Kitap Divanı Esad - Farsça-Türkçe
Yazar Muhammed Esad Erbili
Tercüme Prof. Ali Nihad Tarlan
Yayınevi Erkam Yayınları
Kağıt - Cilt 1.Hamur beyaz , Ciltli
Sayfa - Ebat 280 sayfa- 16,5x24 cm
Muhammed Esad Erbili tarafından yazılan Divanı Esad adlı kitabı incelemektesiniz. 4
Divanı Esad kitabı hakkında yorumları okuyup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
M. ESAD ERBİLİ VE DİVANI
Son devir Nakşi-Halidi şeyhlerinden M. Es'ad Erbili'nin şiirleri.
Büyüklerin sözleri, sözlerin büyüğüdür... İrşadıyla nice harab gönülleri ihya eden merhum Esad Erbili Hazretleri'nin gönlünden fezeyân şiirleri Divân-ı Esad adıyla neşretmeyi, bu günkü kuşaklar adına ödenmesi gereken bir vefa borcu bildik. Onun irşad faaliyetlerini bilen insanların, şiirdeki nezih üslubundan bî-haber olması, kudretle inşad ettiği mısraları bilmemesi insanımız adına büyük bir eksiklik olurdu.
Lisanı ustalıkla kullanmadaki mahareti Hüseyin Vassaf Bey'in takdirine şayan olan Üstad'ın divanını, içimizdeki aşk ateşinin üzeri küllenmesin niyetiyle okumak gerek... Türkçe harflerle ilk defa basılan Divan'daki farsça şiirler, merhum Prof. Ali Nihad Tarlan tarafından tercüme edildi. Osmanlıca şiirleri Cemal Bayak sadeleştirdi... Kitapta şiirlerin aslını ve karşısına tevafuk eden sayfada sadeleştirmesini bulacaksınız...
Esad Erbili Hazretleri Allah'a şöyle yalvarıyor; Gönül nûr-i cemâlinden habîbim bir ziyâ ister. Bu yakarışı okuyan gözlerin aydınlık olması, Dîvân-ı Esad'a açılan sînelerin nur ile mesrûr olması en büyük temennimizdir.
……………………………..
Son devir Nakşi Halidi şeyhlerinden olan M. Es'at Erbili, 1264 h./1847 m. yılında Musul sancağına bağlı Erbil'de doğdu. Baba ve anne tarafından "seyyid" olduğu bilinen Es'ad Efendi'nin babası ve dedesi de Hâlidî şeyhle-rindendir. Dedesi Hidâyetullah Efendi, Mevlânâ Halid Bağdâdî'nin halifesi'dir.
Es'ad Efendi, dini ilimlerdeki tahsilini Deyr ve Erbil'de tamamladı. 23 yaşma gelince mânevi bir işaretle Tâhâ el-Hariri'ye intisâb etti. Kısa zamanda seyr u sülükünü tamamlayarak şeyhinin 1292/1875 yılında vefatından sonra ir-şâd makamına geçti. 1303/1883 yılında Bağdad'da bulunan Kadirî âsitanesi Şeyhi Abdülhamid er-Rifkânî'den Kadirî icazet aldı. Hac farizasını da ifâ ettikten sonra İstanbul'a geldi. İstanbul'da önceleri Salkımsöğütte Beşirağa Camiinde misafir olarak kaldı. Sevenlerinin ve ziyaretçilerinin sayısı artınca Bayezid-Parmakkapı'da Makasçılar içinde bulunan camiin müezzin odasına yerleşti.
Fatih Camii'nde Hafız Dîvan'ı ile Mevlana Câmî'nin Lüccetül esrâr adlı eserini okuttu. Onun bu derslerine ilim ve irfan erbabından pekçok kimse devam etti. Hoca Yekta Efendi ve emsali âlimler ile devlet ricalinden kimseler onu bu derslerinden tanıyarak kendisine intisâb ettiler. Kısa zamanda tanındı. Bir ara II. Abdülhamid Han tarafından Meclis-i Meşâyıh âzâlığına tâyin olundu. Toplantı günleri meclise, ders günleri Fatih Camiine, arasıra da Saray'a giderdi. Bu arada Kadirî icazetiyle Fındıkzade Macuncular civarında Kadirî Kelâmî dergâhı şeyhliği'ne tayin edildi. Bu tekke'de hem Nakşî usûlde hatm-i hâcegân, hem de Cehrî üslupta Kadirî zikri yaptırırdı. Cuma günleri de sohbet yapar vaaz verirdi. Bir ara Halıcılar'da bulunan Feyzullah Efendi dergâhına devam etti. 1316/1900 yılında Abdülhamid Han tarafından memleketi Erbil 'de ikameti memur edildi. Esad Efendi, meşrutiyetten sonra tekrar İstanbul'a geldi.
Kelami dergahını genişleterek yeniden inşa ettirdi. Üsküdar'da Selimiye dergâhı şeyhliği de kendisine tevcih olunan Es'ad Efendi bu tekkeye oğlu M. Ali Efendi'yi tayin etti. 1330/1914'te önce Meclis-i Meşayıh âzası, sonra reisi oldu. Tekkelerin ve tarikatların ıslahına çalıştı. 1331/1915 yılında meclisi meşayıh reisliğinden istifa etti.
Es'ad Efendi, pek çok halife yetiştirdi. İstanbul, Anadolu, Yugoslavya ve Bulgaristan'da binlerce müntesibi vardı.
