Kitap Kuranı Kerim ve Kelime Meali, 2. EL
Yazar Medine Balcı
Yayınevi Ebrar Yayınları
Kağıt Cilt Sarı Şamua , Ciltli, 2 cilt
Sayfa Ebat 1.232 Sayfa - 17x24
Yayın Yılı 2008
Temiz, yıpranmamış, sıfır derecesinde.
Not: Sadece bu ÇOK ÇOK UCUZ KELEPİR kategorisindeki kitaplar 2. El kitaptır. Diğer bölümlerdeki kitaplar sıfır ve yeni ürünlerdir.
Ebrar yayınları, Medine Balcı tarafından hazırlanan Kuranı Kerim ve Kelime Meali adlı kitabı incelemektesiniz.
Kuranı Kerim Kelime Meali kitabı hakkında yorumları okuyup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
TAKDİM
"Ve kasem olsun ki, biz Kur an ı düşünülmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen var mı?" (Kamer Suresi, Ayet; 15, 22, 32)
Kur'ân'ın nazil olduğu Peygamber alemlerin fahridir.
Kur'ân'ın nazil olduğu ay ayların, gece gecelerin sultanıdır.
Kur'ân'ın nazil olduğu ümmet seçkin ümmettir.
Berât gecesi; Kur'ân'ın Levhi Mahfuz'dan birinci kat semaya indirildiği, Kur'ân fecrinin söktüğü, rahmetli, bereketli ve beraatlı bir gecedir. "Bin aydan (83 yıl dört ay) daha hayırlı" Kadir Gecesi Kur'ân şafağının attığı, Kur'-ân'a hicret edildiği, Kur'ân'ın gölgesine sığınıldığı gecedir.
İsa'nın (a.s.) kavmine bayram olarak gökten sofra indi.
Musa'nın (a.s.) asasının sihirbazların yılanlarını yuttuğu gün kavmine bayram oldu.
İbrahim (a.s.) bir bayram günü putları kırdı.
Son Peygamber, Resûlü Kibriya'nın ümmetine Kur'ân ayı Ramazan ikram oldu ve Ramazan bayram oldu.
Kur'ân'da, Kur'ân rızık olarak anılıp "Siz rızkınıza karşı (Kur'ân'dan istifade edeceğiniz yerde), şükrünüzü onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz?" (Vakıa/82) diye sorulmaktadır. Hayır yalanlamıyoruz, Kur'ân bize verilmiş en büyük rızıktır.
Müminler, Kur'ân çağıltılarında gönüllerini, akıllarını, ruhlarını yuvarlar. "Onlara Kur'ân okunduğunda imanlan artar." Kur'ân'la unsiyet kurar, Kur'ân'la dost olurlar. Kur'ân'ın harfleri, Kur'ân'ın lafzı, Kur'ân'ın sadası gönülleri titretir, hükümleri hayatı donatır. Kur'ân'ın rüzgârında yıkanmamış bir hayat, Müminlik ve Müslümanlıktan uzaktadır.
Peygamber müjdesi gibi gelen: "Son zamanda bir kavim gelecek ki, kur'ân'ı süt içer gibi okuyacak" hadisi, manasının düşünülmeyip kendisiyle amel edilmediğine dair olduğu; "Nice Kur'ân okuyucuları vardır ki, Kur'ân onlara lanet eder" hadisiyle anlaşılmaktadır. Kur'ân'ın mahrecine, tecvidine gösterilen titizlik, ahkâmına ve anlaşılmasına gösterilmezse lanetlenmiş oluruz. Kur'-ân'Kdaha biriyi idrak etmeliyiz, dertlerimizin devası bundadır.
