Kitap Doğuşundan Günümüze Hariciler
Yazar Prof. Ali Muhammed Sallabi
Tercüme İsa Demirkaynak
Yayınevi Ravza Yayınları
Kağıt Cilt 2.Hamur - Karton İnce Kapak
Sayfa Ebat 232 sayfa - 13,5x21 cm
Prof. Ali Muhammed Sallabi Doğuşundan Günümüze Hariciler adlı kitabını incelemektesiniz.
Ravza Yayınları Doğuşundan Günümüze Hariciler adlı kitap hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Hariciler çok oruç tutar namaz kılar ve Kur'an okurlardı. Ancak onlar ölçülü davranma sınırını aşıp aşırılık ve katılık derecesine geçmişlerdi. Bu katılık da onları; akıllarının kendilerine dikta ettikleriyle İslam'ın kurallarına muhalefet etmeye sevk etti.
İlim erbabı, Haricileri birtakım tanımlamalarla açıklamışlardır. Ebû'l-Hasan el-Eş'arinin, "Havâric (Hâricî-ler) ismi, hulefâ-i raşidinin dördüncüsü Ali b. Ebi Tâlib (r.a)’e karşı çıkan gruba denmektedir." şeklinde açıkladığı tanım bunlardan biridir. Eş’arî bu grubun bu isimle anılmalarının nedeninin; onların Hz. Ali'ye karşı çıkmaları olduğunu açıklar. Zira şöyle der: "Bu şekilde adlandırılmalarının nedeni; Ali b. Ebî Tâlib, kendisi ile Muâviye arasında arabuluculuk yapmak üzere hakem tayin ettiği zaman ona karşı çıkmalarıdır.
Ebü'l-Hasan el-Melti'ye göre; ilk Hariciler hükmün sadece Allah (c.c)'a ait olduğunu dillendiren, Hz. Ali'nin, Ebû Musa el-Eş'ari'yi hakem tayin etmesiyle kâfir olduğunu ileri süren 'Muhakkime' tâifesidir. Bu tâife, Hz. Ali ile Muâviye arasında ara buluculuk yapmak üzere hakemlerin belirlendiği günde 'Allah'ın dışında hiç kimsenin hüküm yetkisinin olmadığını' dillendirerek Allah'ın dışında birinin hakem tayin edilmesinden hoşlanmadıkları için Hz. Ali'ye karşı çıktıklarından bu ismi almışlardır. Dr. Nâsirü'l-Akl ise şöyle der: “Hariciler zâlim yöneticilere karşı çıkan, büyük günah işleyenleri tekfir edenlerdir.”
Emîrü’l-Mü’minin Hz. Ali’nin Hâricîlere Karşı Tutumu
A. Hâricîlerin Tanımı ve Ortaya Çıkışları
1. Hâricîlerin Tanımı
İlim erbabı, Hâricîleri birtakım tanımlamalarla açıklamışlardır.
Ebû’l-Hasan el-Eş’arî’nin, “Havâric (Hâricîler) ismi, hulefâ-ı raşidînin dördüncüsü Ali b. Ebî Tâlib (r.a)’e karşı çıkan gruba denmektedir.” şeklinde açıkladığı tanım bunlardan biridir. Eş’arî bu grubun bu isimle anılmalarının nedeninin; onların Hz. Ali’ye karşı çıkmaları olduğunu açıklar. Zira şöyle der: “Bu şekilde adlandırılmalarının nedeni; Ali b. Ebî Tâlib, kendisi ile Muâviye arasında arabuluculuk yapmak üzere hakem tayin ettiği zaman ona karşı çıkmalarıdır.
İbn Hazm ise Hâricî isminin Ali b. Ebî Tâlib (r.a)’e karşı çıkan gruba benzeyen, inançlarında onlara ortak olan herkese uzandığını belirtmektedir. Nitekim kendisi şöyle der: “Hakem tayin etmenin (tahkîm) dinde yerinin olmadığını, büyük günah işleyenlerin kâfir olduğunu, zâlim yöneticilere karşı çıkmayı, büyük günah işleyenlerin ebedî olarak cehennemde kalacaklarını ve yöneticiliğin Kureyş olmayan birinde olabileceğini savunma konusunda Hâricîlere uyan kişi Hâricî’dir. Şâyet kişi saydığımız konularda ve Müslümanların ihtilaf ettiği bu konuların dışındaki mevzularda hâricîlere muhalefet ederse o zaman Hâricî değildir.”
