Kitap İslam Peygamberi Hayatı, 2.Hamur
Yazar Prof. Dr. Muhammed Hamidullah
Yayınevi Beyan Yayınları
Tercüme Mehmet Yazgan
Kağıt Cilt 2.Hamur kağıt, Karton Kapak Cilt
Sayfa Ebat 975 sayfa, 13,5x19.5 cm.
Beyan Yayınları Prof. Dr. Muhammed Hamidullah İslam Peygamberi Hayatı kitabını incelemektesiniz.
Muhammed Hamidullah İslam Peygamberi Hayatı kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Takdim
İslâm Peygamberi
İslâm Peygamberi kitabıyla ilk tanışmam 1960'lı yıllarda, Ankara'da bir üniversite öğrencisiyken oldu. Zaten bu değerli kitabın yazarı olan Muhammed Hamidullah Hoca'yı da o yıllarda tanımıştım.
1963 yılıydı; Ankara İlâhiyat Fakültesinde öğrenciydim. Hanefi fukahasının ileri gelen ulemasından İmâm Serahsî anılıyordu. Bu vesile ile Ankara'da, Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi salonlarında da bir toplantı düzenlenmişti. Büyük İslâm hukukçusu Serahsi'nin hayaü ve eserleri hakkında, dünyanın o konudaki en yetkili kişisini dinleyecektik.
Hocalarımız ön sıralarda, biz öğrenciler de orta ve arka sıralarda oturmuş, heyecanla bizi aydınlatacak olan alimi bekliyorduk. Derken, başında siyah kalpağı olan, ince, uzun boylu, ve hacim itibariyle kendi bünyesiyle hiç de mütenasip olmayan büyük kitapları yüklenmiş hâlde içeriye bir zat girdi. Hocalarımız ve biz, o zatin elindeki kitapları taşıyarak kendisine yardım etmek için ısrar ettiysek de, o kabul etmedi; ve neredeyse kendi ağırlığında olan koca koca ciltleri götürüp, konuşma yapacağı masanın üzerine koydu.
İşte bu zatin adı Prof. Dr. Muhammed Hamidullah'ü; ve elinde taşıdığı ciltler, İmâm Serahsi'nin el-Mebsût adlı eseriydi.
Rahmetli Hamidullah Hoca'yı ilk defa böyle tamdım.
Fakülteden mezun olunca, doktora için İngiltere'ye gidecekken, kader Paris'e gitmemi gerektirdi; ve Paris'e gittim.
O sıralarda, Hamidullah Hoca da "Heimados" yani "Vatansız" olarak Paris'te yaşıyordu.
Paris'te Fransızca öğrenimine başlarken, bize dil okulunda okumamızı tavsiye ettikleri Albert Camus'nün "L'Etranger" adlı romanından sonra aldığım ilk kitap, "Le Prophete de l'Islam", yâni "İslâm Peygamberi" oldu.
Artık doktorayı bitirinceye kadar, her Cuma ve Pazar günleri bir araya gelecektik Büyük Alim'le. Bu bizim için ne kadar büyük bir ilâhî lütuftu... Cuma günleri namazda, Pazar günleri de, Fransa'da bulunan Müslüman Talebe Demeğinde (AEIF) yapılan ilmi seminerlerde görüşüyor, Hoca'nın "İlim Okyanusu "ndan mümkün mertebe yararlanmaya çalışıyorduk. Seminerlerde genellikle Hamidullah Hoca konuşur, dünyanın her tarafından doktora yapmak üzere Paris'e gelmiş olan biz öğrenciler dinleyici olurduk. Talebe paralarıyla alınmış küçük ve mütevazı demeğimizde elli-yüz kadar dinleyici oturacak yer bulabiliyordu.
O Bir İslâm Fikir Bekçisiydi
Rahmetli Hoca, fevkalade kibar ve örnek bir Müslüman alimiydi. Biz öğrenciler gibi, İmam Gazali ve Ahmed b. Hanbel üzerindeki çalışmalarıyla ünlü oryantalist Henri Laoust'un, College de France'daki konferanslarına devam ederdi. Prof. Laoust, derslerinde, Gazali'nin İhyd'sını analiz ediyordu.
