Kitap Halimizin İzahı
Yazar Nureddin Yıldız
Yayınevi Tahlil Yayınları
Kağıt Cilt 2.Hamur - Karton Kapak Cilt
Sayfa Ebat 260 sayfa, 13,5x21 - Roman Boy
Yayın Yılı 2017
Tahlil Yayınları Halimizin İzahı kitabı nı incelemektesiniz.
Nurettin Halimizin İzahı kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır.
Ümmet olarak bizi kuşatan olayları akşam sabah sayıp dökme, görevimiz yoktur.
Asıl görevimiz, bulunduğumuz hale bizi mecbur eden sorunların temel nedenleri üzerinde durmak ve sorunu kökten çözmek için uğraşmaktadır.
Bu kitap belli başlı sıkıntılarımızdan bir bölümünü ele almakla ve müslüman fertler olarak neler yapabileceğimizi göstermeye çalışmaktadır.
On Söz Yerine
Bu kitap, yaşadığımız sorunlardan bir bölümünü konu edinmektedir.
Sorunlarımızın sayılması yerine yapmamız gerekenler açısından ele alınmaktadır meseleler. Sorunlarımızın tamamı da ele alınmış değildir. Bazı başlıklar üzerinden bir "Ne yapmalıyız?" araştırmasının sonuçları vardır.
Kimi konulara tafsilatlı bakılmış kimileri de bir iki paragrafla sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırma da kasten yapılmıştır ki dikkat çekici olsun. Hâlimizin İzahı
Bu kitaba ön söz yerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin hadisleri arasında "iyi mü'min, hayırlı mü'min" benzetmeleri ile O'nun nazarında övgüye layık bulunan mü'minlere ait vasıfları sıralamayı tercih ediyorum. O'nun "iyi, hayırlı, güzel" dediği vasıflar aradığımız kayıplarımızdır. Hâlimizi daha iyi tasvir edebilecek ne olabilir? O nu ve O'nun getirdiklerini arıyoruz. Zira kurtuluş, O'nun gösterdiği yöndedir. Yapılması gereken de O'nun bize gösterdiklerini elde etmemizdedir. Uzun sözlere gerek yok. Kendimizi yokuşlarda beyhude susuz bırakmamıza da gerek yok. O ne dediyse Allah Teâlâ söylettiği için dedi. Neyi gösterdi ise emredildiği için gösterdi. Zaman ve enerji kaybına gerek yok. O'nu ve hidayetini gösteren kaynaklar elimizdedir.
İnsanların en iyisini O göstermiştir. İşlerin en iyisini de O göstermiştir. En kesin sonuçlar da O'nunla elde edilebilir.
Buyuruyor ki:
"Allah yolunda malıyla ve canıyla cihat eden bir mü'min, insanların en üstünüdür. Sonra da Allah'tan korkarak vadilerden bir vadiye çekilmiş ve insanlara zararı dokunmayan mü'mindir." (Buharî, Cihat, 2/2786; Müslim, 1888)
"Sizin en hayırlınız, Kur'an'ı öğrenen ve öğretenlerdir." (Buharî, Fedailu'l-Kur'an, 21/5027)
"Sizin bana en sevimli olanınız, kıyamet günü bana en yakınınız ahlak olarak en güzel olanlarınızdır." (Tirmizi, Bin-, 71/2018)
"Sizin en iyiniz, ev halkına en iyi olanınızdır. Ben de ev halkıma en iyi olanınızım." (ibni Mâce, Nikâh, 50/1977)
"İnsanların en üstünü, dili doğru ve kalbinde günah, azgınlık, kin ve haset bulunmayandır." (İbni Mâce, zuhd, 24/4216)
"Sizin en iyiniz, iyiliği umulan, kötülüğünden endişe edilmeyeninizdir." (Tirmizî, Fiten, 76/2263)
Uzun sözlerle, neyin peşinde olduğumuzu izah etme yerine bu hadisleri öne çıkarmayı bir bereket vesilesi olarak umuyorum. Rahîm olan Rabb'im, aradığımıza kavuşmamızı yakin kılsın. Ümmet'imizin izzetli günlerine ermeyi bize müyesser etsin.
