Kitap Ahkam Tefsiri
Yazar Muhammed Ali Sabuni
Tercüme Mazhar Taşkesenlioğlu
Yayınevi Şamil Yayınevi
Kağıt - Cilt Ivory Kağıt- Sıvama kalın cilt - Tek Cilt
Sayfa - Ebat 864 sayfa - 16.5x24 cm
Yayın Yılı 2023
Şamil Yayınları, Muhammed Ali Sabuni tarafından yazılan Ahkam Tefsiri adlı kitabı incelemektesiniz.
Tek Cilt Ahkam Tefsiri kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satışı hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku ! O, insanı " alak " dan yarattı. Oku ! Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Ahkam Tefsiri Muhammed Ali Sabuni
MÜTERCİMİN ÖNSÖZÜ
Muhakkak ki insanın âhiret için hazırlayacağı ve koşacağı en hayırlı emel Kur'ân'a hizmet etmektir. Çünkü Kur'ân bütün insanlığı cehaletin karanlığından kurtararak ilmin, medeniyetin ve adaletin ışığına çıkarmıştır. Kur'ân'dan önceki döneme bakıldığında görülen şey, yalnızca vahşettir. Kız çocuklarını diri diri gömecek kadar vahşet gösteren insanlar, Kur'ân'ın nuru ile aydınlandıktan sonra insanlık tarihinin en âdil, şefkatli, merhametli ve mütevâzi örnek insanları haline gelmiştir. İşte bu bakımdan Kur'ân'a hizmet etmek insanı âhirette saadete, dünyada da huzurlu ve sağlıklı bir hayata kavuşturur. Allahu Teâlâ'ya sonsuz hamd ve sena ederiz ki bizi bu yola O sevk etmiştir. Eğer O bizi bu yola sevk etmeseydi, bizim kendiliğimizden bu yola gitmemiz mümkün değildi. O'nun göndermiş olduğu son peygamber olan Hazret-i Muhammed Mustafa'ya (SAV), âline ve ashabına da ezelden ebede kadar alınıp verilen nefesler sayısınca salât ve selâm olsun.
Dilimizde Kur'ân-ı Kerîm'in birçok zevat tarafından hazırlanmış tefsirleri mevcûttur. Ancak özellikle ahkâm âyetlerine ait bir tefsîr bulunmamaktadır. Bu sebeple büyük bir boşluğu dolduracağına inandığımız böyle bir tefsîri dilimize kazandırmaya çalıştık. Bu mevzuda en meşhurları Cessâs ve İbn-ül-Arabî'ye ait olmak üzere Arabça birçok tefsîr vardır. Fakat bunlar gerek dil ve üslupları, gerek tasnif ve mevzuları işleyiş tarzları bakımından günümüzün ihtiyaç ve şartlarına uygun değildir. Ayrıca son derece hacimli oldukları için istifade edebilmek de çok zordur. Bundan ötürü çağdaş bir müfessirin eserini seçtik. Revâi'-ül-Beyân isimli bu tefsîrde bulunan birçok hususiyet diğerlerinde bulunmamaktadır. Adı geçen tefsirler de dâhil olmak üzere bütün klasik tefsirlerden faydalanılarak hazırlanan bu tefsîr ilgilenen herkese tatmin edici bilgiyi sunmaktadır. Ahkam tefsiri
Mekke Üniversitesi Şeriat Fakültesinde ders kitabı olarak okutulan bu eser, aşağıdaki açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere tabii olarak akademik bir hususiyet ve üslup taşımaktadır. Ancak biz eseri her seviyedeki insanın dikkatli okuduğu takdirde anlayabileceği, istifade edebileceği bir üslupla tercüme ettik. Müracaat edilen kaynak eserleri yeniden ele alarak müphem kalan yerleri gerek mevzu içinde, gerekse dipnotlar halinde yaptığımız ilâvelerle açık ve anlaşılır hale getirmeye çalıştık.