Hamidullah Hoca'nın, Laoust'un anlattıklarına ihtiyacı olmadığım bildiğim için, bir gün kendisine, neden vaktini harcayıp bu seminerlere devam ettiğini sordum. Sessizce bana şunları mırıldanmıştır:
Seminerlere devam eden öğrencilerin tamamı Müslüman; ve hiç biri İhyâ'yı okumamış. Ben hazır bulunursam, Mösyö Laoust onlara yanlış şeyler anlatmaz! Size fikrî bekçilik yapıyorum!
Gerçekten de Mösyö Laoust, zaman zaman anlattıklarının doğruluğunu Hamidullah Hoca'ya tasdik ettirirdi.
1969 yılının Eylül ayırım bir Cuma günüydü. Rue Monge'daki Paris Camisinde Cuma saatini bekliyorduk. Hoca Rahmetli, Müslümanların birbirlerinin aleyhinde bulunmalarından yakmıyordu. Bir ara bana döndü ve kulağıma, hiç unutmadığım şu sözleri fısıldadı:
Sana bir söz söyleyeceğim ki, bu sözü kadınlar gibi küpe yapıp kulağına tak ve hiç çıkarma: En günahkâr Müslüman kardeşimiz, bize kâfirden daha yalandır!
Ben o küpeyi kulağımdan hiç çıkarmadım. Size de aynı küpeyi takmanızı ve hiç çıkarmamanızı tavsiye ederim.
Paris'te böylece beş senemiz Hoca'yla geçti.1
O Ansiklopedik Bir Âlimdi
Hamidullah Hoca'yı tanıyanlar, onun çok yönlü bir ilim adamı olduğunu bilirler. Sadece esas alam olan hukuk dalında değil, Tarih, Hadis, Tefsir, Coğrafya, Dinler Tarihi, Sosyal İlimler, hatta Tıp alanında, her biri kaynak sayılan yüzlerce eser kaleme almıştır.
Hamidullah Hoca'nın bütün kitapları, İslâmî ilimler dalında araştırma yapanların kaynak ve el kitapları sayılırlar. İslâm'ın ilk dönemlerine (Hz. Peygamber(s.a.s) ve Dört Halife Dönemi) ait belgeleri içeren, el-Mecmuatu'l-Vesâiküs-Siyâsiyye, Hz. Peygamberi'in Savaşları, Kur'an-ı Kerim Tarihi, İslâm Müesseselerine Giriş, İslâm Tarihine Giriş, Kitâbu'n-Nebât,2 Hz. Peygamber 'in Altı Orijinal Diplomatik Mektubu, İslâm Anayasa Hukuku, İlk İslâm Devleti, İslâm'da Devlet İdaresi, İslâm'ın Doğuşu, Allah'ın Elçisi Hz. Muhammed, Türkçe'ye yeni çevrilmiş olan Kur'an Meali (Aziz Kur'an), vs. onlarca eserinden sadece birkaç tanesi.
1-Hoca'yla Paris'teki anılarımızı içeren geniş bir çalışmada, inşaallah daha pek çok ayrıntıyı anlatmaya çalışacağız.
Rahmetli Hoca'nın en önemli eserlerinden bir tanesi de, şüphesiz onun Fransızca olarak kaleme aldığı İslâm Peygamberi (Le Prophete de l'Islam) adlı Siyer kitabıydı. Paris'teki bir sohbetimiz sırasında, bu kitabı yirmi senede hazırladığım söylemişti. Bu eseri kaleme alabilmek için, dünyanın dört bir yanındaki kütüphânelerde araştırma yapmış, binlerce fiş doldurmuştu Hamidullah Hoca. Dolayısıyla bu konuda yazılmış eserler arasında, önemli bir yer teşkil ediyor İslâm Peygamberi.
Bu değerli kitabın en çok Türkiye'de okuyucu bulmuş olması da, bizim için bir şeref olarak telakki edilmesi gerekir.
Okuyucular, ancak eseri okuduktan soma onun değerini görecek, tanıyacak, ve takdir edecektir.
