Kitap Arapça Türkçe Büyük Sözlük - El Beyan
Yazar Arif Erkan
Yayınevi Huzur Yayınları
Kağıt - Cilt Sarı şamua kağıt - Ciltli
Sayfa - Ebat 1.264 Sayfa - 17x24
Huzur Yayınları, Arif Erkan tarafından yazılan Arapça Türkçe Büyük Sözlük adlı kitabı incelemektesiniz.
Arif Erkan Arapça Türkçe Büyük Sözlük kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Arapça Türkçe Büyük Sözlük El Beyan
Bu
kitap Arapça öğrenmek isteyen herkesin faydalanabileceği bir müracaat kaynağıdır. Bilhassa İmam-Hatip liseleri ve İlahiyat Fakültesi öğrencileri için çok önemli bir kaynaktır.
Arapça’sını geliştirmek, ilerletmek isteyenlerin de müracaat
kitabı olma niteliğindedir.
TAKDİM
Elime bir
kitap geçti mi heyecanlanırım. İlk fırsatta okumak için sabırsızlanırım.
Kitabı yazan, basan, dağıtan ve tüm emeği geçenleri kutlamak isterim. Çünkü
kitap, ilmin, kültürün, eğitimin, gelişmenin, ilerlemenin, dolayısıyla medeniyetin temel aracıdır.
Kitapsız bir yere varılamaz. Bir toplumun veya bir ülkenin gelişmişliği, refah ve medeniyetten payı, basılan
kitap sayısıyla orantılıdır.
Değerli kardeşim
Arif Erkan Beyefendi, emekliliğinden sonra kendisini tamamıyla ilmi çalışmalara verdi. Bu çalışmalarla ürettiği eserler bir hayli var. Son olarak çıkardığı; "
Arapça-Türkçe Büyük Sözlük " ün yoğun ve yorucu bir çalışmanın ürünü olduğu anlaşılıyor.
Lügat incelendiğinde büyük bir titizlikle hazırlandığı açıkça görülmektedir.
Bu
lügat, Arapça öğrenmek isteyen herkesin faydalanabileceği bir müracaat kaynağıdır. Bilhassa İmam-Hatip Liseleri ile İlahiyat Fakültesi öğrencileri için çok önemlidir.
Arapça'sını geliştirmek, ilerletmek isteyenlerin de müracaat
kitabı olma niteliğindedir.
Arif Erkan'ı bu titiz çalışması nedeniyle tebrik eder, ileriki çalışmaları için de başarılar dilerim.
Prof. Dr. Fahri Kayadibi
İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
TAKDİM
Aziz kardeşim Arif im, hazırladığın bu Lugatı takdirle karşılıyorum. Hayret ediyorum, ne sabır, ne büyük zaman ve ne büyük emek sarfedilerek ortaya konmuş bir çalışma. Takdir ediyorum, doğrusu muazzam ve hacimli bir sözlük. Allah (c.c) Arif kardeşimin kendisine ecrini ve mükafatını versin, öbür dünyada kendisi için zuhr olsun ve Cenab-ı Hak, Arifi Cennetine alsın.
Son devirde maalesef Türk ilim adamlarının iyi bir Arapça Türkçe lügatları olmadı. Bu konuda yapılan bazı çalışmalar ve yayınlar takdire şayan olmakla beraber ciddi ve kafi görülmemektedir. Daha ciddi çalışmalara ihtiyaç var. Hayrettin ve Bekir beylerin hazırladıkları sözlük şüphesiz hizmetini vermektedir. Önceden "Kamus" ve "Ahter" gibi eserler veya doğrudan Arapça'dan Arapça'ya eserler kullanılabiliyordu. Dua ederim ve umarım ki Arif kardeşimin bu çalışması, gereken rağbeti görür, hizmeti yapar ve boşluğu kısmen de olsa doldurur.