Tekkelerin kapatılmasından sonra Erenköy'deki evinde inzivayı ihtiyar etmişse de dikkatler üzerinden eksik olmamıştır.
84 yaşında olduğu halde 4 Mart 1931'de Menemen Askeri hastahanesin-de öldü.
Ana dili türkçe olan Es'ad Efendi, aynı kuvvette Arapça, Farsça ve Kürtçe de bilirdi. Dîvânı ve diğer eserleri buna delildir. Türkçe'yi kullanmaktaki mahareti, Hüseyin Vassaf Bey'in ifadesiyle "Selîka-i kalemiyyesi ve tarz-ı mânâ'da-ki tevcihi,kendisini sahîfe-i edebiyatta mübâhât eyleyecek seviyededir."
Es'ad Efendi, tekkeden yetişmiş bir şair olmasına rağmen "Tasavvufi halk edebiyatın"dan, ziyâde dîvan edebiyatını benimsemiş ve aruzu büyük bir ustalıkla kullanmayı başarmıştır.
Elimizde bulunan Divanı Esad eski harflerle bir kaç defa basılmıştı. Yeni harflerle ilk defa sunulan bu baskıda Farsça şiirler merhum Prof.Dr. Ali Nihad TARLAN hocamız tarafından tercüme edildi. Osmanlıca şiirler ise Cemal BAYAK tarafından nesre çevrildi. Divan'da Türkçe ve Farsça olarak yer alan Mevlid-i Fatıma'nın türkçeşi de Farsçası da bizzat şairi tarafından yazılmıştır.
Müellifin Dîvan'ın dışındaki Kenzü'l - irfan. Mektûbât ve Risalei Esadiyye ve Fatiha-i Şerife Tercemesi yayınevimiz tarafından yeni harflerle yayınlandı. Bu defa da Divan 'ı neşrederek okuyucularımızın istifadesine sunmuş bulunuyoruz. Tevfik Allah'tandır.
Erkam Yayınları
Mukaddime
Makâm-ı velayetleri derece-i sübûta varmış ve fazi u kemâllerinin şahidi hadd-i tevatürü geçmiş bulunan eâzım-ı ricalin bazıları tab'an latîf ve meşreben za-rîf oldukları ve bir hayli manzumelerinde mey ve mahbûbdan bahsetmekte bulundukları cümlenin ma'lûmudur. Bu ise âyât-ı kerîmedeki mecazlardan, istiarelerden zevk alamayan ve bâ-husûs i'tirâz etmeyi i'tiyâd etmiş bulunan hod-pesendânın i'tirâzını câlib olduğundan müşârun ileyhim hazarâtının bu misillû elfâzdan maksatlarının ne olduğunu beyân eylemek fâideden hâlî olmasa gerektir. Ma'lûm ola ki nefs ve şeytâna mahkûm ve hevâ ve hevesine mağlûb olanlar tarîk-ı sûfiyyeye sâlik bulunanların bilcümle lezâiz-i insaniyyeden mahrum kaldıklarını i'tikad etmişler ve bu hayâl-i fâsid ile hallerini füyuzatı maneviyyeden nevmîd ve istikbâl-i uhreviyyelerini bu suretle tehdîd eylemişlerdir. Binâenaleyh bu hakikati anlayan ve bu misillû zihâb-ı bâtılın ta'dîlini arzu eyleyen evliyâ-yı kiramın şuarâ-yı be-nâmından bir çoğu tarîk-ı sûfiyyede mevcud olmayan lyş u işretten, şevk u şetaretten, mey ü meyhaneden, piri muğandan, sâkî ve sâğardan, bezm ü tarabtan, mutrib ü muğannîden, mahbûb-ı hakîkîden dem urmuşlar. Ve ehl-i mecazın anlayabileceği ta'bîrât ile manzumeler inşâ buyurmuşlardır. Şu kadar var ki bunların mahbûbu mahkûm-i zeval olmayan Zülcelâl hazretleri ile enbiyâ ve evliyayı kiramın cemâl-i bâ-kemâl-i ma'nevîleridir. Mey dedikleri şey gam ve kasvet-i dünyeviyyeden eser bırakmayan muhabbetullahdır. Meyhane ise sâlikân için te'sîs edilmiş ibadethanelerden ibaret olup pîr-i müğandan dahî maksad mürşid-i kâmildir. Sâkî ise kulûb-i müsterşidîne ıkrâ' içün vâsıta olan hulefâdır. Bezmleri salikânın müctemian ezkâr-ı şerîfe ve terennümât-ı latîfe ile baâe-nûş-i muhabbet ve ser-mest-ü lyş ü işret oldukları demlerdir. Bu suretle vâki olan ifâdelerden sonra şunu da beyân edelim ki, bu misillû zevât-ı kiram mecaz vâdîsinde mevcud olan mazarrat-ı dîniyye ve dünyeviyyenin takdîri ile hakîkat mebâdîsinde mev'ûd olan saâdet-i ebediyyenin tasvîr ve tercihini ukûl-i selîmenin muhkeme-i müstakimelerinden ümid-vâr bulunmuşlardır. Cenâb-ı Hak ve Hâdi-i Mutlak hazretleri ihvân-ı dinimizi esâret-i nefs ve şeytândan kurtarıp hürriyet-i islâmiyyeden mahrum buyurmasın, âmin. ( Esad erbili divanı, esad erbili, erkam Muhammed ESAD ERBİLİ, divanı esad , divanı esat, erkam yayınları )
El hac Muhammed Es'ad