Kitap Cemul Fevaid
Yazar Muhammed bin Süleyman er Rudani
Tercüme Hüseyin Yıldız
Yayınevi Ocak Yayıncılık
Kağıt - Cilt Sarı Şamua kağıt - Kalın Ciltli - 9 Cilt Takım
Sayfa - Ebat 5.034 Sayfa - 16,5x24 cm
Yayın Yılı 2011
Muhammed bin Süleyman er Rudani tarafından yazılan , ocak yayıncılıkça yayınlanan, Cemul Fevaid Min Camiil Usul ve Mecmaiz zevaid adlı kitabı incelemektesiniz.
9 cilt Cemul Fevaid zevaid kitabı hakkında yorumları okuyup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
CEM'UL-FEVAİD MİN CAMİ'İL-USUL VE MECMA'İZ-ZEVAİD
Cem'ul-fevaid min Cami’il-usul ve Mecma'iz-zevaid
YAYINCININ ÖNSÖZÜ
Bismillahirrahmanirrahim
Allah'a hamd ve sena, Resulüne salât ve selâm olsun.
Yirminci yüzyılın başlarındaki sanayi ve teknoloji devrimi ile birlikte tarihi açıdan insanın yeryüzündeki yaşama standardında oldukça önemli bir devrim gerçekleşti. Buna karşılık felsefik ve düşünsel dünyasında, metafizik yönden tam aksine hiçbir gelişme olmadı. İnsanın evrendeki bu metafizik konumu, teknolojik ilerlemenin alanı dışında yer aldığı için düşünsel çıkmazları alabildiğine büyümeye devam etmektedir. Bunun en canlı belirtisi dünyevi ve maddi refahın en ileride olduğu batı toplumlarında son zamanlarda dinlere doğru görülen yöneliştir.
Tarih boyunca Cenâb-ı Hak Celle ve Alâ hazretleri, insanın düşünsel açmazları aşabilmesine yardımcı olmak, başka bir deyişle yol göstermek için kendi içlerinden peygamber denilen rehberler göndermiştir. Çünkü bu açmazları insan, tek başına aşabilecek donanımlara sahip değildir. Bir rehbere ihtiyaç duyar.
Evrenin maddi boyutu olduğu gibi, metafizik bir boyutu da vardır. Kişinin yaratılış gayesi, bu iki âlemdeki konumu ve yaratıcı ile olan ilgisi, bu ikinci boyutta cereyan eder. Bu iki boyut arasında münasebet kurmanın kuralları ve zaruri bilgileri, ancak ilahi öğretiler vasıtasıyla elde edilebilir.
Müslümanlar olarak bizce insanın metafizik boyuttaki açmazlarını aşacak ve çıkmazlarından onu çıkaracak yegâne bilgi manzumesi, başka bir deyişle ilahi öğretilerin iki güvenilir kaynağı vardır: Kur'ân ve Sünnet.
Kur'ân'ın bu sahadaki icmali yani genel kural ve bilgiler içermesine karşılık Sünnet, açıklayıcı ve ayrıntılı bilgi kaynağı olma hüviyetine sahiptir. Kur'ân'da muhatap insan olmakla birlikte, muhatıp bizzat Yaratıcı'dır. İnsanın yaratanını idrak boyutunun ne kadar küçük bir şey olduğu göz önüne alınırsa, O'nun kelamını anlayıp idrak etmenin de o denli zor olacağı açık bir durumdur. Sünnet'te ise muhatap yine insan olmasına karşılık, muhatıp ilahi bir boyutu da olan bir insandır, yani peygamberdir.
Elimizdeki bu
kitap, oldukça kapsamlı sahih bir Sünnet, başka bir ifade ile doğru bilgi kaynağı olma hüviyetine sahiptir. Şimdiye kadar
Arapça üç baskısı gerçekleşmesine rağmen
Türkçe'ye çevirisi ilk defa yapılmıştır.