Kitaptaki mevzular Kur'ân'daki nüzul sırasına göre tasnif edilmiştir. Fatiha Sûresi'nden başlanarak ahkâm âyetleri sırasıyla işlenmiş, aynı mevzûdaki âyetler birleştirilmemiştir. Kur'ân'ın aslî tertibine uygun bu tasnif içinde tabii olarak bazı mevzular tekrar edilmektedir. Meselâ, Talâk bahsi Bakara Sûresi'nin 331. âyetinin tefsirinde geçtiği halde, Talâk Sûresi'nde yeniden ele alınmaktadır. Bu, yersiz bir tekrar sanılmamalıdır. Çünkü bunlar ilgili âyete bağlı olarak mevzunun açıklayıcısı ve tamamlayıcısı mahiyetindedir. Zâten Kur'ân'da da bir âyet çoğu defa başka âyetlerle açıklanmakta, hükümleri bakımından tamamlanmaktadır. Hüküm tefsiri
Tefsirdeki mevzular dersler halinde tertip edilmiştir. Her derste önce mevzu ile ilgili âyet ve meali verilmektedir. Hükümlere geçilmeden de âyetlerin daha iyi kavranılması için bazı kelimeler tahlîl edilerek yazarın genellikle klasik tefsîrlere müracaatla hazırladığı icmâlî mânâlara geçilmektedir. Daha sonra âyetlerin nüzul sebepleri varsa bununla ilgili hadîs ve nakiller aktarılıp mevzu âyetlerle ile ilgili sûrenin diğer âyetleri arasındaki münâsebet gösterilmektedir. Bunu takiben âyetler cümleler halinde açıklanıp bir takım inceliklere dikkat çekilerek âyetlerin ihtiva ettiği hükümler verilmektedir. Hükümlerin incelenmesinden sonra da mevzu ile ilgili âyetlerden alacağımız öğütler ve şer'î hükümlerin hikmet ve sebepleri açıklanmaktadır. Âyetlerin ihtiva ettiği hükümler âyetlerdeki sıraya göre izah edilmiştir. Hükümler hakkındaki mezhep görüşleri, ihtilâf edilen hususlar, dayanılan deliller ve istidlal şekilleri incelenmiş ve sergilenmiştir. İctihâdların nasıl yapıldığı, âyet ve hadîslerden hükümlerin nasıl çıkarıldığı gösterilmiş ve mezhep görüşleri kaynak eserlerden aktarılmıştır. Bu kaynakların hemen hepsi de dipnotlar halinde verilmiştir.
Burada bir noktaya dikkat çekmek istiyoruz. Müellif bazı hükümlerde mezhep görüşleri arasında kendince tercihler yapmaktadır. Bu tercihler yazarın kendi görüşü olduğu için kendisinden başka kimseyi bağlamaz ve bunlara dayanılarak amel edilemez. Zira bu kitab bir fıkıh kitabı değil, bir tefsir kitabıdır. Bu sebeble her okuyucu taklid ve amel ettiği mezhebinin görüşünü kabul etmeli, diğer görüşleri bilgi kabilinden okuyarak taklid veya tenkide kalkışmamalıdır.
Yardım ve destekleriyle bu çalışmamıza imkân hazırlayan Şamil Yayınevi sahipleri Duran Kömürcü ve Ahmet Altıntepe'ye, takrirlerimin imlâsı ve daktilosunda yardımcı olan Mehmed Irmak ve Ahmed Özalp'e teşekkür ederek Cenâb-ı Allah'tan uzun çalışmalarımızın semeresi olan bu tercümenin bütün Müslümanlara hayırlı olmasını dileriz.
