Kitap Değerler Eğitimi Hikayeleri 11 Kitap
Yazar Yavuz Bahadıroğlu 165 TL
Yayınevi Nesil Yayınları
Kağıt Cilt 2.Hamur - Karton kapak cilt, 11 Kitap seri, 10 Yaş Üzeri
Sayfa Ebat 1.040 sayfa - 12x19 cm
Nesil Yayınları, Yavuz Bahadıroğlu Değerler Eğitimi Hikayeleri adlı kitap seti ni incelemektesiniz.
11 Kitap Değerler Eğitimi Hikayeleri serisi hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Köy Çocuğu
Fedakar Annem
Zengin Olan Dilenci
Memleketim
Küçük Kahraman
Yetim Çocuk
İki Kardeş
Uzay Çocuğu
Tuhaf Çocuk
Karıncalar Savaşı
Haram Yemenin Sonu
Yavuz Bahadıroğlu
NESİL ÇOCUK YAYINLARI
Edebiyatımızın usta kalemlerinden Yavuz Bahadıroğlu’nun kaleme aldığı, birbirinden kıymetli hikâyeler “Değerler Eğitimi Hikâyeleri” setinde bir araya getirildi.
On bir kitaptan oluşan “Değerler Eğitimi Hikâyeleri” dikkatinizi çekecek türden.
Bu hikâyelerle çocuklar fedakârlığı, şefkati, yardımlaşmayı, dayanışmayı, kötü söz söylememeyi, empati kurmayı, hoşgörüyü, sabrı, yardımseverliği, özgüveni ve çalışkanlığı öğrenecek.
Çocuklarınız bu hikâyelerle hem etkin okuma yapacak hem de değerlerimizi öğrenecek.
Değerler Eğitimi Hikayeleri Kitap Setinde Yer Alan Kitaplar:
Zengin Olan Dilenci
Küçük Ali kimsesiz bir çocuktu. Babası bir trafik kazasında ölmüş, ondan bir yıl sonra da annesini kaybetmişti. Ali ondan sonra okulunu bırakmak zorunda kaldı ve zengin bir adamın mağazasında çırak olarak çalışmaya başladı. Kazandığı para boğazına ancak yetiyordu.
Mağazanın sahibi Osman Bey, aşırı derecede cimri, kötü kalpli bir adamdı. Sebepli sebepsiz Ali‘yi döver, bu yetmezmiş gibi kötü sözler söylerdi.
Bir gün çalıştığı dükkâna yamalı elbiseli, yaşlı biri geldi. Osman Bey‘den yardım istedi. Osman Bey, adamı dövmekten beter edip gönderdi. Ali buna dayanamadı ve cebinde kalan son kuruşu o fakir ve aç adama vermek için çıktı peşinden.
Osman Bey, bunu anladı ve Ali‘yi kovdu. Ali şimdi ne yapacaktı?
Kitapta “Zengin Olan Dilenci”yle birlikte yedi güzel hikâye daha var: “Bayram Hediyesi”, “Bugünün İşini Yarına Bırakma”, “Şişko Tekin”, “Memiş‘in Rüyası”, “Seyyar Satıcının Oğlu”, “Şampiyon”…
Yetim Çocuk
Metin, annesinin ölümünden bu yana ilk defa mutluydu. O artık bir kahramandı. Kazada yayınlanan "Sesimiz" gazetesine fotoğrafını basmışlardı. Katili nasıl yakaladığını anlattırmışlardı. Önce sıkılmıştı Metin, yanakları al al olmuştu.Sonra sonra alışmıştı. Artık hoşlanıyordu. Köyün "Kahraman Metin'i" olmaktan hoşlanıyordu.
Uzay Çocuğu
Serdar bütün günü oynayarak geçirmişti. Yorgun argın eve döndüğü zaman akşam çökmek üzere bulunuyordu. Annesinin azarlayacağından korktu. Ayak uçlarına basa basa merdivenlere yürüdü. Odasına çekilip, dersine kapanacaktı. Bütün gün oyuna öylesine dalmıştı ki, bir an olsun derslerini hatırlamamıştı. Öğretmenin verdiği ödevler yüzüstü kendisini bekliyordu.
Tuhaf Çocuk
Moğollar'ın, Harzemşah ülkesine saldırıya geçtiği yıl, Tuhaf çocuk henüz dokuz yaşında bulunuyordu.Ama yaşına göre çok gürbüzdü.Sevimli idi de...Mahallenin sevgilisi olmuştu.Mavi gözleri her zaman pırıl pırıldı.Altın renginde gür saçları omuzlarına iniyordu.
Memleketim
Nesrin‘in babası Almanya‘da işçi olarak çalışıyordu. Her sene Nesrin‘e, çikolatalar, giyecekler, oyuncaklar getiriyordu.
Nesrin, yaz yaklaştıkça babasını daha da çok özlüyordu. Babasının ona getireceği oyuncakları, giysileri merak ediyordu. Ama en çok da babasının gelmesi için dua ediyordu…
Bir gün babası daha önce yapmadığı bir şey yapmıştı. Telefonla aramıştı. Nesrin‘e yazın gelemeyeceğini, bunun yerine onları Almanya‘ya aldıracağını ve Nesrin‘in Almanya‘yı çok seveceğini söyledi.
Nesrin bu habere nasıl tepki vereceğini şaşırdı. Çünkü onun istediği Almanya‘ya gitmek değildi… Nesrin bundan sonra ne yapacaktı?
Kitapta “Memleketim”le birlikte “Arkadaşım Fatih”, “Benekli Atın Ruhu”, “Balıkçılar Kralı”, “Büyük Yangın”, “Kartopu”, “Sünnet Düğünü”, “Hızlı Sami‘nin Yıldırım‘ı” isimli birbirinden güzel yedi hikâye daha var.