Kitabın İZ YAYINCILIK tarafından yapılan ilk baskısında sunuş tarzında değişik bir yol izlenmişti:
Arapça baskısının orijinali ortada; Türkçe çevirisi ise kenarlarında yer almıştı; diğer taraftan söz konusu hadislerin Arapça asıllarındaki yerleri ise bizzat araştırılmak suretiyle, ravi zincirleriyle birlikte her cildin sonunda ek notlar halinde verilmişti.
Daha sonra yayınevimiz
OCAK YAYINCILIK tarafından gerçekleştirilmiş ikinci neşrinde öncelikle
kitabın Arapça yeni bir baskısı kullanılmıştır. İlk tab'ına nispetle daha okunaklı ve azami ölçüde harekeli bir nüsha esas alınmıştır. Ebû Ali Süleyman bin Durey' tarafından yayına hazırlanan Arapça neşir, Mektebet İbn Kesir ve Dâr İbn Hazm tarafından 1998 yılında Beyrut'ta basılmıştır.
Arapça kaynağın mushaf tarzında küçük ebatta sayfalar halinde ortada yer alan ilk baskısının aksine Arapça hadisi Türkçe meali takib etmiş; daha sonra da rivayetlerle ilgili
tahrîc bilgilerine yer verilmişti. Ayrıca müstakil cilt halinde sonunda tafsilatlı bir indeks cildi vardı. 2005 yılının Şubat ayında İndeks cildi hariç 10 cilt halinde yayınevimizce neşredilmişti.
Şimdi başlayacağımız yayınevimizin ikinci neşrinde Arapça hadis metinleri yazı karakteri olarak ve mümkün olduğunca harekeli bir metin halinde muhtelif kaynaklardan alınarak bir araya getirilmiştir. İlk yaptığımız baskıda Arapça metinler resim formatında olup 1998, Beyrut baskısı esas alınarak hazırlanmıştı. Bu defa piyasada mevcut
hadis CD'lerinin yardımıyla Arapça metinlerin tamamı harekeli metin formatına dönüştürülmüştür. Diğer bir yenilik ise tahrîclerin dipnotlar halinde sayfa altlarına alınmasıdır. Ayrıca tüm
kitabın yeniden
tercümesi gerçekleştirilmiştir.
Tahricler başından beri değiştirilmeden korunmuştur.
Yusuf Özbek
Haziran 2007
İstanbul
ESER HAKKINDA
Tam adı
Cem'ul-fevaid min Cami’il-usul ve Mecma'iz-zevaid olan elimizdeki bu
eser, büyük bir
hadis koleksiyonudur. Kütüphanelerde çeşitli yazmaları olmasına karşılık şimdiye kadar dört baskısı gerçekleştirilmiştir.
İlk baskısı el-Matbaatu'l-Hayriyye tarafından 1346/1929 yılında Hindistan'da yapılmıştır. Bu baskı, daha sonra ofsetle 1406 yılında Medine'de tekrarlanmıştır.
İkinci baskısı, Abdullah Hâşim el-Yemânî'nin
A'zebu'l-mevarid fi tahriri Cem'il-fevaid adını verdiği dipnotları ile birlikte 1387 yılında Medine'de gerçekleşmiştir. Keza bu baskı da 1408 yılında Beyrut'ta tekrarlanmıştır.
Son baskısı, bizim
tercümeye esas aldığımız Cidde, Daru'l-Kıble, 1988 baskısıdır. Bu baskıda hadisler numaralandırılmış olup, dipnot ve şerh ihtiva etmemektedir.
Elimizdeki bu koleksiyon, yine aynı maksatla kaleme alınmış şu iki eseri bir araya getirmiştir:
Camiul-usul ve Mecma'ul-usul, Mecdüddîn bin Ebi's-Seâdât el-Mübârek bin el-Esîr el-Cezerî'nin (vefatı H. 606);
Mecmo'uz-zevâid ise, Nûreddîn Ebu'l-Hasan Ali bin Ebî Bekr el-Heysemî'nin (vefatı H. 807) kitaplarıdır.
İbnü'l-Esir,
Cami'ul-usul'ünü 535 senesinde vefat etmiş olan Rezîn'in
et-Tecrîd li's-sihah ve's-sünen'ini esas alıp üzerine ilaveler yapmak suretiyle hazırlamıştır.
