Kitap Kenzul Ummal, 21, 22, 23 Cilt Takım
Yazar Ali el Muttaki el Hindi
Yayınevi Ocak Yayıncılık
Tercüme Hüseyin Yıldız, Hasan Yıldız, Zekeriya Yıldız
Kağıt Cilt Şamua Ivory Kağıt ( Sarımtırak ), Son 3 Cilt Set, Kalın Cilt
Sayfa Ebat 2264 Sayfa - 17x24 cm
Yayın Yılı 2022
Ocak Yayıncılık Kenzul Ummal Tercümesi kitabı nı incelemektesiniz.
Son 3 Cilt Kenzul Ummal kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Yayınevi olarak 2012 yılında ed-Dürrü’l-Mensûr adlı rivayet tefsirini neşrettiğimiz meşhur İslam âlimi Celâledin es-Suyûtî’nin hadis-i şeriflerin kaynakları açısından en hacimli ve önemli eserleri, Cem’ul-cevâmi, el-Câmi’us-sağîr ve onun ilavesi olan Ziyâdâtu’l-Câmi adlı hadis koleksiyonlarıdır. Osmanlıda Kanuni döneminde Mekke’de ünlenmiş Hintli bir âlim olan Ali el Muttaki’nin, bu üç eseri daha kullanışlı hale getirmek amacıyla konularına göre tertip için sürdürdüğü beş aşamalı bir telif çalışma neticesinde meydana getirdiği Kenzul ummâl fî sünenil akval vel efal isimli dev hadis külliyatı, İslâm tarihinde oluşturulan ve 46624 hadis-i şerif içeren en hacimli hadis koleksiyonudur. Arapça konu başlıklarına göre alfabetik olan orijinal tertibi, Türkçe okuyucularının kullanımı dikkate alınarak klasik Sünen tarzı kitapların konu dizilimine göre yayına hazırlanmıştır.
ÖNSÖZ
Bizlere çeşitli nimetler bahşeden yüce Allah'a sonsuz hamd; O'nun Habib'i ve Resûlü olan Hz. Muhammed Mustafa'ya salatü selamlar olsun. Allahümme salli ala Muhammedin ve alâ âli Muhammed.
2003 yılından beri yayınevi olarak Türkçe dini kaynak literatürü alanında hadis çevirileri boşluğunu doldurmak için gayret gösteriyoruz. Bu maksatla daha önce yayınlanmamış olan ilk kaynak konumundaki büyük hadis koleksiyonlarının çevirilerini yayımlamaya muvaffak olduk.
Elimizdeki kitabın yazarı olan meşhur Celaleddîn es-Suyûtî'nin en dikkat çeken yanlarından birisi alıntı yapıp nakillerde bulunduğu hadis kaynaklarının çeşitliliği ve nadirliğidir. Bu sözkonusu kaynakların zamanımıza sadece isimlerinin ulaşabilmiş olması bizce, Suyûtî'nin eserlerini değerli kılan en önemli unsurdur. Eserlerinin kaynak zenginliği ile göz dolduran Suyûtî'nin daha önce 16 cilt halinde ed-Dürrü'l-Mensûr'unu ve 7 cilt halinde el-Câmi'us-SağîrJini yayımlama imkanı bulduk.
Suyûtî'nin en hacimli eseri kuşkusuz Cem'ul-Cevâmi ya da diğer adıyla el-Câmiu'l-Kebîr'idir. Ancak bu büyük koleksiyon müellifi tarafından tamamlanamamıştır. Eserini Kaviller ve Fiiller olarak iki bölüm halinde hazırlamıştır. Eksiklik daha ziyade Fiiller bölümünde göze çarpmaktadır. Diğer bir eksik yanı da bu büyük eserin müellif tarafından gözden geçirilip revize edilmemiş olmasıdır. Bu büyük hadis kaynağını sık kullananların da dikkatini çektiği gibi sahih ve muteber olan kitaplarda geçen yüzlerce hadis İbn Cerîr, İbn Asâkir ve İbnü'n-Neccâr gibi kaynaklardan yapılan alıntılarda kendini göstermektedir ki bir tür tekrarlar oluşturmaktadır.