Mazhar TAŞKESENLİOĞLU
11 Ağustos 1984
Fatih - İstanbul
YAZARIN ÖNSÖZÜ
Bize bilmediklerimizi kalemle öğreten Allah'a cc; hamd ve sena; müjdeci, korkutucu ve aydınlatıcı olarak gönderilen Efendimiz Muhammed Mustafa (sav), (ki Cenâb-ı Hakk, O'nunla küfrün ve cehaletin karanlıklarını imha edip insanlığı aydınlığa kavuşturmuş, putperestlik ve sapıklığın izlerini yok ederek imân ve tevhid davasını yüceltmiştir) ile birer ilim ve irfan güneşi olan âl ve ashabına, kıyamete kadar onlara tâbi olacaklara salât ve selâm olsun.
İnsanın âhiret için hazırlayacağı ve bu uğurda çaba harcayacağı en iyi iş aziz Kur'ân'a hizmettir. Çünkü Cenâb-ı Hakk onu insanlık için aydınlatıcı kılmış, yüce Risâletini onunla sona erdirerek "Ey insanlar! Size Rabbinizden gerçek bir burhan gelmiştir. Size apaçık bir nur göndermişizdir"
âyetiyle de onun insanlara en büyük nimet olduğunu bildirmiştir.
Cenâb-ı Allah (cc), Kur'ân-ı Kerîm hafızlarının ümmet içerisindeki yerlerini medhetmiş, onları dinin meşalesi olarak vasıflandırmıştır.
"Benim ümmetimin en şereflisi Kur'ân'ı hıfzedenlerdir" buyuran Resûlullah (sav) Efendimiz de Kur'ân hafızlarından ümmetin efendileri olarak söz etmiş, hayatta onlara uyulması gerektiğini belirterek halk içerisindeki yerlerine şu sözleriyle işaret etmiştir: "Cenâb-ı Allah (cc), Kur'ân-ı Kerîm'e tâbi olan kavmi yücelttiği gibi ona uymayan kavmi de alçaltır."
Hafızlar gibi şerefli kişilerin sırasında olmak ve onlara benzeyebilmek arzusunda olmama rağmen onların benzeri değilim. Ancak kendimi onlardan kabul etmekle sevablarından bir bölümüne kavuşacağımı umuyorum. Şâirin deyişiyle "Her ne kadar onlar gibi değilseniz de kendinizi onlara benzetiniz. Çünkü insanın kendisini şereflilere benzetmesi kurtuluştur."
Allah'ın, yüce dinine ve İslâm ilimlerine hizmet etmemi kolaylaştıracağına, halkın faydalanacağı bazı kitâblar te'lif etmeme imkân vereceğine inancım tamdı. Öyle inanıyorum ki İslâm'a hizmet etmek ölümden sonra da insana hayır kazandıracak sâlih ve kalıcı amellerdendir. Zira Resûlullah Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: "İnsan ölünce üç şey dışında ameli kesilir: Sadaka-i câriye, insanlara fayda veren bir ilim, ebeveyninin arkasından duâ edecek sâlih bir evlâd."
Cenâb-ı Allah (c.c.), emin belde olan Mekke-i Mükerreme -Allah bütün kötülük ve fenalıklardan korusun- Şeriat Fakültesi İslâm Dersleri Bölümünde müderris olarak ders vermemi nasib etti. İmân ve emniyet beldesindeki hür Beyt'ine komşu olmamı nasib eden Allah (cc), bana öyle bir atmosfer verdi ki burada ders verme, kitab mütalaası ve te'lifi gibi işleri yapabildim. Allah (c.c), kuruluşundan itibaren bu beldede halkın istikrar, emniyet ve itmi'nan ile yaşamasını temin etmiştir. "Onlar, şu Beyt'in (Ka'be'nin) Rabbine ibâdet etsinler. (O Rab ki) onları açlıktan (kurtarıp) doyuran, kendilerini korkudan emin kılandır" (Kureyş. 3-4) ve "Çevrelerinde insanların zorla (yakalanıp) kapılmakta olmasına rağmen (Mekke'yi) korkusuz (ve emin bir yer) yaptığımızı onlar görmediler mi? Hâlâ bâtıla inanıyorlar da Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?" (Ankebut. 67) âyetleri de bunu ifade etmektedir.