Kitabında Buhârî ile Müslim'in Sahîh'leri, Muvattâ, Ebû Dâvud, Tirmizî ve Nesai'nin Sünen'lerini biraraya getirmiştir.
Heysemi, Mecma'uz-zevaid'ini yine kendi kaleme aldığı
altı kitabı bir araya getirmek suretiyle derlemiştir. Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve
İmam Ahmed'in Müsned'leri ile Taberani'nin Mu'cem'lerinde geçip,
Kutub-u sitte'öe olmayan hadislerden düzenlenmiştir.
Müellif Rudani ise, bu iki koleksiyonu bir araya getirmekle kalmamış, bu adı geçen kaynaklara
İbn Mâce'nin Sünen'i ile Dârimî'nin Müsned'ini de ilave etmiştir. Müellifin mukaddimesinde geçeceği gibi
Câmi'ul-usûl, sahih hadisleri bol olmakla birlikte
Mecma'uz-zevâid, aralarında uydurma hadislerin de bulunduğu pek çok zayıf hadisi muhtevi olma hüviyetine sahiptir. Fakat
Rûdânî, bu noktada marifetini ortaya koyarak sözünü ettiğimiz
Mecma'uz-zevâid'deki uydurma ve ağır zayıfları ayıklamıştır. Buna ilaveten
Sayın Prof. Dr. İbrahim Canan'ın "
Hadis Ansiklopedisi (Kutub-u Sitte)" adıyla neşrettiği
tercüme ve şerhe esas teşkil eden
Câmi'ul-usûl'ün 'alfabetik' konu tertibinin aksine daha kolay takip edilip, aranılanın bulunmasını sağlayacak istikrarlı bir konu tertibi yapılmıştır.
Kitapta konu başlıkları azaltılmış ve tekrarlardan azami ölçüde kaçınılmıştır. Bu husus aranılan konu ya da hadislere daha kolay ulaşma imkânı sağlamıştır. 15 hadis kaynağı , cemul fevaid , rudani , 9 cilt takım
TAHRİCDE İZLENEN METOD HAKKINDA
Özellikle araştırmacıların, müellifin "gönderme" yaptığı
hadis kitaplarındaki "
orijinal" yerlerine ulaşabilmelerini sağlamak için iki yol takip ettik:
Öncelikle
Concordance adıyla da maruf olan
el-Mu'cemu'l-müfehres li-elfâz hadîsi'n-Nebevî'nin esas aldığı
Kutub-u tis'a nüshalarını kullandık. İkinci olarak, hadisin ravileri hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler için, orijinal kaynaklara gitmesine gerek kalmadan, o rivayetin ravi zincirini tam olarak verdik. Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî'nin Mu'cem'lerinde isnâdları zikretmedik. Bunlarda sadece ravi zincirleri hakkında
Mecma'uz-zevâid müellifinin hükümlerini nakletmekle yetindik. Şayet hadis, birden fazla 'kaynak'ta geçiyorsa, ravi zincirinin sadece 'ortak' olan bölümünü
{asl-ı senedi) verdik. Raviler arasında zayıf olanları varsa, bunlara mümkün olduğunca işaret etmeye çalıştık.
Hadis senedleri hakkında verilmiş 'hükümler' varsa bunları da zikrettik. Fakat bizzat kendimiz, sahih, hasen, zayıf gibi hükümler vermek hususunda tasarrufta bulunmadık.
Tahric içinde 'orijinallere' gönderme yaparken şu noktalara riayet ettik:
Buhârî ve Müslim'in Sahih'leri, Muvattâ ve Nesâî'nin Sünen'i için 'bölüm adı ve bab numarası + cilt ve sayfa numarası;
Müsned-i Ahmed için cilt ve sayfa numarası; diğerleri için ise sadece hadis numarası verdik.
Tirmizî, Ebû Dâvud ve İbn Mâce için 'bölüm ve bâb numarası' yerine hadis numarası vermekle yetinmemizin nedeni, araştırmacıyı orijinaline daha çabuk ulaştırma isteğidir.
