Kitap Güvercin Gerdanlığı
Yazar İbn Hazm
Yayınevi Kapı Yayınları
Kağıt Cilt 2. Hamur - Karton kapak cilt
Sayfa Ebat 320 sayfa - 13.5x19.5 cm
Yayın Yılı 2018
Kapı Yayınları, İbn Hazm Güvercin Gerdanlığı adlı kitabı incelemektesiniz.
Güvercin Gerdanlığı kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
İbn Hazm
Güvercin Gerdanlığı
"... halife saraylarının halıları üzerinde yürüdüm, sultanların meclislerinde hazır bulundum; ama sevgilinin sevgiliye olan görkeminden daha görkemli bir şey görmedim. Prensleri mağlup eden fatihlerin zaferini, vezirlerin nüfuzunu, mevkilerinin keyfini süren devlet ricalini gördüm; ama sevgilisinin gönlüne sahip olduğundan, onun ilgisinden ve aşkından emin olan bir sevenin mutluluğundan daha coşkulu bir sevince şahit olmadım."
Sevdin diye kınıyor beni aşk nedir bilmeyenler
Konuşmuşlar susmuşlar ne önemi var?
Umurumda olmaz ayıplamaları beni aşk için
İster yüzüme konuşsunlar ister köşelerde fısıldaşsınlar
Elinizdeki eser pek çok dünya diline çevrilmiş bir aşk klasiğidir. Arapçada "güvercin gerdanlığı" deyimi "kişinin devamlı yanında taşıdığı, hep birlikte olduğu ve hiç ayrılmadığı şeyler için kullanılan bir ifade" şeklinde tanımlanır. Nasıl ki güvercinin boynundaki halka şeklindeki tüyler onu farklı kılan ve ondan hiç ayrılmayan bir özellikse, aşkın mahiyetini ifşa eden bu kitap da okuyucunun bir gerdanlık gibi boynuna taktığı yoldaşı ve aşk kılavuzudur.
Mehmet Hakkı Suçin
İbn Hazm: Endülüs'ün Câhız'ı
Endülüslü ibn Hazm 994 yılında Kurtuba'da doğdu. 1064 yılında yetmişi aşkın bir yaşta münzevi bir hayat yaşadığı Velbe'ye (Hualve) bağlı Mente Lişem (Montijar) köyünde vefat etti. Babası, Âmiri Devleti'nin iki halifesine vezirlik yaptı. Abdurrahman bin Hişam döneminde İbn Hazm da bir süre babasına vekâleten vezirliği üstlendi. Ancak bölgeye siyasi karışıklıklar hâkim olunca devletteki makamlarını terk edip kendini ilim irfana adadı. Fıkıh, tarih, hadis, edebiyat ve dil konularında derinleşerek bu alanlarda ciltlerce eserler yazdı. Birçok alanda kalem oynatması ve ansiklopedik karakteri dolayısıyla Basralı bilgin Câhız'a benzetildiğinden "Endülüs'ün Câhız'ı" lakabıyla anıldı.