On sene gibi uzun sayılabilecek bir zaman yaşadığım bu atmosfer içinde te'lif ettiğim kitâbların sonuncusu "Revâi'-ül-Beyân fi Tefsîr-i Âyât-il-Ahkâm min-el-Kur'ân" diye isimlendirdiğim iki ciltlik kitabtır.
Özellikle ahkâm âyetlerini konu edindiğim geniş kapsamlı ilmî derslerimden oluşan kitabımda, geçmişteki sağlam ilmî üslup ile çağımızın kolay üslûbunu uzlaştıracak kolay ve yeni bir yol takip ettim. Kitâbtaki konuları derin bir araştırma sonucu ve dakîk bir üslupla tanzim ettim. Konu edindiğim âyetleri aşağıda gösterildiği üzere sekiz yönden inceleyip değerlendirdim:
Birincisi: Lügat âlimleri ile müfessirlerin söz ve görüşlerinden deliller getirerek lafzî tahliller yaptım.
İkincisi: Âyet-i kerîmelere kesin ve icmâlî bir mânâ verdim.
Üçüncüsü: Ayetlerin nüzul sebebi varsa onları belirttim.
Dördüncüsü: Âyetler arasındaki bağlantıları açıkladım.
Beşincisi: Tefsîrin inceliklerini, yani sırlarını, belagat nüktelerini ve ilmî derinliklerini de ihtiva edecek biçimde zikrettim.
Altıncısı: Fakîhlerin âyetlerden kendi delilleriyle çıkardıkları hükümler ve bu deliller arasında hangisinin daha tercihli olduğunu gösterdim.
Yedincisi: Ayetlerin insanlar üzerinde yapacağı irşâdâtı kısaca açıkladım.
Sekizincisi: Ahkâm âyetlerindeki teşrî'î hikmetlere işaret ettim.
Kitabımda yazılanların tümünün benim olduğunu söylemiyorum. Belki eski ve yeni, ehil ve meşhur müfessirlerin görüşlerinin bir özeti, güçlü âlimlerin fikirlerinin bir sonucudur. Allah'ın (cc) rızasını talep için, aziz Kur'ân'a hizmet yolunda nice fakîhler, müctehidler, muhaddisler ve diğer âlimler uykularını terk etmişlerdir. Benim burada yaptığım iş ise dağınık haldeki elmas, inci ve pırlanta gibi mücevherleri görüp toplayarak bunları sağlam bir ipliğe dizen kişinin veya gözleri kamaştıran bir bahçeye girip nefis meyveleri, gülleri, çiçekleri gönüllere ferahlık, gözlere sevinç verecek biçimde derleyip toplayan kimsenin yaptığına benzer. Te'lif ettiğim kitâbta yaptığım sadece, mütekaddimîn ve müteahhirîn (eski ve yeni) âlimlerin sözlerini özetleyerek eski ve yeni görüşleri birleştirmek oldu.
Herhangi bir konuyu incelerken hadîs ve lügatin dışında on beşten fazla ana kaynak hükmündeki tefsîre müracaat ederek bu dersleri hazırladım. Konuları yazarken de hangi kaynaktan istifade ettiğimi belirtmeye tam bir dikkat gösterdim.
Allah'tan (cc) dileğim, bu kitâptan Müslümanların faydalanması ve karşılığının da "O günde ki ne mal fayda eder ne de oğullar. Meğer ki Allah'a (cc) (küfr ve nifaktan) tamamen salim bir kalb ile gelenler ola" biçiminde ifade edilen kıyamet gününde verilmesidir.
Kitabımın başında olduğu gibi sonunda da âlemlerin Rabbi olan Allah'a (cc) hamd ve sena, O'nun seçkin kulu ve peygamberi, Efendimiz Muhammed aleyhisselâm ile âl ve ashabına salât ve selâm olsun.
Muhammed Ali Sabuni
Mekke-i Mükerreme Üniversitesi
Şeriat Fakültesi Öğretim Üyesi