste o bölümde yer alan ikisi sahâbî üçü sonraki dönem âlimlerinin belirtildiği bölümdür. Her derste 5 isme dikkat çekilmiş, bu isimlerin biraz daha fazla araştırılması gerektiği nazarlara verilmiştir. 32 ders boyunca 160 isme dikkat çekilmesi, İslâm Medeniyetinin insan yetiştirme potansiyelini anlamamız açısından da bu isimler son derece önemlidir.
- Nebevî Mirastan Hisseler: Son bölüm ise hisseler bölümüdür. Her dersin sonrasında o dersle alakalı beş önemli hisseye dikkat çekilmiş, bu hisseler üzerinde biraz daha durulması gerektiği tavsiye edilmiştir.
Teşekkür ve Niyaz
Bu çalışmasının size ulaşması birçok kardeşimizin yoğun gayretiyle olmuştur. Bazı isimsiz kahramanlarımız var, onlar özellikle isimlerinin anılmasını istemiyorlar ama o kardeşlerimizin çok ciddi emekleri olduğunu Rabbimiz biliyor. Mevlâ böyle gayretli ve iştiyaklı kardeşlerimizin, yol arkadaşlarımızın sayılarını arttırsın.
Kitabın oluşumunda en büyük gayret, hiç şüphesiz iki azize kızımız olan Selcan ve Nazlı Çakar talebelerimizdir. Onlara bu görev tevdi edildiğinde büyük heyecan ile kabul etmiş, gecelerini gündüzlere katarak kitabın oluşmasında büyük emekler vermişlerdir. Ayrıca kitabın ara metinlerinin hazırlanmasında Zeliha, İlayda ve Merve kızlarımın epey gayretleri oldu. Allah (cc) bu kızlarımızdan ebeden razı olsun, onlara daha nice nice güzel hizmetler yapmayı nasip eylesin.
Her kitapta ciddi mesai harcayan, emek veren, çok önemli katkılar sağlayan editörümüz Muhammed Ali Alioğlu hocamıza, mizanpajında ve tasarımında fazlaca emekler harcayan Mevlüt Sami Ertem kardeşimize, son okumaları yapıp mühim katkılar sunan Çağlar Çetok hocamıza, kitabın kapak tasarımında ciddi gayretler veren Muhammed Onur kardeşimize ve başta Siyer Yayınları sorumlusu olan Ömer kardeşim olmak üzere tüm yayınevi çalışanlarına teşekkür ediyor, hepsine bu hayırlı hizmetlerinin devam etmesi için dualar ediyorum.
Bu çalışmamız eğer biraz olsun iki cihan serveri Efendimiz'in (sas) aziz mirası olan sünnetinin anlaşılmasına katkı sağlarsa, bu bizim için en büyük kazançtır. Bundan bizi geri koymamasını Rabbim'den diliyor, yarın rûz-i mahşerde karşılaştığımızda Efendimiz'in (sas) o mübarek yüzüne bakacak yüzler bizlere bahşetmesini Mevlâ'dan niyaz ediyorum.
Muhammed Emin Yıldırım
12 Safer 1444/ 8 Eylül 2022
Eyüpsultan-İstanbul
Diğer Özellikler |
Stok Kodu | 9786258144451 |
Marka | Siyer Yayınları |
Stok Durumu | Var |
9786258144451
Havale / Eft :
Havale İle : 213,40 TL
Kapıda Ödeme :
Kapıda Ödeme ile : 220,00 TL
Tek Çekim :
Kredi Kartı ile : 220,00 TL
Bankalara Göre Taksit Seçenekleri (Kampanyalı taksitler kalın yazıyla belirtilmiştir) :
|
Ay |
Taksit Tutarı |
Toplam Tutar |
4 |
62,15 TL |
248,60 TL |
4 |
62,15 TL |
248,60 TL |
|
Ay |
Taksit Tutarı |
Toplam Tutar |
4 |
62,15 TL |
248,60 TL |
|
Ay |
Taksit Tutarı |
Toplam Tutar |
4 |
62,15 TL |
248,60 TL |
|
Ay |
Taksit Tutarı |
Toplam Tutar |
4 |
62,15 TL |
248,60 TL |
|
Ay |
Taksit Tutarı |
Toplam Tutar |
4 |
62,15 TL |
248,60 TL |
|
Ay |
Taksit Tutarı |
Toplam Tutar |
4 |
62,15 TL |
248,60 TL |