Şehristânî ise Hâricîleri, herhangi bir dönemde, yöneticiliğinin meşru oluşunda söz birliği bulunan devlet başkanına karşı çıkışı söz konusu yaptığı genel bir tanımla tanımlamıştır. Çünkü kendisi Hâricîleri tanımlarken şöyle söyler: “Müslüman toplumunun yöneticiliğinde ittifak ettiği meşru yöneticiye karşı çıkan herkese Hâricî denir. Bu karşı çıkış ister hülefâ-i râşidîne karşı sahabe döneminde olsun, ister iyilikle onların yolunu takip eden yöneticilere karşı herhangi başka bir dönemde olsun.
İbn Hacer’in Hâricîleri tanımlamasına baktığımızda şu değerlendirmesini görürüz: “Hâricîler Hz. Ali’nin hakem tayin etme (tahkîm) kararını tanımayan, Hz. Ali, Hz. Osman ve Hz. Osman’ın zürriyetinden yollarını ayıran ve onlarla savaşanlardır.
Eğer onlar Hz. Ali ve Hz. Osman’ı kayıtsız tekfîr etmişlerse aşırıya gitmişlerdir, sınırı aşmışlardır.” İbn Hacer başka bir tanımlamasında şöyle der: “Hâricîler bid’atçi tâifedir, dine ve Müslümanların en hayırlılarına karşı çıktıklarından bu şekilde isimlendirilmişlerdir.”
Ebü’l-Hasan el-Meltî’ye göre; ilk Hâricîler hükmün sadece Allah (c.c)’a ait olduğunu dillendiren, Hz. Ali’nin Ebû Musa el-Eş’arî’yi hakem tayin etmesiyle kâfir olduğunu ileri süren ‘Muhakkime’ tâifesidir. Bu tâife, Hz. Ali ile Muâviye arasında arabuluculuk yapmak üzere hakemlerin belirlendiği günde ‘Allah’ın dışında hiç kimsenin hüküm yetkisinin olmadığını’ dillendirerek Allah’ın dışında birinin hakem tayin edilmesinden hoşlanmadıkları için Hz. Ali’ye karşı çıktıklarından bu ismi almışlardır.
Dr. Nâsirü’l-Akl ise şöyle der: “Hâricîler zâlim yöneticilere karşı çıkan, büyük günah işleyenleri tekfîr edenlerdir.”
Sonuç olarak Hâricîler, Sıffîn savaşında Hz. Ali’nin arabuluculuk yapmak üzere hakemleri kabul etmesinden sonra kendisine karşı çıkan tâifedir. Hâricîler için kullanılan; Harûriyye, Şürât, Mârika ve Muhakkime gibi başka isimler de vardır.Hâricîler bu isimler arasında Marika ismini sevmezler. Çünkü marika okun avı delip çıkması gibi dinden çıkan tâife anlamındadır. Onlar ise dinden çıktıklarını kabul etmiyorlar.
2. Hâricîlerin Ortaya Çıkışı
İlim erbabından bir kısmı Hâricîlerin ilk ortaya çıkışlarının, Rasûlullah (s.a.v)’ın zamanına uzandığını söylemektedir. Onlara göre ilk Hâricî, Hz. Ali (r.a)’nin Yemen’den tabaklanmış bir cildin içinde gönderdiği altının taksimi sırasında Rasûlullah (s.a.v)’a itiraz eden Zü’l- Hüvaysira’dir.
Ebû Said el-Hudrî (r.a)’den gelen bir hadisi şerif şöyledir: “Ali b. Ebî Tâlib Rasûlullah (s.a.v)’a Yemen’den tabaklanmış bir deri parçası içinde henüz toprağı üzerinde olan bir altın külçesi gönderdi. Rasûlullah (s.a.v) onu, dört kişi arasında paylaştırdı. Bunlar Uyeyne B. Hısn, el-Akra’ b. Hâbis, Zeydü’l-Hayr veya Alkame b. Allâse ya da Amir b.Tufeyl idi.
Sahabe’den biri kalkıp ‘Bizler bu altına bunlardan daha layık idik.’ dedi. Bu söz Hz. Peygamber (s.av.)’e ulaşınca şöyle buyurdu: ‘Sabah akşâm bana vahiy gelirken, ben gökte bulunanın bile kendisine güvendiği bir kimse iken, siz bana güvenmiyor musunuz?’ Derken çıkık gözlü, yanağının iki elmacığı ve alnı çıkık, gür sakallı, başı tıraşlı ve izarını yukarı çekmiş bir adam kalkıp ‘Ey Allah’ın Resûlü Allah’tan kork!’ dedi. Rasûlullah (s.a.v): ‘Yazık ettin. Yeryüzü halkı içinde Allah’tan korkmaya en layık olan ben değil miyim?’ dedi.