Suyûtî'nin hepsi de hadis metinlerinin baş taraflarına göre alfabetik hazırladığı yukarıda ismini verdiğimiz üç kapsamlı hadis koleksiyonu, Ali el-Muttakî tarafından beş kademeli bir çalışma neticesinde Kenzu'l-ummâl adıyla bir araya getirilmiş ve konu tertipli hale getirilmiştir. Kaviller ve Fiiller başlıkla iki ana grup halinde her konu başlığındaki hadisler kullanıma sunulmuştur. Ancak Suyûtî'nin asıllarında geçen kaynakların sayısı çok olduğunda aralarından seçme yapmak suretiyle kısaltma yapmıştır. Biz bu veri kaybını önlemek için mümkün olduğunca Suyûtî'nin asıllarından kaynaklar kısmını aktarmaya çalıştık.
Diğer bir husus ta Suyûtî'nin asıllarından Kenzul-ummâl e aktalırıken ve Kenzu'l-ummâl'ın elyazması nüshaları çoğaltılırken çok geçen kaynakların rümuz harf ve kısaltmalarında hatalar yapıldığı göze çarpmaktadır. Kenzu'l-ummâl'm ciddi bir edisyon kritikli baskısının olmaması bizim üzerimize ek bir yük bindirdi. Bu kaynakların tahriclerini dipnotlarda yaparken tesbit edebildiğimiz sözkonusu hataları düzelttik. Bir başka eksi unsur da hadis metinlerinin harekesiz olmasıdır. Kenzu'l-ummâl'-ın baskıya esas aldığımız neşrinde sadece gerektiği yerlerde harekeleme (teşkil) yapıldığı göze çarpmaktadır. Biz tüm Arapça metinleri harekeleme yapmaya gayret gösterdik. Bunu sağlamak için büyük çoğunlukla belirtilen kaynaktaki hadise gidip oradan Arapça metni kopyalayıp Kenzu'l-ummâl'deki yerine yapıştırma yöntemi kullandık. Bunların çoğunluğu Ocak Yayıncılık olarak neşrini yaptığımız hadis koleksiyonlarından kopyala/yapıştır yöntemiyle gerçekleştirdik. Diğerlerini ise el-Cevâmiu'l-Kelim adlı hadis programı içinden bulduk. Geriye kalanları ise Kenzu'l-ummâl'ın baskıya esas aldığımız Arapça nüshasında geçen kısmi teşkilleri esas alarak internet ortamında mevcut iki online harekeleme programının da desteğiyle elle yaptık.
Kenzu'l ummal'de Kaviller kısmında hadislerin sunumunu ele alalım. Bu ana bölümde hadis metni olarak prensipte sadece Hz. Peyygamber'e (sallallahu aleyhi vesellem) ait olan söz aktarılmıştır. Bazen hadisin metni asıl kaynağında bir kıssa ile birlikte geçmekte ve metnin genellikle sonunda Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)'e ait bir söz geçmektedir. İşte sadece bu söze Kenzul ummal'da yer verilmiştir. Bazı durumlarda Kavl-i Nebi dışında metin çok küçük bir kıssa içeriyorsa buna, hadis metni paragrafından sonra yer alan kaynaklar paragrafının sonunda yer verilmiştir. Hadislerin asıl kaynaklarında yer alan ve Kenzu'l-ummâl'a aktarılmayan bu metinlere biz, dipnotlar bölümünde tahric kısmında "Kıssası vardır" başlığı altında yer vermeye çalıştık.
Kenzu'l-ummâl'ın beş kademede oluşturulduğu yeri geldiğinde detaylı olarak anlatılacaktır. Ancak burada biz, bu değerli çalışmanın altıncı ve nihai bir merhaleden geçirilmesini beklerdik. Ama bu son aşamanın neden yapılmadığını kestiremiyoruz. Şöyle ki mevcut olan Kenzu'l-ummâl'da her ana konu Kaviller ve Fiiller olarak iki ayrı kısım halinde arzedilmiştir. Kullanıcı bir konuda araştırma yaparken iki ayrı kısımda aradığı ilgili konu başlıklarına bakmak zorundadır. Gönül isterdi ki müellif ya da daha sonra gelen bir âlim ya da araştırmacı Kaviller ve Fiiller bölümlerini bir araya getirmek suretiyle kitabın sunumunu mükemmel hale getirebilirdi.