Nureddin Yıldız
2011- Aladağ - Bolu
Hâlimizi Aydınlatan Güneş Gibi Gerçekler
Allah azze ve celle Kâdir'dir, Muktedir'dir. Göklerde ve yerde O'nun kudreti kesindir, kimse o kudretin önünde var olduğunu iddia edemez. Ve Allah Teâlâ'nın kudreti, sonradan kazanılma bir kudret değildir. Dilemek o kudretin tahakkuku için yeterlidir. Meleklere, cinlere, insanlara ve hayvanlara hatta cemadata o kudreti ile hükmetmektedir Allah. Allah Teâlâ kadirdir, muktedirdir; ne bu zamana kadar ne de bundan sonra hiçbir güç, O'nun iradesine karşı ortaya çıkabilecek bir irade beyan edemeyeceği gibi, O'nun yapmayı dilediğini de engelleyemeyecektir. Denizlere bakan o kudreti görür. Dağlara bakan o kudreti görür. Bir karıncaya ve bir file bakan o kudreti görür. Kendine bakan insan da üzerinde O'nun muhteşem kudretini görür. "Bir göz kıpırdatması" kadar bir zaman, her şeyin varlığı veya yokluğu için yeterlidir o kudretin önünde.
Allah azze ve celle Alîm'dir; Rakîb'dir. Biliyor. Bilmek neyi gösteriyorsa ondan daha çoğunu, öğrenme ihtiyacı olmadan biliyor. Hiçbir şey O'nun bilgisi haricinde olamaz. Ne O'na kulluk edenler ne de isyan estirenler, O'nun bilgisi dışında değildirler. Her şey O'nun bilgisi ve kontrolündedir; iyi de kötü de güzel de çirkin de...
"Sen herhangi bir durumda bulunsan, Kur'an'dan herhangi bir şey okusan ve sizler herhangi bir iş yapsanız, daha siz bir şeye girişir girişmez, üstünüzde biz size şahidizdir. Gökte ve yerde zerre kadar bir şey ve ondan daha küçük ve daha büyük hiçbir şey Rabb'inden kaçmaz ve hepsi apaçık bir kitaptadır." (Yunus, 6i)
İnsan acizdir, çaresizdir. Güç ve kuvveti cılızdır.
İnsan kendi başına kalsa bir an bile ayakta duramaz. Allah onu korursa o var olabilir. Tam anlamıyla "Allah'tan başka güç ve kuvveti olmayan" bir mahluktur. İnsanın var zannettiği ne varsa o da geçicidir. İnsanın ürktükleri de geçicidir, cılızdır. İnsan cılız olduğu için cılızları büyütür gözünde. Asıl korkulacak olanı unutur da korkulmaya değmezlerden korkar.
İnsan, acizliğine rağmen, etrafındaki çemberi kıracak sebeplerle de donatılmıştır. O sebepleri kullanmayı becermesi hâlinde kendisini daraltan, bunaltan çemberi kırabilir.
Sebepleri kullanmakla sebeplere tapınmak arasında dengeyi kurabilen insan mü'min insandır. Allah'ın yardımı da onun üzerine gelecektir çünkü iyiyi de kötüyü de yaratan ve bir plan üzerinden yeryüzüne yayan Allah Teâlâ, batılın adamlarını ayakta tutarken hakkın adamlarına da adamlıklarını ispat edecek gayretlere girmelerini ve sebepleri iyi kullanmalarını emretmiştir. Denge bu plan üzerinde yürümektedir. Planın işleyişine uymayanların beklenti içinde olmaları hakları değildir.
En büyük kanunlardan biri herkesin kendini değiştirmesi kanunudur. Millet olarak da fertler olarak da bakıldığında Allah, değişeni değiştirecek, değişmek istemeyeni olduğu gibi bırakacaktır. Elbette bu değişme isteği bir dilekçeyle talep edilen bir istekten çok, tavırlarla ispat edilen bir talep olarak ortaya konacaktır.
Ra'd suresinin on birinci ayeti bu hakikati hiçbir tartışmaya mahal vermeyecek şekilde anlatmaktadır. Surenin on birinci ayeti bu hakikati beyan ediyor ama biz dokuzuncu ayetinden on ikinci ayetine kadar olan kısmı bir arada görelim ve Kur'an'ın üslubunu da anlamaya çalışalım:
"O'dur görünmeyeni ve görüneni bilen ve her şeyden ulu, her şeyden üstün olan!
Sizden sözü gizleyen de açığa vuran da gece gizlenen de gündüz belirip ortaya çıkan da O'nun için birdir.