Umarım ki ileride bizlerin de "La Rouse" gibi, "Webster" ve "Oxford" silsilesi gibi, Arapça dili ile ilgili Farsça'yı da içeren ve Osmanlıca da artık o yabancı dil kategorisine düştüğü için o saha da dahil olmak üzere, seri halinde önemli sözlüklerimiz olur ve güçlü kuruluşlar buna da gönül verir.
İngilizlerin, Arapça-İngilizce Lane'ı ve Fransızların Kazimirski'leri ve Belot'ları var, Türk ilim adamlarının da güçlü sözlükleri olması dileğimizdir. Arif kardeşimizi bu çalışmasından dolayı tebrik ederim.
Prof. Dr. Yusuf Z. Kavakçı
Dallas, Texas, Amerika Birleşik Devletleri
ÖNSÖZ
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla...
İnsanı yaratan, akıl ve konuşma nitelikleri ile onu yaratıkların en üstünü kılan Yüce Allah'a hamd olsun. Semavî kitapların sonuncusu olup, arapça olarak inen Kur'ân'ı insanlara en iyi biçimde tebliğ ve beyan eden sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa'ya, onun âline ve ashabına da salât ve selâm olsun.
Kur'ân'ı ve İslâm'ı en iyi biçimde anlatmak, ilmi ve irfanı yaymak, cehalet ve sapıklığı kovmak için binlerce kitap yazan ve çok değerli eserler meydana getiren İslâm âlimlerinden de Allah razı olsun.
Konuşmak, düşünce ve maksadlarını dil ile beyan etmek insana mahsûs bir niteliktir. Bunun içindir ki âlimler, insanı, "Konuşan hayvan" diye tarif etmişlerdir. Düşünce ve maksadları, bir dil ile doğru ve iyi beyân edebilmek, önce o dilin kelimelerini iyi bilmekle mümkün olur.
Kur'ân, islâm'dan önce bile çok gelişip her çeşit manayı ifâde edebilecek bir zenginliğe sâhib olan arap dili ile inmiştir. Hattâ Hz. Muhammed'in en büyük mucizesi; arapları, en ileri gittikleri bir fende, yani arap dil ve edebiyatında âciz bırakmak için, lafız ve manâ bakımından bir mucize olan Kurân-ı Kerîm'dir.
İslâm âlimleri, Kur'ân'ın i'câzını, fesahat ve belagatını, ince manâlarını açıklamak ve arapçayı öğrenmek isteyenlere kolaylık sağlamak için İslâm'ın ilk asırlarında lügat çalışmalarına başlamışlardır. Böylece zengin arap dilini, daha da zenginleştirmişlerdir.
Arapçada ilk lügat çalışmasını, hicrî ikinci asırda yaşamış olan İmâm Halil İbni Ahmed yapmıştır. Eserine "ayn" harfi ile başladığı için, lügati, "Kitâb'ul-Ayn" adı ile tanınmıştır. Yaptığı lügatin tertibinde; harflerin ağızdan çıkarken verdiği seslere dayanarak, mahreçleri göz önünde bulundurmuştur.
Hicrî dördüncü asırda yaşayan, Ebû Nasr İsmail İbni Hammâd el-Cevherî, "es-Sıhâh Tâc'ul-Lüga ve Sıhâh'ul-Arabiyye" adlı lügati yazarak, lugat çalışmalarına yön veren bir metod ortaya koymuş ve bu hususta kendinden sonra gelenlere öncülük etmiştir.
Cevheri, kelimelerin son harfini alfabetik sıraya koymuş ve kelimenin ilk harfini de aynı harfle biten kelimeler içinde alfabetik sıraya tâbi tutmuştur. Kelimenin kök harflerinden son harfe "bâb", ilk harfe "Fasıl" adını vermiştir.