Bizim Kenzu'l-ummal üzerindeki en önemli tasarrufumuz, konu diziliminde gerçekleşmiştir. Konu başlıklarının kitabın bütünü içindeki sıralaması Arapça alfabetiktir. Biz bu sıralamayı değiştirerek klasik
sünenlerin takip ettiği konu sıralaması ile verdik. Bununla ilgili Kenzu'l-ummâl'ın asli konu dizilimi ile bizim elinizdeki çeviride uyguladığımız konu dizilimine dair iki cetvel ileride verilecektir.
Çeviri metni içinde bazen karşımıza çıkacak İKMAL başlıklı kesme çizgileri, kullanıcıya doğrudan bir yarar sağlamayan işaretlerdir. Bu çizgili kesme başlığı, Kenzu'l-ummâl'm hazırlık aşamasında söz konusu aşamalarda hadis öbeklerinin el-Câmiu's-Sağîr üzerine Ziyâdâfı ve Cem'ul-Cevâmi'den alıntı yapıldığı noktaları göstermektedir.
Bazen kaynaklar paragrafında bazı kaynakların altları çizili olarak verilmesi, üstteki hadis metninin birebir aynısının yer aldığı kaynağı belirtmekte ve başka bir deyişle lafzın hangi kaynağa ait olduğunu göstermektedir.
Dipnotlar bölümü; kaynaklar paragrafında belirtilen kitapların mevcut baskılarındaki cilt, sayfa ve hadis numarasına dair referans bilgilerini içermektedir. Mümkün olduğunda o hadisin ravi zinciri hakkında verilmiş olan kabul ve ret derecesine dair hükümler aktarılmış ve alıntının yapıldığı kaynaklar referans numaraları ile birlikte verilmiştir. Bu bilgiler, en fazla el-Elbânî'nin el-Câmiu's-sağir üzerine yaptığı iki çalışma olan Sahîhu'l-Câmi ve Daîfu'l-Câmi adlı eserlerinin yanı sıra Nûredddîn el-Heysemî'inin Mecmau'z-zevâid adlı kitabında yaptığı isnâd kritiğine dair değerlendirmelerdir.
Dipnotlarda kaynakların tahricinde çoğunlukla Cem'ul-Cevâmi'nin elektronik ortamdaki el-Mevsûatu'ş-şâmile içine 2006 yılında Ebû İshâk et-Tetvânî ile Ebul-Meâtî e-Fadl tarafından hazırlanarak yüklenmiş ve referans olarak tamamen el-Mevsûatu'ş-şâmile içinde geçen kitaplar esas alınarak hazırlanmış bilgileri ihtiva etmektedir. Bunlar dışında tahric konusunda yararlandığımız kaynaklar; EbuT-Meâtî en-Nûrî'nin 1401 Hicri yılında yayımladığı el-Müsnedü'l-Câmi adlı hadis koleksiyonu; yine aralarında Ebul-Meâtî ve Beşşâr Avvâdın da bulunduğu bir araştırma grubunun 2013 yılında 40 cilt olarak yayımladığı el-Müsnedü'l-musannef el-muallel adlı hadis koleksiyonu ve son olarak Suheyb AbdülcebbârTn 22 cilt olarak hazırladığı 2013 yılında neşrettiği el-Müsnedu'l-mevdûî el-câmi' lil-kutubi'l-aşere'sidir.
Sık geçen kaynaklar için hem Suyûtî'nin asıllarında, hem de Kenzul-ummâl'da geçen kısaltmalar aynen kullanmakla birlikte zaman zaman bunları açılımları ile verdik.
Muttaki el Hindi Hakkında
Alî b. Husâmiddîn b. Abdilmelik b. Kadîhân el-Muttakî el-Hindî (ö. 975/1567) Hindistanlı sûfî ve hadis âlimi.