İbn Hazm, Güvercin Gerdanlığı adlı eserini Endülüs'te baş gösteren siyasi istikrarsızlıklardan dolayı hayatının keşmekeş bir döneminde kaleme almıştır. Ailesi, Kurtuba'da meydana gelen iktidar değişikliklerinin sonucu olarak şehrin Doğu Yakası'nda yer alan Rabad ez-Zahire'deki saraylarından Batı Yakası'nda bulunan Mugîs Sarayı'na taşındı. İbn Hazm bu sırada on altı yaşlarındaydı. Bölgede yalnızca siyasi karışıklıklar değil veba salgını da yayılmaktaydı. Bu yüzden 1011 yılında kardeşi Ebubekir'i, ertesi yıl da baba
sını kaybetti. Karışıklıkların, iktidar mücadelelerinin devam ettiği sırada 1013 yılında Berberiler Kurtuba'yı ele geçirdiler ve ailesinin konaklarına da el koydular. İbn Hazm Kurtuba'yı terk ederek el-Meriye'ye (Almeria) gitti. Burada geçirdiği üç yıl boyunca başı beladan kurtulmadı. el-Meriye Kralı Hayran el-Âmiri, İbn Hazm'ı Emevi hanedanı lehine kendisine karşı komplo kurmakla suçlayarak onu hapse attırdı. Birkaç ay hapiste kalan İbn Hazm daha sonra Malka'ya (Malağa) bağlı Hısnu'1-Kasr (Aznalcâzar) köyüne sürgüne gönderildi. Buradan Emevi Devleti'nin yeniden kurulmasına yönelik çabalara destek vermek için deniz yoluyla Belensiye'ye (Valen-cia) gitti. Emevi hanedanının iktidarı yeniden ele geçirme çabaları başarısız olunca 1019 yılında gizlice Kurtuba'ya girdi ve birkaç ay sonra iktidarı ele geçirecek olan Abdurrahman el-Mustazhir'e biat etti. Fakat onun iktidarı da yalnızca 47 gün sürdü, iktidarı deviren Muhammed el-Mustekfi, muhalif gördüğü birçok kişiyle İbn Hazm'ı da tutuklattı. 1026 yılında Şatibe'ye (Jâtiva) geçen Ibn Hazm elinizdeki bu kitabı kaleme aldı. Bu sırada otuz dört yaşındaydı.
Literatürde ibn Hazm denildiğinde onun iki yönü akla gelir. Birincisi elinizdeki eserin yazarı olması, ikincisi ise Zahiri doktrinini sistematik bir şekilde savunmasıdır. Davud bin Ali tarafından Bağdat ve çevresinde temelleri ortaya atılan Zahirilik, temel olarak insanın dışa yansıyan yani zahiri eylemlerini yorumlama yaklaşımlarının adıdır. Bu nedenle Zahirilik ahlâktan ziyade fıkıhla yani hukukla ve hukuku inşa etme mekanizmalarıyla ilgilenir. Bu yüzden dinin batıni (içsel) meselelerinden ziyade zahiri (dışsal) meselelerine ilişkin akıl yürütür. Zahiriliği teorik bir bilgiden uygulanabilir bir sisteme dönüştüren ibn Hazm'dır. Onun eserleri sayesinde bu doktrin yaygınlaştığı hâlde, diğer mezheplerin aksine onu destekleyen siyasi bir otorite olmadığı için uzun süre yaşayamamıştır.
Ibn Hazm, Zahirilik mezhebini benimsemesi dolayısıyla başta Maliki fakihleri olmak üzere dönemin katı din anlayışına sahip fıkıh çevreleri tarafından dışlanmıştır. Dahası, cezalandırılması için iktidarları kendisine karşı kışkırtmışlardır. Bu tahriklerin sonucu olarak kitapları yakılmıştır. ibn Hazm kitaplarını yakanlara şu beyitlerle seslenmiştir:
Kâğıtları yakabilirsiniz ama içindekileri asla
Kazılı nakış nakış onlar benim zihnime
Benimledir nereye giderse bineklerim
İnersem benimle inerler, ölürsem ölürler benimle
ibn Hallikan'în Vefeyât el-A'yân'da belirttiğine göre İbn Hazm, yaklaşık olarak 80 bin sayfaya tekabül eden dört yüz eser kaleme aldı. Ancak bu eserlerin çoğu, Zahirilik yaklaşımı dolayısıyla ya yakıldı ya da zamanla telef oldu. Buna karşın otuzu aşkın eseri elimize ulaşabilmiştir.