Daha önce Salih Tuğ Hoca tarafından tercüme edilmiş olan İslâm Peygamberi'ni, bu sefer, Hamidullah Hoca'nın tüm kitaplarını yayınlayan Beyan Yayınları, Mehmet Yazgan'ın yeni tercümesiyle okuyucuya sunuyor. Mütercimi ve Beyan Yayınları'nın, bu güzel hizmetlerinden dolayı kutluyor, değerli Hocam Muhammed Hamidullah'a da Allah'tan rahmet diliyorum.
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma
Toronto, 29 Haziran 2004
Önsöz
Birinci Baskı
Onca büyük zenginliğine rağmen, bana öyle geliyor ki Fransız Edebiyatı, dünyanın belli başlı dinlerinden birinin tebliğcisi olan İslâm Peygamberi'nin Siyer'i, yani hayaü ve eserleri ile ilgili kapsandı bir çalışmadan yoksun gibi görünüyor. İşte elinizdeki bu eserde, O'nun hayatının çeşidi yönleri ele alınmaya çalışılacaktır.
Resulullah'ın hayat hikâyesi ile ilgili hemen her dilde yayınlanmış olan yüz binlerce kitap ve makalede, toplumun çıkarları doğrultusunda kurulmuş olan idari kurum ve teşkilatlar, araştırmacıların dikkatlerinden şimdiye kadar kaçmış görünmektedir. Bu durumda bir öncünün çıkıp çığır açmaya çalışması gerekiyordu.
Öte yandan, aynı anda birçok cephede mücadele etmiş olan söz konusu şahsiyetle ilgili olarak siyer yazarlarının bugüne kadar ortaya koymuş oldukları eserler salt kronolojik olarak incelendikleri takdirde, belirli topluluklarla olan ilişkilerin nasıl bir seyir izlediğini belirleme imkânı olmayacaktır. Biz burada, olayları Mekke, Bizans, İran, Yahudiler gibi temel konulara göre gruplandırarak ele alacağız. Bazı yinelemeler pahasına, böyle bir yaklaşım, çalışmamıza daha tutarlı ve daha cardı bir görünüm kazandıracaktır.
Eski bir Sorbonne öğrencisi olarak, yazan böyle bir çalışmaya yönelten bir başka neden daha var: Yeryüzünde sahip olduğu tek varlığı olan kalemi ile, bu alanda kesintisiz otuz yılı aşkın bir süreyi kapsayan bir çalışmanın ürünü olan ve dünyanın farklı dillerinde değişik araştırmacıların çalışmalarım olduğu kadar, orijinal kaynaklarda yapılmış olan çalışmaların sonucunu, kendisinin yaklaşık on yıldır bağrına basan ev sahiplerine en güzel bir şekilde sunabilmek.
Sonuç olarak, bu eserin üslûbunu gözden geçirerek bana yardımcı olan dostlara içtenlikle teşekkür ediyorum. Ancak, bazı yabana deyimlerin çevrilmesi sırasında ortaya çıkan farklılıklar konusunda duyduğum korku ve endişelerle ilgili olarak, okurlarımın hoşgörüsüne sığınıyorum.
Muhammed Hamidullah
Paris/İstanbul, 1959.
18/İslâm Peygamberi
Önsöz/19
2. Baskı İçin
Biraz geç de olsa, eser boyunca Kur'an'ın imlası konusunda (Fransızca nüshada Qoran-Coran) bir şekil birliğinin bulunmadığım tespit ettim.Bu konudaki kusurumu kabul ediyorum ve açıkçası okurlarımın affına sığınmaktan başka da elimden gelen bir şey yok.
Bu çalışmanın Türkçe olarak değişik yıllarda birçok çevirisi yapıldı ve daha şimdiden dört kez basıldı. Bu satırları yazdığımız sırada da bir beşincisi baskıya verilmiş durumda. Türk okurlarının bu konudaki susamışlığı hayranlık uyandırıcı ve örnek bir nitelik taşımaktadır. Daha çok ilk baskıyı esas alarak Sayın Prof. Nerkez Smailagic tarafından yapılan Boşnakça bir çevirisi ise 1977'de Zagreb'de yayınlandı. Bu işin uzmanı olan dostlar Urduca, İngilizce ve Arapça çevirilere de giriştiler. Görünüşe bakılırsa, çalışma, onların gözünde sonu getirilemeyecek kadar uzun ve çetin gözükmekte. Ancak Allah'ın muradı her şeyin üzerindedir. Her hal ü kârda bütün hamdler O'nadır!