Tahric bölümünde, gerek herhangi bir
Arapça ibarenin, gerekse
tercüme bölümündeki herhangi bir ibarenin birkaç yer dışında izahı yapılmamıştır. Açıklamanın gerekli olduğu durumlarda bu izahları tercüme metninin içinde parantezler arasında vermeye çalıştık. Bazen
müellifin gönderme yaptığı kaynaklarda tüm aramalarımıza rağmen kimi hadisleri bulamadığımız olmuştur. Bazen de daha fazla
orijinal kaynak içinde yer almasına rağmen
müellif, daha az kaynağa gönderme yapmıştır.
Tüm hatalarımızla İzzet ve İkram sahibi olan Allah'a yönelir, O'nun mağfiretine sığınırız.
Kitabın ümmete yararlı olması temennisiyle, Ves-Selâmu aleyküm. ( cemul fevaid kitap , rudani hadis külliyatı , 9 cilt , yayın , ocak yayınları , 15 hadis kaynağı , rudani cemul fevaid hadis kitabı , islami kitap )
Yusuf ÖZBEK
İstanbul
MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ
Ya Rab! Vechinin celâli ve saltanatının azameti hakkı için gereken hamd sana mahsustur!
Allahım! Salavâtını, rahmetini, bereketlerini, peygamberlerin ulusu, takvaya erenlerin lideri, peygamberlerin sonuncusu, hayrın imamı ve rahmetin elçisi olan kulun ve resulün Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e lutf et!
Allahım! O'nu, evvelkilerin ve sonuncuların gıpta edeceği Makâm-ı Mahmud'a ulaştır!
Allahım! Muhammed'e ve Muhammed'in âline; İbrahim'e ve İbrahim'in âline bereket ihsan ettiğin gibi, bereket ihsan et! Zira çok övülen ve pek yüceltilen tek varlık sensin!...
Bu (
kitab),
CEM'UL-FEVÂİD MİN CÂMİ'İL-USÛL VE MECMA'İZ-ZEVÂİD 'dir.
İki kitaptan ibaret olan bu eserin BİRİNCİSİ
'Cami'ul-usul); İmam Mecdüddîn Ebu's-Seâdât el-Mübârek bin Muhammed bin el-Esîr el-Cezerî el-Mevsilî'ye aittir. Yani
Câmi'ul-usûl adlı eser.
(Bu büyük bilgin) bu kitabına, Rezîn bin Muâviye'nin,
Sünen-i İbn Mâce yerine
Muvattâ'yı koymak suretiyle hazırladığı
Usûl-i Sitte'nin (
Altı Ana Kitabının)
Tecrid'inde bulunan hadisleri toplamıştır. Rezîn'in eksik bıraktığı hadisleri ise yerlerine yerleştirmiş ve her
hadisi kaynağına izafe etmiştir. Ancak Rezîn'in fazladan olarak ilave edip de
İbnü'l-Esîr'in Altı Ana Kitap'ta bulamadığı hadisler hariç.. Onların yerini boş bırakıp, zamanla buldukça o boş bıraktığı yerlere koymuştur.
Akıllara hayret verecek tarzda (alfabetik konu başlıklarına göre) onu tertip etmiştir. Çok ince ve dikkat gerektiren bir şekilde olduğu için, onları ancak çok zeki ve pek uyanık kimseler anlayabilmiştir. Onların dışında hiç kimse kolay kolay bu eserden yararlanamaz!
İKİNCİSİ
(Mecma'uz-zevaid) ise; el-Hâfız Nûreddîn Ebu'l-Hasan Ali bin ebî Bekr bin Süleyman el-Heysemî'ye aittir. O, bu eserinde, İmam Ahmed'in
Musned'inde, Ebû Ya'lâ el-Mevsîlî'nin
Müsned'inde, Ebû Bekr el-Bezzâr'ın
Müsned'inde, Taberânî'nin üç
Mu'cem’inde mevcut olmakla birlikte,
Kutub-i sitte'de bulunmayan hadisleri bir araya getirmiştir.