Bu mealin yayın hazırlığı sürüp, konuşulduğu geçen Ramazan'da (Nisan 91) meal hatmi dinleyen orta yaş bir hanımın Yusuf'un kıssasına hayret edip Zeliha'nın aşkının tüm ayrıntılarıyla anlatmasına karşılık "Kur'ân onu da mı anlatıyor?" diyor ve ekliyor: "Ben Kur'ân'ı ölülere okunur biliyordum, oysa Kur'ân'da herşey var. Ben bundan sonra Kur'ân'ın manasını okumadan bırakmam." Bir başkası ise;"Biz her sözü hocalardan bilirdik. Oysa herşey Kur'ân'da varmış" diyordu. Kur'ân'ın Anlaşılması uğrunda sarfedilen çabanın bir ürünü olarak, son yıllarda Türkçe bir çok meal neşredilmiştir. Bu gayretin bir ürünü olan bu meal teknik olarak diğerlerinden ayrılmaktadır. Bilebildiğimiz-ce örneği olmayan bu çalışmanın neşri için önce epeyce tereddüt geçirildi. Yakın bir çevre için hazırlığına girişilen bu çalışmanın, İlahiyat Fakültesi, Kur'ân Kursu ve İmam-Hatip talebelerinin Kur'ân'ı onlaması ve Arapça'yı kavramasında büyükbir katkı sağlayacağı kabul edilerek, tereddütler süratle gayrete dönüştü. Mâli problemler hesaplanırken hiç hesapta olmayan teknik problemlerle karşılaşıldı. Dizgi başlı başına bir problem oluşturdu. Birinci cildin dizilişi iki ayı aşkın bir zamanı alırken, ikinci cildin dizgisi için teknik arayışlar sürüyordu. Dizginin teknik zorlukları maliyeti de birkaç misli artırıyordu. Bu iki ciltlik mealin dizgisinin maliyeti; roman boyu 250 sayfalık 20 kitaba, bu ebatta ciltli sekiz on kitaba tekabül ettiğini belirtmekte herhalde fayda vardır.
Eksiklik ve kusur insan için kaçınılmaz bir vasıftır. Bunun bilincinde olarak elden geldiğince hataları asgariye indirmeye gayret ettik. Kur'ân'ın anlaşılmasına ve Kur'ân'ı öğrenme yolunda ilim tahsil edenlere bir katkı olsun diye girişilen bu zor çalışma için öncelikle sizlerden dua bekliyoruz. Hatalarımız varsa (ki vardır) uyarmanızı diliyoruz. Burada tecrübelerimize dayanarakbazı uyarılara da dikkat çekmek istiyoruz. Uyarılar iyi niyetle ve ölçülü olursa yararı olur. Pireyi deve, deveyi pire yapan cinsten uyanlar; iyi niyetli, meşakkatli, külfetli bu tür hasbi çalışmaların önüne set çeker. Hele hele Arapça eğitimin güdük olduğu ülkemizde, öğrencinin kavrayışına yardımcı olacak çalışmaların bazı kimseleri kaygıya ve hasede (benden başka herkesin yaptığı yanlış) düşürüp karalayıcı bir tavrı, ilmin gereği sanıp, uyarı ve eleştiri olarak kabul etmek mümkün değildir. Genelde çok rastlanılan bir durum olduğu için, istemiyerek de olsa zikretmek zorunda kaldık.
Bu mealin ön hazırlığı, yanı 30 ayrı defterden yayına hazır hale getirilmesi altı aylık bir zaman almış ve birçok talebenin emeği geçmiştir. Birçok talebe de abone olup bu mealin çıkmasına mali destek sağladılar. Hepsine ayrı ayrı teşekkür etmeyi bir borç biliriz.
Kur'ân'daki bir satırın burada üç satırlık yer tutması bu mealin iki cilt olmasını zorunlu kıldı.
Türkçe meallerin bir satırdan fazla bir yer tutması, Kur'ân sayfalarının kaymasına ve cüzlerin birbirine karışmasına sebep olmuştur. Cüz işaretini cüzün başladığı yere koyarak, bu durumun doğuracağı mahzuru bir ölçüde gidermeye çalıştık.
Bu mealin sonuna eklenen lügat başlıbaşına bir çalışmadır. Bu kelime mealine ihtiyacı olmayacak derecede Arapçasını ilerletmiş kimseler sayfa sayfa yapılan bu lügatten istifade edeceği gibi Arapçaya aşinalığı olmayan kimseler için de bir başlangıç olabilir.
Cilt kapağındaki uyarı, açıklama önsöz ve lugatçedeki açıklamaları yeterli bulup, burada ayrıca tekrar etmeye gerek görmedik.