ibn Hazm, eserlerinde temel olarak dört meseleye odaklanır: Aşkın mahiyeti ve anlamı, fıkıh ve hadis metodolojisine ilişkin meseleler, karşılaştırmalı dinler tarihi ve ahlak ile ilgili mülahazalar, el-lhkâm fi Usûl el-Ahkâm, Kitâbu'l-İbtâl ve Kitâbu'l-Muhallâ adlı eserleri, ibn Hazm'ın fıkıh usulü ve hadislere yaklaşımı konusunda önemli bilgiler ihtiva eden karşılaştırmalı islam hukuku alanında önemli kaynaklardır. Bu eserlerde başta Malikilik olmak üzere mezheplerin şerh/yorum odaklı yaklaşımlarını şiddetle eleştirir ve onları Kur'an ve Sünnetten uzaklaşmakla itham eder. Onun bu tutumu, bir taraftan fıkhi meselelerin oluşturulmasında "kaynağa" dönülmesine vurgu yaparken, diğer yandan söz konusu nassa "harfiyen" bağlılık içtihat müessesesinin işletilmesini zorlaştırır. Böylece Zahirilik, fıkıh metodolojisini pratik açıdan bir taraftan olumlu, diğer taraftan olumsuz etkileyen paradoksal bir durum yaratır. Buna karşın ibn Hazm'ın aşk, kadın, "öteki" ile ilgili Maliki fıkhının katı görüşlerine karşı çıkarak insani aşkın dinî açıdan mubahlığını savunması, adaleti ve takvayı ön plana çıkararak kadın-erkek eşitsizliğini savunan görüşleri çürütmesi, cihadın asıl işlevinin kâfirlere değil küfre karşı mücadeleyi öngördüğünü ileri sürmesi katı fikirlerin dolaştığı bir ortamda çok önemli açılımlardır.
Kitâbu'l-Fasl adlı eseri ise el-Biruni'den sonra karşılaştırmalı dinler tarihi konusunda yazılan en önemli eserdir. Eserde Eski Ahit ve Yeni Ahit ile ilgili derin bir bilgi ve analiz gücüne sahip olduğu dikkat çeker. Mudâvâtu'n-Nufûs ise ahlâk sorunlarına teşhis ve tedavi kavramlarıyla yaklaşan biyografik özellikler taşıyan bir eserdir.
Öte yandan dil ile ilgili görüşleri günümüzdeki dilbilimsel yaklaşımlara yakındır, örneğin Yunancanın tüm diller arasında en güçlü dil olduğunu ileri süren Galen'e karşı çıkar. Dillerin güçlü veya zayıf olmasının o dilleri konuşan toplumun siyasi ve sosyokültürel gücüyle orantılı olduğunu belirtir. Bu bağlamda Arapçayı en üstün dil olarak niteleyenlerin yaklaşımlarını da diğer semavi kitapların Arapça dışında bir dille nazil olduğunu ileri sürerek doğru bulmaz. Ayrıca Arapçanın cennetin dili olduğunu ileri süren görüşleri de, referans olarak kabul edilebilecek naslarda böyle bir şey olmadığı gerekçesiyle reddeder.
Elinizdeki Tavku'l-Hamâme (Güvercin Gerdanlığı) yazarın aşkın mahiyetini ve ona dair gözlemlerini, deneyimlerini anlattığı tarihi arka planı da kapsayan biyografik bir eserdir. Eserde dönemin beden ve haz estetiği, yazarın deneyimlerinden ve gördüklerinden yola çıkılarak psikolojik tahlil eşliğinde çarpıcı bir biçimde anlatılmaktadır. Ancak bedenin sarhoşluğu, sevgi nimetiyle ve ahlakla dengelenir. Eserin satırlarını okurken bölgenin coğrafyası, tarihi ve Endülüslünün sosyokültürel hayatı hakkında önemli bilgilere sahip oluruz.
Arapçada "güvercin gerdanlığı" deyimi "kişinin devamlı yanında taşıdığı, hep birlikte olduğu ve hiç ayrılmadığı şeyler için kullanılan bir ifade" şeklinde tanımlanır. Nasıl ki güvercinin boynundaki halka şeklindeki tüyler onu farklı kılan ve ondan hiç ayrılmayan bir özellikse, aşkın mahiyetini ifşa eden bu kitap da okuyucunun bir gerdanlık gibi boynuna taktığı yoldaşı ve aşk kılavuzudur.