Ancak Heysemî bu çalışmasında,
Muvattâ'nın yerine ibn Mâce'nin
Sünen 'ini söz konusu etmiştir. Her hadisin sonunda is- (râviler hakkında) ta'dîl ve cerh kabilinden hadis ilminde özel olan bilgileri vermiştir. Âdeta
Câmi'ul-usûl ile boy ölçüşürcesine, altı cilt halinde hazırlanmıştır. Bu büyük çalışmaya
Sünen-i İbn Mâce'yi ilave etmek hususunda özel bir gayret göstermem gerekti.
Câmiul-usûl'un İbn Mâce'yi
Altı Ana Kitab'ın dışında tutarak içindekilerini almaması ve
Mecma'uz-Zevâid'in de
Kutub-u sitte'ye göre fazlalıklarını bünyesine katıvermemiş bulunması sebebiyle İbn Mâce'nin
Kutub-u Sitte'ye olan zevâidini tek ve ayrı olarak hazırlayıp daha sonra çalışmanın içine ilave ettim.
Hadis bilginleri Altı Ana Hadis Kitabı'nın
(Kuuıb-u sitte'nin) altıncısının hangisi olduğunda anlaşmazlığa düştüler: Kimisi altıncısı, Ibn Mâce'dir, kimisi
Muvatta’dır, kimisi de Dârimî'nin
Müsned'idir, dediler. Bu husus ihtilaflı olduğu için, bunu göz önünde tutarak, kitabıma Dârimî'nin
Kutub-u sitte'ye göre olan fazlalıklarını da ilave ettim. Bununla birlikte İbn Mâce ile ittifak ettikleri hadisleri bir arada zikrettim.
Her ikisinin de ricali (râvileri) hakkında, Zehebî'nin
Kâşif inde, el-Hâfız İbn Hacer'in
Tehzîbu't-Tehzîb ve
Takrîb'inde ve diğerlerindeki bilgilerden yararlanarak sözler sarf ettim ve cerh ve ta'dîl konusunda gerekli bilgileri verdim.
Kullanım kolaylığı olması için onu
(Cem'ul-fevâid'i), Câmi'ul-usul'ün tertibiyle değil de, asıllarının (yani
Kutub-u sitte'nin) konu tertibine göre düzenledim. Onların kitaplarında bâbların neresinde bir mükerrer hadise rastladımsa, onu o bâbların en lâyık olan yerinde belirterek, diğer bölümlere almadım. Ancak herhangi bir fayda bahis konusu olduğunda mükerrer olarak zikrettim, ya da farkına varmadan zikretmiş oldum. Tıpkı Müslim'in
Sahîh'inde yaptığı gibi.
Bir hüküm veya mânâda iki yahut daha fazla hadis ya da rivayet vârid olduğunu gördüysem, o hadis veya rivayetlerden hangisi daha faydalı ise onu (o bölümde) zikrettim, diğerlerini ise bıraktım. Ancak böyle bir durumda bir rivayet diğerlerine göre (metninde) herhangi bir ziyade (ilave)yi içeriyorsa, o zaman ondan sadece o ilaveyi çıkarıp alarak zikrettim, ya da duruma göre (bazen) metninin tamamını birden verdim.
Eğer bir hadisi birkaç müellif birden tahrîc etmiş ise, kimi zaman lafzı kendisine ait olan müellifin adını vererek, kimi zaman da lafzın kime ait olduğunu söylemeden zikrettim.
Eğer bir hadis hakkında "Hadiste zaaf vardır" demişsem bundan kastım: "O hadisin senedindeki râvileri arasında zayıf kimse vardır" demektir. Yoksa hadisin her yönüyle zayıf olduğunu demek istememişimdir. Zira râvisi zayıf olabilir, ancak tarîklerinin fazla oluşu ile mütâbeat ve şâhidlerin çokluğu sebebiyle hadis zayıf olma derecesinden yukarıya yükselebilir.
Şayet "Hadis leyyindir" demiş isem, bununla isnadında geçen bir râvinin makbul veya merdûd olup olmadığı hakkında ihtilaf bulunduğuna işaret etmek istemişimdir.