Hicrî beşinci asırda yaşayan Ebu'l-Meâli Muhammed İbni Temim el-Bermekî, zamanımızda çok yaygın olan lügat tertibini îcâd eden kimsedir. Kelimeyi meydana getiren harfleri alfabetik sıraya koyarken, kelimenin birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü kök harflerini göz önünde tutmuştur. Bu tertibin de zor tarafları vardır. Okuyucu bu lügatta aradığı kelimeyi bulabilmesi için binlerce kelimenin kök harflerini önceden bilmek zorundadır. Bu sebeble ben, lügatımızda bu tertibi de tercih etmedim. Bence en kolay tertîb, kelimeleri olduğu gibi alıp bunları ilk harflerinden başlayarak alfabetik sıraya koymak sonra yanında kök harflerini parantez içinde göstermektedir. Nitekim değerli arapça lügatlardan " er-Râid " böyle yapılmıştır. Ben de onun tertibini örnek edindim.
Bu lügati hazırlarken faydalandığım diğer lügatlar şunlardır:
1. el- Mu'cem'ul-Vasît (Mecma'ul-Lügat'il-Arabiyye - Kahire).
2. Tertîb'ul-Kâmûs'il- Muhit. (Tertîb eden: T. Ahmed ez-Zâvî).
3. Lisân'ul-Arab (İbni Manzûr).
4. es-Sıhâh Tâc'ul-Lüga ve Sıhâh'ul-Arabiyye. (Yeni tertîb: N. Maraşlâ, Ü. Maraşlâ).
5. el-Ukyânûs'ul-Basît fi Tercemet'il-Kâmûs'ul-Muhît. (Kâmûs'ul-Muhît'it tercümesi Okyanus: A. Âsim Efendi).
6. Ahterî-i Kebîr. (M. İbni Şemseddîn).
7. el- Kâmûs'ul- Arabiyy'ul-Muâsır. (Haz. İ. M. Yolcu, N. Çetin).
8. Mu'cem'ul-Mustalahât'il-Arabiyye. (M. S. Çögenli).
9. Osmanlıca Türkçe Sözlük. (M. Nihat Özön).
10. Türkçe Sözlük. (Türk Dil Kurumu).
Ben, hazırladığım bu yeni lügata;
"Arapça-Türkçe Büyük Sözlük" adını verdim. Bu lügatin özelliklerini şöyle sıralayabilirim:
1- Lügatımızda kelimeler olduğu gibi alınmış, fiillerin önce mazisi, sonra müzâri ve masdarı verilmiş, mezîd bâblarda kök harfleri parantez içinde belirtilmiştir.
2- Önce kelimenin arapçası ve cümle içinde kullanılışı, sonra da türkçe karşılığı ve varsa diğer çeşitli manâları sırayla yazılmıştır.
3- Fiillerin manâları; kullanıldıkları bâblar ve harf-i çerlere göre değiştiği için, özellikle hangi harf-i cerr ile kullanıldığı belirtilmiştir. Bundan dolayı oku yucu, şayet kelimenin birden fazla manâsı verilmişse, aradığı manânın hangisi olduğunu tayin edebilmesi için harf-i çerlere dikkat etmesi gerekir.
4- Lügatımızda önce kelimenin normal manâları rakamlarla sıralanmış, sonra bu kelime ile yapılmış deyimler (tabirler) ve sonra da, eğer varsa terimler (ıstılahlar) kısaca açıklanmıştır.
5- Lügatimiz yaklaşık olarak (60) bin ana madde ihtiva etmektedir. Her ana maddenin de, kiminin bir, kiminin de ondan fazla manâsı olduğu göz önünde bulundurulursa, lügatimiz en azından (250) bin değişik manâlı kelime içermektedir.
Böyle büyük bir kelime ve manâ zenginliğine sâhib olan arap dili hakkında lügat yazmak kolay bir iş değildir. Bunun içindir ki, türkçede meselâ; tefsir, hadîs, fıkıh, kelâm, târih v.s. hakkında yüzlerce kitap yazılmış veya tercüme edilmiş olduğu halde, Arapça Türkçe lugat olarak pek fazla eser yoktur. Çünkü lugat yazmak, iğne ile kuyu kazmak gibi çok zaman alan yorucu bir iştir.