885 te (1480) Orta Hindistan'da Burhânpûr'da doğdu. Bazı kaynaklarda babasının adı Husâmeddin Abdülmelik olarak zikredilmektedir. Ailesi Cavnpûrludur. Hayatı hakkında temel bilgiler, müridi Şeyh Abdülhak b. Seyfeddin ed-Dihlevî'nin Zâdu'l-muttakîn adlı eserine dayanmaktadır. Çocuk yaşta iken babasını kaybeden Muttakî el-Hindî ilk öğrenimini Şah Bâcen Burhânpûrî'nin yanında gördü. Burhânpûrî'nin vefatı üzerine on beş yaşında Mâlvâ Sultanı Gıyâseddin Şah'ın hizmetine girdi. Bir müddet sonra saraydaki itibarlı hayattan sıkılıp tasavvufa yöneldi ve hocasının oğlu Abdülhakîm Çiştî'ye intisap etti. Ardından Multan'a giderek sülûkunu Şeyh Husâmeddin Multânî'nin yanında tamamladı. Bu dönemde günlerini riyâzet ve ilim tahsiliyle geçirdi. Multan'dan Gucerât'a, Gucerât Sultanı Bahadır Şah'ın Bâbürlü Hükümdarı Humâyun'a mağlûp olmasının ardından 1536'da Mekke'ye gitti. Burada Şeyh EbuT-Hasan TâcuT-ârifîn el-Bekrî'nin halkasına dahil oldu. Muhammed es-Sekafî'den Kâdiriyye, Şâzeliyye ve Medyeniyye hilâfeti alarak irşad faaliyetlerine başladı. Öte yandan dinî ilimler tahsiline devam edip İbn Hacer el-Heytemî gibi âlimlerden ders gördü. 944-961 (1537-1554) yılları arasında Gucerât Sultanı III. Mahmud'un davetiyle Hindistan'a giderek Gucerât başkadısı oldu; icraatından rahatsız olan çevrelerin III. Mahmud ile aralarını açma girişimleri üzerine tekrar Mekke'ye döndü. Hayatının geri kalan kısmını Mekke'de ilim tedrisi ve irşad faaliyetleriyle geçiren Muttakî el-Hindî 2 Cemâziyelevvel 975 (4 Kasım 1567) tarihinde vefat etti. Müridlerinden Şeyh Abdülvehhâb el-Muttakî onun hakkında îthâfu't-takî fi fadli)-Şeyh Alî el-Muttakî, Abdülkâdir el-Fâkihî el-Kavlu'n-nakî fi menâkıbi'l-Muttakî adıyla birer eser kaleme almışlardır.
Kaynaklarda sûfîliğin yanı sıra hadis ve fıkıh âlimi olarak tanınan Muttakî el-Hindî'nin Mekke'deki dergâhının hem ilim ve irşad merkezi, hem de özellikle Hindistan'dan gelen hacılarla yardıma muhtaç insanların barındığı bir mekân olduğu, masraflarının Gucerât sultanlarının gönderdiği malî destekle kendisi ve talebelerinin kitap istinsahından elde ettikleri gelirlerle karşılandığı belirtilmektedir. Hicaz'daki Osmanlı idaresinden de itibar görmüş, Osmanlı topraklarından kendisine intisap edenler olmuştur. Mâlvâ ve Gucerât sultanlıkları ile iyi ilişkileri yüzünden Hindistan'da Bâbürlü yükselişini pek hoş karşılamadığı anlaşılmaktadır.
Muttaki el Hindi' nin hayatı, faaliyetleri ve çeşitli eserlerinde ortaya koyduğu fikirleri değerlendirildiğinde onun tasavvufta ıslah ve ihya hareketlerinin öncülerinden olduğu görülür. Mevcut literatürde Hindistan'da bu tür arayışların daha sonraki dönemlerde yaşayan İmâm-ı Rabbânî ve Şah Veliyyullah ed-Dihlevî'ye dayandırılması Muttakî'nin uzun süre Hicaz'da yaşamasıyla ilgili olmalıdır. Tasavvuf anlayışını dinî ilimleri esas alarak temellendiren Muttakî ilim sahibi olmadan mürşid olunamayacağını, tasavvufa yönelen kişinin önce temel dinî ilimleri öğrenmesi gerektiğini söyler. Ona göre şeyhlik makamı tevârüs edilen bir mertebe değil, ilim ve çile ile hak edilen bir mertebedir. Mutasavvıflar kendilerini toplumdan soyutlamak yerine toplumun içinde aktif olarak bulunmalı ve halka örneklik etmelidir. Riyâzet ve inzivâ hayatın belli dönemlerinde faydalı ise de sürekli olmamalıdır. Tarikat mensuplarının en bâriz vasfı, dinî ve ahlâkî değerleri günlük hayatlarına yansıtmalarıdır. Cezbe ve istiğrak gibi mânevî hallerin açıkça ortaya konması doğru bir davranış değildir. İlim şeyh-mürid ilişkisinde ve intisapta birinci derecede belirleyici olmalıdır. Şeyhin insanî ve dünyevî vasıflarına bağlanmakla tasavvuf! olgunluk elde edilemez. Meselâ şeyhin kullandığı eşyaya ve yaşadığı mekânlara özel anlam yüklenmesinin veya onun hazîresinde defnedilmek istenilmesinin dinî açıdan teşvik edilecek bir tarafı yoktur. Muttakî el-Hindî'in mûsiki ve semâyı benimsemediği ve Hindistan'daki tarikatların uygulamalarını eleştirdiği belirtilmektedir. Scott Alan Kugle, Muttakî el-Hindî ve tasavvuf! görüşleri üzerine bir doktora tezi hazırlamıştır (bak. bibi.).