Bu iki ciltlik meali sunmaktan şeref duyar, Kur'ân'ın anlaşılması yolunda bu çalışmanın da bir adım olmasını niyaz ederiz.
EBRAR YAYINLARI
Adına İbrahim BALCI
ÖNSÖZ
"... Fakat bu topluluğa ne oluyor ki, Kur'anı anlamaya yanaşmıyorlar."
(Nisa/78)
Kur'ân; emir ayetleriyle vazifelerimizi, nehiy ayetleriyle yasaklandıklarımızı, kıssalarla geçmişe ibretle bakmamızı, hükümlerle hayatımızın tanzimini, dualarla neleri isteyip nelerden sakınacağımızı bize öğretmektedir.
Kur'ân bize kendimizi, yaratanımızı, yeri, göğü, dünyayı ve ukbayı öğretmektedir. Fizikî ve ruhî varlığımızı, tabiatımızı, huyumuzu, davranışlarımızı, olaylar karşısında alacağımız tavrı Kur'ân bize öğretir. İnsanı kamilin tarifini, hamd ve şükrün mahiyetini, ibadetlerin gaye ve şekillerini, ahlâkın en yücesini, inancın doğrusunu, ölüm ve ötesini, dünyanın başına gelecekleri, olmuş ve olacakları Kur'ân bize öğretir. Akletmeyi, fikretmeyi, zikretmeyi, düşünmeyi, kendimize, canlı ve cansız tüm kainata ibretle bakmayı, yaratanın sanatını, sanatlılığı, küllî sanattan cüz'î sanatlar çıkarmayı öğreten Kur'andır. Nitekim Peygamberin ahlâkından Hz. Aişe validemize sorulduğunda O: "Siz hiç Kur'ân okumadınız mı" buyurarak, örnek inşam, sevgili peygamberimizi ve onun yolundan gidecek Müslümanı tarif edip, anlaşılmadan gerçek Mümin olunamayacağını beyan etmektedir.
İşte meal, Kur'ân ummanına açılan bir penceredir.
Esasen meal ve tefsir, Kur'ân'ı öğrenme ilminin en sonu ve en yücesidir. Medreselerde Kur'ân tahsili için; Sarf, Nahiv, Akaid, Fıkıh, Kelam, Mantık, Edebiyat, Belağat, İlmi Vaz'ı, Usulü Fıkıh, Usulü Hadis, en son olarak da Meal ve Tefsir okunurdu. Bu yoldaki eğitim için millet ve devlet seferber olmuştu. Fertlerin çoğu bu yolda canla başla çalışıyor:
İlahi sen okuyandan razı ol
Okuyanı koruyandan razı ol
İlahi sen ders verenden razı ol
Mektebe bir post serenden razı ol diye memnuniyetlerini izhar edip dua ve teşvikte bulunuyordu. Şehirler, kasabalar, köyler ve mahalleler bu dualardan nasipleniyordu. Ve talebe en sonda Meal ve Tefsiri okuyordu. Sonra gün oldu Kur'ân'ın lafzı bile okunamaz oldu. Elde bir meal kaldı; "Kur'ân'a mana verilemez, Allah kelamıdır, anlaşılmaz" denerek, bir asır, iki asır, hatta üç asır Kur'ân metrük bırakıldı. Bu durum Furkan Suresinin otuzuncu ayetinde: "Peygamber de: Ya Rabbi, kavmim, bu Kur'ân'ı terk edilmiş bıraktılar (buna iltifat etmediler, insanları da buna gelmekten alıkoydular) der."
"Sadece meal okunmaz", diyebilmek için okunacak diğer şeylere yol açmak, imkân ve fırsat hazırlamak gerekir. Papaz Okulu açmayı ihmal etmeyenler, Kur'ân Okulu açsınlar. Allah'ın kelamı Allah'ın kullanndan esirgenmesin, engellenmesin, hiç değilse gölge edilmesin. Kur'ân'ı ölülere okunan bir kitap diye bildiren ölü kalpliler, kör ve sağırlıklarını halka empoze etmesinler.