Eser genel itibariyle deneme tarzında düzyazıdır. Düzyazıya yer yer şiirsel ritim hâkimdir. Yazar bu düzyazı metinlerine konuyla doğrudan veya dolaylı ilgili şiirlerini de serpiştirmiştir. Bu şiirler, 808 beyiti Ibn Hazm'a, 27 beyiti de başka şairlere ait olmak üzere toplam 835 beyitten oluşmaktadır. Şiirlerde en çok kullandığı vezinler sırasıyla tavîl, basit, vâfir, serî, hafif, el-kâmil ve el-mutekârib vezinleridir. Vezinler-deki bu çeşitlilik şiirlerin tekdüze olmasını önlemiştir. Öte yandan aşkın çeşitli tezahürlerine ilişkin bilgiler, "Yaşanmış Bir Olay" şeklinde çevirdiğimiz kâh trajik kâh ironik kâh güldürü niteliğinde gerçek hayattan ilginç anekdotlarla desteklenmiştir.
Güvercin Gerdanlığı ilk kez oryantalist D. K. Petrov tarafından 1914 yılında Leiden'da basılmıştır. Bu basımdan sonra kitabın pek çok tahkiki yayımlanmış, dünyanın belli başlı birçok diline çevrilmiştir. Kitabın elinizdeki çevirisinden önce, sırasıyla Mahmut Kanık (1985), Selahattin Hacıoğ-lu (2005) ve Sare öztürk (2017) çevirileri yayımlanmıştır.
Bendeniz Türkçe çeviride İbrahim Urabi Aga tarafından 2005 yılında Beyrut'ta yayımlanan nüshayı esas aldım. Çeviri sürecinde ana hedefim Endülüs döneminde kaleme alınmış bir metni günümüz okuyucusuna taşımaktı. Ancak bunu yaparken mümkün olduğunca metnin "tarihselliğini" bozmamaya gayret ettim. Kitapta düzyazı ile şiirin iç içeliğini, hedef metinde aynen muhafaza etmeye çalıştım. Kaynak metinde şiirlerin ritmi vezin ve kafiyeyle sağlanmıştır. Kaynak metnin şiirlerindeki ritmi gerek geleneksel gerekse çağdaş şiirimizin birtakım ritim imkânlarıyla telafi etmeye çalıştım. Bunu çoğu zaman kafiyeyle, zaman zaman da iç kafiye ve dizeler arası ritim unsurlarıyla sağlamaya gayret ettim. Ancak her hâlükârda anlamı biçime feda etmemek için uğraştım. Arapça özel isimleri, akademik yazılarda alışılagelmiş transkripsiyon sistemi yerine, genel okuyucunun kolayca telaffuz edebileceği şekilde Türkçeye aktardım.
Güvercin Gerdanlığı 'nın sayfalarını Bahreynli hat ve resim sanatçısı İbrahim Busaad'ın "Güvercin Gerdanlığı" koleksiyonundan seçtiğimiz tabloları süslüyor. Okuyucunun kitapta geçen yer adlarının konumlarını görebilmesi için 10. Yüzyıl Kurtuba'sının tahmini bir haritasının yanı sıra; Emeviler, Hammudiler ve Âmiriler döneminde iktidardaki yöneticilerin kronolojisi de eklendi. Bu vesileyle bu kitabı çevirmemi teklif eden sevgili şair Ömer Erdem'e, kitabı baştan sona okuyarak son şeklini veren sevgili eşim şair Elçin Sevgi Suçin'e ve kitabın en iyi şekilde sunumunu gerçekleştirmek için titiz bir çalışma gerçekleştiren sevgili editörüm Süleyman Sertkaya'ya ve emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Mehmet Hakkı Suçin
Ankara, 24 Mayıs 2018