Eserleri.
Muttakî el-Hindî'nin hadis, tasavvuf ve diğer ilimlere dair Arapça ve Farsça çoğu risâle hacminde 100'ü aşkın eser kaleme aldığı kaydedilmektedir. Yayımlanmış eserleri şunlardır:
El Kenzu'l-ummâli süneni'l-akvâl ve'l-efâl. Süyûtî'nin Cem'u'l-cevâmi' ile el-Câmi'us-sağîr'i ve onun zeyli niteliğindeki Ziyâdetu'l-Câmi adlı kitapları esas alınarak hazırlanan eser müellifin en tanınmış çalışmasıdır. Kenzu'l-ummâlın Hindistan'da çeşitli baskıları yapılmış (neşr. Muhammed Vahîdüzzamân, I-VIII, Haydarâbâd 1312/1895, 1364-1369/1945-1949), daha sonra bu baskı esas alınıp notlar eklenerek yeniden yayımlanmıştır (neşr. Bekrî Hayyânî - Saffet Sakkâ, I-XVI, Halep 1387-1393/1970-1977; Beyrut 1969, 1979, 1981, 1985, 1990-1991).
2. Muntehabu Kenzi'l-ummâl. Ahmed b. Hanbel'in el-Müsnedinin kenarında basılmıştır (I-VI, Kahire 1313/1895).
- Tebyînu't-turuk. Muttakî el-Hindî'nin tasavvufa dair kaleme aldığı ilk risâledir. Muhammed Sagîr Hasan Ma'sûmî eseri müellif hakkında bir inceleme, karşılaştırılmalı metin ve İngilizce tercümesiyle birlikte yayımlamıştır (IS, IH/3 [1964], s. 339-374).
- el-Burhân fi alâmâti mehdiyyi âhiri'z-zamân. Câsim b. Muhelhel tarafından bir incelemeyle birlikte neşredilmiş (Kuveyt 1988), bir başka baskısı da Tanta'da yapılmış (1992), eser ayrıca Türkçe'ye tercüme edilmiştir (Âhir Zaman Mehdî'sinin Alâmetleri, tere. Müşerref Gözcü, İstanbul 1986).
Muttakî'nin diğer bazı eserleri de şunlardır: Cevâmi'ul-kelim, el-Hikemu'l-irfâniyye, el-Burhânu'l-celî fi ma'rifeti'l-velî, Esrâru'l-ârifin ve siyeru't-tâlibîn, Umdetu'l-vesâil, Şemâilu'n-nebî, ed-Dürrü'l-meknûn ve's-sırru'l-masûn, Tenbîhu'l-ahibbâ'fi alâmeti'l-mababbe, Urvetu's-selef ve'l-halef fi't-tasavvufi'l-münbeset mine'l-Kitâb ve's-Sünne, Fethu'l-cevâd, Vesîletu'z-zâhirefisaltanatid-dünyâ ve'l-âhire, Muhtasaru'n-nihâye, İrşâdu'l-Kur'âniyye, Zâdu't-tâlibîn (eserlerinin tam bir listesi için bak. Kugle, s. 617-630).