"İsnadında filan vardır" dediğimde, sözünü ettiğim râvilerin durumu hakkında araştırmacının ilgili rical kitaplarına başvurarak adalet, cerh veya cehl hakkındaki ravinin durumunu öğrenmesi gerektiğini anlatmak istemişimdir.
(Cerh ve ta'dîl yönünden) durumu bilinmeyip de ismi
Mecma'uz-Zevâid'de zikredilmeyenler ve hakkında yine aynı eserde "İsnadında hâlini bilmediğim bir râvi var" şeklinde konuşulan rivayetler hakkında "hafî" tabirini kullandım.
Şayet
Câmi'ul-usûl dışında olmak üzere herhangi bir kitaptan hadisi naklettikten sonra eğer (isnadı hakkında hüküm yönünde) bir şey zikretmemiş isem, anla ki o hadis, makbul ve hasendir veya
Sahih (yani Buhârî ve Müslim'in kitaplarına) râvilerine uygunluğu sebebiyle sahihtir.
Eğer "Ashâb-ı Sünen'e aittir" demiş isem bundan, İbn Mâce'nin dışında, Ebû Dâvud, Tirmizî ve Nesâî'yi kastetmişimdir.
"Taberânî'ye aittir" dediğimde, hadisin onun,
el-Mu'cem el-Kebîr, M.
el-Evsat ve M.
es-Sağîr'den oluşan üç
Mu'cemi'inin her birinde bulunduğunu işaret etmişimdir.
Mecma'uz-zevâid, Dârimî veya İbn Mâce'de yer alan herhangi bir hadisin râvileri arasında eğer bir yalancı, ya da hadis uydurmakla itham edilmiş, ya da metruk veya münker biri varsa o hadisi yok hükmünde saydığım için
kitabıma hiç almamışımdır.
Eğer ilk ravî (sahâbî) ifâde ve edâ sığasında olarak "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den duydum
(semi'tu)" ya da "şöyle buyurdu
(kale)" ya da "O'ndan
(an)" gibi tabirler kullandığı durumlarda ben, şayet râvi sahabî ise
"refa'ahu" dedim; değilse
"erselehû" dedim.
1
Kısaltmalar yapmaya özen gösterdiğim için, bunun dışında kalanları anlatmadım.
Kitap elinize geçip, okuduğunuzda inşallah o bilgileri de edinirsiniz.
Allah'tan, içindekileri, ona iman edenleri ve onu bize getirenleri ile birlikte Melik-i Muktedir'in katında sıdk (doğruluk) kürsüsünde beraber olmamızı niyaz ederim.
1 Bu tür ifadeler
kitabın Arapça orijinali için geçerli olup, Türkçe çevirilerinde nazar-ı itibara alınmamıştır. "
Elinizdeki
Hadis Koleksiyonu,
İslam dünyasında şöhret yapmış, muteber ve kullanışlı olan
onbeş hadis kitabını bünyesinde barındırmaktadır.
Muhammed bin Süleyman el-Mağribî tarafından tekrarlarından azami ölçüde kaçınılarak hazırlanmış olan
esere kaynaklık eden hadis kitapları şunlardır:
Buhari,
Sahih
1. Müslim,
Sahih
2. Malik,
Muvatta'
3. Ahmed b. Hanbel,
Müsned
4. Ebu Davud,
Sünen
5. Tirmizi,
Sünen
6. Nesai,
Sünen
7. İbn Mace,
Sünen
8. Darimi,
Sünen
9. Ebu Ya'la el-Mevsili,
Müsned
10. Bezzar,
Müsned
12. Taberani,
el-Mu'cemu's-sağir
13- Taberani
el-Mu'cemu'l-evsat
14- Taberani,
el-Mu'cemu'l kebir
15- Rezin,
et-Tecrid li's-sıhah ve's sünen
*Dikkat edilecek bir husus: Arapça hadis metinlerinin kaynakları birden çok ise hâl-i hazırdaki hadis metni hangi kaynaktan buraya aktarıldı ise altı çizili olarak gösterilmiştir.
Muhammed bin Süleyman er Rudani ocak yayıncılık 9 cilt Cemul Fevaid Min Camiil Usul ve Mecmaiz zevaid adlı kitabı incele diniz.