Sonuç itibarıyla, yerine getirmem gereken son bir görev de, özellikle bana Ek bölümün hazırlanmasında değerli yardımlarını esirgemeyen iman kardeşim Emetü'l-Vehhâb Tâhire hanımefendiye ve aynı şekilde yeni Editör'e şükranlarımı arz etmektir. Allah çalışmalarının mükafatım versin.
Muhammed Hamidullah
Paris, Receb H. 1406 Haziran 1978.
4. Baskı İçin
Allah'a hamd ve senalar olsun ki bu mütevazı eser bir kez daha basılmaya lâyık görüldü. Eser, son kez 1974'te Beyrut'ta yayınlanmış -ve bu nedenle Ankara'lı Sayın Salih Özcan'a şükranlarımı sunarım-, ancak Lübnan'daki uzaktan güdümlü esef verici savaş, kitabın geniş kitlelere ulaşmasını engelledi.
Bu kez de maddi güçlükler, editörü, yazarın arzu ettiği tüm düzeltmeleri ve ilaveleri yeniden gruplandırmak zorunda bıraktı ve bunlar, kitabın sonunda yaklaşık elli sayfalık bir Ek bölüm halinde yer aldılar. Ayrıca, mevcut matbaa teknikleri, Arapça'daki özel seslerle ilgili transkripsiyon alfabesi için gerekli hurufattan da mahrum bulunmakta. Ümit ederim ki, ilk baskının indeks bölümüne gönderme yaparak bu güçlüğün üstesinden gelmek mümkün olacaktır.
Bu baskıda bazı önemli düzeltmeler de yer almakta ve bunlar, daha önce tarihsel bilgiler şeklinde verilen kavramları değiştirmekteler. Örneğin, Medine'deki Buâs savaşında galip ve mağlup taraflar konusunda olduğu gibi. Aynı şey, Benû Nâdirlerle yapılan savaşın nedenleri için de geçerli. Artık, sürekli olarak Ek bölüme bakma zahmetine katlanmak, sevgili okurlarımıza düşüyor.
İnsanoğlu, gerek düşünceleriyle ve gerekse edindiği bilgilerle, sürekli olarak gelişme halindedir. Belirli bir zaman aralığında, eğer aynı yazarın gözetiminde bir eserin bir baskısı daha yapılmışsa -ki bizimkisinin 4. baskısı oluyor-, bu yeni baskının, yazarın bu konudaki "son sözünü" sunma gibi bir üstünlüğü ve aynı zamanda da benim bizzat deneyip gördüğüm gibi bir sakıncası var demektir. Nitekim yazar, belirli bir bölümü değiştirir, ama bütün kitabı yeniden kaleme almaz. Bu durumda önceki düşüncenin, aynı kitabın bir başka bölümünde, revizyon sırasında gözden kaçarak yinelenmiş olması mümkündür. O zaman yazar, elinde olmadan, kendisiyle çelişkiye düşecektir. Bu, özellikle çalışmanın çok kapsamlı olduğu durumlarda ortaya çıkan bir durumdur.
Muhammed Hamidullah
5. Baskı İçin
Tüm övgü ve yüceltmeler, Rabbimiz olan Allah'adır! Salât ve selâm, bizlere hem bu dünyada hem de ahirette önderlik edecek olan Resulullah'ın üzerine olsun!
Bu satırların yazarı, ömründe bir kez daha, bu mütevazı çalışmanın gözden geçirilmiş bir baskısına tanık olma sevincini yaşamaktadır. Bilim her geçen gün sürekli gelişme halinde; ve her geçen gün, klasik eserlerin el yazması nüshaları kadar özgün yeni yayınlar çıkıyor. Sınırlı imkânlarımız el verdiği ölçüde bizler de bunlardan yararlandık ve kitabımıza düzeltmeler ve eklemeler yapma yoluna gittik. Eğer okurlarımız bunlardan yararlanabilirlerse ne mutlu bizlere!
Muhammed Hamidullah
Paris, 12 Rebi'ul-evvel 1408