Küçük Kahraman
Kitabın ilk basımı "Aslan Yürekli Memiş" adıyla yayımlanmıştır.
Kurtuluş Savaşı, vatanını düşman işgali altında görmek istemeyen Türk insanının tarihe altın harflerle geçen örnek mücadelelerinden biridir. Açılan onca savaş cephesi, verilen binlerce can, dökülen oluk oluk kan…
Bu savaş sırasında verilen özgürlük mücadelesi yediden yetmişe herkesi derinden etkilemişti. On iki yaşındaki Aslan Yürekli Memiş’in boş durması da beklenemezdi.
Aslan Yürekli Memiş yaşına rağmen yüreği vatan sevgisiyle dolu bir Türk çocuğuydu. Yaşadığı şehir İzmir’i Yunanların işgali altında görmek onun küçük yüreğine ağır geldi. Yaşından beklenmeyen bir vatan mücadelesi verdi. Canını ortaya koydu ve savaşın ortasında kendisini buldu.
İzmir, Türk askerinin üstün başarısı ile 9 Eylül 1922’de düşman işgalinden kurtuldu. Düşmanı yurttan atmak konusunda küçük kahraman Aslan Yürekli Memiş’in de büyük katkıları oldu.
Köy Çocuğu
-Elinizi öpebilirmiyim öğretmenim? Niye vermiyor elini? Niye bana sarılıyor sanki? İçim yanıyor, içim kanıyor; kendimi daha fazla tutmama imkan yok. Öpmesin yanaklarımdan! Ağlamak üzereyim öğretmenim! Erkek adam ağlamaz öğretmenim. Öpme yanaklarımdan! Dokunaklı sözler söyleme! Hıçkırmak...doya doya ağlamak...ağlamak istiyorum öğretmenim.
-Ağlama Orhan, bak ben ağlıyormuyum? Erkek adam ağlamaz!
Karıncalar Savaşı
Kızıl karıncalar etrafa dehşet saçıyordu. Uzun ayak dedi ki: "Onlardan korkmayınız! Hazırlanın kapışacağız!"
İki Kardeş
Şefik ile Hüsnü on iki yaşlarında ikiz kardeştiler. Hüsnü ne kadar tutumlu ve akıllı idiyse Şefik o kadar savurgan ve deli doluydu.
Bir gün babaları ikisini de yanına çağırdı. Onlara ayrı ayrı bir miktar para verdi. Bu paralarla amcalarının çiftliğine gidip tatillerini orada geçirebileceklerini söyledi.
Şefik evden çıkar çıkmaz babasının öğütlerini unuttu. Daha ilk rastladığı oyuncakçıya girip bir mızıka ve pille çalışan küçük bir taksi aldı. Daha sonra lunaparktaki oyuncaklara binmek için bilet aldı. Sonra lokantada yemek yedi. Ve çok az parası kaldı. Hüsnü, kardeşini uyardı ama ne fayda! Şefik dinlemedi bile, ta ki tren garına gelene kadar…
Şefik trene binebilecek miydi? Bundan sonra ne yapacaktı?
Kitapta “İki Kardeş”le birlikte birbirinden eğlenceli ve eğitici beş hikâye daha var: “Aslan Çocuk”, “Babamın Balıkları”, “Balıkçının Oğlu”, “Damlaya Damlaya Göl Olur”, “Papağan Nuri”…
Haram Yemenin Sonu
Karabayır Köyü‘nde yaşayan Yengeç Kemal kısa zamanda zengin olmuştu. Kimse ne bir yanlışını görmüştü ne de bir hatasını fark etmişti. Herkesle iyi geçinirdi.
Yengeç Kemal kasaplık yapıyordu. Köydekiler hayvanlarına bir şey olsa soluğu Yengeç Kemal‘in yanında alıyorlardı.
Sülü Dayı‘nın da danası hastalanmıştı. Yengeç Kemal‘den yardım istedi… Böylelikle olaylar gelişti ve Yengeç Kemal‘in kısa zamanda nasıl zengin olduğu anlaşıldı.
Haram yemenin nelere mal olduğunu bu hikâyeyle daha iyi anlayacaksınız.
Kitapta “Haram Yemenin Sonu”yla birlikte birbirinden eğlenceli ve öğretici beş hikâye daha bulunuyor: “Bizim Şükrü”, “İmparator”, “Hasta Çocuk”, “Kasabaya Gelen Panayır”, “Sarhoşun Pişmanlığı”, “Sünger Avcısı”…
Fedakar Annem
Aynur‘un babası Almanya‘ya gitmişti. Ona güzel oyuncaklar, elbiseler alacağına söz vererek… Aradan uzun zaman geçtiği halde ne para göndermişti, ne de bir haber…
Aynur, annesiyle birlikte çok fakir düşmüştü. Güzel evlerini bırakıp eski bir eve taşınmışlardı. Annesi mahallelinin çamaşırlarını yıkayarak para kazanıyordu.
Aynur‘un annesi hasta düşünce çalışamadı, çalışamayınca para kazanamadı. Yiyecek ne bir lokma ekmekleri ne de kapılarını çalan bir dostları oldu. Aynur da daha fazla dayanamayıp hasta düştü…
Annesi, yavrusunun hastalıktan kıvranmasına dayanamayarak son gücüyle ayağa kalktı ve çalışmak için mahallelinin kapısına gitti…
Bir annenin fedakârlığını bu hikâyeyle daha iyi anlayacaksınız.
Kitapta “Fedakâr Annem”le birlikte beş güzel hikâye daha yer alıyor: “Anne Sözü”, “Canım Anneciğim”, “Otobüs Yolculuğu”, “Sultanlar Sultanı”, “Tembel Ali”…