Altıyüz küsur yıllık Osmanlı târihinde Arapça Türkçe lügat olarak ancak bir kaç eser bulabiliyoruz. Terim ve deyim (ıstılah ve tabîr) lügatları ise hiç yoktur.
Bunlardan biri, Fîrûzâbâdî'nin Kâmûs'ul-Muhît'ini türkçeye ilk tercüme eden Merkez Zade Ahmed Efendi'nin (ölm. M. 1556) Bâbûs adlı lügatidir. Bu eser, matbu olmayıp, İstanbul kütüphanelerinden bazılarında yazma nüshaları vardır.
Fîrûzâbâdî'nin Kâmûs'ul- Muhît'ini, Âsim Efendi (Ölm. M. 1819-20) "Okyanus" adıyla, açıklamak olarak ikinci kez tercüme etmiştir. Bu eser üç veya dört büyük cilt hâlinde basılmıştır.
Cevherî'nin, "es-Sıhâh"ı da, Pîr Mehmed Ibni Yûsuf Ankaravî (Ölm. M. 1481) nin tercümesinden sonra Mehmet Vânî tarafından (Ölm. M. 1592) daha mükemmel olarak türkçeye tercüme edilmiş ve bu lügat "Vankulu Lügati" adıyla anılmıştır.
Karahisark Mustafa Ibni Şemseddin (Ölm. 1560-61) de, Cevherî'nin "es-Sıhâh"ını esas alarak, "Ahterî" adıyla tanınan pratik ve popüler bir lügat kitabı meydana getirmiştir.
Osmanlı devrinde hazırlanan bu lügatların; yazısı, tertibi, ifâdesi, kullanılışı zor ve yeni kelimeleri de ihtiva etmedikleri için, zamanımızda yeterli olmamaktadır.
Cumhuriyet devrinde ise ufak tefek öğrenci lügatlarını bir tarafa bırakacak olursak, Mevlüt Sarı'nın, büyük ölçüde Asım Efendi'nin Kâmûs tercümesine dayanarak hazırladığı el-Mevârid adlı Arapça-Türkçe lügattan başka geniş kapsamlı ve yeterli bir lügat yoktur. Bu lügat da, kök harfleri esas alınarak tertîb edilmiştir.
Benim hazırladığım lügat ise, bâb, fasıl veya kök harflerine göre değil, kelimeleri olduğu gibi, alfabetik sıraya koyarak hazırlanmış olup, okuyucuya en kolay gelen tertîb de budur.
Şunu hatırlatayım ki arapça, bir Kur'ân dili olup, Yüce Allah son kitabını dünyânın en zengin dillerinden biri olan bu dille göndermiştir.
Arapçanın bu zenginliği, her çeşit manâyı, ince farklarıyla ifâde edebilecek kelime ve ifâde zenginliğine sâhib olmasındandır.
Merhum hocam Osman Keskioğlu, "Kur'ân-ı Kerîm Bilgileri" adlı kitabında (S. 177) bu konuda şöyle demektedir:
"Gerçekten arapça, müteradifler bakımından çok zengin veya yüklüdür. Müteradif gibi gösterilen kelimeler arasında ince bk fark da yok değildir. Lafzı başka başka olan kelimelerin manâsı bir olursa ona (Müteradif = eşanlamlı) diyoruz. Kamh, bürr veya kuûd ve cülus gibi. Lafzı bir, fakat manâsı başka olan kelimelere ise (müşterek) denir. (Ayn) gibi ki, bir çok anlamlara gelir.