BİBLİYOGRAFYA
Abdülkâdir el-Ayderûsî, en-Nûru's-sâfir, s. 283-286; Abdülhak ed-Dihlevî, Ahbâru'l-ahyâr, Delhi 1309, s. 257-260; Âzâd-ı Bilgrâmî, Meâsiru'l-kirâm, Agra 1328/1910, s. 192-194; Gulâm Server Lâhûrî, Hazînetu'l-asfiya, Lahor 1284/1867-68, s. 425-428; Rahmân Ali, Tezkire-i Ulemâ-i Hind, Leknev 1332, s. 146-147; Storey, Persian Literatüre, I, 979-980; Brockelmann, GAL, II, 384; Suppl., II, 518; Zubaid Ahmad, The Contribution of Indo-Pakistan to Arabic Literatüre, Lahore 1968, s. 20, 55, 292, 295, 348; Yûnus eş-Şeyh İbrahim es-Sâmerrâî, Ulemâu'l-Arabfişibhi'l-kârreti'l-Hindiyye, Bağdad 1986, s. 331; S. A. A. Rizvi, Müslim Revivalist Movements in North India in the Sbcteenth and Seventeenth Centuries, Delhi 1993, s. 135-142; C. W. Ernst, "Persecution and Circumspection in Shattari Sufısm", Islamic Mysticism Contested: Thirteen Centuries of Debate and Conflict (ed. F. de Jong - B. Radtke), Leiden 1999, s. 416-426; S. A. Kugle, In Search of the Center: Authenticity, Reform and Critique in Early Modern Islamic Sainthood (doktora tezi, 2000), Duke University, s. 363-630; N. Hanif, "Muttaqi, Shaikh Ali", Biographical Encyclopaedia of Sufis: South Asia, New Delhi 2000, s. 248-252; Muhammad Saghir Hasan Masumi, "Shaykh Ali al-Muttaqi's Risalah Tabyin al-Turuq", IS, III (1964), s. 339-374; M. Hidayet Hosain, "al-Muttaqî al-Hindî", EI2 (İng.), VII, 800-801; M. Hidayet Hosain, "Muttakî el-Hindî", UDMİ, XVIII, 504; M. Baqir, "Ali Mottaqî", Elr., I, 869-870.
Madde Yazarı: AZMİ ÖZCAN
Bu madde ilk olarak 2006 senesinde TDV İslâm Ansiklopedisi'nin 32. cildinde, 222-223 numaralı sayfalarda yer almıştır.
Kenzu'l-Ummâl Hakkında
Muttakî el-Hindî'nin (ö. 975/1567) Suyûtî'ye ait üç eserdeki rivayetleri fıkıh konularına göre alfabetik olarak düzenlediği hadis kitabı.
Tam adı Kenzu'l-ummâl fi süneni'l-akvâl ve'l-efâl olup Suyûtî'nin Cem'ul-cevâmi'i ile aynı müellifin yaklaşık 10.000 hadis ihtiva eden el-Câmi'us-sağîri ve 5000 kadar hadisin yer aldığı onun zeyli durumundaki Ziyâdetu'l-Câmi adlı kitapları esas alınarak hazırlanmıştır (bak. XVI, 761-774). Istişhâd için işaret edilenler dışında eserde Haydarâbâd baskısına göre 46.180, Beyrut neşrine göre 46.624 hadis bulunmaktadır. Suyûtî, Cemü'l-cevâmi'de irad ettiği hadisleri "Kısmul-akvâl" ve "Kısmul-ef âl" başlıkları altında toplamış, "Kısmul-akvâl'deki hadisleri ilk kelimelerine, "Kısmul-ef âl"dekileri Aşere-i mübeşşere'ye öncelik vermek suretiyle sahabi râvilerinin adlarına göre alfabetik sıra ile tertip etmiş, ancak tamamlayamayacağı düşüncesiyle çalışmasını yarıda bırakıp el-Câmi'us-sağtrı ve Ziyâdetu'l-Câmi'i yazmış, her iki eserin hadislerini alfabetik sıraya göre düzenlemiştir.
Suyûtî'nin bu eserlerinden ilkinin tamamlanmamış olmasını ve tertibi itibariyle kullanım güçlüğü arzetmesini göz önüne alan, diğer ikisinden de faydalanmanın kolay olmadığını düşünen Muttakî el-Hindî eserler üzerinde beş kademeli bir çalışma yapmıştır.
İlk olarak el-Câmiü's-sağtr ve Ziyâdetu'l-Câmi'de yer alan rivayetlerin kavlî olanlarını bir araya getirip fıkıh konularına göre alfabetik biçimde tertip ettiği esere Menhecu 'l-ummâlfi süneni 'l-akvâl adını vermiştir.
İkinci merhalede Cem'ul-cevâmi'de olup el-Câmi'us-sağîr ile Ziyâdetu'l-Câmi'de bulunmayan kavlî hadisleri toplayarak yine fıkıh konularına göre düzenlemiş ve eseri el-lkmâl li-Menheci 'l-ummâl diye adlandırmıştır.