Kur'ân-ı Kerim'in harfiyyen tercümesini yapmak mümkün olmadığı içindir ki, Türkçe'de tercüme yerine meal ifadesi kullanılmıştır. Meal ve benzeri çalışmalar Kur'ân yerine geçmediği için okuyanın hüküm çıkarmasına deği! bilgilenmesine yardımcı olurlar. İmam bütün insanlar Kur'ân'ın mealini öğrenmekten ürperirken, meali kendi görüşüne göre tefsir edip meal bilmeyen
Müslümanın zihnini çelmek isteyenlere karşı çare yine Müminlerin meal oku-masıdır. Namazın miraç olabilmesi için gerekli şartlardan birisi de Tefehhüm'-dur. Yanı düşünüp, okuduğunun manasındaki incelikleri anlamaktır, bu da mealsız olmaz. Namazın gerçek namaz olması için bir Müslümanın asgari olarak zammı surelerin mealini bilmesi gerekir. Kur'ân, her seviye ve her sınıftaki insana indirilen bir kitaptır, bilinmesi gerekir.
Ayette de belirtildiği gibi Kur'ân'ın tefsiri, yorumu ve hüküm çıkarılması için sadece "ilimde kökleşenlere" izin verilmiştir.
Reye dayalı bir bilgi bulunmayıp, tefsir ve meallerden istifade edilerek hazırlanan bu meal, yirmi yıla yakın bir süredir okunup okutulmaktadır. Otuz ayrı defterden okutulan bu mealin, öncelikle yakın çevrede daha kolay okunup okutulabilmesi için matbu hale getirilmesi bir zaruret haline geldi. Bu mealin matbu hale gelmesi ile de bu uğurda gayret sarfeden daha geniş çevrelere ulaşmasına ve bu yolda tahsil yapanların daha erken Kur'ân'ı anlamalarına yardımcı olmasını dileriz.
Bu mealin hazırlanması için; Arapça olarak Celaleyn, Kadı Beyzavı ve Ru-hul Beyan'dan, Türkçe tefsir olarak; Elmalı Tefsiri ve Hulasatül Beyan'dan, Meal olarak; Ömer Nasuhi Bilmen ve Fikri Yavuz mealinden, lügat olarak; Lügati Okyanus, Ahteri Kebir ve Yeni Kamus'tan istifade edilmiştir. Farklı bir teknik ve farklı bir üslupla hazırlanan bu meal öncelikle Kur'ân'ı öğrenme yolunda ilim tahsil edenler ve Arapça cümle bilgisine aşina olanlar için hazırlanmış olup sadece Türkçe meal okumak isteyenler için hazırlanmamıştır. İsmine "Kelime Meali" denmesi uygun olmasa da, bundan daha uygun bir isimle ifadesi mümkün olmadığındandır. Bu Kelime Meali'nde karşılaşılacak zorluk ve yanlış anlamaları gidermek için bir açıklama konulmuştur. Bu mealden istifade etmek isteyenler öncelikle açıklamayı okumalıdırlar.
Kur'ân; müttekilere güneş, alemlere rahmet, ömürlere nizam ve bereket, gönülleri yatıştırıp mutmain eden, ruha gıda, beynin düzenli çalışması için zikir, akıl için fikir, cemiyet için sükûndür. Yaratıcıyı ve yaratılmışı tanıtan en yüce fermandır. Bu ferman okunup anlaşılmalı. Kur'ân güneşi bizi aydınlatıp aramızdaki cehalet perdesini kaldırmalı. Tembellik, şöhret, başıboşluk, ehli-keyflik, şehvet, hased ve boş sözler hakikat yolunu kesmeye fırsat bulamasın. Asııiık uykularımızdan Ashabi Kehf gibi uyanalım. Artık Dakyanus öldü. Kur'ân pınarımız ve ruhumuzun gıdası olsun. Rabbimiz; "Kur'ân sizin için bir rızıktır" buyuruyor. Rabbimiz bizi hayırlı rızıklarla rızıklandır ve hatalarımızı' bağışla.
Medine BALCI
29 Nisan 1991, Merter
Kuranı Kerim ve Kelime Meali, Medine Balcı, Ebrar Yayınları, 2 cilt ebra yayınları kuran meal, satır arası kelime meal, lüks 2 cilt takım kelime mealli kuran