Bugün arapça, dünyanın en zengin lisânı sayılıyor. Kelime çok. Lügat toplanırken, muhtelif kabilelerin şîve ve lehçeleri hep tesbît olunarak, hattâ peltek söylenenlerin telaffuzu bile gösterilerek ayrı ayrı alınmış, lügatin hacmi büyümüş, arapçada balın 80 adı var. Kılıcın 50, arslanın, atın, devenin 1000'e yakın isimleri var. Kâmûs sahibi Mecdüddîn Fîrûzâbâdî böyle müteradifleri toplayarak (er-Ravd'ül-Meslûf fî mâ lehû ismâni ilâ ulûf) adlı müstakil bir eser yazmıştır."
Bazı dillerin üzerinden asırlar geçince, zamanla değişikliğe uğrar. Hattâ Önceleri aynı dili konuşurken, sonra birbirlerinden uzak kalan aynı milletin insanları, onların nesilleri, asırlar sonra bir araya geldikleri zaman, dillerinde meydana gelen değişiklikten dolayı birbirlerini anlamaz olurlar. Zamanımızdaki Türk devletleri buna bir misâldir.
Oysaki arapçada, aradan onbeş asır geçmesine rağmen, arapların Kur'ân dili etrâfında toplanmaları sayesinde pek fazla değişiklik olmamış, sâdece ilim, sanat, fen ve tekniğin ilerleyip yeni icâd ve olayların zuhur etmesi sonucu bazı kelimeler türetilmiş, böylece arapça daha da zenginleşmiştir. Dünyâda en az değişen dillerin başmda arapça gelmektedir. Resûlullah (s.a.v.) devrinde yaşamış bir sahâbî dirilip bugün araplarla konuşsa, rahatlıkla birbirlerinin dilini anlarlar.
Sözün kısası, tam 5 yılımı harcayarak hazırladığım bu lügattan maksadım islâm'a, müslümanlara, ilme ve irfana nâçiz bir hizmette bulunmaktır. Bu uzun ve yorucu çalışmayla elde ettiğim maddî kazanç az bir şey olup zâten gayem o değildir. Esas beklediğim kazanç, bu kitaptan faydalananların hayır duaları ile elde edeceğim Allah'ın rızâsı ve uhrevî mükâfaattır. Bu vesîle ile, okuyucuların hayır duâlarını bekler ve eğer bütün dikkatimize rağmen benden veya baskıya hazırlayanlardan bir hatâ sâdır olmuş ise hoş görülüp, mümkünse düzeltilmesini dilerim. Bir Alman filologu : " Yanlış ve eksik, sözlüklere tanınmış bir imtiyazdır." demişse de biz yine de yanlış yapmamaya gayret ettik. Burada emeği geçen herkese teşekkür ederim. Bilhassa kitap yayıncılığı alanında büyük hizmetleri olup, hazırladığım birçok eseri itinâ ile yayınlamış bulunan dostum merhum Alaaddin Sağlam'ı rahmetle anar ve onun yolunda yürüyen evlâdından biri olan Huzur Yayınevi sahibi muhterem Faruk Sağlam'a da, bu " Arapça Türkçe Büyük Sözlük " ün yayın işini üzerine aldığı için teşekkür ederim.
Ayrıca bu eserin çok zor olan dizgi işini seve seve üzerine alan Yasin Yayınevi sahibi muhterem Erdem Eren'e, Dizgi çalışma gurubuna ve diğer emeği geçenlere de teşekkür ederim. ( Arapça Türkçe Büyük Sözlük , El Beyan , Arif Erkan , Huzur Yayınları , yazar , el beyan arapça sözlük, HUZUR YAYINEVİ, el beyan arapça türkçe lugat, arapça sözlük, arapça türkçe sözlük )
Arif ERKAN
Eski Çorlu Müftüsü
Emekli İstanbul Vaizi
1999 Kocaeli
Huzur Yayınları, Arif Erkan tarafından yazılan Arapça Türkçe Büyük Sözlük adlı kitabı incele diniz.