Sonra o kimse arkasını dönüp gitti. Hâlid b. Velîd (r.a): ‘Ya Rasûlullah! Şunun boynunu vurayım mı?’ dedi. Rasûlullah (s.a.v): ‘Hayır, vurma! Umulur ki namaz kılıyordur.’ buyurdu ve bunun üzerine Hâlid (r.a): ‘Ya Rasûlallah! Namaz kılanlardan nice kimseler vardır ki onlar gönüllerinde olmayan şeyi dilleriyle söylerler.’ dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): ‘Ben insanların kalplerini açmaya, karınlarını yarmaya memur değilim’ buyurdu. Hadisi rivâyet eden ravî der ki: ‘Sonra o itiraz eden adam dönüp giderken Rasûlullah (s.a.v) arkasından bakıp: ‘Şunun soyundan öyle bir nesil türeyecektir ki, onlar her zaman güzel sesle Allah’ın Kitabını okuyacaklar. Fakat Kuran’ın tatlılığı onların gırtlaklarından ileri geçmeyecektir. Onlar okun, avın bedenini delip çıktığı gibi dinden çıkacaklar!’ buyurdu.”
Hadisi rivâyet eden Ebû Said der ki: “Öyle sanıyorum ki sonra Rasûlullah (s.a.v): ‘Eğer ben bunların zamanına yetişmiş olsaydım, Semûd kavminin öldürülüşü gibi muhakkak bunları öldürürdüm.’ buyurdu.”
İbnü’l-Cevzî bu hadisi açıklarken şöyle der: “Durumu en çirkin olan ilk Hâricî, Zü’l-Hüveysira et-Temimî’dir.” Bir başka rivâyette hadisin ilgili bölümü şöyledir: “Bu adam Hz. Rasûlullah (s.a.v)’a ‘adaletli davran’ dedi. Rasûlullah’da ‘ben adaletli değilsem kim adaletlidir”buyurdu.
Bu adam İslam’da ortaya çıkan ilk Hâricîdir. Onun ziyanı, Rasûlullah (s.a.v)’ın görüşü üstünde başka görüşün olmayacağını bildiği halde kendi görüşünü benimsemesidir. Ali b. Ebî Tâlib (r.a)’le savaşanlar bu adamın izini takip edenlerdir.
Ebû Muhammed b. Hazm da, Zü’l-Hüvaysira’nin ilk Hâricî olduğuna işaret edenlerdendir.Ayrıca Şehristanî de “el-Milel Ve’n-Nihal” adlı kitabında bu görüşü ortaya koymaktadır.
Zü’l-Hüveysira’nın ilk Hâricî olma görüşünün yanı sıra Hâricîlerin ortaya çıkışının, Hz. Osman (r.a)’a karşı çıkmakla başladığını düşünen âlimler de vardır. Bunlar Hz. Osman (r.a)’ı zâlimce, düşmanca öldürmeye yol açan fitneyi ilk kez çıkarmak suretiyle kendisine karşı çıkmışlardı. Bu fitne birinci fitne olarak bilinmektedir.‘el-Akîdetü’t-Tahâviyye’ eserinin yorumcusu şöyle der: “Hâricîler ve Şîa birinci fitnede ortaya çıktılar.” İbn Kesir, Hz. Osman (r.a)’a karşı çıkıp kendisini öldüren güruha Hâricîler ismini vermektedir.
Kendisi bu güruhun Hz. Osman’ı öldürdükten sonraki yaptıklarına değinirken şunu söyler: “Hâricîler hazine dairesinin malını aldılar. O sırada hazinede çok fazla mal vardı.”
3. Hâricîlerin Ortaya Çıkışlarının Başlangıcı Konusunda Kabul Gören Görüş
Zü’l-Hüvaysira, Hz. Osman’a karşı çıkan güruh ve Hz. Ali’nin arabuluculuk yapmak üzere hakemleri kabul etmesinden dolayı Hz. Ali’ye karşı çıkan Hâricîler olmak üzere, bu üç grubun aralarında güçlü bağlar bulunmaktadır. Buna rağmen Hâricîler (havâric) ismi; terim olarak Zü’l-Hüvaysira’nın durumunun ve Hz. Osman’a karşı çıkan güruhun durumlarının aksine, dinle ilgili ideolojik ve düşünsel açık bir etki ortaya koyan, kendilerine özgü görüşleri ve siyasî eğilimleri olan bir grup olmaları açısından, sadece tahkîm olayından dolayı Hz. Ali’ye karşı çıkanlara söylenmektedir.
Diğer Özellikler |
Stok Kodu | 9786054818877 |
Marka | Ravza Yayınları |
Stok Durumu | Var |
9786054818877
Havale / Eft :
Havale İle : 61,11 TL
Kapıda Ödeme :
Kapıda Ödeme ile : 63,00 TL
Tek Çekim :
Kredi Kartı ile : 63,00 TL
Mağazamızda taksit için en az 200 TL lik ürünü sepete eklemeniz gerekir