Üçüncü merhalede Menhecu 'l-ummâl ile el-Ikmâti konu başlıklarına göre alfabetik olarak peş peşe kaydedip birleştirmiş ve bu eserine de Ğâyetu'l-ummâlfi süneni 'l-akvâl adını vermiştir.
Dördüncü merhalede Cem'ul-cevâmi'de yer alan fiilî hadisleri fıkıh konularına göre tertip ederek Müstedreku'l-akvâl bi-süneni'l-efâli ortaya koymuştur.
Beşinci merhalede ise Câyetu'l-ummâl ile Müstedreku'l-akvâli birleştirip Kenzu 'l ummali meydana getirmiştir.
Eserde senedleri çıkarılarak önce kavlî hadislere, eğer varsa ilgili bölümün ikmali gayesiyle zikredilenlere, ardından fiilî olanlara ve ikmali için kaydedilenlere yer verilip fıkıh konularına göre alfabetik olarak düzenlenmiştir. Herhangi bir konudaki hadislere topluca ulaşmak isteyenler için kolaylık sağlayan kitapta rumuzlarla hadislerin kaynağı belirtilmiş, sahabi râvisi zikredilmiş, varsa Suyûtî'nin değerlendirmeleri ve sıhhat durumuyla ilgili bilgiler kaydedilmiştir. Kenzu'l-ummâlın telifi üzerine Muttakî el-Hindî için hocası Ebul-Hasan el-Bekrî, "Bütün insanlığın Suyûtî'ye, Suyûtî'nin de Muttakî'ye minnet borcu vardır" demiştir (Zübeyd Ahmed, IV/1 [1953], s. 58-59).
Kenzu'l-ummâl ın Hindistan'da çeşitli baskıları yapılmıştır (neşr. Muhammed Vahîdüzzamân, I-VIII, Haydarâbâd 1312/1895; 1364-1369/1945-1949, 1384/1965; I-XXII; I-XTV, 1387). Daha sonra bu baskısı esas alınıp notlar eklenmek suretiyle titiz bir şekilde yeniden neşredilen (neşr. Bekrî Hayyânî ve Saffet es-Sakkâ, I-XVI, Halep 1387-1393/1970-1977; Beyrut 1389/1969, 1399/1979, 1401/1981, 1405/1985, 1990-1991) eserin sonunda Saffet es-Sekkâ tarafından hazırlanan alfabetik konu fihristi yer almaktadır. Nedîm Mar'aşlî ile Usâme Mar'aşlî'nin hadis metinlerinin baş tarafına göre alfabetik olarak el-Mürşid ilâ Kenzi'l-ummâl fi sünenill-akvâl ve'l-efâl adıyla hazırladıkları iki ciltlik fihristte de (bak. bibi.) bu baskı esas alınmıştır. Bu çalışma ile Suyûtî'nin eserlerinin hadis metnine göre alfabetik düzenlemesinde gözetilen gaye ihya edilmiş ve her iki müellifin okuyucu için sağlamak istediği kolaylık bir araya getirilmiştir.
Muttakî el-Hindî daha sonra eserin kullanımında ortaya çıkan bazı güçlükleri gidermek, eseri tekrarlardan kurtarmak düşüncesiyle dört cilt hacmindeki Muntehabu Kenzi'l-ummâl fi süneni'l-akvâl ve'l-efâli kaleme almıştır. Türkiye kütüphanelerinde çok sayıda yazma nüshası bulunan eser once Hindistan'da, ardından Ahmed b. Hanbel'in el-Müsnedin kenarında yayımlanmış (I-VI, Kahire 1313/1895), daha sonra aynı neşirden ofset baskılar yapılmıştır (Beyrut 1385, 1389/1969, 1398, 1403, 1405). Müellif, Muntehab'ı hazırlarken "akvâl" ve "efâl" bölümlerinde geçen aynı danadaki hadisleri sadece efâl kısmında zikretmiş, eş anlamlı iki hadisten kısa olanı tercih etmiş, böylece eserdeki hadislerin üçte biri çıkarılmıştır.
İsmail Müfîd Efendi'ye ait 1235 (1820) istinsah tarihli Kenzul ummal Şerhi adlı eser de Muttakî el-Hindî nin bu kitabıyla ilgili olmalıdır (İstanbul Üniversitesi Ktp., Türkçe Yazmalar, nr. 1218, 114 varak).