Onları devamlı olarak önlerinden ve arkalarından Allah'ın emriyle takip edip denetleyen izleyiciler vardır.
Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe şüphesiz Allah onların durumunu değiştirmez.
Ve eğer Allah bir topluma kötülük/helak dileyecek olursa, onu onlardan kimse uzaklaştıramaz ve onlar için Allah'tan başka bir koruyucu yoktur.
Korkuyla ve umutla O'dur şimşeği size gösteren ve ağırlaşmış bulutları üretip yaratan!"
Anlatılacak olan kural şudur:
"Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe şüphesiz Allah onların durumunu değiştirmez." ama bu bize anlatılırken Allah Teâlâ'nın farklı kudret örnekleri arasında anlatılmaktadır. Gökte gördüğümüz şimşekten, üzerimize düşen yağmura kadar her şeye hükümranlığı olan ve her şeyi bilen Allah: "Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe şüphesiz Allah onların durumunu değiştirmez." demiştir. Bunu anlamaya mecburuz. Duadan önce bu gelmelidir.
Evet, pek çok sebep vardır. O sebepler elde edilecektir ama bizim Allah Teâlâ'dan göreceğimiz yardımın ya da Allah'ın bizim için zafer lutfetmesinin temel dayanağı, bizim değişmek istediğimizi göstermemiz olacaktır. Fert olarak da toplum olarak da değişme heyecanımız, zaferimizin müjdesidir.
Bizi kuşatan sorunlar kemerinin kırılabilmesi için yük bizim omuzumuzdadır. Biz değişeceğiz ki Allah da değiştirecek ve bu değişim isteği, temennileri aşacak günlük hayatımızın bölümleri arasına girecektir.
Konuşan yerine iş üreten, üretilene katılan Müslüman,
Allah'ı ve dinini her şeyin üstünde seven, O'na güvenen,
Gelecek endişesini "dinin geleceği, insanların imanla ölmesi" olarak anlayan,
Kalbe dünya sevgisini bir put olarak sokmayan, dünyayı Allah'ın gördüğü gibi bir sinek kanadı kadar bile etmez görebilen,
Mübahlar içinde boğulup kalmayan, cihadı en ulvi görev bilebilen,
Kavramlarını hayat ilkesi olarak kullanan, insanlara ve dünyaya Kur'an'ın baktığı gibi bakan,
Allah'ın yasaklarının toplumda yer bulmasından uykuları kaçan Müslüman, değişim talebi olan Müslüman'dır.
Kurtuluş da bu Müslüman neslin elinde biiznillah gerçekleşecektir.
Sıkıntılarımızın Nedenleri
Her şeyin Allah'ın hükmü ve iradesiyle olduğuna inandığımıza göre mevcut hâlimizde yersiz ve kural dışı bir durum yoktur. Başımıza gelenler bizim imtihanımızdır. Bizden öncekiler gibi biz de bir imtihan sürecinden geçiriliyoruz. Bakara suresinin 214. ayeti bunu açık bir dille bize beyan etmektedir. Bu beyan o kadar açıktır ki "sizden öncekilerin çektiklerini çekmeden" şeklindeki ifadeye dikkat edilmelidir. Biz Kur'an'ımızın zikrettiği geçmiş ümmetlere ait olayları tarihten bir hatıra gibi okumaktan vazgeçip, onları ders olarak anlayabilsek epey bir mesafe katederiz.
Öte yandan bu hayatı zayıf bir mahluk olan "insan" olarak yaşadığımızı, insanın önce kendi acziyetini bilip Rabb'ine yönelmesi gerektiğini, bütün sıkıntılarımızın da bizi bu yöne tevcih ettiğini idrak ederiz. Dünyanın üzerine çullanmaya değmez olduğuna inandığımız gibi bu inancımızı pratiğe dökmemize de bu olaylar yardım eder. Bu aynı zamanda ahiret hazırlığımızı gözden geçirmemizin de yardımcısı olur.
Sıkıntılı zamanlarda ibadet ederek ibadet lezzetini, sıkıntıları ve kargaşayı atlatmada kullanmayı da bilmemiz gerekmektedir. Buna biz bir muhasebe de diyebiliriz. Amaç üzerimize düşen dertleri sayıp durmak değil, muhasebe yapmak olmalıdır. Mü'minler olarak daha iyi bir kenetlenmeyi gerçekleştirmemiz şarttır.